SON DAKİKA
Hava Durumu

Hilal Gül Karagöz: Şefika Gaspıralı geriye onu takip eden bir nesil bırakmıştır

Türk Feminizm Hareketi kurucularından Hilal Gül Karagöz, Türk dünyasında kadın hareketlerinin tarihini, Türk kadın hareketinin öncülerinden Şefika Gaspıralı’nın çalışmalarını ve Türk dünyasında kadınların güncel sorunlarını QHA'ya verdiği özel röportajda değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 08.03.2024 16:30
Haber Güncellenme Tarihi: 08.03.2024 21:06
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Hilal Gül Karagöz: Şefika Gaspıralı geriye onu takip eden bir nesil bırakmıştır

Mustafa Koçyegit / QHA Ankara

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından alınan karar neticesinde, 8 Mart tarihi her yıl uluslararası olarak "Dünya Kadınlar Günü" ismiyle kutlanmakta. 1975 yılından itibaren BM tarafından kutlanmaya başlanan Dünya Kadınlar Günü, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmakta.

Türk Feminizm Hareketi kurucularından Hilal Gül Karagöz, Türk dünyasında kadın hareketlerinin tarihini, Türk dünyasının büyük fikir adamlarından İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı ve en büyük yardımcısı, Türk kadın hareketinin öncülerinden Şefika Gaspıralı’nın çalışmalarını ve günümüzde Türk dünyasında kadınların karşılaştığı sorunları Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı.

Türk dünyasında kadın hareketlerinin Tanzimat dönemi öncesine dayandığını belirten Hilal Gül Karagöz, "O dönemde verilen demokrasi mücadelesi ya da 'devleti nasıl kurtarırız' sorusu çevresinde şekillenen yeni bir sistem ve medeniyet arayışı sonucunda kadın hareketleri konusunda da bir canlanma yaşanıyor. Bu canlanma, 1800'lerde çıkarılan başta Kadim dergisi ve gazetesinde olmak üzere pek çok yayında kendisini gösteriyor." dedi.

O dönem içerisinde kadın hakları bağlamında verilen mücadelede çok sayıda isim olmasına karşın Emine Semiye ve Halide Edip Adıvar isimlerinin ön plana çıktığını kaydeden Karagöz, "Önceleri çıkan yazılarda kadınların daha çok, nasıl iyi bir eş, nasıl iyi bir anne ve ev hanımı olacaklarına yönelik konular yer alıken; daha sonra doz artıyor. Hatta bir dergide 'bu dergide kadın ve erkek eşitliği sağlanamadığı sürece hiç bir erkeğin yazısı alınmayacaktır' gibi bir beyan bulunuyor. Yavaş yavaş 1900’lere doğru gelirken ekonomik, siyasi ve sosyal haklar tartışılmaya başlanıyor." ifadelerini kullandı.

Türk dünyasında kadın hareketlerinin genel olarak İstanbul ve çevresinde genişleme imkanı bulduğunu belirten Hilal Gül Karagöz, "Bununla birlikte aynı dönemlerde İsmail Bey Gaspıralı’nın kızı Şefika Gaspıralı'nın, Kırım’da Tercüman gazetesinde yazdığı yazılar ile kadın hakları konusunda bir arayışa girdiği görülüyor. Örneğin, erkek ve kadın rollerinin tersine çevrildiği bir hikaye yazıyor. Daha sonraları Batı edebiyatında da benzer yöntem kullanarak feminist öykü, roman ve tiyatrolar yazılmış." değerlendirmesinde bulundu.

Karagöz, Şefika Gaspıralı'nın bir müddet sonra ilk olarak Bakü’ye, akabinde ise İstanbul’a geçtiğini ve İstanbul’da da belli konularda kadın hakları meselesinde çalışmalar gerçekleştirdiğini kaydetti.

"Şefika Gaspıralı her şeyden önce entelektüel bir duruş ortaya koymuş ve geriye onu takip eden bir nesil bırakmıştır" yorumunda bulunan Karagöz, "Kadınlar ile ilgili kimsenin cesaret edemediği hususları tartışmış, toplumda kadınların maruz kaldığı eşitsiz yaşam üzerine düşünmüş ve bunu hem edebi anlamda hem de köşe yazılarında ifade etmiştir" şeklinde konuştu.

Hilal Gül Karagöz, Şefika Gaspıralı hakkında, devamla şu cümleleri söyledi:

"İstanbul’a geldikten sonra yaptığı en önemli çalışmalar yazarlık konusunda olurken bir yandan da faal olarak da atılımlar yapmak istemiştir. Kız okullarının açılması, dergilerin çıkarılması, kadınların bilinçlenmesi ve okuma oranlarının artması gibi konulara hayatını adamıştır."

Şefika Gaspıralı'nın Alemi Nisvan gibi önemli dergilerin çıkarılmasına öncülük ettiğe işaret eden Karagöz, "Yine, Türk dünyasında namı çok iyi bilinen Tercüman gazetesinin hem yazarıdır hem de çıkarılmasındaki tüm süreçlerde başat rol oynamıştır. İlk kız öğretmen okulunun açılmasını sağlamış ve bu okulda müdürlük yapmıştır." dedi.

Hilal Gül Karagöz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Şefika Gaspıralı’nın bir diğer özelliği de Kırım Ahali Cumhuriyeti'nin meclisinde vekillik yapmasıdır. Türk dünyasının ilk kadın vekili olarak da tarihe geçmiştir. Şefika Gaspıralı gibi örnekler, bugün Türk kadınlarına cesaret vermektedir."

Karagöz, kendisine yöneltilen "Günümüz kadın hareketlerinin diğer alanlarda aldığı tutum ve takındığı tavır, kadın haklarına zarar veriyor mu?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:

"Bahsettigimiz üzere Türk feminist hareketleri, ilk olarak Osmanlı'nın son dönemlerinde doğmaya başladı. Bu hareket içerisinde yer alan önemli figürlerden Nezih Muhittin'in Cumhuriyet ilan edildikten sonra Türk Kadınlar Birliğinden uzaklaşması ve devlet ile bazı çekişmeler yaşaması sebebiyle neredeyse durdu. Kadınlar siyasi hakların elde etti, ekonomik ve sosyal anlamda daha görünür hale geldiler ama 1940’lardan 1960’lara kadar bir uyuma dönemi var. 60’larda bildiğiniz üzere tüm dünyada sosyalist hareketler artmıştı. Türkiye de bu dünyaya ait. Türkiye’de feminizm, tekrar artan sosyalist hareketlerle uyandı diyebiliriz. Bu dönemde ikinci dalga olarak adlandırabileceğimiz feminist dalga Şirin Tekeli ile bizim topraklarda konuşuldu. 1980'lerin sonundan itibaren ise PKK’nın ortaya çıkması ve şehir yapılanmalarında özellikle feminist ve LGBT mücadelesinin boş olan alanını gördü ve buralara sızma faaliyetleri sürdürdü. O dönem içerisinde zaten solun içine sızması daha kolaydı çünkü bugünün aksine sosyalist bir yapısı vardı. Böylelikle feminizm neredeyse 3-4 yıl öncesine kadar belli başlı derneklerin içerisine yerleştirilmiş PKK ajanları ya da destekçileri şehir örgütlerinden kişiler tarafından kolaylıkla yönlendirildi. Bugüne geldiğimizde ise, Türk kadınları Osmanlı kadın hareketlerinden aldıkları güçle, Türk dünyasından aldıkları güçle kendi hak mücadelelerini vermeye karar vermiş görünüyorlar. Bu yıl, 8 Mart'a damgasını vuran tartışma da bu konu çerçevesinde yapıldı. Bu akşam vatansever, milliyetçi, Atatürkçü, cumhuriyetçi kadınların feminist mücadeleye yeniden ele almaya başladıkları gün olarak tarihe geçecek. Henüz  örgütlü değiller ancak sayıları çok ve örgütlenme için can atıyorlar."

Karagöz, Türk dünyasından günümüzde kadınların karşı karşıya kaldığı sorunlar hakkında ise, "Türk dünyasında kadınların yaşadığı sorunlar dediğimizde aklımıza ilk gelen bölgeler şüphesiz Kıım, Türkmeneli ve Doğu Türkistan’daki kadınların maruz kaldığı zulümler. Devletsiz Türklerin kadınları en çok zararı görenler. Savaş, işgal ve kaos her zaman en çok kadınları etkiler." ifadelerini kullandı.

"Bunun yanında Doğu Türkistan’da tecavüz ve taciz olayları çok yüksek. Çin hükûmeti bu konuda resmen insanlık suçu işliyor. Hep Filistin'i konuşuyoruz ama Türk dünyasında yaşanan katliam ve soykırım kadınların sırtına yüklenen binlerce bıçak yarasından en ağırı." diyen Hilal Gül Karagöz, "Bunların dışında Türkistan bölgesindeki devletlerde kadınların Türkiye'ye göre bir seviye daha rahat bir yaşam alanlarının olduğunu görüyoruz. Maalesef Türkiye'de durum böyle değil. Unutmayın, Türkiye’de tacize uğramamış kadın yoktur. Utandığı için ya da korktuğu ya da inanmayacaklarını düşündüğü için itiraf edememiş kadın vardır. Türk dünyasındaki kadınların daha cesur olabildiklerini düşünüyorum açıkçası. Normalse tam tersi durumdayken, Türkiye bu konuda sınıfta kaldı. Bugün belki de Türk kadınlarının feminist hareketlere yeniden dalga halinde ulaşmalarının sebebi de budur." yorumunda bulundu.

Hilal Gül Karagöz, son olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için şu mesajı verdi:

"Kadınların korunmaya muhtaç olmadıkları, korkacakları eril şiddetin yaşanmadığı ve Türk dünyasının tüm dünyaya kadın eşitliği konusunda örnek olduğu, -kim bilir, belki de- feminist Türk dünyası konseyinin kurulduğu bir gelecek diliyorum."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.