SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

MHP Genel Başkan Başdanışmanı Ersoy: Bize düşen bu mücadeleyi unutturmamaktır!

MHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın 81. yıl dönümüne özel olarak QHA'ya bir anma mesajı verdi.

Haber Giriş Tarihi: 17.05.2025 23:00
Haber Güncellenme Tarihi: 18.05.2025 01:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
MHP Genel Başkan Başdanışmanı Ersoy: Bize düşen bu mücadeleyi unutturmamaktır!

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Başdanışmanı ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Kırım Tatar halkının katil Josef Stalin rejimi tarafından, vatan Kırım’dan sürgün edilerek soykırıma uğramasının 81. yıl dönümü münasebetiyle Kırım Haber Ajansı (QHA) aracılığıyla bir anma mesajı yayımladı.

Ersoy cümlelerine, “18 Mayıs 1944’te, Sovyetler Birliği tarafından vatanlarından zorla koparılan Kırım Tatarlarının yaşadığı büyük acının üzerinden tam 81 yıl geçti. Kadın, çocuk, yaşlı demeden yüzbinlerce soydaşımız sürgün yollarında hayatını kaybetti; bir millet, anavatanından koparıldı, topyekûn unutulmaya mahkûm edilmek istendi.” diyerek başladı.

İfadelerinin devamında Ersoy, “Ancak unutturulmak istenen sadece bir millet değil, bir fikir, bir ülküydü. O fikir ki, İsmail Bey Gaspıralı’nın ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ diyerek yaktığı meşale ile doğdu. O fikir ki, esaretin karanlığında bile sönmedi; sürgün coğrafyalarında Turan mefkuresi olarak büyüdü, nesilden nesile aktarıldı.” cümlelerini sarf etti.

GASPIRALI'DAN KIRIMOĞLU DEVAM EDEN MÜCADELE

Ersoy anma mesajında Kırım Tatarlarının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na ithafen, “Ve bu fikrin en güçlü temsilcilerinden birisi de Kırım Tatar soydaşlarımızın davasını dünya kamuoyuna duyurmak için ömrünü adamış, bir milletin var oluş destanının mücadelesini veren Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’dur. Henüz genç bir yaşta Sovyet baskısına karşı mücadele veren Kırımoğlu, yıllarca cezaevlerinde, sürgünlerde, açlık grevlerinde insan hakları ve milletinin özgürlüğü için mücadele etti. O, sadece Kırım Tatarlarının değil, tüm mazlum milletlerin sesi oldu. Kırımoğlu’nun mücadelesi, yalnızca bir mücadele değil, aynı zamanda Gaspıralı’dan devralınan fikri mirasın modern çağdaki yankısıdır. Bu onurlu mücadele bize gösterdi ki; vatan sevgisi, inanç ve fikirle birleştiğinde, sürgün bile bir milleti susturamaz.” şeklinde konuştu.

Ersoy cümlelerini, “Bu kara günün yıl dönümünde, hayatlarını kaybeden tüm soydaşlarımızı rahmetle anıyor, onların hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz. Kırım Tatarlarının özgürlük ve vatan mücadelesi, geçmişten aldığı ilhamla bugün de sürüyor. Bizlere düşen görev ise, bu mücadeleyi unutmamak, unutturmamak ve sonuna dek sahip çıkmaktır.” diyerek sonlandırdı.

KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI

18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin diktatörü Josef Stalin’in emriyle Kırım Tatar halkı öz vatanlarından koparıldı.

Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere yarımadadaki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.

Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü.

Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuldu. O döneme değin gerçekleşen vatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan bölgesinde kaldı.

2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.

2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de Kanada parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, 2024'ün temmuz ayında Polonya Parlamentosunun alt kanadı olan Sejm, 2024'ün ekim ayında Estonya Parlamentosu (Riigikogu) ve 2024'ün aralık ayında Çekya Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.