Polonya'da bulunan "vampir mezarı" ve dünyanın diğer ülkelerindeki "vampir mezarları"
Polonya'da bulunan "vampir mezarı" ve dünyanın diğer ülkelerindeki "vampir mezarları"
Son günlerde Polonya'da Pien köyünde bulunan, "vampir öldürme" ritüeline göre gömülmüş bir iskeletin görselleri sosyal medyayı hareketlendirdi. Polonya'da başka "vampir mezarı" var mı? "Vampir riteüli" görülen mezarlara nerede rastlanıyor? Neden bu şekilde gömülüyorlar? Tarihçi-yazar Mehmet Berk Yaltırık, merak edilenleri QHA okurları için kaleme aldı.
Haber Giriş Tarihi: 06.09.2022 17:51
Haber Güncellenme Tarihi: 06.09.2022 17:51
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Hazırlayan: Mehmet Berk Yaltırık
Son günlerde Polonya'da Pien köyünde bulunan, "vampir öldürme" ritüeline göre gömülmüş bir iskeletin görselleri sosyal medyayı hareketlendirdi. Polonya'da başka "vampir mezarı" var mı? "Vampir riteüli" görülen mezarlara nerede rastlanıyor? Neden bu şekilde gömülüyorlar? Tarihçi-yazar Mehmet Berk Yaltırık, merak edilenleri QHA okurları için kaleme aldı.
Nitekim Arkeofili sitesinde 4 Eylül 2022'de yayımlanan "Polonya’da Boynuna Orak Konmuş ‘Vampir’ Mezarı Bulundu" başlıklı haberin akabinde sosyal medya boynunda orakla gömülmüş bir iskeletin fotoğrafla çalkalandı. Ben de bana okurların, seyircilerin konuyla ilgili yazdığı soruları derleyip "vampir öldürme ritüeli"nin görüldüğü mezarları folklor ve tarih verilerinin ışığında yanıtlamaya çalıştım. Ama sorulara veyanıtlara geçmeden önce Polonya'daki şu esrarengiz mezarla ilgili son bilgilere bir göz atalım...
Her ne kadar sinema, edebiyat ve diğer popüler kültür ürünlerinden aşina olsak ve "korku endüstrisi"nin bir parçası olarak görsek de, mezarından çıkıp insanlara musallat olan hortlak motifi olan "vampir", kimi bölgelerde halen korkulan bir batıl inanış. Dolayısıyla bu "yaşayan ölülerin" edebiyatın, sanatın malzemesi olduğu dönemlerin öncesinden, kültürel bir arka plana sahip olduğu yerlerdeki bazı buluntular ve kayıtlar bizi şaşkınlığa sürükleyebiliyor. Avrupa'nın kimi yerlerinde "vampir" inanışı kaynaklı "toplu histeri" vakalarının kayıtlara geçtiği, hatta 2000'lerde ve 2010'larda Sırbistan ile Romanya'daki güncel "vampir histerileri"nin de medyaya yansıdığı biliniyor.
Hırvatistan'da 1672’de İstriya Yarımadası’nda Tinjan yakınlarındaki Kringa köyünden Giure Grando veya Jure Grando Aliloviç'in 1579 – 1656 yılları arasında yaşayıp hortladıktan sonra bölge folkloruna binaen “strigoi”, “štrigon” veya “štrigun” olarak tanımlanması, Avrupa'da kayıtlara geçmiş ilk "vampir histerisi" olarak biliniyor. Hastalık nedeniyle 1656'da ölmüş ancak efsaneye göre bir vampir (strigon) olarak geceleri mezarından çıkmaya başlayarak 1672'de başı kesilene dek köyüne dehşet saçtığı anlatılagelmişti. Bu efsaneye atfen köye bir bilgi levhası yerleştirilmiştir.
(Kaynak: Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık, Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, 2. Baskı-2022)
Romanya’da Marotinu de Sus köyünde, Aralık 2003’te bir kaza sonucu vefat eden Petre Toma adlı bir adamın ruhunun huzura kavuşmadığı iddia edilerek hakkında korkunç söylentiler çıkmış, köy sakinlerinin şikâyeti ve Toma’nın kız kardeşinin gelininin hastalanması üzerine tüm akrabalarının kanını emeceğini iddia edilmesi nedeniyle mezarı izinsiz olarak açılmıştır. Gece yarısından sonra altı erkek köyün dışındaki mezarlığa girerek Toma’nın mezarını açtıktan sonra tırmıkla cesedin göğsünü yarıp kalbini çıkarmış, cesedin üzerine sarımsak parçaları serptikten sonra mezarı kapatmışlardır. Ardından Toma’nın kalbini yakıp küllerini bir suya karıştırıp hastalanan kadına içirmişlerdir. Aradan bir yıl geçtikten sonra sokaklarda “kadın iyileşti, iyi bir şey yaptılar” türünden söylentiler yayılınca Petre Toma’nın kızı olayı öğrenip şikâyetçi olmuş, ancak mezarı açanlar altışar yıl ceza almalarına rağmen işledikleri fiilin halk inanışları nedeniyle gerçekleştirilmesinden ötürü bu ceza uygulanmamıştır.
(Kaynak: Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık, Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, 2. Baskı-2022)
”Sırbistan’ın En Ünlü Vampiri” olarak nitelendirilen meşhur Sava Savanoviç daha sonra edebiyat ve sinema uyarlamalarına da konu olan 19. yüzyılda Zarozje köyünde geçmekte olan bir vampir hikâyesinin kahramanıdır. 2010'larda onun musallat olduğuna inanılan değirmenin hasar görmes, onun şöhretini bu sefer dünya çapına ulaştırmıştır. 2012’de Sırbistan’da Sırp Bölgesel Konseyi, vampir olduğuna inanılan Sava Savanoviç’in değirmeninin yıkılması nedeniyle geri dönebileceğini söyleyerek Zarožje köyü ahalisini uyarıp, evlerine sarımsak asmalarını istemiş bölgenin belediye başkanı da ahaliye evlerini kutsal haçlarla donatmalarını söylemiştir. Vampirin evinin harap olduğu gerekçesiyle yeni bir yer arayışında olup kanlarını içtiği kimseleri parçalayıp değirmende öğütmek için yeni insan avına çıktığına dair bir söylentinin yayılmasının yetkilileri resmi elden uyarılar yapmaya sevk ettiği iddia edilmiştir.
(Kaynak: Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık, Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, 2. Baskı-2022)
POLONYA, BİEN KÖYÜNDE BULUNAN "VAMPİR MEZARI!"
Polonya'da 2 Eylül 2022 tarihinde, arkeologların Bydgoszcz yakınlarında 17. yüzyıldan kalma, "üzerinde vampir öldürme ritüeli uygulanmış" bir kadın iskeleti keşfettiği duyuruldu. Buna göre Toruń'daki Nicholas Copernicus Üniversitesi'nden araştırmacılardan oluşan ekip, Pień köyündeki cesedin boynuna, hortlamasını engellemek için bir orak yerleştirilmiş olduğunu ve sol ayak başparmağına bir asma kilit takıldığını buldu. Ekip üyesi Magdalena Zagrodzka buluntuyu (daha önce vampir mezarlarına rastlansa da) Polonya için bir ilk olarak nitelendirerek, “Bu eşsiz bir keşif. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı” yorumunda bulundu. Ekibin başındaki Profesör Dariusz Poliński, bu cadılık karşıtı uygulama örneğinin alışılmadık olduğunu söyleyerek, "Ölülerin geri dönmesine karşı korunmanın yolları, başını veya bacaklarını kesmek, ölüyü toprağı ısırması için yüzünü yere çevirerek (gömmek), yakmak ve bir taşla ezmektir." dedi.
Daha önce Polonya'nın başka bir bölgesinde rastlansa da açıklamada bulunan arkeolog ekibi, bulunan iskeletin boynunda orakla bulunduğunui, bunun daha önce Polonya topraklarında görülmeyen bir yöntem olduğunu ifade etti. Profesör Poliński, "Yassı bir şekilde yatırılmamış, ancak boynuna öyle bir şekilde yerleştirilmişti ki, ölen kişi kalkmaya çalışsaydı, büyük olasılıkla kafası kesilecek ya da yaralanacaktı," dedi. Mezarda ayrıca iskeletin sol ayağının başparmağında kapalı bir asma kilit de bulundu. Profesör Poliński bu nesneyle alakalı olarak, "Bu, bir merhalenin kapanmasını ve geri dönmenin imkansızlığını simgeliyor." diye kaydetti. Arkeologlar, kadının büyük bir özenle gömüldüğü için olağandışı olduğunu ve bunun klasik "vampir öldürme" uygulamaları için şaşırtıcı olduğuna dikkat çektiler. Nitekim iskeletin başında, arkeologların yüksek sosyal statüye işaret ettiğini söylediği 17. yüzyılda çok pahalı olan ipekten bir şapka da bulundu. Dikkat çeken bir diğer özelliği ise kadının çıkıntılı ön dişi olduğu, bu standart dışı görünümünün 17. yüzyılda batıl inançlı ahalinin onu bir cadı veya vampir olarak damgalamasına yol açmış olabileceği ifade edildi.
Habere göre arkeologlar ilk olarak 2005-2009 yıllarında Bydgoszcz yakınlarındaki bu bölgeyi keşfettiklerinde, gümüş takılar, bir kolyeden yarı değerli taşlar, bronz bir kase ve ipek giysi parçaları gibi yüksek değerli mezar eşyalarının bulunduğu erken ortaçağ mezarları keşfettiler. Bu yıl daha fazlasını bulmayı umarak geri döndüklerinde başka buluntulara rastlayamayınca, dikkatlerini yakındaki 17. yüzyıldan kalma, tarım nedeniyle zarar görmüş başka bir mezarlığa çevirdiler. Arkeologlar daha fazla tehdit altındaki bölümü incelediklerinde, "vampir öldürme ritüeli" görülen bir mezar olarak kabul ettikleri bahsi geçen mezarla karşılaştılar.
(Fotoğraflar: Mirosław Blicharski/Aleksander Poznań, Alındığı Yer: The First News)
Bu haberin akabinde okurlardan ve seyircilerden çok sayıda soru gelince, tüm soruları toptan yanıtlamak ve açıklamak adına bu yazıyı kaleme aldım. En sık sorulan soruları, araştırmalarıma binaen yanıtlamaya çalıştım. Sorularınızın yanıtları aşağıda...
Soru 1: Polonya'da bu şekilde bulunan başka "vampir mezarları" da var mı?
Daha önce farklı ritüellerin uygulandığı, orak da kullanılan "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlara Polonya'da rastlanmıştır. Polonya’nın güneyindeki Gliwice kasabasında, bir yol yapım çalışması esnasında başları vücutlarından ayrılıp bacaklarının üzerine yerleştirilmiş cesetlerden oluşma bir mezarlık ortaya çıkarılmıştır. Yine Polonya’da, Drawsko bölgesinde boğaz kısmına yahut gövdenin hemen altına yerleştirilmiş oraklar, vücut kalkmasın diye üzerlerine ağır taşlar bırakılmış bulunan iskeletlere rastlanmıştır. Aynı şekilde Kaldus bölgesinde, en erken mezarların M.S. 10. yüzyıla tarihlendirildiği Culmen mezarlığında kimisinin başları kesilmiş, kimisinin üzerine ağır taşlar bırakılmış 14 iskelet bulunmuştur.
(Polonya, Gliwice'deki "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlar)
(Polonya, Drawsko bölgesindeki "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlar)
Soru 2: Dünyanın başka ülkelerinde de "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlar var mı?
Balkanlar ve Doğu Avrupa başta olmaz üzere dünyanın farklı bölgelerinde de bu tip mezarlar bulunabiliyor. Toplumların "geri dönmesinden" korktuğu kimselerin dönüşünü engellemek için bu hususta farklı ritüelleri söz konusu olabiliyor. Mesela 2012’de Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında bulunmakta olan Sozopol (Süzebolu) şehrinde, kalbine demirden bir kazık saplanmış halde bulunan iskelet buluntusu bunlardan biridir. Buluntu ile ilgili olarak da Milli Tarih Müze Başkanı tarihçi Bozhidar Dimitrov, Orta Çağ'daki vampir zannedilip kalbine kazık çakılarak gömülmüş birisi olduğunu düşündüklerini söylemiş, Bulgaristan’da buna benzer şekilde 100’e yakın vampir ritüeliyle gömülmüş iskelet buluntularının olduğundan bahsetmiştir. İtalya’nın Venedik şehrinde Ortaçağ’da vebadan ölenlerin gömüldüğü bir toplu mezar kazıldığında ağzında tuğla bulunan bir kadın iskeleti bulunmuş, o dönemdeki insanların veba hastalığını engellemek için böyle bir uygulamaya inandıkları düşünülmüştür. Vampir öldürme ritüelinin görülebildiği mezarlardan biri de ABD’de (Amerika Birleşik Devletleri) Connecticut eyaletinde 1990 yılında ortaya çıkarılmıştır. ABD’li folklorist Dr. Michael Bell tarafından konuyla ilgili olarak New England-Connecticut bölgelerinde 1793-1892 arasında 20 mezar vakası görüldüğü, 1890’larda da bir “vampir histerisi” vakasının kayda geçtiği belirtilmiştir. (“The Great New England”, “New England Vampirleri” olarak bilinen bu toplu histeri vakasının "Dracula" romanının (1897) yazarı Stoker’ın ilham kaynaklarından olduğu bilinmektedir. Osmanlı vampir histerileri ve mitleri ile alakalı olarak The Land between Two Seas: Art on the Move in the Mediterranean and the Black Sea 1300–1700 çalışmasında yayımlanan "Vampire Trouble Is More Serious Than the Mighty Plague: The Emergence and Later Adventures of a New Species of Evildoers" adlı makalesinde yer verdiği Yunanistan'da Midilli adasındaki "vampir öldürme ritüeli" görülen mezar da bu örnekler arasındadır.
(Bulgaristan, Süzebolu'da [Sozopol] bulunan, kalbinden demir kazıkla toprağa çakılmış iskelet)
(İtalya, Venedik'te bulunan, ağzına tuğla yerleştirilerek "vampir öldürme ritüeli" yapılmış iskelet)
(ABD, Connecticut'ta bulunan "vampir mezarı". Hortlamasından korkulan kadının ayakları kesilerek çaprazlamasına bedenin üzerine yerleştirilmiş)
(Yunanistan, Midilli adasındaki "vampir mezarı")
Soru 3: Neden orak kullanılıyor? Neden tahta kazık ve kafa kesme gibi filmlerde, kitaplarda gördüğümüz ritüeller söz konusu?
Farklı kültürlerde, kötülüğü umulan varlığa karşı belli tedbirler uygulanır ve bunlardan bir fayda umulur. Zaman içerisinde bunlar folklorun bir parçası haline gelip o kültüre mâl olurlar. Birçok toplumda bazı insanların öldükten sonra geri dönüp insanlara zarar vereceğine inanılmaktadır. Örneğin Ukrayna'da, Kıyiv yakınlarındaki "Yeşil Tiyatro" denilen ve tekinsizliğine inanılan mekanla ilgili olarak, burasının intihar edenlerin ve vaftiz edilmemiş bebeklerin mezarlığı olduğu düşünülüyor. Sık sık kazaların yaşandığı bu yere belirgin bir uğursuzluk atfediliyor. Bilindiği gibi Slav halk inanışları çerçesinde (Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da da) bu şekilde ölümlerin mezarda huzur bulamayarak geri döneceklerine ve insanlara musallat olacaklarına inanılıyor. Bu nedenle bu şekilde ölenlerin, normal sebeplerle vefat edenlerden ayrı bir yere, şayet hortlarlarsa köylerini evlerini bulup geri dönemesinler diye çoğu zaman yerleşimlerden uzak yerlere gömüldükleri belirtiliyor.
Bkz. Kıyiv’de hayaletlerin ve kazaların eksik olmadığı mekan: Yeşil Tiyatro
Kimi zaman bu tedbirler yeterli görülmediğinden "ölünün mezarından kalkamaması" için bazı tedbirler alınıyor. Örneğin ölüyü tek başına ve karanlıkta bırakmıyorlar, başında birileri bekliyor. Türkiye sahası derlemelerinde, ölünün üzerinden kedi atlaması halinde dokuz canından birinin ölüye geçeceği ve ölenin hortlayacağı inancına rastlanabiliyor. Ölünün üzerine kötü varlıklara karşı koruyucu olduğu düşünülen bıçak vb. silahlar, demir eşyalar hatta iğneler bırakılabiliyor. Örneğin Romanya'da Rumenlerin eskiden ölünün hortlamaması için ellerinin arasına ekmek yerleştirdiği, vücudunu çeşitli yerlerine iğne saplandığı ve cenaze evindeki tüm aynaların ya üzerinin örtüldüğü yahut ters çevrildiği ifade ediliyor.
(Romanya'da bir etnografya müzesinden cenaze ritüelleri canlandırması ve 1900'lerden, bir cenaze evinden fotoğraf. Fotoğrafta aynanın örtülmüş olduğu görülüyor.)
Hortlamanun vuku bulduğuna inanılıyorsa, cesedin geri dönmesini engellemek için uzak yerlere veya yolların kesişim noktasına gömmek dışında, bir kısmına filmlerden de aşina olduğumuz bazı pratik tedbirler uygulanıyor. Kalkmasını önlemek için demir veya ahşap (kültürden kültüre hangi ağaçtan olduğu değişiyor) kazıkla toprağa çakma, geldiği yeri bulup zarar vermesini önlemek için kafasını veya ellerini, ayaklarını kesme, üzerine ve özellikle ağzına taş doldurmak, üzerine demir eşya yerleştirmek vb.
Bu ritüellerle ilgili daha detaylı bilgiler için 2016'da Bilimdili'nde yazdığım "Vampir Mezarları: Arkeoloji ve Folklor Ne Diyor?" başlıklı yazıya ve Tarih Okulu Dergisi için kaleme aldığım "Türk Kültüründe Hortlak-Cadı İnancı" adlı makaleme bakabilirsiniz.
-Bilimdili, "Vampir Mezarları: Arkeoloji ve Folklor Ne Diyor?" (Yazarı: Mehmet Berk Yaltırık): https://bilimdili.com/dusunce/vampir-mezarlari-arkeoloji-ve-folklor-ne-diyor/
-Dailymail, "Pictured: 'Vampire' graves in Poland where skeletons were buried with skulls between their legs" (Yazarı: Matt Blake, 15.07.2013): https://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-2364025/Pictured-Vampire-graves-Poland-skeletons-buried-skulls-legs.html
-Heritage Daily, "Padlocked 'Vampire' Grave Found in Poland with Sickle Over Neck": https://www.heritagedaily.com/2022/09/padlocked-vampire-grave-found-in-poland-with-sickle-around-the-neck/144586?amp
-Tarih Okulu Dergisi, "Türk Kültüründe Hortlak-Cadı İnancı" (Yazarı: Mehmet Berk Yaltırık): https://dergipark.org.tr/tr/pub/usakjhs/issue/13535/163833
-The First News, "Remains of ‘female vampire’ found with sickle across her neck and a padlocked toe" (Yazarı: Stuart Dowell): https://www.thefirstnews.com/article/remains-of-female-vampire-found-with-sickle-across-her-neck-and-a-padlocked-toe-32801
-The Land between Two Seas: Art on the Move in the Mediterranean and the Black Sea 1300–1700, "Vampire Trouble Is More Serious Than the Mighty Plague: The Emergence and Later Adventures of a New Species of Evildoers", (Yazarı: Cemal Kafadar): https://brill.com/view/book/9789004515468/BP000016.xml?body=pdf-43180
-Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, Mehmet Berk Yaltırık-Seçkin Sarpkaya, (İkinci Baskı), Karakum Yayıncılık, Ankara 2021.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Polonya'da bulunan "vampir mezarı" ve dünyanın diğer ülkelerindeki "vampir mezarları"
Son günlerde Polonya'da Pien köyünde bulunan, "vampir öldürme" ritüeline göre gömülmüş bir iskeletin görselleri sosyal medyayı hareketlendirdi. Polonya'da başka "vampir mezarı" var mı? "Vampir riteüli" görülen mezarlara nerede rastlanıyor? Neden bu şekilde gömülüyorlar? Tarihçi-yazar Mehmet Berk Yaltırık, merak edilenleri QHA okurları için kaleme aldı.
Hazırlayan: Mehmet Berk Yaltırık
Son günlerde Polonya'da Pien köyünde bulunan, "vampir öldürme" ritüeline göre gömülmüş bir iskeletin görselleri sosyal medyayı hareketlendirdi. Polonya'da başka "vampir mezarı" var mı? "Vampir riteüli" görülen mezarlara nerede rastlanıyor? Neden bu şekilde gömülüyorlar? Tarihçi-yazar Mehmet Berk Yaltırık, merak edilenleri QHA okurları için kaleme aldı.
Nitekim Arkeofili sitesinde 4 Eylül 2022'de yayımlanan "Polonya’da Boynuna Orak Konmuş ‘Vampir’ Mezarı Bulundu" başlıklı haberin akabinde sosyal medya boynunda orakla gömülmüş bir iskeletin fotoğrafla çalkalandı. Ben de bana okurların, seyircilerin konuyla ilgili yazdığı soruları derleyip "vampir öldürme ritüeli"nin görüldüğü mezarları folklor ve tarih verilerinin ışığında yanıtlamaya çalıştım. Ama sorulara veyanıtlara geçmeden önce Polonya'daki şu esrarengiz mezarla ilgili son bilgilere bir göz atalım...
Her ne kadar sinema, edebiyat ve diğer popüler kültür ürünlerinden aşina olsak ve "korku endüstrisi"nin bir parçası olarak görsek de, mezarından çıkıp insanlara musallat olan hortlak motifi olan "vampir", kimi bölgelerde halen korkulan bir batıl inanış. Dolayısıyla bu "yaşayan ölülerin" edebiyatın, sanatın malzemesi olduğu dönemlerin öncesinden, kültürel bir arka plana sahip olduğu yerlerdeki bazı buluntular ve kayıtlar bizi şaşkınlığa sürükleyebiliyor. Avrupa'nın kimi yerlerinde "vampir" inanışı kaynaklı "toplu histeri" vakalarının kayıtlara geçtiği, hatta 2000'lerde ve 2010'larda Sırbistan ile Romanya'daki güncel "vampir histerileri"nin de medyaya yansıdığı biliniyor.
Hırvatistan'da 1672’de İstriya Yarımadası’nda Tinjan yakınlarındaki Kringa köyünden Giure Grando veya Jure Grando Aliloviç'in 1579 – 1656 yılları arasında yaşayıp hortladıktan sonra bölge folkloruna binaen “strigoi”, “štrigon” veya “štrigun” olarak tanımlanması, Avrupa'da kayıtlara geçmiş ilk "vampir histerisi" olarak biliniyor. Hastalık nedeniyle 1656'da ölmüş ancak efsaneye göre bir vampir (strigon) olarak geceleri mezarından çıkmaya başlayarak 1672'de başı kesilene dek köyüne dehşet saçtığı anlatılagelmişti. Bu efsaneye atfen köye bir bilgi levhası yerleştirilmiştir.
(Kaynak: Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık, Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, 2. Baskı-2022)
Romanya’da Marotinu de Sus köyünde, Aralık 2003’te bir kaza sonucu vefat eden Petre Toma adlı bir adamın ruhunun huzura kavuşmadığı iddia edilerek hakkında korkunç söylentiler çıkmış, köy sakinlerinin şikâyeti ve Toma’nın kız kardeşinin gelininin hastalanması üzerine tüm akrabalarının kanını emeceğini iddia edilmesi nedeniyle mezarı izinsiz olarak açılmıştır. Gece yarısından sonra altı erkek köyün dışındaki mezarlığa girerek Toma’nın mezarını açtıktan sonra tırmıkla cesedin göğsünü yarıp kalbini çıkarmış, cesedin üzerine sarımsak parçaları serptikten sonra mezarı kapatmışlardır. Ardından Toma’nın kalbini yakıp küllerini bir suya karıştırıp hastalanan kadına içirmişlerdir. Aradan bir yıl geçtikten sonra sokaklarda “kadın iyileşti, iyi bir şey yaptılar” türünden söylentiler yayılınca Petre Toma’nın kızı olayı öğrenip şikâyetçi olmuş, ancak mezarı açanlar altışar yıl ceza almalarına rağmen işledikleri fiilin halk inanışları nedeniyle gerçekleştirilmesinden ötürü bu ceza uygulanmamıştır.
(Kaynak: Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık, Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, 2. Baskı-2022)
”Sırbistan’ın En Ünlü Vampiri” olarak nitelendirilen meşhur Sava Savanoviç daha sonra edebiyat ve sinema uyarlamalarına da konu olan 19. yüzyılda Zarozje köyünde geçmekte olan bir vampir hikâyesinin kahramanıdır. 2010'larda onun musallat olduğuna inanılan değirmenin hasar görmes, onun şöhretini bu sefer dünya çapına ulaştırmıştır. 2012’de Sırbistan’da Sırp Bölgesel Konseyi, vampir olduğuna inanılan Sava Savanoviç’in değirmeninin yıkılması nedeniyle geri dönebileceğini söyleyerek Zarožje köyü ahalisini uyarıp, evlerine sarımsak asmalarını istemiş bölgenin belediye başkanı da ahaliye evlerini kutsal haçlarla donatmalarını söylemiştir. Vampirin evinin harap olduğu gerekçesiyle yeni bir yer arayışında olup kanlarını içtiği kimseleri parçalayıp değirmende öğütmek için yeni insan avına çıktığına dair bir söylentinin yayılmasının yetkilileri resmi elden uyarılar yapmaya sevk ettiği iddia edilmiştir.
(Kaynak: Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık, Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, 2. Baskı-2022)
POLONYA, BİEN KÖYÜNDE BULUNAN "VAMPİR MEZARI!"Polonya'da 2 Eylül 2022 tarihinde, arkeologların Bydgoszcz yakınlarında 17. yüzyıldan kalma, "üzerinde vampir öldürme ritüeli uygulanmış" bir kadın iskeleti keşfettiği duyuruldu. Buna göre Toruń'daki Nicholas Copernicus Üniversitesi'nden araştırmacılardan oluşan ekip, Pień köyündeki cesedin boynuna, hortlamasını engellemek için bir orak yerleştirilmiş olduğunu ve sol ayak başparmağına bir asma kilit takıldığını buldu. Ekip üyesi Magdalena Zagrodzka buluntuyu (daha önce vampir mezarlarına rastlansa da) Polonya için bir ilk olarak nitelendirerek, “Bu eşsiz bir keşif. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı” yorumunda bulundu. Ekibin başındaki Profesör Dariusz Poliński, bu cadılık karşıtı uygulama örneğinin alışılmadık olduğunu söyleyerek, "Ölülerin geri dönmesine karşı korunmanın yolları, başını veya bacaklarını kesmek, ölüyü toprağı ısırması için yüzünü yere çevirerek (gömmek), yakmak ve bir taşla ezmektir." dedi.
(Balkanlardaki vampir inanışlarından kaynaklı "toplu histeri" vakalarının, 1800'lerin batı neşriyatındaki tasvirleri)
Daha önce Polonya'nın başka bir bölgesinde rastlansa da açıklamada bulunan arkeolog ekibi, bulunan iskeletin boynunda orakla bulunduğunui, bunun daha önce Polonya topraklarında görülmeyen bir yöntem olduğunu ifade etti. Profesör Poliński, "Yassı bir şekilde yatırılmamış, ancak boynuna öyle bir şekilde yerleştirilmişti ki, ölen kişi kalkmaya çalışsaydı, büyük olasılıkla kafası kesilecek ya da yaralanacaktı," dedi. Mezarda ayrıca iskeletin sol ayağının başparmağında kapalı bir asma kilit de bulundu. Profesör Poliński bu nesneyle alakalı olarak, "Bu, bir merhalenin kapanmasını ve geri dönmenin imkansızlığını simgeliyor." diye kaydetti. Arkeologlar, kadının büyük bir özenle gömüldüğü için olağandışı olduğunu ve bunun klasik "vampir öldürme" uygulamaları için şaşırtıcı olduğuna dikkat çektiler. Nitekim iskeletin başında, arkeologların yüksek sosyal statüye işaret ettiğini söylediği 17. yüzyılda çok pahalı olan ipekten bir şapka da bulundu. Dikkat çeken bir diğer özelliği ise kadının çıkıntılı ön dişi olduğu, bu standart dışı görünümünün 17. yüzyılda batıl inançlı ahalinin onu bir cadı veya vampir olarak damgalamasına yol açmış olabileceği ifade edildi.
Habere göre arkeologlar ilk olarak 2005-2009 yıllarında Bydgoszcz yakınlarındaki bu bölgeyi keşfettiklerinde, gümüş takılar, bir kolyeden yarı değerli taşlar, bronz bir kase ve ipek giysi parçaları gibi yüksek değerli mezar eşyalarının bulunduğu erken ortaçağ mezarları keşfettiler. Bu yıl daha fazlasını bulmayı umarak geri döndüklerinde başka buluntulara rastlayamayınca, dikkatlerini yakındaki 17. yüzyıldan kalma, tarım nedeniyle zarar görmüş başka bir mezarlığa çevirdiler. Arkeologlar daha fazla tehdit altındaki bölümü incelediklerinde, "vampir öldürme ritüeli" görülen bir mezar olarak kabul ettikleri bahsi geçen mezarla karşılaştılar.
(Fotoğraflar: Mirosław Blicharski/Aleksander Poznań, Alındığı Yer: The First News)
Bu haberin akabinde okurlardan ve seyircilerden çok sayıda soru gelince, tüm soruları toptan yanıtlamak ve açıklamak adına bu yazıyı kaleme aldım. En sık sorulan soruları, araştırmalarıma binaen yanıtlamaya çalıştım. Sorularınızın yanıtları aşağıda...
Soru 1: Polonya'da bu şekilde bulunan başka "vampir mezarları" da var mı?Daha önce farklı ritüellerin uygulandığı, orak da kullanılan "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlara Polonya'da rastlanmıştır. Polonya’nın güneyindeki Gliwice kasabasında, bir yol yapım çalışması esnasında başları vücutlarından ayrılıp bacaklarının üzerine yerleştirilmiş cesetlerden oluşma bir mezarlık ortaya çıkarılmıştır. Yine Polonya’da, Drawsko bölgesinde boğaz kısmına yahut gövdenin hemen altına yerleştirilmiş oraklar, vücut kalkmasın diye üzerlerine ağır taşlar bırakılmış bulunan iskeletlere rastlanmıştır. Aynı şekilde Kaldus bölgesinde, en erken mezarların M.S. 10. yüzyıla tarihlendirildiği Culmen mezarlığında kimisinin başları kesilmiş, kimisinin üzerine ağır taşlar bırakılmış 14 iskelet bulunmuştur.
(Polonya, Gliwice'deki "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlar)
(Polonya, Drawsko bölgesindeki "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlar)
Soru 2: Dünyanın başka ülkelerinde de "vampir öldürme ritüeli" görülen mezarlar var mı?Balkanlar ve Doğu Avrupa başta olmaz üzere dünyanın farklı bölgelerinde de bu tip mezarlar bulunabiliyor. Toplumların "geri dönmesinden" korktuğu kimselerin dönüşünü engellemek için bu hususta farklı ritüelleri söz konusu olabiliyor. Mesela 2012’de Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında bulunmakta olan Sozopol (Süzebolu) şehrinde, kalbine demirden bir kazık saplanmış halde bulunan iskelet buluntusu bunlardan biridir. Buluntu ile ilgili olarak da Milli Tarih Müze Başkanı tarihçi Bozhidar Dimitrov, Orta Çağ'daki vampir zannedilip kalbine kazık çakılarak gömülmüş birisi olduğunu düşündüklerini söylemiş, Bulgaristan’da buna benzer şekilde 100’e yakın vampir ritüeliyle gömülmüş iskelet buluntularının olduğundan bahsetmiştir. İtalya’nın Venedik şehrinde Ortaçağ’da vebadan ölenlerin gömüldüğü bir toplu mezar kazıldığında ağzında tuğla bulunan bir kadın iskeleti bulunmuş, o dönemdeki insanların veba hastalığını engellemek için böyle bir uygulamaya inandıkları düşünülmüştür. Vampir öldürme ritüelinin görülebildiği mezarlardan biri de ABD’de (Amerika Birleşik Devletleri) Connecticut eyaletinde 1990 yılında ortaya çıkarılmıştır. ABD’li folklorist Dr. Michael Bell tarafından konuyla ilgili olarak New England-Connecticut bölgelerinde 1793-1892 arasında 20 mezar vakası görüldüğü, 1890’larda da bir “vampir histerisi” vakasının kayda geçtiği belirtilmiştir. (“The Great New England”, “New England Vampirleri” olarak bilinen bu toplu histeri vakasının "Dracula" romanının (1897) yazarı Stoker’ın ilham kaynaklarından olduğu bilinmektedir. Osmanlı vampir histerileri ve mitleri ile alakalı olarak The Land between Two Seas: Art on the Move in the Mediterranean and the Black Sea 1300–1700 çalışmasında yayımlanan "Vampire Trouble Is More Serious Than the Mighty Plague: The Emergence and Later Adventures of a New Species of Evildoers" adlı makalesinde yer verdiği Yunanistan'da Midilli adasındaki "vampir öldürme ritüeli" görülen mezar da bu örnekler arasındadır.
(Bulgaristan, Süzebolu'da [Sozopol] bulunan, kalbinden demir kazıkla toprağa çakılmış iskelet)
(İtalya, Venedik'te bulunan, ağzına tuğla yerleştirilerek "vampir öldürme ritüeli" yapılmış iskelet)
(ABD, Connecticut'ta bulunan "vampir mezarı". Hortlamasından korkulan kadının ayakları kesilerek çaprazlamasına bedenin üzerine yerleştirilmiş)
(Yunanistan, Midilli adasındaki "vampir mezarı")
Soru 3: Neden orak kullanılıyor? Neden tahta kazık ve kafa kesme gibi filmlerde, kitaplarda gördüğümüz ritüeller söz konusu?Farklı kültürlerde, kötülüğü umulan varlığa karşı belli tedbirler uygulanır ve bunlardan bir fayda umulur. Zaman içerisinde bunlar folklorun bir parçası haline gelip o kültüre mâl olurlar. Birçok toplumda bazı insanların öldükten sonra geri dönüp insanlara zarar vereceğine inanılmaktadır. Örneğin Ukrayna'da, Kıyiv yakınlarındaki "Yeşil Tiyatro" denilen ve tekinsizliğine inanılan mekanla ilgili olarak, burasının intihar edenlerin ve vaftiz edilmemiş bebeklerin mezarlığı olduğu düşünülüyor. Sık sık kazaların yaşandığı bu yere belirgin bir uğursuzluk atfediliyor. Bilindiği gibi Slav halk inanışları çerçesinde (Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da da) bu şekilde ölümlerin mezarda huzur bulamayarak geri döneceklerine ve insanlara musallat olacaklarına inanılıyor. Bu nedenle bu şekilde ölenlerin, normal sebeplerle vefat edenlerden ayrı bir yere, şayet hortlarlarsa köylerini evlerini bulup geri dönemesinler diye çoğu zaman yerleşimlerden uzak yerlere gömüldükleri belirtiliyor.
Bkz. Kıyiv’de hayaletlerin ve kazaların eksik olmadığı mekan: Yeşil Tiyatro
Kimi zaman bu tedbirler yeterli görülmediğinden "ölünün mezarından kalkamaması" için bazı tedbirler alınıyor. Örneğin ölüyü tek başına ve karanlıkta bırakmıyorlar, başında birileri bekliyor. Türkiye sahası derlemelerinde, ölünün üzerinden kedi atlaması halinde dokuz canından birinin ölüye geçeceği ve ölenin hortlayacağı inancına rastlanabiliyor. Ölünün üzerine kötü varlıklara karşı koruyucu olduğu düşünülen bıçak vb. silahlar, demir eşyalar hatta iğneler bırakılabiliyor. Örneğin Romanya'da Rumenlerin eskiden ölünün hortlamaması için ellerinin arasına ekmek yerleştirdiği, vücudunu çeşitli yerlerine iğne saplandığı ve cenaze evindeki tüm aynaların ya üzerinin örtüldüğü yahut ters çevrildiği ifade ediliyor.
(Romanya'da bir etnografya müzesinden cenaze ritüelleri canlandırması ve 1900'lerden, bir cenaze evinden fotoğraf. Fotoğrafta aynanın örtülmüş olduğu görülüyor.)
Hortlamanun vuku bulduğuna inanılıyorsa, cesedin geri dönmesini engellemek için uzak yerlere veya yolların kesişim noktasına gömmek dışında, bir kısmına filmlerden de aşina olduğumuz bazı pratik tedbirler uygulanıyor. Kalkmasını önlemek için demir veya ahşap (kültürden kültüre hangi ağaçtan olduğu değişiyor) kazıkla toprağa çakma, geldiği yeri bulup zarar vermesini önlemek için kafasını veya ellerini, ayaklarını kesme, üzerine ve özellikle ağzına taş doldurmak, üzerine demir eşya yerleştirmek vb.
Bu ritüellerle ilgili daha detaylı bilgiler için 2016'da Bilimdili'nde yazdığım "Vampir Mezarları: Arkeoloji ve Folklor Ne Diyor?" başlıklı yazıya ve Tarih Okulu Dergisi için kaleme aldığım "Türk Kültüründe Hortlak-Cadı İnancı" adlı makaleme bakabilirsiniz.
Kaynakça:-Arkeofili, "Polonya’daki Ortaçağ Mezarlığında Sağlıklı Vampir Mezarları Var" (Yazarı: Aysel Arslan, 06.06.216): http://arkeofili.com/?p=14857
-Arkeofili, "Polonya’da Boynuna Orak Konmuş ‘Vampir’ Mezarı Bulundu": https://arkeofili.com/polonyada-boynuna-orak-konmus-vampir-mezari-bulundu/
-Bilimdili, "Vampir Mezarları: Arkeoloji ve Folklor Ne Diyor?" (Yazarı: Mehmet Berk Yaltırık): https://bilimdili.com/dusunce/vampir-mezarlari-arkeoloji-ve-folklor-ne-diyor/
-Dailymail, "Pictured: 'Vampire' graves in Poland where skeletons were buried with skulls between their legs" (Yazarı: Matt Blake, 15.07.2013): https://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-2364025/Pictured-Vampire-graves-Poland-skeletons-buried-skulls-legs.html
-Heritage Daily, "Padlocked 'Vampire' Grave Found in Poland with Sickle Over Neck": https://www.heritagedaily.com/2022/09/padlocked-vampire-grave-found-in-poland-with-sickle-around-the-neck/144586?amp
-Hürriyet, "Mezardan vampir çıktı" (09.04.2009): http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=11165050
-Radikal, “Polonya’da vampir mezarlığı bulundu” (13.07.2013): http://www.radikal.com.tr/hayat/polonyada_vampir_mezarligi_bulundu-1141630
-Tarih Okulu Dergisi, "Türk Kültüründe Hortlak-Cadı İnancı" (Yazarı: Mehmet Berk Yaltırık): https://dergipark.org.tr/tr/pub/usakjhs/issue/13535/163833
-The First News, "Remains of ‘female vampire’ found with sickle across her neck and a padlocked toe" (Yazarı: Stuart Dowell): https://www.thefirstnews.com/article/remains-of-female-vampire-found-with-sickle-across-her-neck-and-a-padlocked-toe-32801
-The Land between Two Seas: Art on the Move in the Mediterranean and the Black Sea 1300–1700, "Vampire Trouble Is More Serious Than the Mighty Plague: The Emergence and Later Adventures of a New Species of Evildoers", (Yazarı: Cemal Kafadar): https://brill.com/view/book/9789004515468/BP000016.xml?body=pdf-43180
-Türk Kültüründe Vampirler-Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, Mehmet Berk Yaltırık-Seçkin Sarpkaya, (İkinci Baskı), Karakum Yayıncılık, Ankara 2021.
Son Haberler