SON DAKİKA
Hava Durumu

#Anma

QHA - Kırım Haber Ajansı - Anma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anma haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

New York'ta 1944 Sürgünü ve Soykırımı kurbanları anıldı Haber

New York'ta 1944 Sürgünü ve Soykırımı kurbanları anıldı

Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan Sovyetler Birliği, bundan tam 80 yıl önce dünya tarihinin en sistematik soykırım uygulamalarından birisini gerçekleştirdi. Kırım Tatar halkı, Josef Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te sabaha karşı vatan topraklarından sürüldü. Hayvan vagonlarında Türkistan, Urallar ve Sibirya bölgelerine sürülen Kırım Tatarlarının yüzde 46'sı sürgün yolunda ve sürgünü takip eden günlerde hayatını kaybetti. Dünya’nın farklı yerinde yaşayan Kırım Tatarları, farklı matem etkinlikleri gerçekleştirerek 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı kurbanlarını andı.  New York’ta yaşayan Kırım Tatarları, 18 Mayıs 2024 tarihinde Times Squere’de anma eylemi düzenlediği. ABD’deki Kırım Tatar Vakfı tarafından organize edilen eyleme Kırım Tatar ve Ukrayna bayrakları ile katılan eylemciler Kırım’ın Rus işgalini kınayan pankartlar açtı. Eylem çerçevesinde ayrıca, meydanda bulunan insanlara Kırım Tatar Sürgünü hakkında bilgi veren broşürler dağıtıldı. Basın açıklaması yapan ve Kırım Tatar millî marşı söyleyen eylemciler, ardından 1944 Sürgünü kurbaladı için mum yaktı. Çeçenistan, Türkiye, Azerbaycan ve Ukrayna diasporası temsilcileri de eyleme katılarak Kırım Tatar halkına desteklerini sergiledi. ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.  Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan'da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

Kıyiv’deki Bağımsızlık Meydanı’nda Kırım Tatar Sürgünü kurbanları için dua okundu Haber

Kıyiv’deki Bağımsızlık Meydanı’nda Kırım Tatar Sürgünü kurbanları için dua okundu

Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan Sovyetler Birliği, bundan tam 80 yıl önce dünya tarihinin en sistematik soykırım uygulamalarından birisini gerçekleştirdi. Kırım Tatar halkı, Josef Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te sabaha karşı vatan topraklarından sürüldü. Hayvan vagonlarında Türkistan, Urallar ve Sibirya bölgelerine sürülen Kırım Tatarlarının yüzde 46'sı sürgün yolunda ve sürgünü takip eden günlerde hayatını kaybetti. Ukrayna’nın başkenti Kıyiv’de 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anma Günü munasebetiyle çok sayıda farklı etkinlik düzenlendi. Bu bağlamda, dün akşam Kıyiv’deki Bağımsızlık Meydanı’nda 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı kurbanları için dua okundu. Ayrıca işgalci Rusya’ya karşı Ukrayna'nın bağımsızlığı için savaşırken hayatını kaybeden Ukrayna ordusu askerleri için de dua edildi. Dua merasimine katılan Kırım Tatarları ve Ukraynalılar, SSCB rejimi tarafından gerçekleştirilen Kırım Tatar soykırımının kurbanlarını ve Ukrayna-Rusya Savaşında ölen Ukrayna ordusu askerleri dualarla andı. Ardından katılımcılar dev Ukrayna ve Kırım Tatar bayraklarını açarak Yaşasın Ukrayna, Yaşasın Kahramanlar, Yaşasın Kırım Tatar Halkı sloganları attı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI 18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin eli kanlı lideri Stalin’in vermiş olduğu emirle, Kırım Tatar halkı öz vatanlarından koparıldı#18Mayıs1944 pic.twitter.com/7aCjv0XSkz — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 18, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.  Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan'da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

İstanbul’da Holodomor Soykırımı kurbanları anıldı Haber

İstanbul’da Holodomor Soykırımı kurbanları anıldı

1932-1933 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin egemenliğindeki Ukrayna’da, eli kanlı diktatör Josef Stalin’in emriyle ortaya konulan kıtlık sebebiyle milyonlarca insan açlıktan hayatını kaybetmişti. Sovyetlerin Ukrayna halkına karşı işlediği bu korkunç suça "açlıkla ölüm" anlamında Holodomor adı verildi. Sovyet Rusya yönetiminin milyonlarca Ukraynalıyı ölüme sürüklediği sun'i açlık Holodomor, Ukraynalılara boyun eğdirme amacı taşıyordu. Ukrayna'nın komünist rejime karşı direnişini ve Moskova'dan bağımsız bir Ukrayna devleti kurma girişimlerini nihai olarak ortadan kaldırmak için gerçekleştirildi.  Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliğinin tarihin kara sayfalarına giren Holodomor Soykırımı, 90. yıldönümünde dünyanın pek çok yerinde düzenlenen etkinliklerle anıldı. Bu günde aynı zaman Ukrayna'da 1921-1923 ve 1946-1947 yıllarda Sovyet rejiminin acımasız politikası sonucu meydana gelen suni açıklarsa hayatını kaybeden insanlar da anılıyor. HOLODOMOR KURBANLARI IÇIN DUA EDİLDİ Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu girişimi ile bugün İstanbul'daki Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi'nde 1932-1933 Holodomor Kurbanları Anma ayini düzenlendi.  Anma Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Ukrayna Dayanışma Derneği Tetyana Fecan-Baştepe, Ukrayna Kültür Derneği Başkanı Münevver Usenova, Almanya, Romanya, Polonya, Hollanda ve diğer diplomatik misyonların temsilcileri katıldı. "BİRÇOK ÜLKENIN TEMSİLCİSİ BİZİMLE BİRLİKTE HOLODOMOR KURBANLARI ANDI" Kırım Haber Ajansına konuşan Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, “Bugün İstanbul’daki Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesinde Fener Rum Patriği Bartholomeos’un katılımıyla Holodomor Kurbanları’nı için dua ederek onları andık. Bizimle birlikte burada, Almanya, Polonya, Romanya, Hollanda İstanbul’daki diğer diplomatik misyonlarının temsilcileri ayrıca Ukrain ve Kırım Tatar diasporaların temsilcileri dua etti. Bizim için bu zor zamanlarda sağladıkları destek için herkese teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. İstanbul’da Holodomor Soykırımı kurbanları anıldıhttps://t.co/JYm5Y4IMnG pic.twitter.com/zvGYHr3naO — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 26, 2023 "RUSYA UKRAYNA HALKINI YOK ETMEYE DEVAM EDİYOR" Ukraynalılara verilen destekten dolayı Türkiye’ye minnettar olduklarını belirten Ukrayna Dayanışma Derneği Başkanı Tetiana Fecan-Baştepe, “1932-1933 Holodomor Soykırımı Kurbanları anma töreni yapıldı. Bu insanlık tarihindeki büyük trajedi. Gördüğümüz gibi terör devleti Rusya uyguladığı yöntemlerle, sadece Ukraynalı olduğumuz için Ukrayna halkını yok etmeye devam ediyor" dedi. ODAKULE'DE RUSYA PROTESO EDİLDİ Daha sonra İstanbul'daki Ukraynalılar, Odakule Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemde Rusya'nın saldırganlığını ve Ukrayna halkına karşı yüzyıllar boyunca yürüttüğü baskı politikasını kınadı. Eylemde konuşan Ukrayna Kültür Derneği Başkan Yardımcısı Aliya Useinova, “641 gün boyunca Ruslar bizi öldürmeye sürdürüyor. Bizim için savaş geçen sene başlamadı, 2014’te bile başlamadı… Rusya yüzyıllarca bizi ve memleketimizi yok etmeye çalışıyor. Her milletin, her devletin var olma hakkı vardır. Ve bir milleti yok etmeye çalışan her kım olursa olsun soykırım bir soykırım uyguluyor. Rusya’nın yüzyıllardır yaptığı gibi. Unutmayın ki soykırımın farklı şekilleri var. Ve bunu yapanlar savaş suçlusudur.” ifadelerini kullandı. Eylemin sonunda katılımcılar esen şidetli rüzgara rağmen Holodomor Soykırımı kurbanları anısına mum yaktı.

Kırgız yazar Cengiz Aytmatov Ankara'da anılacak Haber

Kırgız yazar Cengiz Aytmatov Ankara'da anılacak

Kırgız edebiyatçı, yazar Cengiz Aytmatov, 9-10 Ekim 2023 tarihlerinde Türkiye'nin başkenti Ankara'da anılacak. Kırgızistan Ankara Büyükelçiliği, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF), Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Kırgız Milli Bilimler Akademisi oragnizasyonuyla düzenlenen "3. Cengiz Aytmatov Günleri" etkinliğinde Cengiz Aytmatov'un babası düşünür, yazar Törekul Aytmatov da anılacak.  CENGİZ AYTMATOV'UN KARDEŞİ ANKARA'DAKİ ANMA ETKİNLİĞİNE KATILACAK Ankara Üniversitesi DTCF Farabi Salonu'nda 9 Ekim Pazartesi günü saat 10.00'da açılışı yapılacak etkinliğe Cengiz Aytmatov'un kız kardeşi Roza Aytmatova da katılacak.  CENGİZ AYTMATOV KİMDİR? Dünya edebiyatının ve Türk dünyasının güçlü kalemlerinden, Kırgız edebiyatının önemli temsilcisi Cengiz Aytmatov, takvimler 12 Aralık 1928’i gösterirken Kırgızistan’ın Talas bölgesinin Şeker köyünde, devlet adamı Törekul Aytmatov ile tiyatro sanatçısı ve öğretmen Nagima Aytmatov’un çocuğu olarak dünyaya geldi. 4 çocuklu ailenin ilk çocuğu olan Cengiz Aytmatov, babası Törekul Aytmatov’un görevi dolayısıyla ailesinin 1929’da Moskova’ya taşınmasından sonra eğitim hayatına 1935’te Moskova’daki bir Sovyet okulunda başladı. Aytmatov’un babasının 1937’de tutuklanması ve bir yıl sonra da kurşuna dizilmesi daha çocuk yaşta hayatının en büyük travmasını yaşamasına sebep oldu. 1938 yılında Kirovskoye’de Rus yatılı bölge okuluna gönderildi. MANAS DESTANI’NI DİNLEYEREK BÜYÜDÜ Aytmatov, oldukça bilgili ve kültürlü bir kadın olan babaannesi Ayıkman Hanımdan halk hikayeleri ve Manas Destanı’nı dinleyerek büyüdü. 1942’de ikinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla köyünde eli silah tutan erkeklerin cepheye götürülmesi nedeniyle henüz 8’inci sınıftayken, 14 yaşında köy sekreterliğine getirildi. Bu süreçte tarım makinelerinin sayımı ve vergi tahsildarlığı ve Rusça öğretmenliği gibi işler yaptı. Aytmatov ve ailesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında Cambul şehrine taşındı. Burada Veteriner Teknik okulundan birincilikle mezun oldu. Ardından da 1953’te Frunze Tarım Enstitüsünden onur derecesiyle mezun oldu. GAZETELERDE MUHABİRLİK YAPTI  Aytmatov’un, savaşın sefalete sürüklediği Japon çocuklarının yaşamlarını anlattığı “Gazeteci Cyuda” öyküsü, 1952’de yazı hayatına başladığı ilk eserlerinden biridir. Aytmatov, 1953-1956 yılları arasında Kırgızistan Hayvancılık Araştırma Enstitüsünde de kıdemli hayvancılık uzmanı olarak çalıştı. Bu yıllarda ilgi duyduğu yayın hayatında tecrübeler edinmek adına şehir gazetelerinde muhabirlik yapıp ve köşe yazıları yazdı. KIRGIZ YAZAR VE DEVLET ADAMI CENGİZ AYTMATOV Öğrenmeye merakı dinmeyen genç Aytmatov, 1956-1958 yılları arasında Moskova’daki Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsüne devam etti. 1958’de yazdığı “Cemile” romanı Fransız şair Louis Aragon tarafından Fransızcaya çevrilince, edebiyat çevrelerinde daha çok tanınmaya başladı. İlerleyen zamanlarda “İlk Öğretmen (1962)” ve “Ana Alan (1963)” eserleri yayınlandı. 1963’te yayınlanan “Dağlar ve Bozkır Masalları” eseri oldukça ses getirdi ve Lenin Ödülü’nü almasını sağladı. GORBAÇOV’UN DANIŞMANLIĞINI YAPTI Sovyetler Birliği Parlamentosunda milletvekili olarak görev yapan Aytmatov, aynı zamanda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin eski Devlet Başkanı ve son lideri Mihail Gorbaçov’un danışmanlığını yapan beş kişiden birisi oldu. Memleketi Kırgızistan’ın bağımsız olmasıyla beraber 1996 yılında Kırgızistan Cumhurbaşkanı Askar Akayev tarafından “kültür elçisi” sıfatıyla UNESCO temsilciliğine tayin edildi. Daha sonraki yıllarda devlet adamlığı yönüyle pek çok çalışma yapan Cengiz Aytmatov, Kırgızistan’ı Lüksemburg, Belçika ve Hollanda’da büyük elçi olarak temsil etti. Avrupa Birliği (AB) ve NATO’da da Kırgızistan’ın temsilciliğini üstlendi. ESERLERİ 157 DİLE ÇEVRİLDİ Türk dünyasının büyük romancısı Cengiz Aytmatov, “Ebedi Nişanlı-Dağlar Devrildiğinde” isimli son romanını 2007’de yazdı. Eserleri tüm 157 dile çevrilen Aytmatov, 1985’te Hindistan Javaharlal Nehru Ödülü, 1988’de Japonya Doğu Felsefesi Enstitüsü Akademi Ödülü, 1994’te Avusturya Avrupa Edebiyatı Devlet Ödülü, 1998’de Friedrich Rueckert Ödülü ile 2004’te Alexender Men ve Leo Kopelev Ödülü gibi dünya çapında çok sayıda ödül aldı. TÜRK DÜNYASININ ORTAK DEĞERİ: CENGİZ AYTMATOV Tüm Türk Dünyasında sevilerek okunan Aytmatov, Sovyetler Birliğinin hüküm sürdüğü dönemlerde bile Türkiye’de çok geniş bir okur kitlesine sahip olmuştu. İlk kez Türkiye’ye gelişi de bu tanınırlığın nişanesi olarak 1975’te Turan Ülkesi Edebiyatına Hizmet Ödülü’nü almak üzere olmuştur. 1970’te kaleme aldığı “Selvi Boylum Al Yazmalım” romanı Türkiye’de tanınmasını ve sevilmesini sağladı. Kitabından senaryolaştırılan ve Kadir İnanır ile Türkan Şoray’ın rol aldığı 1977 yapımı film, Türk sinemasının klasikleri arasına girdi.. Cengiz Aytmatov, birkaç kez daha Türkiye’ye gelme fırsatı buldu. 1992’de İstanbul Sinema Günleri’ne ve 2007’de ise Türk Dünyası Ödülü ile fahri doktora unvanını almak üzere İstanbul’u ziyaret etti. Aytmatov Türkiye’de pek çok çalışmaya ilham olmuştur bir değerdir. 1998’de Ankara’da Aytmatov adına uluslararası bir bilgi şöleni düzenlenmiş, 2013’te ise Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde Cengiz Aytmatov Bilgi Evi açılmıştır. TEDAVİ GÖRDÜĞÜ ALMANYA’DA HAYATINI KAYBETTİ Aytmatov, Mayıs 2008’de Tataristan’ın başkenti Kazan’da bulunduğu sırada rahatsızlanmış, tedavi için götürüldüğü Almanya’da 10 Haziran 2008’de 79 yaşındayken vefat etmiştir. Memleketinin sorunlarıyla ilgilenmekten ve ona hizmet etmekten hiçbir zaman vazgeçmeyen, Aytmatov, eserlerinde Türkistan bozkırlarını ve bozkır halkının yaşam biçimini uzun uzun anlatmıştır. Romanlarında savaşın sıradan halka etkisi, aşk, kahramanlık, gelenek – görenekler ve halk hikayeleri oldukça geniş yer tutar. 1980’de kaleme aldığı “Gün Olur Asra Bedel” romanında tarihini unutan, ailesine yabancılaşan, öz değerlerinden kopan toplumları tasvir ettiği ‘’Mankurt’’karakteri ile milletine ve tüm dünyaya önemli bir tarihi mesaj verir. MANAS VE CENGİZ AYTMATOV MİLLİ AKADEMİSİ KURULDU Kırgız halkının, Türk dünyasına ve dünya edebiyatına kazandırdığı en büyük armağanlar olan Manas Destanı’nı ve Cengiz Aytmatov’un eserlerini araştırmak, yaşatmak ve yaygınlaştırmak amacıyla, Kırgızistan’da ‘’Manas ve Cengiz Aytmatov Milli Akademisi’’ kuruldu. Vasiyeti üzerine, ömrü boyunca hasretini çektiği babasının da kabrinin bulunduğu Bişkek’teki Ata Beyit Anıt Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yıl boyunca yurt içinden ve yurt dışından ziyaretçisi eksik olmayan büyük yazar için ölüm yıl dönümlerinde dünyanın pek çok yerinde anma etkinlikleri düzenlenmektedir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.