SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Anma Mesajı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Anma Mesajı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anma Mesajı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yalçın Topçu, Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı'yı andı Haber

Yalçın Topçu, Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı'yı andı

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar ve şair Cengiz Dağcı'yı vefatının 14. seneidevriyesinde anma mesajı yayımladı. Ünü romancı Dağcı'nın vatan Kırım sevdasına dikkat çeken Topçu mesajında şu ifadelere yer verdi: 'Her işine Türk’üm; onun için yaşıyorum, onun için yapıyorum diye başlarsan sana lüzumlu kuvveti, kabiliyeti, damarlarındaki kanda bulursun.' Tüm Türk dünyasının evlatları için rehber olan bu kıymetli nasihatin sahibi, Tatarların kadim vatanı ey güzel Kırım’ın ve asil milletinin asırlardır yaşadığı işgalin, sürgününün, katliamın, soykırımın, hasretin; dili, sesi ve kalemi, Türk dünyası edebiyatının büyük romancısı ve şairi Cengiz Dağcı’yı vefatının (22 Eylül 2011) yıldönümünde saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. Mekanı cennet, makamı ali olsun inşallah. QIRIM MENİ ANASIN MI? Cengiz Dağcı bugün kaleme aldığı "Qırım Meni Anasın Mı?" şiiriyle hatırlardaki yerini koruyor. Kuneş batar, suküt bulur göl, irmaq, çay, Tuman yatar topelerniñ arqasına. Çatırdağnıñ qulağına asılğan Ay Beñzemezmi yaş kelinniñ sırgasına? Men de dertli gecelerniñ bir sırdaşı, Eski Çatırsırın açar, dep arz ettim. Yuregimde ana yurtnıñ topraq, taşı… Kuneşimniñ dogmasını çoq istedim. Kün dogmadı Qırımımnıñ semasında, Ağlaysıñmı, kederlenip, yanasıñmı? Qırım, Qırım! Boyle suvuq gecelerde Sen de meni yahşı söznen añasıñmı? VATANINI KALBİNDE TAŞIYAN ADAM CENGİZ DAĞCI Ünlü Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı, 9 Mart 1919’da Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Cengiz Dağcı Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmış, kitaplarının ilk redaksiyonunu da şair Ziya Osman Saba yapmıştır. Türkiye’de yayınlanan eserleri sayesinde Türkiye’de birçok insan Kırım’ı ve Kırım Tatarlarının yaşantılarını öğrenmiş oldu. İlk ve orta öğrenimini köyünde ve Akmescit’te aldı. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıktı. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946`da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti. Cengiz Dağcı vatanından ayrıldıktan sonra hiç Kırım’a dönemedi. Ancak Dağcı’nın naaşı, 22 Ekim 2011’de atalarının mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. CENGİZ DAĞCI'NIN ESERLERİ Eserleri savaştan önce yayınlanıyor olsa da, yazar asıl yurtdışına çıktığında tanınmaya başlandı. Tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, onun nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını sevgili Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar ruhunun güzelliğine inancı yer alıyordu. Yazar, Kırım Tatarlarının başına gelen trajik olayların halkın tarihi, kültürel, ahlaki ve ulusal bağlarının yavaş yavaş kopmasına zemin hazırladığını düşünüyordu. Dağcı’nın, roman yazarken kendisine biçtiği bir misyon vardı. Dağcı, Kırım’ın hafızası olacaktı. İnsanlar, Kırım’daki Türk’ün dramını Dağcı’dan okuyacak ve gelecekteki kuşaklara aktaracaktı. Dolayısıyla Dağcı eserleriyle Kırım Tatarlarının tüm zorluklardan sonra tarihe meydan okumalarını ve kendi ruh güzelliklerine inanmalarını sağlamaya çalıştı. Kendi halkını dünyaya tanıtmak için yazar Türk dilini seçti. Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında "Yoldaşlar", "Anneme mektuplar", "Onlar da insandı", "Badem Dalına Asılı Bebekler", "Yurdunu Kaybeden Adam", "Korkunç Yıllar" adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-"Onlar da insandı" uyarlaması-1993) konu oldu. “Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz.” diyen usta yazarı, Kırım Haber Ajansı (QHA) olarak bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz…

Yalçın Topçu, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı'yı andı Haber

Yalçın Topçu, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı'yı andı

Türk dünyasındaki millî uyanış hareketlerinin öncüsü ve en büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı bugün vefatının 50. seneidevriyesinde rahmetle ve saygıyla anılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Türk kadın fikir ve millî uyanış hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı'yı yazılı mesajıyla andı. Topçu mesajında şu ifadeler yer verdi: Türk-İslam dünyasının büyük müteffekiri İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı, hayatı ile Türk kadınlarının rol modeli olan merhum Şefika Gaspıralı annemizi vefatının yıl dönümünde (31 Ağustos 1975) saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. El-Fatiha! ŞEFİKA GASPIRALI KİMDİR? 20. yüzyıl başlarında "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" diyerek Türk dünyasında kültürel ve siyasî uyanışın önderliğini yapan ve ebedileştiren ünlü gazeteci, eğitimci, politikacı ve reformcu İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı, Türk kadınının millî ve medenî uyanışının önemli bir figürü olan Şefika Gaspıralı, 14 Ekim 1886’da Kırım’ın Bahçesaray şehrinde dünyaya gözlerini açtı. Babası, bütün Türk milliyetçilerinin mutlaka tanıması gereken aydın ve Tercüman gazetesinin kurucusu İsmail Bey Gaspıralı, annesi ise Kazan Tatarlarının tanınmış Türkçü âilelerinden Akçura âilesine mensup Zühre Hanım’dır. Türkçülüğün önde gelen isimlerinden Yusuf Akçura da Şefika Hanım’ın dayısının oğludur. Şefika Hanım’ın hem anne hem de baba tarafı eğitime her zaman büyük önem verdi. Zühre Hanım, vefat ettiği 1903 senesine kadar matbuat işleriyle uğraşarak, dönemin sosyal ve siyasi meseleleriyle yakından ilgilenerek bu yönüyle kızına rol model oldu. Şefika Gaspıralı okuma-yazmayı babasından öğrendi; daha sonra eğitimine babasının Kırım'daki Usûl-ü Cedit Mektebi'nde devam etti. Annesinin vefatından sonra 17 yaşında evin sorumluluğunu üstlenen Şefika Gaspıralı, bir yandan da Tercüman gazetesinin yayınlarının yönetimi, yazışmaları ve Rusçadan çevirilerin yapılması, posta ve dağıtım işleri konularında babasının en önemli yardımcısı oldu. Şefika Hanım ilk yazısını 1903'de Tercüman'da yayımladı. Bu sıralarda Şefika Hanım, babasını sıkça ziyaret eden gençlerden Genceli Nesib Bey Yusufbeyli ile tanıştı. Siyasi konularda başlayan mektuplaşmalarının duygusal yakınlaşmaya dönüşmesiyle iki genç 1906 yılında evlendi. Şefika Gaspıralı, 1906-1912 yılları arasında, dünyanın ilk kadınlara özel dergisi haftalık Âlem-I Nisvân dergisinin yönetimini üstlendi. Buradaki ilk yazısı da Kırım Tatar masalları ve folklorüne dairdi. Kadın hürriyeti, erkek-kadın eşitliği, kadının her alanda eğitim ve çalışma hakkı gibi temel konularda tohumlar eken Şefika Gaspıralı, ayrıca 1. Kırım Tatar Milli Kurultayı Başkanlık divanı üyesi ve iki dönem milletvekili oldu. Ayrıca Moskova’da gerçekleşen Bütün Rusya Müslümanları Birinci Kongresi’nde de yönetim kurulu üyeliğine seçildi ve Müslüman Türk kadınları içinde siyâsete giren ilk kadın oldu. 30 Nisan 1919’da Bolşeviklerin Kırım’ı işgal ettikten sonra Şefika Gaspıralı ailesi ile birlikte Bahçesaray’dan ayrılmak zorunda kalarak Bakü’ye geldi. Burada, Azerbaycan Halk Eğitim Bakanlığına bağlı çocuk okullarında eğitim verecek eğitimcileri yetiştirmek gâyesiyle kurslar açtı. Bolşevikler Bakü’yü de işgal edip kocası Nesip Yusufbeyli’yi şehit edince, Şefika Gaspıralı bağımsız tek Türk devleti olan Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldı. Kırım’da ve bütün Türk coğrafyasında kadınların lideri olan Şefika Hanım, Türkiye’de maddî sıkıntılar çekti; dikiş dikerek, hastânede, yetimhânelerde, Kızılay’da çalışarak hayatını idâme ettirdi. Yaşadığı sıkıntılara rağmen siyasi faaliyetlerden geri durmayan Şefika Hanım, 1930’da Kırım Kadınlar Cemiyeti’ni kurdu. Bu cemiyeti kurarak, Kırım’da yaşayan Türklerin çektiği zulmü bütün dünya kamuoyuna duyurmak istedi. 35 yaşında geldiği Türkiye'de 54 yıl yaşan Şefika Gaspıralı uzun yıllar Kızılay'a hizmet etti. Ayrıca Kırım Dergisi, Emel Dergisi için yazılar yazdı. Şefika Gaspıralı kendi hayatı ile birlikte Rusya'daki Türk Kadın Hareketi'ni bir kitap haline getirmeyi planlıyordu. Bu konuda elinde bulunan belgeleri Necip Hablemitoğlu ve Şengül Hablemitoğlu'na verdi. Bu çalışma daha sonra "Şefika Gaspiralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)" ismiyle yayımlandı. 31 Ağustos 1975 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybeden Şefika Gaspıralı Zincirlikuyu Asri Mezarlığına defnedildi.

Yalçın Topçu, Kırımlı Aziz Bey'i vefat yıl dönümünde andı Haber

Yalçın Topçu, Kırımlı Aziz Bey'i vefat yıl dönümünde andı

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, vefatının 147. yılında Türk Kızılayın kurucularından Kırımlı Aziz Bey'i andı. Anma mesajında gençlere önerilerde bulunan Topçu şu ifadelere yer verdi: En verimli çağında, 11 Haziran 1878’de 38 yaşında Hakk'a yürüyen, 'Türkçe ile tıp okutulamaz' diyenlere verdiği bilimsel cevaplarla ve yazdığı eserlerle onları hezimete uğratıp, Tıp dilini Türkçeleştiren, Hilal-i Ahmer'in 'Hilal'ini çizen ve Türk Kızılayın kurucularından olup, Türk Modern Kimyası'nın da öncülüğünü yapan, Dr. Miralay Kırımlı Aziz İdris Bey'i vefatının yıl dönümünde saygı, rahmet ve şükranla anıyorum. Vatan Kırım Bahçesaray’da koşum ve eyer takımları ustası Saraç Ali’nin oğlu İdris Efendi'nin 1840'ta İstanbul’da doğan evladı ve Türk milletinin büyük değeri, vatansever ve milletperver Dr. Miralay Kırımlı Aziz İdris Bey’in, kısacık hayatında vatanımız ve milletimiz için yapmış olduğu bilimsel ve sosyal çalışmaların, bıraktığı eserlerin müsbet etkilerini günümüzde de görmekteyiz. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimize bu müstesna rol model atamız Dr. Miralay Kırımlı Aziz İdris Bey'i iyi tanımalarını, onun bilimsel çalışmalarını, toplum faydasına olan faliyetlerini layıkıyla öğrenip anlamalarını tavsiye ediyorum. KIZILAYI DÜNYAYA TANITAN KIRIMLI AZİZ BEY İstanbul Mekteb-i Tıbbiye'de yetişen Türk bilim adamı olan Kırımlı Aziz Bey, Türk Tıp Tarihinde olduğu kadar Türk kimya yarihinde de önemli bir yere sahiptir. Osmanlı’nın ilk kimya tarihçisi olan ve Tıbbiye’de eğitim dilinin Türkçeleştirilmesi için mücadele eden Aziz Bey, Avrupa’daki bilimsel gelişmeleri de yakından takip ederek ülkemizde bilimin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Kırımlı Saraç İdris Efendi’nin oğlu olan Aziz Bey, 1840 yılında İstanbul’da doğdu. Babasının Kırımlı olmasından dolayı kendisine Kırımlı Aziz Bey denildi. Tıbbiye-i Şahane’yi 1865 de kolağası rütbesiyle bitirdikten sonra aynı okulda iç hastalıkları üzerinde çalışmaya başladı. Aynı yıl sivil tıbbiyeye müdür olarak atandı ve burada umumi emraz (genel hastalıklar), tıbbi kimya, hikmeti tabiiye (fizik) ve dâhili emraz (iç hastalıkları) derslerini okuttu. İyi bir doktor olduğu kadar iyi bir edebiyatçı da olan Aziz Bey, tıp kimyası ve genel hastalıklarla ilgili yazılar da yazdı. Yabancı dillerden alınan terimleri Türkçeye uygun şekilde yazan Aziz Bey’in kitapları uzun yıllar tıp okullarında ders kitabı olarak okutulmuştur. Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa, Mekteb-i Tıbbiye Nazırı Marko Paşa ve Dr. Kırımlı Aziz Bey’in yardımları ile toplam 66 üyeden oluşan “Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti" adı ile Kızılay’ın temelini oluşturan bir örgüt kurmayı başardı. Kızılhaç’ın Osmanlı Devletince benimsenmesini engelleyen faktörlerden biri de amblemiydi. Kızılhaç ambleminin din ve mezhepler ile ilgisi olmadığının defalarca duyurulmasına rağmen, yine de Hıristiyanlığı çağrıştırdığından Müslümanlar arasında itici rol oynadığı belirlenmişti. İşte bu konuda yazılarıyla mücadele eden ve sonunda Türklerin Kızılhaç karşılığı olarak beyaz üzerine kırmızı yarım aylı bayrak kullanmalarını benimseten Kırımlı Aziz Bey olmuştur.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu Altunköprü Katliamı şehitlerini andı Haber

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu Altunköprü Katliamı şehitlerini andı

Tam 34 sene önce Irak ordusu tarafından hedef alınarak Altunköprü'de katledilen 100'den fazla Türkmen bugün yeniden acıyla yad ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Altunköprü Katliamı'nın 34. yıl dönümüne ilişkin olarak anma mesajı paylaştı.  YALÇIN TOPÇU ANMA MESAJI PAYLAŞTI Topçu mesajında, "28 Mart 1991'de Altunköprü kasabasında vahşice kurşuna dizilerek şehit edilen; kadın, yaşlı ve çocukların olduğu 102 Irak Türkmen'i soydaşımızı saygı, rahmet ve Fatihalarla; yurdumuzu işgal edenleri, Türkmeneli'nde katliam yaptıranları ve yapanları da lanetle anıyoruz.'' ifadelerini kullandı.  ALTUNKÖPRÜ KATLİAMI Bundan 34 yıl önce yaşlı ve çocukların da aralarında bulunduğu sayıları 130’u aşkın Irak Türkmeni, adını Kerkük-Erbil yolundaki Küçük Zap Nehri üzerinde bulunan tarihi köprüden alan Türkmen yoğunluklu Altunköprü ilçesinde devrik Saddam rejimi güçleri tarafından katledilmişti. PEŞMERGE KERKÜK’Ü KONTROL ALTINA ALMAYA ÇALIŞTI Birinci Körfez Savaşı sırasında Irak içerisinde yaşanan kargaşa ortamından dolayı ülkede Kürt ve Şii unsurların ayaklanmaları baş göstermişti. Peşmerge güçleri Kerkük'ü kontrol altına almaya çalıştı. SADDAM REJİMİ TÜRKMENLERE İNTİKAM KAMPANYASI BAŞLATTI Irak Ordusu Kerkük üzerine yürüyüş harekatına başladığında ise peşmergeler geri çekilmeye başladı. Saddam rejimine bağlı Irak Ordusu peşmergeyi karşısında bulamayınca Türkmenlere karşı sözde intikam kampanyası başlattı. Genç yaşlı ayırt etmeden Kerkük, Tazehurmatu ve Altunköprü kasabasından topladıkları Türkmenleri Altunköprü yakınlarındaki Dibis Kayabaşı mevkiine götüren Saddam güçleri kurşuna dizerek infaz etti. 8 YAŞINDAKİ TÜRKMEN ÇOCUK KATLEDİLDİ Şehitlerin 55’i Kerkük şehir merkezinden, 15’i Tazehurmatu’dan, 32’si Altunköprü’den ve 13’ü ise bilinmeyen Türkmen bölgelerinden getirilmişti. Şehit düşen Türkmenlerden 25 tanesi 18 yaşının altındaydı. Şehitlerden Cemil Süleyman Abbas sadece 8 yaşındayken katledildi. Kemal Sabır Ahmet ise 10 yaşında bulunuyordu. IRAK TÜRKMENLERİ 1922’DEN BERİ SOYKIRIMA UĞRADI Irak Türkmenleri 1922’den beri sayısız soykırıma uğradı. Bunların bazıları peşmerge ve diğer Kürt grupları tarafından diğerleri ise Arap milliyetçisi Saddam Hüseyin rejimi tarafından gerçekleştirildi. Altunköprü kasabası 20 Kasım 2017’de peşmerge işgalinden kurtarıldı. Altunköprü, özellikle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi tarafından ABD işgali sonrası Kürtleştirilmeye çalışılan bölgelerden biriydi.

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı vefatının 13. yılında andı Haber

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı vefatının 13. yılında andı

Ünlü Kırım Tatar romancı, yazar Cengiz Dağcı bugün vefatının 13. seneidevriyesinde sevgi, saygı ve özlemle anılıyor. 22 Eylül 2011 tarihinde Londra'da hayata gözlerini yuman Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı, vatan hasretini kaleme aldığı eserleriyle yâd ediliyor.  YALÇIN TOPÇU, YAZAR CENGİZ DAĞCI'YI ANDI Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, vefatının 13. yıl dönümünde Cengiz Dağcı'yı andı. Topçu anma mesajında şu ifadelere yer verdi: Atamız İsmail Bey Gaspıralı'dan sonra Kırım Tatar Türklüğünün en güçlü savunucusu ünlü romancımız merhum Cengiz Dağcı'yı vefatının (22 Eylül 2011) yıl dönümünde saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. El-Fatiha... CENGİZ DAĞCI KİMDİR? Eserleriyle vatan Kırım’ı okuyucularına anlatan yazar Cengiz Dağcı 9 Mart 1920’de Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Kırım Pedagoji Enstitüsü öğrencisiyken İkinci Dünya Savaşı çıktı ve 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak Birleşik Krallık’a sığındı. 1946'da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti. Cengiz Dağcı, vatanından ayrıldıktan sonra bir daha hiç Kırım’a dönemedi. 22 Eylül 2011 yaşamını yitiren Dağcı’nın naaşı, 2 Ekim 2011’de atalarının mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. Cengiz Dağcı, Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmıştı. Böylelikle Türkiye’de basılan kitapları sayesinde geniş kitlelere ulaştı. KIRIM'IN HAYALİYLE YAŞADI O tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, vatanının nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını; Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar kimliği, milletine olan bağlılığı ve inancı hissediliyordu. Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında “Yoldaşlar”, “Anneme mektuplar”, “Onlar da insandı”, “Badem Dalına Asılı Bebekler”, “Yurdunu Kaybeden Adam”, “Korkunç Yıllar” adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere, (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-“Onlar da insandı” uyarlaması-1993) konu oldu. Dağcı’nın ünlü “Korkunç Yıllar” eserindeki şu satırlar, Türk dünyası ve Kırım’a olan inancını ve gerçek bir vatanperver olduğunu gösteriyordu: “Bahçesaray’dan Kaşgar’a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azeri diyorlar, Karakalpak, Uygur, Kabardin, Başkurt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz, biz Türk’üz!. . Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkurt, her Kırgız, her Kazak’ın, Kırgız’ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma…" Milyonlarca Kırım Tatarının anavatanları Kırım’a duyduğu özlemi, eserleriyle dile getirerek hafızalara kazınan ünlü Kırım Tatarı yazar Cengiz Dağcı’yı rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz…

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı andı Haber

Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı andı

Edebi kişiliyle hasretini çektiği vatan Kırım'ı eserlerinde anlatan ünlü romancı Cengiz Dağcı bugün vefatının 12. yıldönümünde sevgi, saygı ve özlemle anılıyor. "Korkunç Yıllar, Onlar Da İnsandı, O Topraklar Bizim" eserleriyle ün salan Dağcı, Türkiye'de rahmetle yad ediliyor.  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Cengiz Dağcı'yı vefatının yıldönümünde andı. Topçu anma mesajında, "Atamız İsmail Bey Gaspıralı'dan sonra Kırım Tatar Türklüğünün en güçlü savunucusu, ünlü romancımız merhum Cengiz Dağcı'yı vefatının yıldönümünde (22 Eylül 2011) saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. El-Fatiha" ifadelerini kullandı.  "BEN YALNIZCA KIRIM’IN YAZARI DEĞİLİM AMA KIRIM’IN FACİASINI BÜTÜN GERÇEĞİ VE İÇTENLİĞİ İLE YALNIZ BEN YAZABİLİRDİM” Dağcı'nın şu sözleri ise bugün bir kez daha yerini buluyor:  "Ben yalnızca Kırım’ın yazarı değilim ama Kırım’ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliği ile yalnız ben yazabilirdim” CENGİZ DAĞCI KİMDİR? Eserleriyle vatan Kırım’ı okuyucularına anlatan yazar Cengiz Dağcı 9 Mart 1920’de Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Kırım Pedagoji Enstitüsü öğrencisiyken İkinci Dünya Savaşı çıktı ve 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak Birleşik Krallık’a sığındı. 1946'da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti. Cengiz Dağcı, vatanından ayrıldıktan sonra bir daha hiç Kırım’a dönemedi. 22 Eylül 2011 yaşamını yitiren Dağcı’nın naaşı, 2 Ekim 2011’de atalarının mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. Cengiz Dağcı, Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmıştı. Böylelikle Türkiye’de basılan kitapları sayesinde geniş kitlelere ulaştı. KIRIM'IN HAYALİYLE YAŞADI O tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, vatanının nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını; Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar kimliği, milletine olan bağlılığı ve inancı hissediliyordu. Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında “Yoldaşlar”, “Anneme mektuplar”, “Onlar da insandı”, “Badem Dalına Asılı Bebekler”, “Yurdunu Kaybeden Adam”, “Korkunç Yıllar” adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere, (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-“Onlar da insandı” uyarlaması-1993) konu oldu. "DENİZ PARÇALANAMAZ, BİZ TÜRK'ÜZ!" Dağcı’nın ünlü “Korkunç Yıllar” eserindeki şu satırlar, Türk dünyası ve Kırım’a olan inancını ve gerçek bir vatanperver olduğunu gösteriyordu: “Bahçesaray’dan Kaşgar’a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azeri diyorlar, Karakalpak, Uygur, Kabardin, Başkurt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz, biz Türk’üz!. . Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkurt, her Kırgız, her Kazak’ın, Kırgız’ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma…" Milyonlarca Kırım Tatarının anavatanları Kırım’a duyduğu özlemi, eserleriyle dile getirerek hafızalara kazınan ünlü Kırım Tatarı yazar Cengiz Dağcı’yı rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz… Eserleriyle #Kırım Tatarlarının vatan hasretini ve mücadelesini geniş kitlelere ulaştıran ünlü Kırım Tatar romancı, yazar #CengizDağcı, vefatının yıldönümünde saygı, özlem ve rahmetle anılıyor.https://t.co/lmHsCYFxu5 pic.twitter.com/dTTnrsRLM9 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) September 22, 2023

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.