SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Batı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Batı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Batı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanından kritik uyarı: Rusya Kafkasya'daki kontrolü kaybetmemek için etnik çatışma kışkırtabilir Haber

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanından kritik uyarı: Rusya Kafkasya'daki kontrolü kaybetmemek için etnik çatışma kışkırtabilir

Karadeniz ve Kafkasya, “sınır bölgesi” olmaktan çıkarak yeni Avrasya düzeninin yapısal omurgasına dönüştü. Önümüzdeki yıllarda bu bölgelerde yaşanacak gelişmeler, Rusya’nın jeopolitik statüsünü belirleyecek. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İnal Şerip’in Kıyiv Post için kaleme aldığı köşe yazısında, Ukrayna savaşının küresel öncelikleri kökten değiştirdiğini ve artık lojistik koridorların güvenliği ile kritik altyapının dayanıklılığının, geleneksel askeri güçten farksız bir stratejik öneme sahip olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, ABD’li uzman S. Frederick Starr’ın değerlendirmelerine de atıfta bulunarak, Karadeniz’e serbest erişimin Kafkasya devletlerinin egemenliği için hayati olduğunu belirtti. Şerip, Batı’ya yönelimi hızlanan bu kritik coğrafyada kontrolü kaybetmek istemeyen Moskova’nın, doğrudan askeri karşılık yerine Dağıstan-Azerbaycan sınırındaki etnik fay hatlarını istismar eden "Lezgin Kartı" gibi asimetrik ve düşük maliyetli provokasyonlarla bölgede yönetilen bir belirsizlik yaratma tehlikesine dikkat çekerek Rusya’nın bu hamlelerinin, sadece Kafkasya’yı değil, tüm yeni Avrasya düzenini kilitleme riski taşıdığı uyarısında bulundu. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İnal Şerip’in Kıyiv Post’ta 25 Ekim 2025 tarihinde yayımlandığı köşe yazısının tam metni şu şekilde: "Ukrayna'daki savaş, küresel öncelikler hiyerarşisini kökten değiştirdi; sınırların zorla değiştirilmesi tabusu fiilen kalkarken, yaptırımlar ve lojistik kontrolü devlet yönetiminin kalıcı araçları haline geldi. 'Sert' ve 'yumuşak' deniz ablukalarının rolü, altyapı üzerindeki siber baskı ve limanlar, boğazlar ve okyanuslara nehir erişimi için rekabetle birlikte artıyor. Haberleşme güvenliği ve kritik altyapının dayanıklılığı -günümüzde artık ordu mevcudu veya donanma tonajı kadar- belirleyici hale geldi. Avrasya haritasında bu değişim, en doğrudan Karadeniz ve Kafkasya’yı etkiliyor. Uzun süredir çevresel olarak görülen bu bölgeler artık yeni düzenin kilit düğümüne dönüşmüş durumda. Montrö Sözleşmesi, Karadeniz'e erişimde Türkiye'yi kaçınılmaz bir hakem yaparken; Tuna Nehri, Ukrayna-Romanya koridoru üzerinden Orta Avrupa'yı okyanuslara bağlıyor. Tahıl ve enerji lojistiği, kıyı sularının stratejik değerini yükseltiyor. Aynı zamanda, Karadeniz, Kafkasya, Hazar ve Orta Asya'yı birbirine bağlayan Orta Koridor (Trans-Hazar Koridoru) güçleniyor ve Avrupa Birliği’ne (AB) Rus güzergâhlarına alternatif bir yol sunuyor. Bu bağlamda, 30 Eylül 2025'te ABD Senatosu Avrupa ve Bölgesel Güvenlik Alt Komitesi'nin toplantısında konuşan S. Frederick Starr, Karadeniz krizinin Baltık kriziyle karşılaştırıldığında sistematik biçimde hafife alındığını savundu. Rusya, Türkistan ve Kafkasya konusunda uzman, Orta Asya ve Kafkasya Enstitüsü'nün kurucu başkanı ve Amerikan Dış Politika Konseyi'nin ( AFPC ) önde gelen Avrasya araştırmacısı olan Starr, Karadeniz’in üç NATO üyesi ülkeye (Romanya, Bulgaristan, Türkiye) ev sahipliği yaptığını ve Rusya’nın bu denizi Ortadoğu üzerindeki etkisini yansıtmak için kullandığını vurguladı. Starr’ın temel tezi şuydu: Karadeniz’e serbest erişim, Kafkasya ve hatta Orta Asya devletlerinin egemen manevra kabiliyetlerinin ön koşuludur; bu erişimin kaybı onları Moskova veya Pekin’in kontrolü altına iter. Rusya için riskler çok yüksek. Karadeniz–Kafkasya hattındaki nüfuzunu korumak, küresel güç iddiasının bir testi niteliğinde. Kontrolün kaybı, deniz koridorlarına, kaynak üslerine ve dışa açılma kanallarına erişimi daraltacak; bu da Avrupa üzerindeki enerji ve transit alanındaki baskı araçlarını zayıflatacak. Buna karşılık, rakip güzergâhların işleyişini bozabilme ve bölgeyi “yönetilebilir belirsizlik” içinde tutabilme yeteneği, Rusya’nın dış politika araç setinin ömrünü uzatıyor. Güney Kafkasya’nın Batı’ya yönelimi, ABD yönetiminin aracılığıyla Vaşington'da ağustos ayında duyurulan Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşması sonrasında hız kazandı. Kimileri bu gelişmeyi 'tarihi' olarak nitelendirirken, diğer gözlemciler Beyaz Saray deklarasyonu ile onaylanmış bir barış anlaşmasının aynı şey olmadığını ve uzun vadeli uygulama gerektireceğini belirtiyorlar. Yine de niyetlerin teyidi ve altyapı projelerinin başlaması bile güç dengelerini değiştiriyor ve Moskova bunu keskin biçimde hissediyor. Rusya'nın tepkisi ne olacak? Doğrudan bir askeri karşılık, Ukrayna'ya karşı devam eden savaş ve kaynak maliyetleri nedeniyle kısıtlıdır. Yakın vadede daha olası senaryo asimetrik tepkiler; ekonomik baskılar (enerji, transit, seçici gümrük ve düzenleyici engeller), bilgi–psikolojik operasyonlar ve deniz hukuku ya da su alanı rejimleri üzerine hukukî ihtilaflar. Muhtemel 'hedefler' arasında Orta Koridoru’nun (Trans-Hazar) zayıf noktaları ve Karadeniz bağlantıları yer alıyor. Buralarda yaşanacak her aksama, Bakü, Kıyiv, Bükreş ve Brüksel için maliyeti artıracak ve Moskova’ya dolaylı nüfuz alanı sağlayacak. Kremlin’in Güney Kafkasya’nın Batı’ya kalıcı yönelimini sessizce kabullenmesi beklenmiyor. Bu çerçevede Vladimir Putin’in İlham Aliyev’e yönelik uzlaşmacı jestleri, zaman kazanma çabası olarak okunabilir. Bu strateji, farklı keskinlikte 'iğnelerden' oluşan bir set gibi: ekonomik kısıtlamalar, transit anlaşmazlıkları ve Azerbaycan çevresinde etnik fay hatlarını kaşıyan “yönetilebilir istikrarsızlık” yaratma çabaları. Bu bağlamda, uzun süredir kullanılan 'Lezgi Kartı' dikkat çekicidir. Dağıstan ile Azerbaycan'ın kuzeydoğusu arasında hassas kimlikleri manipüle etmeye dayalı bir araç. 1990’larda 'sınırların yeniden çizilmesi' ve 'tarihi adalet' söylemleri sıradan hale gelmişti; 'azınlıkların korunması' retoriği dış müdahale için meşrulaştırıcı gerekçe olarak kullanılıyordu. Abhazya savaşında, Kafkas Dağlı Halkları Konfederasyonu aracılığıyla bir ay içinde yaklaşık bin 500 gönüllünün seferber edilmesi, yerel bir kıvılcımın nasıl devletlerarası krize dönüşebileceğini göstermişti. En riskli senaryo, Dağıstan-Azerbaycan sınırında bir provokasyon, olayın bir 'etnik katliam' olarak gösterilmesi ve dolayısıyla bir 'insani görev' veya 'kardeş halkı koruma' iddialarına kapı açılmasıdır. Demografik yapı da kırılganlığı artırıyor; yalnızca Dağıstan’da yaklaşık 120 bin Azerbaycanlı, Azerbaycan’da ise 250 bin civarında Lezgi ve Avar yaşıyor. Dolayısıyla olası bir çatışma hızla sınırı aşarak Kremlin’e siyasi ve bilgi savaşında geniş manevra alanı sunacaktır. Şimdiden Dağıstan’da 'yerel aktivistler' aracılığıyla Azerbaycan karşıtı söylemleri yayıldığına dair haberler ortaya çıkıyor. Bu yaklaşım Kremlin’in repertuarına tamamen uygun; düşük maliyet, yüksek etki ve sorumluluğun zor kanıtlanması. Moskova’nın 'Lezgi Kartını' uzun süredir yedekte tuttuğuna dair kanıtlar şunlardır: Birinci Çeçen Savaşı’ndan sonra Rus yetkililer, Rusya Federasyonu içindeki ulusal oluşumların uluslararası platformlarda temsilini sistematik biçimde sınırladı ve bu, birçok bölge ve cumhuriyetin Temsili Olmayan Milletler ve Halklar Örgütünden (UNPO) ayrılmasına yol açtı. 'Gönüllü' olarak ayrılanlar arasında; Başkurdistan (1998), Yakutistan (Saha) (1998), Mari El (2009), Çuvaşistan (2008), Tataristan (2008), Kumıkistan (2008), İnguşetya (2008), Komi (2009), Buryatya (2010), Tuva (2010) ve Udmurtiya (2013) vardı. Buna karşın, Rusya'da kendi federal özneliği olmayan, Dağıstan'ın güneyi ve Azerbaycan'ın kuzeydoğusunda yaşayan bir halk olan Lezgilerin Temmuz 2012'de UNPO'ya katılması ve bugün orada temsil edilen tek 'Rus' halkı olarak kalması dikkat çekicidir. Rusya içinde Lezgi kimliğini kurumsal olarak temsil eden yapı, merkezi Moskova’da bulunan Federal Lezgi Ulusal-Kültürel Özerkliği’dir. Başkanları Arif Paşayeviç Kerimov, Rusya Devlet Başkanlığına bağlı Uluslararası İlişkiler Konseyi üyesidir; başkan yardımcısı ise Rusya İçişleri Bakanlığı İç Kuvvetleri Zırhlı Araç Dairesi eski Başkanı, Tümgeneral Tagir Hiyiroviç Eminov’dur. Analistler tarafından bu yapı, Bakü üzerinde potansiyel bir etki kanalı olarak görülmektedir. Bugünkü konjonktürde Kuzey Kafkasya'nın bütün sistemin en kritik bileşenlerinden biri haline geldiğini görüyoruz. Rus kontrolü altında kaldığı sürece bölge, Hazar Denizi'nden Karadeniz'e kadar tüm kuşak boyunca güç kullanabilen bir "barut fıçısı" potansiyelini koruyor. Bölgedeki herhangi bir yerel tırmanış, Güney Kafkasya ve Karadeniz'de anında yankı bulabilir. Özetle, Karadeniz ve tüm Kafkasya, 'sınır bölgesi' olmaktan çıkıp yeni Avrasya düzeninin yapısal omurgası haline geldi. Önümüzdeki birkaç yıl içinde burada kök salacak kurumlar, rotalar ve kurallar, yalnızca Ukrayna'nın istikrarını, Avrupa'nın güvenliğini ve Kafkasya ile Orta Asya'nın özerkliğini değil, aynı zamanda Rusya'nın küresel bir rakip statüsünü koruyup koruyamayacağını veya fiili bir bölgesel güce indirgenip indirgenmeyeceğini de belirleyecektir. Tüm bu sorular, 1 Kasım 2025'te Kıyiv'de düzenlenecek olan 'Avrupa'nın Güvenlik Sınırı: Kuzey Kafkasya' başlıklı uluslararası konferansta ele alınacak."

Rusya ekim ayında rekor düzeyde kayıp verdi Haber

Rusya ekim ayında rekor düzeyde kayıp verdi

Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey, "The Daily Telegraph" gazetesi muhabiri Roland Oliphant'a verdiği röportajında Rusya'nın 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana Ukrayna'ya karşı sürdürdüğü topyekûn işgal girişimi ve saldırılarına ilişkin önemli açıklamada bulundu. "BATI KAZANABİLİR VE KAZANMALIDIR” Savunma Bakanı Healey, “Birleşik Krallık Savunma İstihbaratından alınan son veriler, Ukrayna'daki ortalama günlük ölü ve yaralı Rus kayıplarının ekim ayında yeni bir zirveye ulaştığını ve günlük ortalama kayıp oranının bin 354 olduğunu gösteriyor” dedi. Öte yandan söz konusu rapora göre, ekim 2024'ün 41 bin 980 kayıpla, topyekûn işgal girişimi ve saldırıların başlamasından bu yana Rus kuvvetleri için en yüksek toplam zayiatın yaşandığı ay olduğu kaydedilirken, bu durumun Rus ordusunun yüksek günlük kayıp oranlarına maruz kaldığı üst üste ikinci ay olduğu belirtildi. Ekim 2024 öncesindeki en yüksek Rus kaybı ise Mayıs 2024'te 39 bin 110 olarak gerçekleşmişti. John Healey, kendine yöneltilen Ukrayna ve Batı'nın Rusya'ya karşı savaşını kazanıp kazanamayacağı sorusunu ise “Batı kazanabilir ve kazanmalıdır” şeklinde yanıtladı. Healey ayrıca Donald Trump'ın ABD Başkanı olarak yeniden seçilmesi karşısında Birleşik Krallık'ın stratejik hesaplarını değiştirmeyeceğini ancak ABD'nin odak noktasının değişebileceğini belirtti. Ukrayna'ya “savaşmak ve konuşmak arasında nasıl bir denge kuracağına karar verme özgürlüğü” verilmesi gerektiğini söyleyen Healey, ayrıca Rusya'nın savaş alanındaki mevcut başarılarının durdurulamayacağı anlamına geldiği fikrini de reddetti. RUS ORDUSUNUN ASKER VE TEÇHİZAT KAYBI ARTIYOR! Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, İşgalci Rus birliklerinin Ukrayna'da topyekûn işgal girişimi ve saldırılarını başladığı tarih olan 24 Şubat 2022 ile 9 Kasım 2024 tarihleri ​​arasında verdiği toplam kayıp yaklaşık 707 bin 540 kişi olurken, bu kayıpların bin 660'ı son 24 saat içinde gerçekleşti. Öte yandan Rusya, 24 Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’da; 9 bin 238 tank, 18 bin 697 zırhlı muharebe aracı, 20 bin 249 topçu sistemi, bin 245 çoklu roketatar sistemi, 996 hava savunma sistemi, 369 savaş uçağı, 329 helikopter, 18 bin 575 SİHA/İHA, 2 bin 634 seyir füzesi, 28 savaş gemisi/kopter, 1 denizaltı, 28 bin 561 araç ve yakıt tankı ile 3 bin 604 özel askerî teçhizatını kaybetti.

Batı silahlarının Rusya topraklarında kullanımına neden izin verilmiyor? Haber

Batı silahlarının Rusya topraklarında kullanımına neden izin verilmiyor?

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), uzun menzilli silahların Rusya topraklarındaki askerî noktalara yönelik kullanımına izin verilmesi gerektiğini her defasında net bir şekilde vurguluyor. Ancak Batılı devletler ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ukrayna’ya sağladıkları silahların Rus hedefleri için kullanımı konusunda oldukça çekimser. Ukrayna hakkında geniş kapsamlı bir çalışma olan “Ukrayna: Dünyanın Siyasi Fay Hattı" adlı kitabın yazarı, Kıyiv'de yaşayan Türk gazeteci Deniz Berktay, ABD ve Batılı devletlerin Ukrayna’ya sağladıkları silahların Rus topraklarında kullanımına neden sınırlama koyduklarını ve izin sağladıkları durumda savaşın seyrini nasıl değiştireceğini Kırım Haber Ajansı (QHA) için değerlendirdi. UKRAYNA’YA YEŞİL IŞIK YAKMA İHTİMALLERİ VAR Batılı ülkelerin Ukrayna’ya Rusya’yı uzun menzilli füzelerle vurma konusunda bu zamana kadar onay vermemesinin en önemli nedenlerinden birinin, kendilerinin doğrudan Rusya’yla çatışma haline girmekten endişe etmeleri olduğunu belirten Berktay, “Gerçi, ABD yönetiminin bu konuda henüz karar aşamasında olduğunu anlıyoruz. ABD Savunma Bakanlığının bu konuya temkinli yaklaşmasına karşılık, Beyaz Saray yönetiminin daha olumlu yaklaştığı görülüyor. ABD ve İngiliz liderlerinin 13 Eylül’de bu konuda karar almaları bekleniyordu fakat böyle olmadı. Ancak, önümüzdeki haftalarda bu konuda Ukrayna’ya yeşil ışık yakma ihtimalleri hâlâ mevcut.” dedi. Berktay, “Bir taraftan savaş, Ukrayna topraklarında geçiyor, Ukrayna askerleri Rusya’nın işgaline karşı çarpışıyor. Bununla birlikte diğer taraftan da Ukrayna’ya silah desteği de dahil olmak üzere hayati konularda destek Batılı ülkelerden geliyor. Özellikle ABD ve Birleşik Krallık, Rusya ile müzakere yapılıp yapılmayacağı konusunda kendi tavırlarını ortaya koyuyorlar. Bu ülkelerin de hiç şüphesiz, kendi çıkarları var.”  ifadelerini kullandı. KIRIM'IN İŞGALİNDE YETERİNCE TEPKİ GÖSTERİLMEDİ Batılı yönetimlerin 2014 yılında Kırım'ın işgali sürecinde yeteri kadar tavır göstermediğini kaydeden Berktay sözlerine şu şekilde devam etti: Örneğin, 2014’te Rusya Kırım’ı işgal ederken Batılı ülkelerden Kıyiv’e sürekli olarak ‘aman Rusya’yı kızdırmayın, direniş göstermeyin’ türü mesajların geldiğini, pek çok kaynak söylüyor. Kırım’da zaten hassas bir durum vardı, Batı başkentlerinden o dönemde kararlı bir tavrın ortaya konmaması, Kırım’ın kontrol altında tutulması konusunda önemli bir fırsatın kaçmasına neden oldu. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya topyekûn işgal girişimine başlamasından önce de savaşı durdurma imkanları vardı fakat bu konuda da hiçbir şey yapılmadı. Savaş başladıktan sonra Ukrayna’ya askeri yardımlar, çok yavaş verildi. Yani, ne Rusya’yı durdurmaya yönelik caydırıcılık ve müzakere gibi savaş dışı önlemlerde Ukrayna’ya destek olunuyor ne de Ukrayna’ya tam bir askeri destek veriliyor. Bu da, Ukrayna topraklarının harabeye dönmesine, Ukrayna’nın büyük insani kayıplara uğramasına neden oluyor. UZUN MENZİLLİ FÜZELER UKRAYNA’YA SAVAŞI KAZANDIRIR MI? Ukrayna’ya uzun menzilli silah konusunda onay verildiği durumda, Rusya’nın kayıplarının artacağına dikkat çeken Berktay, bu durumun yanında Rusya’yı uluslararası toplumdan izole edecek gelişmelerin hayati olduğunu vurguladı. Berktay değerlendirmesinde, “Fakat Ukrayna’ya savaşı kazandırır mı, bu ayrı bir konu. Zira, Ukrayna’da da pek çok uzmanın söylediği üzere, Ruslar, yüzölçümü bakımından dünyanın en geniş ülkesine sahipler ve kritik silahları, uçakları, bu füzelerin menzilinin ötesine nakledebilirler ve nakletmeye başladılar da. Ayrıca, geçen yıldan farklı olarak, artık herkesin bildiği üzere, Ukrayna ordusu, insan kaynağı bakımından sıkıntılarla karşı karşıya. Dolayısıyla, Rusya’yı başka yerlere asker sevketmeye zorlayacak gelişmeler olmadıkça, Rusya’yı uluslararası toplumdan izole edecek gelişmeler olmadıkça veya geçen yıl Yevgeni Prigojin’in isyanında olduğu gibi, Rusya’da Kremlin yönetimine içeriden bir isyan olmadıkça, savaş sadece iki tarafın birbirini tüketme savaşı olarak devam edecekmiş gibi görünüyor.”  ifadelerine yer verdi.

ABD, Ukrayna'ya sağlanan silahların Rus topraklarında kullanımına ilişkin görüşmelere devam edecek Haber

ABD, Ukrayna'ya sağlanan silahların Rus topraklarında kullanımına ilişkin görüşmelere devam edecek

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, 26 Ağustos 2024 tarihinde yaptığı basın toplantısında Ukrayna’nın Batı’dan aldığı silahların Rus topraklarında kullanması konusunda görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Kirby, ABD'nin Ukrayna'nın Batı silahlarının Rus topraklarındaki hedeflere yönelik kullanılmasına ilişkin iznin genişletilmesi yönündeki çağrılarının farkında olduğunu ve Ukraynalı mevkidaşlarıyla görüşmelerin süreceğini vurguladı. Ayrıca Kirby, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy’ın (Volodimir Zelenski) defalarca hem kamuya açık hem de özel olarak  ABD tarafından sağlanan silahları Rusya topraklarında kullanmak için izin istediğini kaydetti. ABD'nin Ukrayna ile bu konuda özel olarak görüşmeye devam edeceğini yineleyen Kirby, Ukrayna'nın ABD silahlarını kullanma politikasında şimdilik bir değişiklik olmadığını belirtti. STOLTENBERG DAHA ÖNCE ÇAĞRIDA BULUNMUŞTU NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna'ya silah sağlayan NATO müttefiklerine, bunların Rusya'daki askeri hedeflere saldırılarda kullanılması yasağını kaldırmaları çağrısında bulunmuştu. Stoltenberg, 24 Mayıs 2024 tarihinde The Economist’e verdiği röportajda "Müttefiklerin, Ukrayna'ya bağışladıkları silahların kullanımına getirdikleri bazı kısıtlamaları kaldırmaları gerekip gerekmediğini düşünmenin zamanı geldi. Özellikle şu anda, Ukrayna'ya yakın olan Kharkiv'de çok fazla çatışma devam ederken Ukrayna'nın bu silahları Rusya topraklarındaki meşru askeri hedeflere karşı kullanma olasılığını reddetmek, kendilerini savunmalarını çok zorlaştırıyor." demişti.

ISW: Rusya, Deniz Kuvvetleri Günü kutlamalarını Batılı olmayan bazı devletlerle ilişkilerini sergilemek için kullandı Haber

ISW: Rusya, Deniz Kuvvetleri Günü kutlamalarını Batılı olmayan bazı devletlerle ilişkilerini sergilemek için kullandı

Rus Donanması Günü, 28 Temmuz 2024 tarihinde  Petersburg'da, Filoların ve Hazar Filosu'nun ana üslerinde ve Akdeniz'deki deniz görev gücünün üssünde 200'e kadar gemi ve teknenin sergilendiği deniz geçit töreni düzenlendi. Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün (ISW) 28 Temmuz 2024 tarihli raporunda; Çin, Cezayir ve Hindistan'dan gelen deniz kuvvetlerinin, Petersburg'daki Ana Deniz Geçit Töreni'nde gemilerini sergilediğini belirtti. Ayrıca Azerbaycan, Venezuela, Vietnam, Küba, Libya, Myanmar, Suriye, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Güney Afrika dahil olmak üzere 31 ülkeden delegeler etkinliğe katıldı. “RUSYA, DENİZ KUVVETLERİ GÜNÜ KUTLAMALARINI BATILI OLMAYAN BAZI DEVLETLERLE İLİŞKİLERİNİ SERGİLEMEK İÇİN KULLANDI” ISW konuya ilişkin yayımladığı raporda “Rusya, Batı'ya karşı birleşmek üzere Rusya liderliğinde bir devletler grubu oluşturma çabalarının bir parçası olarak, Deniz Kuvvetleri Günü kutlamalarını Batılı olmayan bazı devletlerle ilişkilerini sergilemek için kullandı.” ifadeleri yer aldı. Raporda, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Alexander Fomin'in, Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması Komutanı Hu Zhongming ve Myanmar Donanması Komutanı Win Htein ile deniz iş birliğini görüşmek üzere bir toplantı yaptığı kaydedildi. Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Malezya Dışişleri Bakanı Muhammed Hasan ise 28 Temmuz 2024 tarihinde Kuala Lumpur'da ayrı bir diplomatik görüşmede bir araya gelerek ülkeleri arasındaki ikili diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi konusunda mutabakata vardı. Raporda, Rusya’nın yakın zamanda Venezuela, Küba, Hindistan ve Vietnam'da dahil olmak üzere bu ülkelerle iş birliğini genişlettiği anımsatıldı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.