SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gkry

QHA - Kırım Haber Ajansı - Gkry haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gkry haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ersin Tatar: Er ya da geç KKTC'nin tanınması gerekir Haber

Ersin Tatar: Er ya da geç KKTC'nin tanınması gerekir

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 7 Temmuz 2025 tarihinde Lefkoşa’daki KKTC Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi'nde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterrres’in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar ile görüştü. Tatar ile Cuellar, 16-17 Temmuz tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York eyaletinde düzenlenecek olan 5+1 toplantısı ve Kıbrıs meselesi ile ilgili fikir alışverişinde bulundu. TATAR, GKRY’NİN EYLEMLERİNİ ELEŞTİRDİ Cumhurbaşkanı Tatar Cuellar ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, New York’ta düzenlenecek olan 5+1 toplantısına yapıcı bir yaklaşımla gideceğini belirtti. Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) KKTC’den emlak alanlara yönelik yürüttüğü tutuklama eylemlerinden rahatsızlık duyduğunu Cuellar’a ilettiğini ifade etti. Hiçbir zaman ilişkilerin geliştirilmesinden kaçmayacaklarını ve yapıcı duruşlarıyla iş birliğine açık olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, New York'taki görüşmenin hayırlara vesile olmasını temenni etti. “Bu kadar insan iki günlük bir toplantı meşguliyeti için New York'a gidecek. Madem ki oralara kadar gideceğiz, en azından bu toplantıdan bir şey çıkması lazım.” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Holguin’e özellikle her iki tarafın faydasına olabilecek kapılar konusunda bir adımın atılmasının çok önemli olduğunu ifade ettiğini, kendilerinin her zaman yapıcı ve her iki tarafın faydasına olabilecek temasları görüşmekten uzak durmayacaklarını belirttiğini dile getirdi. “ADADA İKİ DEVLETLİ SİYASETİN OLMASI BİRLİK VE BERABERLİK İÇİN ÖNEMLİ” Basın toplantısında yaptığı açıklamaların devamında 4 Temmuz 2025 tarihinde Azerbaycan’da düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 17. Liderler Zirvesi’nde birçok ülke lideri ile Kıbrıs meselesi hakkında görüşmeler yaptığını aktaran Tatar, GKRY ile federal bir yapı altında birleşmenin KKTC’yi daha da geriye götüreceğini, Kıbrıs Adası'nda iki devletli yeni bir siyasetin olmasının birlik ve beraberlik için önemli olduğunu vurguladı. TATAR: KKTC ER YA DA GEÇ TANINMALI Cumhurbaşkanı, Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasî bir yapı, insanların yaşadığı ve kendine ait düzeni olan bir devlet olduğunun altını çizerek, adada iki devlet olduğu gerçeğinin kabul görmeye başladığını belirtti. Tatar, Kıbrıs'ta mevcut olan iki yapının bundan sonra birleşmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasının sonunda, "Er ya da geç KKTC'nin tanınması gerekir. Yarın sabah tanıyın demiyorum ama er veya geç bunu yapmaları gerekir. Burada bir Kuzey Kıbrıs Devleti vardır. Kıbrıs'ta iki devlet vardır. Belki Kuzey'deki devlet şu anda çeşitli sebeplerden dolayı tanınmıyor. Ama bizim gerçeğimiz buradadır." ifadelerini kullandı.

BM, Kıbrıs için yeni gayriresmî toplantıya hazırlanıyor Haber

BM, Kıbrıs için yeni gayriresmî toplantıya hazırlanıyor

Birleşmiş Milletler (BM), 16 ve 17 Temmuz tarihlerinde New York'ta, Kıbrıs konusunda tarafların bir araya geleceği gayriresmî toplantı yapılacağını bildirdi. Konuyla ilgili bilgi, BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric tarafından verildi. Dujarric, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, 16-17 Temmuz tarihlerinde BM Genel Merkezi’nde düzenlenecek gayriresmî toplantıya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) liderlerinin yanı sıra garantör ülkeler olan Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık temsilcilerini davet ettiğini açıkladı. Toplantının, diyaloğu sürdürme ve mart ayından bu yana kaydedilen ilerleme hakkında görüş alışverişinde bulunma fırsatı sunacağı belirtildi. ÖNCEKİ TOPLANTI MART AYINDA YAPILMIŞTI BM Genel Sekreteri Guterres'in himayesinde 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre'de genişletilmiş formatta bir toplantı gerçekleşmişti. Kıbrıs meselesinde ileriye dönük bir yol haritası belirlenmesi için görüş alışverişinde bulunulması öngörülen toplantıda, Kıbrıs Türk ve Rum tarafının yanı sıra garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın temsilcileri bir araya gelmişti. Toplantıya KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, GKRY lideri Nikos Hristodulidis, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis ve Birleşik Krallık Avrupa ve Kuzey Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Stephen Doughty ile beraberindeki heyetler katılmıştı.

KKTC Başbakanı Üstel: Rumların aklında barış değil savaş var Haber

KKTC Başbakanı Üstel: Rumların aklında barış değil savaş var

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) ülkesinde mülk alanlara karşı başlattığı eylemlerin karşılıksız kalmayacağını ifade ederek, "Rumların aklında barış değil savaş var." dedi. "ULUSLARARASI TOPLUM KALICI BİR ÇÖZÜM İSTİYORSA RUM YÖNETİMİ'Nİ DURDURMALIDIR" Toplantıda gazetecilerin GKRY'nin KKTC'de mülk alanlara yönelik başlattığı tutuklama ve uluslararası arama emri çıkarılması gibi eylemlerine dair soruları üzerine Üstel, Rum Yönetimi'ne karşı alınacak tedbirleri, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye ile istişare ettiklerini belirterek, söz konusu önlemlerin önümüzdeki hafta açıklanacağını kaydetti. Üstel, GKRY'nin AB üyeliğini bir köprü değil, baskı aracı olarak kullandığını belirterek, Kıbrıslı Türklerin artık yalnızca ambargolarla değil, siyasi şantaj ve ekonomik sabotaj girişimleriyle de karşı karşıya kaldığını ifade etti. Başbakan Üstel, toplantıda Kıbrıs Türk halkının hiçbir haksızlığa boyun eğmeyeceğini ve GKRY’nin KKTC’de mülk edinenlere yönelik başlattığı girişimlerin karşılıksız kalmayacağını belirterek, şu ifadeleri kullandı: Rumların aklında barış değil savaş var. Rum Yönetimi'nin dilinde barış söylemi varsa da akıllarında savaş olduğunu anlıyoruz. Uluslararası toplum Ada'da gerçekten kalıcı bir çözüm istiyorsa Rum Yönetimi'ni durdurmalıdır.

Rumların şok iddialarına Türkiye'den cevap: Hayal görüyorlar! Haber

Rumların şok iddialarına Türkiye'den cevap: Hayal görüyorlar!

Yunan basınında, Türkiye'nin bir limanını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) kayıtlı gemilere açması karşılığında Avrupa Birliği'ne (AB), Türk iş insanlarına vize serbestisi teklif edildiğine dair haberler yer aldı. Bununla birlikte Rum Kesimi Hükûmet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis; Rum Radyo Televizyon Kurumu (RİK) radyosuna 28 Nisan 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin limanlarını Rum yönetimi gemilerine açması karşılığında Türk iş adamlarına vize verilmesi şeklinde bir öneri yaptıklarını öne sürdü. Letimbiotis ayrıca söz konusu önerinin, AB’nin Kıbrıs sorununa daha etkin müdahil olmasını sağlaması çerçevesinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in çabaları çerçevesinde yapıldığını ileri sürdü. Aynı zamanda Letimbiotis, Türkiye’nin limanlarını Rum gemilerine açmasının ise “Türkiye’nin bir yükümlülüğü” olduğunu iddia etti. TÜRKİYE'DEN İDDİALARA YANIT: HAYAL ÜRÜNÜ Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Yunan basınında çıkan ve Rum Sözcü Letimbiotis tarafından ortaya atılan iddiaları kesin bir dille yalanladı. Keçeli açıklamasında, “Rum basınında yer alan iddialar hakkında: Rum basınında yer alan, iş insanlarımıza AB vizesi kolaylığı sağlanması karşılığında ülkemiz limanlarının Rum gemilerine açılacağına dair iddialar hayal ürünüdür” ifadelerini kullandı. Rum Basınında Yer Alan İddialar Hakkında: Rum basınında yer alan, iş insanlarımıza AB vizesi kolaylığı sağlanması karşılığında ülkemiz limanlarının Rum gemilerine açılacağına dair iddialar hayal ürünüdür. — Öncü Keçeli | Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü (@SpoxTR_MFA) April 28, 2025

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Rumların Türk karşıtı ırkçı söylemlerine sert tepki! Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Rumların Türk karşıtı ırkçı söylemlerine sert tepki!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Georgios'un Paskalya mesajında KKTC ve Türkiye'yi hedef alan söylemlerine tepki gösterdi.  "BU ÇÖZÜM ÇAĞRISI DEĞİL, HALKIMIZA KARŞI İŞLEDİKLERİ SUÇLARI PERDELEMEYE ÇALIŞMAKTIR" Cumhurbaşkanı Tatar, Rum lider Hristodulidis'in, "İşgal duvarını yıkma hedefli stratejimiz meyve vermeye başladı" mesajına yönelik olarak verdiği yanıtta, "Sayın Hristodulidis’in mesajındaki 'işgal duvarını yıkma stratejisi' gibi kabul edilmez ifadeleri, çözüm çağrısı değil, halkımıza karşı işledikleri suçları ve hegemonya arzularını perdelemeye çalışan bir söylemdir" ifadelerini kullandı.  Tatar, Rum liderin devamlı olarak "kaldığı yerden devam edildiği" vurgusu yaptığını ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon modelinin artık fiilen tükendiğini aktararak, "Bu gerçek, sadece bizim tarafımızdan değil geçmiş süreçleri objektif değerlendiren tüm çevreler tarafından da kabul edilmektedir." dedi. KKTC, UZUN YILLARDIR UZLAŞI MÜCADELESİ VERİYOR! Ayrıca Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Georgios'un, "Yunanistan, GKRY ve tüm Helenizm'in, Türkleri kovmak ve vatanı kurtarmak için ortak mücadele etmesi gerekir" şeklindeki hadsiz mesajına ise Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının tüm zorluklara rağmen yıllarca uzlaşı aradığını ve kimsenin artık taviz vermeyi beklememesi gerektiğini vurguladı. Uluslararası toplumun uzlaşı gayretini ciddiyetle takip etmesi gerektiğini aktaran Tatar şunları söyledi: Sayın Hristodulidis’in mesajındaki 'işgal duvarını yıkma stratejisi' gibi kabul edilemez ifadeleri, çözüm çağrısı değil halkımıza karşı işledikleri suçları ve hegemonya arzularını perdelemeye çalışan bir söylemdir. Başpiskopos’un açıklamaları, sadece tarihi çarpıtmaktan ibaret olup, dini kisve altında halkımıza yöneltilmiş açık bir nefret dilidir.

Türk Cumhuriyetleri ve Güney Kıbrıs meselesi: KKTC için henüz hiçbir şey bitmiş değil, diplomasi süreci devam ediyor Haber

Türk Cumhuriyetleri ve Güney Kıbrıs meselesi: KKTC için henüz hiçbir şey bitmiş değil, diplomasi süreci devam ediyor

Dilara Dilşah Kaya / QHA Ankara Üç Türk cumhuriyetinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) büyükelçi ataması ve ardından, gerçekleşen Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi sonunda imzalanan deklarasyonun maddeleri, Türk dünyasında büyük yankı uyandırdı. Bu gelişmeler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk cumhuriyetleri bünyesindeki yerini ve önemini sorgulatırken; aynı zamanda ülkenin tanınması hususunda da soru işaretlerini ortaya çıkardı. Büyük infial uyandıran ve gündemden düşmeyen bu gelişmeleri, Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) Başkanı Prof. Dr. İsmail Şahin, Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. “KIBRIS MESELESİNDE ORTAK BİR TUTUM GELİŞTİRİLMESİ ZORLAŞABİLİR” Şahin; Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) büyükelçi atamasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) için diplomatik açıdan olumsuz bir gelişme olduğunu vurguladı. Şahin, durumu, “Bu gelişme, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) içerisindeki konumunu ve beklentilerini sorgulamasına yol açabilir. Dahası, KKTC’nin uluslararası alandaki yalnızlığını derinleştirme potansiyeli taşır. Diğer taraftan ise TDT’nin Kıbrıs meselesinde ortak tutum geliştirmesini de zorlaştırabilir” ifadeleriyle açıkladı. DURUM, UZUN VADEDE KKTC YARARINA OLABİLİR Büyükelçi atamalarını bir başka açıdan da değerlendiren Şahin; bu durumun diplomatik ilişkilerin artmasına, Türk cumhuriyetlerinin GKRY üzerinden Ada ile daha yakından temas etmesine ve bölgedeki dengeleri daha iyi anlamalarına olanak sağlayabileceğini kaydetti. Şahin, “Bu durum uzun vadede, KKTC’nin ihtiyaç ve beklentilerine dair daha gerçekçi ve dengeli yaklaşımların gelişmesine zemin hazırlayabilir” ifadelerini kullandı. TÜRK CUMHURİYETLERİ, ORTAYA SİYASİ BİR İRADE KOYMAKTAN KAÇINIYOR Şahin, aynı zamanda nisan ayında gerçekleşen ilk AB-Orta Asya Zirvesi sonucunda imzalanan deklarasyonun 4. maddesini de ele aldı. Uzman; söz konusu maddede bulunan, KKTC'yi doğrudan ilgilendiren ve ülkenin uluslararası alanda tanınmasını zorlaştıran Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 541/1983 ve 550/1984 sayılı kararlarının kabul edilmesinin ne ifade ettiğini açıkladı. BMGK'NIN 541 VE 550 SAYILI KARARLARININ İÇERİĞİ BMGK'nın 541 sayılı kararı KKTC aleyhine bir madde. Kararda KKTC ilanı kınanıyor, hukuken geçersiz sayılıyor, diğer devletlere KKTC’yi tanımama ve sadece Rum yönetimini tanıma çağrısı yapılıyor. Kararda ayrıca 1974 yılında alınan 365 ve 1975 yılında alınan 367 sayılı kararlar da yeniden teyit ediliyor. Bu kararlarda Türk Barış Harekatı kınanıyor ve Türk askerlerinin derhal geri çekilmesi isteniyor. Bu karar aynı zamanda Güney Kıbrıs'ı "tek meşru hükümet" ilan ediyor. 550 sayılı karar ise sadece KKTC'yi değil Türkiye Cumhuriyeti'ni de hedef alıyor. Söz konusu maddeler şu şekilde: İmza atılan ortak bildirinin 4. maddesi: “BM Güvenlik Konseyi'nin ilgili 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarına olan güçlü bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik.” BMGK’nın 1983 tarihli 541 nolu kararı: “Tüm Devletlere, Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs) dışında herhangi bir Kıbrıs Devletini tanımamaları çağrısında bulunulur” BMGK’nın 1984 tarihli 550 nolu kararı: “Türkiye ile Kıbrıs Türk liderliği arasında yapılan sözde büyükelçi değişimi de dahil olmak üzere tüm ayrılıkçı eylemleri kınar, bunları yasa dışı ve geçersiz ilan eder” Uzman; Türk cumhuriyetlerinin AB ile ilişkileri geliştirmek adına mevzubahis kararları kabul etmelerinin, KKTC’nin tanınması konusunda ortaya siyasi bir irade koymaktan kaçındıkları anlamına geldiğini belirtti. KKTC’NİN HİÇBİR ZAMAN TANINMAYACAĞI SÖYLENEMEZ Prof. Dr. İsmail Şahin, konu hakkında şu ifadeleri kullandı: Bu vaziyet, AB ile uyum süreci ve çıkar dengeleri nedeniyle KKTC’yi tanımama yönündeki pozisyonlarını şimdilik koruyacaklarına işaret eder. Ancak uluslararası konjonktürün değişme ihtimali, özellikle Türkiye’nin artan bölgesel etkisi ve Türk dünyasında derinleşen entegrasyon süreçleri, gelecekte bu tutumun yeniden değerlendirilmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, bugünkü koşullarda tanıma olasılığı zayıf olsa da ilkesel olarak hiçbir zaman tanımayacakları kesin olarak söylenemez. KKTC ve Türkiye bu süreçte Türk dünyasıyla ilişkilerini güçlendirmek adına daha aktif diplomatik girişimlerde bulunmak zorundadır. “KARARLI, SABIRLI VE STRATEJİK BİR YAKLAŞIMLA KKTC’NİN HAKLI DAVASI ULUSLARARASI ALANDA DAHA GÖRÜNÜR KILINABİLİR” Prof. Dr. Şahin, yaşanan gelişmelerin KKTC ve halkı tarafından nasıl karşılandığını da değerlendirdi. Uzman, Kıbrıs Türk halkının gelişmelere yönelik verdiği tepkilerin tarihsel deneyimler ve haklı beklentiler çerçevesinde son derece doğal olduğunu kaydetti. Ancak resmî makamların, duygusal refleksler yerine stratejik ve yapıcı bir tutum benimsemesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Şahin, KKTC için henüz hiçbir şeyin bitmediğinin altını çizdi. Değerlendirmesinde, “Bu noktada, toplumun motivasyonunu diri tutmak, doğru bilgilendirme ile yönlendirmek ve uluslararası alandaki diplomatik çabaları kararlılıkla sürdürmek sorumluluğu ön plana çıkmaktadır. Diplomatik süreçler dinamik ve uzun solukludur; bu nedenle mevcut gelişmeler nihai bir son değil, yeni fırsatlar üretilebilecek bir sürecin parçası olarak görülmelidir. Henüz hiçbir şey bitmiş değildir; kararlı, sabırlı ve stratejik bir yaklaşımla KKTC’nin haklı davası uluslararası alanda daha görünür kılınabilir.” ifadelerine yer verdi. KKTC’NİN DURUMU FIRSATA ÇEVİRMESİ İÇİN ÇALIŞMASI GEREKİYOR Diplomasinin yaşayan bir mekanizma olduğunu belirten uzman, bu çerçevede devletlerin uzun soluklu planlar yaptıklarını vurguladı. Şahin, KKTC’nin “Rum tarafında açılan bu elçilikleri nasıl fırsata dönüştürülebilirim?” sorusu üzerine yoğunlaşması gerektiğinin altını çizdi. ÇOK YÖNLÜ VE YAPICI BİR DİPLOMASİ YÜRÜTÜLMELİ KKTC’nin TDT’nin gözlemci üyesi olduğunu belirten Şahin, bu kimlikten hareketle ülkenin Rum kesimindeki Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan büyükelçilerini etkilemek ve onlara kendi haklı tezlerini anlatmak adına çok yönlü ve yapıcı bir diplomasi yürütmesi gerektiğini kaydetti. Son olarak uzman, bu sürecin nasıl yönetilmesi gerektiğini şu ifadelerle açıkladı: “Öncelikle, büyükelçilerle doğrudan veya dolaylı temas yolları oluşturmalı; kültürel etkinlikler, akademik toplantılar ve düşünce kuruluşları aracılığıyla KKTC’nin duruşunu anlatan faaliyetler düzenlemelidir. İkincisi, KKTC’deki Türk cumhuriyetleri öğrencileri ve iş insanlarıyla bağlarını güçlendirerek halklar arası etkileşimi artırmalı, bu etkileşimi diplomatik algıya dönüştürmelidir. Üçüncü ve son olarak; Türkiye ile eşgüdüm içinde, bu ülkelerin diplomatik çevrelerine yönelik bilgilendirici yayınlar, analizler ve medya içerikleri üretmeli; Kıbrıs Türk halkının uluslararası hukuka uygun taleplerini anlatan çok dilli dijital platformlar oluşturmalıdır.”

KKTC Meclis Başkanı, Rumlara sert çıktı: Muhatabınız biziz! Haber

KKTC Meclis Başkanı, Rumlara sert çıktı: Muhatabınız biziz!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Meclis Başkanı Ziya Öztürkler, Rum lider Nikos Hristodulidis’in Türkiye ile deniz yetki sahalarını sınırlandırmaya hazır olduklarına dair açıklamalarını eleştirdi.  GKRY’DEN TÜRKİYE’YE KÜSTAH ÇAĞRI Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) gazetecilere basın açıklaması yapan Hristodulidis, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) uzun süre önce bölge ülkeleriyle deniz sınırlarını belirlediğini söyleyerek “Türkiye tarafı” dışında bekleyen bir sorunları olmadığını ileri sürmüştü. Hristodulidis, Türkiye’nin uluslararası hukuka ve 1982 Sözleşmesi’ne “saygı göstermediğini” iddia etti. Hristodulidis ayrıca, Türkiye’ye “deniz yetki sahasını belirlemek için” çağrı yaptı.  “KONUNUN MUHATABI KKTC’DİR” Öztürkler, Hristodulidis’in ABD’den Türkiye’ye yaptığı çağrıya tepki göstererek; Hristodulidis’in muhatabının KKTC ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar olduğunu söyledi. Kıbrıs Gazetesi tarafından 7 Nisan 2025 tarihinde gündeme getirilen habere göre Öztürkler, bu yaklaşımının doğru olmadığını ifade etti. GÜNEY KIBRIS, TÜRK SUYU İSTEMİYOR Bununla birlikte Öztürkler, GKRY Meclis Başkanı Annita Dimitriu’nun “Ya susuz kalacağız ya da Türkiye’ye bağımlı kalacağız.” sözlerini de eleştirdi. Öztürkler, “Türkiye’ye muhtaç kalmamak” sözünün hoş olmadığını belirterek, “Ana vatan Türkiye büyük bir devlet. Asrın projesinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. KKTC toprakları suyla buluşmuştur.” ifadelerini kullandı. Türkiye ve KKTC, asrın projesi adı verilen Anamur’dan deniz altından askılı boru sistemiyle KKTC’ye ulaşan Dragon Çayı'nın suyunu yıllardır Rum yönetimine “paylaşma” teklifinde bulunuyor. Türkiye ile KKTC arasındaki 80 kilometrelik denizi askılı boru sistemiyle geçen Anadolu suyu, KKTC’nin Girne kentindeki Geçitköy Barajı’na yılda 75 milyon metreküp su taşıdığı biliniyor. “ORTAK ÇÖZÜMLER ÜRETMELİYİZ” Su adaya ilk geldiği zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Barış Suyu” olabileceği mesajını verdiğini anımsatan Öztürkler, iklim krizinin küresel bir sorun olduğunu vurguladı. Ayrıca Öztürkler, elektrik ve su gibi temel konularda KKTC ile GKRY’nin ortak çözümler üretmesi gerektiğini kaydetti. “Aynı adada yaşıyoruz, iş birliği yapmalıyız.” diyen Öztürkler, Cumhurbaşkanı Tatar ve Hristodulidis'in Cenevre’de görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatarak; su ve elektrik gibi stratejik unsurların insanı olarak değerlendirilmesini istedi. “TÜRK ASKERİNİN ADADAN ÇEKİLMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL” Bunlara ek olarak Öztürkler, EOKA kutlamalarında atılan sloganları hatırlattı ve Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadeleyi unutmaması gerektiğini vurguladı. Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın Kıbrıs’ı "Yunan" olarak gördüğünü yineleyen Öztürkler, Türk askerinin adadan çekilmesinin söz konusu olmadığını kaydetti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.