SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İsmail Bey Gaspıralı

QHA - Kırım Haber Ajansı - İsmail Bey Gaspıralı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İsmail Bey Gaspıralı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TDK Başkanı Mert: Gaspıralı’nın felsefesi bugün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor Haber

TDK Başkanı Mert: Gaspıralı’nın felsefesi bugün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı (TDPV) iş birliğinde 24 Eylül 2025 tarihinde Ankara Ticaret Odası Meclis Salonu’nda “İsmail Bey Gaspıralı Anma ve Belgesel İlk Gösterimi Programı” düzenlendi. Etkinlik sonrasında Kırım Haber Ajansı (QHA) mikrafonlarına konuşan Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Osman Mert, İsmail Bey Gaspıralı'nın fikirlerinin günümüzde de yol gösterici olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Mert, Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarının bugün Türk devletlerinin geliştirdiği politikaların felsefi temelini oluşturduğunu belirterek, "Bugün Türk dünyası adına yapılan devletler düzeyinde yapılan işlere bakarsanız hepsinin arkasındaki felsefe aslında İsmail Bey Gasparalı'nın felsefesi: Dilde, fikirde, işte birlik. Bu çok doğru bir tespit, doğru bir felsefe. Dilde birliği sağlamadan, fikirde, fikirde birliği sağlamadan, işte birliği sağlayabilmemiz mümkün değil." dedi. "ORTAK BİR İLETİŞİM ARACI GEREKİYOR" Ayrıca Prof. Dr. Mert, geçmişte Türk dillerinin büyük ölçüde birbirini anlayabilir durumda olduğunu hatırlatarak, "Lehçe konuşan topluluklar yakın coğrafyalarda yaşıyor, iletişimde zorlanmıyordu. Ancak yaşanan gelişmelerle Türk toplulukları Asya’da dağıldı ve zamanla lehçeler arasındaki anlaşılabilirlik azaldı." ifadelerini kullandı. Mert, günümüzde kendi içlerinde farklılıklar gösterse de bu lehçelerin ortak bir iletişim diline ihtiyacı olduğunu vurguladı. Mert, “Bütün devletlerimizin dilleri korunacak ve gelişecek. Fakat bunun yanında mutlaka ortak bir iletişim dili oluşturmalıyız. Ortak bir dil olmadan herhangi bir alanda iletişim kurmamız, iş birliğini geliştirmemiz ve Türk dünyasında kolektif bir düşünce ortaya koymamız mümkün değildir.” şeklinde vurgu yaptı. 1991’den bu yana Türk dünyasında dil birliği konusunun devletler düzeyinde ele alındığını, 2022 yılında ise ilk kez alfabe birliği konusunda siyasi iradenin ortaya konduğunu hatırlatan Mert, Türk dünyasında alfabe birliği sürecinde bizzat görev aldığını belirtti. GASPIRALI BUGÜN HÂLÂ YOLUMUZU AYDINLATAN BİR IŞIK YAKTI Bununla birlikte bu sürecin akademik tarafını tamamladıklarını bildiren Mert, bugün Türk Devletleri Teşkilatı (TDK) ve teşkilata bağlı kuruluşların, ayrıca TDK, Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Maarif Vakfı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve diğer Türkiye’de Türk dünyasına yönelik faaliyet gösteren kurumların bu vizyonu desteklediğini vurguladı. TDK Başkanı, “Bütün bu çalışmalar, dikkat ederseniz, Gaspıralı’nın felsefesinin bugünkü temsilcileridir. Gaspıralı bir ışık yaktı. Bu ışığın ne kadar süreyle yolumuzu aydınlatacağını kimse bilemezdi ama bugün hâlâ zihin dünyamızı aydınlattığından şüphem yok.” ifadelerini kullandı.

Dilde, fikirde, işte birlik: İsmail Bey Gaspıralı’nın mirası Ankara’da yankılandı Haber

Dilde, fikirde, işte birlik: İsmail Bey Gaspıralı’nın mirası Ankara’da yankılandı

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı (TDPV) iş birliğinde Ankara Ticaret Odası Meclis Salonu’nda düzenlenen “İsmail Bey Gaspıralı Anma ve Belgesel İlk Gösterimi Programı” büyük ilgi uyandırdı. Kırım Tatar aydını, düşünür, yazar ve Tercüman Gazetesi'nin kurucusu İsmail Bey Gaspıralı vefat yıl dönümünde düzenlenen programda, Türk dünyasına öncülük eden fikirleriyle ve çalışmalarıyla anıldı. “İsmail Bey Gaspıralı Anma ve Belgesel İlk Gösterimi Programı” 24 Eylül 2025 tarihinde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Ardından TDPV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Abdullah Çalışkan, programın açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Çalışkan konuşmasına, İsmail Bey Gaspıralı’nın sadece bir yazar ya da gazeteci değil aynı zamanda bir dava adamı olduğuna vurgu yaparak başladı. Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla tüm Türk coğrafyasında yankılandığını söyleyen Çalışkan, “Bu çağrı yalnızca bir slogan değil, Türk dünyasının geleceği için bir yol haritası, bir ülküdür.” dedi. Çalışkan, 1883 yılında yayımlanmaya başlayan Tercüman Gazetesi’nin yalnızca Kırım’da değil, Kazan’dan İstanbul’a, Buhara’dan Kahire’ye kadar bütün Türk-İslam coğrafyasında okunan birleştirici bir meşale olduğunu ifade etti. Tercüman’ın milletlerin uyanışında bir okul, bir kürsü ve yol gösterici olduğunun altını çizdi. Gaspıralı’nın eğitimci kimliğiyle ön plana çıktığını belirten Çalışkan, kurduğu Usûl-i Cedîd mekteplerinin Türk çocuklarını modern bilimlerle tanıştırdığını, cehaleti kırarak millî bilinci uyandırdığını söyledi. Çalışkan onun açtığı bu çığırın Türkistan’dan Azerbaycan’a, Kafkasya’dan Anadolu’ya kadar milyonların hayatına dokunduğunu kaydetti. “GASPIRALI İDEALİ HÂLÂ YAŞIYOR” Aynı zamanda bir milletin fikir önderlerini kaybettiğinde yolunu da kaybedeceğini belirten Çalışkan, “Bugün bizlere düşen, Gaspıralı’nın mirasına sahip çıkmak, onun açtığı yolu yeni nesillere aktarmaktır. Çünkü Gaspıralı yalnızca Kırım Türklerinin değil, bütün Türk dünyasının ortak hafızasıdır. Aradan geçen onca yıla rağmen onun dilde, fikirde işte birlik ideali hâlâ güncelliğini korumaktadır. Bugün iki devlet, tek millet şiarıyla Türkiye ve Azerbaycan'ın dostluğu, Türkistan'dan Balkanlara uzanan kardeşlik köprüleri, tüm Türk devletleri arasında yaşanan gelişmeler, ilişkiler bize göstermiştir ki Gaspıralı ideali hâlâ yaşamaktadır.” ifadelerini kullandı. “Bugün bize düşen görev bu birlik idealini daha da güçlendirmek, Türk dünyasının yararını ortak akıl ve ortak iradeyle inşa etmektir.” diyen Çalışkan; dilde, fikirde ve işte birleşildiğinde Türk dünyasının önünde hiçbir engel kalmayacağını belirtti. Açılış konuşmaları sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ile hazırlanan “Kırım’dan Doğan Güneş: İsmail Bey Gaspıralı” belgeselinin ilk gösterimi gerçekleşti. GASPIRALI SADECE KIRIM'DA DEĞİL TÜM TÜRK COĞRAFYASINDA ETKİLİ OLDU Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran konuşmasına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ilham olan İsmail Bey Gaspıralı’nın bir yazar ve bir yayıncı olmanın yanı sıra uykudaki bir milleti uyandıran Türk dünyasının en karanlık zamanlarında bir umut meşalesi yakan bir lider olduğunu vurgulayarak başladı. “Onun dilde, fikirde, işte birlik şiarı sadece bir slogan değil, aynı zamanda Türk milletini birleştiren, ortak bir gelecek inşa etmeyi çağıran da bir vizyondur.” diyen Baran, Gaspıralı’nın yalnızca Kırım’da değil, Kazan’dan Kafkaslar’a, Türkistan’dan Anadolu’ya kadar tüm Türk coğrafyasında modern eğitim kurumlarının kurulmasına öncülük ettiğini belirtti. "BİRLİKTELİĞİMİZ, GASPIRALI'NIN HAYALLERİNİN ADIM ADIM GERÇEKLEŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR" Baran, Gaspıralı’nın girişimleriyle kız çocuklarının da eğitim almasının yaygınlaştığını, binlerce gencin onun yaktığı ışıkla aydınlandığını ifade etti. 1883’te kurulan Tercüman Gazetesi’nin Türk aydınlarının sesini halka ulaştıran bir köprü olduğunu vurgulayan Baran, gazetenin sade Türkçe kullanarak dönemin düşük okuryazarlık oranına rağmen geniş kitlelere eriştiğini, fikirlerin serbestçe tartışıldığı bir platform hâline geldiğini söyledi. Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” ilkesinin bugün Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) gibi yapılarla somut bir gerçeğe dönüştüğüne işaret eden Baran, “Kültürel ve ekonomik iş birliğimiz her geçen gün güçleniyor. Bu birliktelik Gaspıralı’nın hayallerinin adım adım gerçekleştiğini gösteriyor. Ancak yolculuk henüz bitmedi. Bize düşen, bilime, teknolojiye, yerli üretime ve eğitime yatırım yapmaktır.” dedi. BAKAN, GASPIRALI'NIN TÜRK DÜNYASI İÇİN YOL GÖSTERİCİ OLDUĞUNU VURGULADI Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy programda yaptığı konuşmada, Gaspıralı’nın hayatı ve mücadelesinin Türk dünyası için yol gösterici olmaya devam ettiğini vurguladı. Ersoy, İsmail Bey Gaspıralı’nın yalnızca bir fikir adamı değil, aynı zamanda mücadele ve eylem insanı olduğuna dikkat çekerek, “Burada İsmail Bey Gaspıralı’yı birkaç sayfalık bir çabayla ya da bir belgeselle anlatmanın mümkün olmadığını elbette hepimiz biliyoruz. Zira egemen bir devletin ilgili birçok kurumunun ortak çalışmasıyla üstesinden gelebileceği faaliyet hizmetleri tek başına yapmış ve en önemlisi mücadelesini verdiği hemen her alanda akıllara durgunluk veren başarılar elde etmiş bir insandan bahsediyoruz.” dedi. “HEDEFİ ATEŞ ÇEMBERİNE ALINMIŞ TÜM TÜRK DÜNYASIYDI” Gaspıralı’nın, baskıcı ve yasaklayıcı Çarlık rejiminde dahi millî ve manevi değerleri dile getirmekten çekinmediğini ifade eden Ersoy, bu fikirleri yalnızca söylemde bırakmayıp eyleme, esere ve hizmete dönüştürdüğünü de vurguladı. Gaspıralı’nın hedefinin yalnızca doğup büyüdüğü Kırım değil, bütün Türk dünyası olduğuna işaret eden Ersoy, “Hedefi ateş çemberine alınmış koca Türk dünyasının tamamıydı. Onun en büyük ve en önemli ve öncelikli mücadele sahası Türk’tü. Türk dünyasının kendisine vurulan fikri zincirlerinden, cahil bırakılma çabalarından ortak bir dil aracılığıyla genel olarak dünyada ve özelde Türk dünyasında olan itemlerden doğru şekilde haberdar olursa kurtulabileceğine inanmıştı.” ifadelerini kullandı. BELGESELE KATKIDA BULUNANLARA TEŞEKKÜR PLAKETİ TAKDİM EDİLDİ Bakan Ersoy tarafından belgeselin hazırlanmasında emeği geçenlere plaket takdim edildi. TDPV Kültür ve Sanat Danışmanı Taha Feyizli, belgeselin danışman hocaları Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Bilkent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Ankara Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. İbrahim Maraş teşekkür plaketi aldı. "DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK" AMA NASIL? "Dilde, fikirde, işte birlik" konusunda bugüne kadar yapılmış ve yapılması gereken çalışmalar hakkında konuşmalar gerçekleştirildi. Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Osman Mert, Türk dünyasında "Dilde Birliğin" hayata geçirilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda bir konuşma yaptı. Mert, Türk dilinin ve lehçelerinin tarih boyunca milletin bağımsızlık mücadelesinde birleştirici bir unsur olduğunu hatırlatarak, dilin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kültürel birliğin taşıyıcısı ve toplumsal bütünleşmenin en güçlü bağı olduğunu söyledi. ORTAK DİL MÜMKÜN Mert, Köktürk döneminden bugüne Türk topluluklarının dağılma ve yeniden birleşme süreçlerinden geçtiğini, ancak ortak dil ve değerlerin her zaman bir araya gelme çabalarının temelini oluşturduğunu belirtti. “Dilini ayıran, yolunu ayırır. Bugün Türk dünyasının yüzde 65’i Oğuz grubuna mensup ve bu lehçeler arasında anlaşılabilirlik düzeyi çok yüksek. Bu da ortak bir geleceği inşa etme şansımızın devam ettiğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı. Ayrıca Mert, Türkiye Türkçesinin edebiyat, bilim ve felsefe dili olarak en gelişmiş Türk lehçesi olduğuna dikkat çekerek, “Tarih bizi ortak iletişim dilinde Türkiye Türkçesine doğru götürüyor.” dedi. Türk dünyası ortak alfabe çalışmalarına da değinen Mert, sürecin akademik tarafının bittiğini belirterek, “Şu an hangi lehçenin hangi harfleri kullanacağı belli. Bizim yirmi dokuz harf hepsinde olacak. Bizde herhangi bir değişiklik yok. Arada aynı sesi sahip olmadığı için lehçeler iki üç farklı harf olacak. O da okumayı engeller düzeyde olmayacak.” cümlelerini sarf etti. “ORTAK DİL, ORTAK HAREKETTİR” Ayrıca Mert, Türk Dünyası Terim Bankası projesi ve ortak terminoloji oluşturma çalışmalarını hızlandırdıklarını, bu projelerin Türk dünyasının bilimsel ve kültürel iş birliğini güçlendireceğini ifade etti. Son olarak, ortak iletişim dilinin sadece bir eğitim veya kültür konusu değil, Türk dünyasının geleceğini şekillendirecek en önemli stratejik meselelerden biri olduğunun altını çizen Mert, “Çünkü ortak iletişim, ortak dili, ortak düşünmeyi, ortak düşünme ise ortak hareket etmeyi mümkün kılacaktır. Dilimizin gücü aslında kalplerimizi birleştiren bir dua gibidir. Hepimiz biliriz. Aynı kelimeyi söylediğimizde aslında aynı duyguyu paylaşırız. Ana dediğimizde bütün Türk dünyasında aynı sıcaklığı hissederiz. Yurt dediğimizde aynı hasreti duyarız.” şeklinde konuştu. DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK AYDINLANMA VE SİYASİ HAREKETİN BİR PROGRAMI Bilkent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı ise Türk dünyasının ortak düşünmesi ve ortak hareket etmesi “Fikirde Birlik” sağlanması için neler yapılması gerektiğini ele aldığı bir konuşma gerçekleştirdi. Kırımlı, konuşmasında İsmail Bey Gaspıralı’nın fikirlerinin yalnızca birer slogan değil, bir bütünün ayrılmaz parçaları olduğunu vurguladı. Ayrıca Kırımlı, Gaspıralı’nın “dilde, fikirde, işte birlik” çağrısının basit bir slogan değil, toplumsal aydınlanma ve siyasi hareketin adım adım uygulanan bir programı olduğunu söyledi. KIRIM, GASPIRALI’NIN FİKİRLERİNE ZEMİN OLUŞTURDU Kırımlı, Gaspıralı’nın çocukluğuna dikkat çekerek, Kırım’ın işgalden sonra yaşadığı yıkımı anlattı. Kırımlı, “Onun doğduğu Kırım, doğumundan yaklaşık 70 sene önce Rusya tarafından işgal edilmiş ve oranın yerli halkı olan Kırım Tatarları da fazlalık olarak görülmüş, bir an evvel Ruslaştırılması için, oradan kaçırtılmaları için her şey yapılmıştır. Bu insanlar, sosyal olarak, ekonomik olarak, siyasi, maarif olarak, sürekli olarak Ruslara yerleştirildiği kendi vatanları Kırım'da zayıf ve giderek sefil hâle gelen bir halk durumunu düşünülmüşlerdi. Kırım'da mektepler vardır, medreseler, mektepler vardır ama bu mektepler ve medreseler İsmail Gaspıralı’nın gördüğü gibi kendi dilinde yazıp okumayı bile öğretmekten aciz durumdaydılar.” ifadelerini kullandı. “AYNI DÖNEMDE YAŞASALARDI ATATÜRK VE GASPIRALI YAKIN İLİŞKİLER KURARDI” Bununla birlikte Kırımlı, İsmail Bey Gaspıralı’nın fikirlerinin yalnızca Kırım ve Rusya’daki Türk halklarıyla sınırlı kalmadığını vurguladı. Kırımlı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve etrafındaki aydınların, Gaspıralı’nın talebeleriyle doğrudan veya fikir olarak bağlantılı olduğunu belirtti. Aynı zamanda Kırımlı, Gaspıralı’nın hayatta olsaydı Atatürk ile yakın ilişkiler kuracağına dikkat çekerek, “Ama dediğimiz gibi onun fikirleri sadece Türk dünyasına ait de değildi. Evet Türk dünyası için hayatî önemliydi. Tercüman Gazetesi 1910'larda gerçekten kelimenin gerçek manası, Doğu Türkistan'dan Mısır'a kadar, İran'dan Makedonya'ya kadar her yerde okudu. Böyle bir gazete bir daha da gelmedi.” cümlelerini sarf etti. “TÜRK DÜNYASI KIRIM İÇİN BİRLİK OLMALI” Konuşmasının devamında Kırım’ın 2014 yılından beri Rus işgali altında olduğuna atıf yapan Kırımlı, “Gaspıralı, İslam dünyasının yalnızca belli bir coğrafyayla sınırlı kalmamasını isterdi. Kendi doğup büyüdüğü ve gömüldüğü Kırım’ın 12 yıldır Putin Rusya’sının acımasız işgali altında olmasını ve dünyanın buna kayıtsız kalmasını asla kabul etmezdi.” vurgusu yaptı. Kırımlı, Türk dünyasının, Gaspıralı’nın mirasçısı olduğunu söylüyorsa dilde, fikirde ve işte birlik olarak öncelikle Kırım’daki işgalin en kısa zamanda sona ermesi için dilde, fikirde ve işte birlik olmasını gerektiğini dile getirdi. Kırımlı aksi takdirde, Gaspıralı’nın fikirlerinin etkisiz kalacağına dikkat çekerek konuşmasını sonlandırdı. TÜRK DÜNYASINDA İŞTE BİRLİK NASIL SAĞLANABİLİR? Türk Dünyası İş Konseyi Başkanı Aydın Erkoç ise Türk dünyasında karşılıklı ekonomik ve ticari iş birliğinin artırılması ve “İşte Birlik” sağlanması için atılan ve atılması gereken adımları ele aldığı bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Erkoç, yerli ve millî üretim ile Türk devletleri arasındaki ekonomik iş birliğine ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Türk Dünyası İş Konseyi Başkanı Aydın Erkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bilgisi dâhilinde, ASELSAN ile iş birliği içinde yerli ve millî haberleşme cihazı üretimi yaptıklarını kaydetti. “ÜRETİMDE NE KADAR GÜÇLÜ OLURSAK TÜRK DEVLETLERİNDE DE O KADAR GÜÇLÜ OLURUZ" Erkoç, Avrupa’daki Türk vatandaşların sermayesini Türkiye’ye kazandırmak için vakıf aracılığıyla çalışmalar yürüttüklerini belirterek, tarım ve hayvancılık alanında da projeler geliştirdiklerini ifade etti. Erkoç, “Biz üretimde, sanayide ve savunma sanayisinde ne kadar güçlü olursak, Türk devletlerinde de o kadar güçlü oluruz.” dedi. Erkoç, Türk devletleri arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, Özbekistan, Azerbaycan, Bosna Hersek başta olmak üzere iş insanları arasındaki iş birliğinin artırılacağını belirtti. Erkoç, “Türkler bir arada olmak zorunda, Türk devletleri bir arada olmak zorunda. Etrafımızdaki ateş çemberini görüyoruz. Gün geçtikçe de sıkıntılarımız çoğalıyor. İnşallah birlik ve beraberlik içinde bunları aşacağımıza daha güzel yarınlara ulaşacağımıza inanıyorum. Diğer bir hayalim de Türk devletleri arasındaki para biriminin ortak bir para birimi olması. İnşallah hep beraber onu da göreceğiz.” cümlelerini sarf etti. GASPIRALI’YI ANLATAN VİDEOLAR DEĞERLENDİRİLDİ Program TDPV tarafından İsmail Bey Gaspıralı'nın hayatının ve fikirlerinin toplum tarafından daha yakından tanınması için Reels (Anlık Gerçek Kısa) Video Yarışması’nın ödül töreni ile devam etti. Program kapsamında TDPV’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ile her yıl düzenlediği Uluslararası Ahilik ve Ahi Evran Yarışması'nda dereceye giren resimler sergilendi. Aynı zamanda Türk Dünyası Gençlik Konseyi Müzik Topluluğu, Türk dünyasından ezgiler çaldı.

Türk dünyasında millî uyanışın büyük öncüsü: İsmail Bey Gaspıralı Haber

Türk dünyasında millî uyanışın büyük öncüsü: İsmail Bey Gaspıralı

Günümüzde Rus işgali altında olan Kırım'da 1851 yılında doğan İsmail Bey Gaspıralı, 111 yıl önce bugün vefat etti. Türk dünyasındaki millî uyanış hareketlerinin öncülerinden ve büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatar siyasetçi, düşünür, yazar, eğitimci ve yayıncı İsmail Bey Gaspıralı, saygı ve rahmetle anılıyor. “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” şiarıyla Türk dünyasında bayraklaşan büyük mefkûre ve hamle insanı, Kırım Tatarı aydın İsmail Bey Gaspıralı'yı rahmetle anıyoruz. pic.twitter.com/t261kiBuDE — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) September 24, 2025 Bütün yaşamı boyunca Türk topluluklarının esenliği ve gelişimi için çaba göstermiş olan İsmail Bey Gaspıralı, bugün halen “Dilde, İşte, Fikirde Birlik” sloganıyla, bütün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor. Türk dünyasında modernleşmenin esaslarını ve gereklerini net bir şekilde ortaya koyabilmiş olan İsmail Bey Gaspıralı, kuşkusuz Kırım Tatar halkının en büyük gurur kaynaklarından ve fikir adamlarından biri. Soyadını babasının doğum yeri ve bugün Rus işgali altındaki Kırım’ın Gaspıra köyünden alan İsmail Bey Gaspıralı, 1851 yılında Bahçesaray yakınlarındaki Avcıköy’de doğdu. Sırasıyla Bahçesaray, Akmescit, Voronej ve Moskova’da eğitimini devam ettirdi. Daha 17 yaşını bile doldurmadan Bahçesaray’da bulunan Zincirli Medrese’de Rusça öğretmenliğine başlayan Gaspıralı, 1872 yılında Kırım’dan ayrılarak, Paris’e gitti. Burada geçirdiği 2 yıl boyunca ünlü Rus edebiyatçı İvan Turgenyev’in asistanlığı da dahil olmak üzere çeşitli işlerle hayatını kazandı. GASPIRALI İSMAİL BEY VE MİLLİ UYANIŞ İÇİN YAYINCILIK 1874 yılında eskiden beri istediği gibi bir Osmanlı zabiti olmak için İstanbul’a geçen Gaspıralı, 1 yıllık bekleyişinin ardından müraacatına olumlu yanıt alamadığı için Kırım’a geri döndü. 1878-1884 yılları arasında Bahçesaray Belediye Başkanlığı görevini yürüten Gaspıralı, Kırım ve yurtdışındaki ülkelerde yaptığı gözlemler ve geniş tecrübe birikimiyle birlikte yabancıların hakimiyeti altında yaşayan soydaşlarının seslerini dünya kamuoyuna duyurmak ve milli bir uyanış yaratmak amacıyla yayıncılığa başladı. Rusya Müslümanları hakkında pek çok yazı kaleme alan Gaspıralı, Türk-Müslüman topluluklarının ayağa kalkması için gerekli eğitim ve reformun gerçekleştirebilmesi adına çağa uygun bir maarif sisteminin hayata geçirilmesi konusunda büyük çaba gösterdi. GASPIRALI'NIN TÜRK MODERNLEŞMESİNE KATKISI Milli maarif sistemiyle birlikte Gaspıralı’nın tasavvurunda Türk toplulukları için ortak bir edebi dilin teşekkülü bulunuyordu. Ortak bir edebi dilin katkısıyla birlikte milli bir Türk basını teşkil edilerek tüm Türk topluluklarının birbirinden haberdar olmasını arzu ediyordu. Bu şekilde milli kaynaşma ve bilinç sağlanabilecekti. Yine bu amaç doğrultusunda ilk nüshasını 22 Nisan 1883’de Türk dilinde gerçekleştirdiği “Tercüman” gazetesini hayata geçirdi. Osmanlı Türkçesi ile hazırlanan gazetede Tatarca ve diğer Türk dillerinden de takviye kelimeler kullanılmaktaydı. Bahçesaray merkezli gazete önceleri haftada bir gün, 1903’te haftada iki gün, 1912’de günlük hale geldi. Tercüman gazetesiyle birlikte Gaspıralı’nın maarif reformu düşüncesinin en güzel örneği olan “Usûl-ü Cedîd” ve okulları, Türk modernleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Modern eğitimin gereklerine uygun olarak dizayn edilen ve donatılan okullarda, Türkçe okuma-yazma öğretiminin yanısıra, temel aritmetik, hat, Kur’an okuma ve İslâm’ın esaslarını öğretmeye yönelik dersler yer almakta, buna bir üst basamakta genel coğrafya ve tarih, İslâm ve memleket tarihi hakkında giriş bilgileri ve tabiat bilgisi dersleri de ilâve olunmaktaydı. Karşılaştığı büyük engellere rağmen Gaspıralı’nın Usûl-ü Cedîd sistemi ve okulları, 1917 yılına kadar “Ceditçiler” olarak bilinen milli reformcuların yetiştirilmesine büyük katkı sağladı. Bütün yaşamı boyunca Türk topluluklarının esenliği ve gelişimi için çaba göstermiş olan İsmail Bey Gaspıralı, bugün halen “Dilde, İşte, Fikirde Birlik” sloganıyla, bütün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor. Türk ve İslam toplumlarında modernleşmenin esaslarını ve gereklerini net bir şekilde ortaya koyabilmiş olan İsmail Bey Gaspıralı, kuşkusuz Kırım Tatar halkının en büyük gurur kaynaklarından ve fikir adamlarından biri olmaya devam ediyor. Türk dünyasındaki milli uyanış hareketlerinin öncülerinden ve en büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı 24 Eylül 1914’de Bahçesaray’da hayata gözlerini yumdu. Kırım Haber Ajansı olarak, Türk dünyasında birlik için ömrünü vakfeden büyük Kırım Tatar aydını Gaspıralı İsmail Bey'i vefatının 111. yılında saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz...

Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu: Atatürk’ün fikirlerini içeren program Kırım’da yazılmıştı Haber

Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu: Atatürk’ün fikirlerini içeren program Kırım’da yazılmıştı

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Türk dünyasında millî uyanış hareketinin öncüsü Kırım Tatar siyasetçi, düşünür, yazar, eğitimci ve yayıncı İsmail Bey Gaspıralı’nın Türk dünyası ve Türk dili için yaptığı kültürel ve siyasî atılımları Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı. Prof. Dr. Gündoğdu, Gaspıralı’nın ideolojisinin Atatürk gibi Türk dünyasında büyük ve önemli yeri olan isimlerin fikirlerine ışık tuttuğunu vurguladı. “İSMAİL BEY GASPIRALI TÜRK DÜNYASINDA AYDINLANMA HAREKETİNİN BÜYÜK BİR ÖNCÜSÜDÜR” Prof. Dr. Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın Türk dünyasında büyük aydınlanma hareketinin öncülerinden birisi olduğunu, bu yönüyle aslında Türklerin millî uyanış çağına girişini büyük oranda temin eden ve bu yolda ilerlemesini sağlayan en önemli öncülerden biri olduğunu aktardı. 19. yüzyıl sanayi ve demokratik devrimlerini arkasına almış muazzam bir Batı gücü karşısında dünyanın geri kalan bütün bölgelerinin sömürge veya yarı sömürge durumuna geldiğini belirten Gündoğdu, bu şartlar altında Doğu’nun aydınlanması için pek çok şahsiyetin faaliyet gösterdiğini, Türkler ve Müslümanlar arasında ise İsmail Bey Gaspıralı’nın bu konuda öncülük ettiğini dile getirdi. Gündoğdu, Türk halklarını ve Müslümanları yarı sömürge ve sömürge durumundan nasıl kurtarmak gerektiğine dair İsmail Bey Gaspıralı’nın bir seyyah, aydın, gazeteci ve eğitimci olarak, hem Batı'yı yakından tanıyarak hem Türk dünyasının değişik bölgelerini gezip görerek bütün bu temel meselelere karşı çözüm arayışı içerisinde olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın Müslümanları, özellikle de Türkleri aydınlanma ve uyanış yoluna sokmak için çeşitli teşebbüsleri ve çözüm önerileri olduğunun altını çizerek, onun Türk aydınlanmasında üstlendiği bu kıymetli vazifenin, Türkler için büyük bir öncü olduğunu kaydetti. “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK” İsmail Bey Gaspıralı’nın ortak Türk dili oluşturma ve “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarı hakkında yaptığı değerlendirmede Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, “İsmail Bey Gaspıralı’nın döneminde en temel kavramlar arasında ilk olarak uyanış öne çıkar. İkinci olarak ise birlik fikri gelir. Çünkü dünyanın değişik bölgelerinde topluluklar birlik oluşturarak mütecanis (bağdaşık) gruplar kendi aralarındaki tesanüdü (dayanışmayı) ve iş birliğini artırarak, bir birlik teşkil ediyorlardı. Bu daha çok milliyetçi fikirler çerçevesinde meydana geliyordu. İşte bu birlik ve uyanış siyasetinin en önemli aracı dil idi. Dil ortak iletişim olarak tarihi ve kültürü aynı olan ve aynı sorunla karşı karşıya gelmiş toplulukların çözüm yollarını, meselelerinin ne olduğunu, aralarında konuşup anlaşabilmeleri için büyük önem arz ediyordu. Dolayısıyla ortak tarihi, kültürü ve meseleleri paylaşan topluluklar arasında iletişimin en önemli vasıtası dildi. Bu vasıtanın işlendiği öncelikli alanlar da eğitim kurumları ve basın idi. İsmail Bey Gaspıralı bütün mesaisini bu alana yoğunlaştırmıştır. Bu bakımdan İsmail Bey Gaspıralı’nın dilde birlik fikri bütün Türk dünyasında ortak sorunlara karşı, durum tespiti yapmak, çözüm yollarını göstermek ve bunu hayata geçirmek noktasında öne çıkıyordu.” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın ülküsünün “dilde, fikirde, işte birlik” üzerine kurulu olduğunu, kendi hayat felsefesini ve mücadelesini bunun üzerine inşa ettiğini vurguladı. Önce iletişimi temin edecek bir ortak dilin ortaya çıkması, geliştirilmesi ve bununla yaratılacak fikir ve edebiyatın bu anlamda çözüm yollarını ifade ettiğini belirten Gündoğdu, dilde birliğin hayata geçirilmesinin ardından işte birlik, yani artık daha somut iş birliği alanlarına ve çözüm yollarına yönelik fikirlerin hayata geçtiği aşamaya geldiğini aktardı. TÜRK AYDINLANMASINDA İSMAİL BEY GASPIRLANIN ROLÜ İsmail Bey Gaspıralı’nın Türk aydınlanması ve çağdaşlaşması için yaptığı atılımlar hakkında konuşan Prof. Dr. Gündoğdu “Türkiye'nin 19. yüzyıldaki etki alanı sayılabilecek Kafkasya, Kırım, İdil Ural bölgelerinde, Türk aydınlanması dediğimiz bir aydınlanma hareketi var. Bu hareket, hem Osmanlı Türkleri arasında hem Rusya mahkûmu olan Türkler arasında farklı gerekçelerle, farklı sınıfsal tabanlarla, farklı yollardan olsa da belli bir noktada aynı eksene doğru akmaya başlamıştır. İşte bu Türk aydınlanması dediğimiz şey zamanla Türk millî uyanışı ve Türk çağdaşlaşması olarak karşımıza çıkacaktır.” ifadelerini kullanarak, 19. yüzyılda Türkiye’nin etki alanında bulunan Türk halkları için İsmail Bey Gaspıralı’nın çeşitli meseleler karşısında gösterdiği çözüm yollarını ve yaklaşım biçimlerinin önemini anlattı. “İSMAİL BEY GASPIRALI TÜRK AYDINLANMASININ EN BELİRGİN VASFI OLARAK KADIN SORUNUNA GÖSTERDİĞİ HASSASİYETLE AYRIŞMAKTADIR” Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın Türk aydınlanması ve çağdaşlaşmasıyla ilgili meselelere getirdiği çözüm yolları arasında özellikle kadın sorununu İslam dünyasında ön planda tuttuğunu ve bu yönde önemli adımlar attığını kaydetti. İsmail Bey Gaspıralı’nın 19. yüzyılda ve 20. yüzyıla girerken Kafkasya'da ve Türkiye'de Türkçülerin ve aydınlanmacıların, yaklaşımlarının İslam dünyasında hâlâ bugün bile ulaşılabilmiş bir seviyede olmadığını belirten Gündoğdu, “İdil-Uralda, Kafkasya'da ve bilhassa Kırım'da, İsmail Bey Gaspralı, özellikle Türk aydınlanmasının en belirgin vasfı olarak kadın sorununa göstermiş olduğu hassasiyetle ayrışmaktadır.” dedi. Prof. Dr. Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın Müslüman kadının hukuku üzerine odaklı deklarasyonuyla hem Tercüman gazetesini çıkarırken hem de seyahat notlarında, hikayelerinde ve fikir yazılarında sürekli bu konuyu taze tuttuğunun altını çizdi. Esas itibarıyla öncülüğünü Gaspıralı'nın yaptığı Kafkasya ve İdil-Ural’daki Türkçü aydınlar tarafından ve Türkiye'de bilhassa İttihat Terakki öncesinde ve sonrasındaki çeşitli Türkçü mecmualar, Genç Kalemler, Türk Yurdu veya İslam Mecmuası gibi yine Türkçülerin çıkarmış olduğu mecmualarda kadın konusunun hararetle tartışıldığını aktardı. Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın bu konudaki girişimlerinin özellikle altını çizdi. Bu bağlamda Prof. Dr. Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın Alem-i Nisvan diye bir dergi çıkardığını ve kızı Şefika'yı başına geçirdiğini anlattı. Bunun dışında İsmail Bey Gaspıralı’nın diğer yazılarında da hep kadın kahramanlar görüldüğünü belirten Gündoğdu, İsmail Bey Gaspıralı’nın Doğu Türkistan'ı veya eski Endülüs'ü konu aldığı hikayelerinde hep aydın, akıllı, kabiliyetli, toplum hayatı içerisinde rol alan, sorumluluk alan öncü kadın profillerini tasvir ettiğini kaydetti. Prof. Dr. Gündoğdu, “İsmail Bey Gaspıralı kadına verdiği değer ile İslam dünyasında farklı bir konuma yükselmektedir. Dolayısıyla bu konu üzerinden baktığımız zaman, Türk dünyasında diğer İslam memleketleriyle ve Doğu’yla kıyaslandığı zaman, İslam dünyası içerisinde Türkleri, yenileşme çabaları ve atılımlarıyla müstesna (seçkin) bir konuma getirmiştir.” ifadelerini kullandı. “ATATÜRK İSMAİL GASPIRALI’NIN FİKİRLERİNDEN ETKİLENMİŞTİR” Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün İsmail Bey Gaspıralı gibi o kuşağın bütün aydınlarıyla temas kurduğunu ve onların fikirlerinden etkilendiğini aktardı. Atatürk’ü üstün yapan özelliği, Türk yazar, sosyolog, şair ve siyasetçi Ziya Gökalp’in Türkçülüğün esaslarındaki takdiminde yazdığı “Biz çok şey düşündük, ifade ettik, değiştirdik, ama Atatürk hayata geçirdi ve başardı.” ifadeleriyle dile getiren Gündoğdu, “Atatürk milletin mukadderatını (yazgısını); askerî zaferler, kültür, hukuk, sosyal ve iktisat reformlarıyla taçlandırarak bir istikamete yönlendirdi. Bunu yaparken de elinde bir program vardı. Atatürk, fikrini, zihniyetini, planlarını yansıtan bu programı çok önceden yapmıştı. Hatta Atatürk’ün fikirlerini içeren bu program Kırım’da Bahçesaray’da yazılmıştı. Bunun dışında, Kazan’da basılmış, Kahire’de çıkmış, Makedonya’da yazılmış ve İstanbul matbuatında müzakere edilmişti. Bu yönüyle elbette İsmail Bey Gaspıralı’nın yaklaşımından Atatürk çok etkilenmiştir. Bilhassa Atatürk, içinden çıkmış olduğu ikinci Meşrutiyet kuşağı ile 2. Meşrutiyet devrimiyle birlikte, Türkiye'de aydınlarla bir araya gelerek Türkiye Cumhuriyeti'ni çağdaş bir millî devlet olarak kurma başarısını göstermişti. Atatürk ve onun kuşağından diğer Türk aydınları hem millî kurtuluşu sağlayacak hem de millî kurtuluşu kalıcı hale getirecek ve Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracak bir fikri önceden zaten tasavvur etmişler ve yazmışlardı.” dedi. Atatürk’ün kararlı bir önder olarak, fikirlerini pratik hayata geçirme konusunda kullandığını dile getiren Prof. Dr. Gündoğdu, büyük önderin fikirlerinin İsmail Bey Gaspralı'dan, Ziya Gökalp'ten, Yusuf Akçura'dan, İsmail Bey Gaspıralı’nın Tercüman gazetesinden ve Azerbaycan'daki Ekinci gazetesinden etkilenerek şekillendiğini değerlendirdi.

TDPV, Gaspıralı İsmail Bey Reels Video Yarışması düzenliyor! Haber

TDPV, Gaspıralı İsmail Bey Reels Video Yarışması düzenliyor!

Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı (TDPV), Türk dünyasındaki milli uyanış hareketlerinin öncülerinden ve büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatar siyasetçi, düşünür, yazar, eğitimci ve yayıncı İsmail Bey Gaspıralı'nın hayatının ve fikirlerinin daha yakından anlaşılmasını sağlamak amacıyla "Gaspıralı İsmail Bey Reels Video Yarışması" düzenliyor. TDPV tarafından belirlenen yarışma koşulları ise şu şekilde; Videonun içeriği Gaspıralı İsmail Bey’in hayatı ve onun “dilde, fikirde ve işte birlik” düşüncesi olmalıdır. Videonun dili, anlatımı ve tüm içerikleri Türkçe olmalıdır. Videolar yüksek çözünürlükte çekilmeli ve net görüntü ile ses kalitesine sahip olmalıdır. Videonun süresi en fazla 90 saniye olmalıdır. Yarışmada herhangi bir kamera sınırlaması bulunmamaktadır. Video hazırlandıktan sonra adayların kişisel hesabından, yoksa bir yakınının Instagram hesabı üzerinden #gaspirali2025 ve #tdpv2016 etiketleri ile Vakfın @tdpv2016 kullanıcı isimli hesabını etiketleyerek paylaşılması gerekmektedir. Videonun paylaşıldığı hesap, Vakfın @tdpv2016 kullanıcı isimli hesabını da takip etmelidir. Ayrıca aynı anda hazırlanan videoların orijinal hali WhatsApp üzerinden +90 532 283 14 94 nolu telefona gönderilmelidir. Yarışmaya katılan kişinin adı soyadı ve iletişim bilgileri de mesajda yer almalıdır. Yarışmaya son başvuru tarihi 7 Eylül 2025 tarihidir. Yarışma ödülü olarak iPhone 16 Pro 128 Gb hediye edilecektir. Ön eleme sürecini geçen videolar 15 Eylül 2025 tarihinde Vakfın Instagram sayfasına koyulacaktır. 15-21 Eylül 2025 tarihleri arasında en çok beğeni alan video ödülü almaya hak kazanacaktır. Kazanan yarışmacının ödülü 24 Eylül 2025 tarihinde Ankara’da düzenlenecek Gaspıralı İsmail Bey Anma Programında kendisine takdim edilecektir. Videoların ön değerlendirilmesinde aşağıdaki sorulara yanıt aranacaktır: Videonun orijinalliği, sunum şekli ve özgün kullanımı (20 puan) Videonun yarışma konusuna dair verdiği mesaj ve bu mesajın netliği (İzleyiciye anlatılan hikâye, bilgi veya mesajın net bir şekilde aktarılması, izleyiciyi düşündürmesi veya bilgilendirmesi beklenir) (20 puan) Videonun görüntü ve ses kalitesi (Videonun görsel açıdan çekiciliği değerlendirilir. Renkler, ışık, kadraj ve genel estetik düzenlemenin kalitesi önemli bir faktördür) (15 puan) Videonun izleyiciyi bilgilendirme ve ilgisini çekme kapasitesi (Videonun başlangıcı, gelişimi ve sonucu arasında mantıklı bir akış olmalıdır. Sahne geçişleri, montaj ve genel kurgunun uyumu profesyonel bir izlenim yaratmalıdır) (15 puan) Videoda kullanılan teknik öğelerin kalitesi (Görüntü çözünürlüğü, ses kalitesi, efektlerin uyumu göz önünde bulundurulur. Videonun teknik açıdan sorunsuz çalışması ve izlenebilir olması gerekir) (15 puan) Videonun süresi doğru kullanılmış mı? (Gereksiz sahneler olmadan, mesajını en etkili şekilde vermiş mi? En fazla 90 saniyelik süre içinde etkili bir anlatım sunulmuş mu? Bunlara dikkat edilecektir) (15 puan) Yarışma hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı’yı torunu Av. Şahika Kürdemir anlattı Haber

Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı’yı torunu Av. Şahika Kürdemir anlattı

Türk kadınının millî ve medenî uyanışının en önemli figürlerinden, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı’nın oğlu Niyazi Kürdemir’in kızı Av. Şahika Kürdemir, Kırım Haber Ajansı (QHA) stüdyolarına konuk oldu. Gaspıralı ailesinin mirasını, Şefika Hanım’ı bir aile büyüğü olarak nasıl hatırladığını ve Kırım ile Azerbaycan’a yaptığı duygusal ziyaretleri samimiyetle paylaşan Kürdemir, büyükannesi Şefika Hanım’ın disiplinli ve bilinçli yapısından, Türkiye’ye göç ettikten sonra yaşadığı zorluklara kadar pek çok konuyu içtenlikle anlattı. BİR AİLE BÜYÜĞÜ OLARAK ŞEFİKA GASPIRALI Kürdemir, Şefika Hanım’ın torunu olmayı ve ailesinden devraldığı kültürel ve düşünsel mirası anlattı. Kürdemir, Şefika Hanım’ın göçten itibaren ailesini, çocuklarını ve torunlarını sahiplenen bir aile büyüğü olduğunu belirtti ve “Göçten itibaren ailesini, çocuklarını ve torunlarını sahiplenen bir aile büyüğüydü. Son derece disiplinli ve çalışkandı.” diyerek büyükannesinin karakterini anlattı. Şefika Hanım’ın çocuklarını da bu doğrultuda yetiştirdiğini kaydeden Kürdemir, torunlarıyla da yakinen ilgilendiğini vurguladı. Baba Niyazi Kürdemir’in görevi sebebiyle Ankara’da ikamet ettikleri için Şefika Hanım'la birlikte geçirdikleri zamanların sınırlı olduğunu ifade eden Kürdemir, “Onun için senenin belli dönemlerinde Ankara'ya misafir olarak gelirdi. Biz de yazları, ağabeyim ben ve annem, okul bittiği zaman İstanbul'a gider, Ayaspaşa'daki evlerinde kendisinde birkaç gün kalır ziyaret ederdik.” dedi. “YAPTIĞI HER İŞİ TİTİZLİKLE YAPARDI” Şefika Hanım’ın son derece bilinçli bir insan olduğunu vurgulayan Kürdemir cümlelerine, “Yaptığı her iş de son derece titizdi ve sonuna kadar aldığı bir işi götüren bir yapısı vardı. Bu nedenle de bizimle çok fazla birlikte olamadığı için belki bizde bu disiplini uygulamışlığı yoktu ama halamın çocukları ve torunları üzerinde bunu görmek mümkündü.” şeklinde devam etti. Aynı zamanda Kürdemir, “Kendisi zaten memleketinde o kadar önemli işlerle uğraşmıştı ki, onları İstanbul'da devam ettiremediği için bu şekilde aileye yönelik -her zaman için düşüncem odur ki- bir tutum içinde olmuştur.” ifadelerini kullandı. “YAŞADIĞI SORUNLARI ASLA YANSITMADI” Kürdemir, babası Niyazi Kürdemir'in genç yaşta vefatının, Şefika Hanım üzerinde büyük bir etki yarattığını ifade etti. Aynı zamanda Şefika Hanım’ın yoğun sağlık sorunlarıyla boğuştuğunu da belirten Kürdemir, “Ama bütün bunları yansıtmamaya, daha doğrusu asgari şekilde yansıtmaya gayret etti. Yine de faaliyetlerine devam etti. İstanbul'da gerek dernek çalışmalarına gerek ailedeki görevlerine aynen devam etti.” dedi. Şefika Hanım ile ilgili anılarından birinde Şefika Hanım’ın Türkiye'deki sağ-sol çatışmaları hakkında yaptığı uyarıları hatırlayan Kürdemir, “O dönem çok nasihat ederdi. Bu çatışmaların faydasız olduğunu, en çok da bunları körükleyenlerin zarar göreceğini söylerdi. Ayrıca hukuk eğitimi almam onu çok duygulandırmıştı. Dedem Nesip Yusufbeyli de avukattı. Ailede ikinci bir avukatın çıkacağını söyleyerek çok duygulandığını hatırlıyorum.” dedi. Şefika Hanım’ın rahatsız olmasının kendisini çok üzdüğünü belirten Kürdemir, “Yapmak istediği şeylere sağlığı müsait değildi. Bu da onu çok üzüyordu tabii. Ama tabii çocuğunu kaybetmiş bir ebeveyn olarak bunları da normal görmek lazımdı. Hep hayatı halamın yanında geçti. Vefatı da orada oldu zaten.” cümlelerini kullandı. AİLEDEN KALAN KÖKLÜ MİRAS Kürdemir kendisinin Şefika Hanım’ın torunu olduğunu öğrenen insanların tepkilerine de değindi. Bu bağlamda Kürdemir, “Bunu her yerde tabii vesile olmazsa söylemek mümkün olmuyor. Kanıyla canıyla dördüncü kuşaktan biriyle tanışmak, çok büyük şaşkınlık yaşıyor bir kere. Ve saygı duyduklarını söyleyebilirim. Umarım ailemden ben bana itikal eden şeyleri bu zamana kadar düzgün taşıyabilmişimdir.” şeklinde konuştu. “KIRIM’IN HAVASINI SOLUMAK BANA BABAMIN ANLATTIKLARINI ANIMSATTI” 2004 yılında Kırım’a, 2005’te ise babasının doğduğu yer olan Azerbaycan’a yaptığı ziyaretleri duygulanarak anlatan Kürdemir, Kırım ziyaretinde çok duygulandığını belirtti. Kürdemir, “Kırım’da dedem İsmail Bey’in mezarını, matbaayı ve ailesinin yaşadığı yerleri görmek beni çok etkiledi. Tahmini mezar çok güzel yapılmış; bunu söyleyebilirim.” dedi. Kürdemir, Kırım ziyareti sırasında İsmail Bey Gaspıralı’nın doğduğu köyü de gördüğünü kaydetti ve şu şekilde devam etti: Oralarda olmak, o havayı solumak bütün zamanında babamın geçmişte bana kısa beraberliğimiz döneminde anlattığı şeyleri anımsattı. Babamın o Kırım'daki evin bahçesindeki geçirdiği zamanların hepsi gözümün önünden geçti. Çok etkilendim; çok hoşuma gitti. Tabii geçmişin izleri çok farklı ve etkileyici oluyor. Her şeyden etkilendiğimi, döndüğüm zaman uzun süre etkisinde kaldığımı hatırlıyorum. Kürdemir 2005'te Azerbaycan ziyaretinde; baba Niyazi Kürdemir’in Gence’de doğduğunu evi ve Nesip Yusufbeyli’nin en son görüldüğü Kürdemir ırmağını ziyaret ettiğini belirterek, “Oralarda ağladığımı hatırlıyorum. Duygu yüklü bir geziydi. Özellikle babamın doğduğu evde çok ağladığımı hatırlıyorum. Aynı şekilde Kırım'da da tabi tüylerim diken diken olmuştu. O bahçede oturduğumda böyle ‘Acaba şu köşe miydi babamın anlattığı şu yer miydi?’ diye düşündüm.” dedi. ŞEFİKA HANIM’IN TÜRKİYE’DEKİ YAŞAMI Kürdemir, Türkiye’ye geldikten sonra Şefika Gaspıralı’nın bir çeşit “ikinci acı vatan olayı” yaşadığını belirtti. Öte yandan Şefika Hanım’ın bu konular hakkında çok konuşmadığını ifade eden Kürdemir şu ifadeleri kullandı: Çok sayıda dil bilen, iyi eğitimli bir kadın olarak İstanbul’a geldi. O dönemde kadınların okur yazarlık oranının oldukça düşük olduğu bir toplumda, öz dayısı mecliste yer almasına rağmen uzun süre iş bulamadı. Geçimini sağlamak için gel-git işlerde çalışmak zorunda kaldı. Çocuklarını yine de okuttu. Babam Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu oldu. Tabi bütün bunlar kendisini çok hırpalamış, çok üzmüş. Bu yüzden bütün zamanın yüküyle zamanından önce yaşlanmıştı diyebilirim. “DİK DURUŞUNU ASLA BOZMADI” Konuşmasının sonunda Kürdemir, Şefika Hanım’ın tüm rahatsızlıklarına rağmen, kendisini hiçbir zaman bırakmadığını vurguladı. Kürdemir son olarak, “Kendisini hiçbir zaman bırakmadı. Hiç kimseye yük olmak istemedi. Gayet sessiz, efendi bir şekilde kendi hayatını sonuna kadar sürdürdü. Bunu çok net söyleyebilirim. Ama tabi gönül isterdi ki, Türkiye'de de bu kadar kıymetli bir insan gerçek değeriyle yerini bulabilseydi. Gönül bunu isterdi tabi ama olmamış.” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.