SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kırım Hanlığı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kırım Hanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırım Hanlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Stockholm’de Kırım Hanlığı mirası ve Avrupa’nın Rus yayılmacılığına bakışı masaya yatırıldı Haber

Stockholm’de Kırım Hanlığı mirası ve Avrupa’nın Rus yayılmacılığına bakışı masaya yatırıldı

Kırım Platformu 4. Parlamenter Zirvesi kapsamında, Stockholm’de 25 Kasım 2025 tarihinde “Avrupa’nın Rus Emperyalizmine Karşı Birliği: 17-18. Yüzyıl İttifaklarından 21. Yüzyılın Ortak Sorumluluğuna” başlıklı panel düzenlendi. Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) ve Ukrayna’nın İsveç Büyükelçiliği tarafından organize edilen etkinlik, İsveç Ordusu Müzesi’nde gerçekleştirildi. Panel kapsamında, İsveç Devlet Arşivlerinde bulunan ve Kırım Hanlığı, İsveç, Ukrayna ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki 17-18. yüzyıl diplomatik ilişkilerini belgeleyen arşiv materyalleri sergilendi. Belgeler, dönemin ittifaklarının ortak tehdit olarak görülen Moskova’ya karşı yürütülen askerî ve diplomatik iş birliğini ortaya koydu. Panelde, Kırım’ın yüzyıllardır Avrupa güvenlik hattının ön cephesinde bulunduğu vurgulandı. Katılımcılar, işgal altındaki Kırım’ın Ukrayna’ya geri dönmesinin ve Kırım Tatarlarının haklarının yeniden tesis edilmesinin, Avrupa’da sömürge geçmişin aşılması açısından sembolik önem taşıdığını belirtti. Ukrayna’nın Stockholm Büyükelçisi Svitlana Zalişçuk, arşiv sergisinin önemine değinerek, Rusya’nın tarih anlatılarını manipüle etme çabasına dikkat çekti. Zalişçuk, “Bugün burada gerçek tarihten, daha önce Sovyet imparatorluğu tarafından gizlenmiş sayfalardan bahsediyoruz. Bugün Putin de tarihi anlatıları kullanmaya, gerçeği gizlemeye ve çarpıtılmış bir gelecek için savaşmaya çalışıyor. İsveç Ulusal Arşivleri ile birlikte Ukrayna ve İsveç tarihinin yanı sıra Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan buluntuları ve eserleri sergileyen ve restore eden İsveç Ordusu Müzesine minnettarım. Ukrayna'nın ve tüm bu devletlerin gerçek tarihini, kendi kimliğimiz için verdiğimiz mücadeledeki tarihi birliğimizi gösteriyor. Askerlerimiz cephede, biz ise enformasyon cephesinde gerçekler için mücadele ediyoruz.” dedi. KTMM Başkanı Refat Çubarov ise, ortak tarihsel bağların bugünkü dayanışmanın temelini oluşturduğunu belirterek şunları kaydetti: Savaşlardan kaçınmak, kimin saldırgan, kimin yayılmacı olduğunu anlamak için, insanlara modern dünyada bizi neyin birleştirmesi gerektiğini açıklamak gerekiyor. Bunun için de bizi birleştiren konuların ele alınması gerekiyor. Bugün İsveç, Türkiye ve Ukrayna arasındaki etkileşim hatlarından bahsetmeye çalıştık. 17. yüzyıldan bahsettiğimiz için, 342 yıl boyunca varlığını sürdüren Kırım Tatar devleti olan Kırım Hanlığı'nı ayrıca vurguladık. Dolayısıyla, bugün bu ortak noktaların arayışı, geçmişi açıklamak ve modern süreçlerle paralellikler kurmak son derece önemlidir. Panelin moderatörlüğünü, “İsveç Arşivlerinin Hazineleri” kitabının derleyicisi araştırmacı Marina Trattner üstlendi. Etkinlikte Türkiye, Ukrayna ve İsveç’ten tarihçiler ve uzmanlar sunum yaptı. Etkinlik, tarihsel ittifakların derslerinin günümüzde Rus emperyalizmine karşı verilen uluslararası mücadelede yol gösterici olduğu mesajıyla tamamlandı. Etkinlikte, geçmiş ittifakların tarihi derslerinin modern Avrupa için olağanüstü değer taşıdığı vurgulanırken, uluslararası dayanışma, ortak güvenlik ve yerli halkların haklarının korunmasının 21. yüzyılda emperyal emellere karşı koymada temel faktörler olmaya devam ettiğine dikkat çekildi.

Kırım Hanlığı'nda suç ve ceza sistemi nasıl işliyordu? Haber

Kırım Hanlığı'nda suç ve ceza sistemi nasıl işliyordu?

Kırım tarihçisi, Kırım Derneği Köklüce Şubesi Başkan Yardımcısı ve Emel Kırım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doktorant Büşra Kayar, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajda Kırım Hanlığı’ndaki suç ve ceza sistemi, hukuk sistemi ve şer’iye sicillerinin tarihsel önemi üzerine dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Büşra Kayar, “Osmanlı arşivlerinde Kırım’a ilişkin müstakil belgeler bulunmakla birlikte, sosyal tarih araştırmaları açısından Kırım Hanlığı’na dair başvurulabilecek yegâne kaynak şer‘iye sicilleridir. Bu bağlamda, “Kırım Hanlığı Kadı Sicilleri Kataloğu”, 17. ve 18. yüzyıllara ait sicillerin anlaşılmasına rehberlik edecek önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.” dedi. Kayar, Kırım Hanlığı’nda en çok rastlanan suçun ise at hırsızlığı olduğunu belirtti. “KIRIM KADISI İLE OSMANLI KADISI FARKLIDIR” Kırım Hanlığı ile Osmanlı Devleti’nin kadılık sisteminin farklı olduğuna vurgu yapan Kayar, “Kırım Hanlığı’nda Osmanlı Devleti’nden önce de kadılık sistemi olduğunu İbni Bîbî’den görüyoruz. Kırım Hanlığı bir İslâm devletidir ve diğer İslâm devletlerine baktığımızda aynı sistem, Altın Orda’dan yani Cengiz Yasası’ndan gelen farklılıklarla birlikte Kırım Hanlığı’nda da mevcut. 13. yüzyıldan itibaren Kırım’da kadılık sistemi olduğunu İbn Bîbî’nin söylemiyle tespit ettim. Kırım’ın hukuk sistemi içerisinde en aktif rol oynayan kişi kadıdır. Kırım’daki kadılık sistemi, Osmanlı’daki kadılık sisteminden etkilense de iki kadılık sistemi arasında farklar mevcut. Osmanlı’da kadılar üç yılda bir değişiyor ancak Kırım Hanlığı Kadı Sicilleri Kataloğu’nu incelediğimizde Kırım’daki kadıların farklı görev sürelerinin olduğunu ve farklı atamaların yapıldığını görüyoruz.” şeklinde konuştu. “ŞER’İYE SİCİLLERİ, KIRIM HANLIĞI’NDAKİ YAŞAMI ANLATIYOR” Doktora araştırmaları boyunca Kırım Hanlığı’ndaki şer’iye sicillerini inceleyen Kayar, “Kadıların tuttuğu şer’iye sicilleri, Kırım Hanlığı’nda olan olayların kayıtlarını içeriyor; şer’iye sicilleri için bir nevi mahkeme tutanağı diyebiliriz. Kırım Hanlığı’ndaki cezalar, suçlar, noter kayıtları, vakıf kayıtları, Kırım Hanlığı’nın mahalle ve ev yapısı bu kayıtlarda mevcuttur. Evlerin tariflerinin yapıldığı satış kayıtlarından ise bir mahallenin tanımı çıkarılabilir. Bu kayıtlarda evlere dair iki veya üç katlı olduğu, sokak başında bulunduğu, yanında camii olduğu gibi detaylar yer alıyor. Şer’iye sicilleri sosyal tarih alanında en önemli kayıtlardan biridir ve hukuk alanında da bize çok değerli ipuçları verir. Ben 17. yüzyıla ait şer’iye sicillerini incelediğimde suçla ilgili 2 bin 50 kayıt çıktı. Bu suçlar arasında cinayet, darp, küfür, hırsızlık ve ağırlıklı olarak da at hırsızlığı vardı. Edilen küfürler bile kadı tarafından kaydedilmişti. İslam hukukunda ceza; hat, tazir ve kısas olarak üç grupta incelenir. İdam cezası da kısas başlığı altındadır fakat yaptığım incelemelerde idam cezasının genellikle paraya çevrildiğini gördüm.” değerlendirmesini yaptı. “KIRIM HANLIĞI’NDAKİ BÜTÜN ARZ VE TAYİNLER, HAN TARAFINDAN YAPILIRDI” Kayar, Kırım Hanlığı’ndaki atama sistemi konusunda “Benim gözlemlerim Osmanlı’nın, Kırım Hanlığı’nın iç işlerine genel olarak dokunmadığı yönünde. Hanlığın kendi kadısını, subaşısını vs. atadığı görülüyor. Ki, Evliya Çelebi de Kırım’ı anlatırken hanlıktaki bütün arz ve tayinlerin Han tarafından yapıldığını dile getiriyor. Hanlıkta Aristokrat beylerin etkisi de mevcut. Kırım Hanlığı’nda etkili bir yapı olan Aristokrat beyler, Altın Orda’dan gelen bir gelenek. Benim tahminime göre kadıların seçimi, kadı ve kadıasker olarak iki farklı şekilde gerçekleşiyordu. Kadılar, daha çok yerel halkın davalarıyla ilgilenirken kadıaskerler, hanlıktaki üst düzey yöneticilerin davalarını takip ediyordu. Aristokrat beylerin kadıaskerlerin atamasında büyük rol oynadıkları, bir nevi referans görevi gördükleri söylenebilir." ifadelerine yer verdi. Gayrimüslimlerle yaşanan husumetlerin nasıl çözüldüğü konusunda ise Kayar, “Gayrimüslimler de aynı şekilde kendi cemaatleriyle davalarını görebiliyordu fakat Kırım kadısı ile davalarını çözmek istedikleri zaman alınan kayıtlar da elimizde mevcut. Gayrimüslim ve gayrimüslim arasında veya gayrimüslim ile Müslüman arasındaki davaların Müslüman Kırım kadısı tarafından çözüldüğü kayıtlarda bulunuyor.” açıklamasını yaptı. "KIRIM HANLIĞI’NIN KENDİNE ÖZGÜ BİR HUKUK YAPISI VAR" Kayar, Kırım Hanlığı hukuk sistemindeki kısas ve diyet uygulamasından “Şer’iye sicilinde cezalar net olarak gözükmüyor, bu kayıtlar da çok nadir. Benim çıkardığım kayıtların çoğu suç ile ilgili, ceza ile ilgili ise elimde 150 civarı kayıt ya vardır ya da yoktur çünkü cezalar genellikle şer’iye sicillerine yansımıyor. Nadir kayıtlar içindeki kısas ve diyet cezası ise şöyle örneklendirilebilir: 21 Haziran 1613 tarihinde gerçekleşen bir cinayet olayında ölen kişinin vekili geliyor, vekiller ise genellikle aileden oluyor. Normalde kısas cezası verilmesi gerekiyor fakat gerçekleşen olay, nefsimüdafaa olduğu için ve kasıtlı olarak yapılmadığı için kadı, bunu diyete çeviriyor.“ şeklinde bahsetti. Kayar, Kırım Hanlığı’nın şer’iye sicillerini incelerken denk geldiği sıra dışı bir hadiseyi şöyle aktardı: Benim incelediğim ilginç bir hadise oldu, genellikle diyet cezasının miktarı sabittir fakat söz konusu hadisede ceza, dört suçlunun maddi durumuna göre verilmişti. En yoksul suçlu en az miktarda diyet öderken en zengini ise en fazla miktarda diyet ödemişti. Altın Orda Hukuku isimli kitapta, Altın Orda’da verilen cezaların kişilerin maddi durumlarına göre verildiği ifade ediliyor; benim tahminime göre de bu ceza, Altın Orda kökenliydi. Gözlemlediğim bir başka hadise ise Kırım Hanlığı’nda Altın Orda’dan gelen bir geleneğe örnek teşkil etmesi açısından çok mühim: Hanlık divanına üç mezhep kadısı da katılıyor, Osmanlı’da ise genellikle böyle bir durum yok. Kırım Hanlığı’nın, İslâm hukukunun ve Altın Orda hukukunun örneklerinin bulunduğu, kendine özgü bir hukuk yapısı olduğu söylenebilir.

Kırım Tatar tarihçi Dr. Umut Yolsever: Kırım Tatar tarihine dair her katkı, kimliğimizi sağlam temellere oturtmaya hizmet ediyor Haber

Kırım Tatar tarihçi Dr. Umut Yolsever: Kırım Tatar tarihine dair her katkı, kimliğimizi sağlam temellere oturtmaya hizmet ediyor

Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara Türk akademisine büyük bir katkı, genç tarihçi Dr. Umut Yolsever tarafından geldi. Yolsever, hakkında çok az bilgi bulunan, Kırım Hanı I. Sahib Geray Han ve dönemini anlatan bir kitap yazdı. Kırım Tatarı tarihçi Umut Yolsever; kitabı yazma sürecini, neden I. Sahib Geray Han dönemini seçtiğini ve Kırım Tatar tarihinde araştırılması gerektiğini düşündüğü hususları Kırım Haber Ajansına (QHA) aktardı. TARİHE İLGİSİ, KÜÇÜKKEN KIRIM HAKKINDA HİKAYELER DUYMASIYLA ŞEKİLLENDİ Kitabı hakkında bilgi vermeden önce kendisinden bahseden Umut Yolsever; tarihe olan ilgisinin küçükken aile ve arkadaş ortamlarında, atalarına ve ata topraklarına dair anlatılan hikâyeleri sıkça işitmesiyle şekillendiğini aktardı. Yolsever, bu doğrultuda üniversitede tarih bölümünü seçtiğini, lisans ve yüksek lisans derecelerini bu alanda yaptığını belirtti. Doktora eğitimini ise “I. Sahib Geray Han ve Dönemi” başlıklı doktora teziyle tamamladığını aktaran tarihçi, halihazırda Moğollar, Karadeniz’in kuzeyindeki Türk tarihi, Tatar hanlıklarının siyasi ve kültürel yapıları ile özellikle Kırım Hanlığı’nın erken dönemine dair çalışmalar yürüttüğünü ifade etti. I.SAHİB GERAY HAN’A OLAN MERAĞI İŞTE BÖYLE BAŞLADI… I.Sahib Geray Han ve dönemini anlatan bir kitap yazma fikrinin yüksek lisans eğitimi sırasında şekillenmeye başladığını belirten Yolsever, “Altın Orda Devleti ve sonrasında kurulan Tatar hanlıkları hakkında yapmış olduğum okumalar sırasında, değerli hocamız Doç. Dr. Serkan Acar’ın ‘Kazan Hanlığı-Moskova Knezliği Siyasi İlişkileri (1437-1552)’ isimli eserini okudum. Bu eserde, Kazan Hanlığı’nı yöneten isimler arasında Sahib Geray Han’ın da ismi geçiyordu. Bu durum, Sahib Geray Han hakkında daha fazla araştırma yapmamı sağladı. Kazan Hanlığı tahtını bıraktıktan sonra Kanuni Sultan Süleyman ile de sefere çıktığını ve ardından Kırım Hanlığı tahtına oturduğunu öğrenmem beni daha da derinlemesine araştırmaya yönlendirdi.” ifadeleriyle araştırmaları esnasında yaşadığı heyecanı ve öğrenme isteğini anlattı. ARAŞTIRMASINI 4 DİLDE KAYNAK TARAYARAK GERÇEKLEŞTİRDİ Ardından devam ettiği araştırmalarında I. Sahib Geray Han’ın Kırım Hanlığı’na altın çağını yaşattığını fark ettiğini kaydeden Yolsever, söz konusu şahsiyet hakkında yeterli bilgiye ulaşamadığını ve mevcut eksikliğin giderilmesi adına 4 dilde kaynaklar tarayarak çalışmalarına başladığını belirtti. Tarihçi, şu ifadeleri kullandı: Bu kadar geniş bir coğrafyada ve uzun bir süre tarih sahnesinde kalmış bir ismin, bu başarıları nasıl ve hangi koşullarda kazandığına dair yeterli bilgiye ulaşamadığımı gördüm. Mevcut eksikliği gidermek amacıyla bu konuda derinlemesine bir çalışma yapmaya karar verdim. Sonuç olarak; Litvan, Leh, Rus ve Türk kaynaklarını kullanarak bu çalışmayı tamamladım. Öte yandan QHA'ya çalıştığı diğer alanlardan bahseden Yolsever, çıkarmayı düşündüğü, Kırım Tatarlarını ilgilendiren çalışmalarından ve Kırım Tatar tarihinde araştırılması gereken, Türk akademisine katkı sağlayacağını düşündüğü konuları aktardı. TARİHÇİ YOLSEVER, DİĞER ÇALIŞMALARINDAN BAHSETTİ Temin ettiği Rus elçi raporları üzerinden gelecek zamanlarda Kırım Hanlığı tarihi üzerine daha fazla çalışma yapmayı düşündüğünü belirten Yolsever, son birkaç yıl içerisinde; “I.Saadet Geray Han Dönemine Ait Rus Arşivlerinde Bulunan İki Ahitnamenin Tercümesi ve Tahlili”,  “Avrupalı Bürokratların Raporlarına Göre Kırım ve Nogay Türklerinin XVI. Yüzyıldaki Gündelik Yaşamları”, “On The Identity of The Tatar Hanzade At The Circumcision Ceremony of Süleyman I’s Sons”, “Kırım Hanlığı’nda Levirat Evlilikler”, “Kırım Yarımadası’nda Rus Askerlerinin İlk Gölgesi: Daniil Adaşev’in 1559 Kırım Baskını” ve “I. Saadet Geray Han’ın Arka Kapı Diplomasisi: Mikita Mıyasnov ile Moskova’ya Gönderdiği Gizli Yarlık” isimli çalışmalar yaptığını ifade etti. Aynı zamanda gelecek aylarda “Rus Elçi Raporlarına Göre Nogayların 1523 Kırım Baskını” isimli çalışmasının yayınlanacağını duyurdu. KIRIM HANLIĞI’NIN KURULUŞ TARİHİNİN AYDINLATILMASI GEREKİYOR Kırım Tatar tarihi içerisinde hâlâ araştırılması gereken pek çok konu bulunduğuna dikkat çeken Yolsever, “Bunların başında Kırım Hanlığı’nın kuruluş dönemi gelmektedir. Tarih yazımında, pek çok devletin kuruluş süreci araştırmacıların yoğun ilgisini çekerken, ne yazık ki Kırım Hanlığı için bu durum geçerli değildir. 2025 yılına gelmiş olmamıza rağmen hanlığın kuruluş tarihi hâlâ tam anlamıyla aydınlatılamamıştır.” ifadesiyle Kırım Hanlığı’nın kuruluş tarihinin aydınlatılması gerektiğini vurguladı. GENÇ ARAŞTIRMACILARA ÖNERİLER Tarihçi Yolsever, gelecek yıllarda Latince ve İtalyanca kaynaklara hâkim genç araştırmacıların, Ceneviz belgelerini derinlemesine inceleyerek Kırım Hanlığı’nın erken tarihine ışık tutabileceklerine dair bir umudu olduğunu aktardı. Yolsever, “Kırım Tatar tarihine dair her katkının, sadece geçmişi anlamaya değil, aynı zamanda kimliğimizi daha sağlam temellere oturtmaya hizmet ettiğine inanıyorum.” ifadelerini kullanarak tarihe ilgi duyan genç araştırmacıları Türk ve Kırım tarihinin derinliklerine inmeye davet etti. Tarihçi Yolsever, Kırım Tatarlarının sesini duyuran QHA'ya röportaj için teşekkürlerini sundu. Kitap, Efe Akademi Yayınları tarafından basılarak satışa sunuldu. Kitabı bu bağlantı aracılığıyla temin edebilirsiniz.

Ukrayna lideri Zelenskıy'ın favori tablosu "Kremlin alevler içinde" Haber

Ukrayna lideri Zelenskıy'ın favori tablosu "Kremlin alevler içinde"

Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) gazeteci Simon Shuster, haftalık haber dergisi TIME için Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy ile özel bir röportaj yaptı. Cumhurbaşkanı Zelenskıy, röportajda gazeteciye Cumhurbaşkanlığı Ofisini gezdirdi. Gazeteci Shuster, Zelenskıy'ın neredeyse altı yıldır görevde olmasına rağmen, ofisine hakim olan ışıltı ve yaldızlara alışkın olmadığını belirtti.  ZELENSKIY: HER BİRİ ZAFERLE İLGİLİ Simon Shuster, Zelenskıy'ın ofisinin arkasında kendisine ait küçük bir odasının bulunduğunu aktardı. Odada, tek kişilik bir yatağın ve kendisinin seçtiği bir dizi tablonun olduğunu belirtti. Shuster, söz konusu tabloların temsil ettikleri şey nedeniyle başkan için önemli olduğunu kaydetti. Zelenskıy'ın odasında; Karadeniz'de batan bir Rus savaş gemisi tablosu, Rus topraklarında savaşan Ukraynalı askerlerin temsil edildiği tablo, üçüncü ve Zelenskıy'ın favorisi olarak da Kremlin'in alevler içinde olduğu bir tablo yer alıyor. Tabloları anlatan Zelenskıy, "Her biri zaferle ilgili. Orada yaşıyorum." ifadelerini kullandı. FAVORİ TABLOSU: KREMLİN ALEVLER İÇİNDE Cumhurbaşkanı Zelenskıy'ın odasında bulunan favori tablosu, Gürcü sanatçı Sandro Antadze'nin "Rüya" adlı eseri. Sanatçı Antadze, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı topyekûn işgal girişimi ve saldırılarını başlatmasıyla tuvalinin başına geçti. Kremlin'de çıkan yangını tasvir eden bu tabloyu, 2023 yılında çizdi. Antadze, tabloyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: "Resmi boyama sürecinde, tüm öfkemi ve nefretimi ona döktüm. Boyama sırasında, bu tuvalin nereye varması gerektiğini, bunun için en iyi yerin neresi olacağını düşündüm... Basit bir duvara asılmaması gerektiğini, enerjisinin kullanılacağı ve somutlaşacağı yere gitmesi gerektiğini açıkça hissettim. " Sanatçı, bu tablonun birçok kopyasını yaptı. Tablolardan birini ise Zelenskıy'a hediye etti. KIRIM HANLIĞININ RUSLARA KARŞI KAZANDIĞI SON BÜYÜK ZAFER: MOSKOVA YANGINI Osmanlı Devleti ve Doğu Avrupa’da büyük yankı uyandıran Kırım Hanı Devlet Giray Han'ın 1571 yılındaki Moskova seferi, Kırım Hanlığı’nın Ruslara karşı kazandığı son büyük zaferdi. Kırım Hanlığı askerlerinin kesin üstünlüğüyle biten savaşta, IV. İvan, Moskova'dan kaçmış ve şehir neredeyse tamamen yanmıştı. Savaşın ardından Devlet Giray Han'a başarısından ötürü "Taht Algan" unvanı verildi. Kırım Hanı I. Devlet Giray, 1571 yılının mayıs ayında Livonya Savaşı nedeniyle zayıf düşen Rus Çarlığı üzerine yürüdü. Moskova'da sadece 6 bin askeri kalan IV. İvan, Kırım Hanlığı orduları karşısında bir varlık gösteremedi ve I. Devlet Giray Han'a yenildi. Tarihe Büyük Moskova Yangını olarak geçen savaşta, Moskova şehri ve çevresi, Kırım Hanlığı ordusu tarafından yerle bir edildi. Öyle ki, Korkunç İvan'ın yanında bulunan Heinrich von Staden adlı Alman tarihçiye göre şehir, çevredeki kasabalar ve Opriçnina Sarayı, 6 saat içerisinde tamamen yandı. Böylece Moskova şehri, Kırım Hanlığının idaresine geçmişti. Ancak, 3 Haziran 1571'de kazanılan zafere rağmen lojistik yetersizlik nedeniyle Kırım Hanlığı kısa bir süre sonra şehirdeki idaresini kaybetmek zorunda kaldı.

1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait bir parça Kıyiv'de tanıtıldı Haber

1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait bir parça Kıyiv'de tanıtıldı

Ukraynalı bilim insanları tarafından restore edilen, Kırım Hanlığı'nın kurucusu 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait ahşap parça, Kırım Tatar Milli Meclisinin (KTMM) Kıyiv’deki ofisinde tanıtıldı. 15. yüzyıla ait eser, Rus işgalinden birkaç ay önce restore edilmek üzere Kırım’dan “Zaporizska Siç” Müzesi'ne gönderilmişti. Müze uzmanları tarafından restore edilen eser birkaç gün önce Kırım Evi Kültür Merkezi Başkanı Ahtem Seytablayev’a teslim edildi ve Kıyiv’e getirildi. 25 Eylül 2024 tarihinde düzenlenen tanıtım etkinliğe Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, KTMM Başkanı Refat Çubarov, Aziz Sofya Katedrali Milli Parkı Genel Müdürü Maksım Ostapenko, Ukrayna Yerel Mimarisi ve Yaşamı Müzesi Genel Müdürü Oksana Starak-Povyakel ve KTMM üyeleri katıldı. 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait bir parça Kıyiv'de tanıtıldı pic.twitter.com/l0em5RMqUz — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) September 26, 2024 "MUTLAKA VATANIMIZA GERİ DÖNECEĞİZ" KTMM Başkanı Refat Çubarov yaptığı konuşmada, “Tarihi anıtlarımızı Kırım’ın dışında görmekten mutlu olacağımızı hiç düşünmezdik. Bu küçük parça çok şey anlatıyor. Kırım Hanlığı 342 yıl varlığını sürdürdü. 342 yıl az bir süre değil. Bu, şimdilik Rus barbarları tarafından kontrol edilen Kırım’ın bizim vatanımız olduğunu teyit ediyor. Ben biliyorum ki, mutlaka vatanımıza geri döneceğiz. Ve bu tarihi eser de bizimle birlikte olması gereken yere geri dönecektir.” dedi. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ise söz konusu tarihi eserin Kırım Tatarları için büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak, “Bu parça bizim için çok önemli. Çünkü bize ait millî eserlerimiz tarih boyunca yok edildi. Eserin restorasyon sürecine katılan herkese teşekkür ediyorum. Halkımız için bu eseri korudunuz ve restore ettiniz.” ifadelerini kullandı. "1. HACI GİRAY HAN'IN ARMASI VEYA SANCAĞIYDI" Aziz Sofya Katedrali Milli Parkı Genel Müdürü, tarihçi Maksım Ostapenko ilgili eserin basit bir ahşap parça olmadığına dikkat çekerek, “Türbenin en yüksek yerinde bulunan bu sembolik parça bir bakıma 1. Hacı Giray Han'ın arması veya sancağıydı.” değerlendirmesinde bulundu. Tarihi eser Kırım Rus işgalinden kurtarılana kadar Kıyiv yakınlarında bulunan Ukrayna Yerel Mimarisi ve Yaşamı Müzesi'nde saklanacak. Kırım Rus işgalinden kurtarıldıktan sonra ise Bahçesaray’daki müzeye iletilecek.

Ukrayna, 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait parçayı restore etti Haber

Ukrayna, 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait parçayı restore etti

Ukraynalı bilim insanları, Kırım Hanlığı'nın kurucusu 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait bir ahşap parçayı aslına uygun bir şekilde restore ederek Kırım Evi Kültür Merkezine teslim etti. Kırım Cephesi girişiminden yapılan açıklamada, Zaporijjya’da Ukraynalı uzmanlar tarafından restore edilen 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait bir ahşap parçanın Kırım Evi Kültür Merkezine teslim etme töreninin gerçekleştirildiği duyuruldu. 15. yüzyıla ait eser Rus işgalinden birkaç ay önce Kırım’dan “Zaporizska Siç” Müzesi'ne getirildi. Müze uzmanları tarafından restore edilen eser, 23 Eylül 2024 tarihinde Kırım Evi Kültür Merkezi Başkanı Ahtem Seytablayev’a teslim edildi. Konu ile ilgili açıklamada bulunan Ahtem Seytablayev, “Bugün gerçekten tarihi bir olay yaşandı. Ukraynalı kardeşlerimiz Kırım Hanlığı'nın kurucusu 1. Hacı Giray Han'ın türbesine ait tarihi eseri teslim etti. Teslim töreni burada, Ukrayna Kozaklarının ana üssü olan Hortıtsa Adası’nda bulunan “Zaporizska Siç” Müzesi’nde gerçekleşti. Buradaki bilim insanları tarihi eserin restorasyonunu gerçekleştirdi. Bu, Ukrainler ile Kırım Tatarları arasında var olan kardeşliğin gerçek kanıtıdır. Bu, bir kere daha tarihimizin önemini vurguluyor. Kırım Cephesi millî eserimizi evine ulaştıracak.” dedi. Kırım Cephesi Girişimi Koordinatörü Feliks Karayev, Kırım Rus işgalinden kurtarıldıktan sonra eserin Yarımada'ya gönderileceğini aktardı.

Prof. Dr. Zeynulla Samaşev, tarihi Altın Orda şehri Saraycık’ı anlattı Haber

Prof. Dr. Zeynulla Samaşev, tarihi Altın Orda şehri Saraycık’ı anlattı

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara Türk dünyasında gerçekleştirdiği arkeoloji çalışmalarıyla tanınan, alanının duayen isimlerinden Kazak arkeolog Prof. Dr. Zeynulla Samaşev, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında; arkeolojik çalışmalar ışığında Altın Orda döneminin önemli şehirlerinden Saraycık’ı anlattı. Kazakistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı A. Margulan Arkeoloji Enstitüsü Astana Şubesinin başaraştırmacısı, Kazakistan Cumhuriyeti “Onurlu Çalışanı” ve bağımsız “Platin Tarlan” ödülünün sahibi olan Prof. Dr. Zeynulla Samaşev, Saraycık şehrinin kısa tarihi hakkında bilgiler verirken ayrıca şehrin Türk dünyasının tarihi açısından önemini değerlendirdi. "ALTIN ORDA TARİHİ KAYNAKLARDA ULU ULUS OLARAK YER ALIR" Günümüzde Kazakistan’ın Atırau bölgesinde yer alan Saraycık şehrinin yazılı kaynaklarda Saraycuk, Saraycik veya Küçük Saray gibi farklı isimlerle yer aldığını belirten Prof. Dr. Zeynulla Samaşev, şehrin ortaya çıkış dönemi ve şehrin jeopolitik konumu hakkında farklı görüşler bulunduğunu söyledi. "Bazı tarihçiler Saraycık’ın hiçbir zaman Altın Orda’nın merkezi bir başşehir olmadığını ve buranın Saray Batu ve Saray Berke şehirlerinin etrafında şekillendiği görüşünü savunuyorlar." diyen Prof. Dr. Samaşev, "Saraycık, 13. yüzyılın sonu ve 14. yüzyıl arasında Altın Orda devletinin, -elbette bilimsel literatürde her ne kadar Altın Orda adlandırması kullanılıyor olsa da esasında bu devletin tarihi kaynaklardaki adlandırması Ulu Ulus olarak biliniyordu- bu tarihi merkezin, Cuci Han’ın yönetimi döneminde ortaya çıkan bir şehir olduğu söylenebilir. Saraycık şehrinin, 13. yüzyılın sonu ve 14. yüzyılın başlarında Altın Orda devletinin doğu bölümlerini yönetmek amacıyla kurulmuş olabileceği görüşünü kabul ediyoruz" ifadelerini kullandı. "SARAYCIK’IN ALTIN ORDA DEVLETİNİN BÜYÜK BİR DİNİ MERKEZİ OLMA İHTİMALİ VAR" Saraycık'ın özellikle Doğu ülkeleri ile kurulan ilişkilerde, özellikle ticari ilişkilerin yönetildiği büyük bir merkez olarak ortaya çıktığını kaydeden Samaşev, şehrin daha sonraları dini ideolojik bir merkeze dönüşmüş olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirtti. Bu görüşe dair birçok tarihi ve arkeolojik veriler bulunduğunu vurgulayan duayen arkeolog, "Özbek Han döneminde Saraycık’ın, İslam dininin bütün Altın Orda devleti içerisinde yayılmasında etkili olan bir dini merkeze dönüştüğü anlaşılıyor. Yine Altın Orda hanlarının burada ilk defa İslamiyet’i resmî türde Saraycık gibi merkezlerde kabul ettikleri biliniyor. Öyle ki, bazı tarihi kaynaklarda Saraycık şehrinde Altın Orda döneminin büyük hanlarının burada meftun olduğu ve şehir içerisinde büyük bir han mezarlığı (panteon) bulunduğu aktarılıyor. Şayet bu görüş doğru ise, Saraycık’ın, bütün Altın Orda yani Ulu Ulus devletinin büyük bir dini merkezi olma ihtimali ortaya çıkıyor" dedi. "ALTIN ORDA HANLARININ, ŞEHRİ KURDURDUKLARI ANLAŞILIYOR" Şehrin tarihi konumu incelendiğinde dini bir merkez olmasının yanı sıra İran, Hindistan, Çin hatta Japonya’dan gelen kervan yollarının geçtiği ticaret merkezi olan büyük ekonomik bir merkez olduğunun anlaşıldığını aktaran Samaşev, "Saraycık’ın sosyoekonomik konumu itibariyle en gelişmiş devrinin 14. yüzyılda ortaya çıktığına dair genel bir görüş bulunuyor. Şehrin kuruluşunda dönemin Altın Orda hanlarının ülkenin farklı bölgelerindeki mimar, usta ve uzmanları getirterek burada (Kuzey Hazar Denizi üzerinde) kısa sürede bu şehri kurdurdukları anlaşılıyor. Saraycık’ın mimari üslubu incelendiğinde farklı sanat anlayışlarının örnekleri bulunuyor. Örneğin, saray ve ibadethaneler ön plana çıkıyor" şeklinde konuştu. "KIRIM HANLARINA AİT ALTIN MADENİ PARALAR VE GÜMÜŞ SİKKELER FAZLACA TESPİT EDİLMİŞTİR" Tarihi kaynaklara göre 1333 yılında bölgeden geçen seyyah İbn-i Battuta'nın Saraycık’ta bulunduğu sırada şehir hakkında önemli bilgiler verdiğini kaydeden Kazak arkeolog, "Battuta, Saraycık’ı Yayık Nehri’nin sahilinde yer alan, içerisinde ibadethane ve zaviyeleri bulunan, nehir yatağında güçlendirilmiş kaleleri ve büyük köprüsü olan bir merkez olarak tanımlıyor. Altın Orda döneminde Saraycık şehrinin en çok geliştiği dönem 14. yüzyıldaki Özbek Han dönemi olmuştur" dedi. "Bu dönemde Saraycık, Altın Orda’nın sosyoekonomik ve manevi-ideolojik bir merkeze dönüşmesinin yanı sıra şehirde sikke darbının da başlandığına dair güçlü kanıtlar bulunuyor." diyen Samaşev, "Bu sikkelerde, farklı bölgelerden, özellikle Hindistan, Çin ve İran’ın yanı sıra batıda Kırım hanlarına ait altın madeni paralarla birlikte yine Altın Orda’nın çeşitli hanları adına kestirilen gümüş sikkeler fazlaca tespit edilmiştir. Ele geçirilen madeni paraların bazıları araştırılmış kalanların ise tetkikleri günümüzde dahi devam etmektedir" ifadelerine yer verdi. "15. YÜZYILDA NOGAY HANLARININ SİYASİ İDARİ MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ" Samaşev, Saraycık’ın Kazak milli tarihi açısından önemini ise şu sözleriyle açıkladı: "Şehir, tarihte Cuci ulusunun siyasi ve ekonomik anlamda büyük bir merkezi olmasının yanı sıra şehrin mimari üslubu ve sanat anlayışında Batı ve Doğu kültürlerinin derin etkisini barındıran büyük bir ideoloji üzerine kurulmuş olmasıydı.  Bu merkeze özellikle Yayık Nehri’nin doğu kesimindeki göçebe bozkır kabilelerinin kendi folklorik ve kültür ögelerini taşıdıklarını görmekteyiz. Sonuç olarak 14. yüzyılda en gelişmiş devrini yaşayan bu merkez, daha sonraları Altın Orda Devleti’nin dağılmasıyla eski konumunu kaybederek zamanla gerilemeye başladı. Burası 15. yüzyılda Nogay kabilelerinin, Nogay hanlarının siyasi idari merkezine dönüştü.Sonrasında şehir Kasım Han ve Han Berdibek dönemlerinde Kazak Hanlığı’nın merkezi şehirlerinden birisine dönüştü. Yani Altın Orda Devleti’nin kurulmasında önemli rol oynayan bu merkezin, daha sonraları Nogay ve Kazak hanlıklarının kuruluşlarında da önemli bir rol oynadığı görülmektedir." "Saraycık’ın 16. yüzyılın ortasında; 1581 yılında Rus yayılmacılığı Yayık Nehri’ne ulaştığı sırada, nehir yoluyla şehre ulaşan Ruslarca tahrip edildiğini (yakıldığını) biliyoruz" bilgisini paylaşan arkeolog, Bu hadiseye dair tarihi kaynakların tanıklık ettiğinin altını çizdi. Saraycık'ın Çarlık Rus hâkimiyetine girmesi sonrasında ise şehir kalıntıları üzerinde büyük bir askeri garnizon oluşturulduğu bilgisini paylaştı. "BÜTÜN BU HAN MEZARLARI, ÇARLIK RUSYASI DÖNEMİNDE TAHRİP EDİLDİ" Genel itibariyle şehrin her bir arkeolojik katmanı incelendiğinde, o döneme ait önemli olayları yansıtan bulgulara ulaşmanın mümkün olduğunu kaydeden Samaşev, "Saraycık’ın Kazak tarihi için en önemli vasfı, Kazak Hanlığı’nın en önemli temsilcilerinden olan Kasım Han’ın burada gömüldüğüne dair görüşlerin bulunuyor olmasıdır. Bu hususta da günümüzde han mezarlığının tespitine dair arkeolojik kazı çalışmalar sürdürülmektedir. Sonrasında bu merkezde (Saraycık’ta), Nogay devletinin merkezi olduğu için kendilerini 'Mirza' olarak adlandıran bütün Nogay mirzalarının burada gömüldüğü görülüyor. Bütün bu han mezarlarının Çarlık Rusyası döneminde tahrip edilmiş olması sebebiyle Altın Orda ve sonrasındaki döneme ait bütün yapılar yok olmuştur. Geriye kalan bazı yapılar geçmiş asırda 1930’lu yıllara kadar ulaşabilmiş fakat bu kalıntılar da günümüze kadar ulaşamadan yok olmuştur" dedi. "ÖZELLİKLE ALTIN ORDA TARİHİ ARAŞTIRMALARINDA SARAYCIK ŞEHRİNİN YERİ OLDUKÇA ÖNEMLİ" Samaşev, tarihi Altın Orda şehri Saraycık hakkındaki değerlendirmelerini şu cümlelerle tamamladı: "Saraycık’ta özellikle Kasım Han’ın naaşının bulunduğu bölgelerde arkeolojik kazılar yürütülse de yazılı kaynaklar her ne kadar Kasım Han’ın burada gömüldüğünü doğruluyor olsa da Çarlık Rusyası döneminde bu mezar alanının yok edilmiş olma ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. Genel itibariyle bu şehir, iki nehir merkezinde ada gibi bulunması sebebiyle zamanla yaşanan su baskınları sebebiyle kültürel katmanların da bozulduğunu belirtmeliyiz. Özellikle şehrin tam olarak tahrip olmasından sonra Nogay mirzalarının mezar alanına dönüştüğü görülüyor. Daha sonraki Kazak Hanlığı döneminde de burasının ruhani bir mezar alanına dönüşmesi sebebiyle kültürel katmanlarının iyice bozulduğu anlaşılıyor. Böylelikle bizim ulusal tarihimizde özellikle Altın Orda tarihi araştırmalarında Saraycık şehrinin yeri oldukça önemli olup araştırmacılara önemli bilgiler sunduğunu söyleyebiliriz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.