SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Qha

QHA - Kırım Haber Ajansı - Qha haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Qha haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü'nde Kırım Tatar gazeteci olmak Haber

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü'nde Kırım Tatar gazeteci olmak

Bugün, bölgesel ve küresel pek çok alanda doğru, güvenilir ve tarafsız bir tutumla kamuoyunu bilgilendiren basın sektörünün 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü. Bu özel gün, 1860'da Agâh Efendi ve Şinasi'nin çıkardığı ilk özel gazete Tercüman-ı Ahval'in yayın hayatına başlamasıyla atılan adım nihayetinde 1960'da PTT tarafından basılan posta puluyla birlikte tarihteki yerini aldı. Böylelikle özgürlüğün sesi olan gazeteciler, doğruyu kamuoyuna sunmaktan hiçbir zaman geri durmadı. RUSYA KIRIM TATAR GAZETECİLERİ SORGUYA ÇEKİYOR Ancak bazı gazeteciler o kadar şanslı değil. Bunlardan biri de işgal altındaki Kırım'da Rus baskısını dünya kamuoyuna duyurmaya çalışan gazeteciler. İşgalci yönetim, 2014 yılında Kırım'da varlığını silmeye çalışarak baskı altına aldığı Kırım Tatarlarının sesini duyurmaya çalışan gazetecileri sorguya çekiyor, gözaltına alıyor veya haksız yere tutukluyor. Yarımadada yalnızca Rus propagandası yapan kişiler ve medya organları faaliyet gösterirken bağımsız gazetecilik tamamen askıya alınmış durumda. Gazetecilik faaliyetlerinin icra edilememesi ve Kırım'da gazetecilerin sesinin kısılması ise yarımadada "yurttaş gazetecilik" oldusunun hızla gelişmesine sebep oldu. Kırım Tatar halkı, özellikle sosyal medya aracılığıyla "yurttaş gazetecilik" yaparak, çevrim içi platformalardan alıkonulan siyasî tutsakları duyurmaya çalışıyor. Ancak yurttaş gazeteciler de her geçen gün işgalci güçlerin baskısına maruz kalıyor. İŞGALCİLER LUTFİYE ZUDİYEVA'YI UYARDI Son olarak Kırım Tatar yurttaş gazeteci ve insan hakları savunucusu Lutfiye Zudiyeva 18 Ekim'de evinde Rus işgal polisi tarafından “yasaları ihlal etmeme” yönünde uyarıldı. İnsan hakları ihlâllerini gündeme taşıyan Zudiyeva, Rus makamları tarafından "yabancı ajan" olarak tanındı. Öte yandan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) 6 Ekim'de "Gazeteciler Önemlidir: Rusya Federasyonu Tarafından Esir Tutulan Ukraynalı Gazetecilerin Serbest Bırakılması İçin Çabaların Artırılması Gerekiyor” başlıklı kararı kabul etti. Kararda ilk kez "yurttaş gazeteci" terimini kullananan AKPM, yurttaş gazetecilerin işgal altındaki olayları haberleştirmek için her gün risk aldığını vurguladı. RUSYA MEDYA MENSUPLARINA KARŞI 800'DEN FAZLA SUÇ İŞLEDİ: 108 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ AKPM, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı geniş çaplı işgal girişimi 24 Şubat 2022'den bu yana medya mensuplarına karşı 800'den fazla suç işlediğini ve bu suçlar arasında 108 kişinin öldürüldüğünü resmen kayda geçirdi. ESİR ALINAN 26 UKRAYNALI GAZETECİ İÇİN SERBESTLİK ÇAĞRISI Ayrıca işgalci Rusya'nın Ukrayna'da sürdürdüğü topyekûn saldırıları kapsamında Ukraynalı gazeteciler hayatını kaybederken, onlarcası ise esaret altında. Sivillerin ve kritik altyapı tesislerinin hedef alındığı, insanlık suçlarının bir bir işlendiği savaşı duyurmaya çalışan gazeteciler Rus saldırıları altında dünyayı doğruya yönlendirmeye çalışıyor. Bu kapsamda AKPM 6 Ekim 2025 tarihli açıklamasında esir alınan 26 Ukraynalı gazetecinin serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Ukrayna Milletvekili Yevheniya Kravçuk, “AKPM, 26 Ukraynalı gazetecinin Rus esaretinden serbest bırakılması çağrısında bulundu ve Rusya'nın 24 Şubat 2022'den bu yana medya çalışanlarına karşı 800'den fazla suç işlediğini kaydetti!” bilgisini verdi. Gazeteciliği propganda aracı olarak kullanarak dünyayı yanıltmayı ve savaşı meşru göstermeyi amaçlayan işgalci Rusya ayrıca ülkede kendisine yaptırım uygulayan ülkelerin medyasına kısıtlama getirdi. RUSYA, QHA'YI DA YASAKLADI İşgal altındaki Kırım'da mevcut durumu gündeme taşıyan Kırım Haber Ajansı (QHA) da yarımadanın 2014 yılındaki işgali sonrasında Rusya tarafından susturuldu. Gerçeklerin açığa çıkmasından endişe duyan Vladimir Putin idaresindeki Rusya, QHA'yı yasakladı. KIRIM TATAR MEDYA KURULUŞLARI KIRIM'I TERK ETMEK ZORUNDA KALDI Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesinin ardından aralarında Kırım Haber Ajansının (QHA) da olduğu birçok medya kuruluşu, yarımadadaki faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. ATR ve Lâle televizyon kanalları, Meydan ve Lider radyoları, Rusya Telekomünikasyon Kontrol İdaresine (Roskomnadzor) birçok kez başvuruda bulunmalarına rağmen Rusya lisansı verilmemesi nedeniyle 1 Nisan 2015 tarihinden itibaren yayınlarını zorunlu olarak durdurdu. Roskomnadzor’un lisansını alamayan QHA da merkezini Kıyiv’e taşımak zorunda kaldı.

Büyükelçi Celâl: Kırım özgür olunca savaş bitmiş olacak! Haber

Büyükelçi Celâl: Kırım özgür olunca savaş bitmiş olacak!

Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Nariman Celâl, Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınması, işgal altındaki Kırım’da güncel durum ve Ukrayna’nın işgal sonrası hazırlıklarıyla ilgili Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamalarda bulundu. Ukrayna’da geçen aylarda kabul edilen Kırım Tatarca İmlâ Kılavuzunun büyük önem taşıdığını vurgulayan Büyükelçi Celâl, savaşın her ne kadar trajik olsa da Ukrayna’nın, Ukrayna’daki halkların ve yerli halkların gelişimini durduramayacağının altını çizdi. Celâl, “Bizim inkişaf sürecimiz devam ediyor. Kırım Tatar dili için alınan bu karar çok önemli, tarihî bir adımdır. Kırım Tatar dilinin korunması ve geliştirilmesine hizmet ediyor. Bu sadece Kırım Tatarları için değil, bütün Ukrayna için, Türk dünyası için de önemli. Çünkü kültürlerarası diyaloğu güçlendiriyor. Kılavuz dil ve edebiyat, eğitim, medya için çok önemlidir. Dilimiz sürgün sebebiyle çok zor durumda kaldı. Şimdi yeniden canlandırmak için adımlar atılıyor. Ukrayna Latin alfabesini kabul etti, şimdi de bu kılavuz kabul edildi.” dedi. UKRAYNA’DA KIRIM TATAR DİL GÜNÜ İLAN EDİLECEK Ayrıca Ukrayna’da Kırım Tatar Dili Günü’nün kabul edilmesi için de bir girişim olduğunu belirten Celâl, “Bu, eylül ayında olacak. 2032’ye kadar Kırım Tatar dilinin geliştirilmesi stratejisinin bir parçasıdır. Ukrayna bu yolda sistemli bir siyaset izliyor. Ne kadar çok Ukrayna’da yaşayan milletlere destek olunursa, o kadar Sovyet geçmişinden uzaklaşılacak ve modern bir devlet olunacak.” ifadelerini kullandı. “1944 SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMININ TANINMASI BİR ADALETTİR” Celâl, 1944 yılında yaşanan Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınmasının hem tarihî adalet hem de kurbanların anısını yaşatmak açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Celâl, Sovyetler Birliği döneminde yalnızca Kırım Tatarlarının değil, Ukraynalılar, Kafkasya, Türkistan halklarının da ağır baskılara, sürgünlere ve kayıplara uğradığını hatırlatarak, “Çok insan kayboldu, hapishanelerde öldü, sürgün edildi. Bu nedenle sürgünün soykırım olarak tanınması, hem kurbanların anısını yaşatmak hem de tarihî adaleti sağlamak için önemlidir. Ayrıca bugünkü Rus işgalinde de baskılar sürüyor. Binlerce insanımız Kırım’ı terk etmek zorunda kaldı. Biz buna yeni bir sürgün diyoruz.” cümlelerini sarf etti. GEÇMİŞTE HESAP SORULMAYAN SUÇLAR BUGÜN DE İŞLENİYOR Ukrayna Parlamentosunun başlattığı girişimlerle Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınmasına yönelik çağrıların uluslararası alanda karşılık bulduğunu kaydeden Celâl; Litvanya, Letonya, Kanada, Polonya, Çekya, Estonya ve Hollanda parlamentolarının bu yönde karar aldığını belirtti. “Bu liste daha da genişleyecek” diyen Celâl, Rusya’nın bugün Kırım’da uyguladığı baskılar nedeniyle binlerce Kırım Tatarının yeniden yurtlarından ayrılmak zorunda kaldığını ifade etti. Celâl, bu durumu “yeni bir sürgün” olarak nitelendirdi. Ayrıca Celâl, “Geçmişte hesap sorulmayan suçlar, bugün yeniden işleniyor. Stalin döneminin suçları gibi. Bu yüzden tanınma çok önemlidir, hem geçmiş hem gelecek için.” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte Celâl, Ukrayna’nın hiçbir zaman Kırım’dan vazgeçmeyeceğini belirterek, “Kırım’ın özgürleşmesi için her gün, her saat çalışılıyor. Cumhurbaşkanımız Volodımır Zelenskıy ve Ukrayna Dışişleri Bakanımızın ağzından da duydum: Kırım bizim için çok önemli, asla unutmayacağız.” dedi. BÜYÜKELÇİDEN KIRIM PLATFORMU’NA VURGU Büyükelçi, Kırım Platformu’nun bu kapsamda kritik bir rol oynadığına değinerek, Türkiye’nin platforma düzenli katılımının Ukrayna için çok değerli olduğunu ifade etti. 2024 yılında serbest bırakıldıktan sonra katıldığı Kırım Platformu’na işaret eden Celâl, “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını dinledim. O zaman Sayın Cumhurbaşkanı, 'Kırım uluslararası hukuka göre mutlaka Ukrayna'ya dönecek' dedi.” şeklinde konuştu. Kırım’da Kırım Tatarlarının ve Ukraynalıların ağır baskılarla karşı karşıya olduğunu aktaran Celâl, Rusya’nın işgaliyle birlikte halkın dil, kültür ve ekonomik yaşamının sekteye uğradığını belirtti. Celâl, Rusya’nın Kırım’ı 11 yıldır işgal altında tuttuğunu belirterek, “Bu işgal, Kırım Tatarları ve Ukraynalılar için yeni bir millî trajedidir. 1990’larda halkımız yeniden canlanmaya başlamıştı. Dilimizi, kültürümüzü, ekonomimizi yeniden inşa ediyorduk. Ama 2014’ten sonra bu süreçler tamamen kesildi.” dedi. “RUSLAR TÜRKLERİ TERÖRİST İLAN ETMİŞTİ” Büyükelçi, Kırım Tatar Millî Meclisin (KTMM) işgalin başından beri Rusya tarafından yasaklandığını hatırlatarak, “Uluslararası mahkeme bu yasağın kaldırılması yönünde karar aldı ama Rusya bunu uygulamadı. Yüzlerce aktivist baskılara maruz kaldı, hapishanelerde işkence gördü. Şu anda 250’ye yakın kişi siyasi tutuklu olarak tanınıyor, çoğu Kırım Tatarı ve Müslüman.” ifadelerini kullandı. Kendi siyasî tutsaklık zamanlarını da anımsatan Celâl, “Ben 3 yıl Rus hapishanelerinde bulundum. Orada yüzlerce Türk halklarının temsilcilerini gördüm. Hepsi ‘terörist’ ilan edilmişti. Bu akılla izah edilemeyecek bir şeydir.” cümlelerini sarf etti. Rusya’nın Kırım’da uluslararası hukuka aykırı olarak demografik değişimler yaptığını vurgulayan Celâl, “Yüz binlerce Rus vatandaşı Kırım’a yerleştirildi. 2022’den sonra ise zorunlu askerliğe başlandı. Bu nedenle binlerce insan vatanını terk etmek zorunda kaldı. Sadece Kırım Tatarlarından 30 bine yakın kişi anavatanını bırakmak zorunda kaldı.” şeklinde konuştu. Celâl, Ukrayna devlet kurumlarının bu baskıların tümünü yakından takip ettiğini ve Kırım’ın özgürleşmesi için mücadeleye devam ettiklerini ifade etti. RUSLAR KIRIM’DA KORKU SİYASETİ GÜDÜYOR Ayrıca Celâl, Rusya’nın Kırım’daki baskılarını “korku siyaseti” olarak nitelendirdi. Celâl, “Ben fikirlerimi açıkça söyledim, bir yerden saklamadım. Ayrıca fikirlerimi Rusların kanunlarına göre söyledim; kanunsuz bir harekette bulunmadım. Buna rağmen hapse atıldım. Böylece herkese şu mesajı verdiler: Eğer ses çıkarırsanız, siz de hapishanede olacaksınız.” ifadelerine yer verdi. Kırım’da resmî kayıtlara göre 230 ila 300 arasında siyasi tutuklu bulunduğunu belirten Celâl, gerçek sayının çok daha yüksek olduğunu, ancak insanların korkudan şikâyetlerini dile getiremediğini söyledi. Celâl, “Bize ulaşanların bir kısmı bile yalvararak haber yapmamamızı istiyor. Çünkü Rusya’nın baskısı daha da artar diye korkuyorlar.” dedi. “BEN AÇIKÇA KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİM” Rusya’nın yalnızca Kırım Tatarlarına değil, kendi vatandaşlarına da aynı korku politikasını uyguladığını söyleyen Celâl, hapishanede tanıştığı bir Rus tutsağın sözlerini, “O bana, ‘Ben de internette bu rejime karşı yazdım, beni bundan dolayı hapse attılar. Korktum, bir daha hiçbir şey yapmadım’ dedi.” şeklinde aktardı. Öte yandan Celâl, tüm baskılara rağmen fikirlerini söylemekten vazgeçmeyeceğini vurgulayarak, “Ben önceden de şimdi de gelecekte de açık söyleyeceğim. Çünkü bu, milletim ve devletim için adaletli ve gerekli bir duruştur.” dedi. Büyükelçi Celâl, Ukrayna’nın Kırım stratejisi hakkında da açıklamalar yaptı. Büyükelçi, işgal altındaki Kırım’ın gündemden düşmüş gibi görünmesine rağmen, Ukrayna’nın Kırım’dan asla vazgeçmediğini vurguladı. Celâl, ABD’nin Trump döneminde Kırım Deklarasyonu ile işgali tanımadığını ve Kırım’ın özgürleşmesi için gerekli desteği sağlamaya devam edeceğini hatırlattı. “KIRIM ÖZGÜR OLUNCA SAVAŞ BİTMİŞ OLACAK” Celâl, Ukrayna’nın Kırım için sistemli ve uzun vadeli bir strateji yürüttüğünü belirterek, bu stratejinin hem Kırım Tatarlarını hem Ukrayna askerlerini kapsadığını şu sözlerle ifade etti: Birincisi, benim için en önemlisidir: Ukrayna’yı korkutan bizim askerlerimiz; onların hepsi diyor ki, “Yok, biz Kırım’ı vermeyeceğiz.” Öyle bir zaman gelecek ki biz mutlaka Kırım’a girecek ve Kırım’ı azat edeceğiz. Biz hazırız; bu sebepten herkes, hem Ukrayna içinde hem de dışında, bunu bilecek. Kırım Tatar milleti, bizim Ukrayna askerlerimiz ve Ukrayna’nın milleti aslında çokluğu, aramızda elbet sapkınlar da var ama onların sonu belli. Bizim Cumhurbaşkanımız ve hükûmetimiz Kırım’ı unutmadı ve stratejimiz var; aslında bizim Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanan bir Kırım’ın kurtuluşu ve yeniden entegrasyon stratejisi var. Onu unutmadık. Bu savaş Kırım’da başladı ve Kırım’da mutlaka sona erecek. Kırım ne zaman azat edilecek ve Ukrayna’ya dönecek, işte o zaman savaşın bittiğini söylemek mümkün olacak.

Miss Turkey güzeli Dr. İdil Bilgen: Önemli olan, Türk kadınının her şeyi başarabileceğini göstermektir Haber

Miss Turkey güzeli Dr. İdil Bilgen: Önemli olan, Türk kadınının her şeyi başarabileceğini göstermektir

Türkiye'nin Kıyiv Büyükelçisi Mustafa Levent Bilgen'in kızı, Türkiye'nin güzellik kraliçesi Dr. İdil Bilgen, sağlık alanında yürütülen projelere katkı sağlamak adına Ukrayna'da temaslarda bulundu. Dr. Bilgen; Ukrayna'ya geliş amacını, izlenimlerini, kazanmış olduğu Miss Turkey 2024 Güzellik Yarışması ve Türkiye'yi temsil edeceği Miss World Yarışması başta olmak üzere hakkında merak edilen tüm soruları Kırım Haber Ajansı için yanıtladı. "UKRAYNA’YA HAYRAN KALDIK" Ukrayna’yı ikinci kez ziyaret ettiğini söyleyen İdil Bilgen, ülkedeki izlenimleri hakkında, "Geçtiğimiz yıl, kardeşim Metehan ile birlikte babamı görmek için birkaç günlüğüne gelmiştik. O kısa ziyaret sırasında hem kardeşim hem de ben Ukrayna’ya hayran kaldık. Ukraynalılar o kadar içten, samimi, sıcak, kültürlü, bilgili, mütevazı, yardımsever ve güler yüzlü insanlar ki, onlarla tanışmaktan ve sohbet etmekten büyük keyif alıyorum. Ülkede savaşa ve zorluklara rağmen her Ukraynalının aynı kucaklayıcı, pozitif, doğal, ve zarif tavırları, buraya olan sevgimi daha da özel kılıyor. Birkaç Ukraynalıya, savaşın ortasında nasıl bu kadar pozitif ve kucaklayıcı kalabildiklerini sorduğumda, hepsi bana aynı cevabı verdi; 'Hayatta kalmak ve yaşamak için başka bir yolumuz yok.' Bu dayanışma, direnç ve azim çok önemli ve değerli" ifadelerini kullandı. BİLGEN, ÇOCUKLARA İLK YARDIM EĞİTİMİ VERECEK "Babam ilk kez Kıyiv’e atandığında, mezuniyetimden sonra buraya geleceğimi ve bu savaş döneminde Ukraynalılara destek olmak için elimden geleni yapacağımı kendisine söylemiştim" diyen Bilgen, Ukrayna'da katıldığı programlara ve etkinliklere ilişkin olarak, "Elbette, eğitim nedeniyle ailemden uzakta geçirdiğim yaklaşık 8 yılın ardından, mezuniyet sonrası babamla tekrar vakit geçirmek ve birlikte yaşamak istiyordum. Aynı zamanda, Kıyiv’de önemli sağlık girişimlerine katılarak Ukraynalılara destek olmayı da hedefliyordum ve şu an burada buna yönelik olarak bazı girişimler yapıyorum. Burada, özellikle meme ve rahim ağzı kanseri gibi kadın sağlığı konularında farkındalık yaratmak için çalışıyorum. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sıbiha'nın değerli eşi Sayın Tetyana Sıbiha ve Ukraynalı Diplomat Eşleri Derneği ile birlikte farklı hastaneleri ziyaret ettim. Hastane yöneticileriyle bir araya geldim ve görüşmelerimizde, savaş nedeniyle Ukrayna’daki mevcut sağlık krizleri, rahim ağzı kanserine karşı HPV aşısı için yeterli imkanın bulunmaması, taramalara erişimin kısıtlı olması ve HPV enfeksiyonları ile rahim ağzı kanseri hakkında bilgi eksikliği gibi önemli konuları ele aldık. Bu ziyaret sırasında, hastanede tanıştığım değerli bir jinekolog tarafından, Ukrayna’da rahim ağzı kanserinin ortadan kaldırılması için düzenlenen Uzman Konseyine konuşmacı olarak davet edildim. Bu etkinlik, alanında saygın profesörler, önemli sivil toplum kuruluşları, Sağlık Bakanı Yardımcısı, Dışişleri Bakanı’nın eşi ve birçok seçkin davetlinin katılımıyla gerçekleşti. Ayrıca, Temmuz 2024’te saldırıya uğrayan Ohmatdıt Hastanesinin onkoloji bölümünü ziyaret ettim; çocuk onkoloji hastalarıyla vakit geçirerek onlara hediyeler verdim. Bu hastaneyi ziyaret etmek benim için önemliydi, çünkü yaz aylarında yaşanan korkunç saldırıyı yakından takip etmiş ve burada tedavi gören çocuklara bir nebze olsun moral olabilmek istemiştim. Bunun yanı sıra, UNICEF’le de görüşmeler gerçekleştiriyorum ve bu hafta tren istasyonunda çocuklarla sanat etkinlikleri yapacağım. Ayrıca, TİKA’mızın yardımda bulunduğu bir okul ile ve Kıyiv’de UNHCR ile iş birliği içinde çalışan bir sivil toplum kuruluşu ile çocuklara yönelik ilk yardım eğitimleri vereceğim. Çocuklar, bu yaşta duyduklarını ve gördüklerini hafızalarına kazıyor, bu yüzden onlara temel ilk yardım bilgilerini renkler, şekiller ve interaktif yöntemlerle öğretmek istiyorum. Kim bilir belki de birkaçı gelecekte doktor olur. Ben de 11-12 yaşlarındayken doktor olmak istediğimi biliyordum ve bugün burada, yeni mezun bir doktor olmanın mutluluğunu yaşıyorum" değerlendirmesini yaptı. "KIYİV, ETKİLEYİCİ BİR BAŞKENT" Ziyareti esnasında Kıyiv'i görme fırsatı olduğunu ve çok sevdiğini kaydeden Dr. Bilgen, şehri, "etkileyici, güzel, kültürel dokusu olan bir başkent" olarak tanımladı. Zaman buldukça şehri keşfetmeye çalıştığını dile getiren Bilgen, "Ukrayna Dışişleri Bakanlığını ziyaret etme fırsatım oldu; tarihi bir yapı ve iç tasarımı oldukça zarifti. Turistik yerler arasında ise St. Sofia ve St. Michael kiliselerini gezdim. Ukrayna Milli Operasında Snow Queen balesini, Kıyiv Operetta Tiyatrosu’nda Chicago müzikalini izledim. Gösteriler olağanüstüydü; sahne tasarımı, kostümler, orkestra, danslar ve oyunculuk her anlamda kusursuzdu. Bu performanslarla bir kez daha sanatın ve müziğin insanları nasıl birleştirdiğine şahit oldum. Ukraynalıların bu gösterilere katılım sağlayarak sanat ve müziği desteklemeye devam etmesi, kültürel derinliklerini ve sanata verdikleri değeri gözler önüne seriyor. Ayrıca, Ana Vatan Anıtı'nı ve Bağımsızlık Meydanı’nı ziyaret ettim. Taras Şevçenko Üniversitesini ve Ukrayna Millî Sanat Akademisine bağlı Modern Sanat Araştırma Enstitüsünü de ziyaret etme şansım oldu. Lart Galeri’ye de gittim ve burada dünyaca ünlü sanatçı Ivan Marçuk’un eserlerini inceleme fırsatı buldum. Podil semtinde ve şehir merkezinde yürüyüş yapmayı da seviyorum. Şehirdeki bina tasarımları, sokakların mimarisi ve detaylara gösterilen özen gerçekten çok ince bir mimari zevki yansıtıyor" diye konuştu. "BANA GÖRE; HAYATTA, DOKTOR OLMAKTAN DAHA TATMİN EDİCİ BİR MESLEK YOK" Dr. İdil Bilgen, QHA'nın meslek olarak neden tıp alanını seçtiği sorusunu ise şöyle yanıtladı: Ben her zaman tıp okumayı istedim. Kendim için hiçbir zaman farklı bir kariyer yolu görmedim ve düşünmedim. Bana göre hayatta, doktor olmaktan daha tatmin edici bir meslek yok. Hasta-doktor iletişimi son derece hassastır; hastalar size, sağlık sorunlarına çare bulacağımız umuduyla gelirler. Bir doktor olarak, yalnızca hastalarınızın tedavi sürecine rehberlik etmekle kalmaz, aynı zamanda onların mücadelelerine ve zaferlerine de ortak olursunuz. Doktorluk ünvanı, isminden çok daha fazlasını ifade eder; hangi branşta olursanız olun, hastalarınıza sağlıklarını geri kazandırmak için çalışırsınız. Hastalara ve ailelerine destek olabilmek benim için büyük bir ayrıcalık. Ayrıca, meraklı bir yapıya sahibim ve öğrenmeyi çok seviyorum. Tıp bilimi, teknolojiyle iç içe olan, teknolojiyle gelişen bir alan ve bu meslekte yer alanları sürekli yenilikleri takip etmeye teşvik ediyor. İnsan sağlığını iyileştirmeye yönelik bu dinamik süreç, özellikle benim seçtiğim radyasyon onkolojisi alanında benzersiz ve süratle gelişen bir boyut kazanıyor. Röportaj kapsamında hobilerinden de bahseden Bilgen, "Spor yapmaya gerçekten bayılıyorum. Çocukluğumdan beri sporla iç içeyim ve bu yüzden spor, benim için yalnızca bir hobi değil aslında; bir yaşam tarzı. Genç yaşımda koşmaya başladım ve okuduğum tüm okullarda koşu takımına girdim. Ayrıca, bir süre ortaokul ve lisede düzenli olarak voleybol oynadım. Küçük yaşlardan itibaren sporla iç içe büyüdüğüm için fitness hayatımın doğal bir parçası oldu. Spor rutinim açısından, genellikle fonksiyonel fitness, ağırlık ve dayanıklılık çalışmaları yapıyorum. Üniversitedeyken de düzenli spor salonuna gidiyordum. Dans etmeyi de çok seviyorum; bir süre modern dans ve hip-hop danslarını yaptım. Lise yıllarında dans ederken çok keyif alıyordum, şimdi ise vakit buldukça eğlence amaçlı devam ediyorum. Dans ettiğimde sadece müziği ve koreografiyi yaşıyorum. Dans keyifle yaptığım bir hobim iken şimdi bazı arkadaşlarımla buluştuğumda sosyal hayatımızın da eğlenceli bir parçası oluyor." dedi. "KENDİME VAKİT AYIRMAYI İHMAL ETMEDİM" "İş yoğunluğunuz arasında kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?" sorusuna ise şu cevabı verdi: "Bu harika bir soru. Gerçekten çok yoğunum, ancak aslında herkes kendi hayatına göre yoğun, değil mi? Önemli olan bu süreci nasıl yönettiğimiz çünkü yoğun tempomuz asla bitmeyecek; kendi adıma konuşursam yoğunluğum her geçen gün artıyor. Hem Kıyiv’de sosyal sorumluluk çalışmalarımı yürütüyorum, yıllardır devam ettirdiğim tıp araştırma projelerimi sürdürüyorum ve bu projelerin raporlarını yazıyorum. Ayrıca Kıyiv’deki davetler için konuşmalar hazırlıyorum, etkinlik fikirleri araştırıyorum ve tabii ki, tıp kariyerim için ayrı bir süreç yönetiyorum. Elbette, birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışırken zaman zaman kendimi stresli hissedebiliyorum. Ancak eğitim hayatım boyunca ve şu anda da, her zaman kendime vakit ayırmayı ihmal etmedim. Spor yapmak ve ailemle, yakın arkadaşlarımla vakit geçirmek, aslında benim için gerçekten değerli olan 'kendime zaman' anlamına geliyor. Bunu, çok sıkı bir zaman yönetimi programı uygulayarak başarabildiğimi düşünüyorum. Her gün günlük görevlerimi tamamlamaya özen gösteriyorum. Çok erken kalkar ve geç yatabilirim ancak o gün yapılacaklar listemi mutlaka bitiririm. Programımı verimli, vakitlice ve proaktif bir şekilde yürütmeye özen gösteririm. Edindiğim bu disiplinli çalışma alışkanlıkları sayesinde, her gün spor yapacak ve kitap okuyacak vakit bile bulabiliyorum." "TOPLUMDA FARKINDALIK YARATABİLMEYİ HEDEFLİYORUM" Dr. Bilgen, geçen yıl birinci olduğu güzellik yarışmasına katılmaya karar verme süreci hakkında ise "Miss Turkey ve Miss World güzellik yarışmalarını, kadının önce Türkiye’ye, sonra da dünyaya açılan pencereleri olarak değerlendiriyorum. Bu platformları, toplumu önemli konularda bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak adına büyük bir fırsat olarak görüyorum. Daha önceki röportajlarımda da hep bunun altını çizdim. Yeni hekimlik yolculuğuna başlayan bir genç kadın olarak, Miss Turkey ve Miss World platformlarında kadın sağlığına dair özellikle meme ve rahim ağzı kanseri farkındalığı ile önlem, taramalar ve erken teşhis konularına dikkat çekmeye çalışıyorum. Ulusal ve uluslararası düzeyde bu önemli konulara odaklanarak toplumda farkındalık yaratabilmeyi hedefliyorum. Biz gençlerin, toplumsal sorumluluk alarak bu tür konularda aktif olmamız gerektiğine inanıyorum. Zira çağ değişiyor ve artık geleceği şekillendirmede söz sahibi olan biz gençleriz. Bu uluslararası platformu, kadın sağlığına dair bilgi paylaşımı ve farkındalık yaratma konusunda büyük bir kaynak olarak değerlendiriyorum. Miss World yarışmasının da sloganı 'Beauty with a Purpose' yani 'amacı olan güzellik'tir." değerlendirmesini yaptı. BİLGEN'DEN KADINLARA MESAJ QHA aracılığıyla Türk kadınlarına da bir mesaj ileten Bilgen şunları söyledi: Güzelliğin hem kutlandığı hem de sorgulandığı küresel bir platformda yer alan bir genç kadın olarak, önemli bir mesajı paylaşma sorumluluğunu hissediyorum. Bu mesajı, özellikle sosyal medya paylaşımlarımda sürekli olarak vurgulamaya çalışıyorum. Öncelikle, ülkemize doğal güzelliğin önemini hatırlatmak isterim. Dijital dünyanın yön verdiği bir çağda, genç kadınlar toplumsal eğilimlerle şekillenen güzellik standartlarına uyma konusunda ciddi bir baskı hissediyor. Maalesef, kendimiz olmanın o güçlü zarafetini unutmuş durumdayız. Gerçek güzellik, değişmeden kendimizi sevmek olmalı; ancak bu gerçeği ne yazık ki, göz ardı ediyoruz. Geçici eğilimler ve toplumsal baskılarla şekillenen uyum arayışı, kendi özelliklerimizi unutmamıza yol açıyor. 21. yüzyılda dünya bireyselliği kutlarken, neden hala kendimizi bir imaja uydurmak için bu kadar istekli oluyoruz? Benzersizliğin kutlandığı bir çağda yaşarken, herkesin 'aynı olma' yarışından bir adım geri çekilmesini öneriyorum. Sağlık nedenleri ya da kişisel tercihler doğrultusunda yapılan tıbbi kozmetik işlemler tabii ki ayrı bir konu. Ancak toplumsal baskılarla yönlendirilen estetik amaçlı görünüm değişikliklerinin sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Kendi güzelliğimizi takdir etmeyi yeniden öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gerçek özgüven, dışsal beklentilere uyum sağlamak için kendimizi değiştirmekten değil, en otantik halimizde kim olduğumuzu kucaklayıp kutlamaktan gelir. Her birimiz, kendimize özgü bir güzellik taşırız ve bu, onurlandırılması gereken bir değerdir.  "ÖNEMLİ OLAN, TÜRK KADINININ HER ŞEYİ BAŞARABİLECEĞİNİ GÖSTERMEKTİR" Gelecek aylarda Miss World yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek olan İdil Bilgen son olarak; bu yarışmayı izleyecek insanlara, "Türk kızlarına ve aslında tüm dünyadaki genç kızlara naçizane ilham olabilmeyi diliyorum. Onlara şunu söylemek istiyorum: İnandığımız hedeflere erişebilmek tamamen kendi elimizde! Hem meslek kariyerlerinde başarılı olabilirler hem de zarafetleri ve donanımlarıyla örnek olabilirler. Önemli olan, Türk kadınının her şeyi başarabileceğini göstermek ve bunun için azmini ortaya koyabilmektir. Güzellik, bir bütündür. Çağa göre, doğru beslenmeye, bakıma ve mevcut imkanlara göre değişen bir kavramdır. Fiziksel özelliğinin yanı sıra, iç dünyası, duruluğu, düşünce yapısı, kültürü, vizyonu, beden dili ve iletişim şekli bir insanın güzelliğini tamamlar. Türkiye’de ve dünya genelindeki genç kızlarımız kendilerini ne kadar donanımlı hale getirebilirlerse, gelecek nesillere de o kadar örnek olabilirler" cümleleriyle seslendi.

Basının en iyileri ödüllendirildi: QHA Editörüne "Yılın Türk Dünyası Editörü" ödülü! Haber

Basının en iyileri ödüllendirildi: QHA Editörüne "Yılın Türk Dünyası Editörü" ödülü!

Türkiye’nin başkenti Ankara’da düzenlenen "Global Avengers Awards 2024" medya ödülleri sahiplerini buldu.  Hilton Garden Inn'de 30 Kasım 2024 tarihinde tertip edilen ödül törenine çok sayıda iş insanı, sanatçı ve basın mensubu katıldı. Uğur Arslan ile Elif Güçkıran'ın sunuculuğunu yaptığı törende, Kırım Haber Ajansı (QHA) Editörü Mustafa Koçyegit'e, "Yılın Türk Dünyası Editörü" ödülü verildi. EN İYİLER ÖDÜLLERİNİ ALDI Farklı kategori ve alanlarda yaklaşık 100 ödülün takdim edildiği törende, "Basın Emek Ödülü" eski Anadolu Ajansı Müdürü İzzet Dağıstanlı'ya verilirken, "Yılın Genel Yayın Yönetmeni" haberler.com Genel Yayın Yönetmeni Av. Bedia Teymur oldu. "Türk Dünyası Vefa Ödülü" Azerbaycan Devlet Kanalı Türkiye Temsilcisi Yalçın Aliyev'e giderken, "Türk Dünyası Basınına Katkı Ödülü" Türkgün Gazetesi Ankara Temsilcisi Kadir Yıldız'a verildi. "En İyi Kadın Muhabir" ödülünü Haber Global'den Merve Pekmez'in aldığı gecede, "Yılın Erkek Muhabiri" ödülü TGRT Haber'den Mevlüt İşli'ye verildi. TV Net'ten Sevban Durmaz "Yılın Savaş Muhabiri", Türkiye Gazetesinden Emrah Özcan "Yılın Cumhurbaşkanlığı Muhabiri", TV 100'den Fatih Poyraz "Yılın Asayiş Muhabiri", DHA'dan Mikail Karasan "Yılın Spor Muhabiri" ödüllerini aldı. Ekol TV "Yılın Çıkış Yapan Haber Kanalı" seçilirken, "Yılın En İyi Müzik Kanalı" Number One TV oldu. Program, basın mensuplarına ödüllerin takdim edilmesi akabinde çeşitli gösterilerin sahnelenmesi ve düzenlenen defile ile sona erdi

TİKA’dan Kırım Haber Ajansı Kıyiv Ofisine ekipman desteği Haber

TİKA’dan Kırım Haber Ajansı Kıyiv Ofisine ekipman desteği

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Ukrayna Program Koordinasyon Ofisi, Kırım Haber Ajansına (QHA) ekipman desteğinde bulundu. QHA Kıyiv Ofisine teslim edilen ekipmanlar, Ukrayna’da savaş koşullarında çalışan gazetecilere önemli bir katkı sağlayacak. Teslim töreninde; TİKA Ukrayna Program Koordinatörü Yahya Kemal Tunca, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov ve QHA Genel Müdürü İmran Useinov konuşma yaptı. TİKA'DAN QHA'YA EKİPMAN DESTEĞİ  TİKA Ukrayna Program Koordinatörü Yahya Kemal Tunca, yeni ekipmanlar ile Kırım Haber Ajansı Kıyiv Ofisinin çalışmalarına destek olduklarını ifade etti. Kırım Haber Ajansı Genel Müdürü İmran Useinov ise ekipmanların kullanılacağı alanlar hakkında bilgi verdi. Useinov, TİKA Başkanı Serkan Kayalar'a teşekkürlerini bildirdi. Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov, verilen desteğin Ajansın faaliyetleri ve Kırım Tatar halkı için çok önemli olduğunu vurguladı. Teslim törenine katılan Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, TİKA'ya Kırım Tatar medyasının gelişimine sunulan katkıdan dolayı teşekkür etti. Kırım Haber Ajansının Türk dünyasına yönelik çalışmalarının önemine dikkat çekti. Çubarov, QHA'nın, Rus işgalindeki Kırım'daki baskılar ve insan hakları ihlalleri ile Ukrayna'da devam eden topyekun savaş hakkındaki en güncel ve doğru bilgileri dünya kamuoyuna sunduğunu kaydetti. KTMM Başkanı, bu destek ile beraber çalışmaların daha iyi bir seviyeye geleceğini belirtti.  TİKA’nın Ukrayna’da savaş şartlarında çalışan gazetecilere yönelik ekipman desteği, Kırım Haber Ajansı Kıyiv Ofisine teslim edildi pic.twitter.com/rktEbxS3ZC — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 13, 2024

Kırımoğlu AHBVÜ öğrencileriyle QHA'da bir araya geldi Haber

Kırımoğlu AHBVÜ öğrencileriyle QHA'da bir araya geldi

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Gazetecilik Bölümü 3. sınıf öğrencileri 24 Ekim 2024 tarihinde Kırım Haber Ajansı (QHA) Türkiye İrtibat Bürosu'nu ziyaret etti. AHBVÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol İlhan'ın vermiş olduğu ders kapsamında ajansa gelen öğrenciler, burada QHA'nın faaliyetleri hakkında bilgi aldı. Öğrenciler aynı zamanda Kırım Tatarları ve Ukarayna'daki son gelişmeler hakkında QHA çalışanlarından bilgi aldı. QHA İrtibat Bürosu Müdürü Esma Kasar, QHA Editörü Mustafa Koçyegit ve QHA Sosyal Medya Direktörü Nazım Erkan Uğurluol, öğrencilere tecrübelerini aktardı.  KIRIMOĞLU, ÖĞRENCİLERLE BİR ARAYA GELDİ Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 24 Ekim'de Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü 3. sınıf öğrencileriyle Kırım Haber Ajansında bir araya geldi pic.twitter.com/ebWwCPqKgn — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) October 24, 2024 Öte yandan Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, ziyarette bulunduğu QHA'da öğrencilerle de bir araya geldi. Efsanevî lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'na, Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov ve Kırım Tatar Milli Kurultayı Delegesi ve Kırımoğlu'nun Yardımcısı Şevket Usmanov eşlik etti. Kırımoğlu ile tanışma fırsatı yakalayan öğrenciler, Rus işgali altındaki Kırım, Rus saldırılarıyla mücadele eden Ukrayna cephesindeki son gelişmeler ve Kırım Tatarları hakkında merak ettiklerini sordu. Kırımoğlu, Ukrayna'daki gelişmeleri ele alırken, Kırım Tatarlarının anavatanlarından uzakta bırakıldığını, Kırım'dakilerin ise baskı altında olduğunu vurguladı.  Ayrıca Kırım Millî Varlık Vakfı Başkanı Mambetov ise 10 yıldır işgal altında olan Kırım'da 132'si Kırım Tatarı olmak üzere 218 Ukraynalının haksız yere alıkonularak Rus işgalciler tarafından tutuklandığını bildirdi. Mambetov, çalışmalarını Kırım Tatar kültürünü korumak için yürüttüklerini de sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.