SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Rus Işgali

QHA - Kırım Haber Ajansı - Rus Işgali haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rus Işgali haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KTMM Başkanı: Ukrayna’nın zaferi insan haklarının zaferi olacaktır Haber

KTMM Başkanı: Ukrayna’nın zaferi insan haklarının zaferi olacaktır

Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77. yılında dünya genelinde insan onuru, özgürlük ve eşitliğin temel değerlerinin yeniden tehdit altında olduğunu vurguladı. Tarihsel hatırlatmaların yer aldığı açıklamada, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen beyannameye Sovyetler Birliği'ni -Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti- ile birlikte “çekimser” oy kullandığını belirten Çubarov, “Bu tutum, Sovyet yetkililerinin savaştan sonra da işlediği kitlesel suçların uluslararası incelemeye alınması ve totaliter rejimin gerçek doğasının açığa çıkması korkusundan kaynaklanıyordu.” dedi. SOVYET DÖNEMİNDE TOPLU İHLALLER VE SÜRGÜN KTMM Başkanı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği günlerde milyonlarca insanın Sovyet baskı mekanizmasının hedefi olduğunu anımsatarak şu ifadeleri kullandı: Birleşmiş Milletler kürsüsünden evrensel değerler ve insan hakları ilan edilirken, Kırım Tatar halkı 18 Mayıs 1944'te zorla sürgün edildikleri özel yerleşim yerlerinde dört yılı aşkın bir süredir yok oluyordu. Öyle ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünden sadece iki hafta önce, 26 Kasım 1948'de, SSCB Yüksek Konsey Başkanlığı, 'keyfi ayrılma', yani özel yerleşim yerlerinden kaçma girişimleri için 20 yıl ağır çalışma cezası öngören bir kararname yayınladı. Kırım Tatarları gibi anavatanlarından sürgün edilen Koreliler, Almanlar, İngriya Finleri, Karaçaylar, Kalmıklar, Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar ve Ahıska Türkleri gibi diğer halklar da aynı koşullar altındaydı. Birçoğu için sürgün, sadece vatanlarından kovulma değil, aynı zamanda milli özerkliklerinin de yok edilmesi anlamına geliyordu. Bu durum, özellikle Kırım Tatar halkının özerkliği olan Kırım Özerkliği için de geçerliydi. MİLLİ MÜCADELESİNDE BEYANNAMENİN ROLÜ KTMM Başkanı, Kırım Tatar millî hareketinin gücünü büyük ölçüde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan insan hakları ilkelerinden aldığını, bu ilkelerin halkın anavatanına dönüş hakkının ve milli-bölgesel özerkliğinin temel dayanağı olduğunu kaydetti. Ayrıca Çubarov, 1991’de toplanan II. Kırım Tatar Millî Kurultayı tarafından kabul edilen belgelerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilkeleri üzerine inşa edildiği hatırlattı. RUS İŞGALİ ALTINDAKİ GÜNCEL HAK İHLALLERİ Çubarov, Rusya’nın 2014’te Kırım’ı işgaliyle başlayan ve 2022’de geniş çaplı saldırıyla derinleşen savaşın, işgal altındaki topraklarda kitlesel katliamlar, sistematik ve zulümlerle birlikte sürdüğü vurgulayarak şunları kaydetti: Rusya Federasyonu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ve insan hakları ile milletlerin hakları alanındaki diğer tüm uluslararası belgeleri kabaca hiçe sayan bir terör devletine dönüşmüştür. Yalnızca işgal altındaki Kırım'da, büyük çoğunluğu Kırım Tatarları olmak üzere yüzlerce insan yasa dışı bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. “UKRAYNA’NIN ZAFERİ, EVRENSEL İNSAN HAKLARININ YENİDEN TESİSİ OLACAK” Açıklamasının sonunda KTMM Başkanı Ukrayna’nın özgürlüğü için verilen mücadelenin aynı zamanda insanlığın evrensel değerlerini savunma mücadelesi olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: İnsan onurunu ve millelerin eşitliğini tesis etmeye yönelik insan hakları aktivistlerinin, siyasetçilerin ve diplomatların devasa çabalarının yeniden tehdit altına atıldığını ve 20. yüzyılın ortalarındaki gerçeklere geri döndürüldüğünü görmek acı vericidir. Ancak tam da bugün, Ukrayna'nın özgürlük mücadelesinin ön saflarında yer aldığı bu zamanda, demokratik ve özgürlüğü seven ulusların onun etrafında birleşmesi umudu geri getiriyor. Ukrayna'nın zaferi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde belirlenen uluslararası ilkelerin yeniden tesis edilmesine giden yolu açacak ve insan haklarının en yüksek değere sahip olduğu bir dünyaya olan inancı güçlendirecektir.

İşgal altındaki Kırım'da doktor ve öğretmen açığı giderek artıyor Haber

İşgal altındaki Kırım'da doktor ve öğretmen açığı giderek artıyor

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sürdürdüğü savaşta artan can kayıpları nedeniyle sürekli devam eden seferberlik, binlerce kişinin orduya alınmasına yol açarken; özellikle sağlık çalışanlarının büyük bölümünün askeri ihtiyaçlar için görevlendirilmesi ve seferber edilmek istemeyenlerin Yarımada'yı terk etmesi, Kırım’da kritik bir uzman kıtlığına neden oldu. Halihazırda Rus işgali altındaki Kırım’da sağlık, eğitim, sanayi, tarım ve inşaat gibi kritik sektörlerde ciddi uzman kıtlığı yaşanıyor. Rus propaganda yayını RIA Novosti Kırım’ın aktardığına göre işgal yönetimine bağlı personel seçim ajansının başındaki Anastasiya Gontar, bugün Yarımada'da “bir aday için birkaç boş pozisyonun bulunduğunu” söyledi. Gontar, 5–7 yıl önce işverenlerin çok sayıda aday arasından rahatlıkla seçim yapılabildiğini ancak bugün durumun tam tersine döndüğünü belirtti. SAĞLIK SEKTÖRÜNDEKİ KRİTİK SEVİYE Gontar’a göre özellikle sağlık sektöründeki durum kritik seviyede. Onkolog, endokrinolog, kardiyolog, nörolog ve anestezi uzmanı gibi dar uzmanlık alanlarında çalışan doktorlar "altın değerinde." Aynı şekilde hemşire ve sağlık görevlisi gibi orta düzey sağlık personeli de büyük ölçüde eksik. Turizm, inşaat ve bilişim sektörlerinde de ciddi bir personel açığı olduğu kaydedildi. Eğitim alanında ise öğretmen ve akademisyen eksikliğinin sürdüğü bildirildi. Tarım sektöründe ise modernizasyon süreci nedeniyle nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Gontar, küresel salgın sonrası uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ve çalışma çağındaki nüfusun azalması nedeniyle mevcut iş gücünün piyasanın ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu eğilimin “önümüzdeki on yıllarda da süreceğini” ileri sürdü. SAĞLIK VE EĞİTİM ÇALIŞANLARININ MAAŞLARI DÜŞÜRÜLDÜ Öte yandan, eylül ayında işgal altındaki Akmescit’te (Simferopol) sağlık ve eğitim alanındaki kamu çalışanlarının maaşlarının haber verilmeden düşürüldüğü bildirilmişti. İşgal yönetiminin açıkladığı verilere göre Kırım’da 818 doktor ve bin 76 sağlık görevlisi açığı bulunuyor. Bu açığı kapatmak için Rus yönetimi, Kırım’da çalışmayı kabul eden doktorlara 1 milyon ruble, orta düzey sağlık çalışanlarına ise 500 bin ruble ek ödeme teklif ediyor. İşgalciler bu şekilde, her yıl özellikle köy ve küçük şehirlerde görev yapmak üzere yaklaşık 100 sağlık çalışanını bölgeye çekmeyi hedefliyor.

Görme engelli siyasi tutsak Sizikov yine Rusya’daki cezaevine sevk edildi Haber

Görme engelli siyasi tutsak Sizikov yine Rusya’daki cezaevine sevk edildi

Rus işgali altındaki Kırım'da Kırım Tatar siyasî tutsakları desteklediği için 17 yıl hapis cezasına mahkûm edilen görme engelli siyasi tutsak Aleksandr Sizikov, mayıs ayında sağlık sorunu nedeniyle tahliye edilmişti. Ancak farklı işgalci Rus mahkemesi Ekim 2025 tarihinde Sizikov'un tahliye kararını bozarak, tekrar hapis cezası verdi. Akmescit’teki (Simferopol) tutukevinde alıkonulan Aleksandr Sizikov’un 1 Aralık’ta tutukevinden çıkarıldığı bildirildi. Kırım Dayanışması sivil teşkilâtına konuşan siyasî tutsağın annesi Olena Sizikova’nın aktardığına göre oğlu şu anda Rusya’nın Krasnodar kentinde geçici olarak tutuluyor ve oradan Yekaterinburg’a gönderilmesi planlanıyor. Ancak siyasi tutsağın nihai olarak hangi cezaevine yerleştirileceği hâlâ belirsiz. Aile, Aleksandr Sizikov’un daha önce cezasını çektiği Krasnoyarsk bölgesindeki Minusinsk cezaevine yeniden gönderilmesinden endişe ediyor. Anne Sizikova, bu sevkin önceki süreçlere göre çok daha zor geçeceğini belirtiyor. Görme engelli olan oğlunun bu kez yanında ona yardım edecek kimse olmadığını vurgulayan kadın, “Geçen sefer çok zorlanmıştı ama o zaman Akmescit’teki tutukevinde kaldığı hücreden bir genç onunla birlikte sevk edilmişti ve yolda ona yardım etmişti. Şimdi ise tamamen desteksiz gidiyor. Tutukevinde okuma ve yazmasında komşu hücreden bir çocuk yardımcı oluyordu, ama kendi hücre arkadaşı destek olmuyordu. Bu durum onun için çok zor.” dedi. ALEKSANDR SİZİKOV 2020'DE ALIKONULDU 2009 yılında geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle görme yetisini kaybeden Aleksandr Sizikov, haksız yere alıkonulan Kırım Tatarlarına destek vermek amacıyla protesto gerçekleştirmiş ve bu nedenle Rus işgal güçleri tarafından hedef alınmıştı. Temmuz 2020'de alıkonulan Sizikov yaklaşık 4 yıl boyunca ev hapsinde tutulmuştu. Eylül 2024’de Rus mahkemesi, hakkında 17 yıl hapis cezası kararı almıştı. Ardından Sizikov evden alınarak hapse gönderilmişti. Rus mahkemesi Mayıs 2025'te, Rusya Ceza Kanunu’nun 81. maddesi uyarınca, ciddi hastalığı nedeniyle cezayı infaz etmenin mümkün olmadığına hükmederek Sizikov’un tahliyesine karar vermişti. TAHLİYE KARARI İPTAL EDİLDİ Rus mahkemesi 21 Ekim 2025 tarihinde Sizikov'un tahliye kararını bozarak, tekrar hapis cezası verdi. Rus işgal güçleri, 23 Ekim akşam saatlerinde Sizikov'un Bahçesaray'daki evine baskın düzenledi. Sizikov ile birlikte yapılan aramada evdeki iki dizüstü bilgisayara ve tüm telefonlara el konuldu.

Kıyiv’de Yerli Halklar Kongresi: Rusya’nın politikaları Kırım’ın yerli halklarını yok olma tehlikesiyle yüz yüze bırakıyor Haber

Kıyiv’de Yerli Halklar Kongresi: Rusya’nın politikaları Kırım’ın yerli halklarını yok olma tehlikesiyle yüz yüze bırakıyor

Ukrayna’da bu sene ilk kez düzenlenen Yerli Halklar Kongresi bugün Kıyiv’de gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında “Rus Silahlı Saldırganlığı Bağlamında Ukrayna’nın Yerli Halklarına Yönelik Tehditler” başlıklı panel düzenlendi. Panelde konuşmacı olarak Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırımçak halkı temsilcisi Tetyana Kosetska, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisi ve İletişim Dairesi İnsani Girişimler Bürosu Başkanı Bohdan Movçan, Ukrayna Eğitim ve Bilim Bakanlığı Temsilcisi Dmıtro Çuprına ve Rusya’nın Yerli Halkları Uluslararası Komitesi Üyesi Yana Tannagaşeva yer aldı. Panelin moderatörlüğünü ise Ukrayna Enstitüsü Başkan Yardımcısı Alim Aliyev üstlendi. “RUSYA’NIN POLİTİKASI YERLİ HALKLARI YOK ETMEYE ODAKLI” KTMM Başkanı Refat Çubarov, 2014’ten bu yana Rus işgalinin, yerli halklar için ölümcül sonuçlar doğurduğunu vurguladı. Rusya'nın politikasının, işgal yönetimine itaat etmeyen herkesi yerinden etmeyi amaçladığını belirten Çubarov, “Rusya bugün yerli halkları çok yönlü yöntemlerle yok ediyor; siyasi baskılar, dil yasakları, Kırım'a Rus vatandaşlarının yerleştirilmesi, keyfi tutuklamalar ve işkenceler bunun bir parçası.” dedi. KREMLİN’DEN BASKI GÖREN YERLİ HALKLARDAN DAYANIŞMA MESAJI Panele çevrim içi olarak katılan Rusya’nın Yerli Halkları Uluslararası Komitesi Üyesi Yana Tannagaşeva, Ukrayna’nın yerli halklarına destek vererek dayanışma mesajı iletti. Tannagaşeva, “Biz de Rusya’da ağır baskılar altında yaşayan topluluklarız ve Kırım Tatarlarının acısını iyi anlıyoruz. Bir gün Ukrayna ve Rusya yerli halkları olarak özgürlük ve onur içinde buluşacağımıza inanıyorum.” ifadelerini kullandı. Ayrıca Tannagaşeava panelde, Rusya’daki baskı altındaki halkların Ukrayna’ya yönelik ortak destek mektubunu okudu. Mektupta, Rus imparatorluğun baskı ve zulmünden kurtulma yönündeki ortak arzuya kararlılıkla desteklendiği vurgulandı. Tannagaşeava, "Yerli halkların haklarını, Ukrayna'nın bağımsızlığını destekliyor ve Rus imparatorluğuna karşı zafere inanıyoruz." dedi. KIRIMÇAKLAR YOK OLMA SINIRINDA: KIRIM’DA 200 KİŞİ KALDI Kırımçak halkı temsilcisi Tetyana Kosetska, Kırımçakların nüfusunun kritik seviyeye düştüğüne dikkat çekerek, “Bugün Kırım’da yalnızca 200 civarında Kırımçak kaldı; bu, bir 13 katlı apartmanda yaşayan kişi sayısıyla kıyaslanabilir. Gençler işgalden kaçıyor, yaşlılar ise geride kalıyor. Bu durum kuşaklar arası bağların kopmasına neden oluyor.” şeklinde konuştu. “UKRAYNA YERLİ HALKLARIN MARUZ KALDIĞI HAK İHLALLERİNİ ULUSLARARASI GÜNDEMDE TUTUYOR” Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi Bohdan Movçan, Ukrayna’nın Avrupa Konseyi, AGİT ve BM gibi kuruluşlarla iş birliğini artırarak yerli halkların Rus işgali altındaki Kırım’da 2014’den bu yana maruz kaldığı hak ihlallerinin uluslararası gündemde tutulduğunu belirterek, “Kırım Platformu ortakların çabalarını koordine etmeye, işgal bölgelerinde yaşanan hak ihlallerini belgelemeye ve Rusya tarafından yasa dışı olarak alıkonulan Ukrayna vatandaşı siyasi tutsakların serbest bırakılması için çalışmaya devam ediyor.” açıklamasında bulundu. EĞİTİM ALANINDA YENİ ADIMLAR: KIRIM TATAR DİLİ İÇİN MÜFREDAT GENİŞLETİLİYOR Eğitim ve Bilim Bakanlığı Temsilcisi Dmytro Çuprına ise Kırım Tatar dili ve kültürünün korunması için eğitim müfredatında kapsamlı değişiklikler yapıldığına dikkat çekerek, “Okullarda Kırım Tatar dili için daha fazla ders, yeni edebiyat eserleri ve modern eğitim materyalleri ekleniyor.” dedi.

KTMM Başkanı Çubarov: Kırım’ın geleceği, Kırım Tatarlarının hakları gözetilmeden tartışılamaz Haber

KTMM Başkanı Çubarov: Kırım’ın geleceği, Kırım Tatarlarının hakları gözetilmeden tartışılamaz

İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen 4. Kırım Platformu Parlamenter Zirvesi bugün başladı. Zirveye 70’ten fazla ülkenin ve uluslararası kuruluşunun heyeti katılıyor. Ukrayna Parlamentosu Başkanı Ruslan Stefançuk ve İsveç Parlamentosu Başkanı Andreas Norlen başkanlığında düzenlenen bu yılki zirvenin gündemi, Ukrayna’ya verilen küresel desteğin pekiştirilmesi ve uluslararası toplumun Kırım’ın yasa dışı ilhakı ve işgalini tanımama yönündeki kararlılığının yeniden teyit edilmesi etrafında şekilleniyor. Katılımcılar ayrıca Rusya’ya yönelik diplomatik ve siyasi baskının artırılmasına yönelik yeni adımları da ele alacak. Zirvede konuşma yapan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım’ın Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, Kırım’ın yalnızca coğrafi bir bölge değil, Kırım Tatarları, Karaylar ve Kırımçakların vatanı ve kültürel merkezi olduğunu vurguladı. Kırım Tatar kültürü, dili ve devlet geleneğinin Kırım’ın kimliğini yüzyıllar boyunca şekillendirdiğini kaydeden Çubarov, Kırım hakkında yapılan müzakerelerde Kırım Tatar halkının haklarının göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. KTMM Başkanı Refat Çubarov’un konuşmasının tam metni şu şekilde: "Saygıdeğer hanımefendiler ve beyefendiler, sevgili Ukrayna dostları! Kırım, Ukrayna devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak Kırım yalnızca haritadaki bir toprak parçası değildir. Kırım, Tatar halkının ve kardeş halklarımız olan Karaylar ile Kırımçakların beşiği, yuvası, kalbi ve ruhudur. Kırım Tatar kültürü, Kırım Tatar dili, Kırım Tatarlarının manevi mirası, yüzyıllara dayanan tarihleri ve Avrupa tarihinde önemli bir rol oynamış devletleri, yüzyıllar boyunca Kırım’ın çehresini şekillendirmiştir. Tarihî konulara derinlemesine girmeye gerek yok çünkü, Rusya liderlerinin aksine, sürekli 'manevi bağlarını' başkalarının topraklarında arayanların aksine; Kırım Tatar halkının kendi toprağı vardır. Doğduğu, koruduğu, geliştirdiği, kendi devletini inşa ettiği bir toprak... Ayrıca, İsveç Parlamentosu ve hükûmetinin Kırım Platformu’na samimi desteğini göz önünde bulundurarak belirtmek gerekir ki, 17-18. yüzyıllarda Kırım Hanlığı ile İsveç arasında aktif diplomatik ilişkiler bulunmaktaydı. Bugün açıkça konuşmak zorundayız: Rusya’nın Şubat 2014’te Kırım’ı işgal etmesiyle başlayan Ukrayna-Rusya Savaşı'nın sona erdirilmesine dair hiçbir müzakere, Kırım Tatar halkının geleceği gerçek bir şekilde tartışılmadan yapılamaz ve yapılamamalıdır. Kırım’ın statüsünün, Ukrayna devletinin toprak bütünlüğünden ve bu toprakların meşru sahibi olan Kırım Tatar halkının haklarından kopuk soyut bir jeopolitik konu olarak ele alınması mümkün değildir ve aksi kabul edilemez. Dolayısıyla dünya liderleri, uluslararası örgütler ve ülkelerin hükûmetleri Kırım hakkında konuşurken, Kırım Tatar halkından, onların toprak üzerindeki haklarından ve Ukrayna devleti içinde kendi kaderini tayin hakkından söz etmek zorundadır. Savaşta ateşkes sağlanmasıyla ilgili tüm tartışmalarda, Kırım Tatarlarının işgal altında güven içinde yaşayabilmesini sağlayacak garantilerden, Rus hapishanelerindeki Ukrayna vatandaşı siyasi tutsakların derhal serbest bırakılmasından, Kırım Tatar halkının temsil kurumlarının yeniden faaliyet göstermesini sağlayacak garantilerden, Kırım Tatar Milli Meclisinin yasağının kaldırılmasından söz etmeliyiz. Sevgili dostlar, eminim ki bu yaklaşımı paylaşıyorsunuz. Çünkü Kırım’ın işgalden kurtarılması, hem Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması hem de uzun süren Rus emperyal politikaları sonucunda feci kayıplara, baskılara ve kimliklerini yok etme girişimlerine maruz kalan Kırım Tatar halkı için tarihî adaletin yeniden tesis edilmesi anlamına gelmelidir. Kırım'ın kurtuluşu ve yerli Kırım Tatar halkının Ukrayna sınırları içinde onurlu bir geleceğe sahip olmasını sağlayacak istikrarlı ve adil bir barışın temeline bu ilkenin oturtulması için hep birlikte her türlü çabayı göstermenizi rica ediyorum. Yaşasın Kırım! Yaşasın Kırım Tatar halkı! Yaşasın Ukrayna!"

Çubarov: Savaş, Kırım’ın işgalden kurtarılması ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün sağlanmasıyla sona ermeli Haber

Çubarov: Savaş, Kırım’ın işgalden kurtarılması ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün sağlanmasıyla sona ermeli

Kırım Platformu çerçevesinde düzenlenen "Küresel Kırım: Ukrayna'yı Güney Üzerinden Anlamak" (Crimea Global. Understanding Ukraine through the South) konulu uluslararası konferansın üçüncüsü bugün Kıyiv’de başladı. Ukrayna'nın uluslararası alandaki konumunu güçlendirmeyi hedefleyen ululslararası konferans bu sene, “Tutunmak, Ses Yükseltmek” sloganıyla düzenleniyor. Etkinlik, Ukrayna ile Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki bağları güçlendirmeye odaklanacak. Konferansta, ortak küresel güvenlik sorunları ve Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının sonuçları ele alınacak. UKRAYNA HEM ASKERİ HEM DE DİPLOMATİK ALANDA MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYOR Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Özerk Cumhuriyeti Temsilcisi Olha Kurışko, yaptığı açılış konuşmasında, bu yılki konferansa katılmak için uzak mesafeleri aşarak gelen katılımcılara teşekkür ederek, etkinliğin Rusya’nın devam eden saldırganlığı ve Kırım’daki işgal koşullarında büyük önem taşıdığını söyledi. Konferansın giderek büyüyen uluslararası etkisine dikkat çeken Kurışko, küresel desteğin Kırım’ın işgalden kurtarılması ve insan haklarının korunması açısından kritik öneme sahip olduğunu belirtti. “Topraklarımızı savunurken yeni iş birliği ve gelişim formatları arıyoruz” diyen Kurışko, Ukrayna’nın mücadeleyi hem askeri hem de diplomatik alanda sürdürdüğünü vurguladı. ÇUBAROV: “UKRAYNA SADECE KENDİ İÇİN DEĞİL, KURALLARA DAYALI BİR DÜNYA DÜZENİ İÇİN SAVAŞIYOR” Konferansta konuşan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov ise Rusya’nın 2014’te gerçekleştirdiği Kırım işgaline zamanında engel olunamamasının 2022’de geniş çaplı savaşa yol açtığını vurgulayarak şu ifadelerini kullandı: Bu savaşı Kırım ve diğer tüm işgal altındaki toprakları özgürleştirmeden ve Ukrayna toprak bütünlüğü sağlanmadan bitiremeyiz. Ukrayna, sadece kendi için değil, kurallara dayalı bir dünya düzeni için savaşıyor. Uluslararası hukuka dayanmayan bir barışın dünya güvenlik sisteminin temellerini sarsacağını söyleyen Çubarov, sınırların dokunulmazlığı ve egemenliğin zayıflaması halinde hiçbir devletin güvende olamayacağını kaydederek, “Böyle bir karar, toprak bütünlüğü, egemenlik ve sınırların dokunulmazlığı ilkelerini altüst edecek bir emsal teşkil edecektir. Dünya, kanun gücüyle değil, kanunsuzluk gücüyle hareket etmeye başlayacaktır. Ve sonra, Rus emperyal mekanizmasının Ukrayna'ya getirdiği felaket, sırf daha zayıf olduğu için başka herhangi bir devlete de gelecektir. Dünya barışının bedelinin toprak olduğunu kabul ederse, hiçbir uluslararası garanti, hiçbir anlaşma, hiçbir sınır bir anlam ifade etmeyecektir." dedi. Çubarov ayrıca, Kırımlıların işgale boyun eğmediğini ve Ukrayna’nın geri dönmesini sabırsızlıkla beklediğini vurguladı. BU YILKİ KONFERANSIN SEMBOLÜ KIRIM TATAR KALKANI Bu yılki konferansın simgesi, Dünya adlı geleneksel Kırım Tatar kalkanı oldu. Kırım Platformundan yapılan açıklamada, “Kalkan; koruma, onur ve direnişin sembolü olarak kabul ediliyor. Ancak Ukrayna için bu sembol, yalnızca bir savunma aracını değil, aynı zamanda adaletsizliğe, sömürge mirasına ve insan hakları ihlallerine karşı küresel korumayı temsil ediyor.” denildi. Kalkanın Kırım Tatar seramik ustası Rüstem Skıbin tarafından hazırlandığı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: Dünya adlı kalkan, Ukrayna'nın mücadelesinin yalnızca kendi sınırları için değil, aynı zamanda dünyanın ortak değerleri için de bir mücadele olduğunu hatırlatıyor. Kalkanın desenleri, her bir sembolün ataların vatanını ve inançlarını koruyan sesi olduğu geleneksel süsleme geleneğinin bir devamı niteliğinde. Kırım Küresel Uluslararası Konferansı, farklı halkların insan onurunun korunmasının tüm dünyanın ortak davası olduğu fikri etrafında birleştiği bir alan. Kalkan ise bu yılki konferansın bir simgesi ve hatırlatıcısı: Adalet ancak halklar hakikat mücadelesinde birleştiğinde mümkündür.

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı: Kuzey Kafkasya artık Avrupa güvenliğinin ayrılmaz bir parçası Haber

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı: Kuzey Kafkasya artık Avrupa güvenliğinin ayrılmaz bir parçası

Ukrayna’nın başkenti Kıyiv'de 1 Kasım 2025 tarihinde “Avrupa'nın Güvenlik Sınırı: Kuzey Kafkasya” başlıklı bir uluslararası konferans düzenlendi. Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İnal Şerip, Kıyiv Post gazetesinde yayımlanan köşe yazısında, ilgili konferansının sonuçlarını değerlendirdi. Şerip, etkinliğin Ukrayna Parlamentosunun (Verhovna Rada) Rusya’nın Çeçen İçkerya Cumhuriyeti topraklarını geçici olarak Rus işgali altındaki topraklar olarak tanıyan 2672-IX sayılı kararının 3. yıl dönümüne denk geldiğini hatırlatarak konferansın ana mesajının, “Avrupa’nın istikrarının Kuzey Kafkasya halklarının kaderinden ayrı düşünülemeyeceği” olduğunu belirtti. Toplantıya Ukrayna Parlamentosu Başkanı Ruslan Stefançuk, eski Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev, Litvanyalı Avrupa Parlamentosu Üyesi Rasa Jukneviciene ve eski Polonya Dışişleri Bakanı Anna Fotıga gibi isimlerin katıldığına dikkat çeken Şerip, “Böyle bir kadro, konuyu ulusal düzeyden tüm Avrupa ve Atlantik ötesi bir düzeye taşıyarak, Kuzey Kafkasya'nın güvenlik ana akımına girdiğini işaret ediyor.” ifadelerini kullandı. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, konferansta kabul edilen Kıyiv Bildirgesi’nin, Kuzey Kafkasya’yı Avrupa güvenliğinin “stratejik halkası” olarak tanımladığını aktardı. Bildirgede hibrit saldırılar, baskılar, zorunlu göçler ve dezenformasyon gibi bölgedeki tehditlerin uluslararası koordinasyon gerektiridiğine vurgu yapıldığına dikkat çeken Şerip, “Bu yaklaşım, ‘tüm Rusya'yı kapsayan’ bakış açısının terk edilerek, Kuzey Kafkasya'nın kendi elitleri ve yörüngesi olan ayrı bir makro bölge olarak görülmesi anlamına geliyor.” dedi. SOMUT BİR YOL HARİTASI SUNULDU Ayrıca Şerip’e göre bildirgede dört temel başlıkta şekillenen eylem planı, AB ve NATO politikalarına entegre edilebilecek somut bir yol haritası olarak sunuldu. Plan; hukuki alanda, evrensel yargı mekanizmalarının işletilmesi, insan hakları ihlallerinin belgelenmesi ve uluslararası mahkemelere başvuruların desteklenmesini öngörüyor. Yaptırım boyutunda, baskı, zorunlu seferberlik ve kültürel asimilasyon politikalarından sorumlu kişi ve kurumlara yönelik yeni yaptırım tedbirleri gündeme getiriliyor. İnsani alanda, mültecilerin ve siyasi tutukluların korunması ile Kuzey Kafkasya halklarının dil ve kültürlerinin yaşatılması hedefleniyor. İletişim ekseninde ise dezenformasyonla mücadele, bağımsız medya kuruluşlarının güçlendirilmesi ve uzman analizlerinin desteklenmesi öne çıkıyor. Bununla birlikte Şerip, belgede Ukrayna Parlamentosuna, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti vatandaşlığını tanıması, sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti kurumlarına yasal statü vermesi ve “İçkerya’nın Yeniden Özgürleştirilmesi Komitesi”ni resmî bir yapı olarak kabul etmesi çağrısında bulunduğuna dikkat çekti. Ayrıca Avrupa Parlamentosu, NATO Parlamenter Asamblesi ve ulusal parlamentolara yönelik çağrılarda da, Kuzey Kafkasya’daki insan hakları ihlallerinin belgelenmesi, yaptırım listelerinin genişletilmesi ve bölge halklarıyla doğrudan diyalog kurulması önerildiğini vurguladı. YENİ GİRİŞİM: KAFKASYA NÖBETİ Şerip, "Konferanstaki bir başka önemli gelişme “Kafkasya Nöbeti” (Caucasus Watch) adlı bir izleme ve uzman ağının kurulması kararının kabul edilmesi oldu. Bu platform, insan hakları ihlallerini, yaptırımların etkisini ve bölgesel analizleri bir araya getirerek politika yapıcılar için güvenilir veri sağlamayı amaçlıyor." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Şerip, gelecekteki gidişatın, beyanatların hacmiyle değil, kurumsal adımların hızı ve kurumlar arası koordinasyonun kalitesiyle ölçüleceğini belirterek, Ukrayna'nın sunduğu bu politika altyapısının uygulanması için parlamentoların siyasi iradesinin ve uzman ağlarının uyumunun kilit rol oynayacağını vurguladı. MOSKOVA'NIN KAFKASYA'DAKİ DAYANAKLARI ZAYIFLIYOR Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı konferansın genel atmosferinin, Atlantik Konseyi’nin Avrasya Merkezi kıdemli araştırmacısı ve Amerikan Dış Politika Konseyine bağlı Orta Asya-Kafkasya Enstitüsü Program Direktörü Laura Lindemann’ın değerlendirmelerinde özetlendiğini belirtti. Lindemann, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki “stratejik geri çekilme” sürecine ve bölgedeki arabuluculuk dengelerinin değiştiğine dikkat çekti. Ayrıca, Moskova’nın Kuzey Kafkasya’daki kontrolünü sürdüren üç ana dayanağın -aşırı güvenlikleşme, bütçe transferleri ve kişisel sadakat ağları (özellikle “Kadirov modeli”)- zayıfladığını belirtti. Bu zayıflamanın, yerel çatışmalar, terör tehdidi ve dış aktörlerin müdahalesi risklerini artırdığını ifade eden Lindemann, “Kafkasya rotasının” Avrupa-Atlantik güvenlik stratejilerinin merkezine alınmasının artık bir önleyici adım haline geldiğini vurguladı. Siyasi öznenin kurumsallaştırılması, yaptırım ve hukuk mekanizmalarının standartlaştırılması, doğrulanabilir verilerin üretilmesi ve parlamentolar arası diplomasinin güçlendirilmesi şeklinde Kıyiv Bildirgesi’nin pratik mantığını özetleyen Şerip, sürecin risklerine de dikkat çekerek yaptırım yorgunluğu, bürokratik yavaşlık, kaynaklara sınırlı erişim ve tanık güvenliği gibi sorunların yanı sıra, dış aktörlerin rekabet eden gündemlerinin de bu çabayı zorlaştırabilieceğini kaydetti. Ancak, “açıklamadan uygulamaya geçen” bu çerçevenin bile başlı başına önemli bir ilerleme olduğunu vurguladı. Şerip yazısını, “Kıyiv, mevzuattan uygulamaya kadar yeni argümanların yanı sıra bir politika altyapısı da sundu. Önümüzdeki gidişat, yapılan açıklamaların hacmiyle değil, kurumsal adımların hızı ve kurumlar arası koordinasyonun kalitesiyle ölçülecek.” sözleriyle sonlandırdı.

Kırım’da işgalin yeni yüzü: Kırım Tatar kadınlara zorla psikiyatri muayenesi Haber

Kırım’da işgalin yeni yüzü: Kırım Tatar kadınlara zorla psikiyatri muayenesi

Rus işgali altındaki Kırım'da Kırım Tatarlarına yönelik baskı devam ederken, işgalciler kadınları da hedef almaya başladı. Rus işgal güçleri tarafından 15 Ekim 2025 tarihinde evleriine yapılan baskınlarla haksız yere alıkonulan dört Kırım Tatar kadının zorunlu psikiyatri muayenesine gönderildiği bildirildi. Kırım Dayanışması sivil toplum teşkilâtı tarafından yapılan açıklamaya göre, Kırım Tatar kadınlar; Esma Nimetulayeva, Elvize Aliyeva, Fevziye Osmanova ve Nasibe Saidova zorunlu psikiyatrik muayeneye tâbi tutulmak üzere N. İ. Balaban Psikiyatri Hastanesine gönderildi. Alıkonulan Nasibe Saidova’nın annesi Dinara İyupova Kırım Dayanışmasına kızının psikiyatri hastanesine sevk edildiğini doğruladı. Aliyeva ve Osmanova’nın anneleri de kızlarının geçen hafta sonunda hastaneye nakledildiğini ve en az üç hafta boyunca orada tutulacaklarını bildirdi. Kırım Dayanışması, zorunlu adli-psikiyatri muayenelerin işgal altındaki Kırım’da sistematik bir uygulama haline geldiği ve düzmece davalarda alıkonulanların çoğuna bu şekilde baskı uygulandığını vurgulayarak 15 Ekim’de gözaltına alınan dört Kırım Tatar kadının da bu baskıdan muaf tutulmadığını belirtti. KADINLAR SİYASÎ HEDEF HALİNE GELDİ İşgalci Rus güçleri 15 Ekim 2025 tarihinde aralarında siyasî tutsak Remzi Nimetulayev'in eşi Esma Nimetulayeva'nın da olduğu dört Kırım Tatar kadını haksız gerekçelerle alıkoyarak FSB Ofisine götürdü. Ertesigün sözde mahkemeye çıkarılan Esma Nimetulayeva, Elviza Aliyeva, Nasiba Saidova ve Fevziye Osmanova sözde "terör örgütü faaliyetini yürütmek ve ilgili örgütün faaliyetlerine katılmakla" suçlanarak tutuklandı. İŞGALCİLERDEN BAŞÖRTÜSÜNE FİZİKSEL MÜDAHALE Gözaltı merkezine getirildiği ilk günlerde FSB görevlisi bir kadının Fevziye Osmanova'nın başörtüsü takmasını yasakladığı, hatta erkek görevlilerin yanında başörtüsünü yırttığı bildirildi. Öte yandan kendisiyle birlikte zorla alıkonulan diğer iki siyasî tutsak Esma Nimetulayeva ve Nesibe Saidova'nın da aynı muameleyle karşı karşıya kaldığı öğrenildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.