SON DAKİKA
Hava Durumu

#Soykırım

QHA - Kırım Haber Ajansı - Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çin Ürümçi'deki soykırım politikasını örtbas etme zirvesi düzenledi! Haber

Çin Ürümçi'deki soykırım politikasını örtbas etme zirvesi düzenledi!

Çin yönetimi işgal ettiği Doğu Türkistan'da 17 Ekim 2024 tarihinde 6. Dünya Medya Zirvesi düzenledi. Zirve uluslararası medyanın dikkatini çekti. Üç gün süren etkinliğe 208 tanınmış medya kuruluşundan 500'den fazla katılımcı katıldı. Zirve, Çin'in resmi haber ajansı Xinhua ve Çin'in yerel işgal hükûmeti tarafından "Yapay Zeka ve Medya Değişimi" temasıyla düzenlendi. İNSAN HAKLARI ENDİŞELERİ Zirvenin Ürümçi'de gerçekleştirilmesi, Çin'in bölgedeki insan hakları ihlalleri konusundaki uluslararası eleştirileri artırdı. Uzmanlar, bu etkinliğin amacının, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerine ve Uygur Soykırımına olan dikkati dağıtmak olduğunun altını çiziyor. Komünizm Mağdurlarını Anma Vakfı Çin Araştırma Direktörü Adrian Zenz, bu durumun Doğu Türkistan'ı modern teknoloji ve gelişim tartışmalarının merkezi haline getirme çabası olarak değerlendirildiğini ifade ediyor. Zenz, Doğu Türkistan'daki yerel işgal yönetiminin ekonomik kalkınmaya ve teknoloji modernizasyonuna odaklandığını belirtti. Bu durum, Çin'in sözde "aşırılıkla mücadele" politikasının bir parçası olarak görülüyor.  İNSAN HAKLARI İHLALLERİ DEVAM EDİYOR Doğu Türkistan'da, Uygur ve diğer Türk kökenli Müslüman millete yönelik ciddi insan hakları ihlalleri rapor ediliyor. 2017'den bu yana, 3 milyondan fazla Doğu Türkistan Türkünün sözde "yeniden eğitim merkezlerinde" tutulduğu BM raporlarında açıkça dile getiriliyor. Öte yandan ABD, bu durumu "soykırım" olarak nitelendirerek ilgili Çinli yetkililere yaptırım uyguladı.

Bir ülke daha, Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımaya hazırlanıyor Haber

Bir ülke daha, Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımaya hazırlanıyor

Estonya Parlamentosu (Riigikogu) Dışişleri Komisyonu Başkanı Marko Mihkelson, 54 milletvekili adına, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınmasını öngören karar tasarısını 8 Ekim 2024 tarihinde parlamentoya sundu. Estonya Parlamentosundan yapılan açıklamada, sunulan belgede totaliter Sovyet rejimi tarafından planlanan ve Mayıs 1944'te gerçekleştirilen, Kırım Tatarlarının anayurtları olan Kırım Yarımadası’ndan Türkistan topraklarına toplu sürgününün şiddetle kınandığı kaydedildi. Belgede, Sovyet rejiminin 1944’te 200 bine yakın Kırım Tatarlarını vatanından sürdüğü, sürgün sırasında ve sonraki yıllarda binlerce Kırım Tatarının hayatını kaybettiği, vatanını kaybeden halkın onlarca yıl boyunca acımasız Ruslaştırma politikasına maruz kaldığı ve anavatanlarına dönüş yasağının ancak Kasım 1989'da kaldırıldığına dikkat çekiliyor. Bununla birlikte belgede, Rusya Federasyonu'nun 2014 yılında işgal ettiği Kırım'da Kırım Tatarlarına karşı, Sovyetler Birliği tarafından uygulanan, amacı Kırım Tatarlarının kimliğini, kültürel mirasını yok etmek ve tarihlerini silmek olan soykırım politikasını sürdürmeye devam ettiği vurgulanarak Kremlin yönetiminin Kırım Tatarlarına yönelik baskıları kınanıyor. Uluslararası toplumu Kırım Tatarlarıyla dayanışma göstermeye ve Kırım'ın Rusya Federasyonu tarafından işgalini kınamaya devam etme çağrısının yer aldığı belgede, Ukrayna toprak bütünlüğüne destek verilerek Kırım’ın Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanıyor. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. BEŞ DEVLET SÜRGÜNÜ SOYKIRIM OLARAK TANIDI Kırım Tatar Sürgünü’nün 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu tarafından soykırım olarak kabul edilmesi sonrasında; 2019 yılında Letonya ve Litvanya parlamentoları, 2022’de Kanada Parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, 2024'de ise Polonya 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

Kırım Tatar diaspora temsilcileri, 1944 Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anıtı'nı ziyaret etti Haber

Kırım Tatar diaspora temsilcileri, 1944 Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anıtı'nı ziyaret etti

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov başkanlığındaki Kırım Tatar heyeti ile Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit başkanlığındaki Türkiye'deki Kırım Tatar diasporasından temsilciler, 8 Ekim 2024 tarihinde Ukrayna'nın başkentı Kıyiv'de bulunan 1944 Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anıtı'nı ziyaret etti. Bir dizi resmî görüşmede bulunmak üzere Ukrayna'da bulunan diaspora temsilcileri, geçen eylül ayında Kıyiv’deki Barış Parkı’nda açılan anıtta 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı kurbanları için dua ettikten sonra çiçek bıraktı. Ziyarette; KTMM Başkanı Refat Çubarov, KTMM üyeleri Eskender Bariyev, Riza Şevkiyev, Gayana Yüksel, Kırım Girişimi Koordinatörü Feliks Karayev, Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit, Eskişehir Kırım Derneği Başkanı Recep Şen, Kırım Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel, Kırım Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Gündemir ve Kırım Tatar Teşkilatları Platformuna bağlı kurumların temsilcileri yer aldı. 24 kişiden oluşan Kırım Tatar diasporası heyeti, Ukrayna'da devlet kademesinden çeşitli seviyedeki yetkililerle bir araya gelecek. ANITTAKİ SEMBOLİZM 1944 Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları anıtı, 11 Eylül 2024 tarihinde Ukrayna’nın başkenti Kıyiv’deki Barış Parkı’nda açıldı. Anıtın tasarımının zemininde, merkezinde Kırım’ın yer aldığı Ukrayna haritası bulunuyor. Anıtın ortasında, kalpteki üzüntü ve kederi simgeleyen selvi ağacı yer alıyor. Selvi ağacının kaidesi aynı zamanda Kırım’ın kültür ve geleneklerini, derin köklerine sahip halkın mirasının sembolü olan motiflerle süslenmiş bir evi temsil ediyor. Dua için göğe doğru açılan elleri temsil eden üç demir sütun ise yardım ve adalet talebini sembolize ediyor. Sütunları oluşturan şeritler Kırım Tatarlarını sürgüne götüren yük vagonlarını temsil ediyor. Şeritlerin üzerinde Kırım Tatarlarının sürgün edildiği yerleşim yerlerinin orijinal adları yer alıyor. Sütunların sayısı Kırım Tatarlarının tarihindeki üç trajik olayı; 1783'te Kırım'ın Rusya İmparatorluğu tarafından işgali, 1944'te Kırım Tatar halkının Sovyet yetkilileri tarafından vatanından sürgün edilmesi ve Kırım’ın 2014’teki Rus işgalini sembolize ediyor.  Kırım Tatar halkının tarihi adalet arzusunu sembolize eden tüm bu unsurlar aynı zamanda Kırım Tatar halkına vatanları Kırım'da işgalcilerden arınmış refah ve kalkınma umudu sağlıyor.

AKPM: Mevcut savaş, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik soykırım politikasının yeni bir aşamasıdır Haber

AKPM: Mevcut savaş, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik soykırım politikasının yeni bir aşamasıdır

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, bugün “Holodomor’un 90. yıl dönümünün anılması: Ukrayna bir kez daha soykırım tehdidiyle karşı karşıya" başlıklı kararı kabul etti. Kararda, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü saldırgan savaşın, Ukrayna ulusunu yok etmeye yönelik önceki girişim bağlamında değerlendirilmesi ve bunun Rusya'nın soykırım politikasının yeni bir aşaması olarak görülmesi gerektiği vurgulandı. 80 AKMP üyesi tarafından desteklenen kararda bir kere daha, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lideri Josef Stalin'in emriyle Ukrayna’da 1932-1933 yılları arasında uygulanan ve milyonlarca Ukraynalının ölümüne sebep olan Holodomor'un (sunî açlık) Ukrayna halkına karşı yapılan bir soykırım olduğu teyit edildi. UKRAYNA YİNE SOYKIRIM TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA Ayrıca kararda AKPM’nin, Ukrayna'nın Rusya Federasyonu tarafından başlatılan geniş çaplı işgal saldırısı sırasında karşı karşıya kaldığı soykırım tehdidinden derin endişe duyduğu ifade edildi. Bu bağlamda, Ukrayna halkının bağımsız bir ulus olarak var olma hakkını reddeden en üst düzey Rus yetkililerin açıklamalarına dikkat çekildi. Belgede, Rus ordusunun Ukrayna'ya karşı savaşta kullandığı yöntemlerin ve geçici olarak işgal altında bulunan Ukrayna topraklarındaki Rus yetkililerin yasa dışı eylemlerinin, bu açıklamaların sadece bir tehdit olmadığını gösterdiği belirtildi. AKPM, Buça, İrpin ve diğer şehirlerdeki toplu katliamların, yoğun nüfuslu bölgelerde güçlü patlayıcılar, termobarik ve misket bombalarının kullanılmasının savaş suçu olduğunu ve bunların geniş ölçekli sistematik doğası göz önüne alındığında insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu vurguladı. Aynı zamanda kararda şehirlerin kuşatılması ve yıkılması, Ukrayna'daki hayatî önem taşıyan sivil altyapının sistematik bombardımanı ve tahrip edilmesi, geçici işgal altında bulunan Ukrayna topraklarındaki Ukrayna yanlısı aktivistlere sistematik olarak zulmedilmesi, geçici işgal altında bulunan bölgelerde yaşayanların zorla Rus ordusuna askere alınması, Ukrayna'nın kültürel mirasının sistematik olarak yok edilmesi gibi ihlallere de dikkat çekildi.  Kararda, “On binlerce Ukraynalı çocuğun Rusya’nın uzak bölgelerine ve Belarus’a zorla nakledilmesi ve sınır dışı edilmesi bir savaş suçudur, insanlığa karşı bir suçtur ve bir soykırım unsuru oluşturabilir.” ifadesi yer aldı. Holodomor'u Ukrayna halkına karşı bir soykırım eylemi olarak tanıyan AKPM, tüm ulusal parlamentoları ilgili kararları kabul etmeye çağırdı. Ayrıca AKPM, üye devletlerin hükûmetlerine, Ukrayna halkının soykırım saldırısına karşı mücadelesine yardım etmeye ve insanlığa karşı işlenen suçlar ile savaş suçlarının sorumlularını adalet önüne çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapmaya çağırdı. UKRAYNA AKPM’YE TEŞEKKÜR ETTİ Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, AKPM’nin ilgili kararını kabul etmesini memnuniyetle karşıladığını duyurdu. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, "AKPM üyelerine dayanışmaları ve destekleri için derinden minnettarız. Bu yenilenen karar, uluslararası topluma daha fazla Rus zulmünün önlenmesi ve bu korkunç suçların sorumlularının adalet önüne çıkarılmasının acil gerekliliği konusunda güçlü bir hatırlatma görevi görmektedir." ifadelerine yer verildi. Ukrayna'nın egemenliğini savunma ve halkını koruma arzusunda kararlı olduğunu vurgulayan Bakanlık, “Tüm devletleri ve uluslararası örgütleri 1932-1933 yılları Holodomor’u Ukrayna halkına karşı işlenen soykırım eylemi olarak kabul etmeye, Rusya'nın devam eden saldırgan ve soykırım eylemlerini kınamaya ve Ukrayna'nın özgürlük, insan hakları ve hukukun üstünlüğü mücadelesine destek vermeye davet ediyoruz.” çağrısında bulundu. HOLODOMOR SOYKIRIMI 1932-1933 yıllarında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde, Sovyet idaresinin uygulamaları nedeniyle toplu açlık meydana geldi. Milyonlarca insan bu trajedide hayatını kaybetti. Ukrayna Milli Güvenlik Servisi, Holodomor davasının sorgusu sırasında ortaya çıkan bilgilere göre suni açlıktan 3 milyon 941 bin kişinin öldüğünü açıkladı. Açlığın kasıtlı olarak meydana getirildiği ispat edilirken, Rusya ise gerçekleri reddederek Ukrayna’daki açlığın 1932-1933 yılında SSCB’de meydana gelen açlığın bir parçası olduğunu ileri sürüyor. 26 Kasım 1998 yılında dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma’nın kararı ile kasım ayının son cumartesi günü Holodomor Kurbanlarını Anma Günü olarak ilan edildi. 2006 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’nun inisiyatifi ile Holodomor’un soykırım olduğunun açık şekilde inkâr edilmesi için ceza öngören yasa kabul edildi. Stalin Rusyası’nın gerçekleştirdiği Holodomor katliamı, uluslararası kamuoyunun da ilgisini çekti. Günümüzde AB, Fransa, Slovenya, Kanada, ABD, Avustralya, Portekiz, Almanya, Çekya, Vatikan, Estonya, Litvanya, Letonya, Gürcistan, Polonya, Macaristan, Ekvador, Kolombiya, Meksika, Paraguay ve Peru dahil yaklaşık 30 ülke Holodomor’u soykırım olarak tanıdı. AKPM ilk kez Ekim 2023'te Holodomor'u soykırım eylemi olarak nitelendiren bir kararı kabul etti.

Kırım Temsilciliğinden, Almanya'daki 1944 Sürgünü'nün soykırım olarak tanınması kampanyasına destek çağrısı Haber

Kırım Temsilciliğinden, Almanya'daki 1944 Sürgünü'nün soykırım olarak tanınması kampanyasına destek çağrısı

Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Akyar (Simferopol) Kenti Temsilciliği tarafından 24 Eylül 2024 tarihinde yayımlanan açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme uyarınca Kırım Tatar Sürgünü’nün, 2015'te Ukrayna, 2019'da Letonya ve Litvanya, 2022'de Kanada ve 2024'te Polonya tarafından soykırım olarak tanındığı anımsatıldı. Temsilcilik bireyleri imza kampanyasına katılmaya davet ederek, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün Almanya tarafından soykırım olarak tanınmasının önemli olduğunu vurguladı. Dilekçenin imzalanmasına ilişkin ayrıntılı talimat hazırlayan Temsilcilik, "Sizi bağlantıya gidip kampanyayı imzalamaya davet ediyoruz." çağrısında bulundu. 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınmasını isteyen herkes aşağıdaki linke tıklayarak imza kampanyasına katılabilir: https://epetitionen.bundestag.de/content/petitionen/_2024/_07/_12/Petition_170582.html İMZA KAMPANYASI Almanya Federal Meclisinin resmî internet sayfasında, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanınmasına dair bir imza kampanyası başlatıldı. Temmuz 2024’de yayımlanan dilekçede Federal Meclisten 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıması talep ediliyor. Rus devletinin, yaklaşık 300 yıldır, Kırım'ı sömürgeleştirme ve Yarımada'nın yerli halkını yok etme yönünde bilinçli bir politika izlediği belirtilen dilekçede, 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım'ın yerli halkı olan Kırım Tatarlarının tarihindeki en büyük trajedisinin yaşandığı kaydedildi. Almanya Federal Meclisinden, Kırım Tatar Sürgününü soykırım olarak tanınmasını talep eden dilekçe Kırım Tatar aktivist ve Psikiyatri Doktoru Elvis Çolpuh tarafından hazırlandı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.

Almanya Federal Meclisine 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak tanıma talebi Haber

Almanya Federal Meclisine 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak tanıma talebi

Almanya Federal Meclisinin resmî internet sayfasında, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanınmasına dair bir imza kampanyası başlatıldı. Temmuz 2024’de yayımlanan dilekçede Federal Meclisten 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıması talep ediliyor. Rus devletinin, yaklaşık üç yüz yıldır, Kırım'ı sömürgeleştirme ve Yarımada'nın yerli halkını yok etme yönünde bilinçli bir politika izlediği belirtilen dilekçede, 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım'ın yerli halkı olan Kırım Tatarlarının tarihindeki en büyük trajedisinin yaşandığı kaydedildi. Çoğunluğu kadınlar, yaşlılar ve çocuklardan oluşan yaklaşık 200 bin kişinin, evlerinden zorla kopararak yük vagonlarıyla Türkistan'a ve Sibirya'ya götürüldüğü aktarılan dilekçede, “Sürgünün ilk yıllarında Kırım Tatarlarının yüzde 46'sından fazlası açlık, hastalık, ağır çalışma ve insanlık dışı yaşam koşulları nedeniyle hayatını kaybetti.” denildi. Bununla birlikte dilekçede, 1944 Sürgünü sonucu Kırım Tatarlarının; vatanlarından, mallarından ve haklarından mahrum bırakıldığı, Kırım’daki ulusal özerkliğin kaldırıldığı, Yarımada'daki orijinal yer adlarının (şehirler, köyler, nehirler, dağlar ve göller) yüzde 90'ından fazlasının değiştirildiği, Kırım Tatarlarının kültürel ve tarihi mirasına ait anıtların ve mezarlıkların yıkıldığı, kütüphanelerin yakıldığı belirtildi. Ayrıca uzun yıllar boyunca Kırım Tatarlarının Kırım'a dönmeleri, ana dillerini öğrenmeleri, kültürlerini korumaları ve geliştirmeleri, ulusal örf, adet ve geleneklerini yaşamaları yasaklandığı kaydedildi. 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme'ye göre, Kırım Tatarlarına karşı işlenen tüm suçların "soykırım" tanımına uyduğuna dikkat çekilen dilekçede, “BM Sözleşmesi hükümlerine göre Kırım Tatar Sürgünü, Ukrayna (2015), Letonya ve Litvanya (2019), Kanada (2022) ve Polonya (2024) tarafından soykırım olarak tanındı. Bugün, bu trajik tarihten 80 yıl sonra, tüm dünya toplumlarının ve medeniyet sahibi ülkelerin dikkatini Kırım Tatarlarının sorunlarına çekiyoruz ve etnik sebeplerle hedef alınarak soykırıma uğratılan bir halkın, Kırım Tatarlarının, sürgününü soykırım olarak tanınmasını talep ediyoruz." ifadelerine yer verildi. Almanya Federal Meclisinden, Kırım Tatar Sürgününü soykırım olarak tanınmasını talep eden dilekçe Kırım Tatar aktivist ve Psikiyatri Doktoru Elvis Çolpuh tarafından hazırlandı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Doğu Türkistan çağrısı Haber

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Doğu Türkistan çağrısı

Trük toprağı olan Doğu Türkistan'da yıllardır Çin'in baskı ve soykırım politikası durmuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 28 Ağustos 2024 tarihinde yaptığı açıklamada, Çin hükumetinin Doğu Türkistan'daki Uygur ve diğer Türk kökenli Müslümanlara karşı devam eden insanlığa karşı suçları işlediğini ve bölgede baskıcı yönetimi inkâr ettiğini belirtti. Açıklama, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin 31 Ağustos 2022'de Doğu Türkistan'daki insan hakları durumunu kınayan raporunun ikinci yıldönümü yaklaşırken, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve BM üye ülkelerden Çin hükumetine karşı baskıyı artırmaları çağrısında bulunuyor. ÇİN SUÇLARINI İNKAR ETMEYE DEVAM EDİYOR HRW Çin Programı Başkan Yardımcısı Wang Songlian ise, Çin'in Doğu Türkistan'daki insanlık dışı uygulamalara değinerek, "Çin hükumetinin Doğu Türkistan'daki belgelere dayalı suçları etkili bir şekilde ele almaktan kaçınması şaşırtıcı değil, ancak bu durum BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve BM üye ülkelerinin güçlü bir takip gerektirdiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı. Wang Songlian ayrıca, Çin'in Doğu Türkistan'daki milyonlarca Uygur'un maruz kaldığı acıyı sürdürdüğünü vurguladı. KİTLESEL KEYFİ TUTUKLAMALAR VE DAHA FAZLASI Açıklamada ayrıca, Çin'in son iki yılda Doğu Türkistan'daki baskı eylemlerini artırdığı, bunlar arasında kitlesel keyfi tutuklamalar, işkence, katletme, kitlesel gözetim, kültürel ve dini baskı, ailelerin parçalanması, zorla çalıştırma, cinsel şiddet ve üreme hakları ihlallerinin bulunduğu belirtildi. AİLELER KAYIP YAKINLARINDAN HABER ALAMIYOR Öte yandan açıklamada, yüz binlerce Uygur ve diğer Türk kökenli Müslümanın hala keyfi olarak alıkonulduğu ve yurtdışında yaşayan kişilerin neredeyse tamamen aileleriyle iletişim kuramadığı ifade edildi. Birçok kişi, akrabalarının hala gözaltında, hapis veya hayatta olup olmadığını bilmediğini belirtti. Bazı aileler, tutuklanan yakınlarının hayatta olup olmadığını bile bilmiyor. Bazı kişiler serbest bırakılmış olsa da, polis tarafından sıkı gözetim altında ve hakları devamlı olarak kısıtlanıyor. BM, ÇİN'İ HESABA ÇEKMEK İÇİN DAHA FAZLA ÇABA SARF ETMELİ 2024'ün 27 Ağustos'unda Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Doğu Türkistan'daki "birçok sorunlu yasal ve politikaların hâlâ devam ettiğini" kabul etti ve ofisinin, Çin yetkililerine keyfi tutuklamaların serbest bırakılması ve kaybolan kişilerin durumunun açıklığa kavuşturulması konusunda baskı yaptığını bildirdi. BM'NİN GÜÇLÜ BİR GÜNCELLENMİŞ RAPOR YAYINLAMASI ŞART HRW ayroca, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin Çin hükumetinin reddettiği raporun ardından Doğu Türkistan'daki mevcut durumu güncel bir raporla açıklığa kavuşturması ve suçluları sorumlu tutmak için somut eylem planları oluşturması gerektiğini belirtti. ULUSLARARASI TOPLUMUN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMESİ GEREK BM üye ülkelerinin de raporun önemli bulgularını takip etme sorumluluğu taşıdığı vurgulanan açıklamada. 2022'de Doğu Türkistan'daki durumu BM İnsan Hakları Konseyi'nin gündemine getirme çabaları az bir farkla başarısız olmasından sonra, BM üye ülkeleri, Uygurlar ve diğer grupların yaşadığı suçlara karşı toplu bir eylemde bulunmada pek bir girişimde bulunmadığına dikkat çekildi. ÇİN HÜKÜMETİNİN HESAP VERMESİNİ SAĞLAMAK İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞILMALI Wang Songlian ayrıca, "BM İnsan Hakları Ofisi ve dünya genelindeki hükümetler, Çin hükumetinin sorumsuzluğunu sorgulamak için birlikte çalışmalıdır" diyerek, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin güçlü bir şekilde belirtmesi gerektiğini, herhangi bir hükümetin uluslararası suçlardan kaçamayacağını vurguladı.

Türkiye'den İsrail'e açılan soykırım davasına müdahillik başvurusu! Haber

Türkiye'den İsrail'e açılan soykırım davasına müdahillik başvurusu!

Türkiye, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olacağını açıkladı.  Türkiye, davaya müdahil olmak için 7 Ağustos 2024 tarihinde Lahey'e dosya sunacak. Dosyanın Türkiye saati ile 16.30'da sunulması bekleniyor. "BAŞVURUMUZ, DİVAN STATÜSÜ'NÜN 63. MADDESİNE DAYANMAKTADIR" Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Keçeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuz, bugün Türkiye saatiyle 16.30’da Lahey Büyükelçimiz tarafından Divan’a sunulacaktır. Son derece kapsamlı ve ayrıntılı şekilde hazırlanan başvurumuz, Divan Statüsü'nün 63. maddesine dayanmaktadır Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir .Uluslararası Adalet Divanı’ndaki dava, İsrail’in işlediği suçların cezasız kalmaması bakımından son derece önemlidir. Bu vesileyle, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararlarının bir an önce uygulanması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. BM Güvenlik Konseyini üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Türkiye, Filistinlilerin haklı davasına destek vermeyi sürdürecektir.

Ukraynalı vekilden "Sürgün" çıkışı: Tüm dünya Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımalı Haber

Ukraynalı vekilden "Sürgün" çıkışı: Tüm dünya Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımalı

Polonya Parlamentosunun alt kanadı Sejm, 12 Temmuz 2024 tarihli genel kurulunda, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan kararı kabul etti.  Kararın oylanması esnasında, Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, KTMM Başkan Yardımcısı ve Ukrayna Milletvekili Ahtem Çiygöz, KTMM Üyesi ve Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı Eskender Bariyev ve Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) İcra Komitesi Polonya Üyesi Nedim Useinov ile birlikte misafir olarak Polonya Parlamentosunda bulunan Ukrayna Milletvekili Mıkola Knyajıtskıy, sürgünün soykırım olarak tanınmasını içeren kararın onaylanması sonrasında açıklamalarda bulundu. "KIRIM ANCAK UKRAYNA VE KIRIM TATAR OLURSA ÖZGÜR OLABİLİR" Ukrinform haber ajansının Varşova muhabirine konuşan Mıkola Knyajıtskıy, Ukrayna Parlamentosunun 2015 yılında kabul ettiği, 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan yasanın öncüsü olduğunu anımsatarak, "Tüm dünyanın Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıması gerektiğine kesinlikle inanıyorum" dedi. Sürgünün soykırım olarak tanınmasının özellikle bu dönemde önemli olduğunu, çünkü Ukrayna'nın ayrılmaz bir parçası olan ve olmaya devam eden Kırım'ın geleceği söz konusu olduğunda, Kırım Tatarlarının hakları hakkında konuşulması gerektiğini sözlerine ekleyen Knyajıtskıy, "Sonuçta, sadece topraktan değil, ortak bir geçmişe ve ortak bir geleceğe sahip olduğumuz, Ukrayna halkının bir parçası olan, toprakları için savaşan ve yüzyıllardır Rus saldırganlar tarafından zulüm gören büyük Kırım Tatar halkından bahsediyoruz" şeklinde konuştu. Dünyanın Kırım Tatarlarından bahsetmediği bir durumda Kırım hakkında konuşmanın imkansız olduğunu anlaması gerektiğini vurgulayan Milletvekili, sözlerine şu şekilde devam etti. Kırım ancak Ukrayna ve Kırım Tatar olursa özgür olabilir. SÜRGÜNÜ SOYKIRIM OLARAK TANIYAN BEŞİNCİ DEVLET POLONYA Polonya, 12 Temmuz 2024 tarihinde kabul ettiği kararla 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan 5. ülke oldu. Kırım Tatar Sürgünü’nün 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu tarafından soykırım olarak kabul edilmesi sonrasında; 2019 yılında Letonya ve Litvanya parlamentoları, 2022’de ise Kanada Parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımıştı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.