SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Soykırım

QHA - Kırım Haber Ajansı - Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hollanda, 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı! Haber

Hollanda, 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı!

Hollanda Krallığı Genel Meclisinin alt meclisi olan Hollanda Temsilciler Meclisi, 19 Haziran 2025 tarihli genel kurulunda, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan kararı kabul etti. SIBİHA: YAPILMASI GEREKEN DOĞRU ŞEY BUDUR Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sıbiha (Andrii Sybiha), karar sonrasında yaptığı yazılı açıklamada bir değerlendirmede bulundu. Karar dolayısıyla minnettar olduğunu kaydeden Andriy Sıbiha, "Bu, Rusya'nın Ukrayna'ya bağlı Kırım Yarımadası'nı işgal etmesi nedeniyle hâlen zulüm gören Kırım Tatar halkıyla güçlü bir dayanışma göstergesidir." dedi. Bakan Sıbiha ayrıca şu ifadelere yer verdi: Bu tarihi adaletsizliğin tanınması sadece hakikat ve adaletin tesis edilmesi açısından değil, aynı zamanda gelecekte yaşanabilecek zulümlerin önlenmesi açısından da kritik önem taşımaktadır. Hollanda'ya Ukrayna dışında bu suçu soykırım olarak tanıyan yedinci ülke olduğu için teşekkür ediyor ve diğer tüm ülkeleri de aynı şeyi yapmaya davet ediyorum. Yapılması gereken doğru şey budur. SÜRGÜNÜ SOYKIRIM OLARAK TANIYAN SEKİZİNCİ DEVLET Hollanda 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan 8. ülke oldu. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de Kanada parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, 2024'ün temmuz ayında Polonya Parlamentosunun alt kanadı olan Sejm, 2024'ün ekim ayında Estonya Parlamentosu (Riigikogu) ve 2024'ün aralık ayında Çekya Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımıştı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI 18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin diktatörü Josef Stalin’in emriyle Kırım Tatar halkı öz vatanlarından koparıldı. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere yarımadadaki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi. Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuldu. O döneme değin gerçekleşen vatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan bölgesinde kaldı.

Bosna Hersek'teki savaşta Sırplar tarafından Saraybosna'da öldürülen bin 601 çocuk anıldı Haber

Bosna Hersek'teki savaşta Sırplar tarafından Saraybosna'da öldürülen bin 601 çocuk anıldı

Bosna Hersek'te 1992-1995 yılları arasında gerçekleşen savaş sırasında kuşatma altında tutulan başkent Saraybosna'da Sırplar tarafından öldürülen bin 601 çocuk için anma töreni düzenlendi. Saraybosna'daki programa kurbanların yakınları, vatandaşlar, yetkililer ile çok sayıda çocuk katıldı. Tören kapsamında, öldürülen çocuklar için dua edildi ve hatıralarını yaşatmak amacıyla yapılan anıta çiçekler konuldu. "GENÇ NESİLLERE HAFIZA KÜLTÜRÜNÜ AKTARMAKLA YÜKÜMLÜYÜZ" 1992-1995 Saraybosna Kuşatmasında Öldürülen Çocukların Aileleri Derneği Başkanı Fikret Grabovica bir açıklama yaptı. Açıklamada, Saraybosnalıların kuşatma yıllarında maruz kaldıkları vahşi cinayetlere dikkat çekildi. Özellikle gençlerin savaş yıllarında yaşananları unutmamaları gerektiğini kaydeden Grabovica, şu ifadeleri kullandı: "Hepimiz, kuşatma sırasında yaşananlar hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan genç nesillere hafıza kültürünü aktarmakla yükümlüyüz. Gençler, kendi yaşıtlarının nasıl katledildiğini ve hayallerinin nasıl korkunç biçimlerde söndürüldüğünü bilmelidir. Bunu birilerinden nefret etmek için değil kendi geleceklerini doğru biçimde kurmak ve bu tür kötülüklerin tekrar yaşanmaması için bilmelidirler." TEK ÇOCUĞUNU SIRPLAR ELİNDEN ALDI Derneğin Başkan Yardımcısı Alija Hodzic ise kuşatma sırasında tek çocuğunu kaybettiğini ve zaman geçtikçe acısının daha da ağırlaştığını ifade etti. Çocuğunun özlemiyle geçen her günün kendisi için daha da zor olduğunu dile getiren Hodzic, "Tek çocuğum, kızım Jasmina 18 yaşındayken öldürüldü. Büyümüş, genç bir kızdı ama caniler onu bizden aldı. Sevgili kardeşlerim, kimse için savaş istemeyin çünkü savaş sadece kötülük getirir. Bunu bugün Gazze, Ukrayna ve Hindistan örneklerinde açıkça görebilirsiniz" şeklinde konuştu. SARAYBOSNA KUŞATMASI Modern tarihin en uzun kuşatması 5 Nisan 1992'de başlamış ve 29 Şubat 1996'ya kadar devam etmişti. Saraybosna Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Suada Dilberovic ile Bosna Hersek Meclisinde çalışan iki çocuk annesi Olga Sucic, Sırp paramiliter birliklerin saldırıları sonucu Saraybosna'daki Vrbanja Köprüsü'nde öldürülmüştü. Sırp birlikleri, 5 Nisan'daki saldırılarında doğrudan sivilleri hedef almış, savaş karşıtı gösteri yapan Boşnaklara ateş açmıştı. Dilberovic ve Sucic'in öldürüldüğü gün aynı zamanda modern tarihin en uzunu Saraybosna kuşatması da başlamış, 1425 gün süren kuşatmada 1601'i çocuk 11 bin 541 kişi hayatını kaybetmişti.

Ermeniler tarafından katledilen şehitlerin torunları konuştu: Asıl soykırımı Ermeniler yaptı! Haber

Ermeniler tarafından katledilen şehitlerin torunları konuştu: Asıl soykırımı Ermeniler yaptı!

Bugün, dünya kamuoyunda 1915 yılında gerçekleştirilen Ermeni Tehciri, Ermeniler tarafından sözde bir "soykırım" olarak tanıtılmaya çalışılıyor. Günümüzde de bu iddialarını sürdüren Ermeni lobisi, söz konusu tehcirden yalnızca 4 sene sonra, Iğdır'ın Hakmehmet köyünde Türklere karşı bir soykırım gerçekleştirdi. 1919 yılında Ermeni çetelerinin katliamına maruz kalan Hakmehmet köyü sakinlerinin torunları, onlarca yıl önce yaşanan soykırımı unutamıyor. En son 1999 yılında köyde yapılan kazı çalışmalarında bulunan, 83 kişinin katledilerek atıldığı Uzun Hüseyin Kuyusu, bölgede yaşanan Ermeni mezalimini gözler önüne seriyor. UZUN HÜSEYİN, YAŞANAN KATLİAMIN GÜNÜMÜZDE DE BİLİNMESİNİ SAĞLADI Tarihi kaynaklar ve yöre halkının anlatımlarına göre 1919'da bölgeye gelen binlerce Ermeni, köyde yaşayan tüm ailelerin erkeklerini, çeşitli hileler kullanarak ya da zorbalıkla köy meydanına topladı. Burada toplananların ellerini bağlayan Ermeni çeteleri, çeşitli işkencelerle kimisini katlederek kimisini de canlı canlı su kuyusuna attı. Ermenilerin yaptığı katliamda kuyuya atılan ve kaçarak kurtulmayı başaran "Uzun Hüseyin" lakabıyla bilinen Hüseyin Duman ise o gün yaşananların bugüne kadar bilinmesini sağladı. Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu ve Iğdır Azerbaycan Evi Derneği, Hakmehmet Köyünü ziyaret ederek, Ermeniler tarafından katledilen şehitleri rahmetle andı. Vatandaşlar, 1919 senesinde gerçekleşen katliamda hayatını kaybedenler için yapılan anıt mezarı ziyaret etti. Sözde soykırım iddialarının 110. yılında İHA'ya konuşan katliamın kurbanı olanların torunları, yaşanan acı olayları anlattı. "ASIL SOYKIRIMI ERMENİLER, TÜRK MİLLETİNE YAPMIŞTIR" Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı, Iğdır Azerbaycan Evi Derneği Başkanı Serdar Ünsal, Ermenilerin sözde soykırım yalanını bütün dünyaya duyurmaya çalışacağını vurguladığı konuşmasında, "Aslında asıl soykırımı Ermeniler, Türk milletine yapmıştır. 1919 yılında Iğdır ve çevresinde Ermeniler bir katliam yapmışlardır. Bu katliam yapılan yerlerin başında Hakmehmet Köyü, Oba Köyü, Tuzlaca'daki Gedikli Köyü, Koçkıran Köyü, Yaycı Köyü, Kazancı Köyü gibi köyler gelmektedir. Devletimiz de Oba Köyü'nde, Akmamet Köyü'nde toplu mezarları açarak katliamı dünya kamuoyuna duyurdu. Asıl soykırımı biz burada görmekteyiz." ifadelerini kullandı. 1919 KATLİAMINI YAPANLARIN TORUNLARI, 1992'DE HOCALI'DA TÜRKLERİ KATLETTİ! Gerçek soykırımı görmek isteyenlerin Hakmehmet köyüne gelmesini vurgulayan Ünsal, "1919-1920 yılları arasında Iğdır ve çevresinde katliam yapan Ermenilerin torunları maalesef 1992 yılında Hocalı´da aynı katliamı yaptılar." ifadeleriyle, Ermenilerin Türklere karşı uyguladığı başka bir katliam olan Hocalı Katliamı'nı da hatırlattı. Ermenilerin soykırımcı bir millet olduğunun altını çizen Ünsal, Ermenilerin sözde soykırım yalanlarıyla kamuoyunu kandırmaya ve aldatmaya çalıştıklarını kaydetti. Ünsal, davetini yinelediği konuşmasında "Gerçek soykırımı görmek istiyorsanız Doğu Anadolu Bölgesi'ne gelin, Iğdır'a gelin, Azerbaycan'a Hocalı'ya gidin. Orada gerçek soykırımı göreceksiniz. Biz de burada Iğdır Azerbaycan Evi Derneği olarak Hakmehmet Köyü'nde Ermeniler tarafından şehit edilen şehitlerimizi anmak için toplandık. Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun.” ifadelerine yer verdi. 13 METRE DERİNLİĞİNDEKİ SU KUYUSUNA ATILDILAR Hakmehmet köyünde Ermenilerin katliamına maruz kalanların torunlarından olan Türkiye Muhtarlar Derneği Iğdır Şube Başkanı Mikail Ud ise yaşanan katliamı şu ifadelerle anlattı: "1919 yılı, Ermeni çeteleri tarafından bir gece köyümüzün etrafı sarılarak köydeki bütün erkekleri toplayıp şu anda durduğumuz yerde mevcut bulunan ve 13 metre derinlikte, su aldığımız su kuyusunun başına getiriyorlar. Burada teker teker hepsini kurşunlayarak ve hançerleyerek kuyuya atıyorlar. O gün, katliamın yapıldığı gün babası ve kardeşleri gözünün önünde kesilerek, boğazı kesilerek, kurşunlanarak kuyuya atılan Hacı Abbas Güneş amcamız 105 yaşına kadar yaşadı. O zaman çocuk 8-9 yaşlarında babasının ve kardeşlerinin nasıl öldürüldüğünü görüyor. O olayın canlı şahitleri, ölünceye kadar anlatırlardı." "ERMENİLER TÜRKİYE'NİN BARIŞ ELİNİ TUTMAZSA, TÜRKİYE'NİN VE AZERBAYCAN'IN DEMİR YUMRUĞU DEVAMLI OLARAK BAŞLARINDA OLACAKTIR" Ermenilere güven olmayacağını belirten Ud, 2. Karabağ Savaşı ile elde edilen zaferin neticesinde Türkiye'nin Ermenistan'a bir barış eli uzattığını belirtti. Ud, konuşmasında, "Karabağ Zaferi'nden sonra Türkiye, Ermenilere bir dost eli uzattı. Bir barış eli uzattı. Bunu, bölgedeki üç devletin huzur içinde, refah içinde yaşaması için yaptı. Ermeniler buna rağmen hala sinsi planlar içindeler. Şu son zamanlarda duyduğumuz, aldığımız duyumlara göre yine eski örgütlerini canlandırmaya çalışıyorlar. Bazı terör örgütlerini kullanmaya çalışıyorlar. Zararlı çıkacak olan kendileridir. Türkiye'nin dost elini tutmaları lazım. Tutmazlarsa, aynı Karabağ'daki zafer gibi Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın demir yumruğu devamlı olarak onların başında olacaktır.” şeklinde konuştu. ERMENİ SOYKIRIMI EMPERYALİST BİR YALAN! Iğdır Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sözer Akyıldırım ise Ermenilerin her yıl 24 Nisan tarihinde dünya kamuoyunu ayaklandırdığını vurguladı. Ermeni "soykırımı" nın emperyalist bir yalan olduğunu vurgulayan Akyıldırım; Osmanlı Devleti'nin iki milyon Ermeniyi topluca öldürdüğü yönünde iddialar olduğunu kaydetti. Akyıldırım, eğer böyle bir katliam yaşanmışsa toplu mezarların olması gerektiğini ve Ermenilerin arşiv belgelerini açması gerektiğini vurguladı. Akyıldırım,  1915 yılının şartlarında iki milyon Ermeninin öldürülmesi ve katledilmesi iddiasının tamamıyla bir "deli saçması" olduğunu ifade etti. İNSANLAR KUYUDAN ÇIKMASIN DİYE ÖKÜZ CESEDİ ATTILAR! 7 amcası Ermenilerce öldürülen 81 yaşında ki Peri Ud da Ermenilerin 70 kişiyi su kuyusunun içine doldurup öldürdüğünü, onlar arasında 7 amcasının bulunduğunu belirtti. Ud, "Ermeniler insanlar kuyudan çıkmasın diye bir öküzü de vurup kuyuya atmıştır" ifadeleriyle yaşanan vahşetin farklı bir boyutunu gözler önüne serdi.

Karabağ katliamının zanlısı, sivillere ateş açtığını itiraf etti! Haber

Karabağ katliamının zanlısı, sivillere ateş açtığını itiraf etti!

Bakü Ağır Ceza Mahkemesinde, aralarında Karabağ'daki sözde yönetimin siyasî ve askerî yetkililerinin de bulunduğu 15 kişinin yargılanması devam ediyor. 18 Nisan 2025 tarihinde görülen son duruşma, Azerbaycan'ın Hocalı kasabası ile etrafındaki köylerde yaşanan soykırım ve toplu katliamlara tanıklık eden Azerbaycanlıların dinlenmesiyle başladı. Katliama ilişkin görüntüler mahkeme heyetine sunuldu. KATLİAMIN ZANLISI, İTİRAFTA BULUNDU Azerbaycan ordusunun 19 Eylül 2023 tarihinde Karabağ'da başlattığı antiterör operasyonları kapsamında yakalanan zanlılar, mahkemeye çıkarıldı. İşgal döneminde bölgede işlenen cinayet ve işkenceden sorumlu tutulan zanlılardan Madat Babayan, sorgusunda itirafta bulundu. Babayan, sivillere ateş açması emrini üstlerinin verdiğini, kendisinin de bu emri uyguladığını itiraf etti. Konuya ilişkin bir sonraki duruşma, 21 Nisan 2025 tarihinde görülecek. HOCALI KATLİAMI 1992 yılında Türk yurdu Hocalı’da, dünyanın gözü önünde Azerbaycan Türklerine yönelik insanlık tarihinin en korkunç soykırımlarından biri gerçekleştirildi. Hocalı Soykırımı, Azerbaycan tarihinin en trajik ve yıkıcı olaylarından birisi olarak hafızalara kazındı. 26 Şubat 1992'de Karabağ Savaşı sırasında Ermeni Silahlı Kuvvetlerinin Rus ordusunun desteğiyle Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı şehrine saldırmasıyla, aralarında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu yüzlerce masum Azerbaycan Türkü sivil katledildi. Karabağ'da küçük bir şehir olan Hocalı, 1991'den beri Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından kuşatma altındaydı. Şehrin elektriği ve suyu kesikti. Bölge sakinleri sürekli bir saldırı korkusu içinde yaşıyordu. Sovyet Kızıl Ordusunun 366. Motorize Alayının işbirliğindeki Ermenistan kuvvetleri, 1992 yılında 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı şehrinde yaşayan Azerbaycan Türklerine yönelik soykırım başlattı. Ermeniler, 25 Şubat 1992 gecesinden itibaren 936 Km2 alana sahip, 2 bin 605 aile ile toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir Hocalı kasabasına üç koldan saldırdı. 25-26 Şubat 1992 gecesi Ermeni güçleri kasabaya topyekun bir saldırı başlatan Ermeniler, kendilerini savunma imkânı olmayan sivillere saldırmak için ağır toplar, tanklar ve diğer askeri teçhizatı kullandılar. Ermeni askerleri, kasabaya ilerlediler, gördükleri herkese ateş açtılar, yollarına çıkan herkesi acımasızca öldürdüler. Saldırıdan sonraki gün, hafızalardan yıllarca silinmeyecek görüntüler ortaya çıktı. Hocalı kuşatmasından kaçamayan Azerbaycan Türkleri yakın tarihin gördüğü en acımasız, en vahşi zulmüne maruz kaldı. Kasabadan kaçmayı başaran Azerbaycan Türkü siviller, dondurucu soğukta ve uygun giysi ve yiyecek olmadan dağlardan kaçmak zorunda kaldılar. Birçoğu soğuğa maruz kalmaktan öldü, diğerleri ise Ermeni askerleri tarafından yakalanıp işkence gördü. ÇOK SAYIDA SAVUNMASIZ SİVİL KATLEDİLDİ Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı’nda savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Vahşi soykırımdan 487 kişi ağır yaralı kurtuldu. Ermeni güçleri bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150’sinden bugüne kadar haber alınamadı.  AKILALMAZ İŞKENCE VE ERMENİ VAHŞETİ Eski Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, Hocalı Katliamındaki birliklerin başındaki iki komutandan biriydi. Katil Sarkisyan, “Biz bunu Azerbaycanlılara şaka yapmadığımızı göstermek amacıyla ibret olsun diye yaptık” itirafında bulundu. Ermeni doktor Zori Balayan, katliamda pencereye çivilediği 13 yaşındaki bir kız çocuğu üzerinde akıl almaz işkenceyle vahşi bir deney gerçekleştirdi.  SORUMLULARI HALEN CEZALANDIRILMADI BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2, 3, 5, 9 ve 17. Maddelerini ihlal eden “Hocalı Soykırımı’nın sorumluları” ise halen cezalandırılmadı. HOCALI SOYKIRIMI, İNSANLIĞA KARŞI SUÇ OLARAK KABUL EDİLDİ Uluslararası toplum, Hocalı Soykırımı'nı insanlığa karşı bir suç olarak kabul etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, saldırıyı kınayan ve Ermeni güçlerinin Karabağ bölgesinden çekilmesi çağrısında bulunan dört karar aldı. Azerbaycan devletinin yanı sıra İnsan Hakları İzleme Örgütü dahil bazı uluslararası kuruluş ve kaynaklara göre, Ermeni güçlerinin Hocalı'ya düzenlediği saldırıda aralarında çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlının da bulunduğu en az 613 Azerbaycanlı sivil öldürüldü. Ayrıca binden fazla kişinin yaralandığı ve çok sayıda kişinin esir alındığı bildirildi.

Norveç, 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınmasını değerlendirecek Haber

Norveç, 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınmasını değerlendirecek

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Norveç’in, Rus işgali altındaki Kırım'da Rus işgal yönetiminin Kırım Tatarlarına uyguladığı baskılar hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlayacağını ve Ukrayna Parlamentosunun 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıma çağrısını değerlendireceğini dile getirdi. KTMM Başkanı Refat Çubarov, 27 Mart 2025 tarihinde yaptığı açıklamada; Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sıbiha’nın daveti üzerine, 26 Mart’ta Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ve Norveç Çalışma ve Sosyal Entegrasyon Bakanı Tonje Brenna ile yapılan toplantıya katıldığını bildirdi. NORVEÇ PARLAMENTOSUNA KIRIM’DAKİ BASKILARLA İLGİLİ RAPOR SUNULACAK Çubarov’un açıklamasına göre; toplantıda Kırım’daki durum ve Kırım Tatar halkının karşılaştığı zorluklar ele alındı. Bu kapsamda; Norveç Dışişleri Bakanı Eide'nin, Ukrayna ziyareti kapsamında elde edilen bilgileri parlamentoya sunulacak bir rapora dönüştüreceğini ve özellikle Kırım Tatarlarına yönelik baskıların detaylı bir şekilde ele alınacağını vurguladı. Ayrıca, Ukrayna Parlamentosu ve KTMM’nin, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nün soykırım olarak tanınması çağrısının da bu raporda değerlendirileceğini belirtti. Görüşme sırasında Norveçli bakanlara, Kırım Tatar halkının temsil organları olan Kırım Tatar Milli Meclisi ve Kırım Tatar Milli KuruItayı hakkında bilgi verdiğini belirten Çubarov, “Kırım Tatar halkının öz yönetim kurumlarının oluşumu, Ukrayna devletiyle etkileşimi hakkında konuşurken, Norveç'teki Sami Parlamentosu ile paralellik kurdum” ifadelerini kullandı. Görüşmenin sonunda Çubarov, Norveç’e Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiği destek ve sağladığı askeri yardımlar için teşekkür etti. YEDİ DEVLET KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ'NÜ SOYKIRIM OLARAK TANIDI Çekya Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, 18 Aralık 2024 tarihli genel kurulunda, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan kararı kabul etti. Böylece Çekya, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıyan 7. ülke oldu. Kırım Tatar Sürgünü’nün 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu tarafından soykırım olarak kabul edilmesi sonrasında; 2019 yılında Letonya ve Litvanya parlamentoları, 2022’de ise Kanada Parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, 2024'ün temmuz ayında Polonya Parlamentosunun alt kanadı olan Sejm ve 2024'ün ekim ayında Estonya Parlamentosu (Riigikogu), 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanımıştı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.

Erzurum'da Doğu Türkistan için sessiz yürüyüş Haber

Erzurum'da Doğu Türkistan için sessiz yürüyüş

Erzurum’da sağlık çalışanları, 15 Mart 2025 tarihinde Çin’in Uygur Türklerine karşı uyguladığı soykırım politikalarını protesto etmek amacıyla sessiz yürüyüş gerçekleştirdi. Erzurum kent merkezindeki Lalapaşa Camii’nin önünde bir araya gelen sağlık çalışanları, Türkiye, Doğu Türkistan bayrakları ve pankartlar eşliğinde Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü. Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Ahmet Talha Yer, grup adına yaptığı açıklamada; ümmetin en mazlum coğrafyası olan, tek başına direnmeye çalışan, dünyanın görmezden geldiği, çoğu ülkenin siyasi çıkarları uğruna feda edilen ata yurdu Doğu Türkistan için bir araya geldiklerini ifade etti. 10 MİLYON UYGUR TÜRKÜ TOPLAMA KAMPINDA! Yer, yaptığı açıklamada Doğu Türkistan'ın yok edildiğine dikkat çekerek "Bugün resmi belgelere göre 10 milyon insan toplama kamplarında ve akıl almaz işkencelerle karşı karşıya. 2014’te kurulan bu toplama kamplarında yapılanlar kimsenin duymak bile istemeyeceği cinsten. Toplu tecavüzler, domuz eti yedirmeye çalışma, kısırlaştırma, köle işçi olarak çalıştırma, organ ticareti ve daha tahmin bile edemediğimiz neler, neler." ifadelerini kullandı. "KALANLAR ÖZGÜR MÜ?" Doğu Türkistan'ın bir açık hava hapishanesine çevrildiğini vurgulayan Yer,  açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Toplama kamplarındakiler dört duvar arasında işkence altındalar, peki ya kalanlar özgür mü? Kardeş Aile Projesi adı altında Çin rejim elemanları, Uygur Türklerini yatak odasına kadar 24 saat gözetliyor, yapay zeka sistemiyle Uygurlar her yerde takip ediliyor, aile üyelerinin hayatıyla tehdit edilerek Uygur kızları zorla Çinlilerle evlendiriliyor. Anne babası toplama kamplarına alınan çocuklar ise çocuk toplama kampına alınarak birer Çinli olarak yetiştiriliyor. Etnik yıkım, asimilasyon çalışmaları, insan haklarının hiçe sayıldığı uygulamalar her aşamada yapılmaya çalışılıyor. Türkler, Müslümanlar ve birer insan olarak bize düşen önce dua etmek, ardından kardeşlerimizin yanında olmak. Filistin davamız gibi Doğu Türkistan haklı davamızı da etrafımıza duyurmak. Müslüman kardeşlerimizin çalınan alın teriyle hatta kanıyla üretilen Çin ürünlerini boykot etmek, bunun için de üretim ağımızda Çin'e muhtaç olmayacağımız sistemler geliştirmek boynumuzun borcudur."

26 Şubat 1992: Hocalı Soykırımı Haber

26 Şubat 1992: Hocalı Soykırımı

Türk yurdu Hocalı’da 33 yıl önce bugün dünyanın gözü önünde Azerbaycan Türklerine yönelik insanlık tarihinin en korkunç soykırımlarından biri gerçekleştirildi. İnsanlık tarihinin kara lekesi Hocalı Soykırımı'nın 33. yıl dönümü, Azerbaycan başta olmak üzere birçok ülkede anılıyor. ERMENİLERİN İNSANLIK SUÇU: HOCALI SOYKIRIMI Sovyet Kızıl Ordusunun 366. Motorize Alayının güdümündeki Ermeni kuvvetleri, 1992 yılında 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı şehrinde yaşayan Azerbaycan Türklerine yönelik soykırım başlattı. Ermeniler, 25 Şubat 1992 gecesinden itibaren 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 aile ile toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir Hocalı kasabasına üç koldan saldırdı. Saldırıdan sonraki gün, hafızalardan yıllarca silinmeyecek görüntüler ortaya çıktı. Hocalı kuşatmasından kaçamayan Azerbaycan Türkleri yakın tarihin gördüğü en acımasız, en vahşi zulmüne maruz kaldı. ÇOK SAYIDA SAVUNMASIZ SİVİL KATLEDİLDİ Resmi verilere göre, Hocalı Soykırımı’nda savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Vahşi soykırımdan 487 kişi ağır yaralı kurtuldu. Ermeni güçleri bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150’sinden bugüne kadar haber alınamadı. AKILALMAZ İŞKENCE VE ERMENİ VAHŞETİ Eski Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, Hocalı Katliamındaki birliklerin başındaki iki komutandan biriydi. Katil Sarkisyan, “Biz bunu Azerbaycanlılara şaka yapmadığımızı göstermek amacıyla ibret olsun diye yaptık” itirafında bulundu. Ermeni doktor Zori Balayan, katliamda pencereye çivilediği 13 yaşındaki bir kız çocuğu üzerinde akıl almaz işkenceyle vahşi bir deney gerçekleştirdi. SORUMLULARI HALEN CEZALANDIRILMADI BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2, 3, 5, 9 ve 17. Maddelerini ihlal eden “Hocalı Soykırımı’nın sorumluları” ise halen cezalandırılmadı.

Çeçen ve İnguş Sürgünleri 81. yıl dönümünde anılıyor Haber

Çeçen ve İnguş Sürgünleri 81. yıl dönümünde anılıyor

Bugün, 23 Şubat 1944 Çeçen-İnguş Sürgünü ve Soykırımının 81. yıl dönümü kaydediliyor. Sovyet Rusya tarafından 23 Şubat 1944’te Çeçen ve İnguş halkalarının sürgün edilmesi, tarihin kara sayfalarından biri olarak hatırlanmaya devam ediyor. Kanlı sürgünlerin mimarı olan Stalin’in emri ile bütün Çeçenler ve İnguşların, Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden Orta Asya’ya sürgünü başladı. Bazı verilere göre Çeçen ve İnguş Sürgünü sırasında komünistler tarafından 650 binden fazla kişi sürgün edildi. Avrupa Parlamentosu 2004’te Çeçen ve İnguş halkalarının sürgününü soykırım olarak tanıdı. SÜRGÜN ANMALARI Çeçenistan’da 23 Şubat uzun zamandır Anma ve Matem Günü olarak kaydediliyordu ancak 2011 yılından sonra, Çeçenistan’da Rusya genelinde kutlanan resmi bayramların da kutlanması gerektiği gerekçesiyle (Rusya’da 23 Şubat “Vatan Savunucuları Günü” kaydediliyor) anma gününün 23 Şubat’ta kaydedilmesi yasaklandı. 2012 yılında Kremlin kuklası Çeçenistan Başkanı Ramazan Kadırov, Anma ve Matem gününün babasının, eski Çeçenistan Başkanı Ahmat Kadırov’un ölüm günü olan 10 Mayıs tarihinde yapılmasına karar verdi. Rusya’ya bağlı İnguşetya Cumhuriyetinde 23 Şubat 2018’de Çeçen ve İnguş halkalarının sürgün edilmesinin 74. yıl dönümünde sürgün kurbanları anılmıştı. Rusya Federasyonu’nda İnguşetya Cumhuriyeti’ndeki Nazran şehrinde matem mitingi düzenlenmiş, camilerde ise sürgünün 74. yıl dönümü dolayısıyla dualar okunmuştu. Bununla birlikte anma etkinliklerin çoğu, Avrupa ve ABD şehrinde yapılmıştı. Çeçenler Paris, Strazburg, Nantes, Nice ve Toulouse’da, ayrıca Lahey, Berlin, Viyana, Oslo, Stockholm, Helsinki, Tiflis, İstanbul ve New York’ta bir araya gelerek Stalin’in baskılarının kurbanlarını anmıştı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.