SON DAKİKA
Hava Durumu

#Soykırım

QHA - Kırım Haber Ajansı - Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü için kritik Büyükelçi zirvesi Haber

18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü için kritik Büyükelçi zirvesi

Ukrayna'nın Varşova Büyükelçisi Vasıl Zvarıç, Letonya'nın Varşova Büyükelçisi Juris Poikans ve Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) İcra Komitesi Polonya Üyesi Nedim Useinov, Polonya'da görüşme gerçekleştirdi. Ukrayna'nın Varşova Büyükelçiliği tarafından açıklanan görüşmede, Kırım Tatar halkının 18 Mayıs 1944 tarihinde maruz kaldığı sürgün ve soykırımın 80. yılında gerçekleştirilecek anma programının hazırlıkları ele alındı. Büyükelçiliğin görüşmeye ilişkin olarak gerçekleştirdiği paylaşımda ayrıca, Sovyetler Birliği tarafından Kırım Tatarlarına karşı uygulanan sürgünün, Letonya, Litvanya ve Kanada parlamentoları tarafından soykırım olarak kabul edildiği anımsatıldı. ÇUBAROV'DAN TEŞEKKÜR Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) ve DQTK Başkanı Refat Çubarov, 30 Nisan'da Ukrayna'nın Varşova Büyükelçiliğinde gerçekleşen görüşmeye ilişkin olarak yaptığı açıklamada büyükelçilere katılımları ve iş birliği dolaysıyla teşekkür etti. SSCB rejimi tarafından 18 Mayıs 1944 tarihinde işlenen Kırım Tatar soykırımının kurbanlarını anmanın, 10 yıldır devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı bağlamında özellikle önemli olduğunu belirten Çubarov, "1932-1933 yıllarında Holodomor (Ukrayna ulusunun soykırımı) ve Mayıs 1944'te Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı suçlarını işleyen suçlular, cezalandırılmaktan kaçınmayı başardılar. Rusya'nın 2014'ten bu yana Ukrayna ve Kırım Tatar halklarına karşı işlediği yeni suçlar, cezasız kalan kötülüğün daha da büyük ölçekte geri dönme eğiliminde olduğunu doğrulamaktadır. Şimdi daha akıllı olmalıyız. Rus düşmana merhamet yok." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansında “Gazze’de Soykırım: Yeni Kayıtlar” paneli Haber

Anadolu Ajansında “Gazze’de Soykırım: Yeni Kayıtlar” paneli

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA 7 Ekim 2023’den bu yana İsrail hükûmetinin Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği operasyonlarda ortaya çıkan insan hakları ihlâlleri Anadolu Ajansı (AA) muhabirleri tarafında kayıt altına alındı. Konu, AA Atölyede 20 Şubat 2024'te “Gazze’de Soykırım: Yeni Kayıtlar” paneliyle ele alındı. Panele gazeteciler, akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgi gösterildi. Panele katılan konuşmacılar konuyu uluslararası ceza hukuku ışığında tartışarak, Uluslararası Adalet Divanında görülmeye devam edilen davayı tüm boyutlarıyla değerlendirildi. Gazze’de işlenmeye devam edilen savaş suçlarına ilişkin yeni kanıtlar da kamuoyuyla paylaşıldı.  “Gazze’de Soykırım: Yeni Kayıtlar” paneli Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı  Prof. Dr. Fahrettin Altun ve AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz’ün konuşmaları ile başladı.   “İSRAİL KÜLTÜREL SOYKIRIMA DA İMZA ATIYOR” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletşim Başkanı  Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Bizler bu tür etkinliklerde, sahada gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla, elde ettiğimiz görüntülerle İsrail’in katliamlarına iddia edilen değil, somut delileri olan ispatlanmış savaş suçları olarak kayda geçireceğiz. Çabamız bu yönde” dedi.  Altun konuşmasında  Gazze’ye yönelik saldırılar sonucunda yüzlerce okul, kilise ve camiinin yıkıldığına dikkat çekerek “İsrail sadece Gazze’de yaşayan insanları toplu bir şekilde katletmiyor, bölgenin manevi varlığını da yok etmek için kültürel bir soykırıma da imza atıyor“ açıklamasını yaptı. “GAZZE’DE YÜKSELEN BİR ÇIĞLIK VAR” AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz “Gazze’de yükselen bir çığlık var” diyerek başladığı konuşmasına “Her gün  hatta şu an, şu saniyede Gazze’de yeni bir insanlık suçuna şahit oluyoruz” dedi. Karagöz, Gazze’de yaşanan gelişmelere ilişkin “En başta gazeteciler olarak bu durumu tüm gerçekliği ile dünyaya aktarmak bizim görevimiz, sorumluluğumuz” İfadelerini kullandı. 26 Anadolu Ajansı çalışanının bizzat Gazze’nin içerisinde görev yağtığına dikkat çeken Karagöz, AA çalışanı olan Muntasır es-Savvaf'ın İsrail'in saldırıları sonucu hayatını kaybettiğini söyledi. AA'NIN ÜÇLÜ TRİOLOJİSİ: “KANIT- TANIK- SANIK” AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü  Serdar Karagöz “Bugün Lahey’de görüşülmekte olan soykırım davasında delil olarak teşkil edilen  'KANIT' kitabını yayına hazırladık. Kanıt kitabının içerisinde Roma sözleşmesine göre uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu kabul edilen  görselleri, delilleri bulacaksınız” dedi. Karagöz,  Kanıt kitabının ardından “Tanık” kitabını hazırlandığını ancak henüz basılmadığını söyledi. Tarihe bir not düşmek istediklerini vurgulayan Karagöz, "İsrail’de soykırıma sebep olan failleri kapsayacak triolojinin üçüncüsü 'Sanık' adlı kitabı da yakın zamanda basacağız" dedi. AA Görsel Haberler Direktörü Fırat Çağlayan Yurdakul’un moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, gazeteci Mehmet Akif Ersoy, AA Orta Doğu Haberleri Müdürü Turgut Alp Boyraz, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Erkiner ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın konuşmacı olarak yer aldı.  “GAZZE’Yİ İSRAİLLİLERE ANLATMAYA ÇALIŞTIK” Panelin moderatörlüğünü yapan AA Görsel Haberler Direktörü Fırat Çağlayan Yurdakul, gazeteci Mehmet Akif Ersoy’a sürecin nasıl yorumladığına ilişkin sorusunu yöneltti. Ersoy, “Gazze’yi İsraillilere anlatmaya çalıştık. İsrail’in tüm dünyaya verdiği mesaj şuydu: Bizim güvenlik riskimiz var. Hatırlayın ilk hastane vuruldu. İsrail biz yapmadık diyerek tüm dünyaya açıklama yaptı. Bunu Hamas yaptı dedi. Bundan sonra İsrail Gazze’deki bütün hastanaleri vurdu. Bir daha hiç İsrail’in hastaneleri vurmasını tartışmadık” dedi.  “İSRAİL’İN HAKLILIĞI GASP ETMESİNE İZİN VERMEMEK GEREKİYOR” Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner “Bugün İsrail’in haklılığı gasp etmesine izin vermemek gerekiyordu. Anadolu Ajansı burada gazetecilerin hayatı pahasına bu faaliyetlere devam ettirmesinin en büyük anlamı İsrail’in bu dezenfromasyona, bu manipülasyona, bu gerçeği çarpıtmasına ve hakkı ve hakikati gasp etmesine engel olmasıdır” ifadelerini kullandı. ANADOLU AJANSININ KANITLARI İLE CİDDİ BİR KIRILMA NOKTASI YAŞANDI Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, Anadolu Ajansının kanıtları kamuoyu ile paylaşması sonucunda dünyada ciddi bir kırılma noktası yaşandığını ifade etti. Açıkalın bu kanıtların Batı’da bireysel tepkilerin sivil toplum kuruluşlarıyla kitlesel tepkilere dönüşmesinde etkili olduğunu da vurguladı. “BÜYÜK BİR LİNÇ KÜLTÜRÜ VAR ULUSLARARASI BASINDA” Kanıtların ardından ortaya çıkan eylemler ve kamuoyu oluşması AA tarafından tüm dünyaya bunların serilmesi sizi kısıtladı mı? AA’nın buradaki rolü nedir? sorusu yöneltilmesi üzerine AA Orta Doğu Haberleri Müdürü Turgut Alp Boyraz, “İki tür baskı var. Birincisi kanalımızın merkezine baskı yapabiliyorlar. O açıdan biz şanslıyız. Anadolu Ajansına ya da Türkiyeye yapılan baskılar bizim haberciliğimizi etkilemiyor. İkincisi de buradaki gazetecilere psikolojik baskı yapılabiliyor. Yerleri değiştirilebiliyor. Büyük bir linç kültürü var uluslararası basında” dedi. Ayrıca Boyraz, uluslararası medyada çalışanların çoğunun bu baskıyı göğüslediğini ve  İsrail'i karşısına almak istemediğini dile getirdi.  SAVAŞ DELİLİ: KANIT AA foto muhabirlerinin çektiği fotoğraflar, UAD'de kanıt olarak kullanılmıştı. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıların başından bu yana önemli bir görev üstlenen foto muhabirleri ve kameramanların görüntülerini uluslararası hukukta delil olması amacıyla Türkçe, İngilizce ve Arapça hazırlanan kitap, "Kanıt" ismiyle yayımlanmıştı. Gazze'de son bilgilere göre İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise 29 bin 92'ye yükselmişti. İsrail’in saldırılarında hayatını kaybedenlerin 130’unu gazetecilerin oluşturduğu kaydedilmişti.

Soykırım davasında Rusya'ya şok karar! Haber

Soykırım davasında Rusya'ya şok karar!

Birleşmiş Milletlerin (BM) yargı organı Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Ukrayna'nın Rusya Federasyonu'na karşı 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davada "yetki" ve "kabul edilebilirlik" şartlarına ilişkin kararını verdi.  Rusya'nın yaptığı 6 itirazın 5'ini reddeden Divan, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı 1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğine ilişkin açtığı davaya bakmaya yetkisi olduğuna hükmetti. Divan, Ukrayna'nın açtığı davanın "kabul edilebilirlik" şartlarını da sağladığını ve davanın esasına ilişkin inceleme yapacağını kaydetti. RUSYA'NIN İTHAMLARI, DOĞRUDAN SÖZLEŞME'Yİ İHLÂL EDİYOR MU? Uluslararası Adalet Divanı, inleme yapacağı söz konusu yargılamada Rusya'nın Ukrayna'da soykırım suçu işleyip işlemediğine dair bir karar almayacak. Davada sadece, Rusya'nın Kıyiv yönetimine yönelik olarak "Ukrayna'nın doğusunda Rusça konuşan halka yönelik soykırım işlediği" şeklindeki ithamının doğrudan BM Soykırım Sözleşmesi'nin ihlâli anlamına gelip gelmediğini araştıracak. Divan'ın alacağı karar hem Ukrayna hem Rusya açısından bağlayıcı ve kesin olacak. Ayrıca alınan karar taraflarca temyize götürülemeyecek. UKRAYNA ULUSLARARASI DİVANA DAVA AÇTI Ukrayna, 26 Şubat 2022'de "Donetsk ve Lugansk bölgelerinde soykırım yapıldığı" şeklindeki asılsız Rus iddialarına karşı çıkarak Rusya aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı. Kıyiv yönetimi, Rusya'nın kamuoyuna yaptığı açıklamalarda Ukrayna'ya haksız şekilde soykırım ithamlarında bulunduğunu ve bunun, 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin ihlali anlamına geldiğini savundu. Ukrayna, Rusya'nın kendisini haksız yere soykırım yapmakla suçladığına dikkat çekerek Divan'dan Ukrayna'nın soykırım yapmadığını ilan etmesini istedi. Ukrayna ayrıca, telafisi mümkün olmayan zararların engellenmesi ve hak ihlallerinin önüne geçilmesi amacıyla Divan'dan acil "tedbir kararı"na hükmetmesi talebinde bulundu. Divan, 16 Mart 2022 tarihinde açıkladığı tedbir kararında, Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna topraklarında başlattığı "askeri operasyonu" derhal durdurmasını istedi. RUSYA’NIN SOYKIRIM İDDİALARI Kremlin yönetimi, Ukrayna'da Rus etnik kökene sahip nüfusun yoğun yaşadığı Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki halka soykırım yapıldığını iddia ederek 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattı. Saldırı başlamadan önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptığı açıklamada, "Kıyiv tarafından soykırıma maruz kalan insanları korumak, Ukrayna'yı Nazizm ve militarizmden arındırmak" amacıyla Ukrayna’ya saldırdıklarını ifade etmişti.

BM Adalet Divanı Ukrayna'nın Rusya'ya açtığı soykırım davasını kabul edecek mi? Haber

BM Adalet Divanı Ukrayna'nın Rusya'ya açtığı soykırım davasını kabul edecek mi?

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Ukrayna'nın Rusya Federasyonu'na karşı 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davada "yargı yetkisi ve kabul edilebilirlik" konusundaki kararını bugün açıklayacak. Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanından yapılan yazılı açıklamada, “Mahkeme kararını 2 Şubat 2024 tarihinde yerel saat ile saat 15.00’da açıklayacaktır.” ifadelerine yer verildi. Mahkemenin yargı yetkisine sahip olduğu ve iddianın kısmen veya tamamen kabul edilebilir olduğunun tespit etmesi halinde, bir sonraki adım olarak davanın esasının incelenmesine geçilecek. UKRAYNA ULUSLARARASI DİVANA DAVA AÇTI 26 Şubat 2022 tarihinde, Ukrayna, Rusya'nın Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı'na dava açtı. Ukrayna ayrıca derhal ihtiyati tedbirler için bir başvuruda bulundu ve Adalet Divanından Rusya'ya Ukrayna'daki savaşı durdurmasını emretmesini istedi. Öte yandan konu ile ilgili yazılı açıklama yapan Uluslararası Adalet Divanı, Ukrayna’daki telafisi mümkün olmayan zararların engellenmesi ve hak ihlallerinin önüne geçilmesi için Ukrayna’nın Divan’dan “tedbir kararı”na hükmetmesi talebinde bulunduğu kaydedildi. Açıklamada ayrıca Ukrayna’nın “Donetsk ve Lugansk bölgelerinde soykırım yapıldığı” şeklindeki Rusya’nın yalanlarına karşı çıktığı, Rusya’nın hiçbir şekilde Ukrayna’ya müdahale hakkının bulunmadığı vurgulandı. Rusya’nın Ukraynalıları soykırım kastıyla öldürdüğü bilgilerine yer verilen açıklamada, Ukrayna’nın, Rusya’yı soykırım planlamakla suçladığına da yer verildi. Öte yandan Zelenskıy konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Rusya, saldırganlığını haklı çıkarmak için soykırım kavramını manipüle etmekten sorumlu tutulmalıdır.” ifadesine yer verdi.

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'i soykırım suçuyla yargılayacak Haber

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'i soykırım suçuyla yargılayacak

Güney Afrika’nın 29 Aralık’ta Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail’e karşı açtığı "Gazze’de soykırım" davasında ilk karar verildi. UAD, İsrail'in "dosyanın reddi" talebini redderek, İsrail aleyhine geçici tedbir kararı talebini 2’ye karşı 15 oyla kabul etti. Alınan kararla birlikte İsrail soykırımla yargılanacak. GAZZE’DEKİ SOYKIRIM EYLEMLERİNE SON VERMESİ İÇİN BİR AY SÜRE 17 üyeli divan, İsrail’in Gazze’de soykırım suçlamasıyla yargılanmasını kabul etti. Güney Afrika’nın “İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını derhal askıya alması” talebini doğrudan yanıtlamayan kararda, bunun yerine İsrail’e “Gazze’de soykırım eylemlerine son vermesi ve durumu iyileştirmesi” için bir ay süre tanıdı. İSRAİL ALEYHİNE İDDİALAR MAKUL SEVİYEDE İSPATLANDI Divan, Gazze’deki insanlık trajedisinin boyutunun son derece farkında olduğunu ve devam eden can kaybı ve insanların acılarından derin endişe duyduğunu belirtti. Kararı duyuran Divan Başkanı ABD'li yargıç Joan Donoghue, İsrail aleyhine iddiaların "makul seviyede" ispatlandığını kaydetti. İsrail’in saldırılarına maruz kalan Gazzelilerin, BM Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki "korunan grup" tanımına girdiğini belirten Donoghue, İsrail’in soykırım suçlamasının düşürülmesi talebini reddererek, mahkemenin davayı görme yetkisi olduğunu bildirdi. “GAZZE’DE İNSAN-HAYVANLARLA SAVAŞIYORUZ” Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’e karşı soykırım davasının devamına karar verirken delil olarak, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, dönemin İsrail Enerji Bakanı Yisrael Katz ve İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un, Filistinlilere yönelik soykırım suçu kapsamında değerlendirilebilecek sözlerini hatırlattı. Donoghue, Gallant’ın, "Gazze’de insan-hayvanlarla savaşıyoruz. Filistinlilere bir damla su yok" sözlerini alıntıladı.

Uyghur Rights Monitor, "Çin’in Uzun Hapis Politikası" adlı raporu açıkladı Haber

Uyghur Rights Monitor, "Çin’in Uzun Hapis Politikası" adlı raporu açıkladı

Türkiye ve yurtdışından Uygur Türkü ve yabancı araştırmacılardan oluşan Uyghur Rights Monitor (URM) kurumu, işgal altındaki Doğu Türkistan’da bir soykırım aracı olarak kullanılan uzun hapis cezalarını konu eden yeni bir rapor yayımladı. HAKSIZ VE UZUN HAPİS CEZALARI "Esaret Altındaki Masumiyet: Çin'in Uzun Hapis Politikası" adı verilen raporda, Doğu Türkistan'daki haksız ve uzun hapis cezalarının, Uygurlara ve bölgedeki diğer Türk halklarına karşı devam eden soykırımın en kritik noktalarından birisi olduğuna dikkat çekildi.  ULUSLARARASI DÜZEYDE CİDDİ ENDİŞELERE YOL AÇIYOR Öte yandan raporda, Doğu Türkistan'da Çin tarafından uygulamaya konulan adalet sisteminde şeffaflığın olmayışı, küçük veya muğlak suçlamaların bir kontrol aracı olarak suç sayılması ve uluslararası düzeyde ciddi endişelere yol açtığı kaydedildi.  KAŞGAR'DA HER 25 KİŞİDEN BİRİ "TERÖRİZM" SUÇLAMASIYLA HAPSE ATILDI Öte yandan çoğu mahkumiyet kararının belirlenen bir yargılama sistemi olmaksızın verildiği durumlarda, yasal sürecin bireylerin masumiyetini ispatlayamadığına dikkat çekilen raporda, dünyadaki en yüksek hapis oranlarından birisinin yaşandığı Doğu Türkistan'da her 25 kişiden birinin "terörizm" suçlamasıyla hapsedildiği Kaşgar şehrine bağlı Konaşehir ilçesinde kaydedildiği aktarıldı. Raporun İngilizce orijinalini buradan okuyabilirsiniz. DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR! Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk soykırıma uğradı ve bugün halen uğramaya devam ediyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı oluyor. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.

Karaçay-Malkar Sürgünü'nün 80. yılı Haber

Karaçay-Malkar Sürgünü'nün 80. yılı

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım Tatarlarına, 14 Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerine uyguladığı sürgün ve soykırım politikasının bir diğer kurbanı ise 2 Kasım 1943 tarihinde Karaçay Türkleri, 8 Mart 1944 tarihinde ise Malkar Türkleri olmuştu. Sağlıklı ve eli silah tutan Karaçay-Malkarlı erkekler muhtelif cephelerde Sovyet ordusu saflarında Almanlara karşı savaşırken aileleri vatanlarından sürülmekteydi. Kayıtlarda sürgün edilen Karaçaylıların sayısı en az 69 bin 267, Malkarlıların sayısı ise 37 bin 713 olarak yer aldı. Bu sayıların yaklaşık yüzde 54’ü çocuk, yüzde 28’i kadın ve yüzde 18’i yaşlı ve savaştan yaralı dönmüş malûl erkeklerden oluşmaktaydı. MADALYALI KAHRAMANLARIN "VATAN HAİNİ" AİLELERİ! İkinci Dünya Savaşı'nın 9 Mayıs 1945 tarihinde sona ermesiyle zorla Sovyet ordusuna alınan ve birçoğuna madalya verilen Karaçay-Malkarlı askerler ailelerine kavuşmak için vatanlarına döndüklerinde; annelerinin, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin ve çocuklarının vatan hainliğiyle suçlanarak bir gün içerisinde yurtlarından sürgün edildiklerini öğrendi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, tıpkı Kırım Tatarlarına ve Ahıska Türklerine uygulandığı gibi Sovyetler Birliği topraklarını işgal eden Almanlarla işbirliği yaptıkları suçlamasıyla Karaçay ve Malkar Türkleri hayvan vagonlarına doldurulmak suretiyle bir gün içerisinde Sovyet yönetimi tarafından topyekûn sürgün edildi. VATANA İLK GERİ DÖNÜŞLER 14 YIL SONRA BAŞLADI SSCB hakimiyetindeki muhtelif bölgelerine gönderilerek sürgün yerlerinde birbirlerinden ayrılması özellikle planlanan Karaçay-Malkarlılar; Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın ücra köşelerine dağıtıldı. Karaçaylılar, Kruşçev’in 1956 yılında Komünist Partisi 20. Kongresindeki gizli konuşmasında Stalin tarafından haksız yere sürüldüklerini belirttiği 5 Sovyet halkından biriydi. Aynı yıl Kruşçev, Karaçaylıların geri dönmeleri ve bu haksızlığın düzeltilmesi yolunda gerekli çalışmaları yapacağına dair garanti vermişti. 14 yıl boyunca Kafkasya’dan uzakta sürgünde yaşayan Karaçay-Malkar halkı, 1957 yılında vatanlarına geri dönmeye başladı. Bir soykırım halini alan sürgün yıllarında Karaçay-Malkarlılar nüfuslarının büyük bölümünü kaybetti. KARAÇAY-MALKARLARIN NÜFUS DEĞİŞMİ 1939 yılında 75 bin 800 kişilik bir nüfusa sahip olan Karaçaylılar 1959 yılında ancak 81 bin 400 kişilik bir nüfusa ulaşabilmişti. Malkarlıların nüfus kaybı ise çok daha fazlaydı. 1939 yılında 42 bin 700 olan Malkar nüfusu, 1959 yılında 42 bin 400’e düşmüştü. 1959 nüfus sayımı sonuçlarına göre sürgünden Kafkasya’ya dönen Karaçaylıların sayısı 67 bin 830 kişiydi. 13 bin 570 Karaçaylı ise sürgün yerlerinde kalmıştı. 1959 yılında Kafkasya’ya dönebilen Malkarlı sayısı ise 34 bin 88 kişiydi. Malkarlıların 8 bin 312’si sürgün yerlerinde kalmıştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.