SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sözde Soykırım

QHA - Kırım Haber Ajansı - Sözde Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sözde Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Soykırım yalanının 110. yılı: 24 Nisan 1915 Haber

Soykırım yalanının 110. yılı: 24 Nisan 1915

Osmanlı dönemindeki çetecilik faaliyetleri ve belirli siyasi akımlar göz önünde bulundurulmaksızın, 24 Nisan 1915 tarihi çerçevesinde tehcir ve sözde soykırım tartışmaları sürüyor. Söz konusu tarih belirli siyasi ajandaların da gündeminde kalmaya devam ediyor. 24 Nisan 1915: Asılsız Ermeni iddialarının 110. yılı pic.twitter.com/ZAzFm9hCk5 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 24, 2025 İMPARATORLUKTA SİYASİ CEREYANLAR VE TÜRK VARLIĞINI KORUMA GAYESİ İstanbul'u tehcir yahut sevk ve iskan kararını almaya iten sebepler büyük oranda 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında görülen, Balkanlar başta olmak üzere imparatorluk dahilindeki çeşitli ulusların kendi siyasi ajandalarını oluşturması neticesinde patlak veren kanlı tedhiş (terör) olaylarıyla bağlantılıdır. Ermenilere yönelik tedbirlerin alınma sebebi 1912'de Balkanlarda yaşanan büyük nüfus kaybının Anadolu'da da yaşanmasını önleme gayretiydi. Nitekim önce 1877'te İsveç'te Ermeni ırkçısı Hınçak örgütü, 1890'da ise Tiflis'te Taşnak Sütyun Ermeni İhtilal Cemiyetleri Birliği kurulmuş, 1876-77 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında gündeme gelen Osmanlı Devleti topraklarının paylaşımı çerçevesinde bu örgütler de belirli kazanımların peşine düşmüştü. İMPARATORLUK TOPRAKLARINDA NÜFUZ VE NÜFUS MÜCADELESİ Osmanlı-Rus Harbi sonucunda imzalanan 1878 Yeşilköy ve Berlin antlaşmalarıyla Rusların, Ermeniler üzerinde etkinlik kazanması nedeniyle güneye inmek isteyen Rusların önünü kesmek amacıyla İngilizlerin dikkati Kafkasya üzerinde yoğunlaşmıştı. Büyük devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz mücadelesinde Berlin Antlaşmasında Ermenistan olarak adlandırılan bölgeden ıslahat, güvenlik ve müdahale edebilme hakkı gibi şartlar yer almıştı. Bu antlaşma Rus yanlısı ile batı yanlısı Ermeniler üzerinde ayrılıkçı etkiler meydana getirmiş, 1890'da Tiflis'te kurulan Rus güdümlü "Taşnak Sutyun Ermeni İhtilal Cemiyetleri Birliği", Rus Çarlığı için Osmanlı sınırları içerisinde gönüllü olarak bir nevi "beşinci kol faaliyeti" yürütmeye başlamıştı. Taşnak cemiyeti siyasi ajandası doğrultusunda terör odaklı etki eylemlerine başvurarak Rus hakimiyetinin önünü açmak adına hareket ederek resmen kurulmasından önce 1888'de Van'da, 1890'da Erzurum'da ve 1894'te Sason'da isyanlar tertip ederek Müslüman halkı katliama tabi tutmuşlardı. 1896 Osmanlı Bankası baskını ise bu olayların pik noktası olmuştu. Osmanlı'nın bu hareketler karşısında sert tedbirler alması ise dünya basınında sözde "Türk zulmü" olarak lanse ettirilmişti. İleride de Balkan Savaşları döneminde asıl katliama uğrayan Türklerken, gerçekleşen katliamlar yine çeşitli basın organlarında "Türk barbarlığı" şeklinde yansıtılarak gerçeklerin çarpıtıldığı görülecektir. Önleyici tedbirleri bahane eden diğer ülkeler bu şekilde Osmanlı Devleti'ne bölgesel ıslahatlar adı altında kendi siyasi çıkarlarını dayatırlarken, belirli çeteler de kendi hesaplarına bölgedeki nüfus yoğunluğunu silah zoruyla değiştirmeye çalışıyorlardı. İmparatorluk sınırları içerisinde kanlı bir nüfuz ve nüfus mücadelesi söz konusuydu. 1912'de yaşanan Balkan Harbi ve gerçekleştirilen büyük Türk soykırımı, bunu açıkça ortaya koymuştu. Nitekim Balkan Harbi sırasında da bölgede bazı Ermeni çeteleri Bulgar ordusu saflarında Türk köylerini hedef almıştır. 24 NİSAN TARİHİNDE NE OLDU? Ermeni tedhiş örgütleri, Harb-i Umumi (Birinci Dünya Savaşı) başlangıcında Rus Çarlığı'nın güdümünde Ermeni alaylarının oluşuma katılıp Doğu Anadolu'daki "Ermeni olmayan" unsurlar üzerinde terör estirmeye başlayınca, Ermeni tehciri bir zorunluluk olarak ortaya çıktı. Kararın ilk işareti sayılan, Başkumandan Vekili Enver Paşa'nın 2 Mayıs 1915’te Dahiliye Nazırı Talat Paşa'ya gönderdiği yazıda şu ifadeler yer almıştır: Van Gölü etrafında ve Van vilayetince bilhassa ma’lûm olacak mevâki’-i muayyenedeki Ermeniler isyan ve ihtilâl için daimî bir ocak halindedirler. Bu halkın oradan kaldırılarak isyan yuvasının dağılması fikrindeyim. Üçüncü Ordunun verdiği malûmata nazaran Ruslar 7 Nisan’da (20 Nisan 1915) hududları dâhilindeki Müslüman ahâliyi çıplak bir halde hududumuz dâhiline sürdüler. Hem buna mukabele-i bilmisil olmak ve aynı zamanda yukarıda söylediğim maksadı hâsıl etmek üzere, ya merkum Ermenileri ve ailelerini Rusya hududu dâhiline sürmek, yahut merkum Ermenileri ve âilelerini Anadolu dâhiline muhtelif yerlere dağıtmak lâzımdır. Bu iki şıktan münâsibinin intihabı ile icrasını rica ederim. Bir mahzur yoksa ussat ailelerini isyan merkezlerini hudud hâricine sürmeyi ve onların yerine hudud hâricinden gelen İslâm halkı yerleştirmeyi tercih ederim. Devrin Osmanlı yönetimi 24 Nisan 1915'te Ermeni komitelerinin hepsini kapatma kararı alarak 235 önderini tutukladı. İstanbul'daki 610 komitecinin çoğu yakalanamamıştı. Tutuklananların bir kısmı Ayaş ve Çankırı'ya sevk edilmiş, yabancı ülke vatandaşı olduğu anlaşılan Ermeniler ise sınır dışı edilmişti. Bu tarih, 27 Mayıs 1915'te alınan tehcir kararının ön adımı sayılarak belirli siyasi çevrelerin ve Ermeni diasporasının sözde soykırımın başlangıcı ve sembolü olarak kabul görmektedir. Dahiliye Nazırı Talât Paşa’nın sahada icra ettiği tehcir doğrudan doğruya cephelerin güvenini sarsacak bölgelerde uygulanmıştır. Bunlardan birincisi Kafkas ve İran cephesinin geri bölgesini oluşturan Erzurum, Van ve Bitlis dolaylarıdır. İkincisi ise, Sina cephesi gerilerini oluşturan Mersin-İskenderun bölgeleridir. Ermenilerin bu bölgelerde düşmanla iş birliği yaptığı ve bir çıkarma hareketini kolaylaştıracak faaliyetler içinde bulundukları tespit edilmişti. Daha sonra bu uygulama isyan çıkaran, düşmanla iş birliği yapan ve Ermeni komitacılarına yataklık eden diğer vilayetlerdeki Ermenilere de teşmil edildi. Başlangıçta Katolik ve Protestan Ermeniler tehcir dışı bırakıldıkları hâlde, daha sonra bunlardan zararlı faaliyetleri görülenler de sevke tâbi tutuldu.

Ermeniler tarafından katledilen şehitlerin torunları konuştu: Asıl soykırımı Ermeniler yaptı! Haber

Ermeniler tarafından katledilen şehitlerin torunları konuştu: Asıl soykırımı Ermeniler yaptı!

Bugün, dünya kamuoyunda 1915 yılında gerçekleştirilen Ermeni Tehciri, Ermeniler tarafından sözde bir "soykırım" olarak tanıtılmaya çalışılıyor. Günümüzde de bu iddialarını sürdüren Ermeni lobisi, söz konusu tehcirden yalnızca 4 sene sonra, Iğdır'ın Hakmehmet köyünde Türklere karşı bir soykırım gerçekleştirdi. 1919 yılında Ermeni çetelerinin katliamına maruz kalan Hakmehmet köyü sakinlerinin torunları, onlarca yıl önce yaşanan soykırımı unutamıyor. En son 1999 yılında köyde yapılan kazı çalışmalarında bulunan, 83 kişinin katledilerek atıldığı Uzun Hüseyin Kuyusu, bölgede yaşanan Ermeni mezalimini gözler önüne seriyor. UZUN HÜSEYİN, YAŞANAN KATLİAMIN GÜNÜMÜZDE DE BİLİNMESİNİ SAĞLADI Tarihi kaynaklar ve yöre halkının anlatımlarına göre 1919'da bölgeye gelen binlerce Ermeni, köyde yaşayan tüm ailelerin erkeklerini, çeşitli hileler kullanarak ya da zorbalıkla köy meydanına topladı. Burada toplananların ellerini bağlayan Ermeni çeteleri, çeşitli işkencelerle kimisini katlederek kimisini de canlı canlı su kuyusuna attı. Ermenilerin yaptığı katliamda kuyuya atılan ve kaçarak kurtulmayı başaran "Uzun Hüseyin" lakabıyla bilinen Hüseyin Duman ise o gün yaşananların bugüne kadar bilinmesini sağladı. Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu ve Iğdır Azerbaycan Evi Derneği, Hakmehmet Köyünü ziyaret ederek, Ermeniler tarafından katledilen şehitleri rahmetle andı. Vatandaşlar, 1919 senesinde gerçekleşen katliamda hayatını kaybedenler için yapılan anıt mezarı ziyaret etti. Sözde soykırım iddialarının 110. yılında İHA'ya konuşan katliamın kurbanı olanların torunları, yaşanan acı olayları anlattı. "ASIL SOYKIRIMI ERMENİLER, TÜRK MİLLETİNE YAPMIŞTIR" Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı, Iğdır Azerbaycan Evi Derneği Başkanı Serdar Ünsal, Ermenilerin sözde soykırım yalanını bütün dünyaya duyurmaya çalışacağını vurguladığı konuşmasında, "Aslında asıl soykırımı Ermeniler, Türk milletine yapmıştır. 1919 yılında Iğdır ve çevresinde Ermeniler bir katliam yapmışlardır. Bu katliam yapılan yerlerin başında Hakmehmet Köyü, Oba Köyü, Tuzlaca'daki Gedikli Köyü, Koçkıran Köyü, Yaycı Köyü, Kazancı Köyü gibi köyler gelmektedir. Devletimiz de Oba Köyü'nde, Akmamet Köyü'nde toplu mezarları açarak katliamı dünya kamuoyuna duyurdu. Asıl soykırımı biz burada görmekteyiz." ifadelerini kullandı. 1919 KATLİAMINI YAPANLARIN TORUNLARI, 1992'DE HOCALI'DA TÜRKLERİ KATLETTİ! Gerçek soykırımı görmek isteyenlerin Hakmehmet köyüne gelmesini vurgulayan Ünsal, "1919-1920 yılları arasında Iğdır ve çevresinde katliam yapan Ermenilerin torunları maalesef 1992 yılında Hocalı´da aynı katliamı yaptılar." ifadeleriyle, Ermenilerin Türklere karşı uyguladığı başka bir katliam olan Hocalı Katliamı'nı da hatırlattı. Ermenilerin soykırımcı bir millet olduğunun altını çizen Ünsal, Ermenilerin sözde soykırım yalanlarıyla kamuoyunu kandırmaya ve aldatmaya çalıştıklarını kaydetti. Ünsal, davetini yinelediği konuşmasında "Gerçek soykırımı görmek istiyorsanız Doğu Anadolu Bölgesi'ne gelin, Iğdır'a gelin, Azerbaycan'a Hocalı'ya gidin. Orada gerçek soykırımı göreceksiniz. Biz de burada Iğdır Azerbaycan Evi Derneği olarak Hakmehmet Köyü'nde Ermeniler tarafından şehit edilen şehitlerimizi anmak için toplandık. Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun.” ifadelerine yer verdi. 13 METRE DERİNLİĞİNDEKİ SU KUYUSUNA ATILDILAR Hakmehmet köyünde Ermenilerin katliamına maruz kalanların torunlarından olan Türkiye Muhtarlar Derneği Iğdır Şube Başkanı Mikail Ud ise yaşanan katliamı şu ifadelerle anlattı: "1919 yılı, Ermeni çeteleri tarafından bir gece köyümüzün etrafı sarılarak köydeki bütün erkekleri toplayıp şu anda durduğumuz yerde mevcut bulunan ve 13 metre derinlikte, su aldığımız su kuyusunun başına getiriyorlar. Burada teker teker hepsini kurşunlayarak ve hançerleyerek kuyuya atıyorlar. O gün, katliamın yapıldığı gün babası ve kardeşleri gözünün önünde kesilerek, boğazı kesilerek, kurşunlanarak kuyuya atılan Hacı Abbas Güneş amcamız 105 yaşına kadar yaşadı. O zaman çocuk 8-9 yaşlarında babasının ve kardeşlerinin nasıl öldürüldüğünü görüyor. O olayın canlı şahitleri, ölünceye kadar anlatırlardı." "ERMENİLER TÜRKİYE'NİN BARIŞ ELİNİ TUTMAZSA, TÜRKİYE'NİN VE AZERBAYCAN'IN DEMİR YUMRUĞU DEVAMLI OLARAK BAŞLARINDA OLACAKTIR" Ermenilere güven olmayacağını belirten Ud, 2. Karabağ Savaşı ile elde edilen zaferin neticesinde Türkiye'nin Ermenistan'a bir barış eli uzattığını belirtti. Ud, konuşmasında, "Karabağ Zaferi'nden sonra Türkiye, Ermenilere bir dost eli uzattı. Bir barış eli uzattı. Bunu, bölgedeki üç devletin huzur içinde, refah içinde yaşaması için yaptı. Ermeniler buna rağmen hala sinsi planlar içindeler. Şu son zamanlarda duyduğumuz, aldığımız duyumlara göre yine eski örgütlerini canlandırmaya çalışıyorlar. Bazı terör örgütlerini kullanmaya çalışıyorlar. Zararlı çıkacak olan kendileridir. Türkiye'nin dost elini tutmaları lazım. Tutmazlarsa, aynı Karabağ'daki zafer gibi Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın demir yumruğu devamlı olarak onların başında olacaktır.” şeklinde konuştu. ERMENİ SOYKIRIMI EMPERYALİST BİR YALAN! Iğdır Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sözer Akyıldırım ise Ermenilerin her yıl 24 Nisan tarihinde dünya kamuoyunu ayaklandırdığını vurguladı. Ermeni "soykırımı" nın emperyalist bir yalan olduğunu vurgulayan Akyıldırım; Osmanlı Devleti'nin iki milyon Ermeniyi topluca öldürdüğü yönünde iddialar olduğunu kaydetti. Akyıldırım, eğer böyle bir katliam yaşanmışsa toplu mezarların olması gerektiğini ve Ermenilerin arşiv belgelerini açması gerektiğini vurguladı. Akyıldırım,  1915 yılının şartlarında iki milyon Ermeninin öldürülmesi ve katledilmesi iddiasının tamamıyla bir "deli saçması" olduğunu ifade etti. İNSANLAR KUYUDAN ÇIKMASIN DİYE ÖKÜZ CESEDİ ATTILAR! 7 amcası Ermenilerce öldürülen 81 yaşında ki Peri Ud da Ermenilerin 70 kişiyi su kuyusunun içine doldurup öldürdüğünü, onlar arasında 7 amcasının bulunduğunu belirtti. Ud, "Ermeniler insanlar kuyudan çıkmasın diye bir öküzü de vurup kuyuya atmıştır" ifadeleriyle yaşanan vahşetin farklı bir boyutunu gözler önüne serdi.

Paşinyan'dan itiraf: Soykırım iddiasını SSCB icat etti! Haber

Paşinyan'dan itiraf: Soykırım iddiasını SSCB icat etti!

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki sözde Ermeni Soykırımı iddialarının gündeme geldiği 24 Nisan tarihinde Ermeni vatandaşlara bulunduğu çağrı sırasında, 1915 yılında yaşanan olayların jeopolitik entrikaların sonucu olarak gerçekleştiğini belirtti. "ERMENİ HALKI YALAN VAAATLERİN OLDUĞU JEOPOLİTİK SALDIRILARIN KURBANI OLMUŞTUR" Paşinyan, "Bu büyük çaplı trajedi Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanmış ve vatansız Ermeni halkı yüzyıllar önce devletliğini kaybetmiş ve aslında devlet geleneğini unutarak entrikalar ve yalan vaaatlerin olduğu jeopolitik saldırıların kurbanı olmuştur." açıklamasını yaptı. "Ermeni soykırımı" iftirasının Türkiye-Ermenistan ilişkilerini bozmak için uydurulduğunu ifade eden Paşinyan, sözlerini şu şekilde sürdürdü; ''Soykırım iddiası, jeopolitik kaygıları yüzünden SSCB tarafından, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri kötüleştirmek için icat edilmiştir.'' Paşinyan, soykırımın bir ölüm cezası olmadığını ve Ermeni halkının kayıp vatanlarını aramayı bırakması gerektiğini kaydetti. Paşinyan, "Çünkü biz vaat edilen toprakları, süt ve bal akan vatanı bulduk. Bizim için mağdurları anmak, rekabetçi, hukuksal, düşünceli ve yaratıcı politikasıyla soykırımın tekrarını engelleyebilecek Ermenistan Cumhuriyeti karşısında kaybedilen değil bulunan gerçek vatanı simgelemelidir."  ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.