SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tataristan

QHA - Kırım Haber Ajansı - Tataristan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tataristan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kazan Tatar edebiyatının güçlü kalemi Abdullah Tukay AHBVÜ'de anıldı Haber

Kazan Tatar edebiyatının güçlü kalemi Abdullah Tukay AHBVÜ'de anıldı

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından 22 Nisan 2024 tarihinde Kazan Tatarlarının büyük şairi Abdullah Tukay anıldı. Doğumunun ve vefatının yıl dönümünde şiirleriyle hatırlanan Tukay konulu panel, Üniversitenin Itrî Yerleşkesinde yer alan Mavi Salonu’da gerçekleştirildi. Saat 14.00’te başlayan etkinlikte panelin moderatörülüğünü AHBVÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zûhal Yüksel yaparken, panelist olarak Kazan Tatar tarihçi, araştırmacı ve yazar Roza Kurban, Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülhan Atnur, AHBVÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Işılay Işıktaş Sava, AHBVÜ Araştırma Görevlisi Meryem Başkurt Sabaz yer aldı. ???? AHBVÜ Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Türk dünyasının kadim şairi, Kazan Tatar edebiyatına yön veren Abdullah Tukay, bugün yapılan panel etkinliği ile bir kez daha anıldı pic.twitter.com/jc1c3tMVCX — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 22, 2024 Etkinlik; saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Abdullah Tukay tarafından yazılan ve Kazan Tatarlarının resmî olmayan marşı Tuvgan Til’in okunmasıyla başladı. "DÜNYA DÖNDÜKÇE TUKAY'IN ŞİİRLERİ YAŞAMAYA DEVAM EDECEK" Panelin açılışını AHBVÜ Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Naciye Yıldız yaptı. Türk dünyasının çoğu kez katliam, soykırım ve açlıkla karşı karşıya kaldığına vurgu yapan Yıldız, Tukay’ın genç yaşta hayatını kaybettiğini anımsattı. Yıldız, “Türk dünyasında şiiri millî marş haline gelen şair Tukay’ı anmayı elzem gördük. Tukay’ın şiirleri de dünya döndükçe yaşayacak” dedi. "TÜRK DÜNYASININ EN ÇOK ISTIRAP ÇEKEN BOYLARINDAN BİRİ KAZAN TATARLARI" Panelin moderatörlüğünü üstlenen Zûhal Yüksel sözlerine, 1552 yılında Kazan Hanlığının Rus Çarlığı döneminde yıkıldığına ve Kazan Tatarlarının din ve millet konusunda baskı altında kaldığına vurgu yaparak başladı. “Türk dünyasının en çok ıstırap çeken Türk boylarından biri Kazan Tatarlarıdır” diyen Yüksel; dil, eğitim, din ve sosyal hayatlarını ele alarak Kazan Tatarlarının tarihine değindi. Tercüman gazetesinin kurucusu Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı’nın Türk dünyasında büyük bir etkisi olduğuna dikkat çeken Yüksel, Abdullah Tukay’ın o dönemde Ceditçilik Hareketinin etkisi altında olduğunu kaydetti. Yüksel, sözlerine son verirken, Kırım Tatar şairi Hamdi Giraybay’ın Kazan Tatar şairi Abdullah Tukay için yazdığı şiiri okudu. KAZAN TATARI TARİHÇİ ROZA KURBAN, ABDULLAH TUKAY'I ANLATTI Tarihçi, Araştırmacı ve yazar olan Kazan Tatarı Roza Kurban, panelde yaptığı konuşmasına şu sözlerle başladı: “Kazan Tatar Türkleri köklü bir geçmişi, zengin bir kültürü ve sayısız değerleri olan bir millettir. Bu değerlerin en önemlilerinden birisi de ünlü şair Abdullah Tukay’dır. Nisan ayı Kazan Tatarları nezdinde Tukay ayıdır. Zira nisan hem Tukay’ı dünyaya hediye eden hem de aramızdan alıp götüren aydır. Tukay’ın doğum günü olan 26 Nisan tarihi uzun yıllardan beri Tataristan’da Şiir Bayramı olarak kutlanmaktadır” Kurban, Kazan Tatarlarının göç ederken bile iki kitap götürdüklerini bunlardan birinin Kur’an-ı Kerim bir diğerinin ise Tukay’ın şiirlerinin yer aldığı kitaplar olduğunu belirtti. Kurban, Tukay’ın Kazan Tatarları arasında kutsal bir isim olduğunun altını çizerek, “Kısacık hayatında büyük bir miras bırakan Tukay, milletinin ilham kaynağı, eskimeyen bir sevdasıdır. Kalplerde yaşayan kuşaktan kuşağa aktarılan bu bitmeyen sevda milletin kalbinde derin bir yaradır” ifadelerine yer verdi. Tukay’ın biyografisini kapsamlı bir şekilde ele alan Kurban; Türk, Arap, Fars ve Rus edebiyatı ile ilgilendiğini ve ilk şiirlerini 1900’lü yıllarda Motıygiye Medresesi’nde yazdığını bildirdi. Aynı zamanda Fikir gazetesinde de düzeltmen olarak görev yaptığını ifade eden Kurban, çevirmenlik de yapan Tukay’ın Tatar çocuk edebiyatı kurucusu olduğunu kaydetti. "GÖNÜLLERİMİZDE TUKAY'IN ŞİİRLERİ YAŞADIKÇA TATAR DİLİ YAŞAYACAKTIR" Tukay adına çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezi yazıldığını da sözlerine ekleyen Kurban, Ankara ve İstanbul’da Tukay’ın anıtının dikildiğini söyledi. Kurban, “Bizim gönüllerde, bizim kalplerde Tukay’ın ruhu, Tukay’ın şiirleri, Tukay’ın hüznü vardır. Tukay’ın ruhu yaşadıkça, Tukay’ın ezgileri çaldıkça Tatar milleti, Tukay dili olan Tatar dili yaşayacaktır” ifadeleriyle konuşmasına son verdi. Panel, AHBVÜ öğrencisi Batuhan Emre Ayyıldız’ın, şair Tukay’ın kaleme aldığı “Baskıç” isimli şiirini okumasıyla devam etti.   "TUKAY'IN MİLLETE HİZMET HEDEFİ VARDI" Ardından panele çevrimiçi olarak katılan Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülhan Atnur, “Abdullah Tukay’ın Eserlerinde Halk Edebiyatı Unsurları” başlıklı konuyu ele aldı. Türk dünyası şair ve yazarların birbirlerinden etkilendiği belirten Atnur, aynı zamanda Rus edebiyatına yön veren şairlerin de halk edebiyatından ilham aldığını aktardı. Atnur, “Abdullah Tukay edebiyatı; milletin ilerlemesi, milletine kavuşması, genç neslin yetiştirilmesi, dinin cahil mollaların kontrolünden çıkarılmasında bir araç olarak gördüğünden halk bilimine müracaat ediyordu” ifadesiyle Tukay’ın şiirlerinde bir amaç olduğuna dikkat çekti. Tatar halkının geleceğinin Tukay için çok önemli olduğunu belirten Atnur, Tukay’ın millete hizmet hedefi olduğunu söyledi. Rus edebiyatına karşı şiirlerinde Tatar edebiyatını zenginleştirmeyi düşündüğünü ifade eden Atnur, Tukay’ın aruz vezniyle tasavvufî şiirler yazdığını söyledi. Atnur konuşmasında, “Tukay yalnızca bir milletin edebiyatının temelini atmamış, Tatar Türkçesinin, Tatar kimliğinin gelecek kuşaklara ulaşmasını ve aynı zamanda halk millî unsurlarının başka şair ve yazarlar tarafından kullanılmasını da sağlamıştır. Tukay’ı minnetle anıyorum” dedi. TUKAY'IN KIRIM TATAR EDEBİYATINDAKİ İZLERİ AHBVÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Işılay Işıktaş Sava, "Kazan Tatar şairi Abdullah Tukay’ın Kırım Tatar Edebiyatındaki İzleri” başlığıyla söz hakkı aldı. Sava, Tukay’ın kendinden sonraki kuşaklara örnek olduğunu ifade ederek başladığı sözlerine, Kırım Tatar edebiyatında da Tukay’ın iz taşıdığını dile getirdi. Kırım Tatar edebiyatında Tukay’dan izlerin bulunduğu aktaran Sava, bu şairlerden birinin Bekir Sıtkı Çobanzade olduğunu belirtti. Çobanzade’nin “Su Anası” şiirleriyle Tukay’ın etkisi olduğunu, şiiri okuyarak gösterdi. Ayrıca Hamdi Giraybay’ın Tukay’ın ölümü üzerine şiir yazdığını ifade eden Sava, “Bu şiirinde Tukay’ın yaptığı hizmetlerden ve kıymetinin bilinmemesinden söz eder. Giraybay daha sonra yine Anadil adlı şiirine Tukay’dan aldığı dörtlükle başlar” bilgisini verdi. Sava, Tukay’ın etkisinde olan bir diğer Kırım Tatar şair Şakir Selim’in Tukay’a şiirler ithaf ettiğini veya direkt olarak Tukay’ın şiirlerini çevirdiğini aktardı. Ayrıca Sava, Şakir Selim’in Tukay’ın yazmış olduğu “Ahlaksızlık” isimli şiirini okuyarak katılımcılara örnek verdi. Sava, “Kısacık ömrüyle yaptığı işlerle yazdığı şiirlerle Kazan Tatar çocuk edebiyatının kurulmasındaki rolüyle yazdığı anadille sahip çıktığı kimlikle bütün Kırım Tatarlarının gönlünde taht kuran Tukay, kendinden sonra gelen şair ve yazarlara ilham kaynağı olmuş, eşsiz şahsiyetlerden biridir” diyerek Tukay ve Türk dünyası edebiyatına yöne veren şair ve yazarlara rahmet diledi. "TUVGAN TİL ŞİİRİ İLE BİR ÇOCUĞUN DÜNYAYI ALGILAYIŞINA ARACILIK ETTİ" Ardından AHBVÜ Araştırma Görevlisi Meryem Başkurt Sabaz, “Abdullah Tukay’ın Tuvgan Til Şiiri ve Türk Dünyasındaki Anadil” konusunu panele taşıdı. Sabaz, 19. yüzyılda Türk dünyasını etkisi altına alan Gaspıralı ve Ceditçilik Hareketi olduğu dönemin gölgesinde edebiyatçıların yetiştiğini aktardı. Tukay’ın şiirlerinde Arapçadan ve Farsçadan arındırılmış bir dilin hâkim olduğunu ifade eden Sabaz, milliyetçi bir şair olduğunu, şiirlerini “millî sorunları ele almasıyla” ortaya koyduğunu belirtti. Tukay’ın Tuvgan Til şiirini örnek göstererek, “Adeta bir çocuğun hisleriyle yazılan bu şiir anadilin anneden anadilin anneden öğrenilmesini ve çocuğun dünyayı algılayışına aracılık etmesini ortaya koyuyor. Kalbe huzur veren o çocuksu masumiyetin hatırlarının sıcaklığını insanın bu hayatta en önemli amaçlarından biri olan anlaşılabilirliğe vurgu yapması belki de yıllardır bütün Kazan halkının bu şiir ne kadar sevdiğini ortaya koyuyor” değerlendirmesinde bulundu. Sabaz, Tukay’ın bir milleti birleştiren unsurun ana dil olduğuna vurgu yaptığını da kaydetti. Sabaz, sözlerine şu ifadelerle son verdi: “Tukay’ın doğum günü olan 26 Nisan aynı zamanda Anadil Günü olarak kutlanıyor. Anadilin aslında hayatımızın ne kadar da merkezinde yer aldığını vurgulamadan geçmek istemem. Tukay insanoğlunun yüzyıllardır ruhuna hitap eden bir duyguyu bizlere şiirleştiriyor. Bu sayede Türk dünyasının en tanınmış şairlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Dili çok yalın ancak duyguları bütün insanların ortak duyguları. Çocukluğumuzdan ölümümüze kadar bütün duygularımız, ana dilimiz bizim en önemli hazinemiz. Anadilin vatan sevgisinden ayrı düşürmek olmaz. Anadile vurgu yapan pek çok şair vatan sevgisi işlediğini de görüyoruz. Dilimizi kaybetme korkusu zaman zaman bizi yokluyor. Bu bakımdan geçmişimize sahip çıkma düşüncesi ana dil sevgisi ile birlikte büyüyor ama hiçbir zaman kaybolmuyor” Panelin sonunda, AHBVÜ öğrencisi Ömer Arıkoğlu, Tukay’ın “Küzgi Ciller”, AHBVÜ öğrencisi Zûhal Kartal ise “Milletke” şiirini okudu. PANELİSTLERE KATILIM BELGESİ TAKDİM EDİLDİ AHBVÜ Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Naciye Yıldız, panelin moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Zûhal Yüksel ve panelist Prof. Dr. Gülhan Atnur'a katılım belgesi verdi. AHBVÜ Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkan Yardımcısı Güljanat Kurmangaliyeva Ercilusu, panelistlerden Doç. Dr. Işılay Işıktaş Sava’ya katılım belgesi takdim ederken, Tarihçi, Araştırmacı, Yazar Roza Kurban, AHBVÜ Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkan Yardımcısı, AHBVÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tümen Somunoğlu’ndan, Araştırma Görevlisi Meryem Başkurt Sabaz ise AHBVÜ Öğretim Üyesi İlahe Gurbancı’dan katılm belgesini aldı. AHBVÜ Avrasya ve Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Zeynep Aslan ve AHBVÜ Araştırma Görevlisi Hilal Öztürk ise şiir okuyan öğrencilere teşekkür belgesi takdim etti.

Tataristan'da gençler, savunma sanayi fabrikalarında çalıştırılacak! Haber

Tataristan'da gençler, savunma sanayi fabrikalarında çalıştırılacak!

Ukrayna’ya karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısında büyük can kayıpları veren ve bundan dolayı erkekleri sürekli seferber etmek zorunda kalan işgalci Rusya, fabrikalarda çalıştıracak işçi bulamıyor. Bu açığı kapatmak için işgalciler, gençleri hedef aldı. İlk adım Rusya’ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nde atıldı. Tataristan yetkililerinin savunma sanayi kompleksindeki fabrikalarda 14 yaşından büyük gençleri çalıştırabilmek için bir program geliştirdiği bildirildi. Rus gazetesi Kommersant’ın hazırladığı habere göre, Tataristan hükûmeti, gençlerin istihdamını teşvik etmek için yeni bir program geliştirdi ve bu program çerçevesinde 14 yaşından büyük gençleri savunma sanayi fabrikalarında çalışmaya çekmeyi hedefliyor. Yetkililer, 14-18 yaş arası gençlerin istihdamını kolaylaştırmayı ve boş zamanlarında fabrikalarda çalışmalarına izin vermeyi öneriyor. Programı hazırlayanlara göre Tataristan, güya 1990'larda doğum oranının düşmesi ve gençlerin artık çalışmak yerine meslek okulları ve üniversitelerde okumayı tercih etmeleri nedeniyle genç işçi sıkıntısı yaşıyor. GENÇLER SİHA FABRİKASINDA ÇALIŞTIRILIYOR Geçtiğimiz yaz “Protocol” haber sitesi ve RZVRT YouTube kanalı gazetecileri Tataristan'ın Yelabuga (Alabuga) kentinde üniversite öğrencilerinin özel bir ekonomik bölgedeki bir fabrikada İran yapımı Şahid tipi insansız hava araçlarının montajı için işe alındığını bildirmişti. Hazırlanan haberde ilgili fabrikada çalışan işçilerin çoğunun reşit olmadığına dikkat çekilmişti. TATARİSTAN’A SİHA SALDIRISI Rusya’ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nde bulunan Yelabuga (Alabuga) ve Niznekamsk (Tübenkama) kentlerinde bulunan iki fabrikaya 2 Nisan 2024 tarihinde bu sabah erken saatlerinde silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile saldırı düzenlenmişti. Rus yetkilileri ciddi bir hasarın olmadığını ve işletmelerin teknolojik süreçlerinin aksamadığını öne sürmüştü. ???? Ukrayna, Rusya'da bulunan SİHA fabrikasını vurdu! pic.twitter.com/BK1qsVBZc4 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 2, 2024 Ukrayna basınına konuşan Ukrayna Askeri İstihbaratı üyesi bir kaynak, Ukrayna’nın gerçekleştirdiği özel operasyon sonucu Yelabuga’da Şahid kamikaze SİHA’ların toplandığı fabrikaya saldırı düzenlendiğini bildirdi. TATARİSTAN'A İLK SİHA SALDIRISI Bu, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı topyekun işgal saldırısı başlattığı 24 Şubat 2022’ten bu yana Taratistan Cumhuriyeti’ne düzenlenen ilk SİHA saldırısı oldu.Yelabuga kenti Ukrayna’dan bin 200 kilometre uzaklığında bulunuyor.

Rafis Kaşapov: Rus işgalcilere ait askerî altyapının imha edilmesi gerekiyor Haber

Rafis Kaşapov: Rus işgalcilere ait askerî altyapının imha edilmesi gerekiyor

Sürgündeki Tataristan hükûmetinin Başbakanı Rafis Kaşapov, Ukrayna’nın Rusya kontrolündeki Tataristan Cumhuriyeti’ndeki askerî sanayi altyapısına saldırması gerektiğini ifade etti. Sürgündeki bağımsız Tataristan hükûmeti, Rusya'daki askerî altyapının Ukrayna ordusu için meşru hedef olduğunu açıkladı. Kırım Haber Ajansına (QHa) konuşan Sürgündeki Tataristan hükûmetinin Başbakanı Rafis Kaşapov, Ukrayna’nın 2 Nisan 2024 tarihinde Tataristan Cumhuriyeti’ndeki Yelabuga (Alabuga) ve Niznekamsk (Tübenkama) kentlerinde bulunan iki fabrikaya düzenlediği saldırıları değerlendirdi. Sadece Tataristan’ın başkenti Kazan’da askerî malzeme üreten 6-7 fabrikanın bulunduğunu ve bu ürünlerin Ukrayna’ya karşı kullanıldığını belirten Kaşapov, “Pek çok yurtsever, işgalcilere ait askerî altyapının imha edilmesini bekliyordu. Tüm askerî tesisler imha edilmeli. Endüstriyel altyapıya saldırmak gerekiyor. Tataristan'daki askerî tesisler yok edilirse Rusya çökecek ve bu yıkıntıların üzerine bağımsız devletler kurabileceğiz; Tataristan, Başkurdistan, Mari El, Çuvaşistan, Udmurtya, Erzya-Mokşa. Ayrıca Sibirya ve Kuzey Kafkasya halkları da kendi devletlerini kurabilecekler." ifadelerini kullandı. TATARİSTAN’DAKİ RUS ASKERΠTESİSLERİ UKRAYNA İÇİN YASAL HEDEFTİR Öte yandan sürgündeki bağımsız Tataristan hükûmeti Ukrayna’nın Tataristan Cumhuriyeti askerî sanayi altyapısına düzenlediği saldırıların yasal olduğuna ilişkin bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Tataristan’da insansız hava araçları dahil herhangi silah çeşitlerin üretilmesi ve onların Rus ordusuna sağlanmasının kabul edilemez olduğu belirtilerek, "Savaş şartlarında Tataristan'da böylesine önemli bir askeri sanayi tesisinin inşa edilmesinin, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri için meşru bir hedef haline geleceği ve düşmanlıkların Tataristan topraklarına taşınmasına yol açacak.” denildi. İnsanların zarar görmesinden sadece Putin rejiminin sorumlu olduğunu vurgulanan açıklamada, “İşbirlikçi Tataristan hükûmeti, Moskova'yı destekleyerek savaşına katılıyor. Tataristan'ın işgal edilmiş bir bölge olduğunu ve tüm kaynaklarının Tatar halkının rızası olmadan emperyal Moskova tarafından izinsiz kullanıldığını açıkça ilan ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı. TATARİSTAN'A İLK SİHA SALDIRISI ???? Ukrayna, Rusya'da bulunan SİHA fabrikasını vurdu! pic.twitter.com/BK1qsVBZc4 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 2, 2024 Rusya’ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nde bulunan Yelabuga (Alabuga) ve Niznekamsk (Tübenkama) kentlerinde bulunan iki fabrikaya 2 Nisan 2024 tarihinde saldırılar düzenlendi. Fabrikalara gerçekleştirilen saldırıların silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile düzenlendiği aktarıldı. Söz konusu saldırı, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı topyekûn işgal saldırısı başlattığı 24 Şubat 2022’ten bu yana Taratistan Cumhuriyeti’ne düzenlenen ilk SİHA saldırısı olmuştu.Yelabuga kenti Ukrayna’dan bin 200 kilometre uzaklığında bulunuyor. UKRAYNA'NIN ÖZEL OPERASYONU Suspilne haber ajansına konuşan Ukrayna Askeri İstihbarattaki bir kaynak, Ukrayna’nın gerçekleştirdiği özel operasyon sonucu Yelabuga’da Şahed kamikaze SİHA’ların toplandığı fabrikaya saldırı düzenlendiğini bildirdi. Öte yandan Nijnekamsk’te bir petrol rafinesine saldırı düzenlendiği kaydedildi.

Rusya, işgal altında bulunan Lugansk bölgesindeki yerleşim yerlerini Tataristan'ın kontrolüne devretti Haber

Rusya, işgal altında bulunan Lugansk bölgesindeki yerleşim yerlerini Tataristan'ın kontrolüne devretti

Kremlin, Lugansk bölgesindeki Severodonetsk, Lısıçansk ve Rubijne gibi işgal altında bulunan kasabalarını, kendisine bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nin tam kontrolü altına devretti. Buna göre Tataristan’ın bölgede “altyapı restorasyonuna” ve yerel çocukların "yeniden eğitimine" yönelik projeleri yürütmesi öngörülüyor. Ulusal Direniş Merkezi’nden 29 Ekim’de yapılan açıklamada, “Başbakan Aleksey Yesoşin başkanlığındaki Tataristan Cumhuriyeti'nden bir heyet, Lugansk bölgesinin geçici olarak işgal edilen topraklarına yasadışı bir ziyaret gerçekleştirdi. Lısıçansk kasabasına özel dikkat ayrıldı. Bunun nedeni, Kremlin'in Severodonetsk-Lısıçansk-Rubijne aglomerasyonunu, kendisine bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin tam kontrolü altına vermesidir” denildi. İşgal altındaki bölgeye yasa dışı ziyaret gerçekleştiren heyet, bölgede güya altyapı restorasyonuna yönelik projelerin hayata geçirileceğini duyurdu. Ayrıca yerel işgal yetkililerinin, Tataristan’dan gelen işçilere, gasp ettikleri ve sözde “terk edilmiş” olarak tanımladıkları evlerde konaklama olanağı sağlayacağını belirtildi. İŞGALCİLER YEREL ÇOCUKLARIN BEYNİNİ YIKIYOR Ayrıca Tataristan aynı zamanda yerel gençliği yeniden eğitilmesini ve onları Rus yanlısı askerlere dönüştürecek bir programı yürüttüğü aktarıldı. Ulusal Direniş Merkezi verilerine göre Ekim 2023'te Lugansk bölgesinden yaklaşık 200 çocuk Tataristan'daki Zareçye Çocuk Kampına götürüldü. Kampta, milli kimliklerini değiştirmeye yönelik etkinliklerin yanı sıra dijital bir yarışma düzenlendi. İşgalcilerin, bu çocukları gelecekte savaş alanındaki drone kontrol birimlerinde görev almaları için teşvik edecekleri muhtemel olduğu belirtildi.  Yerel gençleri yeniden eğitme politikası çerçevesinde Tataristan, "Çalışmaya ve Savunmaya Hazır (GTO)" adlı programı kapsamındaki test merkezlerinin açılmasını finanse edecek. "Çalışmaya ve Savunmaya Hazır (GTO)" adlı programı, Rus ordusuna bağlı Yunarmiya (Genç Ordu) veya Putin'in Birleşik Rusya partisinin gençlik faaliyetleri gibi paramiliter örgütlere katılımına teşvik edek propaganda bileşeni ve ajitasyon içeren Rus spor ve paramiliter gençlik eğitimi programıdır.

Tataristan’dan gelen heyet, Lugansk bölgesine yasa dışı ziyarette bulundu Haber

Tataristan’dan gelen heyet, Lugansk bölgesine yasa dışı ziyarette bulundu

Ukrayna Ulusal Direniş Merkezi tarafından 30 Ekim 2023 tarihinde yayımlanan raporda, Tataristan Cumhuriyeti'nin Başbakanı Aleksey Yesoşin başkanlığındaki bir heyetin Lugansk bölgesine yasa dışı bir ziyarette bulunduğu bildirildi. Rusya tarafından Seberodonetsk-Lısıçansk-Rubijne bölgeleri Tataristan'ın kontrolüne verildi. Heyet, altyapının restorasyonunun ve bölgede inşaat projelerinin başlatılması konusunda projelerinin uygulamaya konulduğunu resmi olarak duyurdu.  TATARİSTAN, GENÇLERİ NEDEN KAZAN’A GÖTÜRÜYOR? Rus propagandası çocukları ve gençleri ailelerinden kopartarak zehirlemeye devam ediyor. Bu noktada Tataristan, Lugansk’taki gençleri yeniden eğitmek ve onları askeri konularda kullanmak üzere bir program yürütüyor. Ekim ayında yaklaşık iki yüz çocuk Kazan’daki Zareçye kampına götürüldü.   Ulusal kimliklerini değiştirmeye yönelik etkinliklerin yanı sıra gelecekte çocukların savaş alanındaki insansız hava araçlarının kontrol birimleri için görevlendirilmesinin mümkün olduğu belirtiliyor. Gençlere yönelik zehirleyici politikalarının bir parçası olarak Tataristan, Çalışmaya ve Savunmaya Hazır (RWD) programı ile test merkezlerinin açılmasını finanse edecek. Bu program, zorunlu bir propaganda bileşeni içeren ve paramiliter örgütlere veya Putin'in Birleşik Rusya partisinin gençlik faaliyetlerine katılımı teşvik eden paramiliter gençlik eğitiminin bir biçimi olarak bilinmektedir.

Rus mahkemesinden Tataristanlı gazeteci Alsu Kurmaşeva hakkında tutuklama kararı! Haber

Rus mahkemesinden Tataristanlı gazeteci Alsu Kurmaşeva hakkında tutuklama kararı!

Radio Free Europe/Radio Liberty (RFE/RL) Tatar-Başkurt Servisi Muhabiri Alsu Kurmaşeva, 18 Ekim 2023 tarihinde Kazan'da gözaltına alınmıştı. Kurmaşeva'nın 20 Ekim'de yapılan ilk duruşmasında nihai kararın 23 Ekim 2023 tarihinde verileceği açıklanmıştı.  Kazan Tatarı gazeteci Alsu Kurmaşeva'nın, 2 Haziran 2023'te Kazan havalanında pasaportlarına ve telefonuna el konulmuş ve ardından izinsiz vatandaşlık aldığına dair para cezasına çarptırılmıştı. Çekya'nın başkenti Prag şehrinde yaşayan gazetecinin, hem Rusya Federasyonu hem de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) pasaportunun olması bu duruma gerekçe gösterilmişti. Kurmaşeva'nın 2022 sonbaharında Rus askere alma vakalarına ilişkin verileri çevrim içi olarak topladığını ve yurtdışına aktardığını iddia eden Rus makamları, gözaltı kararına gerekçe olarak bunları gösterdi. Kurmaşeva, Tataristan ve Başkurdistan dahil olmak üzere Rusya'nın başlattığı ve savaş hakkında ayrıntılı haberler yazıyordu. Kurmaşeva, Putin Rusyası'nın Ukrayna'daki işgal girişimi ve saldırılarına karşı çıkıyordu. Kazan Sovyet Bölge Mahkemesi, 23 Ekim'de yapılan duruşmada Alsu Kurmaşeva'nın 5 Aralık 2023 tarihine kadar tutuklu kalmasına karar verdi. RUS YETKİLİLERİNİN TATARLARA BASKILARI ARTIYOR Alsu Kurmaşeva'nın 20 yıldan fazla bir süredir çalıştığı Radio Free Europe/Radio Liberty (RFE/RL)'nin Çek Cumhuriyeti merkezli Tatar-Başkurt Servisi Başkan Vekili Jeff Gedmin, "Alsu Kurmaşeva, yıllardır Tataristan, Başkurdistan ve Rusya'nın Volga bölgesinde yaşayan ulusal azınlıkları hakkında haber yapan deneyimli bir gazetecidir. Tatar dili ve kültürünün korunmasına ve yaşatılmasına yönelik çeşitli girişimler hakkında yazılar yazmıştır. Son dönemde Rus yetkililerin Tatarlara yönelik baskıları artırılıyor. Alsu bizim en kıdemli meslektaşımız, iki çocuk annesi ve ailesine yeniden kavuşabilmesi için derhal serbest bırakılması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Aynı zamanda ABD ve Rusya vatandaşı olan Kurmaşeva için dünyanın dört bir tarafından tepkiler geldi. Birleşmiş Milletler, ABD kongre üyeleri, politikacılar, gazeteciler ve insan hakları örgütleri Alsu Kurmaşeva'nın serbest bırakılması çağrısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi Matthew Miller, konuya ilişkin, "Alsu Kurmaşeva'nın Rusya'da gözaltına alındığını biliyoruz. Rus yetkililer bize bu konuda bilgi vermedi. Rus yetkililerin pasaportlarına el koyduğu ve Rusya'dan ayrılamadığı mayıs ayından bu yana bu davayı takip ediyoruz. Bugüne kadar, davaya faydası olmayacağına inandığımız için konuşmadık. Bu, Rus hükumetinin ABD vatandaşlarına yönelik bir başka tacizi gibi görünüyor. Çifte vatandaşlığı var, buna Ruslar neden oldu. Yetkililer bilgi vermiyor ama biz başka yollar arayacağız" açıklamasında bulundu.

Roza Kurban "İdil-Ural Aydınları 2" kitabını anlattı: Milletimize faydası olan insanları tanıtmak istedim Haber

Roza Kurban "İdil-Ural Aydınları 2" kitabını anlattı: Milletimize faydası olan insanları tanıtmak istedim

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Kazan Tatar tarihçi Roza Kurban'ın "İdil-Ural Aydınları 2" eseri, Ekim 2023'te yayımlanarak piyasaya sürüldü. Hayat Yayınları tarafından basılan 300 sayfalık eserde, Kazan Tatarı aydınlar yer alıyor. Çalışmasını annesi Zarif kızı Meryem Zakirova'ya ithaf eden yazar Kurban, merakla beklenen kitabını Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı. Kurban, Kazan Tatarlarının kültürü ve medeniyetinin gereken ilgiyi görmediğini ve bu kitaplar ve çalışmalar sayesinde bunun sağlanacağını ifade etti. İdil Ural Aydınları kitabınızın ilki Aralık 2022’de piyasaya sürülmüştü. Okuyucularınızın merakla beklediği ikinci kitabınızda kaç yazar-şair bulunuyor? “İlk kitabımda 26 aydından bahsetmiştim ikinci kitapta ise 21 tane aydın bulunuyor. Bu kitabın içerisinde tarihçiler de var. Tarihçiler arasında Gaziz (Aziz) Gobaydulin, Hadi Atlasi, Fazıl Tuykin gibi isimler yer alıyor. Eser, Türkiye’de tanınmış siyasi kişiliğiyle de bilinen Türkçü Yusuf Akçura ile başlıyor. İkinci olarak tarih romanı yazarı, Mehmüt Galeü (Mahmut Galeu), 19. yüzyılda Türkiye’ye göç eden insanlar ile ilgili 'Muhacirler' adlı roman yazmış. Hem tarih yazanlar hem de tarihi roman yazanlar Stalin’in (Josef) emriyle idam ettirildi. Mehmüt Galeü de Stalin’in emrine kurban gitmiş biri. Gezgin, yazar, gazeteci Teüfik (Tevfik) Eydi daha önce Türkiye’ye gelmiş, Tatarlar ile görüşmüş ve bunlarla ilgili makaleler yazmıştır. En merak ettiği şey Kazan Tatarı aydınımız Ayaz İshaki olduğu için onunla ilgili araştırmalar yapmış. Ayaz İshaki, Türkiye’de de bulunmuş, Teüfik Eydi de bunun çok önemli olduğunu bildiği için, ‘Onun masasına oturdum, çalıştım’ demiş. Bu kitabın içindekiler Stalin döneminde idam edilen insanlar. Mesela tiyatrocu, yönetmen ve yazar Kerim Tinçurin 1938 yılında idam edilmiş. Fatih Kerimi aynı zamanda Türkiye için bilge bir insan. Balkan savaşları sırasında Türkiye’ye gelmiş ve Şura Dergisi’ne mektuplar göndermiş. Bu mektuplar daha sonra İstanbul Mektupları ismiyle kitap halinde yayımlanmış. Türkçeye de çevrilen bu kitap Türkiye’de de satışa sunuldu. Şairler arasında yer alan Hadi Taktaş dönemin en önemli şairlerinden biridir. 30 yaşında vefat etmiş ama çok büyük eserler bırakmış. Ve eserleri bugün hala okunuyor. Kitabın içinde yer alan bir diğer şair de Möderris Eglemov. Ve şu an hayatta olan Necibe (Necibe) Safina. Şiir dünyasının yılmaz savaşçısı olarak adlandırdım onu. Çünkü çok keskin şiirler yazıyor. Dilimizi, milletimizi devamlı olarak şiirlerinde bu konuları kaleme alıyor. Hatta dediklerine göre Neciba Safina, eski Cumhurbaşkanımız Minitimer Şeymiyev’e, ‘Kazan Tatarları için çalıştığınıza dair and için’ diyerek eline ekmek tutuşturmuş. Yine Stalin devrinde öldürülmüş tarihçi, oyun yazarı, folklorcu, eğitimci, ve şair Fazıl Tuykin var. Eserde aynı zamanda edebiyatçı, dil bilimci, tarihçi, eğitimci, siyasetçi ve yazar Galimcan (Alimcan) İbrahimov yer alıyor. Kendisi çok yönlü bir isimdir. Bir de kendini bu devrime o kadar adamış ki kendisi bir komünisttir. Onu aynı komünistler yok ediyor. İbrahimov, 'ben devrim askeriyim' diyerek evlenmekten bile vazgeçmiş. Hasta haliyle hapishaneye atmışlar, orada hayatını kaybetmiş. Hapishanedeki komodinin çekmecesine ‘Halkım önünde de suçlu değilim’ dediği bir yazı bırakmış ardında.   Tarihçi Hadi Atlasi de idam ettirilmiş. Dediğim gibi tarih yazmak özellikle Kazan Tatarlarının tarihini yazmak tehlike olarak görülmüş. Ruslar tarihi hep kendi yönlerinden yazmışlar. Kazan Hanlığı kendi isteğiyle Moskova’ya katıldı diye yazıyorlar. Böyle bir şey yok. Kazan Hanlığındaki insanlar kanlarının son damlasına kadar mücadele etti. Standartlara uygun yazıyoruz dedikleri de bu. Üniversitemizde hocam olan Hatıyp (Hatip) Minnegulov’u da doğumunun 80. yılında Kadim Tatar Edebiyatı Profesörü başlığıyla yazdım. Hayatta olan insanları yazmıyorum kendime ilke edindim ama bazı istisnalar var. Hem hayatı hem eserleri hem de hocam olması dolayısıyla ona eserimde yer verdim. Buralara çok zorluk çekerek gelmiş. Yine de sonuca ulaşmış, kadim edebiyatımızı araştıran kişiliğiyle örnek bir insan.” Bu isimlere kitabınızda yer vermenizin özel bir sebebi var mı? “Hep doğumunun, vefatının 120. yılı, 140. yılı, 200. yılı diye andığımız insanları yazmaya çalışıyorum. Çünkü bu insanlar artık unutulmuş. Tatar diline, edebiyatına ve milletimize faydası olan aydınları yazmak istedim. Bu insanların tanınmasını istedim. Asıl yazmaya başlamamın sebebi ise Foat (Fuat) Tuktarov (1880-1938). Kendisi Türkiye’ye gelmiş ama kimse sahip çıkmamış ve kimsesiz mezarlığına defnedilmiş muhtemelen. O kadar çok aradım ki mezarını bile bulamadım. Kendisinin Türkiye’deki Kazan Tatarlarına ait dernek ve vakıflarda ismi bile duyulmamış maalesef. Bu duyarsızlığımız böyle devam ederse yakında dilimiz ortadan yok olacak.” Eserinizi yazarken Türkiye Türkçesi dışında Tatarca literatürden de yararlandınız mı? "Tataristan’dan aldığım kaynaklarımı kullanıyorum. Ayrıca Türkiye’deki yüksek lisans ve doktora tezi yazan öğrencilerle ‘Neden bu insanları araştırıp yazdınız?’ sorusuyla görüşmeler yapıyorum. Bütünüyle topladığım kaynakları yazılarıma ekliyorum." Okuyucularınızın kitabınıza geri bildirimi nasıl, genel olarak ne tür yorumlar alıyorsunuz? "Türkiye’de İdil deyince Kazan Tatarları, Ural deyince Başkurtlar akla geliyor. Pek fazla bilinmiyor. Mesela Sadri Maksudi Arsal, Ayaz İshaki, Yusuf Akçura gibi isimler olmuş ama unutulmuşlar. Yazan da yok, çizen de yok, biz onları yeniden gündeme getirmeye başladık. Unutmamak, unutturmamak ve var olduğumuzu bildirmek için gündeme getirmeliyiz. Tatarlar köklü bir medeniyet, kültürlü bir millet, edebiyatı var, tarihi var, her şeyi var. Bunu okuyucu kitlesine duyurmak gerekiyor. Bir de çok dar kitlelere ulaşıyoruz. ‘İlaç al dersen kimse içmez ama portakal ye faydalı olur derse herkes yer’ diyerek bu yazdıklarımı romana çevirmemi isteyenler oldu. Kitabıma, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümü öğrencileri, Tatarlar ilgi gösteriyor." Son olarak okuyucularınıza yöneltmek istediğiniz bir mesajınız var mı? "Kitap aracılığıyla İdil-Ural aydınlarını tanımalarını istiyorum. Çok köklü bir tarihimiz ve edebiyatımız var. Eğitim konusunda, Ceditçilik hareketiyle ilgili 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında var olan edebiyat var. Bunlar sıradan şeyler değil. Usul-ü ceditçilikten örnek alıp Tatar dili ve eğitimini her platformda yürütmeliyiz. İlk önce kendi aramızda Tatarca konuşmalıyız. Bunu da gündeme getirmeliyiz. Çekilen zulümler böyle kalmasın, bilinsin. Çünkü Türkiye'de bilinmiyor. Orada çekilen acıları, Rusların zulmünü kimse bilmiyor. Zeki Veli Togan'ın bir sözü var, 'Rus zulmünü dünyaya anlatmak zordur' diyor. Çünkü bunu yaşayan insan bilir." Tarihçi, yazar Roza Kurban'ın çıkardığı "İdil-Ural Aydınları-2" kitabı internet sitesinde satışa çıkarıldı.  KAZAN TATAR TARİHÇİ ROZA KURBAN KİMDİR? Tataristan’ın Yeşel Üzen (Yeşil Dere) bölgesi Mulla İle (Molla İli) köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada, liseyi, köyünden 5 kilometre uzaktaki Norlat kasabasında okudu. Tataristan’ın başkenti Kazan’daki 1 Nolu Pedagoji Üniversitesi Ana Sınıfı Öğretmenliği Bölümü'nü 1990 yılında bitirdi. Aynı yıl Kazan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi Tatar Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne başladı. 1996 yılında “Tatar Ana Okullarında Konuşma Geliştirme Dersleri” başlıklı tezi ile mezun oldu. 1983 yılında Norlat’taki Ana Okulunda başlayan çalışma hayatında öğretmenlik ve müdürlük yaptı. 1995 yılında İklil Kurban ile evlendi. Evliliği dolayısıyla Türkiye’ye geldi. Halen Ankara’da yaşamaktadır. Türkiye’de de Tatar Türkleri üzerinde çalışmalarına devam etti. Roza Kurban’ın Tatar Tarihi, Edebiyatı ve Dili üzerine yazdığı, yayımlanmış birçok araştırma yazısı bulunmaktadır. Yazıları bir çok dergi ve gazetede yayımlandı. Aynı zamanda çeşitli bilgi şöleni ve panellerde tebliğler sundu. İyi derecede Rusça ve Tatar-Başkurt lehçesi başta olmak üzere, birçok Türk lehçesini bilmektedir. Kurban, bir çocuk annesidir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.