SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türk Ocakları Genel Merkezi

QHA - Kırım Haber Ajansı - Türk Ocakları Genel Merkezi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Ocakları Genel Merkezi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Ocakları, yaşayan efsanevi lider Kırımoğlu'nun yaş gününü kutladı Haber

Türk Ocakları, yaşayan efsanevi lider Kırımoğlu'nun yaş gününü kutladı

Kırım Tatar halkının milli lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu bugün 80. yaşını kutluyor. Türk Ocakları Genel Merkezi, yaşayan efsanevi lider Kırımoğlu'nun doğum gününü tebrik etti. TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ, KIRIMOĞLU'NUN 80. YAŞ GÜNÜNÜ KUTLADI Genel merkezin sosyal medya paylaşımında, "Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 80 Yaşında! Kırım Tatar Türklüğünün lideri, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na sağlıklı yıllar diler, bir sonraki doğum gününü Kırım'da geçirmesini niyazederiz" ifadeleri kullanıldı.  Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 80 Yaşında! Kırım Tatar Türklüğünün lideri, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na sağlıklı yıllar diler, bir sonraki doğum gününü Kırım'da geçirmesini niyaz ederiz. pic.twitter.com/tXMzrdvY4l — Türk Ocakları ???????? (@turkocaklari) November 13, 2023 "Sovyetler Birliği ile ömrümün sonuna kadar mücadele edecektim ama Sovyetlerin buna ömrü yetmedi" Türk dünyasının yaşayan efsanesi, Kırım Tatarlarının milli lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu bugün, 13 Kasım tarihinde 80 yaşını doldurdu. Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 tarihinde Kırım’ın Bozköy köyünde dünyaya geldi. Henüz 6 aylıkken 18 Mayıs 1944 yılında bütün Kırım Tatarları gibi Kırım’dan sürgün edildi. Ailesi 1955 yılına kadar katı denetim altında Özbekistan’ın Andican bölgesinde ikamet etti. Kırım Tatarlarına yönelik uygulanan özel yerleşim terk etme yasağının kaldırılmasının ardından ailesiyle beraber Mirzaçöl'e taşındı. 1959 yılında liseden mezun olan Mustafa Abdülcemil, Taşkent'teki Orta Asya Devlet Üniversitesi'nin Doğu Dilleri Fakültesi'ne kaydolmaya çalıştı ancak Kırım Tatarı olduğu için başvurusu reddedildi. Bu yüzden Taşkent’teki Havacılık Fabrikasına tornacı olarak çalışmaya başladı. MİLLETİMİ YOK SAYAN DEVLETİN ORDUSUNDA ASKERLİK YAPMAM” 1961 yılının sonunda arkadaşlarıyla birlikte Kırım Tatar Milli Gençlik Teşkilatını kurdu. Ancak 1962'nin ilkbaharında Sovyet yetkililer tarafından teşkilat dağıtıldı ve 2 aktivist tutuklandı. 1962’de Kırımoğlu, Taşkent’teki Tarımsal Yapı ve Sulama Mühendisliği Enstitüsüne kabul edildi. Fakat, “Kırım’da 13.-17. Yüzyıllarda Türk Medeniyeti” isimli makalesinden dolayı okuldan atıldı. Rus istihbaratı KGB, makalenin içeriğini “milliyetçi ve Sovyet karşıtı" olarak nitelendirdi. 1966 yılında askerliğe çağrılan Kırımoğlu, “Milletimi yok sayan, tanımayan devletin ordusunda askerlik yapmam” diyerek Kızıl Ordu’da hizmet etmeyi reddetti. Bu nedenle, 1.5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. TÜRKİYE'DE ESİR TÜRKLERİN SEMBOLÜ OLDU 1969 yılında Kırımoğlu, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) İnsan Hakları Koruma Grubu kurucularından biri oldu. Verdiği insan hakları mücadelesi için 15 yılını hapis ve sürgünlerde geçiren Kırımoğlu, 1975’te kendisine karşı haksız yere açılan bir davadan dolayı en uzun açlık grevini başlattı. Kırımoğlu açlık grevini 303 gün boyunca devam ettirdi. Kırımoğlu’nun sürdürdüğü açlık grevi ve barışçıl mücadelesi bütün dünyaya yayıldı. Aylardır açlık grevindeki Kırımoğlu’ndan haber alınamayınca bazı radyo ve gazeteler, Kırımoğlu’nun ölümünden bir olasılık olarak bahsederken bazı gazeteler ise kesin bir şekilde öldüğünü bildirmişti. Türkiye’de de öldüğü haberi yayıldıktan sonra, birçok ilde hakkında gıyabi cenaze namazı kılınmıştı. Kırımoğlu, o yıllarda Türkiye'de geniş halk kitleleri tarafından tanındı ve "Esir Türklerin sembolü" bir isim oldu. Kırımoğlu, ancak ünlü fizikçi, insan hakları savunucusu Andrey Saharov ricası üzerine açlık grevini durdurmayı kabul etti. Saharov’un ilettiği notta, “Oğlum, ben elimden geleni yaptım. Şimdi benim sana bir ricam var. Açlık grevine son vermeni rica ediyorum. Senin ölümün düşmanlarımızı sevindirebilir” ifadeleri yer alıyordu. Bu notu aldıktan sonra Kırımoğlu, açlık grevine son verdiğini açıkladı. VATANA DÖNÜŞ VE KIRIM TATAR HALKININ MİLLİ MÜCADELESİ  1989 yılında Kırımoğlu ailesi ile beraber Kırım’a döndü. 1991 yılının haziran ayında Kırım Tatar Milli Kurultayı toplandı. Ardından Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) kuruldu ve KTMM Başkanı olarak da Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seçildi. 1998 yılından bu yana Ukrayna milletvekilliği yapan Kırımoğlu, 2014-2019 yılları arasında Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Tatarlarından Sorumlu Yetkilisi görevini yürüttü. 2011'DE NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ'NE ADAY GÖSTERİLDİ Kırımoğlu, Ekim 1998’de Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından Kırım Tatarlarının barışçı mücadelesine katkısı nedeni ile Nansen Mülteci Ödülü'ne layık görüldü. Kırımoğlu, bir grup batılı aydın ve bilim adamı tarafından 2011 Nobel Barış Ödülü'ne de aday gösterildi. 15 Nisan 2014 tarihinde de Kırım Tatarlarının Sovyet yönetimi tarafından maruz bırakıldığı sürgünü sürekli gündemde tutan ve Ukrayna Parlamentosunda Kırım Tatarlarının temsilciliğini yapan Kırımoğlu’na, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Cumhuriyet Nişanı tevcih edildi. VATAN KIRIM'A GİRİŞİ YASAKLANDI 2014 yılında işgalci Rus yönetimi, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Vatan Kırım'a 2019 yılına kadar girişini yasakladı. 5 Mart 2019 tarihinde işgalciler, yasağın süresini 15 yıl daha uzattı. 2020 yılında işgalcilerin, Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na karşı, Rusya Ceza Kanunu’nun üç maddesi uyarınca dava açtığı öğrenildi. Düzmece bir yargı sürecinin ardından Mayıs 2022’de Kırım’ın sözde Yüksek Mahkemesi Kırımoğlu hakkında 3 yıl hapis cezası kararı aldı. Bugün 80 yaşını dolduran Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, işgalci Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı topyekun savaş şartları altında Kırım Tatar halkına önderlik etmeyi ve mücadelesini büyük bir sabır ve fedakârlıkla sürdürmeye devam ediyor. Kırım Tatar halkının milli lideri Kırımoğlu ve Kırım Tatar halkı, Sovyetler Birliğinden Rusya Federasyonu’na değişmeyen bir baskı ve zulüm ile karşı karşıya kaldı. Tüm bunlar, Kırım Tatar halkını ve Yolbaşçısı Kırımoğlu'nu yıldırmadı. Günümüzde, Kırım Tatar halkı, Ukrayna halkı ile beraber vatan mücadelesine çok daha güçlü bir şekilde karşı koymaktadır. Kırım, bugün Rus işgalinden kurtulmaya her zamankinden daha yakındır. Ukrayna ordusu ve ordu içinde vatan mücadelesi veren Kırım Tatarları zafere doğru emin adımlarla yürümektedir. Bir “Anka Kuşu” gibi küllerinden yeniden doğan Kırım Tatar halkının bu efsanevi lideri ve büyük dava adamı Kırımoğlu’nun şu sözleri asla unutulmamalıdır: “Masum bir tek insanın bile canını acıtmışsanız, bağımsız kalsanız bile o bağımsızlık mücadelesi hiçbir zaman zaferle sonuçlanmış sayılmaz” Kırım Haber Ajansı (QHA) ailesi olarak değerli Yolbaşçımız Sayın Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na sağlıklı ve uzun bir ömür diliyoruz. En yakın zamanda özgür Kırım’a dönmesi dileklerimizle... ederiz" ifadelerine yer verildi.

Türk Ocaklarında Doğu Türkistan'daki Çin baskıları konuşuldu Haber

Türk Ocaklarında Doğu Türkistan'daki Çin baskıları konuşuldu

Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir devlet ilan etmişti. Bu nedenle, iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü “Doğu Türkistan Milli Günü” olarak kutlanıyor. “KURULUŞUNUN 90. YILINDA DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ VE GÜNÜMÜZDE DOĞU TÜRKİSTAN” Doğu Türkistan’da 1933 ve 1944 yıllarında 12 Kasım’da ilan edilen iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü ve Doğu Türkistan Milli Günü münasebetiyle, Türk Ocakları Genel Merkezi ve Uygur Akademisi Vakfı ortaklaşa olarak, “Kuruluşunun 90. Yılında Doğu Türkistan Cumhuriyeti ve Günümüzde Doğu Türkistan” başlıklı panel düzenledi. 11 Kasım 2023 tarihinde Türk Ocakları Genel Merkezinde düzenlenen panele; Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz ve Yönetim Kurulu üyeleri, çok sayıda akademisyen ve Ankara'da yaşayan Doğu Türkistanlılar iştirak etti.  "ÇİNLİYE KANAN, ÇİNLİYE İNANAN BİRİSİNİN SOYU EBEDİYEN İFLAH OLMAZ" Moderatörlüğünü Prof. Dr. Mehmet Şahingöz'ün yaptığı panel, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ve Doğu Türkistan Milli Marşı’nın okunması ile başladı. Panelde ilk konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadettin Yağmur Gömeç söze başladı. Gömeç, "Uygur-Doğu Türkistan" adlı sunumunu yaptı. Doğu Türkistan'ın Türk tarihindeki yeri, Uygur Türklerinin Türk kültürüne katkıları, coğrafı konumu, Çin işgali ile başlayan karanlık günleri detaylı bir şekilde anlatan Gömeç, sözlerini Bilge Kağan'dan şu alıntı ile sonlandırdı: "Bilge Kağan yazıtında, Çinliye kanan, Çinliye inanan birisinin soyu ebediyen iflah olmaz diyor bin 300 yıl önce. Hala bizim içimizde Mao denen alçağın ve Çinlilerden medet uman ve inanan birilerinin olması da Türk milleti için acı bir durum" ifadelerini kullandı. Daha sonra "İki Cumhuriyeti Kuran Münevverlerden Günümüz Ziyalılarına Değişim ve Dönüşüm" adlı sunumunu gerçekleştiren Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, Doğu Türkistan'ın işgalinden bugüne bölgede yaşanan katliamlar, Çin'in Doğu Türkistanlı aydınlara yönelik akıl almaz vahşi politikaları, bölgenin Türk dünyası için önemi ve Türk dünyasının Doğu Türkistan'daki vahşete suskun kalmasını anlattı. Karluk, Doğu Türkistan adının Türkiye'de neden "Sincan" olarak adlandırıldığına dikkat çekerek, "Doğu Türkistan ne oldu da Sincan oldu? Şimdilerde yeni bir uydurma olan Uygurlu sözcüğü piyasada yaygın. Bunu devlet erkanı da söylüyor, ezik siyasetçi ve aydın müsveddelerini diyorum. Çünkü bunların içinde Türk milliyetçisi olarak geçinenler de var" ifadelerini kullandı. "ABD'NİN KOMUTASINDAKİ YPG'NİN ELİNDE BİNLERCE ESİR TUTSAK UYGUR VAR" Doğu Türkistan meselesinin ABD tarafından kullanıldığını ve Batının bu durumu desteklediğini söyleyenlere sert tepki gösteren Prof. Dr. Karluk, "Sizce hakikaten Batı Doğu Türkistanlıları destekliyor mu? Amerika Birleşik Devletleri hakikaten destekliyor mu? Ben şunu soruyorum; ABD son yıllarda kaç tane dışarıda darda kalan, zorda kalan Uygurlara vatandaşlık verdi ki? Tayland'da Doğu Türkistanlılar hala Geri Gönderme Merkezinde çürüyor, onları götürebilirdi. Kendi komutasındaki YPG'nin elinde binlerce esir tutsak Uygur var. Mesela hakikaten Amerika desteklemiş olsa bunların olmaması gerekiyordu" değerlendirmesinde bulundu. Uygur Akademisi Genel Sekreteri Abdulhamit Karahan ise katılımcılara "Belgelerle Doğu Türkistan'da Çin'in Uyguladığı Asimilasyon ve Soykırım Politikaları" başlıklı bir sunum yaptı. Karahan, Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından özgür dünyaya ifşa edilen Doğu Türkistan'daki vahşetin belgelerini, uydu görüntüleri ile elde edilen Çin toplama kamplarını, kamplara atılan Uygur Türklerine uygulanan işkence yöntemlerini ve Türk dünyasındaki sessizliği aktardı. Karahan sunumunda Türkistan konusunda Türk devletlerinin Çin'in yanında yer aldığına dikkat çekerek, "Geçen ay BM'de Çin'i kınamak için bir oylama oldu ve 50'den fazla ülke Çin'i kınadı. Çin'i kınayan Müslüman ülkelerden sadece Arnavutluk vardı. Türkiye bile sessiz kaldı. 'Bizim Türk kardeşlerimiz ve Müslüman kardeşlerimizin hepsi, Çin'in yaptığı doğru ve Çin'i destekliyoruz' diye Çin'in tarafında yer aldı" ifadelerini kullandı. "ÇİN, TÜRK DÜNYASINA MUHTAÇ" Son olarak, Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz konuşmacılara hitap etti. Öz, Doğu Türkistan'da yaşanan hadiselerin diğer işgal altındaki Türk topraklarında cereyan eden hadiselerden çok daha farklı olduğuna dikkat çekti. Çin'in Türk dünyasına muhtaç olduğunu ve Türk dünyasının Doğu Türkistan için elindeki kozun ve gücün farkında olması gerektiğini vurgulayan Öz, "Çin Türk dünyasına muhtaç. O halde bizde kendi imkanlarımızı ve gücümüzü bilmeliyiz. Bu kozu Türk dünyası, Türk devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti kullanmalıdır. Bizim oradaki kardeşlerimizin haklarını vermesi ve onların kimliklerine saygı duymasının bizimle olan işbirliğinde kendi lehine bir faktör olacağını göstermemiz lazım" dedi.  Program bitiminde katırılımcılara Türkistan pilavı ikram edildi.

İstanbul'daki 7. Çin Ürünleri Fuarı'na boykot çağrısı! Haber

İstanbul'daki 7. Çin Ürünleri Fuarı'na boykot çağrısı!

Çin, Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk topluluklarına soykırım uygularken; aynı zamanda Doğu Türkistan halkını Çin firmaları için çalışmaya zorluyor. Bu nedenle, Çin'den gelen tekstil vs. gibi her malın, temel insan hakları ihlallerinden zorla çalıştırma yasağına aykırı bir şekilde üretilen ürünlerden olma ihtimali yüksek seviyede. Türk Ocakları Genel Merkezi, bunu dikkate alarak, İstanbul'da düzenlenen 7. Çin Ürünleri Fuarı'nın boykot edilmesi için Türk milletine çağrı yaptı. TÜRK OCAKLARINDAN BOYKOT ÇAĞRISI Türk Ocakları Genel Merkezi sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "Doğu Türkistan'da Türkler baskı ve zulüm altında inim inim inlerken İstanbul’da Çin Ürünleri Fuarı’nın açılmasını protesto ediyor, milletimizi bu fuarı boykot etmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı. Doğu Türkistan'da Türkler baskı ve zulüm altında inim inim inlerken İstanbul’da Çin Ürünleri Fuarı’nın açılmasını protesto ediyor, milletimizi bu fuarı boykot etmeye çağırıyoruz! pic.twitter.com/NjeMKCDmSk — Türk Ocakları ???????? (@turkocaklari) September 6, 2023 "ÇİN MALI KARDEŞ KANI" Öte yandan Uygur Report hesabı da, "Doğu Türkistan'da Türkler baskı ve zulüm altında inim inim inlerken, Türk'ün kıblegahı İstanbul’da düzenlenen 7. Çin Ürünleri Fuarı’nın açılmasını protesto ediyor, milletimizi bu fuarı boykot etmeye çağırıyoruz" sözleri ile Türk milletini, #ÇinMalıKardeşKanı etiketine destek vermeye çağırdı.  Doğu Türkistan'da Türkler baskı ve zulüm altında inim inim inlerken, Türkün kıblegahı İstanbul’da düzenlenen 6. Çin Ürünleri Fuarı’nın açılmasını protesto ediyor, milletimizi bu fuarı boykot etmeye çağırıyoruz! Lütfe bu hashtaga destek verin!#ÇinMalıKardeşKanı pic.twitter.com/kpdjnK0qgp — Doğu Türkistan (@Uyghur_Report) September 7, 2023

Türk Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz: Türk milleti, Kırım Türkü kardeşlerinin her zaman yanındadır Haber

Türk Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz: Türk milleti, Kırım Türkü kardeşlerinin her zaman yanındadır

Ömer Cihad KAYA Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, 18 Mayıs 1944 Sürgünü ve Soykırımı'nın 79. yıldönümünde, Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamalarda bulundu. Genel Başkan Öz mesajında, Türk dünyasında yaşanan ve yaşanmakta olan acıları anımsatarak, Kırım Tatar halkının yaşadığı sürgün ve soykırımı asla unutmayacaklarını vurguladı. "HİÇ BİR DEVLET ZULÜM İLE BASKI İLE AYAKTA DURAMAZ" Öz hiç bir zulmün baki olmayacağını ve Kırım Türklerinin elbet vatanında hür yaşayacaklarını belirterek, "Komünist çar, zalim diktatör Stalin adeta Kırım'ı ve Kırım'ın Türk kimliğini ortadan kaldırmak için bu büyük sürgünü uygulamaya koydu. Bu yıl Kırım Tatar Sürgününün 79. yılında hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Kırım Türkleri sürgünde kendi kimliklerini koruyarak, vatanlarına dönme mücadelesini azimle verdiler. Liderlerinden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu büyük mücadele verdi. Hapislerde yattı. İşkenceler gördü. Şunu ifade etmem lazım; hiç şüphesiz zulüm ebedi değildir. Hiç bir devlet zulüm ile baskı ile ayakta duramaz. Er geç bu zulüm dönemi de bitecek. Kırım Türklerinin vatanlarından hür ve Kendileri olarak yaşamalarının önü açılacaktır" ifadelerini kullandı. Öz ayrıca, Türkiye Cumhuriye Devleti ve Türk milletinin bu mücadelede Kırım Tatar halkının her zaman yanında olamaya devam edeceğini belirtti.  TÜRK OCAKLARI GENEL BAŞKANI MEHMET ÖZ: HİÇ ŞÜPHESİZ ZULÜM EBEDİ DEĞİLDİR "Hiç şüphesiz insanlık tarihinde büyük katliamlar, sürgünler soykırımlar çok yerde yaşanmıştır. Türk milleti de tarihinde pek çok dönemde bu tür katliamlara, sürgünlere uğramıştır. Özellikle on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı Devleti'nin toprak kayıplarıyla başlayan Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan göç ve sürgünler ve bu dönemlerde Mora'dan Kafkaslar'a kadar uzanan Bulgaristan'a kadar uzanan coğrafyada yaşanan katliamlar hakikaten büyük acılarla doludur. Bu katliamlardan nasibini alan sürgünlerden nasibini alan bir coğrafya da Kırım'dır. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'yla önce bağımsızlığına kavuştuğu iddia edilen fakat hemen akabinde Rus Çarlığı tarafından ilhak edilen Kırım'da büyük bir baskı ve zulüm dönemi başlar. Bu baskı ve zulümler Çarlık dönemiyle sınırlı değildir. Sözde halklara hürriyet, özgürlük getirmek için yapılan Bolşevik Devrimi'nin ardından da Sovyetler Birliği coğrafyasında yaşayan Türk toplulukları çeşitli baskı ve zulümlerle karşılaştılar. Ama en çok da komünist Çar Stalin döneminde gerek Türkistan coğrafyasında gerek diğer bölgelerde Türklere karşı büyük soykırımlar ve zulümler uygulandı. 18 Mayıs 1944'te bir gece yarısı Kırım Türkleri kendilerine pek de süre verilmeden büyük bir aceleyle adeta vagonlara tıkıldılar. Insanlık dışı bir şekilde bir ölüm yolculuğuna çıkarıldılar. Komünist çar, zalim diktatör Stalin, Kırım'ı Kırım'ın Türk kimliğini ortadan kaldırmak için bu büyük sürgünü uygulamaya koydu. O dönemde o sürgünü çocukken yaşamış bazı büyüklerimizle Kırım Tatar Sürgünü'nün 75. yılında bir toplantıda bir aradaydım. Hala aynı acıları nasıl hissettiklerini orada gördüm. Gerçekten o dönemde yaşananlar tarif edilmesi imkansız acı ve zulüm hikayeleri var. Bu yıl, büyük sürgünün 79. yılında ben Kırım Tatar Sürgünü'nde hayatını kaybeden, kimilerine göre yüz bin ama gerçekte yüz doksan bine kadar insan kaybı var. Bu sürgünde hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Kırım Türkleri sürgünde kendi kimliklerini koruyarak vatanlarına dönme mücadelesini azimle verdiler. Liderleri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu büyük mücadeleler verdi. Hapislerde yattı, işkenceler gördü. Netice itibarıyla Kırım Türkleri vatanlarına dönmeyi başardılar ve bir müddet orada huzur içinde yaşama imkanı elde ettiler. Ancak 21. yüzyılın çarı Putin döneminde baskılar tekrar arttı ve 2014 yılında Kırım düzmece bir referandumla Kırım Türklerinin adeta inisiyatifinden çıktı. Onlar tekrar bir zulüm dönemi, baskı dönemi yaşamaya başladılar. Kırım Tatar Milli Meclisi ve liderleri bu toprakları terk etmek zorunda kaldı. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden Ukrayna Savaşı'nda da yine Kırım Türkleri, bu acıları yaşamaya devam ediyor. Şunu ifade etmem lazım. Hiç şüphesiz zulüm ebedi değildir. Hiçbir devlet zulümle, baskıyla ayakta duramaz. Er geç bu zulüm dönemi de bitecek. Kırım Türklerinin yeniden vatanlarında hür ve kendileri olarak yaşamalarının önü açılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti bu mücadelede Kırım Türkü kardeşlerimizin her zaman yanında olmaya devam edecektir. Inşallah o zulmün bittiği günleri görmeyi Cenab-ı Allah bize nasip eder. Bu vesileyle başta Mustafa Ağa olmak üzere Bütün Kırım Türkü kardeşlerimize en içten selam, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.