SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türkiye Cumhuriyeti

QHA - Kırım Haber Ajansı - Türkiye Cumhuriyeti haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye'nin ilk astronotu ne zaman uzaya çıkıyor? Haber

Türkiye'nin ilk astronotu ne zaman uzaya çıkıyor?

Türkiye Cumhuriyeti, 2024 yılında bir ilki gerçekleştirerek yıllarca süren çalışmaların ardından ilk astronotunu uzaya gönderecek. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının girişimleriyle Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı bir ilke imza atacak.  TÜRKİYE'NİN İLK ASTRONOTU ALPER GEZERAVCI, 17 OCAK GECESİ HAREKET EDECEK Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, astronot Gezeravcı'nın Ax-3 mürettebatıyla birlikte 17 Ocak'ı 18 Ocak'a bağlayan gece saat 01.11'de Uluslararası Uzay İstasyonuna doğru hareket edeceğini duyurdu. Bakan Kacır, "Bu tarihi görev, Türkiye'nin uzay bilimi çalışmalarında önemli bir kilometre taşı olmanın yanı sıra, gelecek nesiller için de büyük bir ilham kaynağı olacak" değerlendirmesinde bulundu.  Alarmınızı kurmayı unutmayınız. ????️⏰ Fırlatma: 17 Ocak 2024 17:11 (Florida) 18 Ocak 2024 01:11 (Türkiye) Uluslararası Uzay İstasyonu’na Kenetlenme: 19 Ocak 2024 05:15 (Florida) 19 Ocak 2024 13:15 (Türkiye) Türkiye’nin İnsanlı İlk Uzay Misyonu için Türkiye Uzay Ajansı @tuajans… https://t.co/pbtULECyNe pic.twitter.com/HLUV4NBPcJ — Mehmet Fatih KACIR (@mfatihkacir) January 4, 2024 Uzay yolcusu Gezeravcı ise Floria'da olduğunu belirttiği 3 Ocak 2024 tarihli açıklamasında "Operasyonel sürecin ilk adımı olan karantina bugün başlıyor" dedi. Mürettebatın 1.5 gün sürecek olan yolculuğun ardından 19 Ocak 2024'te Uluslararas Uzay İstasyonu'na kenetlenmesi bekleniyor. Operasyonel sürecin ilk adımı olan karantina, bugün başlıyor. pic.twitter.com/IXCXiJ4BVi — Alper Gezeravcı (@TURKastro) January 3, 2024 TÜRKİYE'NİN İLK UZAY MACERASI İÇİN HATIRA PULU OLUŞTURULDU Öte yandan Türkiye Uzay Ajandı (TUA) ile Posta Telgraf Teşkilatı Müdürlüğü (PTT) tarafından Türkiye'nin ilk uzay yolculuğuna ilişkin hatıra pulu tasarlandı. Pulda, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı için oluşturulan logo, Türkiye Uzay Ajansı logosu, 8 köşeli Selçuklu yıldızı, Türk bayrağı ve Alper Gezeravcı'nın silüeti yer alıyor.

Prof. Dr. Zeynulla Samaşev: Türkiye’nin bütün Türk dünyasının birliğini sağlamış büyük bir cumhuriyet olmasını arzu ediyoruz Haber

Prof. Dr. Zeynulla Samaşev: Türkiye’nin bütün Türk dünyasının birliğini sağlamış büyük bir cumhuriyet olmasını arzu ediyoruz

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara Türk dünyasında gerçekleştirdiği arkeoloji çalışmalarıyla tanınan, alanının duayen isimlerinden Kazak arkeolog Prof. Dr. Zeynulla Samaşev (Zainolla Samashev), Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına dair duygu ve düşüncelerini aktardı. Prof. Dr. Zeynulla Samaşev, Kırım Haber Ajansı YouTube kanalında yayımlanan programda Göktürk ve Altın Orda dönemine yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar ışığında güncel bilgileri aktarırken aynı zamanda Türkiye’nin Türk dünyası için önemine dikkat çekerek değerlendirmelerde bulundu. “KAZAK HALKI ADINA TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 100. YIL KUTLAMALARINA BİR NEBZE OLSUN KATKI OLMASI İÇİN BURADAYIZ” Geçtiğimiz haftalarda Anadolu Medeniyetleri Müzesinde gerçekleştirilen “Ulu Bozkırın Altını” sergisi ve kendisine ait “Eski Türk Betim Sanatı” kitabının tanıtım etkinliğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılına armağan olarak gerçekleştirildiğini belirten Prof. Dr. Zeynulla Samaşev; “Elbette bizim Kazakistan’ın Doğu bölümünden gelip burada geniş kapsamlı bir program yapmamızın temel gayesi, Kazak halkı adına Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl kutlamalarına bir nebze olsun katkı sağlamaktır. Naçizane gayemiz bu doğrultudadır. Hazırlanan programımız, Kazak Altay’ında bulduğumuz arkeolojik bulguların sergilenmesinin yanı sıra tarafımızca kaleme alınan Eski Türk Betim Sanatı adlı kitabımın Türkçesinin tanıtılması üzerinedir. Bu iki program, Kazak ulusu ve Kazak tarihçileri adına, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl anısına ithaf ve armağan edilen etkinlik ve çalışmalarımızdır.” dedi. “CUMHURİYET’İN 100. YILI SADECE TÜRKİYE İÇİN DEĞİL BÜTÜN TÜRK DÜNYASI İÇİN MUTLULUK SEBEBİ OLMUŞTUR” Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya Türklüğünün birliği noktasında önderlik etmesini arzu ettiğini söyleyen Prof. Dr. Samaşev; “Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı. Bu elbette Türkiye’de ve Türk dünyasında çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu kutlu ve kıvanç dolu gün sadece Anadolu halkı için değil bütün Türk Dünyası ve Türk halkları için büyük bir olay ve mutluluk sebebi olmuştur. Günümüzde Türk soylu devletler arasında büyük bir imparatorluk geçmişi bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli bayramlarından birisi olması hasebiyle Avrasya kıtasındaki Türk soylu halkların hepsi, kendi minnetini ve derin duygularını bildirmektedir. Bu kutlamalara, Kazak ulusu ve aydınları da kendi katkılarını sunmak adına kendi minnet ve sevincini bildiren dileklerimizde, Türkiye Cumhuriyeti’nin asırlar boyu ebedi kalmasını ve yerküre üzerinde yaşayan bütün Türk halklarını, Türk dünyasının birliğini sağlamış büyük bir cumhuriyet olmasını arzu ve temenni ediyoruz.” İfadelerini kullandı. “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TÜRK DÜNYASI ARASINDA KURULAN BAĞLARDA ÖNDERLİK ETMESİNİ TEMENNİ EDİYORUZ” Cumhuriyet’in 100. yılının sadece Türkiye için değil bütün Türk dünyası için bir bayram olduğunun altını çizen Prof. Dr. Zeynulla Samaşev; “Günümüzde büyük Türk dünyası arasında sürdürülen büyük tarihi bağlantılar yeniden kurulmakta. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti’ni, kendine lâyık bir şekilde gerektiği yerde yer almasını (önderlik etmesini) temenni ediyoruz. Elbette bu 100 yıl, her ne kadar sevinçli bir durum olsa da bizler inanıyoruz ki, -Türkiye Cumhuriyeti asırlar boyu ebedi kalacak bir devlet olması kanaatleri ile- bu bayramın aynı zamanda bütün Türk dünyası için ortak bir bayram olduğunun vurgulanması kanaatindeyiz. Her bir Türk toplumu, kendi imkanları doğrultusunda bu kutlu günü kutladığı gibi bizler de gördüğünüz üzere uzak yollardan gelip, burada sergiler açıp, bilimsel kitaplar çevirerek; bu etkinliklerimizin hepsinin, Kazak halkı ve aydınları olarak 100. yıl kutlamalarına sunduğumuz naçizane katkılarımız olarak kabul görmesini arzuluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi yaşaması temennileriyle.” şeklinde konuştu.

Türk Dışişlerinden Rum tarafına "Deniz Saha Planlaması" tepkisi Haber

Türk Dışişlerinden Rum tarafına "Deniz Saha Planlaması" tepkisi

Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kıbrıs Adası etrafında getirdiği Deniz Saha Planlaması hakkında açıklama yaptı. Bugün yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Bakanlar Kurulunca 20 Aralık 2023'te onaylanan "Deniz Saha Planlaması"na ilişkin yöneltilen soruya cevap verdi. "TÜRKİYE'NİN VE KKTC'NİN HAKLARINI İHLAL EDİYOR" Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Keçeli, Avrupa Birliği (AB) direktifine dayanan ve tüm üye ülkelerce hazırlanmakta olan "Deniz Saha Planlaması"nda belirtilen alanların bu haliyle Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) haklarını ihlal ettiğine işaret ederek, Türkiye'nin Akdeniz'deki Türk kıta sahanlığının sınırlarının 2004 yılından başlayarak, son olarak 2020'de Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde kayda geçirildiğini hatırlattı. "ADA'NIN ETRAFINDAKİ ALANLARDA İSE KIBRIS TÜRKLERİNİN MEŞRU HAKLARI BULUNMAKTADIR" Türk Dışişlerinin açıklamasında, "GKRY'nin deniz yetki alanlarına dair tek taraflı tasarruflarının kabul edilmeyeceği başından beri ifade edilmekte ve ülkemizin sahadaki uygulamaları bu çerçevede sürmektedir" ifadesi kullanıldı. Sözcü Öncü Keçeli, Rum tarafının AB'nin Deniz Saha Planlaması'na ilişkin direktifini "istismar etme teşebbüsünün beyhude çabaların son halkası" olarak görüldüğünü belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Kıbrıs Adası'nın batısında Türkiye'nin meşru hak ve yetkileri, Ada'nın etrafındaki alanlarda ise Kıbrıs Türklerinin meşru hakları bulunmaktadır. GKRY'nin, haris, gerçeklerden kopuk ve geçerliliği bulunmayan gayrimeşru girişimleri Kıbrıs sorununun kapsamlı, adil ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması gayretlerine zarar vermektedir. Türkiye'nin Avrupa Birliği dahil üçüncü taraflardan beklentisi değişmemiştir. Deniz yetki alanları ve bununla bağlantılı meselelerin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine olumsuz yansımaları göz ardı edilmemelidir. Rum tarafının bölgede oldubittiler yaratmaya çalışmak yerine, Kıbrıs meselesinin çözümünün ancak Ada'daki gerçekler temelinde mümkün olabileceğini kabullenerek, KKTC ile işbirliğini geliştirmeye teşvik edilmesini bekliyoruz." Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli’nin GKRY Bakanlar Kurulu Tarafından 20 Aralık 2023 Tarihinde Onaylanan “Deniz Saha Planlaması” Hk. Bir Soruya Cevabı https://t.co/kuHBib1yks pic.twitter.com/NgiP4k1F9Y — T.C. Dışişleri Bakanlığı (@TC_Disisleri) December 22, 2023

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü kutlu olsun! Haber

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü kutlu olsun!

Türk kadınlarının seçme ve seçilme hakkına sahip olmasının ardından ilan edilen 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, bugün dünyanın her yerinde kutlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanımasıyla 1934'de Türkiye, çağdaş uygarlık seviyesine çıkarma yolundaki basamaklarını bir adım daha tırmandı.  TÜRK KADINLARI AVRUPA ÜLKELERİNDEN ÖNCE SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA SAHİP OLDU Birçok Avrupa ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkına sahip Türk kadınları; devlet makamında söz hakkı sahibi oldu. Kadınlar, ilk olarak 1930'da belediye seçimlerine, muhtarlık seçimlerine ve ihtiyar meclis seçimlerine katılmış, ardından 5 Aralık 1934'de Anayasa ve Seçim Kanunu'ndaki yasa değişikliği ile milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip oldu.  ATATÜRK’ÜN KADINLAR HAKKINDA SÖZLERİ Ulu Önder Atatürk, Türk kadınlarına toplumsal eşitlik bağlamında verdiği hakların yanı sıra toplumsal hayattaki eşitliği ön planda tutmuştur. Türk kadınlarına verdiği önemle bilinen Türk lider Atatürk’ün kadınlar için söylediği sözleri hatırlayalım: TOPLUMSAL HAYATTA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.“ “Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.” “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.” “Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan, kasabalarda pazar yerine giden, yumurta ve tavuğunu satan, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan, çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan kadınlar!.. Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi işten anlayanlara ve hesap yapanlara rastladı” “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” “Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” “Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.” “Zaman ilerledikçe, ilim geliştikçe, medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!” “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” “Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de “iyi anne” olmalarıdır.” “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır! Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.” “Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır.”

MGK'da Ukrayna, Gazze ve Kafkasya'daki son gelişmeler ele alındı Haber

MGK'da Ukrayna, Gazze ve Kafkasya'daki son gelişmeler ele alındı

Milli Güvenlik Kurulu, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşti. 2.5 saat süren toplantıda, bölücü terör örgütleri, küresel ve bölgesel gelişmeler ile Türkiye'nin güvenlik politikaları ele alındı. MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANDI Millî Güvenlik Kurulu, 29 Kasım 2023 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı, MGK toplantısının ardından basın bildirisi yayımladı. Milli Güvenlik Kurulunda, Ukrayna-Rusya Savaşı, Gazze'deki İsrail-Hamas çatışması, Kafkasya'daki gelişmeler ile Türkiye'nin terörle mücadeleki son gelişmeler değerlendirildi. Bildiride, "Rusya-Ukrayna savaşının bölgemize ve dünya siyasetine etkileri ile maliyetleri artarken barışı tesis edecek adımların gecikmeksizin atılmasının önemi vurgulanmıştır" denildi. Milli Güvenlik Kurulu'nda görüşülen konuların yer aldığı bildiride şu ifadeler yer aldı: "PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında kurula bilgi sunulmuştur. Türkiye’ye yönelik tehditleri “kaynağında yok etme stratejisi” kapsamında, siviller ile dost ve müttefik unsurların emniyeti gözetilerek Suriye ve Irak’taki PKK/KCK-PYD/YPG hedeflerine düzenlenen harekâtlar neticesinde bölücü terör örgütünün geliştirmeye çalıştığı kabiliyetlerin ciddi şekilde tahrip edildiği belirtilmiştir. Teröristleri müdafaaya yönelik ve müttefiklik hukukunu temellerinden sarsan eylemlerin dikkatle not edildiği ve hiçbir gayretin ülkemizi hedef alan terör örgütlerinin akıbetini değiştiremeyeceği vurgulanmıştır. İsrail’in Gazze’de işlediği ve tarihe kara bir leke olarak geçen insanlık dışı suçların neticeleri ile er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacağı ifade edilmiş; masum sivilleri topyekûn yok etmeye yönelik saldırıların ve Gazze topraklarının işgalinin gecikmeksizin durdurulmasının, uluslararası toplumun müşterek mesuliyeti olduğunun ve Türkiye’nin bu hususta her türlü girişimde bulunmaya devam edeceğinin altı çizilmiştir. İsrail yönetimi ile katliamı destekleyen aktörlere; bu menfur eylemlere bir an evvel son verilmemesi hâlinde etkileri nesiller boyu sürecek ve bölge dışına sirayet edebilecek bir şiddet sarmalını tetikleyebilecekleri ve kalıcı barışın ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulması ile mümkün olabileceği hatırlatılmıştır. Komşumuz Irak’la iş birliğimiz, başta güvenlik boyutu olmak üzere tüm veçheleriyle gözden geçirilmiş; Filistin meselesinden kaynaklanan gelişmelerin Irak’ın ve bölgenin istikrarına muhtemel tesirleri etraflıca değerlendirilmiştir. Kerkük’teki son gelişmeler ile Türkmen soydaşlarımızın durumu ele alınmış; ülkedeki tüm unsurların huzur içinde bir arada yaşamasına atfettiğimiz öneme, yaklaşan vilayet meclisi seçimleri öncesinde bir kez daha dikkat çekilmiştir. Azerbaycan-Ermenistan müzakerelerinin kalıcı barış anlaşmasıyla sonuçlanması ve bu çerçevede, Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleştirilmesine ilişkin hususların yanı sıra bölge dışı aktörlerin meseleye müdahil olma gayretleri değerlendirilmiş; Ermenistan dâhil bölgedeki tüm ülkelerin huzur ve refahına katkı sağlayacak kalıcı barışın tesisine yönelik her türlü samimi gayreti destekleyeceğimiz kaydedilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının bölgemize ve dünya siyasetine etkileri ile maliyetleri artarken barışı tesis edecek adımların gecikmeksizin atılmasının önemi vurgulanmıştır. Uluslararası güvenlik ortamına menfi yönde tesir eden gelişmelerin, Türkiye’nin Karadeniz’den Afrika’ya, Kafkasya’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyada barış ve istikrar ikliminin hâkim olmasına yönelik gayretlerinin haklılığını teyit ettiğine işaret edilmiş; gerginliklerin krize dönüşmesine mâni olmak ve çatışmaları yayılmadan durdurmak için ön alıcı bir anlayışla inisiyatif üstlenmeye devam edileceği belirtilmiştir." Millî Güvenlik Kurulu, 29 Kasım 2023 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanmıştır. Toplantıda; 1. PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve… — T.C. İletişim Başkanlığı (@iletisim) November 29, 2023

Türk siyaseti ve Türk dünyasının unutulmaz ismi Alparslan Türkeş saygıyla anılıyor Haber

Türk siyaseti ve Türk dünyasının unutulmaz ismi Alparslan Türkeş saygıyla anılıyor

Türk siyasetinin yarım asrına damgasını vuran, Türk dünyasına yaptığı büyük hizmetler ve verdiği mücadeleyle yakın tarihin unutulmaz isimlerinden olan Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) kurucu Genel Başkanı ve  dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, ülkücü hareketin efsanevi lideri Alparslan Türkeş'in doğumunun bugün 106. yıl dönümü. Alparslan Türkeş, Kırım ve Türk dünyasına yönelik özel ilgisi ile tanınıyordu. Türkiye Cumhuriyeti dışındaki Türklerle yakın ilişki kurdu ve Türk dünyasının sorunlarıyla yakından ilgilendi. Unutulmaz lider Alparslan Türkeş, Türk kamuoyu ve Türk siyasetinde Kırım'dan Doğu Türkistan'a Türk dünyasının sorunlarının tanınmasına vesile oldu. Kırım Tatarlarının Milli Lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkeş'in vefatının ardından yayımladığı taziye mesajında, "Bu alicenap insan ve onun ülküdaşları, bizimle beraber ağlamışlar, bizimle acılarımızı paylaşmışlar, bizler için dualar etmişler. Kırım Tatar Türkleri merhum Alparslan Türkeş’e ve ülkücülere müteşekkirdirler" ifadelerini kullanmıştı. MÜCADELEYLE GEÇEN BİR ÖMÜR Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917 tarihinde Lefkoşa'da dünyaya geldi. Hüseyin Sırrı Bellioğlu'nun tavsiyesiyle Kuleli Askeri Lisesi'ne kaydolan Türkeş, 1936 senesinde buradan mezun oldu. 1938 senesinde Harp Okulu'nu bitirdi.1939'da piyade asteğmeni olarak atış okuluna girerek buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu.  TÜRKLÜK MEFKURESİ İÇİN ÇABA HARCADI 1944 senesinde üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız ve Nejdet Sançar'la birlikte Irkçılık-Turancılık davasından yargılandı ve 9 ay 10 gün mahpus kaldı. 1947 senesinde beraat etti. 27 Mayıs 1960'dan kısa süre önce Elâzığ'daki birliğinden Ankara'ya atandı. Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okudu. Kurmay Albay Alparslan Türkeş, ihtilâl hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlendi. Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurdu. Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve "Ondörtler" olarak bilinen arkadaşları Komite'nin diğer üyelerince emekliye sevk edilerek tasfiye edildiler ve zorla evlerinden alınıp yurt dışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edildiler. Türkeş, 19 Kasım’da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği Müşavirliği göreviyle yurtdışına gönderildi. MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ KURULUŞ SÜRECİ Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya getirmek için 2 Mayıs 1963'te Türkiye Huzur ve Yükselme Derneğini kurdu. 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi genel başkanı oldu ve bu dönemde ülkücü hareketin "Başbuğ'u" oldu. 1969 ve 1973 yıllarında Adana Milletvekili olarak parlamentoya seçildi. 1975 senesinden sonra "Milliyetçi Cephe" adı verilen koalisyon hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı görevinde bulundu. DAVA İÇİN ADANAN BİR ÖMÜR 12 Eylül darbesi sırasında Millî Güvenlik Konseyi, diğer üç parti başkanının teslim olduğunu, Alparslan Türkeş'in de teslim olmasını, aksi takdirde suçlu durumda olacağını belirten bir bildiri yayımladı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 9 Nisan 1985'e kadar 4.5 yıl tutuklu kaldı. 12 Eylül döneminde idam cezasıyla yargılanan Türkeş, bu davadan beraat etti.  MHP'NİN KURUCUSU TÜRKEŞ 1987'de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi'ne girdi ve aynı yıl yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa seçildi. 1991 Genel Seçimleri'nde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakı yapan MÇP lideri Türkeş, Yozgat Milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi. Bu sırada 1992'de 12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin eski adlarını alması hakkında Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle MÇP'nin ismi de 1993 yılında Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi.  1995 genel seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, bu dönemde uzlaşmacı bir lider olarak ülke siyaseti üzerinde en etkili isimlerden birisi olmuştur.  Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucunda Ankara'da yaşama veda etti. Kabri, Ankara Beştepe'de bulunmaktadır. Türkeş, Kırım ve Türk dünyasına yönelik özel ilgisi ile biliniyordu. Türkiye Cumhuriyeti dışındaki Türklerle yakın ilişkide olmuş ve Türk dünyasının sorunlarıyla yakından ilgilenmiştir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.