SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Uygur Türkleri

QHA - Kırım Haber Ajansı - Uygur Türkleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uygur Türkleri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

12 Kasım Doğu Türkistan Millî Günü Haber

12 Kasım Doğu Türkistan Millî Günü

Bugün Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yıllarında kurulan iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü. Diasporadaki Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım'ı unutturmamak için milli gün olarak kutluyor. Bilindiği üzere, Çin'in baskıcı ve soykırıma varan politikalarından dolayı günümüzde Doğu Türkistan halkı bir varoluş mücadelesi veriyor. DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ GÜNÜ Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir devlet ilan etmişti. Bu nedenle, iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü “Doğu Türkistan Milli Günü” olarak kutlanıyor. Dönemin Mançu rejimine karşı zafer elde eden Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir Türk-İslam devleti ilan etmişti. İlanından sonra sadece dört ay ayakta kalabilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti 1933 ile ilanından sonra beş yıl hüküm süren Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin (1944) kuruluşlarının yıl dönümü olan 12 Kasım; Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin hatırlanmasında ve Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri ile diğer Türk toplulukları için büyük bir önem taşıyor. BİRİNCİ DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ Bağımsızlık ateşini yakan Doğu Türkistanlılar, 12 Kasım 1933’te Birinci Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurdu. Hoca Niyaz’ın Cumhurbaşkanı ve Sabit Damollam’ın Başbakan olduğu bu Cumhuriyet, Çinli Müslümanların (Tunganlar) diğer Çinliler ile anlaşması ve Rusların da bu düşman kuvvetlere destek vermesi sonucunda büyük katliamlara maruz kalarak yıkıldı. YIKILIŞA GÖTÜREN ÇİN'DE KOMÜNİST VE SOVYET MANEVRALARI Doğu Türkistan’da dört yıllık milli ayaklanma, Çin içerisindeki komünistlerin ve Sovyetlerin Doğu Türkistan’da manevra alanı bulmasına neden oldu. Milliyetçi Çin hükumetinin bölgedeki isyanlardan sonra nüfuzunu Komünist Çinli komutanlara bırakması, Türkistanlılar için işleri daha karmaşık hale getirdi. Niyaz Hoca sonrası askeri birliklere komutan olan Abdu Niyaz, 1937’de Kaşgar’ı aldı. Çinlilere ve Ruslara karşı savaşabilmek için Tungan komutanlarla işbirliği girişiminde bulundu. Bunun üzerine, bölge geneline yayılan isyanı bastırmak için komünist Çinli vali Sovyetlerden yardım istedi. Sovyetlerin askeri takviyesinden sonra 1938 sonlarında ayaklanmalar bastırıldı. OSMAN BATUR DİRENİŞİ VE İKİNCİ CUMHURİYET 1940 yılına gelindiğinde Altay, Gulca ve Urumçi'de isyanlar çıkmış, Altay bölgesinde başarılar elde edilmiştir. Vali isyancıların isteklerini, özellikle Rusların bölgeyi terk etmesini anlaşmayla kabul ettiyse de bir yıl sonra bozdu. Osman İslam (Batur) bunun üzerine, Altay’da görev yapan bütün Rusları kurşunu dizdirdi. Osman Batur, 1944’e gelindiğinde hala bölgesine hakimdi. Bu sırada Doğu Türkistan, Çin’deki komünist ihtilalcilerin, milliyetçi Çin hükumetine karşı rahat zemin bulduğu bir alan haline geldi. Bundan yararlanan Uygur aydınları ve siyasileri, ayaklanmalara başladı. Nihayetinde Gulca’da Ali Han Töre, 12 Kasım 1944’te İkinci Doğu Türkistan Cumhuriyetini kurarak Cumhurbaşkanı oldu. YIKILIŞ VE ÇİN İŞGALİ Uygur siyasetçiler, Milliyetçi Çin’e karşı Sovyetler ile yakınlaşmışlardı. Komünizm, Çin’de zafer elde ettikten sonra, Komünist Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olsalar da bu yeni yönetimi tanımadılar. Alma Ata’ya davet edilen Ahmetcan Kasimi, İshak Beğ, Abdülkerim Abbas ve Delil Han uçakları düşürülerek öldürüldüler. Cumhuriyetin en parlak önderlerinden Canım Han Hacı, Urumçi'de idam edildi. 1949’da Cumhuriyet tamamen Çin tarafından ortadan kaldırıldı. Osman Batur, son mücadeleleri sırasında Şubat 1951’de esir düştü. Nisan ayında Urumçi'de asılarak idam edildi. 1946’dan itibaren devlet başkanı Ahmetcan Kasimi oldu. Daha sonrasında Türkiye’ye iltica eden İsa Yusuf Alptekin ise bu hükumetin Genel Sekreterliği görevini yürüttü.

Uygur Politika Yasası ABD’de kabul edildi: Çin’in insan hakları ihlallerine sert tepki Haber

Uygur Politika Yasası ABD’de kabul edildi: Çin’in insan hakları ihlallerine sert tepki

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi, 2 Eylül 2025 tarihinde Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) ağır insan hakları ihlallerine maruz kalan Uygur Türkeri halkını ve diğer etnik azınlıkları desteklemeyi hedefleyen, dönüm noktası niteliğinde bir yasa olan Uygur Politika Yasası’nı (H.R. 2635) kabul etti. Yasa, onay için ABD Senatosuna gönderildi. Yasanın öncülüğünü, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Doğu Asya ve Pasifik Alt Komitesi Başkanı ve Kıdemli Üyesi Temsilciler Young Kim, Ami Bera ve Komite Kıdemli Üyesi Gregory Meeks üstlendi. "KÖLELEŞTİRMEYE KARŞI NET BİR MESAJ" Kim, Senatoda yaptığı konuşmada, “ÇKP, Uygur Türkleri halkına karşı zorla kısırlaştırma, köleleştirme ve sistematik öldürme eylemlerini uzun süredir organize ediyor. Masum aileler parçalanırken, kimlikler silinirken ve nesiller bu korkunç soykırım eylemleriyle susturulurken ABD sessiz kalamaz. Uygur Politika Yasası, Amerika’nın ÇKP’nin ciddi insan hakları ihlallerini asla hoş görmeyeceğine dair net bir mesaj gönderiyor. Ne kendi topraklarımızda ne de dünyanın herhangi bir yerinde.” dedi. YASA SINIR ÖTESİ BASKILARI DA KAPSIYOR Bununla birlikte Uygur Hareketine (Campaing For Uygur/CFU) göre yasa; Uygur Türklerinin kimliği ve kültürel mirasının korunması için ABD çabalarını koordine etmek, kampların ve gözaltı tesislerinin kapatılması için baskı yapmak, Uygur Türklerinin savunucularına ve diaspora topluluklarına destek sağlamak, yurt dışında yaşayan Uygur Türklerini hedef alan sınır ötesi baskıları ele almayı öngörüyor. ÇKP İHLALLERİNE KARŞI RAPORLAMA ZORUNLULUĞU Uygur Hareketi’nin kurucusu ve İcra Direktörü Ruşen Abbas, yasayı “Çin’in sürdürmekte olduğu soykırım karşısında ABD’nin Uygur halkının yanında kararlılıkla durmasını sağlayacak hayati bir adım.” olarak nitelendirdi. Yasa, ÇKP ihlallerine dair ABD hükûmet raporlarını zorunlu kılıyor ve Meclis ile Senato’da ezici bir destek gören 2020 Uygur İnsan Hakları Politika Yasası gibi önceki girişimlerin üzerine inşa ediliyor. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Doğu Asya ve Pasifik Alt Komitesi Kıdemli Üyesi Ami Bera da tasarının kabul edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Uygur Politika Yasası’nın meclisten güçlü bir iki partili çoğunlukla geçmesini görmekten memnuniyet duyuyorum.” ifadelerini kullandı. ÇKP’nin toplama kampları işlettiği ve Uygur Türkleri halkı ile çoğunluğu Müslüman olan diğer topluluklara karşı yaygın insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği bilinmekle birlikte, Uygur Politika Yasası, Doğu Türkistan’daki devam eden krizi ele almak için kapsamlı bir strateji sunuyor.

Uygur Türkleri Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde anıldı Haber

Uygur Türkleri Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde anıldı

Campaign For Uyghurs/ Uygurlar İçin Kampanya (CFU) Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 21 Aralık 2010 tarihinde ilan edilen 30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik olarak devam eden zulmüne ve soykırımına dikkat çekti. Çin’in Uygur Türklerini toplama kamplarına kapatıp, kamplarda ve çeşitli tesislerde çok ağır şartlarda çalıştırarak uluslararası hukuku ihlal etmesini kınayan CFU, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı baskı ve zulmü Uygur kültürünü silerek etkisi altına almak isteği olarak değerlendirdi. ZORLA KAYBEDİLME MİLLETLERE ZARAR VERİYOR CFU, 2018 yılından beri Çin hapishanesinde tutulan Uygur Türkü tıp doktoru Gülşen Abbas’ın maruz kaldığı zulmün Uygur Türklerini temsil etmekle kalmayıp, dünyada millî kimliği ve dini sebebiyle zulme uğramış ve zorla kaybedilmiş Tibetliler, Hong Konglular, Hristiyanlar ve Çin’deki muhaliflerin de politikalarının bir simgesi olduğunu açıkladı. Zorla kaybedilmenin topluluklara ve bireylere zarar verdiğini aktaran CFU, bunun aynı zamanda korku yaydığını ve muhalefet önünde engel teşkil ettiğini aktardı. “DÜNYAYI, ÇİN’İ YAPTIĞI ZULMÜN HESABINI VERMESİ İÇİN ZORLAMAYA ÇAĞRIYORUZ” Gülşen Abbas’ın kardeşi ve aynı zamanda CFU’nun İcra Direktörü Ruşen Abbas zorla kaybedilen topluluklar kapsamında Uygur Türklerinin uğradığı zulüm ile ilgili olarak, “Dünya bu günü anarken, Uygur Hareketi olarak Çin rejimi tarafından kaybedilen sevdiklerinin acısını taşıyan sayısız Uygur ailesinin davalarını gündeme getiriyoruz.” ifadelerine yer verildi. Öte yandan Ruşen Abbas kız kardeşi Gülşen Abbas’ın yedi senedir haksız yere kaybedilmiş olduğunu vurgulayarak, “Ailem, onun sağlığı veya durumu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan sessizliğin acısını yaşamaya devam ediyor. Bu acı, sayısız Uygur ailesi tarafından paylaşılmakta ve dünyayı Çin hükûmetini hesap vermeye zorlamak için daha güçlü adımlar atmaya çağırmaktadır.” dedi. Çin zulmü ile zorla kaybedilen yakınlarının acısını çeken Uygur Türkü aileleri ile dayanışma içinde olduğunu belirten CFU, Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde Çin hükûmetini, Uygur Türklerine gerekçesiz ve keyfî olarak uyguladığı gözaltılar ve soykırım suçları için hesap vermeye çağırdı. CFU, haksız yere hapis altında tutulan ve zorla kaybedilenlerin derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Japonya Uygur Derneği, Çin zulmüne dikkat çekti Haber

Japonya Uygur Derneği, Çin zulmüne dikkat çekti

Japonya Uygur Derneği 30-31 Ağustos 2025 tarihlerinde Gifu şehrinde Çin’in Uygur Türklerine yaşattığı zulme dikkat çekmek için panel sergisi, sokak kampanyaları ve konferans içeren çeşitli etkinlikler tertip etti. Doğu Türkistan’da artan zulmün ve insan haklarının ciddi anlamda ihlâl edildiği dönemde gerçekleşen etkinliğe Japonya Uygur Parlamenterler Birliği Başkanı Keiji Furuya’nın yanında çok sayıda belediye meclis üyesi ve vatandaş katıldı. “UYGUR TÜRKLERİNE YÖNELİK SOYKIRIMI DURDURUN” Etkinlik kapsamında birçok vekilin destek verdiği Taijimi İstasyonu’nda düzenlenen sokak kampanyasında “Uygurlara yönelik baskıyı durdurun! Soykırımı durdurun!” ve “3 milyon Uygur haksız yere hapsedildi” ifadelerini taşıyan sloganların bulunduğu pankartlar açıldı. Öte yandan sokak kampanyalarına katılan katılımcılara Doğu Türkistan hakkında ve Uygur Türklerine yönelik Çin zulmü hakkında bilgilendirici materyaller dağıtıldı. Sokak kampanyasının ardından düzenlenen fotoğraf sergisinde de katılımcılar için Uygur kültürel mirasını tanıtan Japonya Uygur Derneği, Uygur kültürü kapsamında tertip edilen paneller ve Uygur Türklerinin uğradığı zulüm hakkında bilgi veren sergiler açtı. UYGUR TÜRKLERİNİN UĞRADIĞI ZULME KARŞI DESTEK BÜYÜYOR Japonya Uygur Derneği, bu etkinlikler ile Uygur Türklerinin Çin tarafından meslekî eğitim merkezi adı altında hapsedilmesine karşı farkındalık oluşturulması ve destek sağlanmasına katkıda bulundu. Dünya’da da Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulmün kınandığına dikkat çeken Japonya Uygur Derneği, Gifu şehrinde siyasetçilerin ve vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleştirilen etkinliklerin Uygur Türklerinin maruz kaldığı zulüm ve baskının giderek daha fazla farkındalığa ulaştığını ve bu bağlamda Uygur Türklerine sağlanan destek hareketlerinin giderek büyüdüğünü gösterdi.

Bangkok'ta Pekin'in Uygurlara yönelik muamelesine Çin sansürü! Haber

Bangkok'ta Pekin'in Uygurlara yönelik muamelesine Çin sansürü!

Tayland'ın başkenti Bagkok'taki bir kültür merkezinde Uygur Türkü, Tibet ve Hong Konglulara sansür yasağı getirildi. Bangkok Sanat ve Kültür Merkezinde 7 Ağustos 2025 tarihinde tertip edilen "Suç Ortaklığı Takımyıldızı: Otoriter Dayanışmanın Küresel Mekanizmasının Görselleştirilmesi" başlıklı esnatalasyon (yerleştirme sanatı) sergisinde Çin'in talebi dikkat çekti. Pekin'in Uygurlar, Tibetliler ve Hong Konglulara yönelik muamelesini konu alan sanat eserlerini kaldırması ve sansürlemesi konusunda Çin tarafından baskı yapıldı. Reuters'ın gündeme taşıdığı habere göre, kaldırılan eserler arasında Tibetli bir sanatçıya ait multimedya enstalasyonu da yer alırken, diğer parçalarda ise sanatçıların isimleriyle birlikte "Hong Kong", "Tibet" ve "Uygur" kelimeleri silindi. DOĞU TÜRKİSTAN'DA SOYKIRIM YAŞANIYOR! Çin Halk Cumhuriyeti hükûmetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da bir halk topyekûn soykırıma uğradı ve bugün halen uğramaya devam ediyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı oluyor. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. ÇİN'İN TOPLAMA KAMPLARI Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk halklarından milyonlarca kişi, suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklular, işkenceye uğruyor, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirlerle yaşıyor. Kampta tutulanlara, içeriği belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. İnsanlar, burada tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor, kadınlar toplu tecavüze uğruyor.

Amsterdam'da alınan Doğu Türkistan kararını teklif eden isim QHA'ya konuştu Haber

Amsterdam'da alınan Doğu Türkistan kararını teklif eden isim QHA'ya konuştu

Yağmur Filiz Kaşgarlı/QHA Ankara Amsterdam Belediye Meclisi, DENK Partisi Meclis Üyesi Süleyman Koyuncu'nun, "Zulmü gören Doğu Türkistan'ı tanır" başlığıyla sunduğu Xinjiang yerine Doğu Türkistan kullanımını içeren teklifini kabul etti. Belediye Meclisi tarafından gerçekleştirilen tarihî oylamada 26 "evet" ile birlikte Amsterdam, Çin rejiminin sözde "Xinjiang" olarak adlandırdığı kadim Türk yurdunu artık asıl ismi olan "Doğu Türkistan" olarak kullanacak. "BU ŞEHİRDEKİ TOPLULUKLARIN SESİNİN DUYULMASI GEREKTİĞİNE İNANDIM" Kırım Haber Ajansı (QHA), Doğu Türkistan'da Çin zulmünün sesi olan, söz konusu teklifi Amsterdam Belediye Meclisine taşıyan DENK Partisi Meclis Üyesi Süleyman Koyuncu'ya merak edilenleri sordu. "Bu şehirde yaşayan tüm toplulukların sesinin duyulması gerektiğine inandım ve bu nedenle sorumluluk aldım." diyen Koyuncu, daha önce Kuzey Hollanda Eyalet Meclisi Üyesi iken Çin'in Doğu Türkistan'da baskı politikası için kullandığı Çin menşeili kameraların kullanımının durdurulması yönünde karar alındığını belirtti. Koyuncu aynı kararın Amsterdam Belediye Meclisinde de alındığını kaydetti. BU FİKİR NASIL DOĞDU? Amsterdam'ın hem özgürlükler şehri olduğunu hem de özgürlüğü elinden alınmış halkların yaşadığı zulmün bu şehirde çok fazla bilinmediğine dikkat çeken Koyuncu, QHA'nın, "Doğu Türkistan isminin Amsterdam'da kullanılması için Belediye Meclisine taşıdığınız bu fikir nasıl doğdu?" sorusuna şu yanıtı verdi: Bu önergeyi sunmamın arkasında hem kişisel vicdanım hem de toplumdan gelen çok net bir çağrı vardı. Uzun süredir Hollanda’da yaşayan Doğu Türkistan kökenli vatandaşlarımızla temas hâlindeydim. Aileleriyle iletişim kuramayan, kayıp yakınları olan, Çin hükûmetinin baskısını burada iliklerine kadar hisseden insanlar var bu şehirde. Ama onların acısı yeterince görülmüyor. 'Doğu Türkistan' ismini resmî olarak telaffuz etmek sadece sembolik bir adım değil, aynı zamanda baskı altındaki bir halkla dayanışmanın açık bir göstergesidir. Bu adım, Amsterdam’da yaşayan Uygur topluluğuna 'Sizi görüyoruz ve acınızı paylaşıyoruz' deme şeklimizdir. "XİNJİANG İSMİ, UYGUR TÜRKLERİ İÇİN TRAVMANIN SEMBOLÜ" Teklifte yer alan "Xinjiang isminin acı verici bir çağrışım olduğu" yönündeki aktarımın meclise nasıl taşındığına yönelik olarak sorulan soruya Koyuncu, irtibat halinde olduğu Uygur Türklerinin paylaştığı bir ifade olduğunu aktardı. Koyuncu, "Xinjiang isminin Çin yönetimi tarafından dayatılan, kimliksizleştirici ve baskıcı bir anlam taşıdığı çok net şekilde ifade edildi. Bu ismi duyduklarında, ailelerinden koparılmayı, toplama kamplarını, kaybolan yakınlarını ve zorla asimilasyonu hatırlıyorlar. Yani bu sadece bir coğrafî isim değil, aynı zamanda bir travmanın sembolü." değerlendirmesinde bulundu. AMSTERDAM BELEDİYE MECLİSİNE TAŞIDI: DUYARLILIĞIMIZI ŞİMDİ GÖSTERMELİYİZ Amsterdam Belediye Meclis Üyelerine bu teklifi taşırken, teknik olarak değil insan hikâyelerini merkez aldığını söyleyen Koyuncu, "Biz Amsterdam olarak göçmenlere, mültecilere, azınlık topluluklara her zaman duyarlı bir şehir olduğumuzu söylüyoruz. O hâlde bu duyarlılığı şimdi de göstermeliyiz." dediğini aktardı. Koyuncu, bunun yanı sıra Uygur Türkleri tarafından Belediye Meclisine onlarac e-posta geldiğini ve bunun da katkısı olduğunu belirtti. BU KARAR, ROTTERDAM, BRÜKSEL GİBİ ŞEHİRLERE DE CESARET VERMELİ Söz konusu kararın yalnızca Amsterdam için değil, Avrupa'daki diğer şehirler için de sembolik bir değer taşıdığına inandığının altını çizen Belediye Meclis Üyesi, "Belediyeler sadece çöp, asfalt ve vergiyle ilgilenen teknik kurumlar değil, aynı zamanda vicdan sahibi siyasi aktörlerdir. Bu karar da tam olarak bunu gösterdi." ifadelerini kullandı. Brüksel, Rotterdam gibi şehirlerin de Amsterdam gibi bir yapıya sahip olduğunu ve orada da Uygur Türklerinin yaşadığını belirten Koyuncu, sözü edilen şehirlere de cesaret vermesini temenni etti. Koyuncu karar açıklandıktan sonra temasta olduğu Uygurların kararı çok büyük bir mutlulukla karşıladığını belirtti. Kimilerinin gözyaşlarına hakim olamadığını kimilerinin de Hollanda'da "görüldüğünü" hissettiğini aktardı. "BU, SİYASî BİR ADIM DEĞİL, FARKINDALIK ÇAĞRISI" Çin'in asilimilasyon politikalarının siyasî bir mesele olmadığını, sorunun medyada kısıtlı kaldığını vurgulayan Koyuncu şunları söyledi: Tam da bu yüzden bu önerge sadece bir siyasî adım değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısı. Mecliste yaptığım konuşmalarda, bu konunun sadece bir 'dış politika' meselesi olmadığını, aynı zamanda Amsterdam’da yaşayan insanların, bu şehirdeki bir topluluğun meselesi olduğunu vurguladım. Çünkü bu şehirde Uygur topluluğu yaşıyor ve onların acısı, bu şehrin de gerçeği. Ayrıca önergeyle birlikte bir medya ve bilgilendirme süreci de başladı. Hem sosyal medya üzerinden hem de basın aracılığıyla konunun neden önemli olduğu anlatıldı. Toplumun farklı kesimlerinden olumlu tepkiler aldık. Birçok kişi ilk kez bu isim değişikliğinin arkasındaki insanî boyutu fark etti. "UMARIM BU KARAR, DİĞER ŞEHİRLER VE ÜLKELER İÇİN İLHAM VERİCİ OLUR" Öte yandan dünya ülkelerine çağrıda bulunan Koyuncu şu mesajı aktardı: Doğu Türkistan meselesi, insan hakları ve evrensel değerler çerçevesinde herkesin gündeminde olmalıdır. Bu konu uluslararası toplumun ortak vicdanını ilgilendiren bir meseledir. Elbette her ülkenin kendi diplomatik dengeleri olabilir. Ancak bazen en küçük adımlar bile beklenmedik derecede güçlü bir etki yaratabiliyor. Biz Amsterdam’da böyle bir adım attık. Çünkü temel değerlerimiz arasında adalet, insan onuru ve özgürlük var. Umarım bu karar, diğer şehirler ve ülkeler için de ilham verici olur.

Çinli öğretmen, Uygur Türkü öğrenciyi resmen sorguya çekti! Haber

Çinli öğretmen, Uygur Türkü öğrenciyi resmen sorguya çekti!

Asimilasyon politikasına bağlı olan Şi Cinping idaresindeki Çin, baskı ve zulüm altında bıraktığı Doğu Türkistan'daki Türklük ve Müslümanlık değerlerini hiçe sayarak, Uygurların kimliğini yok etmeyi amaçlıyor. Soykırım emelleriyle hareket eden Çin, Uygur Türkü çocukların öz vatanlarında ana dilde eğitim almasını engellerken, kimliklerini unutmaları için çaba sarf ediyor. UYGUR TÜRKÜ ÇOCUKLAR RESMEN SORGUYA ÇEKİLİYOR! Doğu Türkistan'da kaydedilen bir videoda, Uygur Türkü çocukların sınıfta Çinli bir öğretmen tarafından sorguya çekildiği görüldü. Öğretmenin, "Milletimiz kim?, Vatanımız neresi? Başkentimiz neresi?, Bayrağımız ne?" gibi sorular yönlendirerek çocuklara "yüksek sesli bir şekilde" yanıltıcı cevaplar verdiriyor. Uygur Türkü çocuğun inanmayarak verdiği cevaplar ise yardım isteyen gözlerinden okunabiliyor. Doğu Türkistan'daki bir okulda kaydedilen videoda Çinli bir öğretmenin Uygur öğrenciyi "sorguya" çektiği görüldü. Asimilasyon politikasına bağlı kalarak, Türk kimliğini unutturmayı amaçlayan öğretmenin, öğrenciden yüksek sesli bir şekilde cevaplar vermesini istedi. pic.twitter.com/wYjMSRzYuS — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 14, 2025 TÜM OKULLARDA MANDARİN ÇİNCESİNİ ZORUNLU KILDI Çin hükûmeti geçen günlerde kendi Anayasası'nın 4. maddesini çiğneyerek, ülke genelinde ve Doğu Türkistan'da okul öncesi eğitimlerde Mandarin Çincesini zorunlu hale getirmişti. Tüm bölgelerde okul öncesinden itibaren eğitim dilinin Mandarin Çincesi olacağına karar veren komünist rejim, Uygurların ana dilini unutturmayı hedefliyor. İnsan hakları ihlalinde bulunan Çin hükûmetinin Anayasası'ndaki 4. madde şu ifadeleri içeriyor: "Tüm etnik gruplar kendi konuşma ve yazı dillerini kullanma ve geliştirme ile gelenek ve göreneklerini koruma ya da onları değiştirme özgürlüğüne sahip olacaktır."

Uygur Türkü çocuklar Çin'in sözde yatılı okullarında asimile ediliyor! Haber

Uygur Türkü çocuklar Çin'in sözde yatılı okullarında asimile ediliyor!

Baskı ve soykırım politkası güden Şi Cinping yönetimindeki Çin, Doğu Türkistan'daki Müslüman ve Türk varlığını yok etmeye çalışıyor. Uygur Türklerinin millî kimliğini, dilini ve dinini yok etmeyi amaçlayan Çin Komünist Partisi (ÇKP) rejimi, soykırımı politikasını çocuklar üzerinde deniyor. UYGUR TÜRKÜ ÇOCUKLAR AİLELERİNDEN ZORLA KOPARILIYOR Uygur Araştırmaları Merkezi (UAM), "Kökleri Kırmak: Çin’in Uygur Müslümanlarına Karşı Bir Soykırım Aracı Olarak Yatılı Okulları Kullanması" başlıklı raporunda eğitim adı altında ailelerinden koparılarak yatılı okula gönderilen Uygur çocuklara dikkat çekti. Merkez, Çin'in çocukları devlet destekli yatılı okula göndererek söz konusu kurumlarda Uygur kimliğini, dilini ve kültürünü yok etmeyi amaçlayan zorla asimilasyon mekanizmaları kullandığını kaydetti. UYGUR TÜRKÇESİ YASAK, AİLE İLİŞKİLERİ YOK, DEVLETE BAĞLILIK VAR! Rapor, Uygur Türkçesi konuşmanın yasaklandığı, aile ilişkilerinin hiçe sayıldığı ve devlete bağlılığın kökleştirildiği bu okullardaki müfredata dikkat çekti. Aynı zamanda raporda çocukların toplama kampına alınan ebeveynleri ile de iletişime geçemediği aktarıldı. UAM İcra Direktörü Abdulhakim İdris raporda, “Bu sözde ‘yatılı okullarda’ Uygur çocukların başına gelenler eğitim değil; zorla asimilasyon, kültürel yok etme ve psikolojik zarardır. Çin hükûmeti çocukları ailelerinden, dillerinden ve kimliklerinden kopararak soykırım kriterlerine uyan ciddi bir adaletsizlik gerçekleştirmektedir. Uluslararası toplum, bütün bir halkın geleceğinin sistematik olarak yok edilmesi karşısında pasif kalamaz.” ifadelerine yer verdi. Raporda dünyakamuoyuna Uygurların desteklenmesi ve Çin'in insanlığa karşı işlediği bu suçların adalet önünde konuşulması gerektiği belirtildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.