Prof. Dr. Sezai Özçelik: AB siyasî kriterleri Kırım Tatarları için çok önemli
Prof. Dr. Sezai Özçelik: AB siyasî kriterleri Kırım Tatarları için çok önemli
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna’nın AB ile üyelik müzakere sürecini Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 20.12.2023 12:20
Haber Güncellenme Tarihi: 20.12.2023 17:21
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
ŞERİFE BEYZA SATILMAZ / QHA ANKARA
Avrupa Birliği'nin (AB) Brüksel'de 14 Aralık 2023 tarihinde gerçekleşen zirvesinde, Ukrayna ve Moldova'nın katılım müzakerelerinin başlatılması kararı alındı. Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna’nın AB ile üyelik müzakere sürecine ilişkin Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirmelerde bulundu.
"UKRAYNA AÇISINDAN BÜYÜK BİR POLİTİK ZAFER"
Geçen hafta düzenlenen Avrupa Birliği Zirvesinde Ukrayna’nın katılım müzakerelerinin başlatılması kararı alındı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmıtro Kuleba bu kararın alınmasının ardından "Ukrayna ve tüm Avrupa için yeni bir başlangıçtır” açıklaması yaptı. Bu yeni gelişmeler ışığında Ukrayna ve AB müzakereleri için neler söylersiniz?
Prof. Dr. Sezai Özçelik: Ukrayna açısından büyük bir politik zafer diyebiliriz. Aslında Ukrayna’nın Avrupa Birliği (AB) üyeliği bugün başlamadı. Kırım’ın ve ardından 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini başlatan süreç aslında “meydan olaylarında” ortaya çıktı. Meydan olaylarının temel sebebi Ukrayna halkının artık Rusya’nın gölgesinden çıkıp AB ile ortak bir zeminde buluşup AB ailesine katılmak istemesiydi. Ukraynalılar 2014 yılında meydan olaylarında Slav ailesinden çıkıp Avrupa ailesine girmek istiyorlardı. En son gerçekleşen Avrupa Birliği zirvesinde de istenilen Ukrayna’nın AB sürecinin politik bir zafer olarak noktalanmasıydı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy için de politik bir zaferdir. Çünkü Zelenskıy’ın partisinin temel amacı da AB ile üyelik müzakere sürecinin başlamasıydı ve bu alınan son karar ile elde etmiş oldu. Aynı zamanda Moldova da Brüksel’den üyelik müzakerelerini başlatmak için yeşil ışık aldı. Bu çok önemli; AB üyeliği demek çok sembolik bir olay. Türkiye örneğinden gidersek uzun ve meşakkatli bir süreç. Türkiye’de 2004 yılında AB üyeliği müzakere süreci için yeşil ışık yandığında da büyük bir süreç yaşanmıştı ama 20 yıl sonra geldiğimiz nokta hiç iç açıcı değil. Umarım Ukrayna içinde böyle olmaz. Zaten Zelenskıy yaptığı ilk açıklamada da çok kararlı olduğunu Ukrayna’nın üyeliği için hem kurumsal hem toplumsal bir kökten dönüşüme ve değişime hazır olduğunu belirtti. Zaten Ukrayna’da yapılan kamuoyu yoklamaları Ukrayna halkının yüzde 90’ının AB üyeliğini desteklediğini belirtiyor. Kırım Tatarları arasında böyle bir oylama yapacak olsak eminim büyük bir çoğunlukta AB üyeliğini destekleyecektir.
Bu üyelik süreci ile ilgili bardağın bir dolu bir de boş tarafı var. Bardağın boş tarafından bakarsak Kırım ve Ukrayna’nın geleceği açısından şu olabilir: “AB bir anlamda bunu bir koz olarak kullanabilir” Bu kozu nasıl kullanabilir? AB bir normatif güç. Yani AB'nin askeri gücü yok, aynı zamanda AB’nin ortak bir dış politika izlediğini de pek söyleyemeyiz. AB, uluslararası sistemde ortak bir söylem gerçekleştirmeyi yavaş yavaş geliştirmeye çalışsa da henüz tam olarak başarmış değil. AB’nin dış politikada kullandığı, uluslararası ilişkiler literatüründe de “sopa ve havuç” olarak geçen bir kavram vardır. AB, Ukrayna için bir sopa görevi görebilir. Aynı zamanda bir havuç görevi de görebilir. Batı ülkelerininZelenskıy’ı müzakere masasına oturtmak için sıkıştırdığını görüyoruz. Bunun önemli noktası olarak AB’nin 50 milyar avro ve ABD’nin de 61 milyar dolarlık yardımı askıya almış olmasını gösterebiliriz. Örneğin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Ukrayna’nın hem AB üyeliğini hem de 50 milyarlık yardımını veto etti. Macaristan yarısını istedi ve yarısını almış oldu. Basına yansıdığına göre Orban ve Alman Şansölyesi arasında geçen konuşmada Alman Şansölyesi Olaf Scholz, Orban’a “Mr. Orban, biz Ukrayna’nın üyeliğine ilişkin oylama yaparken lütfen dışarıda birkaç dakika kahve molası alabilir misiniz?” demiş ve Orban da kabul etmiş. Bildiğiniz üzere AB’de bütün karaların alınması için oybirliği gerekiyor. Bu durumda Macaristan’ın veto etmesi Ukrayna’nın üyelik hayalini suya düşürecekti. Bunun olmaması için de böyle bir formül bulmuşlar. Tabii bunun yanında Orban, AB’nin Ukrayna’ya yönelik 50 milyar avroluk yardımı veto etmesi söz konusu. Şunu belirtmek istiyorum AB aslında bu noktada Ukrayna’yı masaya oturtmak için bunu bir sopa olarak kullanabilir. Birçok Kırım Tatarının gönlünden geçen Kırımı ve tüm işgal edilmiş toprakları kurtarıp AB üyesi bir Ukrayna’nın olması hem onları hem de Ukraynalıları mutlu edecek bir sonuç olacaktır.
“AVRUPA BİRLİĞİ'NİN SİYASÎ KRİTERLERİ KIRIM TATARLARI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Ukrayna’nın Avrupa Birliği'ne üyeliği gerçekleşirse bu durumu Kırım Tatarları açısından nasıl değerlendirebiliriz?
Tabii bu çok büyük bir olasılık ancak Ukrayna’nın yapması gereken çok büyük işler var. Tabii bunlardan biri savaştan sonra hızlı bir şekilde sadece altyapısını değil, kurumsal ve toplumsal altyapısını da dönüştürmesi gerekir. AB üyeliği için Kopenhag kriterleri (siyasî kriterler) ve Maastricht kriterleri (ekonomik kriterler) olmak üzere iki şart var. Ekonomik kriterlerin başında dış borç ve iç borç oranının az olması, ülkenin belirli bir millî gelirinin olması kriterleri mevcut. Ukrayna bir noktada bunları yapmaya çalışacaktır. Bir de siyasi kriterler var. Bu siyasî kriterler Kırım Tatarları için çok önemli. Çünkü siyasî kriterler; azınlık haklarına, insan haklarına, demokrasinin ve hukukun üstünlüğü gibi konulara saygıyı kapsıyor. Bu noktada Ukrayna’nın en büyük sorunlarından biri olan yolsuzluk ile mücadele karşımıza çıkıyor. Ukrayna’nın bunu yapması Kırım Tatarları açısından pozitif bir gelişme olacak.
Son yıllarda özellikle 2014 yılından sonra Ukrayna siyasetinin ve bir noktada kamuoyununda Kırım Tatarlarına belirli haklar verdiğini görüyoruz. AB müzakere sürecine girmiş bir Ukrayna bu tutumunu devam ettirecektir. Kısa vadede Kırım Tatarlarının yararına olacaktır ve Ukrayna toplumuna daha fazla entegre olurken hukuksal anlamda da azınlık hakları mevcuttur. Hatta belki Kırım Tatarlarının Ukrayna devletinin aslî bir unsuru olacaklarını düşünüyorum. Fakat özellikle son günlerde Ortadoğu’daki İsrail-Filistin çatışmasının Ukrayna-Rusya Savaşı’nı ve Ukrayna’nın tüm ilişkilerini etkilediğini görüyoruz. Bu durum ister istemez başta Kırım olmak üzere birçok noktada ileride soru işaretleri oluşturabilir. Özellikle son savaşta belirttiğim gibi dünya kamuoyunun dikkati Ortadoğu’ya çekilip dünya kamuoyunun savaşlardan yorulması, Ukrayna ve Kırım Tatarları açısından iyi olmadı. Ukrayna vatandaşı olan Kırım Tatarları için ise AB üyelik süreci çok olumlu olacaktır.
“SAVAŞ DÖNEMİ SONA ERDİĞİNDE SAVUNMA BAKANI RÜSTEM UMEROV, UKRAYNA’NIN AB MÜZAKERECİSİ OLABİLİR”
Ukrayna’nın AB üyelik sürecinin hem iyi hem kötü yönleri var. Özellikle burada Orban gibi liderlerin Putin’in müttefiği olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Eskiden Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Putin’in Avrupa’daki Truva atlarıydı. Truva atlarını, AB içine girmiş Putin’in kuklası olarak görebiliriz. Artık bu rolü Macaristan Başbakanı Orban oynuyor. Aynı zamanda AB üyesi olan Slovakya’nın başına da Putin’i destekleyen parti başa geldi. Bu gelişmeler AB içinde Ukrayna’ya desteğin azaltılması yönünde daha fazla sesler çıkarabilir. Bu noktada şunu da belirtmek gerekir. Sayın Rüstem Umerov’un atanması tamamen AB ile ilgili. AB üyeliğinde şeffaflık, iyi yönetişim ve yolsuzlukla mücadele oldukça önemlidir. Eski Ukrayna Savunma Bakanı hakkındaki yolsuzluk iddialarından dolayı Rüstem Umerov’un getirilmesi aslında AB üyeliği açısından önemli. Şu noktayı da belirtmek gerekir aslında Rüstem Umerov çok iyi bir müzakereci ve hukuk ile iktisatla ilgili eğitimleri var. Daha önce İstanbul’daki Rusya ile olan görüşmelerde kilit bir rol oynadı. İlerleyen süreçte bu savaş dönemi sona erdiğinde Savunma Bakanı Rüstem Umerov’un AB müzakerecisi olarak Ukrayna’nın başında olabileceğini düşünüyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Sezai Özçelik: AB siyasî kriterleri Kırım Tatarları için çok önemli
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna’nın AB ile üyelik müzakere sürecini Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
ŞERİFE BEYZA SATILMAZ / QHA ANKARA
Avrupa Birliği'nin (AB) Brüksel'de 14 Aralık 2023 tarihinde gerçekleşen zirvesinde, Ukrayna ve Moldova'nın katılım müzakerelerinin başlatılması kararı alındı. Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, Ukrayna’nın AB ile üyelik müzakere sürecine ilişkin Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirmelerde bulundu.
"UKRAYNA AÇISINDAN BÜYÜK BİR POLİTİK ZAFER"
Geçen hafta düzenlenen Avrupa Birliği Zirvesinde Ukrayna’nın katılım müzakerelerinin başlatılması kararı alındı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmıtro Kuleba bu kararın alınmasının ardından "Ukrayna ve tüm Avrupa için yeni bir başlangıçtır” açıklaması yaptı. Bu yeni gelişmeler ışığında Ukrayna ve AB müzakereleri için neler söylersiniz?
Prof. Dr. Sezai Özçelik: Ukrayna açısından büyük bir politik zafer diyebiliriz. Aslında Ukrayna’nın Avrupa Birliği (AB) üyeliği bugün başlamadı. Kırım’ın ve ardından 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini başlatan süreç aslında “meydan olaylarında” ortaya çıktı. Meydan olaylarının temel sebebi Ukrayna halkının artık Rusya’nın gölgesinden çıkıp AB ile ortak bir zeminde buluşup AB ailesine katılmak istemesiydi. Ukraynalılar 2014 yılında meydan olaylarında Slav ailesinden çıkıp Avrupa ailesine girmek istiyorlardı. En son gerçekleşen Avrupa Birliği zirvesinde de istenilen Ukrayna’nın AB sürecinin politik bir zafer olarak noktalanmasıydı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy için de politik bir zaferdir. Çünkü Zelenskıy’ın partisinin temel amacı da AB ile üyelik müzakere sürecinin başlamasıydı ve bu alınan son karar ile elde etmiş oldu. Aynı zamanda Moldova da Brüksel’den üyelik müzakerelerini başlatmak için yeşil ışık aldı. Bu çok önemli; AB üyeliği demek çok sembolik bir olay. Türkiye örneğinden gidersek uzun ve meşakkatli bir süreç. Türkiye’de 2004 yılında AB üyeliği müzakere süreci için yeşil ışık yandığında da büyük bir süreç yaşanmıştı ama 20 yıl sonra geldiğimiz nokta hiç iç açıcı değil. Umarım Ukrayna içinde böyle olmaz. Zaten Zelenskıy yaptığı ilk açıklamada da çok kararlı olduğunu Ukrayna’nın üyeliği için hem kurumsal hem toplumsal bir kökten dönüşüme ve değişime hazır olduğunu belirtti. Zaten Ukrayna’da yapılan kamuoyu yoklamaları Ukrayna halkının yüzde 90’ının AB üyeliğini desteklediğini belirtiyor. Kırım Tatarları arasında böyle bir oylama yapacak olsak eminim büyük bir çoğunlukta AB üyeliğini destekleyecektir.
Bu üyelik süreci ile ilgili bardağın bir dolu bir de boş tarafı var. Bardağın boş tarafından bakarsak Kırım ve Ukrayna’nın geleceği açısından şu olabilir: “AB bir anlamda bunu bir koz olarak kullanabilir” Bu kozu nasıl kullanabilir? AB bir normatif güç. Yani AB'nin askeri gücü yok, aynı zamanda AB’nin ortak bir dış politika izlediğini de pek söyleyemeyiz. AB, uluslararası sistemde ortak bir söylem gerçekleştirmeyi yavaş yavaş geliştirmeye çalışsa da henüz tam olarak başarmış değil. AB’nin dış politikada kullandığı, uluslararası ilişkiler literatüründe de “sopa ve havuç” olarak geçen bir kavram vardır. AB, Ukrayna için bir sopa görevi görebilir. Aynı zamanda bir havuç görevi de görebilir. Batı ülkelerinin Zelenskıy’ı müzakere masasına oturtmak için sıkıştırdığını görüyoruz. Bunun önemli noktası olarak AB’nin 50 milyar avro ve ABD’nin de 61 milyar dolarlık yardımı askıya almış olmasını gösterebiliriz. Örneğin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Ukrayna’nın hem AB üyeliğini hem de 50 milyarlık yardımını veto etti. Macaristan yarısını istedi ve yarısını almış oldu. Basına yansıdığına göre Orban ve Alman Şansölyesi arasında geçen konuşmada Alman Şansölyesi Olaf Scholz, Orban’a “Mr. Orban, biz Ukrayna’nın üyeliğine ilişkin oylama yaparken lütfen dışarıda birkaç dakika kahve molası alabilir misiniz?” demiş ve Orban da kabul etmiş. Bildiğiniz üzere AB’de bütün karaların alınması için oybirliği gerekiyor. Bu durumda Macaristan’ın veto etmesi Ukrayna’nın üyelik hayalini suya düşürecekti. Bunun olmaması için de böyle bir formül bulmuşlar. Tabii bunun yanında Orban, AB’nin Ukrayna’ya yönelik 50 milyar avroluk yardımı veto etmesi söz konusu. Şunu belirtmek istiyorum AB aslında bu noktada Ukrayna’yı masaya oturtmak için bunu bir sopa olarak kullanabilir. Birçok Kırım Tatarının gönlünden geçen Kırımı ve tüm işgal edilmiş toprakları kurtarıp AB üyesi bir Ukrayna’nın olması hem onları hem de Ukraynalıları mutlu edecek bir sonuç olacaktır.
“AVRUPA BİRLİĞİ'NİN SİYASÎ KRİTERLERİ KIRIM TATARLARI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Ukrayna’nın Avrupa Birliği'ne üyeliği gerçekleşirse bu durumu Kırım Tatarları açısından nasıl değerlendirebiliriz?
Tabii bu çok büyük bir olasılık ancak Ukrayna’nın yapması gereken çok büyük işler var. Tabii bunlardan biri savaştan sonra hızlı bir şekilde sadece altyapısını değil, kurumsal ve toplumsal altyapısını da dönüştürmesi gerekir. AB üyeliği için Kopenhag kriterleri (siyasî kriterler) ve Maastricht kriterleri (ekonomik kriterler) olmak üzere iki şart var. Ekonomik kriterlerin başında dış borç ve iç borç oranının az olması, ülkenin belirli bir millî gelirinin olması kriterleri mevcut. Ukrayna bir noktada bunları yapmaya çalışacaktır. Bir de siyasi kriterler var. Bu siyasî kriterler Kırım Tatarları için çok önemli. Çünkü siyasî kriterler; azınlık haklarına, insan haklarına, demokrasinin ve hukukun üstünlüğü gibi konulara saygıyı kapsıyor. Bu noktada Ukrayna’nın en büyük sorunlarından biri olan yolsuzluk ile mücadele karşımıza çıkıyor. Ukrayna’nın bunu yapması Kırım Tatarları açısından pozitif bir gelişme olacak.
Son yıllarda özellikle 2014 yılından sonra Ukrayna siyasetinin ve bir noktada kamuoyununda Kırım Tatarlarına belirli haklar verdiğini görüyoruz. AB müzakere sürecine girmiş bir Ukrayna bu tutumunu devam ettirecektir. Kısa vadede Kırım Tatarlarının yararına olacaktır ve Ukrayna toplumuna daha fazla entegre olurken hukuksal anlamda da azınlık hakları mevcuttur. Hatta belki Kırım Tatarlarının Ukrayna devletinin aslî bir unsuru olacaklarını düşünüyorum. Fakat özellikle son günlerde Ortadoğu’daki İsrail-Filistin çatışmasının Ukrayna-Rusya Savaşı’nı ve Ukrayna’nın tüm ilişkilerini etkilediğini görüyoruz. Bu durum ister istemez başta Kırım olmak üzere birçok noktada ileride soru işaretleri oluşturabilir. Özellikle son savaşta belirttiğim gibi dünya kamuoyunun dikkati Ortadoğu’ya çekilip dünya kamuoyunun savaşlardan yorulması, Ukrayna ve Kırım Tatarları açısından iyi olmadı. Ukrayna vatandaşı olan Kırım Tatarları için ise AB üyelik süreci çok olumlu olacaktır.
“SAVAŞ DÖNEMİ SONA ERDİĞİNDE SAVUNMA BAKANI RÜSTEM UMEROV, UKRAYNA’NIN AB MÜZAKERECİSİ OLABİLİR”
Ukrayna’nın AB üyelik sürecinin hem iyi hem kötü yönleri var. Özellikle burada Orban gibi liderlerin Putin’in müttefiği olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Eskiden Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Putin’in Avrupa’daki Truva atlarıydı. Truva atlarını, AB içine girmiş Putin’in kuklası olarak görebiliriz. Artık bu rolü Macaristan Başbakanı Orban oynuyor. Aynı zamanda AB üyesi olan Slovakya’nın başına da Putin’i destekleyen parti başa geldi. Bu gelişmeler AB içinde Ukrayna’ya desteğin azaltılması yönünde daha fazla sesler çıkarabilir. Bu noktada şunu da belirtmek gerekir. Sayın Rüstem Umerov’un atanması tamamen AB ile ilgili. AB üyeliğinde şeffaflık, iyi yönetişim ve yolsuzlukla mücadele oldukça önemlidir. Eski Ukrayna Savunma Bakanı hakkındaki yolsuzluk iddialarından dolayı Rüstem Umerov’un getirilmesi aslında AB üyeliği açısından önemli. Şu noktayı da belirtmek gerekir aslında Rüstem Umerov çok iyi bir müzakereci ve hukuk ile iktisatla ilgili eğitimleri var. Daha önce İstanbul’daki Rusya ile olan görüşmelerde kilit bir rol oynadı. İlerleyen süreçte bu savaş dönemi sona erdiğinde Savunma Bakanı Rüstem Umerov’un AB müzakerecisi olarak Ukrayna’nın başında olabileceğini düşünüyorum.
Son Haberler