SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Makedonya Türklerinin en öncelikli sorunu…”

Furkan Purde: “Makedonya Türklerinin en öncelikli sorunu ana dilde eğitim. Ana dilde eğitim Makedonya Türklerinin Osmanlı’dan sonraki en temel sorunu olmuştur.”

Haber Giriş Tarihi: 08.11.2016 11:29
Haber Güncellenme Tarihi: 08.11.2016 11:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
“Makedonya Türklerinin en öncelikli sorunu…”

Kırım Haber Ajansı (QHA) Kırım ile birlikte Türk dünyasının çeşitli bölgeleri ve meseleleri ile ilgili olarak, çeşitli röportajlar gerçekleştiriyor ve analiz haberler hazırlıyor. Bu bağlamda Türk dünyası ile ilgili yeni bir röportaj, Makedonya ve Makedonya Türkleri ile ilgili olarak yapıldı.

Konuyla ilgili Makedonya’nın Gostivar şehrinde Türkçe yayın yapan Balkan FM isimli radyonun Genel Yayın Yönetmenliğini sürdüren ve pek çok farklı projede yer almış Furkan Purde ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, hem Makedonya’da neler olduğuna hem de Makedonya Türklerinin problemlerine değindik.

QHA: 2016’dan baktığımızda Makedonya’da siyasi gruplaşmalar hangi yönlerde seyrediyor?

-    Makedonya siyaseti, 2001 yılında yaşanan silahlı ayaklanma ve onun sonrasında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması’ndan sonra ana akım olarak VMRO-DPMNE (İç Makedon Devrimci Örgütü - Makedonya'nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi) ve SDSM (Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği Partisi) partileri ve bu partilerin hamiliğinde kurulan koalisyonlar tarafından şekillenmekte. Aynı şekilde Arnavut bloğunda da siyaset, BDİ (Demokratik Bütünleşme Birliği) ve PDSH (Arnavut Demokratik Partisi) partileri tarafından şekillenmektedir. 2008 yılından bu yana kesintisiz olarak hükümette VMRO-DPMNE ve BDİ partileri yer almaktadır. Makedonya’da iki yıldır artarak devam eden siyasi kriz hem Makedon bloğunda hem de Arnavut bloğunda değişimlere gebe. 5 Haziran'da yapılması gereken seçimler krizin büyümesi sonucu 11 Aralık tarihine ertelendi. Hükümet üyelerinin yayınlanan ses kayıtları ve bu kayıtların içerikleriyle alakalı kriz, Makedonya’yı ciddi bir politik değişime yönlendirecek.

Makedonya;  ABD,  Rusya, Avrupa Birliği ve birlikten bağımsız özel olarak Almanya’nın “Küçük Satranç Tahtası” konumunda. Jeopolitik olarak stratejik bir konumda olan Makedonya, bu birlik ve devletlerin Balkan Politikalarının tam merkezinde yer almakta. SDSM  Partisi tarafından yayınlanan ses kayıtlarıyla ana muhalefet, hükümeti; yargıyı etkilemek, seçimlerde hile yapmak ve yolsuzlukla suçlarken, VMRO-DPMNE Partisi ise ana muhalefeti yayınladıkları kayıtları yasa dışı yollarla elde etmekle ve dolayısıyla dış güçlerle hareket etmekle suçlamakta. 11 Aralık seçimlerine bu iklimde gidiliyor. Yayınlanan anketlerde VMRO-DPMNE partisinin hala önde olduğu görülmekte. Arnavut bloğunda ise ciddi değişimler yolda. 2006 yılından bu yana hükümette yer alan BDİ partisinin koltuğu sallantıda. Arnavut kesimi BDI’yi VMRO-DPMNE partisine entegre olmakla suçluyor. Kurulan yeni Arnavut partilerinin de reytingi hızla artmakta. Arnavut bloğunda BDI ve PDSH partilerinin haricinde; BESA, LR-PDSH, RDK ve UNITETI  seçimlere hazırlanmakta. LR-PDSH, RDK ve UNITETI partileri ise seçim ittifakı yaptılar. Şu anda hükümette yer alacak ve Arnavut bloğundaki seçimlerin galibi olabilecek en muhtemel aday BESA hareketi. Yayınlanan anketlerde Arnavut oylarında BDI %13.4 oranında iken BESA %10.2 ile hemen arkasından geliyor. Diğer Arnavut partilerinin toplam oyu %10’a tekabül ediyor. VMRO-DPMNE partisinin “güç kaybederek” seçimleri tekrar kazanacağını düşünüyorum. Ancak Arnavut siyasetinde büyük bir değişim olacağı kanısındayım.

Avrupa Birliği artık Makedonya’daki siyasetin etnisite üzerinden değil, ideolojiler üzerinden yapılması gerektiğini savunuyor. Makedonya bu siyasi değişimi yavaş yavaş başlatacak. Çok uluslu devletlerdeki çatışma çözümleri ve akabindeki barış inşa sürecine pratikte ciddi bir “model ülke” tesis edilmesi hedefleniyor. Önümüzde dönemde hem Avrupa Birliği’ne üyelik hem de NATO üyeliği konusunda Makedonya’da hükümeti kuracacak koalisyonun radikal kararlar alması gerekiyor. Bu kararlardan en önemlisi ise Yunanistan ile Makedonya arasındaki isim sorunu. 

QHA: Makedonya geçtiğimiz dönemlerde bazı çatışma haberleriyle gündeme geldi. Şimdi Makedonya’daki son durum ne yönde?

-    9 Mayıs günü güvenlik güçleri Kumanova şehrinde bir operasyon başlattı. Operasyonun yapıldığı adres Arnavutların yoğun olarak yaşadığı bir mahalleydi. Kanımca başarısızlıkla sonuçlanan operasyonda sekizi polis 22 kişi hayatını kaybetti. Hem can hem de mal kaybının yaşandığı hadise Makedonya’ya politik olarak da büyük bir fatura yükledi. İktidar cephesinden yapılan açıklamalarda  operasyonun Makedonya güvenlik güçlerine yönelik terör eylemi hazırlığında olan bir gruba karşı yapıldığı söylendi. Muhalefet cephesinde ise bu olayın tamamen bir kurgu olduğu ve iktidarın gündem değiştirmek için etnik gerilim yaratacak böyle bir hadise kurguladığı görüşü hakim.

Yaşananların ardından İçişleri Bakanı Gordana Yankuloska, Ulaştırma Bakanı Mile Yanakieski ve Güvenlik ve İstihbarat Kurumu Şefi Şaşo Miyalkov istifa etmek zorunda kaldı. Operasyon 2 gün sürmüştü fakat etkisi halen devam etmekte. Türkiye’deki bazı medya organlarının da Kumanova olaylarını Türk Akımı Projesi ile ilişkilendirmesi göz ardı edilmemesi gereken bir konu. ABD’nin bölgedeki hakimiyetini kaybetmemesi adına bu projenin hayata geçmemesi için her türlü hamlede bulunabileceği görüşü ağır basıyor.  

Makedonya etnik gerilimlere çok hassas bir ülke. Makedonlar ile Arnavutlar arasında yaşanacak bir zıtlaşma ülkeyi bir iç çatışmaya sürükleyebilecek potansiyelde. Makedonya bağımsızlığından bugüne ve 2001 yılında yaşanan silahlı ayaklanmadan sonra imzalanan barış anlaşmasıyla da hala ortak vatan algısını oluşturmakta güçlük çekiyor. Bu gerilimleri tarihsel bir perspetkifte değerlendirmek, neden-sonuç ilişkisini ortaya çıkarmak ve bu şekilde çözüm üretmek daha sağlıklı olacaktır. Aksi takdirde bu gerilimlerin büyüyerek artması, içinden çıkılamaz bir hal alması kaçınılmaz. Çokuluslu küçük bir ülkenin yaşayacağı sıkıntıları minimize etmek ve ortak bir dil ile tüm ulusların bu devlete olan aidiyetini sağlamlaştırmak ülkenin ve dolayısıyla bölgenin geleceği açısından hayati öneme sahip.

QHA:-Siyasi olarak Makedonya Türkleri olaylara nasıl bakıyor? Beklentileri ne yönde?

-    Makedonya Türklerinin siyaseti 3 siyasi parti üzerinden şekillenmekte. Türk Demokratik Partisi (TDP), Türk Hareket Partisi (THP) ve Türk Milli Birlik Hareketi (TMBH). 2008 yılından bu yana TDP, VMRO-DPMNE koalisyonunda hükümette yer alan tek Türk partisi. Bir milletvekili ve kabinede bir Devlet Bakanlığı ile temsil edilen parti diğer birçok kamu kurumunda da önemli mevkilere sahip. THP ve TMBH ise SDSM koalisyonunda yer almakta. Şu anda THP mecliste bir milletvekili ile temsil edilmekte.

Makedonya’da yaşayan en uzlaşmacı ve uyumlu millet olarak Türkler yaşanan bu krizlerin Çoğulcu Demokrasi anlayışı ile çözüme kavuşabileceğini savunmakta. Bunun ilk adımı olarak da imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması’nın rezive edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu anlaşma teoride her ne kadar azınlıklara ve onların haklarına vurgu yapsa da pratikte iki uluslu bir yapının oluşmasına olanak sağlamıştır. Nüfus olarak az sayıda bulunan diğer azınlıkların hamisi durumundaki Türkler böyle bir yapının oluşmasına müsade etmez. Ortak Vatandaşlık algısı oluşturulmadan ülkede istikrardan bahsetmek mümkün değildir. Dünyanın dört bir tarafında yaşayan Türkler gibi Makedonya Türkleri de devletine bağlı insanlardan oluşur. Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunur ve hem sivil toplum hem de siyasi olarak bu şekilde organize olur ve bu şekilde hareket eder. Ohri Çerçeve Anlaşması ve Makedonya Cumhuriyeti Anayasası, hem üyesi olmak için uğraştığımız Avrupa Birliği’ne hem de Uluslararası Hukuk ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’na uygun hale getirilmelidir. Her birey devlet karşısında eşit ve ortak vatandaş olursa Ortak Vatan zemini sağlanmış olacaktır diye düşünüyorum.

QHA:-Makedonya Türklerinin sosyal ve kültürel problemleri olarak neleri öncelikli görüyorsun?

-    Makedonya Türklerinin en öncelikli sorunu ana dilde eğitim. Ana dilde eğitim Makedonya Türklerinin Osmanlı’dan sonraki en temel sorunu olmuştur. Ciddi reformlar ve ilerlemeler kaydedilmesine rağmen halen istenilen düzeyde olmaması Makedonya Türklerinin geleceği açısında çok önemli. Bağımsızlığın kazanılmasından sonra Makedonya Türklerine vurulan en büyük darbe Türkçe eğitime olmuştur. Yüksek öğrenimlerini Türkçe görmek isteyen Türklerin imdadına Türkiye Cumhuriyeti’nin başlattığı Büyük Öğrenci Projesi yetişmiştir. Bu proje sayesinde hemen hemen her alanda uzmanlaşmış Makedonya Türkü'ne rastlamanız mümkün. Fakat, ülkenin sürekli siyasi ve ekonomik krizlerle istikrarsızlaşması bu yüksek öğretim mezunlarının Türkiye’de kalmasına ve hayatlarına orada devam etmesine sebebiyet vermiştir. Bu da Makedonya Türklerinin “Beyin Göçü” vermesine neden olmuştur. Makedonya halen göç veren bir ülke. Ülke sorunu haline dönüşen bu göç, sayısal anlamda düşük durumda olan Makedonya Türklerini hayli ciddi şekilde tehdit etmektedir. Önüne geçilmesi gereken en hayati meselelerden biri olarak bakıyorum. Diğer sıkıntılar arasında ise Türk kültürünün muhafaza edilmesi ve sürdürülebirlirliğinin sağlanması var. Bir ulusun yaşamaya devam etmesi için kültür, can damarlarından birisidir. Makedonya Türklerinin de arkasındaki binlerce yıllık Türk kültürünün birikimiyle bu alana gereken yatırımları yapması gerektiğini düşünüyorum. Makedonya Türk kültürü, Rumeli Türkleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bunun en büyük ispatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu kadrolarının büyük bir çoğunlunun bu topraklardan olması olarak gösterilebilir. Dil ve kültür bir milletin havası ve suyudur. Nasıl ki insan havasız ve susuz yaşamaz ise, bir ulus da dilsiz ve kültürsüz yaşayamaz. Siyasi erkin üzerinde çalışması gereken en hayati meseleler bunlardır.

Bunların dışında kültür-sanat anlanında Yunus Emre Enstitüsü bu alanda ciddi çalışmalar yaparak katkı sağlamaktadır. Makedonya Türklerinin ülkede dağınık olarak yaşamaları ve rekabet eşitsizliği, ekonomik krizlerin daha şiddetli bir şekilde hissedilmesine neden olmakta. Sonuç olarak sadece Makedonya Türklerinin maruz kaldığı sıkıntılar var fakat ülke olarak yaşanan her türlü sıkıntı bütün uluslarda ciddi sorunlara yol açmakta. Tüm bu sorunların çözümünün ise daha demokratik, daha barışçıl ve ötekiler yaratmayan bir sistemin inşasıyla mümkün olacağı aşikardır.

QHA:-Makedonya Türklerinin, Türkiye’den beklentileri ve Türkiye’ye bakışları ne yönde?

-    Makedonya Türklerinin Türkiye’den birinci beklentisi öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güçlü olması. Çünkü güçlü bir Türkiye, güçlü Makedonya Türkleri, güçlü Rumeli Türkleri demektir. Tarihsel bir yelpazede bakacak olursak Makedonya Türkleri ve Türkiye ilişkileri değişik hükümetlerin uyguladığı farklı dış politika modellerine heba olmuştur. Misak-ı Milli sınırları dışındaki Türkler, Türk dış politikasında önemli bir yere sahip olmalıdır. Makedonya bizim vatanımız, lakin Türkiye anavatanımızdır. Makedonya Türklerinin beklentilerinin başında, Türkiye-Makedonya ilişkilerinde de ana eksende yer almak gelmektedir. 2001 yılından sonra hem Türkiye hem de Makedonya Türklerinde yaşanan siyasi değişimle ikili münasebetler ciddi bir ivme kazanmıştır. Türkiye – Makedonya ilişkilerinde Türkler köprü vazifesi görmeye gönüllü olarak talip olmuştur. Lakin bu köprünün onarılması ve sağlamlaştırılması çok önemlidir. Mesela Osmanlı mimarisinin ayakta kalan eserlerinin korunması noktasında ise TİKA ciddi çalışmalar yapmış ve yapmaktadır. Bu eserler Makedonya Türk kimliğinin bir vesikasıdır. Bu bağlamda bu tür çalışmaların artarak devam etmesi gerekmektedir. Bu noktada TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü’ne büyük görevler düşmektedir. Bu iki güzide kurumun da bugüne kadar yaptıkları güzel icraatları arttırarak devam ettirecekleri kanaatindeyim. Makedonya Türklerinin Türkiye’den en önemli beklentisi siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda çözülmesi gereken konularda destek olmasıdır. Onun da ötesinde Makdonya Türk'ü her zaman kendisini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir emir eri olarak görmüştür. Makdonya Türkleri, Türkiye’nin yaşadığı çalkantılı dönemlerde, krizlerde hep Türkiye’nin yanında yer almıştır. En son örnek olarak 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde, Makedonya Türkleri koşulsuz, şartsız Türk milletinin ve Türk devletinin yanında yer aldığını dosta düşmana bir kez daha göstermiştir. Bu noktada Makedonya Türklerinin en büyük beklentisi güçlü bir Türkiye’dir. Güçlü Türkiye demek, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Orta Doğu’da ve  Balkanlar’da yaşayan Türklerin güçlenmesi demektir. Türk Dış Politikası çerçevesinde, Türkiye’nin Balkan Politikalarının oluşturulmasında Batı Trakya, Bulgaristan, Makedonya ve Kosova Türklerin yeri ve konumu çok önemlidir. Bu bağlamda ikili ilişkilerin gelişmesinde önemli bir etken oluşturulabilir. Balkanlardaki Türk nüfusu da bölgenin tekrar istikrara kavuşması noktasında Türkiye’nin bölge politikalarına ciddi katkılar yapabilir. Bu bölgedeki istikrar ve çatışmasızlık hem kıta Avrupasının hem de Türkiye’nin bölge politikalarının başında yer almaktadır. Hem bölgedeki Türk nüfusu hem de tarihsel ve kültürel bağlar, bu politikaların sağlamlaştırılması ve ikili ilişkilerin gelişmesi açısından Türkiye’ye çok büyük bir avantaj sağlamaktadır.

QHA:-Karadağ’ın NATO’yla ilişkileri ve Rusya’nın bölgedeki etkisiyle bağlı olarak Bosna üzerinden Balkanlarda yeni bir çatışma riskinden bahsediliyor. Balkanlardaki yeni durum nasıl değerlendirilmeli?

-    Karadağ’ın NATO’ya davet edilmesi, Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesine karşı bir hamle olarak yorumlandı. Rusya ve NATO bölgede farklı farklı ülkelerde karşı karşıya geliyor. Karadağ’ın NATO’ya davet edilmesini açıkça eleştiren Rusya bunu kendilerine yapılmış bir tavır olarak görüp, farklı şekilde karşılık vereceğinin de sinyalini verdi. Rusya, bölgeyi parça parça değil de bir bütün olarak domine edip etki etmeyi hedefliyor. NATO’nun Karadağ hamlesine karşı Rusya da Bosna hamlesini ortaya koyacak. Bilindiği gibi Yugoslavya’dan kanlı bir şekilde ayrılan Bosna 1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması ile bağımsızlığına kavuştu. Bu anlaşma Bosna’yı sadece kağıt üzerinde bağımsız yaptı. Bosna’daki sorunların derinleşmesine neden oldu. Yani çözüm olması gereken Dayton aksine büyük bir sıkıntı oldu. Rusya’nın NATO’ya yönelik Bosna hamlesini bölgedeki özerk Sırp Bölgesi ile yapacağı aşikâr. Zira bölgedeki Sırp liderler Kırım’ı örnek göstererek bağımsızlık söylemlerini arttırmaya başladılar. Rusya bölgeyi tamemen NATO’ya kaptırmak istemiyor.

NATO da bilindiği gibi 2009 yılında Arnavutluk ve Hırvatistan’ın üyeliğinden sonra ilk defa genişlemeye gitti. Rusya’nın Bosna hamlesi bu açıdan pek sürpriz değil. Daha önce dediğim gibi Dayton Anlaşması Bosna’ya çözüm değil sorun oldu. Savaş durdu fakat ondan sonra ortaya çıkan yapı içinden çıkılamaz bir hal aldı. Boşnak, Sırp ve Hırvatların başını çektiği kurucu unsurlar birbirleri ile sürekli çatışma halinde. Bu politik bunalım gerçekleştirilen seçimlerden sonra hükümetin kurulamamasına neden oldu. Ülkedeki işsizlik, yolsuzluk, azınlıklar sorunu, ekonomik kriz ve kaosa dönen siyasi yapı Bosna’yı Rusya’nın  hamle sahası olarak kullanmasına olanak sağlıyor. NATO, Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesinin önüne geçemedi. Ama yeni Kırım’ların olmasının önüne geçebilir. Benim şahsi görüşüm NATO bu genişleme politikasını devam ettirmelidir. Bosna ve Makedonya’nın NATO’ya üye olması bölgedeki istikrarı arttırıp çatışma risklerini minimize edecektir. Bu iki ülkede yapılması gerekenler hemen hemen aynıdır. Bosna’da Dayton revize edilmeli ve yeni bir anayasa ile ülkenin istikrarlı bir şekilde ayakta kalması sağlanmalı. Aynı şekilde Makedonya’da da Ohri Çerçeve Anlaşması revize edilmeli ve anayasada gereken değişiklikler yapılmalı. Bu iki ülkenin NATO üyesi olması, hem Rusya’nın NATO’ya karşı bölgeyi istikrarsızlaştırma politikalarının önüne geçecek, hem de gerçekten bölge artık çatışma risklerinin arındırıldığı bir bölge konumuna gelecektir. NATO’nun Karadağ hamlesine Rusya karşılık vermeden gerekli adımların atılması gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü bölgede olası bir çatışma domino etkisi yaratabilir. Bu bölge ülkelerinin olduğu kadar NATO’nun da hayati meselesidir.

QHA: Radyonuzun yeni dönem faaliyetleri arasında kültür programları nasıl yer alacak? İnternet yayını için çalışmalar, Balkanlar başta olmak üzere diğer bölgelerdeki Türklere yönelik haber çalışmaları ne yönde?

-    Bildiğiniz gibi Balkan FM 2011 yılında kuruldu. Şu anda da Makedonya’da 24 saat Türkçe yayın yapan tek resmi radyo. Yeni yayın dönemimize bazı değişiklikler gerçekleştirdik. 2017 yılı itibari ile de yayınlarımızda bazı yenilikler ile dinleyicilerimizin karşısında olacağız. Sosyal ve Kültürel proğramlara ağırlık vereceğiz. Makedonya Türk kültürünü yaşatmak adına hem ülkemizin hem de bölgemiz Türklerinin değerlerini dinleyicilerimizle buluşturmak, duyurmak niyetindeyiz. Bu çalışmalara devam ediyoruz. Balkan FM yerel bir radyo. Fakat biz sesimizi daha büyük kitlelere ulaştırmak istiyoruz. Bu noktada da teknolojinin nimetlerinden faydalanmak niyetindeyiz. Eski web sitemizi bazı teknik sebeblerden dolayı askıya aldık. Çalışmalarımızı lisansımızı almaya yönlendirdiğimiz için bu meselelere de pek fazla zaman ayıramadık. Ama artık bu alanlarda da gerekli çalışmaları yapacağız. Yenilenen internet sitemizle sadece Makedonya Türklerine değil, hem Türkiye’ye hem de bütün Türk dünyasına sesimizi ulaştıracağız. Amacımız sadece sesimizi duyurmak değil, aynı zamanda onların sesi de olmak. Bu bağlamda başta Rumeli Türkleri olmak üzere bütün Türk dünyasındaki gelişmeleri de dinleyicimizle paylaşmaya çalışacağız. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar bütün Türk coğrafyasında yaşanan gelişmeleri Makedonya Türklerine ulaştırmak, aynı zamanda Makedonya Türklerinin sesini de Orta Asya bozkırlarına taşımak... Web sitemizin yanında bizleri telefon üzerinden dinleyebilmeleri için de hem Android hem de iOS uygulamalarını en kısa zamanda aktif hale getireceğiz. Okurlarınız, Balkan FM’i ve bu gelişmeleri Facebook üzerinden Balkan FM sayfasından takip edebilirler.

 

Furkan Purde kimdir?

22 Haziran 1990 yılında Makedonya'nın Gostivar şehrinde dünyaya gelmiştir. Eğitim hayatına doğduğu şehirde başlamış, ilköğrenimini Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulunda, lise eğitimini Çede Filiposki Ticaret Meslek Lisesi Ekonomi Teknisyenliği Bölümünde, lisans öğrenimini de Trakya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden tamamlamıştır.

Örgün eğitiminin yanı sıra Purde, Trakya Üniversitesi Yabancı ve Türk Öğrenciler Topluluğu Başkanlığı görevini üstlenmiş ve Türkiye genelinde pek çok projede yer almıştır. Aynı zamanda Purde, Trakya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Hukuk Topluluğu - Balkan Masası Sorumlusu olarak da görev almıştır. Avrupa Birliği Gençlik Programları kapsamında 2011 yılında Azınlık Hakları ve 2013 yılında Ekonomik Krizin Gençler Üzerindeki Etkisi konulu projelerde Proje Yöneticisi olarak çalışmıştır. M.C. Azınlık Haklarını Geliştirme Ajansı ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)'in azınlık hakları üzerine düzenlediği eğitim seminerlerine katılmış ve azınlık hakları alanında "Eğitimci" sertifikasına sahip olmuştur. Benzer şekilde 2013-2015 yılları arasında Gostivar Belediyesi'nde Gençlik Meclisi Üyesi olarak görev yapmış, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Avrupa Birliği, AGİT ve ulusal ve uluslararası birçok kurum ve kuruluş bünyesinde gerçekleştirilen değişik projelerde çalışmıştır. Mesleki anlamda 2008 yılından bu yana radyoculuk sektöründe aktif olan Purde, Makedonya'nın Gostivar şehrinde Türkçe yayın yapan Balkan Fm isimli radyonun Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışmaktadır. 

Akademik çalışmalar bağlamında Makdonya-Türkiye İlişkileri, Türk Dış Politikası, Balkan Ülkeleri Siyasi Yapıları üzerine araştırmalar yapmakta olan Purde'nin bugüne kadar ulusal ve uluslararası birçok platformda yayınlanmış yazıları bulunmaktadır. Siyaset Bilimi dışında kültür ve sanat alanlarında çalışmalara katılan Purde, hâlihazırda bazı sivil toplum kuruluşlarında da hizmet vermeyi sürdürmektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.