SON DAKİKA
Hava Durumu

Yeni Türkiye Dergisi'nin İdil Ural Özel Sayısı

Yazının Giriş Tarihi: 10.08.2023 17:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.08.2023 18:12

Kuzeyden güneye, doğudan batıya dünyanın her yerinde Türklerin izleri vardır. Resmi olmayan bilgilere göre, dünyada toplamda 150-200 milyon Türk nüfusu bulunmaktadır. İdil-Ural bölgesi, Türk kültürünün çiçek açtığı, köklendiği ve geliştiği Türklerin ana yurdudur. İdil-Ural bölgesinin Genel Türk Tarihi'nde önemli bir yeri vardır.  

“Büyük nehir” anlamına gelen, birçok şarkı, türkü, deyim ve atasözlerine konu olan ve Kazan Tatar Türkleri ile özdeşleşen İdil Türk nehrinin, bir bölgenin adı olmanın yanı sıra bölgede yaşayan Türkleri anlatan bir ad tamlamasıdır. “Sarmal” anlamına gelen ve Başkurt Türkleri ile özdeşleşen Ural ise Ural sıradağlarında başlayıp Hazar Denizi'nde son bulan bir nehrin, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan bir dağın, bir bölgenin ve bir destan kahramanının adıdır.

İdil denince, bir dönemler büyük imparatorluklar kurmuş Kazan Tatarları, Ural denince ise doğanın özgür ve cesur insanları Başkurt Türkleri geliyor aklımıza. Birbirine komşu olan İdil ve Ural bölgesi halkları ikiz kardeş gibi yüzyıllardır bir arada dostça, kardeşçe yaşamaktadır. Ayrıca Çuvaşlar da bölgenin köklü halklarından olup tarihi süreç içerisinde Tatar ve Başkurt Türkleri ile birlikte hareket etmiş, mutlulukları da üzüntüleri de birlikte paylaşmışlardır.

İdil-Ural bütün tarih boyunca Türklüğe mal olmuş topraklardır. Kazan Tatarlarında “Tarihini unutan halk ölür, adını unutan millet yok olur”, şeklinde bir atasözü vardır. İdil-Ural bölgesinde yaşananları anlamak, yorumlamak için kısaca tarihine bir göz atalım. Kazan Tatar Türkleri, İdil-Ural bölgesinin en köklü ve sayıca daha çok nüfusa sahip olan bir millettir. Tarihçilerin fikrine göre, Kazan Tatarlarının kökeni Hun İmparatoru Atilla’ya ( 400–453) dayanmaktadır. Hun hükümdarı Atilla adının etimolojisi, Türk-Tatar Onomastiğinin babası olarak nitelendirilen Prof. Dr. G. Sattarov’a (1932) göre  “İdilli, İdil kişisi, yani İdil boyunda dünyaya gelen (Atili › İtilli › İdilli) anlamına gelmektedir.” (Sattarov 1989: 112). Atilla adı ile ilgili Ukraynalı Türkolog Omeljan Pritsak’ın görüşü de dikkate değer:

“O.Pritsak da Hunların efsanevi lideri Atilla’nın adı eski Altay kökenli *as “büyük” + *til *tal “büyük nehir”, deniz”, “sel”, “su baskını” kelimelerinden türemiş Atiila, Atel, İdel akarsu adına gelmektedir düşüncesini savunmuştur.” (Sattarov 1992: 17)[1].

Bu bağlamda ünlü Tatar yazarı ve halkbilimci Nekıy İsenbet’in (1900–1992) hazırlamış olduğu Tatar Dilinin Deyimleri Sözlüğü'nde "İdil" sözcüğü şöyle açıklanmıştır:

1.İdil Nehri ve bu nehre dökülen büyük nehir boylarında eski Hun Türkleri, sonra Hazar-Bulgarlar, onlardan sonra Bulgar-Kıpçak ve Kazan memleketleri hayat sürmüş ve at binen erkekler tarafından idare edilen devlet sınırları, demektir.”(R. Kurban 2014: 18).

Görüldüğü üzere İdil kelimesi sadece nehir adı olmakla kalmamış, hem kişi adlarında hem de devlet sınırlarını belirleme anlamında da kullanılmıştır. VI. yüzyılda Kubrat Han (580–642) tarafından kurulan Büyük Bulgar Devleti, VIII. yüzyıldan X. yüzyıla kadar hüküm süren Hazar Kağanlığı, X.-XII. yüzyıllar arasında İdil boyunda kurulan İdil Bulgar Devleti ve 1223 yılından 1481 yılına kadar büyük topraklara hâkim olan ve 200 yıldan fazla hüküm süren Altın Ordu Devleti, İdil-Ural bölgesindeki Türklerin tarihinin de bir parçasıdır. Türk Dünyasını bünyesinde barındıran Altın Ordu’nun çöküşü ile birlikte Kazan Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Sibirya Hanlığı, Nogay Hanlığı, Kırım Hanlığı gibi hanlıklar ortaya çıkmıştır. 1437 yılında Uluğ Muhammed Han tarafından kurulan Kazan Hanlığı, Kazan Tatarlarının kurduğu son devlettir.

Kazan Hanlığı döneminde Tatarlar her ne kadar Altın Ordu’nun eski gücünü geri getirmek için Türk dünyasını birleştirmeye çalışsalar da başarılı olamamışlardır. Stalin devri kurbanı ünlü Rus tarihçi Mihail Hudyakov (1894–1936), Rusların Kazan Hanlığı’nı istilası ile ilgili siyaseti hakkında şunları yazmıştır:

"1540’lı yılların sonuna kadar Kazan Hanlığına karşı Rus siyasetinin toprak fethetme niteliği olmadığını görmüştük. 1540’lı yılların sonunda Rus siyasetinde kesin bir değişiklik olmuş, Kazan Hanlığı’nı fethetme ve onu Rus Devletine dâhil etme fikri doğmuştur. Rus-Kazan ilişkilerinin tüm planı değişmiş, asıl emperyalist istila savaşı başlamıştır. 1549 ve 1550 yıllarındaki başarısız seferler bu yolun ilk adımları olmuş, fakat bunlar Kazan tarihinin normal akışını değiştirmemiştir (Hudyakov 2009: 160)."

15 Ekim 1552’de Kazan Hanlığı Ruslar tarafından işgal edilmiş, Yadker Han esir alınmıştır. Kazan Hanlığı’nın Ruslar tarafından işgal edilmesi Kazan Tatarları için esaret döneminin başlaması olmanın yanı sıra Türk dünyasının kapısı görevinde olan kale artık yıkılmıştır. Bundan böyle 333 yıl sürecek olan Rusların, Türk dünyasını işgali tarihi başlayacaktır. Kazan Hanlığı çöktükten sonra 1556 yılında Ali Ekber Han yönetimindeki Çalım (Kazan Hanlığı’nın son başkenti), 1556 yılında Astrahan Hanlığı ve 1783 yılında Kırım Hanlığı, Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 1885 yılına kadar süren bu Rus işgali, Türkistan-Afganistan sınırlarını belirleyen Londra Anlaşması ile tamamlanmıştır. Ancak, Rusların işgal siyaseti günümüzde de devam etmektedir. Bunun en belirgin örneği 2014 yılında işgal edilen Kırım toprakları ve 2022 yılında Rusya'nın topyekun işgal girişimine başladığı Ukrayna'dır.

İdil-Ural bölgesinde yaşanan tarihi olayları, gelişmeleri ve bölge kültürünü bilmeden Türk tarihini değerlendirmek ve yorumlamak olanaksızdır. Onun için İdil-Ural bölgesi tarih boyunca hem tarihçilerin hem de araştırmacıların dikkatini çekmiştir. 1994 yılından beri 29 yıllık yayın hayatı olan ve iki ayda bir yayımlanan Yeni Türkiye Dergisi, Türk dünyası ile ilgili özel sayılar hazırlamıştır. Dergide, Türk devletlerinin siyasî, sosyo-kültürel ve ekonomik bağlamdan inceleme, araştırma, Türk dünyasını yakından tanıtmayı amaç edinen akademik çalışmalara yer verilmiştir. Örneğin, 2019 yılından 2 cilt halinde AZERBAYCAN sayısı yayımlanmış, 840 sayfadan oluşan bu sayı 77 makaleyi içermektedir. 2022 yılında 772 sayfa 72 makaleden oluşan KAZAKİSTAN, 876 sayfa 111 makaleden oluşan ÖZBEKİSTAN, 798 sayfa 57 makaleden oluşan KIBRIS özel sayıları 2’şer cilt halinde yayımlanmıştır. 2023 yılında 430 sayfa 40 makaleden oluşan TÜRKMENİSTAN, 410 sayfa 36 makaleden ibaret olan KIRGIZISTAN özel sayıları 1 cilt olarak basılmıştır.

Yeni Türkiye Dergisi’nin son özel sayısı "İDİL-URAL" konu başlığını taşımaktadır. Derginin makale çağrısında şöyle denmiştir:

“MS 4. yüzyılda Hazarların ardından Köktürk, Bulgar, Hazar, Peçenek ve Kıpçak gibi Türk boylarının yönetiminde olan tarihî Türk yurtlarından İdil-Ural bölgesinde Tatar, Başkurt, Çuvaş, Karay, Kırımçak, Nogay ve Kırım Türkleri yaşamaktadır. Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan yanında Ukrayna’da bulunan Kırım gibi 'özerk' cumhuriyetlerde on milyon civarında nüfusun bulunduğu bilinmektedir. Bölgede yaşayan Türkler, yeni işbirliği alanları oluşturmanın en güçlü aktörleridir. Yeni Türkiye’nin bu sayılarının gayesi, sadece Türkler ve Türk milleti ile Türk Cumhuriyetleri hakkında bilgi vermek değil; özellikle Türk Cumhuriyetleri ve Türk toplulukları arasındaki ilişkilerin perçinlenmesine hizmet etmektir. Sadece ortak dilimiz, ortak dinimiz, ortak tarihimiz, ortak kültürümüz veya ata yurdumuz değil bununla birlikte parlak bir geleceği hep birlikte inşa etme arzu ve irademiz bu özel sayıları hazırlamamıza vesile olmaktadır. Gelecek nesiller daha bütünleşmiş, kalkınmış, her alanda kardeşlik bağları gelişmiş bir Türk dünyası bırakmak en önemli önceliğimizdir. Türkiye dün olduğu gibi bugün de her anlamda kardeşlerinin yanında olmaya devam edecektir.”

Türk dünyası ile ilgilenen bilim insanı, araştırmacı ve uzmanlar bu çağrıya duyarsız kalmamış ve dev bir kaynak eser ortaya çıkmıştır. İdil-Ural Özel Sayısı, 500 sayfadan oluşan ve 43 makaleyi içeren 2 cilt olarak basılmıştır. Dergide, İdil-Ural bölgesinin dil, kültür, tarih, edebiyatı ve aydınları ile ilgili birbirinden değerli makaleler yer almaktadır.

Osman Karatay’ın “İdil-Ural’ın 4500 Yılı: Kökler ve Işıklar”, Ahmet Kanlıdere’nin “İdil-Ural Bölgesinde Fikir Hareketleri ve Ceditçilik”, Bilgehan Atsız Gökdağ’ın “İdil-Ural Türklerinde (Tatar, Başkurt, Çuvaş) Dil Kullanımı”, İlyas Kemaloğlu’nun “İdil-Ural Bölgesinde İslamiyet”, Gökçen Gürel’in “İdil-Ural Bölgesindeki Özerk Türk Cumhuriyetleri: Tataristan, Çuvaşistan, Başkurdistan ve Türkiye Cumhuriyeti İlişkileri” gibi makaleler Yeni Türkiye Dergisi’nin 131. sayısı olan 1. cildinde yer almıştır. Derginin 2. cildi olan 132. sayısı TATARİSTAN, BAŞKURDİSTAN, ÇUVAŞİSTAN ve DİĞER TÜRK TOPLULUKLARI olmak üzere 4 başlık altında toplanmıştır.

TATARİSTAN kısmında; İlyas Kemaloğlu’nun “Türk ve Moğol Tarihinde 'Tatar' Meselesi”, Yaşar Kalafat’ın “Tatar Türklerinde Karşılaştırılmalı Halk İnançları”, Çulpan Zaripova Çetin’in “Kazan Tatar Menkıbe ve Efsanelerinde Mübarek Zatlar”, Ayşe Zuhal Kartal’ın “Şeyhzade Babiç’in Vatan ve Millet Temalı Şiirleri Üzerinde Bir İnceleme”, Hüseyin Bargan’ın “Ahmet Mithat Efendi’nin Manevi Oğlu: Fatih Kerimi”, Roza Kurban’ın “Doğumunun 145. Yılında Gazeteci, Yazar ve Siyasetçi Ayaz İshaki ve Günlükleri”, Işılay Işıktaş Sava’nın “Kazan Tatar Şairi Abdullah Tukay’ın Kırım Tatar Edebiyatında İzleri: İç Şair Üç Örnek” gibi makaleler bulunmaktadır.

Derginin BAŞKURDİSTAN bölümünde, Mustafa Levent Yener’in “Çuvaşlar”, İlya İvanov’un “Gelmekte Olan Demokrasi ve Çuvaş Devleti”, Boris Çindıkov’un “Ulusal Kahraman Arayışında”, Vitaly Erdivan’ın “ ‘Çuvaş Halkına Vasiyet’in Yazılış Gününün Ortaya Çıkışı” gibi araştırma çalışmaları yer almıştır.

DİĞER TÜRK TOPLULUKLARI bölümünde ise, Beytullah Kocabaş’ın “Nogay Türklerinde Dil, Din ve Kültür”, Erdoğan Altınkaynak’ın “Urumlar”, “Kırımçaklar” ve “Kırım-Karaylar” başlıklı makaleler bulunmaktadır. Yeni Türkiye Dergisi’nin İdil-Ural Özel Sayısı hem bölgeyi tanıma, hem yaşananlara şahitlik etme hem de yeni bilgiler edinme açısından kaynak bir eser olmuştur.

Okurlarının bol olması dileğiyle hayırlı olsun!        

Kaynakça:

Hudyakov, Mixail, Kazan Hanlığı Tarihine Özgü Araştırmalar, Rusçadan Türkçeye çeviren Roza Kurban, İklil Kurban, Berlin 2009.     

Sattarov, Gomer, Atamalar Dönyasına Seyehet ( Terimler Dünyasına Seyahat), Kazan 1992.     

Kurban, Roza, Biz İdil’den, Ural’dan…, İstanbul 2014.

[1] Metindeki tüm çevriler tarafımdan yapılmıştır.


 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.