SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Asimilasyon

QHA - Kırım Haber Ajansı - Asimilasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Asimilasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Putin’den işgal altındaki Ukrayna topraklarında “Rus kimliğini güçlendirme” talimatı Haber

Putin’den işgal altındaki Ukrayna topraklarında “Rus kimliğini güçlendirme” talimatı

Rusya’nın işgal altındaki Ukrayna topraklarında yürüttüğü sistematik asimilasyon politikası yeni bir strateji belgesiyle daha da kurumsallaştırılıyor. Kremlin, Vladimir Putin’in imzasıyla yayımlanan “2036’ya Kadar Rusya’nın Ulusal Politika Stratejisi” kapsamında, özellikle 2022 sonrası işgal edilen bölgelerde yaşayanların kimliklerini, dil kullanımını ve aidiyetini Ruslaştırmayı hedefliyor. Belge, Rusya’nın hem demografik hem de kültürel yapıyı değiştirmeye yönelik uzun vadeli bir plan yürüttüğünü ortaya koyarken, işgal altında yaşayan insanların zorla kimlik dönüşümüne maruz bırakıldığı yönündeki endişeleri de artırıyor. Reuters’ın aktardığı habere göre, “2036’ya Kadar Rusya’nın Ulusal Politika Stratejisi” başlıklı belge, 25 Kasım 2025 tarihinde, Putin tarafından imzalanarak yayımlandı. Belge özellikle işgal altındaki Ukrayna topraklarında “Rus kimliğini güçlendirmeyi” hedefliyor. Belgeye göre Kremlin yönetimi, özellikle 2022’deki geniş çaplı işgal sonrasında Rusya’nın kontrolüne geçen Ukrayna bölgelerinde, kendini “Rus olarak tanımlayan” kişileri ve Rusça konuşanların sayısını artırmayı planlıyor. Öte yandan haberde, Rusya ile Ukrayna arasındaki tarihsel bağlar nedeniyle bazı Ukraynalıların geçmişte Rusya’ya sempati duyduğu, ancak işgal sonrası bu sempatinin tamamen kaybolduğu vurgulandı. Ayrıca anketlerin, Rusça kullanımının Ukrayna’da önemli ölçüde azaldığını gösterdiğine dikkat çekildi. Putin, Şubat 2022’deki işgali sözde “Ukrayna’yı askerileştirmeden ve Nazizmden arındırma” iddialarıyla meşrulaştırmaya çalışmış, ayrıca doğudaki Rusça konuşan nüfusu “koruma” gerekçesini öne sürmüştü. Aynı yılın ardından Rusya, işgal altına aldığı Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yasa dışı sözde referandumlar düzenleyerek bu bölgelerin Rusya’ya “bağlandığını ilan etti”, ancak Moskova hâlâ bu bölgelerin tamamını askerî olarak kontrol edemiyor. Yeni strateji belgesinde, Rusya’nın doğu bölgeleri üzerindeki “kontrolün sağlanmasının”, sözde “tarihi Rus topraklarının yeniden birleştirilmesi” için koşullar yarattığı öne sürülüyor. Belgede ayrıca Rusça kullanımının yaygınlaştırılması, “Rus kimliğinin güçlendirilmesi” ve “düşman yabancı devletlerin etnik ve dini ilişkileri istikrarsızlaştırma girişimlerine karşı koyma” hedefleri yer aldı. Stratejinin uygulanması, 2036’ya kadar izlenecek göstergelerle değerlendirilecek. Belgede, “Genel Rus vatandaşlık kimliği seviyesinin en az yüzde 95 olması” ana hedef olarak tanımlandı.

CNN Türk Ürümçi'yi gezdi: Propaganda mı, gerçekler mi kayda alındı? Haber

CNN Türk Ürümçi'yi gezdi: Propaganda mı, gerçekler mi kayda alındı?

Gazeteci, Yazar Taha Kılınç'ın Doğu Türkistan ziyareti sonrasında kaleme aldığı "Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi" isimli kitabın çıkmasına engel olmaya çalışan Çin'in Ankara Büyükelçiliği soykırım ve asimilasyon politikalarını örtbas etmek amacıyla Çin'in Doğu Türkistan'ı işgalinin 70. yıl dönümünde Ürümçi turu düzenledi. TANRI DAĞLARINDA NİHAL ATSIZ CNN Türk Muhabiri Büşra Arslantaş ve Kameraman Caner Emre Kınacı, Çin'in daveti üzerine Doğu Türkistan'ın Ürümçi kentine ziyarette bulundu. İlk olarak Tanrı Dağları'nın eteklerini gezen Arslantaş, Nihal Atsız'ın "Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar? Ruhlarımız buluşur elbet Tanrıdağı'nda" mısralarına yer vererek Türk'ün yüzyıllardan beri var olduğu medeniyet beşiğine işaret etti. Arslantaş, "Bu dağlar Türk'ün yalnızca yurdu değil, kimliğinin, kültürünün ve devlet fikrinin doğduğu kadim merkez. Orhun'dan Altay'a uzanan Türk cihan tasavvurunun stratejik kalbi." ifadelerini kullandı. CNN TÜRK EKİBİ KAMERALARLA TAKİP EDİLDİ Ürümçi turunu tüm detaylarıyla ele alan Arslantaş, kendilerini gezdiren Çinli yetkililerin sorulan sorulara net bir yanıt vermediğini, ziyaret sırasında her an 3 kamera ile takip edildiklerini kaydetti. Kurgulanan tiyatro sahnesinde gezen CNN Türk ekibi bir camiye girdiklerini, boş gördüklerini ve bunu sorguladıklarını vurguladı. Arslantaş, Çinli yetkilinin sorulara kaçamak cevaplar verdiğini belirterek, "Kadınlar ve çocuklar nerede dediğimde 'Pek bilgim yok, genelde evdeler' yanıtını verdiler." dedi. Haberde Doğu Türkistan'dan "Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi" olarak bahsediliyor olsa da kayda alınan görüntülerde baskının birebir kanıtı ele alındı. Kent genelindeki kameraların camiyi dahil kayda aldığı gözlemlendi. SÖZDE ONLARCA İMAM YETİŞTİRİLİYOR ANCAK CAMİLER BOŞ İslam Enstitüsünde imamların yetiştirildiğine dair iddiaların haberde yer almasını isteyen Çinli yetkililer sahte olduğu düşünülen bir sınıfta öğrencilere ders anlattıklarını belirtirken, aynı zamanda "Namaz kılmayan Müslüman değildir" ifadesini aşırıcılık olarak nitelendirdiklerini itiraf etti. Öte yandan Çinli yetkili, öğrencilerin sakal bırakmalarının yasak olduğunu sakalsız halin daha modern görüneceğini savundu. Ardından Hoten'de akşam pazarına uğradıklarını kaydeden CNN Türk ekibi, pazardaki tüm bıçak ve satır gibi kesici aletlerin tezgaha bağlı olduğunu gözden kaçırmadı. Arslantaş, yetkililerin güvenlik gerekçesiyle bıçakları bağladıklarını söylediklerini aktardı. Arslantaş, Uygur Türkleriyle yaşam koşullarına dair soru sorma girişimlerinin olduğunu ancak karşı tarafın yalnızca tebessümle karşılık verdiğini de belirtti. Ayrıca kayda alınan görüntülere göre pazarda Uygur kıyafetlerini tanıtan kadının Çinli olduğu da dikkatlerden kaçmadı. Pazardan sonra medya kuruluşuna giden CNN Türk ekibi, personelin "çok mutlu" ve "rahat çalıştıklarını" söylediklerini kaydetti. Tur kapsamında ekibin yanından ayrılmayan Çinli yetkili, "Amacımız, hükûmetimizin ve partimizin (Çin Komünist Partisi) sesini duyurabilmek." dedi. ÇİN'İN BAKIŞ AÇISIYLA... Gittikleri üniversitede hiçbir öğrenciyle temasa geçemediklerinin altını çizen Arslantaş, "Çin'in bakış açısıyla" vurgusu yaparak tarihçeyi dinlerken kameraların kendilerini yine takip ettiklerini belirtti. Haber, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya ve Gazeteci, Yazar Taha Kılınç'ın analizleriyle pekiştirilerek, Uygur Türklerinin büyük bir Çin baskısı ve zulmüyle karşı karşıya kaldıkları bir kez daha teyit edildi. "BM RAPORLARI ÇİN'İN İNSANLIK SUÇU İŞLEDİĞİNİ SÖYLÜYOR" Doç. Dr. Kaya, haber için yaptığı değerlendirmede, "BM İnsan Hakları Konseyinin son raporuna baktığımızda Uygur Türklerinin zorla asimilasyona maruz kaldığını, yeniden eğitim kampı adı altında toplu gözaltına alındığını ve toplu işkencelerin yapıldığını görüyoruz. Raporlar, Çin'in bu politikalarını insanlığa karşı suç olarak değerlendiriyor. Bu bulgular uluslararası hukuk açısından son derece önemli. Çünkü Uygurların durumu Çin'İn bir iç meselesi değil, küresel insan hakları gündeminin çok önemli bir parçası. Çin bu politikalar kapsamında aşırıcılık suçunu öne sürüyor fakat bağımsız gözlemciler güvenlik tedbiri ile sistematik kültürel asimilasyonun birbirinden ayrılması gerektiğini ifade ediyor." dedi. Müze gezilerinde Çinli yetkililerin 2016 yılı itibarıyla "aşırıcılıkla mücadele" sayesinde "Xinjiang halkının refah içinde yaşadığını" iddia etti. Bu tarih Çin'in toplama kamplarını inşa ettiği döneme denk geliyor. 3 Kasım 2025 tarihli haber Kaya'nın, "Eğer Uygur Türklerinin sesi kısılırsa tüm insanlığın vicdanı da susmuş olur." sözleriyle sona erdi. İlgili haberin Türkiye kamuoyunda Çin sempatizanı medya kuruluşlarının yıllarca gündeme getirdiği iddiaları çürütmesiyle birlikte gerçekleri dünya gündemine taşıdığı belirtildi.

Çinli öğretmen, Uygur Türkü öğrenciyi resmen sorguya çekti! Haber

Çinli öğretmen, Uygur Türkü öğrenciyi resmen sorguya çekti!

Asimilasyon politikasına bağlı olan Şi Cinping idaresindeki Çin, baskı ve zulüm altında bıraktığı Doğu Türkistan'daki Türklük ve Müslümanlık değerlerini hiçe sayarak, Uygurların kimliğini yok etmeyi amaçlıyor. Soykırım emelleriyle hareket eden Çin, Uygur Türkü çocukların öz vatanlarında ana dilde eğitim almasını engellerken, kimliklerini unutmaları için çaba sarf ediyor. UYGUR TÜRKÜ ÇOCUKLAR RESMEN SORGUYA ÇEKİLİYOR! Doğu Türkistan'da kaydedilen bir videoda, Uygur Türkü çocukların sınıfta Çinli bir öğretmen tarafından sorguya çekildiği görüldü. Öğretmenin, "Milletimiz kim?, Vatanımız neresi? Başkentimiz neresi?, Bayrağımız ne?" gibi sorular yönlendirerek çocuklara "yüksek sesli bir şekilde" yanıltıcı cevaplar verdiriyor. Uygur Türkü çocuğun inanmayarak verdiği cevaplar ise yardım isteyen gözlerinden okunabiliyor. Doğu Türkistan'daki bir okulda kaydedilen videoda Çinli bir öğretmenin Uygur öğrenciyi "sorguya" çektiği görüldü. Asimilasyon politikasına bağlı kalarak, Türk kimliğini unutturmayı amaçlayan öğretmenin, öğrenciden yüksek sesli bir şekilde cevaplar vermesini istedi. pic.twitter.com/wYjMSRzYuS — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 14, 2025 TÜM OKULLARDA MANDARİN ÇİNCESİNİ ZORUNLU KILDI Çin hükûmeti geçen günlerde kendi Anayasası'nın 4. maddesini çiğneyerek, ülke genelinde ve Doğu Türkistan'da okul öncesi eğitimlerde Mandarin Çincesini zorunlu hale getirmişti. Tüm bölgelerde okul öncesinden itibaren eğitim dilinin Mandarin Çincesi olacağına karar veren komünist rejim, Uygurların ana dilini unutturmayı hedefliyor. İnsan hakları ihlalinde bulunan Çin hükûmetinin Anayasası'ndaki 4. madde şu ifadeleri içeriyor: "Tüm etnik gruplar kendi konuşma ve yazı dillerini kullanma ve geliştirme ile gelenek ve göreneklerini koruma ya da onları değiştirme özgürlüğüne sahip olacaktır."

Kırım’da Ortodoks din adamından skandal çağrı: Müslüman ailelere Hristiyanlık dayatması Haber

Kırım’da Ortodoks din adamından skandal çağrı: Müslüman ailelere Hristiyanlık dayatması

Rus işgali altındaki Kırım’da, Kremlin yönetimi tarafından yürütülen asimilasyon girişimlerine bir yenisi daha eklendi. Yarımadada yaşayan Müslümanlar bir kez daha hedef alındı. Rus Ortodoks Kilisesine bağlı sözde Kırım Metropoliti Tihon, Müslüman evli çiftlerin Hristiyanlığa geçirilmesi ve çocuklarının "gerçek Ruslar" olarak yetiştirilmesi çağrısında bulundu. Kırım Haber Ajansının (QHA) elde ettiği belgeye göre, sözde Kırım ve Simferopol (Akmescit) Metropoliti Tihon’un imzasıyla, Kırım’daki Müslüman nüfusa yönelik Hristiyanlaştırma girişimleri başlatıldı. Belge, Rus işgali altındaki Kırım’da faaliyet gösteren tüm kamu ve özel kurumların yöneticilerine, ayrıca şehir ve ilçe idarecilerine hitaben kaleme alındı. Tihon, belgede “gelecekte Rusya'yı savunması için yeni nesillerin oluşturulması ve yetiştirilmesi amacıyla” Kırım’da doğum oranlarını artırmak için alınması gereken önlemleri sıralarken, Müslüman çiftlerin Hristiyanlığa geçmesi yönünde adımlar atılmasını da talep etti. Belgede yer alan 4. maddede ise şu ifadeler dikkat çekiyor: Müslüman inancına mensup evli çiftlerle, onlara saygı ve kardeşlik ruhu içinde, Kutsal Vaftiz ve Evlilik Ayini’ni kabul etmeleri yönünde sohbetler yapılmasını rica ederim. Çocukları artık Ortodoks Hristiyan olarak, Kutsal Rusya’nın evlatları şeklinde doğsun; atalarının topraklarını savunmaya hazır, vicdanı temiz ve kalbi açık gerçek Ruslar olsunlar. Aynı belgede ayrıca şu talimatlara da yer verildi: 25 yaş üstü, çocuksuz evli çiftlerin listesi hazırlanacak; Evlilik ayini yapılmamış çiftlerle bu ritüel mutlaka gerçekleştirilecek; Bilinçli şekilde çocuk sahibi olmak istemeyen çiftlerle açıklayıcı konuşmalar yapılacak. Tihon’un bu çağrısı, özellikle Müslüman Kırım Tatar nüfusa yönelik asimilasyon politikalarının yeni bir adımı olarak değerlendiriliyor.

Çin, Doğu Türkistan'da bir nesli nasıl yok ediyor? Haber

Çin, Doğu Türkistan'da bir nesli nasıl yok ediyor?

2017 yılında Doğu Türkistan'da başlayan kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, binlerce ailenin hayatını alt üst etti. Çin hükûmeti, tutuklanan ebeveynlerin çocuklarını asimile etmek için yatılı okullar kurdu. Bu okullar, masum bir imaj yaratmak amacıyla “Melek Okulları” gibi isimlerle anılıyor. Ancak, bu yatılı okulların perde arkasında soykırım gayesi taşıması, bölgede yaşanan gerçeği gözler önüne seriyor. SÖZDE MELEK OKULLARI ÖZDE ÇOCUK KAMPLARI! Elde edilen bilgilere göre, ebeveynleri toplama kamplarına gönderilen Uygur Türkü çocukların yerleştirildiği bu okullar, görünüşte yetimhane ve eğitim kurumu işlevi görüyor. Ancak okullarda sıkı güvenlik önlemleri dikkat çekiyor. Okul girişlerinde polis kontrol noktaları bulunurken; yüksek duvarların üzerinde dikenli teller yer alıyor. SADECE YARKENT'TE 6 ÇOCUK KAMPI VAR! Özgür Asya Radyosunun (RFA) 6 Aralık 2024 tarihli haberinde, uydu telefonları ile iletişime geçilen Çinli bir güvenlik görevlisinin ifadelerine göre; Doğu Türkistan'ın yalnızca Yarkent ilçesinde en az 6 farklı çocuk kampı faaliyet gösteriyor. Örneğin Lenger, Arslanbağ ve Çaharbağ kasabalarındaki okullar, çocukların günlük yaşamlarına sürekli ideolojik müdahalelerde bulunulan yerler arasında. DOĞU TÜRKİSTAN'DA KİTLESEL BİR ASİMİLASYON VE SOYKIRIM YAŞANIYOR Bu yatılı okullarda kalan çocuklar, psikolojik ve ideolojik olarak sürekli kontrol ediliyor. Çinli polisler ve öğretmenler, çocukların "düşünce dünyasını" izlemekle görevlendiriliyor. RFA'nın iletişime geçtiği diğer bir Çinli güvenlik görevlisi, halen ebeveynleri sözde "yeniden eğitim" kamplarında olan çocukların ne zaman ailelerine kavuşacağının belirsiz olduğunu belirtiyor. Çinli güvenlik görevlisi, bu tür kampların azalmadığını aksine arttığını ifade ediyor. Geçen hafta Lenger kasabasında yeni bir yetimhane daha açıldığı ve burada 30 çocuğun eğitim aldığı aktarılıyor. Bu durum, aynı zamanda ailelerin eş zamanlı olarak tutuklanmaya devam ettiğini gözler önüne seriyor.

Doğu Türkistan Ulusal Çıkar Merkezi'nden yeni rapor: Uygur Türkü çocuklar hedefte! Haber

Doğu Türkistan Ulusal Çıkar Merkezi'nden yeni rapor: Uygur Türkü çocuklar hedefte!

Kanada merkezli Doğu Türkistan Ulusal Çıkar Merkezi, komünist Çin yönetimi tarafından milyonlarca Uygur Türkü ve diğer Türk topluluklarının atıldığı, işkence gördüğü, Uygur Türkü çocuklarının asimile edildiği toplama kampları ve politikası ile ilgili yeni bir rapor yayımladı. TÜRK ÇOCUKLARI HEDEF TAHTASINDA "Çin'de Uygur Çocuklarının Toplu Tutuklanması ve Zorla Asimilasyonu" başlıklı raporda, Uygur Türkü çocuklarını zorla asimile etmek için tarihin en büyük operasyonlarından birinin şu anda Çin'in sömürgeleştirilmiş topraklarında devam ettiği belirtiliyor. Çin hükümeti tarafından organize edilen bu büyük asimilasyon politikası, Doğu Türkistan'da yaşayan 12 ile 15 milyon etnik Uygur, Kazak ve diğer Türk toplulukları ve onların çocuklarını hedef alıyor. ÇİN'İN YERLEŞİMCİ-SÖMÜRGECİ POLİTİKALARI Çin tarzı asimilasyon politikasının 2017'de başlatılan yeni ve büyük bir stratejik planlama olduğu vurgulanan raporda, bu politikanın köklerinin 1949'dan beri ve öncesinde Çin'in yerleşimci-sömürgeci politikalarına dayandığı aktarılıyor. Mevcut asimilasyon politikası, okullarda ve yetimhanelerde tutulan ve ailelerinden, kardeşlerinden, dillerinden ve kültürlerinden zorla izole edilen yüz binlerce Uygur Türkü çocuğu etkiliyor. Rapor ayrıca, Türk çocuklarının ana dillerini kullanmalarının yasak olduğuna, çocukların kültürlerinden koparıldığına ve iki yıldan kısa bir sürede ana dillerini kalıcı olarak kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.

Bir soykırımın görüntüleri: Uygur Türkü çocuklar nasıl asimilasyona uğruyor? Haber

Bir soykırımın görüntüleri: Uygur Türkü çocuklar nasıl asimilasyona uğruyor?

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara Çin, Doğu Türkistan'daki asimilasyon politikalarına hız kesmeden devam ediyor. Çin merkezli sosyal medya platforumlarında; Uygur Türkü çocukları, birer Çinli olarak yetiştirmeyi amaçlayan çocuk toplama kamplarının görüntüleri ortaya çıktı.  ÇİNLİLEŞTİRME POLİTİKASI HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR Doğu Türkistan'ın Aksu iline bağlı Kelpin ilçesindeki Kelpin Hucov Tongşin (Huzhou Tongxin) Çocuk Eğitim Merkezinde (Çocuk Toplama Kampı) Uygur Türkü çocukların, Çinlilerin eğitim ile beyin yıkama programı olarak adlandırdığı Konfüçyus eğitimi ile nasıl asimile edildikleri görüldü. Görüntüler, kültür soykırımının boyutlarını gözler önüne serdi. Çin'in Doğu Türkistan'daki asimilasyon politikası artarak devam ediyor Aksu ilinin Kelpin ilçesindeki Uygur Türkü çocuklara yönelik Çinlileştirme politikası gün yüzüne çıktı ???? https://t.co/5x6pQ1zMtC pic.twitter.com/TONFd51Z8L — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) December 21, 2023 UYGUR TÜRKÜ ÇOCUKLAR ZORLA ÇİN KÜLTÜRÜNE ADEPTE EDİLİYOR! Uygur Türk kültürüne tamemen aykırı olan elbise ve şapkaların giydirildiği Uygur Türkü çocuklar, bir taraftan Çince propaganda metinlerini ezberlerken; diğer taraftan Konfüçyus'ün portresi önünde zorla eğiliyor. Görüntüler, asimilasyon ve kültür soykırımının boyutlarını gözler önüne serdi. DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ ÇOCUK TOPLAMA KAMPLARI  Öte yandan Çin’in devlet denetimindeki Vangyi internet sitesinde, 14 Haziran 2023 tarihinde paylaşılan bir haberde, Doğu Türkistan'ın Gulca şehrindeki Çin Eğitim Biriminin, Pekin yönetiminden yüklü miktarda yatırım aldığı bildirilmişti. Alınan yatırımın yeni inşa edilecek olan sözde "Çince Anaokulu Eğitim Merkezleri" olarak değerlendirileceği öğrenilmişti. Bu kapsamda, Çin yönetiminin, Doğu Türkistan'da bir asimilasyon aracı olarak kullandığı çocuk toplama kamplarının sayısının artacağı kaydedilmişti. ÇOCUK TOPLAMA KAMPLARININ İNŞASI İÇİN YÜKLÜ YATIRIM Çin yönetiminin Gulca şehrinde inşa edeceği çocuk toplama kampları için toplamda 450 milyon Yuan (yaklaşık 63 milyon dolar) yatırım yapılacağı bildirilmişti. Ayrıca Çinli firmaların, Gulca şehrinde inşası planlanan birçok sözde "Çince Anaokulu Eğitim Merkezi" için ihaleye girdiği aktarılmıştı. Ayrıca, konuya ilişkin Çin medyasında çıkan haberlerde Doğu Türkistan'ın Kumul şehrinde de benzer kampların inşa edileceği belirtilmişti.

Çin, Doğu Türkistan'daki asimilasyona hız verme kararı aldı! Haber

Çin, Doğu Türkistan'daki asimilasyona hız verme kararı aldı!

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara Çin Halk Siyasi Danışma Konseyi'nin sözde Xinjiang Komitesi, 17 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda bir dizi yeni karar aldı. Alınan kararların yanı sıra Doğu Türkistan halkına yönelik sistematik asimilasyon politikasını yoğunlaştırmayı amaçlayan "Çin Ulusal Bilincinin Pekişmesi” kararı komite kararıyla mecliste kabul edildi. ÇİN İLE İLGİLİ HER ŞEY EKSİKSİZ BENİMSENECEK "Çin Ulusal Bilincinin Pekişmesi” kararına göre, Doğu Türkistan'da yaşayan halkların ve özellikle Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Müslüman Türk topluluklarının; Çin medeniyetini, Çin kültürünü ve Çin dilini en iyi şekilde benimsemesi istendi. İSLAM DİNİ İLE İLGİLİ BÜTÜN RİTÜELLER AŞIRILIKÇI Sözde Xinjiang Siyasi Konseyi üyesi, Uygur kökenli işbirlikçi Nurlan Ablimitcan’ın başkanlık ettiği toplantıda alınan kararı gereği, bütün halkların Çin yönetiminin ideolojik, politik, sosyal ve ekonomik çıkarlarını benimsemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca Çin kültürünün benimsenmesi ve her ailede uygulanmasının Uygur Türklerinin yararına olacağına aksi takdirde gerekli cezai işlemlerin yapılacağına dikkat çekti. Kararda, İslam dini ile ilgili bütün ritüeller aşırılıkçı olarak kabul edildi. DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR! Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyona ve soykırıma uğradı ve bugün halen uğramaya devam ediyor.  Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor. ÇİN TOPLAMA KAMPLARI Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklular, işkenceya uğruyor, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara, ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. İnsanlar, burada tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor, kadınlar toplu tecavüze uğruyor. GENÇ NÜFUS KAMPTA YOK EDİLİYOR Milyonlarca genç, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Doğu Türkistan’da bir çoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kamplarda, kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor ve genç kadınlar da Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya, Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyorlar. TÜRK VE İSLAM DEĞERLERİ HEDEFTE Doğu Türkistan’da milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor, Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk-İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor. “Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.

500 bin Doğu Türkistanlı çocuk Çin kamplarında! Haber

500 bin Doğu Türkistanlı çocuk Çin kamplarında!

Kızıl Çin’in Doğu Türkistan'da devam ettirdiği asimilasyon politikası tüm sertliğiyle devam ediyor. Dünyanın görmezden geldiği Doğu Türkistan’daki soykırımı yaşayan Uygur Türkü küçük çocuklar ailelerinden koparılarak zorla alıkonuluyor. Çin hükumetinin son yıllarda inşa ettiği kamplarda Uygur Türkü çocuklar her türlü taciz ve asimilasyon politikalarına maruz kalıyor. Ailesin izni alınmaksızın Çin’in iç bölgelerine götürülen çocuklar asimilasyona tabi tutuluyor. ÇİN'İN DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ ASİMİLASYON KAMPLARI  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre anne-babalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçme konusunda hak sahibi iken Çin rejimi, Doğu Türkistanlı ailelerin bu hakkını gasp ediyor. Çin rejimi “Ülkeye sadakat aşılamak” adı altındaki sloganıyla yaklaşık yarım milyon Uygur Türkü çocuğu kamplara hapsederek onları asimile ediyor. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ise Çin rejiminin Uygur Türkü çocukları ailelerinden ayırarak çocuk toplama kamplarına gönderdiğini delillere dayanan bir rapor yayımlayarak duyurdu. UAÖ raporunda, Doğu Türkistanlı ailelerin rızası olmadan Çin'in söz konusu "çocuk kamplarında" tutulan bütün Uygur Türkü çocukların özgürlüğüne kavuşturulması için çağrıda bulundu. DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇOCUK OLMAK Doğu Türkistan’ın geneline bakılacak olursa 2017 yılından beri yatılı okullarda eğitim gören çocukların sayısında yüzde 76,9 oranında artmış durumda. Hükumetin “çocuklara daha iyi eğitim vermek” bahanesiyle başlattığı yatılı okulları yaygınlaştırma projesiyle, Uygur Türkü öğrencilerin daha hızlı asimilasyon edilmesine kapı aralanıyor. Çin rejimi söz konusu yatılı okullarla ile ilgili yaptığı açıklamalar ise, Doğu Türkistan'daki okullarda çocukların kendi ana dillerini konuşmadığı, kültürlerini ve dinlerini yaşama hakkının tanımadığını ortaya çıkardı. DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğruyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise, Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor. Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar. Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor. Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor. “Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.