SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çeçen İçkerya Cumhuriyeti

QHA - Kırım Haber Ajansı - Çeçen İçkerya Cumhuriyeti haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanından Türkiye vurgusu: Kıyiv-Kafkasya-Ankara hattında yeni güvenlik mimarisi Haber

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanından Türkiye vurgusu: Kıyiv-Kafkasya-Ankara hattında yeni güvenlik mimarisi

Ukrayna Parlamentosu Başkanı Ruslan Stefançuk ile sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev, 14 Kasım’da Kıyiv'de önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Stefançuk, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Ukrayna ile İçkerya arasındaki ilişkinin “askerî dayanışmadan siyasî iş birliğine evrildiğini” vurgulayarak, iki halkın özgürlük mücadelesinde yan yana durduğunu söyledi. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İnal Şerip’in Kyiv Post için kaleme aldığı makalede, Stefançuk ile Zakayev arasında 14 Kasım’da yapılan görüşmenin, Kıyiv’in Kuzey Kafkasya politikasında sembolik jestleri aşarak kurumsal bir aşamaya geçtiğinin altı çizildi. Şerip, bu temasın Kıyiv Deklarasyonu’nun uygulanmasını hızlandıracak bir “dönüm noktası” olduğunu vurgularken, Ukrayna’nın bölgede istikrarı güçlendirme çabasının yalnızca jeopolitik değil, aynı zamanda Avrupa’nın güvenliği açısından da zorunlu hale geldiğini ifade etti. Makalede özellikle Türkiye’nin rolüne dikkat çekilerek, Ankara’nın Karadeniz güvenliği, enerji koridorları ve Kafkasya dengeleri nedeniyle oluşan benzersiz konumu sayesinde kurulacak uluslararası koalisyonun “kilit aktörü” olacağı, Kıyiv’de düzenlenen konferansın devamının Türkiye’de yapılmasının ise süreci bölgesel gerçekliğe uyarlamak açısından kritik önemde olacağı vurgulandı. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İnal Şerip’in Kıyiv Post’ta 18 Kasım 2025 tarihinde yayımlandığı köşe yazısının tam metni şu şekilde: "14 Kasım’da, Ukrayna Parlamentosunda (Verhovna Rada) Parlamento Başkanı Ruslan Stefançuk ile Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev arasında göz ardı edilen ancak önemli bir görüşme gerçekleşti. Görüşmenin ardından konuşan Stefançuk, buluşmanın siyasi ve ahlaki boyutuna dikkat çekti. 'Çeçen halkının değerli bir evladı ve Ukrayna’nın büyük dostu Ahmed Zakayev’le yapılan görüşmeler her zaman özeldir' şeklinde belirten Stefançuk şu ifadeleri kullandı: 'Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı ile kardeş halklarımızın özgürlük için ortak mücadelesini konuştuk. Biz birlikteydik, birlikteyiz ve birlikte olacağız. Bu da Rus saldırganlığını birlikte yeneceğimiz, şovenist diktatörlüğü ve tiranlığı birlikte alt edeceğimiz anlamına geliyor.' Görüşme, Kıyiv’de düzenlenen 'Kuzey Kafkasya: Avrupa’nın Güvenlik Sınırı' başlıklı uluslararası konferanstan iki hafta sonra yapıldı ve büyük ölçüde orada kabul edilen Kıyiv Bildirgesi üzerine yoğunlaştı. Konferans gündeminin hızla parlamentonun en üst düzeyine taşınması önemli bir sinyal veriyordu: Bu konular artık soyut bir jeopolitik dipnot olarak görülmüyor. Görüşmeden hemen sonra Ahmed Zakayev ile sonuçları değerlendirdim; ele alınan meselelerin güncelliğini ve sembolik jestlerden pratik adımlara geçme gerekliliğini doğruladı. Zakayev’in ifadesiyle; 'Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’ne gösterdikleri ilgi için Ukrayna liderliğine teşekkür ederim. Askerî iş birliğinden siyasi angajmana geçiş ilişkilerimizin en doğal evrimidir.' Kuzey Kafkasya’nın Ukrayna’nın -ve dolayısıyla Avrupa’nın- güvenliği açısından önemi coğrafi boyutla sınırlı değildir. Burası Karadeniz ve Hazar Denizi arasında bir güzergâh düğümü, enerji ve ticaret için bir koridor, göç akışları için bir tahliye vanası ve devlet ile devlet dışı aktörlerin kesiştiği bir alandır. Bu bölgedeki herhangi bir istikrarsızlık, altyapı, lojistik ve kamu güvenliğine yönelik tehditler şeklinde güney ve doğu Ukrayna’da neredeyse anında hissedilir. Buna bir faktör daha eklenmelidir: Kremlin’in savaşı sürdürmek için bölgeden insan kaynağı devşirme kapasitesi. Soğukkanlılıkla bakıldığında, Kuzey Kafkasya'nın dayanıklılığına yatırım yapmak, Kremlin propagandasının iddia ettiği gibi 'iç işlerine müdahale' değil, bir caydırıcılık stratejisinin parçasıdır. Kıyiv Deklarasyonu önemlidir çünkü söylemlerden uygulanabilir bir çerçeveye geçiş sağlar. Deklarasyonun mantığı; hukuki araçları, yaptırım politikasını, insani korumayı ve stratejik iletişimi tek bir operasyonel pakette birleştirmektir. Önemli bir nokta da şudur: Deklarasyonda belirtilen yol haritasının Ukrayna’ya düşen kısmı (Kuzey Kafkasya gündeminin aktörleriyle etkileşimin kurumsallaştırılması, diyalog kurallarının belirlenmesi ve ilerlemeyi ile sorumluluğu ölçmeyi mümkün kılan mekanizmaların uygulanması), doğrudan Ukrayna parlamentosuna hitap etmektedir. Kafkasya’da Rusya’nın istikrarsızlaştırıcı kapasitesini sınırlamakla ilgilenen uluslararası bir koalisyonun oluşturulması, deklaratif değil, pragmatik olmalıdır. Bu durum, romantizmi ya da maksimalizmi gerektirmez; sadece kurumlar hazır oldukça, hukuki boşluklardan ve siyasi doğaçlamalardan kaçınılarak uygulanabilecek bir dizi adımdan bahsediyoruz. Bu dengeli yaklaşım, risklerin kabul edilmesiyle başlar – aceleci adımlar aynı anda hem merkezkaç hem de merkeze çekici güçleri güçlendirebilir ve bölge ile komşuları için istenmeyen senaryolara yol açabilir. Sağduyulu bir yaklaşım “belirsizliği azaltanı güçlendirmektir”: Hukuki adımlar için kanıt oluşturmak, karar alıcılara ve topluma doğrulanabilir veriler sunmak ve şiddetten çıkmanın maliyetini halk için (elitler için değil) düşüren insani mekanizmaları desteklemek. Bu yaklaşım, dış manipülasyona karşı zafiyeti azaltırken süreci uluslararası hukuk çerçevesinde tutar. Dengeli yaklaşımın bir diğer unsuru ise koalisyon inşasıdır. Kafkasya’da Rusya’nın istikrarsızlaştırıcı kapasitesini sınırlamakla ilgilenen uluslararası bir koalisyonun oluşturulması deklaratif değil, pragmatik olmalıdır. Türkiye bu noktada kilit role sahiptir: Bir Karadeniz gücü olarak güvenlik, enerji ve ulaştırma alanlarında önemli bir ortak olup, kendi etki araçlarına ve hassasiyetlerine sahiptir. Konferansın Türkiye’de devam ettirilmesi mantıklı bir sonraki adımdır; ancak Kıyiv'deki gündemin aynen tekrarlanmaması önemlidir. Bölgesel istikrar ve karşılıklı fayda önceliklerinden parlamentolar, bakanlıklar ve uzman toplulukları arasındaki operasyonel kanallara kadar, gündem Türkiye’nin perspektifine uyarlanmalıdır. Bu girişimin başarısı sembolik adımlarla değil; eşgüdümlü prosedürlerin devreye girmesiyle ölçülecektir: veri paylaşımı, ortak risk değerlendirmeleri ve insani ile kolluk protokollerinin uyumluluğu. Önümüzdeki aylarda üç pratik görev kritik önem taşıyacaktır. Birincisi, Kıyiv Deklarasyonu’nda önerilen parlamenter destek mekanizmalarının işler hale gelmesini sağlamak; böylece “Kafkasya gündemi” sadece medyada tartışılan bir konu olarak kalmayıp, komite ve genel kurul oturumlarının gündemine taşınmalıdır. Bu, Kuzey Kafkasya aktörleriyle diyalog için net bir kanal oluşturmayı ve verilen taahhütlerin yerine getirilmesini gerektirir. İkincisi, bilgi asimetrisini azaltacak bir kamu izleme altyapısı kurmayı planlıyoruz: Dünyanın bölgede olan bitenin gerçek resmini görebilmesini sağlamak için birleşik veri toplama yaklaşımları, düzenli raporlamalar, şeffaf metodolojiler ve tanık koruma mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Son olarak, siyasi ve hukuki eylemler arasındaki bağlantıyı güçlendirmeliyiz; böylece cesur açıklamalar, teşvikleri değiştiren ve şiddet kaynaklarını sınırlayan mali, idari ve zorlayıcı kararlarla desteklenmiş olur. Çeçen lider ile Ukrayna Parlamentosu Başkanı arasındaki son toplantı son derece son derece yerindeydi; zira refleksif, olay odaklı adımlardan kurumsal disipline geçişi pekiştirdi. Ukrayna’nın çıkarı basit ve açıktır: Kremlin’in Kuzey Kafkasya’yı bir seferberlik kaynağı ve istikrarsızlık platformu haline getirme seçenekleri ne kadar az olursa, Ukrayna’nın güvenliği o kadar güçlenir ve Avrupa’nın genel mimarisi o kadar sağlam olur. Bu, tek bir belgeyle ya da tek bir ziyaretle sağlanamaz; günlük, titiz ve sistemli, sıradan ve bu nedenle güvenilir, bir çalışmayla inşa edilmelidir. Kıyiv, konuyu Ukrayna parlamentosuna taşıyarak ve onu belirli mekanizmalarla ilişkilendirerek zaten bir adım attı. Bir sonraki adım, Ankara’nın pozisyonunu dinlemek, ortaklarımıza ölçülebilir hedefler sunmak ve ‘Kafkasya gündemi’nin maceracılık değil, her bir adımı ölçülebilir, riski geri çevrilebilir ve prosedürü açık, teknoloji odaklı bir politika olduğunu göstermektir. Ancak o zaman Avrupa sadece durumu doğru bir şekilde değerlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda uzun süredir kör noktada kalan bir bölgeyi iyileştirmek için gerçek bir şansa da sahip olacaktır.

Kuzey Kafkasya Avrupa’nın Güvenlik Sınırı: Kıyiv’de yeni deklarasyon kabul edildi Haber

Kuzey Kafkasya Avrupa’nın Güvenlik Sınırı: Kıyiv’de yeni deklarasyon kabul edildi

Ukrayna’nın başkenti Kıyiv'de 1 Kasım 2025 tarihinde “Avrupa'nın Güvenlik Sınırı: Kuzey Kafkasya” başlıklı uluslararası konferans düzenlendi. Konferansa Ukrayna Parlamentosu Başkan Yardımcısı Oleksandr Koniyenko, sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev, Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Danışmanı Mıhaylo Podolyak, Ukrayna’nın eski Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, KTMM Başkan Yardımcısı ve Ukrayna milletvekili Ahtem Çiygöz, Ukrayna Milletvekili Mariya Mezentseva, dünyanın farklı ülkelerinden Çeçen diasporası temsilcileri, Ukrayna ordusunda görev alan gönüllü Çeçen birlikleri askerleri ve Kafkasya’nın diğer halklarının resmi delegeleri ile aktivistler katıldı. Ayrıca konferansın katılımcıları arasında Ukraynalı siyasetçiler, savaş gazileri, insan hakları savunucuları ve gazeteciler yer aldı. Ukrayna Parlamentosunun, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu tarafından işgalini ve Çeçen halkının soykırımını kınayan karar tasarısının kabulünün 3. yıl dönümüne ithafen düzenlenen “Avrupa'nın Güvenlik Sınırı: Kuzey Kafkasya” başlıklı uluslararası konferansta, Kuzey Kafkasya’nın stratejik önemi, bölge halklarının özgürlük ve kendi kaderini tayın etme mücadelesi, Kafkas birliklerinin Ukrayna’nın savunmasına ve Rus işgaline karşı direnişe katkıları ele alındı. Konferansın sonunda, “Kuzey Kafkasya'nın Avrupa'nın Güvenlik Sınırı Olduğuna Dair Kıyiv Bildirgesi” kabul edildi. Belgede, Kuzey Kafkasya’nın Avrupa güvenlik mimarisinde kritik bir rol oynadığı vurgulanarak, bölge halklarının özgürlük ve insan hakları mücadelesine uluslararası desteğin artırılması çağrısında bulunuldu. Bildirgenin tam metni şu şekilde: Kuzey Kafkasya'nın Avrupa'nın Güvenlik Sınırı Olduğuna Dair Kıyiv Bildirgesi Kıyiv, 1 Kasım 2025 Giriş Bizler, “Avrupa'nın Güvenlik Sınırı: Kuzey Kafkasya” adlı uluslararası konferansın katılımcıları olarak, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin işgalini kınayan 18 Ekim 2022 tarihli №2672-IX sayılı Ukrayna Parlamentosu kararının üçüncü yıl dönümü vesilesiyle Kıyiv’de toplandık. Birleşmiş Milletler Şartı, Helsinki Nihai Senedi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilkeleri doğrultusunda hareket ederek, Ukrayna’nın uluslararası tanınmış sınırları içindeki egemenliği ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığımızı teyit ederek, Avrupa’nın istikrarı ve güvenliğinin, Kuzey Kafkasya halklarının kaderiyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu kabul ederek, bu bildirgeyi kabul ediyoruz. I. Vizyon ve Temel İlkeler 1. Kuzey Kafkasya, Avrupa güvenlik sisteminin kritik bir halkasıdır. Hibrit saldırılar, militarizasyon, baskılar, sürgünler, kültürel asimilasyon ve bilgi operasyonları gibi sistematik tehditler sınır aşan niteliktedir ve koordineli uluslararası müdahaleler gerektirmektedir. 2. Kuzey Kafkasya’nın yeniden hukukun üstünlüğüne kavuşması, halklarının haklarının korunması ve bölgenin işgalden kurtulması, Avrupa’nın uzun vadeli istikrarının temel unsurlarıdır. Avrupa Birliği, Türkiye, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri için Rusya boyunduruğundan kurtulmuş bir Kuzey Kafkasya; Avrasya’da siyasi istikrarın, Karadeniz’de barışın, çöküş halindeki Rusya Federasyonu’nun emperyalist dürtülerinin dizginlenmesinin ve bu rejimin radikal İran’dan yalıtılmasının teminatıdır. 3. Bölge halklarının özgürlük, güvenlik ve onur arayışına destek verilmesi; caydırıcılık ve adil barış politikalarının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bağlamda, Batılı siyasetçi ve uzmanların Kuzey Kafkasya’yı “Rusya’nın bir parçası” olarak değil, kendi kimliği, elitleri ve geleceği olan bağımsız bir makro bölge olarak değerlendirmeye başlaması kritik önem taşımaktadır. Bu nedenle, bölgenin "milletler hapishanesinde" (Rusya) kalmaya devam etmesine bağlı kalmayan, bölgenin geleceğine dair kendi vizyonlarına sahip olanlarla diyalog başlatmak önemlidir. II. Siyasi ve Hukuki Yönergeler 4. Katılımcılar, Kuzey Kafkasya’ya yönelik kademeli bir İşgalden Kurtarılma Politikası Yol Haritası geliştirilmesini ve uygulanmasını desteklemektedir. Bu yol haritası dört tamamlayıcı eksenden oluşur: Hukuki eksen: Evrensel yargı mekanizmalarının kullanımı, suçların belgelenmesi, uluslararası mahkemelere başvuruların desteklenmesi. Yaptırım ekseni: Baskılar, askeri seferberlik, zorla göç ettirme ve kültürel yok etme eylemleri nedeniyle kişisel ve sektörel yaptırımların genişletilmesi. İnsani eksen: Mülteci ve yerinden edilmiş kişilerin korunması, siyasi mahkûmlara destek, tıbbi ve psikolojik yardıma erişim, dil ve kültürün korunması. İletişim ekseni: Dezenformasyonla mücadele, bağımsız medya ve uzman analizlerinin desteklenmesi. III. Çağrılar ve Tavsiyeler 5. Ukrayna Parlamentosuna: 18 Ekim 2022 tarihli №2672-IX sayılı kararın geliştirilmesi ve sürgündeki İçkerya devletinin işlevselliğinin sağlanması amacıyla: Çeçen İçkerya Cumhuriyeti vatandaşlığını tanımak. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti'nın uluslararası alanda tanınmasına kadar, üçüncü ülkelerin topraklarında Çeçen İçkerya Cumhuriyeti vatandaşlarının çıkarlarını Ukrayna'nın temsil etmesini sağlayacak yükümlülükleri kabul etmek. AB, Birleşik Krallık, Kanada, ABD ve Avrupa Parlamentosu’na, İçkerya’nın milli kurtuluş hareketini destekleme çağrısında bulunmak. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti İşgalden Kurtarılma Devlet Komitesi’ne milli kurtuluş mücadelesi yürüten resmi bir organ statüsü verilmesi ve düzenli parlamenter diyalog mekanizması oluşturulması. Kuzey Kafkasya konularında parlamento içi çalışma gruplarını uluslararası ortaklarla daha sistematik iş birliği için etkinleştirmek. "Rusya Federasyonu Sömürge Halklarının Milli Hareketleriyle Etkileşimine İlişkin Ukrayna Devlet Politikasının Temel İlkeleri Hakkında" (15 Temmuz 2024 tarihli ve 11402 sayılı) Yasa Tasarısını kabul etmek. 6. Avrupa Parlamentosuna, Avrupa Birliği ülkeleri, Birleşik Krallık, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri parlamentolarına ve Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıyan ve ayrıca Ukrayna Parlamentosunun 18 Ekim 2022 tarihli 2672-IX sayılı Kararını destekleyen Rus demokratik muhalefet güçlerinin sağlıklı bir kesimine (öncelikle Rusya Cumhuriyeti Halk Temsilcileri Kongresi): Kuzey Kafkasya halklarının haklarına ilişkin kararlar kabul etme, kamuoyu duruşmaları ve bilgi toplama misyonları düzenleme de dahil olmak üzere Kuzey Kafkasya’nın işgalden kurtarılması politikasının parlamenter boyutunu desteklemek. Kuzey Kafkasya milli kurtuluş hareketleriyle diyalog kurulmasına yardımcı olmak; bu hareketlerle iletişim için parlamenter gruplar oluşturmak. Baskı ve zorla göç uygulamalarından sorumlu kişilere yönelik yaptırım listelerini genişletmek, Kuzey Kafkasyalı askerlerin Ukrayna’daki savaş suçlarına karışmalarını izlemek ve cezalandırılmalarını sağlamak için denetim mekanizmaları kurmak. 7. AB üye ülkeleri, Birleşik Krallık, Kanada ve ABD hükümetlerine ve kurumlarına: Kuzey Kafkasya konusunu stratejik caydırıcılık planlarına entegre etmek. Bölge halklarının insan hakları, kültürel miras ve dil koruma programlarını desteklemek. 8. AB üye ülkeleri, Birleşik Krallık, Kanada ve ABD’nin akademi, uzman çevreler ve STK’lara: Kuzey Kafkasya hukuku, güvenliği ve kültürü üzerine araştırmaları teşvik edecek bir uzman ağı kurmak. Ayrıca bölgedeki insan hakları ihlallerini izlemek üzere “Caucasus Watch” adlı kamu izleme platformunu oluşturmak.

Refat Çubarov,  Ahmed Zakayev ile bir araya geldi Haber

Refat Çubarov,  Ahmed Zakayev ile bir araya geldi

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev ile görüşme gerçekleştirdi. KTMM’nin Kıyiv’deki ofisinde 18 Şubat’ta gerçekleşen görüşmeye Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Savunma Bakanı Magomed Mutalipov, Ukrayna Milletvekili ve KTMM Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz ile Kırım Vakfı Başkanı ve KTMM Üyesi Riza Şevkiyev de katıldı. "BİZİ BİRLEŞTİREN ORTAK KADERDİR" Görüşmede Zakaev, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti hükûmeti ile KTMM arasındaki yakın iş birliğinin, Kırım Tatarları ve Çeçen halkları arasındaki tarihi dostane ilişkilerini güçlendirmeyi amaçladığını ve tek bir amaca hizmet ettiğini, bunun da Ukrayna'ya ait Kırım'ın Rus işgalinden kurtarılması olduğunu kaydetti. KTMM’nin Ukrayna'da bulunan ve ülkenin toprak bütünlüğünü savunan tüm Çeçenler için güvenilir bir destek haline geldiğini belirten Zakaev, "Birkaç on yıl önce bizler de sizin şu an yaşadığınız acıları yaşadık. Bu bizi birleştiren ortak kaderdir, tıpkı dinimiz gibi. Her zaman vatanımızı elimizden almaya çalıştılar, çünkü her millet için en değerli şey, doğduğu topraklardır." dedi. Ziyaret sırasında, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı, KTMM ofisindeki mescit için üzerinde Kur'an-ı Kerim'in hat yazısı bulunan duvar panosunu hediye etti. ATILACAK SOMUT ADIMLAR GÖRÜŞÜLDÜ KTMM Başkanı Refat Çubarov, hediyeyi kabul ederken, "Hepimiz şu anda Rusya’nın saldırganlığına karşı ortak bir mücadele veriyoruz. Rusya, Çeçenistan Cumhuriyeti'ni işgal etti, halkını esir aldı ve şimdi de Ukrayna devletini ve milletini yok etmeye çalışıyor. Bu pano, Kırım kurtarıldıktan sonra, Kırım'daki en önemli camilerden birine yerleştirilecek." şeklinde konuştu. Ardından taraflar ikili iş birliğini ele alarak gelecekte belirli konularda atılacak somut adımları görüştü.

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Ankara Temsilciliğinden Nariman Celal'e tebrik Haber

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Ankara Temsilciliğinden Nariman Celal'e tebrik

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), 20 Aralık 2024 tarihinde Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği görevine Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal'i atadığını açıkladı. Nariman Celal'in Ankara Büyükelçisi olarak atanması sonrasında 24 Aralık 2024 tarihinde Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Türkiye ve Ortadoğu Temsilcisi Abdûlhakim Şaptukayev, bir tebrik mesajı yayımladı. "UKRAYNA İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GÜÇLENMESİNE BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAKTIR" Ukrayna ve Kırım Tatar halkının özgürlük mücadelesine olan desteğin yinelendiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ukrayna Cumhurbaşkanı Sayın Volodımır Zelenskıy’ı, Ankara Büyükelçiliği görevine Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Sayın Nariman Celal’i atamasından dolayı tebrik ediyoruz. Bu önemli görev, Ukrayna ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlenmesine büyük katkı sağlayacaktır. Sayın Nariman Celal’i bu onurlu göreve atanmasından dolayı yürekten kutlar, çalışmalarında başarılar dileriz. Kırım Tatar halkının haklarını savunma konusundaki kararlı duruşunun, bu yeni görevde de önemli bir ışık olacağına inanıyoruz. Ukrayna ve Kırım Tatar halkının özgürlük mücadelesine olan desteğimizi bir kez daha vurguluyor, dayanışmamızı ifade ediyoruz." RUS ESARETİNDEN KURTULMUŞTU Ukrayna'nın yeni Ankara Büyükelçisi Nariman Celal, Rus işgali altındaki Kırım'da 2021 yılında kurmaca suçlamalar çerçevesinde alıkonulmuş ve 2024 yılı haziran ayına değin Rus esaretinde kalmıştı. Celal, 28 Haziran 2024 tarihinde Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen esir takası sonrasında özgürlüğüne kavuşarak Ukrayna'ya gelmişti.

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nden 18 Mayıs Kırım Tatar Sürgünü mesajı Haber

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nden 18 Mayıs Kırım Tatar Sürgünü mesajı

Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Türkiye ve Ortadoğu Ülkeleri Temsilcisi Abdulhakim Şaptukayev, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yılında hayatını kaybeden Kırım Tatarlarını andı. Sürgündeki İçkerya Çeçen Cumhuriyeti Türkiye ve Ortadoğu Ülkeleri Temsilcisi Abdulhakim Şaptukayev'in, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yıl dönümü mesajı pic.twitter.com/mKepU0XYa6 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 18, 2024 "TOPRAKLARIMIZA GERİ DÖNÜŞÜMÜZÜN GERÇEKLEŞECEĞİ BU KUTLU YOLDA SONUNA KADAR YANINIZDAYIZ" Şaptukayev, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev’in mesajını Kırım Haber Ajansı (QHA) aracılığıyla ulaştırdı. Zakayev’in mesajında şu ifadeler yer aldı: “Sevgili kardeşlerim, 18 Mayıs birçok neslin kalbinde silinmez izler bırakan Kırım Tatar halkının toplu sürgününü hatırlatan karanlık bir tarih olarak tarihteki yerini koruyor. Bugün bize her Çeçen’in aşina olduğu acı ve ızdırabı yeniden yaşatıyor. Çünkü halkımızda korkunç, sürgün ve baskı dönemlerine katlandı. Bu tür olayların bir daha asla yaşanmaması için, geçmişin hatırasını korumanın ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Dünya kamuoyunun tarihte böylesine korkunç anlar yaşamış tüm halklar için hakikat ve adalet arayışımızda bize katılmaya çağırıyoruz. Bugün Kırım Tatar halkının direncini ve ruhunu ve hepimizin tüm halkları için saygı ve eşitliğin temel olduğu bir dünya inşa etmek ihtiyacını hatırlarsın. Bugün aynı zamanda yıllar süren zorluklara ve sıkıntılara rağmen hakları ve tarihi vatanlarına dönmek için mücadele etmeye devam eden Kırım Tatar halkının direncini ve azmini de saygıyla anıyoruz. Bugün sadece yas tutmakla kalmıyor. Aynı zamanda Kırım Tatar halkına kopmaz kardeşliğimizi ilan ediyoruz. Biz Çeçenler sizinle birlikte duracağız ve sonuna kadar hakikat ve adalet için mücadele edeceğiz. Çocuklarının ve torunlarının geleceği için her şeyini feda edenlerin anısına saygı duyan ve onları onurlandırarak hepimize tarihi vatanımızı özgürce yaşama fırsatı verecek zafere doğru birlikte yürüyeceğiz. Birliğimiz, kararlılığımız ve ortak tarihimiz, birlikte yürütmemiz gereken mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Bugün baskı ve şiddetin yerinin olmadığı her halkın kendi topraklarında uyum ve karşılıklı saygı içinde gelişebileceği, barışçıl bir gelecek inşa etme ihtiyacının bir hatırlatıcısı olsun. Topraklarımıza geri dönüşümüzün ve dirilişimizin hayallerinin gerçekleşeceği bu kutlu yolda sonuna kadar yanınızdayız. Derin saygı ve sarsılmaz destekle...” 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.  Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan'da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı. 18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin eli kanlı lideri Stalin’in vermiş olduğu emirle, Kırım Tatar halkı öz vatanlarından koparıldı#18Mayıs1944 pic.twitter.com/7aCjv0XSkz — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 18, 2024

Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Temsilcisi Şaptukayev Kırım Derneği Genel Merkezini ziyaret etti Haber

Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Temsilcisi Şaptukayev Kırım Derneği Genel Merkezini ziyaret etti

Sürgündeki Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Türkiye ve Ortadoğu Temsilcisi Abdûlhakim Şaptukayev, bugün Kırım Derneği Genel Merkezini ziyaret etti. Şaptukayev, Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin ve Kırım Derneği Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Kırım Vakfı  Başkanı Tuncer Kalkay tarafından karşılandı. Şahin ve Kalkay, Şaptukayev'e çalışmalar hakkında bilgi verdi. Çeçen temsilci Şaptukayev, Çeçenistan’ın günümüzde Rusya’nın işgali altında bulunması nedeniyle Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Hükumetinin sürgünde değişik ülkelerde çalışmalarını sürdürdüğünü ve 14 ülkede temsilciliğinin olduğunu bildirdi. ÇEÇEN İÇKERYA CUMHURİYETİ TEMSİLCİSİ KIRIM DERNEĞİNİ ZİYARET ETTİ Abdûlhakim Şaptukayev'in ziyaretiyle ilgili Kırım Derneği Genel Merkezinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “ 'Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu tarafından geçici olarak işgal edilen toprak olarak tanınması ve Çeçen halkının soykırımının kınanması ile ilgili' başlıklı kararın 2022 yılında Ukrayna Parlamentosu tarafından kabul edilmesi üzerine Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk ülke Ukrayna olmuştu. İşgal altındaki Çeçenistan’da Kadirov sözde yönetiminin Moskova’nın hizmetindeki memur olarak verilen talimatları yerine getirdiğini ve Çeçen milletini itibarsızlaştırmaya yönelik her yolu kullandığını anlatan Şaptukayev, Çeçenistan’ın işgalden kurtarılıp bağımsızlığını kazanıncaya kadar Başbakanlığını Ahmed Zakayev’in üstlendiği Çeçen İçkerya Hükümetinin çalışmalarını Sürgünde de olsa devam ettireceğini açıkladı. Şaptukayev, işgal ettiği Kırım’da Kırım Tatarlarına karşı 2014 yılından beri yürüttüğü  politikalarını yıllar öncesinde Çeçenistan’da Çeçenler için uyguladığını, Çeçenleri dünya gözünden düşürmek ve itibarsızlaştırmak içinde Rusya'nın planlı olarak ürettiği  terörist uygulamaları Çeçenlere yüklediğini  bildirdi. Şaptukayev, terörist eylemlerin karşısında olduklarını, demokratik prensipler çerçevesinde kaldıklarını, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’ni Türkiye’de anlatmak amacıyla kurdukları 'Çeçen İçkerya Derneği' vasıtasıyla da faaliyetlerini yürüttüklerini belirtti."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.