SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hakan Kırımlı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Hakan Kırımlı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hakan Kırımlı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Geraylar, Türk ve İslam tarihinin en önemli hanedânlarından birisidir Haber

Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Geraylar, Türk ve İslam tarihinin en önemli hanedânlarından birisidir

Ömer Cihad KAYA Prof. Dr. Hakan Kırımlı’nın yayına hazırladığı “Geraylar ve Osmanlılar: Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti’ndeki Hikâyesi” eseri, okuyucularla buluştu. Geray Hanedânı’nın tarihi gelişimi çerçevesinde Osmanlı Devleti ile olan tarihi ve kültürel ilişkilerini merkeze alan eser, Kırım Tatar halkının tarihine ışık tutan arşiv belgeleri ve saha araştırmalarına dayanıyor. Prof. Dr. Kırımlı, Geraylar ve Osmanlılar kitabını Kırım Haber Ajansına değerlendirdi. Prof. Dr. Kırımlı, Geray sülalesinin tarihte Rumeli ve Kafkasya'da önemli roller oynadığını ve günümüzde çoğunluğu Türkiye'de olmak üzere Gerayların halen yaşamaya devam ettiğini vurguladı. Eserin ana amacının; tarihi, kimliği ve oynadığı roller itibarıyla gereğince bilinmeyen Geray sülalesini, kendi kaynaklarıyla tanıtmak olduğunun altını çizdi. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı’nın yayına hazırladığı Geray hanedânını merkeze alan “Geraylar ve Osmanlılar: Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti’ndeki Hikâyesi” kitabı okuyucu ile buluştu. Ötüken Neşriyat’tan çıkan eser, zengin arşiv belgeleriyle ve 200’e yakın saha araştırması ile yayına hazırlandı. Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Geray Hanedânı ve Geray sülalesini, eserin oluşum sürecini ve beslenilen kaynakları, Gerayların yaşadığı, yerleştiği bölgeleri eser kapsamında önem arz eden hususları Kırım Haber Ajansına anlattı. "GERAYLARIN KURDUĞU DEVLET, BUGÜNKÜ KIRIM TATAR KİMLİĞİNİN TEMEL KAYNAĞINI TEŞKİL EDİYOR" Geray hanedânı, maalesef Türkiye'de ve dünyada gerektiği kadar tanınmamakta ve bilinmemektedir. Türkiye’de, son derece yanlış bir şekilde sadece Osmanlı Devletinin ilave bir kısmı falan gibi düşünülüyor. Kırım'da ise Ruslardan yarım yamalak ne duyuldu ise o şekilde görülüyor. Halbuki onun çok ötesinde bir hanedândan bahsediyoruz... Bakın, bırakınız Türk tarihini, İslam tarihinin en önemli hanedânlarından birisidir Geray Hanedânı. Şu anda, tarih dünyası ne yazık ki, bilgi ve belge yoksunluğundan dolayı bunu idrak edemiyor. Çünkü, Geray hanedanı, kendi kaynaklarından beslenilerek tanınmıyor. Zaten bu kitabı hazırlamamın amacı da budur. Kitabın amacı, bu hanedânı ne yükseltmek ne de yerin dibine batırmak. Amacımız, sadece ne olduğunu ortaya koyabilmek, gün yüzüne çıkarmaktır. Yanlış bilinen noktalardan birisi de, Gerayları yalnızca hanedândan ibaret görmek. Halbuki, binlerce kişiden teşekkül eden çok büyük bir sülale bu. Her Geray'ı Han zannediyorlar... Bunlar, Kırım Hanlığının idaresinde son derece büyük rol oynuyorlar. Tabii ki, onlar olmasa Kırım Hanlığı olmazdı. Kırım Hanlığı, tamamen Geray Hanedânının üzerine kurulmuş bir devlet. O devlet de, bugün aslında Kırım Tatar kimliğinin temel kaynağını teşkil ediyor. Ama bu insanlar, sadece Kırım Hanlığından ibaret değil. Bu insanlar, muazzam Rumeli arazisinde Osmanlı topraklarında çok önemli roller oynuyorlar. Bunlar, tamamen insanların bilmediği, ya da unutturulan konular... Zaten, Türkiye'de insanlar, tarihe hep bugünkü Türkiye sınırları içerisinden bakmaya alışıklardır. 150 sene evvel, bugün Bulgaristan denen yerin de Osmanlı Devleti olduğunu unutmamak gerekmektedir. Bu idrak edilemiyor... Orada, Geray hanedânının çok önemli rolleri oldu. Keza, Kafkasya için de aynı durum söz konusu. Kafkasya'daki Geraylar sülalesinden herkese Çerkes olmuş diyerek üstünü kapatıyorlar. Rumeli'de yaşayan hanedân mensupları Osmanlı topraklarında; Kafkasyadakiler ise Adigeler ile Nogaylar arasında çok önemli rol oynuyorlar ama o topraktakiler ile bütünleşmiş durumdalar. Bu noktada, hem Rumeli hem de Kuzey Kafkasya'da Geray kimliği son derece itina ile koruyorlar. Zaten, o kimlik üzerinden gerek Kafkasya gerekse de Rumeli'de itibar görüyorlar. Ancak, ne yazık ki bunlar Türkiye’de de bilinmiyor. Bu hususlara ışık tutabildiysem ne mutlu. Unutulmamalıdır ki, büyük çoğunluğu Türkiye'de olmak üzere Geray sülalesinden binlerce insan bugün hala yaşamaya devam etmektedir. "GERAYLAR VE OSMANLILAR" KİTABININ HAZIRLANMA SÜRECİ Çok farklı arşiv belgelerini kullanarak bu kitabı hazırladık. Ama ana kaynak noktasını elbette, Osmanlı arşivleri oluşturuyor. Onların da belli bir grubu değil, son derece farklı dosyaları içerisinde barındırıyor. Aynı zamanda, bu sayede saklı kalan birçok bilgi gün yüzüne çıkarılmış oldu. Öte yandan, Rus İmparatorluk belgeleri... Bunlar Osmanlı belgelerine nazaran çok daha fazla neşredilmiş durumda. Bunlardan da tabii ki faydalandık. Halâ neşredilmemiş pek çok belge ve bilgi var. Bunun yanı sıra, Bulgaristan ve Kırım arşivlerinden, Kırım devlet arşivlerinden ve pek çok farklı arşivden yararlandık. Tabii, bunları yanında özel arşivler çok önemli. Geray sülalesinin özel arşivleri de mevcut. Binlerce insandan edinilen belgeler... Bunların arasında maalesef elinde bilgi, belge olan çok az insan var. Sınırlı çapta ama bunlardan da mümkün olduğunca faydalanmaya çalıştım. Fakat bunlardan daha önemlisi, Geray hanedânının yaşadığı her yere bizzat gittim. En ufak bir iz kalmaması için fırsatını bulduğum her bölgeye giderek yerinde keşif yaptım. Bu yolla, çok farklı kaynaklar aslında bu kitapta birleşti. Hem saha çalışması, hem sözlü tarih hem de grafik arşiv çalışması yaptık. Bunların bir tür sentezi ile eser oluştu. Mevcut kaynaklardan ulaşabildiğim her şeye ulaştım, ancak şüphesiz ulaşamadığım nice kaynak da mevcuttur. "GERAYLARIN YAŞADIĞI, YERLEŞTİĞİ BÖLGELERE TEK TEK GİDEREK ARAŞTIRMA YAPTIM" Bugünkü Bulgaristan topraklarındaki Eski Zağra’dan İstanbul’a kadar olan muazzam arazi aslında, Gerayların yerleştikleri, yaşadıkları bölgedir. Eski Zağra, Yeni Zağra, Yanbolu, Edirne, İslimiye, Aydos, Kırklareli, Tekirdağ... Yani eski Osmanlı topraklarını barındırıyor. Benim tespit edebildiğim kadarıyla 200'ün çok üzerinde yerleşim yeri mevcut. O bölgelere tek tek gidip araştırdım. Hiçbiri kafadan atılmış yerler değil, belgelere dayanarak yazıldı. Hem maddi hem sözlü hatırayı yakalamaya çalıştım. Kuzey Kafkasya da, Gerayların yaşadığı önemli bölgelerden ancak maalesef oralara Putin Rusyası'nın idaresinde olması sebebiyle gidebilme imkanım olmadı. Fakat, orada da arşiv kayıtları ve çeşitli belgeleri toplamaya gayret gösterdim. Prof. Dr. Hakan Kırımlı’nın “Geraylar ve Osmanlılar Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti’ndeki Hikâyesi” kitabı Ötüken Neşriyat’ın internet sayfasından temin edilebilir. Ötüken Neşriyat'ın Geraylar ve Osmanlılar yeni esere ilişkin tanıtım yazısını yayımladı: Üç buçuk yüzyıl Kırım Hanlığı’nın başında bulunan Geray hânedânı Cengiz Han’a istinat edilen kökeni ile İslâm âleminin meşruiyeti en tartışılmaz hükümdarlık soylarından birisidir. Geraylar kökenleri itibarıyla kendilerini daima Altın Orda İmparatorluğu’nun vârisleri olarak tanımlamakta ve bu durum diplomatik açıdan da kabul görmekteydi. Geray hânedânı bütünüyle kendine has ve köklü geleneklere, kimliğe ve hiyerarşiye sahipti. 1475’ten itibaren Kırım Hanlığı ile Osmanlı Devleti arasında himaye yahut tâbilik bağı kuruldu. Bu tarihten itibaren, gerek Kırım Hanlığı gerekse Geray hânedânı Osmanlı Devleti nezdinde çok önemli bir konuma sahip oldu. Geray ve Osmanlı hânedânları arasında da özel bir ilişki ve karşılıklı etkileşim ortaya çıktı. Hatta kriz anlarında Gerayların Osmanlıların yegâne taht alternatifi olduğu iddiaları sık sık dile getirildi. Böylelikle kurulan bağlar iki devletin yakın ilişkilerinin de ötesine geçti. Bu süreç içinde, Geray hânedânının pek çoğu peyderpey Osmanlı topraklarında iskân edilmeye başlandı ve müteakip yüzyıllarda sayısı belirlenemeyecek kadar çok Geray, Osmanlı topraklarında yaşadı ve orada öldü. Bilhassa, Kırım’ın 1783’te Rusya’nın eline geçmesini müteakip Geray hânedânının Kırım’daki erkek mensuplarının büyük çoğunluğu Osmanlı Devleti’ne göç etmeye mecbur kalırken, bir kısmı da Kuzey Kafkasya’ya yerleşti. Osmanlı Devleti’ndeki Geraylar Rumeli’nde kendilere ait ya da tahsis edilmiş bulunan geniş çiftliklerde yaşamışlardır. Rumeli’ndeki Geraylar, Osmanlı Devleti’nin fevkalâde karışık bu dönemlerinde bazen ülke ölçeğinde, bazen de mahallî çapta gayet kayda değer roller üstlenmişlerdir. Bunun yanı sıra, Kırım Hanlığı’nın yıkılmasından sonra dahi Gerayların Osmanlı ordusunda özellikle Kırım Tatarlarından müteşekkil birliklere kumandanlık yaptıkları görülmektedir. Kuzey Kafkasya’ya yerleşen Geraylar ise bu bölgede önce Osmanlı, daha sonra da Rusya hâkimiyeti altında çok önemli roller oynamışlardır. Çok zengin arşiv malzemesine ve 200’e yakın yerleşim yerinde saha araştırmalarına dayanan bu çalışma, Geray hânedânının temel özelliklerine ve onların Osmanlı Devleti’ndeki ilginç, ancak şimdiye kadar hemen hiçbir monografiye konu olmamış olan hikâyelerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Buna bağlı olarak, bir yandan Geray sülâlesi mensuplarının yerleştikleri Osmanlı Devleti ve toplumu içinde üstlendikleri rolleri ortaya koymak, öte yandan günümüz Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan devletleri sınırları dâhilinde bulunan bu arazide Gerayların ikamet yerlerini belirleyerek onlardan kalan izleri göstermek de bu kitabın temel yönelişlerindendir.

Kırım Vakfında, Hakan Kırımlı tarafından kaleme alınan Geraylar ve Osmanlılar kitabı ele alındı Haber

Kırım Vakfında, Hakan Kırımlı tarafından kaleme alınan Geraylar ve Osmanlılar kitabı ele alındı

Kırım Vakfı, 2024’ün ilk Tarih ve Kültür Konferansını 6 Ocak’ta Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, Kırım Tatar tarihçi Doç. Dr. Hakan Kırımlı’yı konuk aldığı etkinlik ile düzenledi. Konferans  Dr. Ahmed İhsan Kırımlı Sosyal Tesisi’ndeki Bekir Sıtkı Çobanzade Kütüphanesi’nde saat 14.00’te icra edildi. Programa; Musa Geray Han’ın torunu, Eski Büyükelçi Murat Ersavcı, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gayana Yüksel, TURKSİD Ukrayna Başkanı İsmet Yüksel, Prof. Dr. Zuhal Yüksel, Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar Şahin, Tuvgan Til İnternet Sitesi Dil Koordinatörü Dr. Nariye Seydamet, Kırım Vakfı ve Kırım Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. Doç. Dr. Hakan Kırımlı, programda kaleme aldığı Halil İnalcık Özel Ödülü’ne sahip olan “Geraylar ve Osmanlılar: Kırım Hanlık Hanedanının Osmanlı Devleti'ndeki Hikayesi” isimli kitabını tanıttı. "TARİHÇİLERİN KUTBU HALİL İNALCIK, KIRIM TATARLARI İÇİN ÇOK KIYMETLİ" Programın açılış konuşmasını Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay gerçekleştirdi. Kalkay, “Kırım Hanlığı, Vakfımız açısından önemli bir yere sahip” diyerek, Kırım Hanlığını konu edinen kitabın 27 Aralık 2023 tarihinde Halil İnalcık Ödülü’nü aldığını hatırlattı. Hakan Kırımlı’nın ödül almasından gurur duyduklarını vurgulayan Kalkay, Halil İnacık’tan söz etti. Kalkay, Kırım Tatar tarihçisi olan, Tarihçilerin Kutbu Prof. Dr. Halil İnalcık’ın Kırım Tatarları için çok kıymetli olduğunu belirtti.   Kalkay, “Hakan Kırımlı da bu kitabına 25 yıl emek vermiştir, bu kitap ilmek ilmek dokunarak ortaya çıkmış. Tek bir kelimenin bile günlerce üzerinde durulduğunda şahit oldum. Hakan Kırımlı’ya huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum” diyerek sözlerine son verdi. SİYASİ TUTSAKLARA MEKTUP ÇAĞRISI Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar Şahin, işgalci Rusya’nın vatan Kırım’da haksız yere alıkoyduğu siyasi tutsaklara dikkat çekerek, Emel Kırım Vakfı tarafından oluşturulan kampanyadan bahsetti. Şahin, siyasi tutsaklara mektup yazarak Emel Kırım Vakfı aracılığıyla Kırım Tatarlarına ulaştırıldığını hatırlattı. Şahin, mektuplar sayesinde Nariman Celal’in eşi başta olmak üzere diğer siyasi tutsakların ailelerinden olumlu yanıt geldiğini, yalnız olmadıklarını hissettiklerini iletti. Şahin, konuşmasının sonunda katılımcılara mektup kampanyasına katılmaları için çağrıda bulundu.   HAN, KIRIM HANLIĞI VE GERAYLAR Konferansın konuşmacısı Prof. Dr. Hakan Kırımlı konuşmasına Kırım Hanlığının hanedanı Geraylar’dan bahsederek başladı. Kırımlı, "350 sene boyunca İslâm âleminin en itibarlı hanedanlarından biri olarak bilinmiştir" diyerek sözlerine başladı. Han unvanının açıklamasını yapan Kırımlı, 15. yüzyıla kadar çok önemli bir ünvan olduğunu, bu unvanı yalnızca doğrudan Cengiz Han'ın soyundan gelenlerin kullanabileceğinin altını çizdi. Kırımlı, Han unvanını, bu soydan olmadığı için Emir Timur’un bile kullanamadığını belirtti. Altın Orda İmparatorluğu'nun 13 ve 14. asırlarda dünyanın en kudretli devletlerinden biri olduğunu ifade eden Kırımlı, diğer muazzam topraklarının yanı sıra bugünkü Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin topraklarının da 200 sene boyunca bu devletin parçalarından olduğunu söyledi. Altın Orda İmparatorluğu'nun asıl isminin “Uluğ Orda” olduğunu ifade eden Kırımlı, Geray hânedânının kendi döneminde İslâm âleminde Osmanlılarla birlikte en hürmet gören hânedânlardan biri olduğunu dile getirdi. Kırımlı, Kırım Hanlığı'nın bugünkü Güney ve Doğu Ukrayna, Güney Rusya ve Kuzey Kafkasya'da hükümran olduğunu aktardı. Ayrıca Kırımlı, Osmanlı ile Kırım Hanlığı hânedânlarının birbirlerine yazdıkları mektupları anlattı. "KIRIM HANLIĞI HİÇBİR ZAMAN OSMANLI DEVLETİ'NİN VİLAYETİ OLMADI" Osmanlı Devleti ile Kırım Hanlığı arasındaki ilişkilere de değinen Kırımlı, diplomatik ilişikilerinin nasıl olduğunu katılımcılara anlattı. Kırımlı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Kırım’ın güneyindeki Kefe bir Osmanlı eyaleti olmakla birlikte, Kırım Hanlığı hiçbir zaman Osmanlı Devleti'nin vilayeti olmadı. Hanlığın kendi ordusu, kanunları ve parası vardı. Meselâ, Kırım Hanlığı topraklarında Osmanlı parası değil, kendi parası geçerliydi. Kırım Hanlığı’nın ilk dönemlerinde öncelikli problemleri Moskova veya Lehistan değil, rakipleri olan Altın Orda'nın İdil boyundaki varisleriydi.Onlara karşı kudretli Osmanlıların desteğini almak önemliydi. Osmanlı Devleti için de kuzeyde Kırım Hanlığı gibi bir müttefik gerekliydi. Bu nedenle Kırım ve Osmanlı münasebeti kuruldu. Önceleri sadece ittifak şekilinde kurulan bu ilişki müteakip asır içinde tâbiyete dönüştü. Ancak hanlığın kendi hükümranlığı ve yapısı hiçbir zaman ortadan kalkmadı..."   KIRIM HANLIĞINDA EĞİTİM VE ORDU SİSTEMİ Kırımlı, katılımcılara dönemin iki ülke arasındaki ilişkiyi anlatan resimleri sundu. Kırım Hanlığı dönemini anlatan ve çoğu Safevî seferlerini resmeden minyatürlerle, Kırım han ve hanzâdelerinin, II. Gazi Geray Han'ın, hanlığın savaş bandosunun, kıyafetlerinin, Canıbek Geray Han'ın, Kalgay Âdil Geray Sultan'ın minyatürlerini gösterdi. Günümüzde hâlâ Kırım Hanlığı'na ait tarihî eserlerin bazılarının mevcut olduğunu ifade eden Kırımlı, Osmanlı Padişahı'nın sefer hallerinde Kırım Hanı’naferman değil, yabancı hükümdarlara yollandığı şekilde ve davet mahiyetinde nâme-i hümâyûn gönderdiğini, böylece Kırım Hanlığı'nın Osmanlı seferlerine ordu gönderdiğini söyledi. Öte yandan Kırımlı, zamanla Geraylar'ın Osmanlı Devleti’nin Rumeli topraklarına yerleştiğini, bu bölgede Geraylar'a ait 250’ye yakın çiftliğin olduğunu da sözlerine ekledi. Kırım Hanlığı döneminde Geray hânedânı mensuplarının iyi eğitim aldıklarını ifade eden Kırımlı, Hansaray’da ihtişamlı bir hayatın yaşandığını, hânedân mensuplarının şairlik, yazarlık, hattatlık ve bestekârlık gibi üstün yönlerinin olduğunu önemle vurguladı. MUSA GERAY SULTAN'IN SOYUNDAN GELEN ERSAVCI, KIRIMLI'YA TEŞEKKÜR ETTİ Programın sonunda, Musa Geray Sultan’ın (Musa Geray Paşa’nın) soyundan gelen “Bu kitaba bir ömür adamanızdan dolayı size (Hakan Kırımlı) müteşekkirim. Bunu ancak bir deli profesör halledebilirdi. Bu inanılmaz bir başarı öyküsüdür. Büyük oranda kimse buradaki bilgilerin bilimsel olmadığını ileri süremeyecek, çünkü bu çok büyük bir belge çalışması. Kırım Tatarları adına teşekkür ederim" diyerek bir soru sordu. Viyana Kuşatması’na değinen Ersavcı, “Cevabı biliyorum ama sizin burada katılımcılara anlatmanızı istiyorum. Viyana Kuşatması esnasında Kırım Han'ı orayı terk etti derler, siz bu konuya açıklık getirebilir misiniz?” dedi. DOÇ. DR. HAKAN KIRIMLI, VİYANA KUŞATMASINI ANLATTI Bunun bir tam manâsıyla bir saçmalıktan ibaret olduğunu ve tarihî hakikatlerle uzaktan yakından alâkası bulunmadığını belirten Kırımlı, konunun tamamen siyasî maksatlarla ortaya atıldığını ve cehalet ile de yayıldığını vurguladı. Kırımlı, “Öncelikle ifade etmeliyim ki, mesleğimi yaparken aidiyetim yoktur, yazarken maksadım mensup olduğum insanları yüceltmek ya da başkalarına yermek değildir. Bu benim akademik anlayışımdır. Ancak hakikati yazarsam bunun insanlığın, halkımın, ümmetimin işine yarayabileceğini düşünürüm. Bunun dışında bir tavır bilim dışı olur. Bu konuya bakışım da daha farklı olamaz. 1683 Viyana Kuşatmasının bütün ayrıntıları özellikle Alman ve diğer ülkeler literatüründe âdetâ dakikalarına kadar bilinir ve bu hususta yüzlerce cilt yazılmıştır. Türkiye’de son yarım yüzyılda yayılan bu saçma iddiaya dair tek bir satıra, hatta imasına bile bu son derece ayrıntılı kaynaklarda kesinlikle rastlayamazsınız. Dahası Osmanlı kaynakları da Silâhtar Fındıklılı Mehmed Efendi’nin sadece söylentiler arasında bir söylenti olarak zikrettiği bu hikâyeye hiç işaret etmezler, Netâyicü’l-vukūât yazarı Mustafa Nuri Paşa ve İsmail Hakkı Uzunçarşılı çok kısa söz ettiklerinde de böyle birşeyin olmasının kabil olmadığını kaydederler. Güya Kırım Hanı Murad Geray Han’ın savunmadığı İskender köprüsü diye zikredilen Krems köprüsü Viyana’nın 75 km batısında olup ne Osmanlıların ne de Kırım askerlerinin hiçbir zaman eline geçmemişti. Başka hususları bırakın, Viyana’ya yardıma gelen Jan Sobieski ordusu Kırım ordusunun koruduğu bir köprüden geçerek gelmemiştir ki böyle bir olay olabilsin. Maalesef tarihî vak’alardan zerre kadar haberi olmayan insanlar tamamen siyasî yahut hamasî maksatlarla bu şekilde saçma iddialarla kitleleri saptırageldiler. Bu zırvanın artık çoktan son bulması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Hakan Kırımlı, Halil İnalcık Özel Ödülü'ne layık görüldü Haber

Hakan Kırımlı, Halil İnalcık Özel Ödülü'ne layık görüldü

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde yürütülen; TÜBA-GEBİP (Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı) ve TÜBA-TESEP (Bilimsel Telif Eser) ödüllerini bu yıl alacak olan isimler belli oldu. Ödüller, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenecek ve geleneksel hale gelen törenle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kazananlara tevdi edilecek. GERAYLAR VE OSMANLILAR ESERİNE HALİL İNALCIK ÖZEL ÖDÜLÜ Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Kırımlı'nın 2022 yılında Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanan "Geraylar ve Osmanlılar: Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti’ndeki Hikâyesi" isimli eseri, TESEP kapsamında Halil İnalcık Özel Ödülü'ne lâyık görüldü. 2023 YILINDA 34 BİLİM İNSANI TÜBA-GEBİP KAPSAMINDA ÖDÜLLENDİRİLDİ Türkiye’nin uluslararası bilim camiasındaki tanıtımı ve ilişkileri, üstün başarılı genç bilim insanlarının teşviki ve çalışmalarını Türkiye’de sürdürmeleri bakımından özel bir öneme sahip olan TÜBA-GEBİP Ödülü’nü 2023 yılında; Ahmet ve Nezahat Keleşoğlu TÜBA-GEBİP Eczacılık Özel Ödülü de dâhil olmak üzere 24 farklı üniversiteden 34 üstün başarılı genç bilim insanı kazandı ve bugüne kadar TÜBA-GEBİP Ödülü kazanan bilim insanı sayısı 644'e yükseldi. 2023 YILINDA 13 ESER TESEP KAPSAMINDA ÖDÜLLENDİRİLDİ Üniversitelere yönelik nitelikli telif eser üretimi teşvikini amaçlayan Bilimsel Telif Eser Programı (TESEP) kapsamında; 2023 yılında Doğa ve Mühendislik Bilimleri alanında 2 esere, Sosyal Bilimler alanında 4 esere Telif Eser Ödülü ve 1 esere Halil İnalcık Özel Ödülü, 1 esere Mehmet Genç Özel Ödülü ve 1 esere Kemal Karpat Özel Ödülü olmak üzere toplam 9 eser ödüle değer bulundu. Ayrıca Sosyal Bilimler alanında 4 esere de Kayda Değer Eser (Mansiyon) Ödülü verildi. 2023 yılında bu kapsamda 13 eser ödüllendirildi ve TESEP kapsamında bugüne kadar ödüllendirilen eser sayısı 239’a yükseldi.  Değerli bilim insanı tarihçi Hakan Kırımlı'yı QHA olarak tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Kahovka şehrinin bulunduğu mevkinin tarihi ismi İslâmkermen’dir Haber

Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Kahovka şehrinin bulunduğu mevkinin tarihi ismi İslâmkermen’dir

Ömer Cihad KAYA Terörist devlet Rusya, 6 Haziran 2023 tarihi gece saatlerinde Herson bölgesinde Dnipro Nehri üzerinde bulunan Kahovka Barajı'nı patlattı. Barajı ve hidroelektrik santralin makine dairesini tamamen yok eden patlamanın ardından barajın aşağısında kalan birçok yerleşim yeri sular altında kaldı. İşgalci Rusya’nın Kahovka’da yarattığı çevre felaketi büyük bir yıkıma yol açtı. Prof. Dr. Hakan Kırımlı, 24 Şubat 2022’den bu yana Rusya’nın Ukrayna’nın güneyindeki işgal ettiği bölgelerin tarihi Kırım Hanlığı toprakları olduğuna dikkat çekti ve Türk tarih ve kültür coğrafyasının bir parçası olması nedeniyle önemini vurguladı. Prof. Dr. Kırımlı, “İşgalci Rusya ile Ukrayna arasında devam etmekte olan savaşın cereyan ettiği bir çok yer, Türk tarih ve kültür coğrafyasının önemli bir parçasıdır” ifadelerini kullandı. "BU BÖLGELER, KIRIM HANLIĞI İLE DOĞRUDAN İLİŞKİLİ KASABALAR, KALELER VE ŞEHİRLERDİR" Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Rus işgal ordusunun saldırı düzenlediği ve yakıp yıktığı İzüm, Liman, Bahmut ve Kahovka şehirlerinin, Kırım Hanlığı ile yakından ilişkili tarihi merkezlerden olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hakan Kırımlı'nın konuya ilişkin Kırım Haber Ajansına verdiği demeç şu şekilde: "Rusya'nın 2022 yılında başlayan Ukrayna işgalinde, öncelikle zaten daha önce işgal etmiş olduğu Kırım ve Donbas bölgesindeki belli kısımları hariç tutarsak, işgal etmiş olduğu ve maalesef bugüne kadar da hakimiyeti altında tuttuğu Dinyeper (Özü) Nehri'nin doğusunda kalan bölgeler ve Harkiv'e kadar giden bu savaş tiyatrosunun bilhassa en kızgın çatışmalarının yaşandığı yerlerin, tarihi özelliğini de hep hatırda tutmakta fayda vardır diye düşünüyorum. Bu bölgelerin tamamı, Kırım Hanlığı'nın ondan önce de Altınordu Devleti'nin en karakteristik toprakları arasındaydı. Ve orada bugün adı geçen pek çok yerleşim yeri aslında neredeyse tamamına yakını, Kırım Hanlığı'yla doğrudan doğruya ya ilişkisi vardır ya da eski Kırım Hanlığı, kasabaları, kaleleri, şehirleridir. Mesela kuzeyde özellikle savaşın başlarından beri adı geçen İzüm şehri zaten bildiğiniz Üzüm kelimesinden gelir ismi. Kökü yine Kırım Hanlığı'na gider. Liman şehri zaten malum. Liman kelimesi Yunanca bir kelimedir ama oradan Türkçe'ye geçmiş bir kelime olarak, bugünkü Ukrayna'nın pek çok yerinde rastlanan bir kelimedir. Savaşta Putin'in ve onun haydut ordusu diyebileceğimiz Wagner'lerin neredeyse bir yıldır bütün gücünü en vahşi şekilde ortaya koyup da bir türlü ele geçiremediği Bahmut şehri, ki onlar Bahmut ismini kullanmamak için Artyomovsk ismini kullanırlar aslında Kırım Hanlığı devrindeki Mahmut Kale toprakları üzerindedir. Adı da oradan gelir. Oradan geçen akarsu da Mahmutsu ismini taşır. Putin rejiminin, Ukrayna'nın karşı saldırısını engellemek için son derece vahşi bir şekilde, insanlık dışı bir şekilde havaya uçurduğı Kahovka şehri ise aslında Kırım Hanlığı ile bire bir alakalı bir merkezdir. Kahovka mevkii, Kırım Hanlığı'nın İslâmkermen Kalesi'nin bulunduğu yerdir. Oranın tarihi ismi İslâmkermen'dir. Rusya İmparatorluğu, Kırım'ı istila ve ilhak ettikten sonra Kırım'daki yani kurdukları Tavrida Vilâyeti'nib ilk valisi olan Vasiliy Kahovskiy'nin ismini buraya verdi." "SAVAŞ, TÜRKİYE'Yİ DE TÜRKLÜĞÜ DE BİRİNCİ DERECEDEN İLGİLENDİRİR" Devam etmekte olan Rusya işgal ordusuyla Ukrayna ordusu arasındaki savaş pek çok sebepten Türkiye'yi de, Türklüğü de birinci dereceden ilgilendirmektedir. Asla ve asla uzakta cereyan iki alakasız halkın savaşı değildir. Türkiye açısından Türkler açısından, bu pek çok sebepten çok daha önemlisi, savaşın cereyan ettiği yerin aslında Türk tarih ve kültür coğrafyasının çok önemli bir parçası olmasıdır. Her geçen gün de, her geçen saat de maalesef bu kültürün somut ve somut olmayan her bir parçasının yok edildiği, yok edilme tehlikesine maruz kaldığı görülmektedir." Rusya'nın #Ukrayna'da oluşturduğu yıkım gözler önüne serildi: Öncesi ve sonrasıyla #Kahovka Barajı'nın görüntüleri ???? https://t.co/GKN2S4YfxV pic.twitter.com/txgQuDzC5M — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 11, 2023

Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Yıkılacak bir tarihe sahip değiliz Haber

Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Yıkılacak bir tarihe sahip değiliz

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin Gebze Şubesinin, 21 Mayıs 2023 tarihinde 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımının 79. yıldönümü dolayısıyla düzenlendiği etkinlikte Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı konuk oldu. Prof. Dr. Hakan Kırımlı, sürgünle ilgili katılımcılara bilgi verdi.  "YIKILACAK BİR TARİHE SAHİP DEĞİLİZ" Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Kırım Tatarları için, "Ölmekle yaşamak, var olmakla yok olmak arasında kalan bir halk" dedi. 1944 Sürgünü'nün kıyamete kadar anılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kırımlı, sürgünü, insanlık tarihinin en büyük facialarından birisi olarak nitelendirerek Kırım Tatar halkının kıyamete kadar yaşaması gerektiğini söyledi. "Yıkılacak bir tarihe sahip değiliz" diyen Kırımlı konuşmasında şunları kaydettii: "1917'de Rus İmparatorluğu dağıldıktan sonra pişmiş tavuğun başına gelmeyen şeylerin başına gelen insanlar yine ayağa kalktı, toparlandı. Gök bayrak ilk kez 1917 yılında Kırım'da yükseldi ve kadınlar ilk kez seçme seçilme hakkına dünya ülkelerinden çok daha önce sahip oldu. 100 yılı aşkın bir süredir felaketlere şahit olan Kırım Tatarları hiç kimseye zarar vermemiştir. Kırım Tatarlarının öldürdüğü bir bebek, masum bir adam yok" Rus işgali altındaki Kırım'da halihazırda yaşanan sorunları ele alan Kırımlı, konuşmanın sonunda katılımcıların yönelttiği soruları cevapladı.  ETKİNLİĞİ İZLEMEK İÇİN Kırım Derneği Gebze Şubesinin sosyal medya hesabından yayınlanan canlı yayını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz: https://www.instagram.com/tv/Csgi3lsKNta/?igshid=NjZiM2M3MzIxNA%3D%3D

Prof. Dr. Hakan Kırımlı'dan Kırım Tatar yemek kültürü söyleşisi Haber

Prof. Dr. Hakan Kırımlı'dan Kırım Tatar yemek kültürü söyleşisi

Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifinin düzenlediği Kırım Tatar Kültür Günleri etkinlikleri, ikinci gün etkinlikleri ile Kırım Derneği Genel Merkezinde devam ediyor. Bugün saat 15.00'te başlayan ilk etkinlikte kitap tanıtımı ve sunumu oldu. Ardından Prof. Dr. Hakan Kırımlı, halen hazırlamakta olduğu Kırım Tatar Yemek Tarihi hakkında söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiye; Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı İlmi Ümerov, Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit, Ukrayna’nın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Denıs Zolotaryov, Eskişehir Kırım Derneği Başkanı Ercan Bozkurt, Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi Başkanı Necla Kalkay, Kırım Tatar sanatçı Rüstem Memed, Kırım Tatar gazeteci Zera Bekirova, Azerbaycan Kültür Derneği Kadın Kolları Başkanı Nesrin Ünal ve çok sayıda misafir katıldı. Prof. Dr. Kırımlı'nın Kırım Tatar yemek kültürünü anlattığı söyleşi, Kırım Haber Ajansının Facebook kanalından canlı yayınlandı. ???? [CANLI] Kırım Tatar Kültür Günleri'nde Prof. Dr. Hakan Kırımlı'dan Kırım Tatar Yemek Tarihi sunumuhttps://t.co/sTnIze07Wg pic.twitter.com/SWLHn6Hm0W — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 28, 2023 HAKAN KIRIMLI'DAN KIRIM TATAR YEMEK KÜLTÜRÜ SÖYLEŞİSİ Prof. Dr. Hakan Kırımlı, "Kırım Tatar Yemek Kültürü" başlıklı sunumda Kırım, Türkistan ve Anadolu'dan örneklerle, geleneksel Kırım Tatar yemekleri hakkında tarihi ve kültürel bilgiler verdi. Kırımlı, Kırım Tatar yemekleri hakkında verdiği bilgilerin halen hazırlamakta olduğu yemek kitabının ana hatlarını oluşturduğunu kaydetti. Kırım’ın tarih boyunca aldığı göçlerin ve buradaki milletlerin, kavimlerin yemek kültürünü şekillendirdiğini belirten Kırımlı, Kırım yemeklerinin ana referansının Kıpçak Türkleri olduğunu kaydetti. Bu minvalde, et ve sütten müteşekkil yemeklerin dikkat çektiğini ve hayvancılığın ön planda olduğunu belirtti. KIPÇAK TÜRKLERİNDEN GÜNÜMÜZE KIRIM TATAR YEMEKLERİ Kıpçaklar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kırımlı, Karpatlardan Macaristan’a Kıpçakların Kırım'da yayıldığını ve tipik Asya konargöçer toplumun bir yansıması olduğunu dile getirdi. Kırım'a farklı dönemlerde gelen Kıpçakların bölgenin  beslenme kültürüne etkisinden bahseden Kırımlı, etin, Kıpçak beslenmesinin etkin ögesi olduğunu vurguladı. Etin muhafaza edilmesi için geliştirilen yöntemlerinin  yemek tariflerine nasıl yansıdığını anlattı. Prof. Dr. Kırımlı, Codex Cumanicus'ta yer alan Kıpçak yemek kültürüne dair ipuçlarından örnekler verdi. Kırımlı, et ürünlerinin yanında Kırım Tatarlarının tarihi yemeklerinin genel olarak darıdan yapıldığını kaydetti. Darıdan yapılan çorba ve pilavlardan örnekler verdi. KONARGÖÇER KÜLTÜRÜN ETKİSİ Kırımlı, “Et hayati derecede önemli olsa da Kıpçaklar ve onların soyundan gelenler için ancak et özel günlerde bayramlarda yenilebilirdi” dedi. Yabancı halkların, Kıpçakların yemek kültürünü savaşlarda öğrendiklerini kaydetti. Göçer halkın vazgeçilmez içeceklerinden kımızdan ve yayıktan elde edilen ayrandan bahsetti. Kırımlı, ayrıca geleneksel Kırım Tatar içeceği "boza'ya" ayrı bir parantez açtı. Kırım Tatar halkının geleneksel bozalarından bahsetti. Kırımlı, Kırım'ın çok önemli bir şarap ve balık kültürü olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Kırımlı, söyleşinin ardından katılımcılara kitaplarını imzaladı.

Prof. Dr. Hakan Kırımlı'dan "Tarih ve Müzik" sunumu Haber

Prof. Dr. Hakan Kırımlı'dan "Tarih ve Müzik" sunumu

Kırım Derneği Genel Merkezinde düzenlenen Kırım Tatar Kültür Günleri etkinliğinin ilk gününde, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı, "Tarih ve Müzik Dinletisi" başlıklı sunumu yaptı. Prof. Dr. Kırımlı'ya Kırım Tatar sanatçı Rüstem Memed ve Nogay Türkü sanatçı Arslanbek Sultanbekov eşlik etti. Geniş bir katılıma sahne olan etkinlik, Kırım Haber Ajansının Facebook sayfasından canlı olarak yayımlandı. KIRIM TATARLARININ EN MÜHİM DEVLETİ ALTINORDA HANLIĞI Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Kırım tarihi ve Kırım Tatar dili hakkında dikkat çeken bilgiler verdi. Prof. Dr. Kırımlı, "Altınorda Hanlığı, biz Kırım Tatarlarının en mühim tarihi ve esaslı devletidir" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Kırımlı, Altınorda Hanlığı’nın Kafkasya, Rusya ve Ukrayna ve genel olarak Dest-i Kıpçak bölgesini 200 sene yönettiğini kaydetti. HAKAN KIRIMLI'DAN KIRIM TATAR YIRLARININ TARİHİ ARKA PLANI #Kırım Tatar Kültür Günleri, ilk gün etkinlikleriyle başladı ???? https://t.co/saUePFmFdd pic.twitter.com/d9FSq6PDW2 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 27, 2023 "KETEMİZ YA KIRIMGA YA URUMGA (OSMANLI'YA) " Altınorda Hanlığı’nın ardından Kırım Hanlığı’nın kurulduğunu söyleyen Prof. Dr. Kırımlı, 15 ve 16. yüzyıllarda Kırım’a gelen Türk halklarının olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hakan Kırımlı, bu dönemi anlatan halk türküsüne atıfta bulunarak, "Ketemiz (Gideriz) Ya Kırımga ya Urumga (Osmanlı) dediler sağ olsunlar Kırım'a geldiler” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Kırımlı'nın Kırım tarihi hakkındaki giriş konuşmasının ardından ünlü Nogay Türkü sanatçı Arslanbek Sultanbekov, “Menim Nogayım” şarkısını seslendirdi.   GAZİ GİRAY HAN'IN MAHUR PEŞREVİ Şarkının ardından Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Kırım Hanı Gazi Giray Han’ın kahramanlıklarından bahsetti. Gazi Giray Han’ın bütün savaşlarda Osmanlı ordusuyla beraber olduğunu dile getirdi. Almanya ve Macaristan içlerinde sayısız savaşa katılan Gazi Giray Han hakkında Prof. Dr. Kırımlı, “Katırlar dolusu kitaplar taşıyıp cenk meydanında okuyan bir adamdı” dedi. Hakan Kırımlı, “Gazi Giray Han’dan eserleri bugüne ulaşmıştır, bunların içinde en meşhuru Mahur Peşrev’dir” dedi.   RÜSTEM MEMED: EN ÜSTÜN DUYGU VATAN DUYGUSUDUR Prof. Dr. Hakan Kırımlı, “Kırım’dan Gelirim” türküsü çerçevesinde Kırım Tatar askerlik türkülerinden bahsetti. Ardından, ünlü Kırım Tatar sanatçı Rüstem Memed, Kırım Tatar yırlarını seslendirdi. "Kırım’dan Gelirim" türküsünün seslendirmeden önce Memed, "İnsanın duyguları çok ama en üstün duygu vatan duygusudur. Milletin kazanı ateşsiz kaynar derler o kazandan çekildin mi sen o milletten değilsin. Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz. Biz de gelecek nesillerimize bunu öğreteceğiz” dedi. ÇARLIK RUSYASI YÜZÜNDEN OSMANLI DEVLETİ'NE GELEN KIRIM TATARLARI Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Kırım tarihinin en ağır dönemlerinden birisi olarak adlandırdığı 1783 yılı hakkında açıklama yaptı. Kırım'ın için felaketli dönemlerin başlangıcı olan 1783 yılında, Kırım'ın Çarlık Rusyası tarafından işgali sürecini anlattı. Prof. Dr. Kırımlı, "Rusya’nın tarihine baksanız hep bu acılarla yok etme teşebbüsünde bulunduğunu görürsünüz. İnsanlar, Osmanlı Devletine muhacerete mecbur kaldılar” dedi. Prof. Dr. Kırımlı, 18. yüzyılın sonu, 19. yüzyılın başında Kırım’dan Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler olduğunu ifade ederken, bu durumu “yarım ölüm” olarak nitelendirdi. HAKAN KIRIMLI: VATANDAN ÇIKAN İNSANLAR, KARADENİZ’İN MERHAMETSİZ DALGALARINDA YOK OLDU Hakan Kırımlı, Kırım’ı terk eden insanlar için, “Vatandan çıkan insanlar Karadeniz’in merhametsiz dalgalarında yok oluyordu” dedi. Hakan Kırımlı, “Onlar Kırım'dan çıkarken akıllarında hep vatanlarına dönmek vardı” dedi. Ardından, sanatçı Rüstem Memed, ünlü Kırım Tatar halk şarkısı "Aytır da Cılarman" türküsünü seslendirdi.   KIRIM TATARLARI, RUSLARIN SAFINDA SAVAŞMAK MECBURİYETİNDE KALDI Hakan Kırımlı, Rusların safında savaşmak mecburiyetinde kalan Kırım Tatarları için, “O vakit de şimdi de düşünce, Rusya’nın katil ordusunda asla yer almamaktı. 1874 senesinde Rusya’da çıkan kanunla bütün Rusya tebaasına; herkese askerlik mecburiyeti getirildi. Bu bizim halkımızın istemediği bir şeydi” dedi. Kırımlı, günümüzde işgal altındaki Kırım'daki durum ve Rusya'nın Ukrayna topraklarının tamamına karşı başlattığı işgal girişimi ve saldırıları hatırlattı. Prof. Dr. Kırımlı, “Nasıl bugün Kırım’da bir avuç da olsa Ruslara yaranmak için size hizmet etmeye hazırız diyen hainler varsa, halkımız bunları kıyamet gelene kadar lanetledi” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Hakan Kırımlı’nın anlatımının ardından, “Ah Anaylar Anaylar" türküsü seslendirildi.   ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ Kırım Tatar halkının tarihin çeşitli dönemlerinde Anadolu'ya muhaceretinin devam ettiğini ifade eden Kırımlı, Ak Topraklar'ın artık Kırım Tatarlarının ikinci vatanı olduğunu dile getirdi. Türkiye'ye göç eden Kırım Tatarlarının, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi’nde olduğunu belirtti. Ardından, Rüstem Memed, Çanakkale Cephesi için yazılan türküyü seslendirdi. KIRIM TATARLARI, ÇARLIK RUSYA’NIN YIKILMASINA HAZIRDI Hakan Kırımlı, Çarlık Rusya’nın yıkılışına Kırım Tatarlarının hazır olduğunu ifade ederken, bu dönemde Kırım Tatar milli hareketinin oluşmaya başladığını kaydetti. Prof. Dr. Kırımlı, “20’li, 30’lu yaşlarda olanlar Cafer Seydahmetler, Numan Çelebicihanlar ve daha nicesi bunlar sadece tek Kırım Tatar tarihinde değil dünya tarihine geçecek muvaffakiyetine eriştiler” dedi. TÜM SALON, KIRIM TATAR MİLLİ MARŞI ANT ETKENMEN'İ SÖYLEDİ 1917 yılında Kırım Tatar Milli Kurultayı'nın toplanmasını hatırlatan Hakan Kırımlı, “Tarak Tamga'mız Hansaray'ın tepesinde Birinci Kurultay’ın açılışında yükseltildi” dedi. Hakan Kırımlı, Kırım Müftüsü Numan Çelebicihan’ın yazdığı Ant Etkenmen marşını anlattı. Etkinlikte bütün bir salon “Ant Etkenmen” milli marşını okudu. Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Numan Çelebicihan ve pek çok Kırım Tatar aydının katledildiğini anlattı. Kırımlı, Bolşeviklerin Kırım Tatarlarını öldürdüğünü ve zorla askere aldığını ifade etti. Kırımlı o günleri, “Hansarayımıza geldiler ve hepiniz asker olacaksınız dediler. Kabul etmeyenleri vahşice dövdüler, insanlar ölene dek yaptılar bunu” ifadesinde bulundu.  Program, Kırım Tatar sanatçı Rüstem Memed'in okuduğu Kırım Tatar yırlarının hep bir ağızdan söylenmesiyle sona erdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.