SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türk Dili

QHA - Kırım Haber Ajansı - Türk Dili haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Dili haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Başkentte binlerce yılın mirası, Türk dünyasının ortak dili "Türkçe" konuşuldu Haber

Başkentte binlerce yılın mirası, Türk dünyasının ortak dili "Türkçe" konuşuldu

Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı TÜRKSOY, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ne ithafen Cumhurbaşkanlığı 15 Temmuz Demokrasi Müzesi ev sahipliğinde “Türk Dünyası’nın Dili: Binlerce Yıllık Mirasın Sesi Uluslararası Paneli” başlıklı kapsamlı bir program düzenledi. Program; saygı duruşu, İstiklâl Marşı ve açılış konuşmalarıyla başladı. "TÜRK DİL MİRASI GELECEĞİN TEMİNATIDIR" Etkinliğe ev sahipliği yapan 15 Temmuz Demokrasi Müzesi Müdürü Ali Haydar Atalar, katılımcıları müzede ağırlamaktan onur duyduğunu belirterek, Türk milletinin ortak mirası olan Türk diline dikkat çekti. Atalar, “Türk dili ailesi; destanların, bilgelik sözlerinin, devletlerin ve medeniyetlerin dili olmuştur. Orhun Yazıtları’ndan Divan-ı Lügati’t Türk’e, Kutadgu Bilig’ten günümüz edebiyatına uzanan bu büyük dil mirası; sadece geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin de teminatıdır.” ifadelerini kullandı. "TAŞLARA KAZINAN DİLİMİZ MANAS, KORKUT ATA, KÖROĞLU GİBİ DESTANLARLA VARLIĞIMIZI ÖNE ÇIKARMIŞTIR" Ardından programın organizasyonunu üstlenen TÜRKSOY’un Genel Sekreteri Sultan Raev, açılış konuşması kapsamında Türk dünyası bağlamında etkinlikler düzenlediklerini; bunun, “ortak bir medeni bilincin ve büyük Türk ailesine ait müşterek mirasın idrak edilmesi açısından önemli olduğuna” vurgu yaptı. Raev, “Orhun Abideleri'nde taşlara kazınan dilimiz ozanlarımızın deyişleri ile Manas, Korkut Ata, Köroğlu gibi destanlarla millî bilincimizi şekillendirerek günümüzde bizleri dünyanın en büyük milletlerinden biri olan Türk ailesi olarak varlığımızı öne çıkarmıştır.” değerlendirmesinde bulundu. Raev, konuşmasını “Var olsun Türk dünyası! Var olsun ana dilimiz, Türkçemiz!” sözleriyle sonlandırdı. "TÜRK DİLİNİ YAŞATMAK ECDADA KARŞI BİR VEFA BORCUDUR" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, Türk dünyası ülkelerinin birliğine vurgu yaptığı konuşmasında, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Türk ülkelerini tanıyan ilk devletin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu anımsattı. Artık bağımsız Türk dünyası ülkelerinin güçlendiğini belirten Ayrım konuşmasında şunları dile getirdi: “Türk dili Altaylardan Balkanlara, Kafkaslardan Anadolu'ya, Türkistan bozkırlarından Mezopotamya’ya uzanan geniş coğrafyada yalnızca bir iletim aracı değil aynı zamanda tarihin, kültürün, inancın ve kimliğin taşıyıcısıdır. Türk dili, Orhun Yazıtları’nda devlet aklıdır, Dede Korkut hikmetidir, Yunus Emre'de sevgidir, Ali Şir Nevai’de ilimdir, Mehmet Akif'te vicdandır. Bu dil bizi geçmişimize bağlayan bugünümüzü anlamlandıran ve geleceğimizi inşa edecek olan en güçlü ortak bayramımızdır. Türk dünyası birliği, dayanışması ve ortak geleceği ancak din, kültür ve tarih kemerinde kalıcı ve güçlü olandır. Bu nedenle Türk dilini yaşatmak, geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak yalnızca akademik bir sorumluluk değil aynı zamanda tarihe ve ecdada karşı bir vefa borcudur.” 15 ARALIK'IN ÖNEMİNE İŞARET ETTİ Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün kabul edildiği 15 Aralık tarihine işaret ederek başladığı konuşmasında, tarihin Orhun Abideleri’nin Danimarkalı dilbilimci ve Türkolog Wilhelm Thomsan tarafından keşfedilmesi nedeniyle önemli olduğunun altını çizdi. Rektör Arıcan, Kültigin’in “Mavi gök çökmedikçe, yağız yer delinmedikçe Türk ili, Türk töresi ilelebet yaşayacak.” sözüne atıfta bulunarak, hakikatin söylendiğine ve zamanla hakikatin ortaya yeniden çıktığına değindi. Ayrıca Kaşgarlı Mahmud’un Sultan Alparslan’a “Medeniyetin dili Türkçe’dir.” ifadesine örnek veren Arıcan, Türk dilinin korunmasının ve yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş ise ortak değerlerin en önemlisinin Türk dili olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, bu tür programların her yıl düzenli olarak tekrarlanmasını ve hafızalara “mıh gibi çakılmasını” temenni etti. "KARAR EN AZ 7 YILLIK BİR EMEKLE ALINDI" Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy ise, yıllarca Türk dünyası ülkelerinin farklı kimlik ve farklı dil propagandasına maruz kaldığını dile getirdi. UNESCO 43. Konferansı’nda ilan edilen Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün son derece önemli olduğunu vurgulayan Ersoy, kararın en az 7 yıllık bir emek sonucunda alındığını kaydetti. Ersoy, “Türkçe’nin uluslararası topluluklarda, özellikle batı merkezli, Birleşmiş Milletler nezdinde bir dil ailesi mensubu olduğu ve en az üç yüz milyon ve üzeri konuşulan bir dil olduğu kabul edilmiş oldu. UNESCO nezdinde kabul edilmesi, bir adım sonra Birleşmiş Milletler nezdinde belki de Türkçe'yi konuşulan dil sayısı açısından ellinci sıraya getirecek bir gelişmedir. Dolayısıyla bu Karamanoğlu Mehmet Bey’in ‘Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır.’ fermanı kadar önemli bir gelişmedir.” yorumunu yaptı. Türk dünyasının eserlerinin 1890’ların başına kadar bilinmediğini sözlerine ekleyen Ersoy, bunun İsmail Bey Gaspıralı’nın çıkarmış olduğu Tercüman gazetesi ile kırıldığını söyledi. Ersoy, “Türk dünyasının mefkûre merkezi Kırım’da yaşanan bu fikirler Tercüman’ın ötesinde Usûl-ü Cedid ile birlikte milliyetçilik düşüncesini, Türk dünyasının birlikteliği düşüncesini ateşledi.” dedi. Açılış ve selamlama konuşmalarının ardından Türk dünyasının her bir köşesinden uzmanın konuştuğu kapsamlı panel başladı. "TÜM TÜRK DÜNYASININ KALBİ BİRLİKTE ATIYOR" Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Zeki İbrahimgil, Balkanlar’daki Türklerin nüfus, dillerini koruma ve yaşatma hususundaki istatistiklerine değindi. Balkanların kalbinin Türk dünyasının kalbiyle bir attığını vurgulayan İbrahimgil, “Türkistan’daki bir acıyı Balkanlar’daki Türkler de hissediyor. Oralardaki sevinci Balkanlar’daki Türkler de paylaşıyor.” dedi. Kuzey Makedonya, Romanya, Bulgaristan ve Batı Trakya’daki Türklerin ana dil eğitimlerine işaret eden İbrahimgil, aynı zamanda Türk dili öğrenemeyen veya okullarda bu noktada problem yaşayan bölgelere de dikkat çekti. Ayrıca İbrahimgil, Batı Trakya’da türlü gerekçelerle kapatılan Türk okullarına da işaret etti. İbrahimgil bu sorunların önüne geçilebilmesi için Balkanlar’daki öğrenciler başta olmak üzere Türk dünyasındaki öğrencilerin Türkiye’deki öğrencilerle kaynaşması, çeşitli program ve yarışmalarda bir araya getirilmesi önerisinde bulundu. "ALLAH TÜRK'E YAR OLSUN, TÜRK MİLLETİ VAR OLSUN!" Panelistelerden Jandarma ve Sajil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hacı Murat Arabacı ise Kırım Tatar aydını İsmail Bey Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarı ile gençlik yıllarında sıklıkla söyledikleri, “Türkiye büyük Turan olacak” sözlerinin bugün hayat geçtiğini vurguladı. Rus bir tarihçinin Türkler için söylediği sözleri anımsatan Arabacı, Nogayların göçebe hayatına değindi. Nogaylarda her zaman iki dillilik olduğunu, Rusya’ya gidenlerin Rusça’nın, Türkiye’ye göç edenlerin Oğuz Türkçesinin etkisinde kaldığını ifade etti. Arabacı konuşmasını, “Benim gençliğim Türk dünyası hayaliyle geçti. Şükür ki hep bugünleri hayal ederek büyüdüm. Ve nihayet diyorum ki Allah Türk’e yar olsun. Türk milleti var olsun. Ne mutlu Türküm diyene!” ifadeleriyle sonlandırdı. GAGAUZ TÜRKLERİ VE GAGAUZ TÜRKÇESİ Gagauz Derneği Başkanı Dr. İrina Yusumbeli ise hazırladığı sunum ile katılımcıları bilgilendirdi. Gagauz Türklerinin tarihî geçmişi, dili, dini, nüfusu ve yaşam biçimden söz eden Yusumbeli, “Gagauzlar, büyük Türk ailesinin küçük bir üyesi, batıda yaşayan Ortodoks Hristiyan Türk topluluğudur.” dedi. Gagauzların nüfus bakımından yoğun olarak Moldova’nın Gagauz Yeri’nde yaşadıklarının altını çizen Yusumbeli, lehçelerinin Oğuz Türkçesi grubundan olduğunu söyledi. Tarihleri boyunca kendi dil ve alfabelerini zaman zaman kullanmaya çalıştıklarını ancak Rusya’nın asimilasyon politikalarına maruz kaldıklarını belirten Yusumbeli, Rusça’nın hayatlarının her alanında etkili olduğunu dile getirdi. Yusumbeli, Gagauz dilinin UNESCO’nun Tehlikede Olan Diller kategorisinde olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle Gagauz dilinin korunması için türlü çalışmaların yapıldığını 2018’de kabul edilen yasa ile ilkokula başlamadan önce çocukların Gagauz Türkçesinin öğrenmelerini için fon sağlandığını aktardı. "TÜRKÇE KONUŞ, TÜRKÇE DÜŞÜN, TÜRKÇEYİ YAŞAT" Ana dillerin gelecek nesillere aktarılmasının önemine vurgu yapan Yusumbeli, Gagauz Türkçesinin tehlikede olan diller kategorisinde olduğuna bir kez daha dikkat çekerek, “Fakat Gagauz Yeri’nde Gagauz Türkleri bölgedeki nüfus üstünlüğüne sahip olduğu için ve ana dilini koruma çabalarıyla ana dil bilinci devamlılığı olduğu sürece Gagauz Türkçesini kaybolmaktan kurtarmak mümkündür. Gagauz Türkçesinin nereye kadar devam edeceği Gagauz Türklerine bağlıdır. Bu yüzden binlerce yılın mirası olan Türkçe konuş, Türkçe düşün, Türkçeyi yaşat.” şeklinde konuştu. "TÜRKÇE, GÜNEY AZERBAYCAN'DA VAROLUŞ, MÜCADELE VE KAHRAMANLIK DİLİ" Ardından Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Mehsa Mehdizade kendisinin 35 milyonluk bir nüfusa sahip halktan (Güney Azerbaycan) geldiğini vurgulayarak başladığı konuşmasında Türkçeyi “varoluş dili” olarak nitelendirdi. Güney Azerbaycan’da Türkçenin “mücadele dili” olduğunu belirten Mehdizade, geldiği coğrafyada türlü baskılar nedeniyle çocuklara Türkçe isim verilmediğini hatırlattı. “Çocuğunuza Türkçe bir isim vermek için 6 sene mahkeme kapılarında beklersiniz, işte bu yüzden Türkçe bir kahramanlık dilidir.” dedi. Türk dünyasının Türkçe ile var olduğunu ve devletler kurduğunun altını çizen Mehdizade, Türkçe’nin olmaması halinde SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını elde eden Türk devletlerinin ortaya çıkamayacağını vurguladı. Mehdizade, “Biz bu kimliğin ve bu çatının altında birleştik. Ve bundan güç birliği doğdu. Bugün büyük bir mücadele veriyorlar büyük bir aşkla hapislerde yatarak, hayatlarıyla bedel ödeyerek, aileleriyle bedel ödeyerek, vatanlarına yıllarca hasret kalarak... Onun için Türkçe çok kutsal bir dildir. Hepimizi birleştirebilir, devletler kurabilir. Nitekim bağımsız Türk Devletleri Teşkilatıyla birlikte biz Türkçe’nin çatısı altında birkaç devleti de birleştirdik.” ifadelerine yer verdi. "KIRIM TATARLARI GÜÇLÜ FİKRÎ ALTYAPILARI VE TARİHÎ MİRASIYLA PROBLEMLERİ ÇÖZMEK İÇİN ÇALIŞIYOR" Arından Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, en yoğun nüfusu Türkiye’de olmak üzere Kırım Tatarlarının dünyada 20 ülkede yaşadığını belirtti. Büyük bir sorunun içinde olan Kırım Tatarlarının problemlerini çözmek için çalıştığını vurgulayan Şahin, “Çünkü çok güçlü bir fikir altyapımız, çok güçlü bir tarihî mirasımız var. Sekiz yüz yıllık bir edebiyatımız var.” diyerek dünyada önemli hale gelen Kırım Tatar şahsiyetlere örnek verdi. Kırım Tatarcanın dünyadaki yerine işaret eden Şahin, ilk olarak Gazi Geray Han’ı örnek gösterdi. Aynı zamanda yiğit ve savaşçı bir asker olan Geray Han’ın Osmanlı, Çağatay ve Kırım Tatarca olmak üzere üç Türk lehçesinde şiir yazdığını söyledi. Şahin, “Bu Kırım’daki kültür muhitini göstermek açısından mühimdir.” dedi. İkinci olarak Kırım Tatar aydını İsmail Bey Gaspıralı’nın Türk dünyasına büyük hizmetlerde bulunduğunun altını çizen Şahin, Gaspıralı’nın “millet” kavramından söz ederken zaman zaman Kırım Tatarlarını zaman zaman Dünya Türklüğünü zaman zaman ise İslam dünyasını kastettiğini ifade etti. Şahin, 1900’lü yılların başında Türk dünyası aydınlarının bugüne göre daha fazla etkileşim halinde olabildiklerini dile getirdi. Bugün Türk dünyası birlikteliğinin arttığını ifadelerine ekleyen Şahin, akademide, STK’larda ve çeşitli alanlarda bu boşluğun doldurulması gerektiğinin altını çizdi. Öte yandan diğer Kırım Tatar aydını, Türkolog Bekir Sıtkı Çobanzade’ye işaret eden Şahin, “Çobanzade hem Kıpçak hem de Oğuz diline hâkimdir. Kırım Tatarcanın önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Bir Kırım Tatarı Konyalı’yı, Üsküplü’yü veya Kırgız’ı da anlayabilir. Kırım Tatarcanın Oğuz ve Kıpçak grubu karışımı olması bunu gösteriyor.” şeklinde konuştu. Türk dünyasındaki problemlerden birinin terminoloji hataları olduğunu da sözlerine ekleyen Şahin, “Coğrafyamızı anlatırken, Kıpçak’ın ne olduğunu bile anlatamazsak çocuklarımıza ne öğretebiliriz ki?” diyerek bahsettiği soruna dikkat çekti. Bunun Tercüman gazetesinde ele alındığını da belirten Şahin, bu konuda çalışan aydınlara ihtiyaç olduğunu vurguladı. GÜNEY TÜRKİSTAN'DAKİ TÜRKLERİN SORUNLARI GÜNDEME NEDEN TAŞINMIYOR? Türkistan Elleri Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Hamdam, Güney Türkistan’ın tarihî coğrafyasından söz etti. Türklerin yıllardır orada var olduğunu belirten Hamdam, nüfusun yarısının birçok insanî haklarından mahrum bırakıldığının altını çizdi. Hamdam, Afganistan’ın içine kapanık bir ülke olarak gündeme getirilmediğini vurguladı. Bölgede kaydedilen 5 buçuk milyon Türk nüfusu olduğu kanısının doğru olmadığını ifade eden Hamdam, 1880’lerden bugüne dek Afganistan’daki 45 milyonluk Türk varlığına yönelik olarak rejimin tehdit haline geldiğini, asimilasyona uğradıklarını, aydınlarının hapse atıldığını kaydetti. Hamdam, “170 yıldır ölümlere, katliamlara rağmen susmadık, mücadelemizden ödün vermedik ama maalesef Türk dünyası 30 yıldır bağımsızlığına kavuşan desteklerini gösteremedi.” diyerek sitemde bulundu. Türk dünyasının birlikteliği konusunda yine de umutları olduğunu aktaran Hamdam, mücadelenin bir günlük olmadığının altını çizdi. Türk soyluların hepsinin bölgede yer aldığını da sözlerine ekleyen Hamdam, “Türk toprağı çok geniştir.” dedi. IRAK TÜRKLERİNİN TARİHÎ GEÇMİŞİNDEN BAHSETTİ Panel, Irak Türkmen Cephesi (ITC) Türkiye Temsilciliği Halkla İlişkiler Sorumlusu İbrahim Gassab’ın konuşmasıyla devam etti. Gassab, Irak Türklerinin anlaşılması için tarihî coğrafyasının anlatılması gerektiğini dile getirerek, tarihî geçmişinden söz etti. Irak bölgesinin Birinci Dünya Savaşı’na kadar Türkler tarafından yönetildiğine dikkat çeken Gassab, daha sonra kurulan hükûmetlerde Türklere yer verilmediğini söyledi. Irak Türklerinin verimli topraklar üzerinde olan Türkmeneli bölgesinde yaşadıklarını anlatan Gassab, kullanılan alfabenin 2003’e kadar eski Osmanlı Arap alfabesi kullandıklarını, bu döneme kadar eğitim ve dil hakkı tanınmadığını söyledi. Gassab, “2003’te haklarımızı aldık ve o tarihten itibaren Türkmenli’nde Türkçe konuşmak serbestti. Türkçe tabela astık, yayınlar açtık, kendimize ait radyolarımız oldu. Dergi ve gazeteler çıkardık. Okullarımız oldu.” bilgisini verdi. Gassab, Irak Türkleri Türkçesinin Oğuz kolundan olduğunu belirterek, lehçelerinin daha saf Türkçe olduğunu, Azerbaycan Türkçesine yakın olduğunu aktardı. Gassab, ayrıca geniş bir edebiyatlarının olduğunu da sözlerine ekledi. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ, TRT UYGURCA MASASINI AÇARAK ÖNEMLİ BİR MESAJ VERDİ" Panelde son olarak TRT Uygurca Masası Spikeri, Gazeteci Mirkâmil Kaşgarlı, Doğu Türkistan’daki asimilasyona dikkat çekerek başladığı konuşmasında Uygur Türkü çocukların Çin yönetimi tarafından 2008’den bu yana yasaklanması nedeniyle ana dilini öğrenemediğini kaydetti. Kaşgarlı, Uygurcanın büyük bir tehlike altında olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk diline her zaman sahip çıktığını vurgulayan Kaşgarlı, “Ben şu an karşınızda bir konuşmacı değil, bu dilin yaşaması için mücadele eden, 17 yıldır TRT çatısı altında bu dili yaşatma amacı olan bir gazeteciyim.” ifadelerini kullandı. Bu kapsamda Uygurca yayınlarının devam ettiğini aktaran Kaşgarlı, “TRT Uygurca Masası’nı açarak Türkiye Cumhuriyeti, ‘Kaşgarlı Mahmud’un, Yusuf Has Hacip’in diyarında Uygurca yasaklanıyorsa bu dili yaşatacak olan ülke, Uygurca’nın hamisi Türkiye Cumhuriyeti’dir’ mesajını vermiştir.” değerlendirmesinde bulundu. "UYGURCA TÜRK DÜNYASININ HAFIZASIDIR" Uygurcanın tehlikede altında olduğunu vurgulayan Kaşgarlı, TÜRKSOY gibi teşkilatların desteğiyle dilin, dijital kütüphanelerde arşivlenmesi hususunda öneride bulundu. Kaşgarlı, “Çünkü Uygurca tüm Türk dünyasının hafızasıdır.” vurgusu yaptı. Kaşgarlı Türk devletlerine çağrıda bulunduğu konuşmasında şunları dile getirdi: “Türkiye’nin TRT ile 2008’de başlattığı bu dil koruma kalkanı modülünü örnek almalılar. Uygur Türkçesi sadece Uygurların değil, 300 milyonluk tüm Türk dünyasının bu dili koruması için tüm Uygurca yayınların başlaması gerekmektedir.” Kaşgarlı sözlerine, “Topraklar işgal edilebilir, binalar yıkılabilir. Ancak bir milletin dili o millet yaşadığı sürece yenilmezdir. Gök bayrağın gölgesinde konuşulan bu güzel Türkçemizin Al bayrağın gölgesindeki tüm Türk dünyasında devam etmesi dileğiyle.” diyerek sözlerine son verdi. Panel, alanında uzman konuşmacılara Teşekkür Belgesi takdimiyle sona erdi. TÜRK DÜNYASI MÜZİK VE DANS TOPLULUĞU SAHNE ALDI Ardından Türk Dünyası Müzik ve Dans Topluluğu katılımcılara Türk dünyası ezgilerini sundu. Topluluk, izleyicilerin beğenisini topladı.

15 Aralık "Dünya Türk Dili Ailesi Günü" ilan edildi Haber

15 Aralık "Dünya Türk Dili Ailesi Günü" ilan edildi

Özbekistan'ın Semerkand şehrinde bugün gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) 43. Genel Konferansı'nda tarihî bir karar alındı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Aralık’ın "Dünya Türk Dili Ailesi Günü" ilan edilmesi önerisine ilişkin karar taslağı onaylandı. Böylelikle 15 Aralık, Dünya Türk Dili Ailesi Günü ilan edildi. Türkiye'nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet konuya ilişkin olarak oturumda yaptığı konuşmada, UNESCO himayesinde Türk dili ailesini yaşatmak, kutlamak ve tanıtmak için tüm Türk devletlerince ortaklaşa hazırlanan önerinin eş sunucusu ülkelere teşekkür etti. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINDAN MEMNUNİYET MESAJI Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise söz konusu kararı memnuniyetle karşıladığını bildirdi. Yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "15 Aralık’ın, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) 43. Genel Konferansı’nın bugün (3 Kasım) gerçekleştirilen oturumunda kabul edilen kararla Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak ilan edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemiz ve kardeş Türk devletleri tarafından hazırlanan bu karar, Türk dünyasının ortak mirası olan Türk dilini korumayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı hedefleyen müşterek çabaları daha da güçlendirecektir. Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün Türk dünyasının kadim kentlerinden Özbekistan’ın Semerkant şehrinde ilan edilmiş olması da ayrıca özel bir anlam taşımaktadır. Bilindiği üzere, ünlü Türkolog Vilhelm Thomsen, 1889 yılında bulunan ve Türk dilinin bilinen ilk yazılı kaynakları olan “Orhun Yazıtları”nın Türk dilinde yazıldığını 15 Aralık 1893 tarihinde uluslararası bilim dünyasına duyurmuştu. Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün Türk dünyası ile Türkçe bilen ve öğrenen dostlarımıza şimdiden kutlu olmasını dileriz."

Güney Azerbaycan’da bir ilk: Tebriz Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı standı açıldı Haber

Güney Azerbaycan’da bir ilk: Tebriz Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı standı açıldı

Güney Azerbaycan'da ilk kez Tebriz Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bilimsel Derneğinin standı kuruldu. GünAz TV'nin 26 Mayıs 2025 tarihinde gündeme getirdiği habere göre; Tebriz Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Fakültesi öğrencileri, 18. Uluslararası Hareket Festivali ile eş zamanlı olarak, Türk dilini ve kültürünü tanıtmak amacıyla İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü ile birlikte bir stant düzenledi. İlk kez kurulan stantta; Türkçe tarih, edebiyat, şiir ve kurgu türündeki kitaplardan oluşan zengin bir koleksiyon sergilendiği bildirildi. Ayrıca Güney Azerbaycan Türklerinin kültürünü ve tarihî kimliğini güzel bir şekilde yansıtan otantik Azerbaycan kadın ve erkek kıyafetleri sergileniyor. “TÜRK DİLİNE VE TARİHİNE GÖSTERİLEN İLGİ BÜYÜK” Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Bilim Derneği Sekreteri Sajjad Saburi konuyla ilgili olarak, “Öğrencilerin gece gündüz çabaları sayesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bilimsel Derneği ilk kez “Hareket” festivaline katıldı. Bunun daha başlangıç ​​olduğunu ve kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir etkinliğe ilk kez katılmamıza rağmen standımız konuklar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Bu, öğrencilerin gerçek Azerbaycan kültürüne, Türk diline ve edebiyatına olan sevgisinin bir göstergesidir.” ifadelerini kullandı.

W. Radloff’un Derlemelerine (Proben) Göre Kırım Tatar Türkçesi adlı eser yayımlandı Haber

W. Radloff’un Derlemelerine (Proben) Göre Kırım Tatar Türkçesi adlı eser yayımlandı

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Işılay Işıktaş Sava tarafından kaleme alınan “W. Radloff’un Derlemelerine (Proben) Göre Kırım Tatar Türkçesi” isimli eser yayımlandı. Eserde; 19. yüzyılın önde gelen Türkologlarından Wilhelm Radloff’un Kırım Yarımadası’nda derlediği sözlü halk edebiyatı ürünleri, bilimsel bir çalışmayla Türkiye Türkçesine aktarıldı. Bu kapsamda; Radloff’un 1886-1891 yılları arasında Kırım’da kaldığı dönemde çeşitli ağızlardan derleyerek hazırladığı “Proben der Volksliteratur der türkischen Stämme” (Türk Boyları Halk Edebiyatı Derlemeleri) adlı çok ciltli eserin “VII. Cilt Kırım Yarımadası Ağızları Örnekleri?” isimli cildi kullanıldı. 1896 yılında St. Petersburg’ta Kiril alfabesiyle yayımlanan eserde, Kırım Tatar halkına ait şiirler, hikâyeler ve sözlü anlatılar yer alıyor. “W. Radloff’un Derlemelerine (Proben) Göre Kırım Tatar Türkçesi” isimli çalışmada ise; bu metinler transkripsiyonlu olarak Latin alfabesine çevrildi, Türkiye Türkçesine aktarıldı ve gramer yönünden kapsamlı biçimde incelendi. ÇOK KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA Çalışmada; ses bilgisi açısından özellikle Türkiye Türkçesinden ayrılan ünlü ve ünsüzler, ünlü ve ünsüz uyumları, ses olayları detaylı örneklerle ele alındı. Şekil bilgisi bölümünde ise yapım ekleri ile fiil ve isim çekimleri analiz edildi. Ayrıca sıfat-fiil, zarf-fiil, yardımcı fiil yapıları ve metinlerdeki zamir, zarf, sıfat ve edatların kullanımları incelendi.

AGİT, Kuzey Makedonya Türklerinin dil hakları için somut adımlar atıyor Haber

AGİT, Kuzey Makedonya Türklerinin dil hakları için somut adımlar atıyor

Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketinin Avrupa Cephesinden seçilen Kuzey Makedonya Parlamentosu Milletvekili Salih Murat, 23 Aralık 2024 tarihinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Üsküp Misyonunun Türk toplumunun dil hakları için somut adımlar attığını açıkladı. Açıklamayı resmî sayfasında yapan Murat, Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketinin AGİT’ten önemli bir yazı aldığını duyurdu. AGİT, KUZEY MAKEDONYA TÜRKLERİNİN DİL HAKLARINI MERCEK ALTINA ALDI Kuzey Makedonya'nın Türk Milletvekili Salih Murat, Kuzey Makedonya'daki Türk toplumunun dil hakları konusunda yaptığı çalışmaların ve sunduğu kapsamlı analiz raporunun değerlendirildiğini ve 13 Aralık 2024 tarihinde AGİT Üsküp Misyonu ile toplantı gerçekleştirildiğini bildirdi. Salih Murat, bu kapsamda gerçekleşen toplantıda, Kuzey Makedonya’daki Türk toplumunun sadece dil haklarının değil aynı zamanda eğitim, siyasî temsil ve eşit temsil konularındaki hassasiyetlerin de detaylı şekilde görüşüldüğünü kaydetti. AGİT ÇALIŞMALARINA DEVAM EDECEK Milletvekili, AGİT Üsküp Misyonu tarafından 2019'dan bu yana geçen beş yıllık süreçte dil kullanımına ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlandığını ve 2025 yılında düzenlenecek uzman konferansında, bu raporun sonuçlarının değerlendirileceğini ve çözüm önerilerinin tartışılacağını ifade etti. Murat, AGİT Üsküp Misyonu tarafından Kuzey Makedonya Türklerinin haklarının düzenli olarak izlenmeye devam edileceğini bildirdi. Murat, “Milletvekiliniz olarak, Türk toplumumuzun haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalarımı kararlılıkla sürdüreceğimi bilgilerinize sunarım" değerlendirmesini yaptı. AGİT (OSCE) Üsküp Misyonu, Türk Toplumunun Dil Hakları İçin Somut Adımlar Atıyor. Milletvekiliniz olarak, Türk toplumumuzun haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalarımı kararlılıkla sürdüreceğimi bilgilerinize sunarım. pic.twitter.com/okQuzOKl5p — Salih MURAT (@SalihMurat66) December 23, 2024

Türkolog Iraz Gülbay: Herkes mutlaka Dîvân-u Lügati’t Türk okumalı Haber

Türkolog Iraz Gülbay: Herkes mutlaka Dîvân-u Lügati’t Türk okumalı

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Kırım Haber Ajansı (QHA), Instagram’da paylaştığı Türkçe kelimelerin etimolojileri hakkındaki videoları ile geniş bir takipçi kitlesi yakalayan Türkolog Iraz Gülbay ile Türk kültürü ve Türk dili hakkında söyleşi yaptı. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olan Gülbay, bir yıl önce Türk diline ilgisi olanlar için Instagram sayfası açtığını ve bu yönde içerik üretmeye başladığını belirtti. "Bir Dil Hiç İnsan" başlığıyla yeni bir içerik oluşturan Gülbay, savaş, kültürel etkileşim, göç veya asimilasyondan dolayı kaybolan veya kaybolmaya yüz tutmuş Türk dillerinin olduğunu söyledi. Gülbay, "Bunlardan biri, Hazarca. Hazar Denizi ile Kırım Yarımadasına kadar olan bölgede (Hazar İmparatorluğu devrinde) yaşayan insanlar günümüzde hiç konuşulmayan Hazarca diline hakimdi. Güney Mooğolistan'da konuşulan Dukaca ve Fu-yü Kırgızcası da kaybolmak üzere olan Türk dilleri arasında" dedi.  “BİR TÜRK HALKININ KENDİ ANA YURDUNDAN SÜRÜLMESİ ÇOK ÜZÜCÜ” QHA'nın, "SSCB'nin zorunlu göçüne maruz kalan Kırım Tatarları da dilini ve kültürünü başka ülkelerde korumaya çalışıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Bir Türk halkının anayurtlarından zorla göç ettirilmesi veya gitmek zorunda bırakılması elbette çok üzücü. Maalesef kültür asimilasyonu yaşıyorlar ancak kültürlerini koruma çabaları çok değerli" yorumunda bulundu.  Öte yandan Türk kültürüne değinen Gülbay, Albastı efsanesini ve ondan korunma yöntemlerini anlattı. Son olarak Gülbay, Kırım Haber Ajansı takipçileri için eski Uygur Türkçesinden bir kelimenin analizini yaptı. Gülbay, "etöz" kelimesinin vücut anlamına geldiğini ve sevdiği kelimeler arasında olduğunu söyledi. Ayrıca Kırım Tatarca'da eşlere söylenen "apakay" kelimesini çok sevdiğini dile getirdi. "BENCE HERKES DÎVÂN-U LÜGATİ'T TÜRK'Ü OKUMALI, ÇOK KIYMELİ BİR DEĞER" Gülbay, çalışırken kullandığı kaynakları şu şekilde sıraladı: "Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Hasan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Prof. Dr. Hatice Şirin, Eski Tğükçe ve Yeni Türkçeye dair tüm kitaplarını kullanıyorum. Kaşgarllı Mahmud, Dîvân-u Lügati't Türk. Bence herkes Dîvân-u Lügati't Türk'ü okumalı, çok kıymeli bir değer." Türk birliğine dikkat çeken Gülbay, "Kendi dilimizi ve kültürümüzü tanıtmaktan çok mutluyum. Bu şekilde de aslında kaybolmaya yüz tutmuş kelimeleri ve kültürleri tanıtmak beni çok mutlu ediyor. Bu yolda insanlardan olumlu geri dönüş almak çok değerli. Bu yüzden yaptığım işi seviyorum" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.