SON DAKİKA
Hava Durumu

#Yıldönümü

QHA - Kırım Haber Ajansı - Yıldönümü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yıldönümü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Milli Savunma Bakanlığından deprem belgeseli Haber

Milli Savunma Bakanlığından deprem belgeseli

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremleri konu alan bir belgesel hazırladı. MSB tarafından belgesel ilişkin açıklamada “6 Şubat depreminin ilk anından itibaren vatandaşlarımızın yardımına koşan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, devletimizin ilgili kurum ve kuruluşları ile koordineli olarak arama-kurtarma çalışmaları, yardımların bölgeye ulaştırılması ve asayişin sağlanması gibi önemli görevler gerçekleştirdi. Kahraman Mehmetçiklerimizin ve vatandaşlarımızın anlatımıyla hazırladığımız kısa belgeselde, depremin hemen ardından neler yaşandığını, ne tür çalışmalar yapıldığını izleyebilirsiniz” ifadelerine yer verildi.  6 Şubat depreminin ilk anından itibaren vatandaşlarımızın yardımına koşan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, devletimizin ilgili kurum ve kuruluşları ile koordineli olarak arama-kurtarma çalışmaları, yardımların bölgeye ulaştırılması ve asayişin sağlanması gibi önemli görevler… pic.twitter.com/KaxpCuy5O9 — T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) February 6, 2024 6 ŞUBAT KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİ'NİN ÜZERİNDEN 1 YIL GEÇTİ Türkiye'yi yasa boğan 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri'nin üzerinden tam 1 yıl geçti. 6 Şubat 2023'te saat 04.17’de meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremin ardından saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde ikinci deprem gerçekleşmiş, on bir ilde milyonlarca kişiyi etkileyen deprem on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Türkiye, depremde kaybettikleri yurttaşları anıyor.  6 ŞUBAT KAHRMANMARAŞ DEPREMLERİ Merkez üssü Pazarcık olan deprem, 6 Şubat 2023'te saat 04.17'de meydana geldi. 7.7 büyüklüğündeki deprem  Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Adana, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Diyarbakır, Elazığ ve Kilis olmak üzere 11 ili etkiledi. Henüz depremin acı sarsıntısını yüreklerinde yaşayan vatandaşlar, 13.24'te merkez üssü Elbistan olan ikinci bir depreme yakalandı. Depremin şiddeti bu kez 7.6 büyüklüğünde ölçüldü. Evlerine yeniden giren vatandaşlar burada depreme yakalanarak enkaz altında kaldı.  50 BİNİN ÜZERİNDE CAN KAYBI Depremin ardından 4. seviye alarm verildi ve uluslararası yardım çağrısı yapıldı. Başta Türk devletleri; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) olmak üzere Ukrayna, Bosna Hersek, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Japonya gibi toplamda 93 ülkeden destek geldi. Arama kurtarma çalışmaları için ekip gönderen ülkelerin yanı sıra Kırım Tatar diaporası ile Uygur Türklerinin Türkiye'deki diasporası çokça kıyafet ve yiyecek gibi insanî yardımlar için seferber oldu. Resmî verilere göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Türkiye'de 7 gün olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi ve Türkiye'nin dört bir yanından deprem için yardım kampanyaları başlatıldı. Hâlâ depremin acısını yüreklerinde hisseden vatandaşlar depremin 1. yıldönümünde hayatını kaybedenleri yad ediyor.

6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri'nin üzerinden 1 yıl geçti Haber

6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri'nin üzerinden 1 yıl geçti

Türkiye'yi yasa boğan 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri'nin üzerinden tam 1 yıl geçti. 6 Şubat 2023'te saat 04.17’de meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremin ardından saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde ikinci deprem gerçekleşmiş, on bir ilde milyonlarca kişiyi etkileyen deprem on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Türkiye, depremi ve depremde kaybettikleri yurttaşları anıyor. 6 ŞUBAT KAHRMANMARAŞ DEPREMLERİ Merkez üssü Pazarcık olan deprem, 6 Şubat 2023'te saat 04.17'de meydana geldi. 7.7 büyüklüğündeki deprem Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Adana, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Diyarbakır, Elazığ ve Kilis olmak üzere 11 ili etkiledi. Henüz depremin acı sarsıntısını yüreklerinde yaşayan vatandaşlar, 13.24'te merkez üssü Elbistan olan ikinci bir depreme yakalandı. Depremin şiddeti bu kez 7.6 büyüklüğünde ölçüldü. Evlerine yeniden giren vatandaşlar burada depreme yakalanarak enkaz altında kaldı.  50 BİNİN ÜZERİNDE CAN KAYBI Depremin ardından 4. seviye alarm verildi ve uluslararası yardım çağrısı yapıldı. Başta Türk devletleri; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) olmak üzere Ukrayna, Bosna Hersek, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Japonya gibi toplamda 93 ülkeden destek geldi. Arama kurtarma çalışmaları için ekip gönderen ülkelerin yanı sıra Kırım Tatar diaporası ile Uygur Türklerinin Türkiye'deki diasporası çokça kıyafet ve yiyecek gibi insanî yardımlar için seferber oldu. Resmî verilere göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Türkiye'de 7 gün olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi ve Türkiye'nin dört bir yanından deprem için yardım kampanyaları başlatıldı. Hâlâ depremin acısını yüreklerinde hisseden vatandaşlar depremin 1. yıldönümünde hayatını kaybedenleri yad ediyor.  DEPREM BÖLGELERİNDE EĞİTİME BİR GÜN SÜREYLE ARA VERİLDİ Bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığınca deprem bölgelerinde eğitime bir gün süreyle ara verildi. Ayrıca bugün deprem bölgelerinde hayatını kaybeden vatandaşlar için ülke genelinde 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Öte yandan depremzedeler bugün hayatını kaybeden yakınlarının kabrini ziyaret ediyor.

Ebulfez Elçibey vefatının yıldönümünde saygıyla anılıyor Haber

Ebulfez Elçibey vefatının yıldönümünde saygıyla anılıyor

Türk dünyasının ve Azerbaycan halkının unutulmaz lideri Ebulfez Elçibey’in vefatının 23’üncü yıl dönümü kaydediliyor. Müstakil Azerbaycan’ın mimarı ve Bağımsız Azerbaycan’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, her yıl olduğu gibi vefatının 23’üncü yıldönümünde de başta Türkiye ve dünyanın birçok yerinde düzenlenen etkinliklerle yad ediliyor. Elçibey, Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından, Azerbaycan’daki bağımsızlık mücadelesinin öncüleri arasında yer alırken 7 Haziran 1992’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilmişti. MİLLİYETÇİLİK SUÇUNDAN HAPİS YATTI Elçibey, 1957-1962 yılları arasında Azerbaycan Devlet Üniversitesi Doğu Dilleri Enstitüsü, Arapça bölümünde eğitimini tamamladı. Öğrencilik yıllarında Azerbaycan tarihini ve Azerbaycan devrim tarihini öğreten dernekler kurdu. 1963-1964 yılları arasında Mısır’da tercümanlık yaptı. 1970’lerde ise ülkesinin bağımsızlığı için çalışmaya başladı. Bu yüzden 1975’te “milliyetçilik suçu”ndan bir buçuk yıl hapis yattı. AZERBAYCAN HALK CEPHESİNİ KURDU Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinin içinde yer alan Elçibey, 1977’den itibaren, Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi’nde el yazmaları enstitüsünde görevini yürüttü. 1989’da Azerbaycan Halk Cephesi’ni kurdu ve başkan seçildi. ATATÜRK’ÜN ASKERİ EBULFEZ ELÇİBEY Asıl adı “Ebulfez Kadir Güloğlu Aliyev” olan Ebulfez Elçibey, Nahçıvan’ın Keleki kasabasında 1938 senesinde dünyaya geldi. 1970’li yıllarda, eski SSCB topraklarına dahil olan Azerbaycan’ın bağımsızlığı için mücadele etmeye başlayan Elçibey, 1976 senesinde Sovyetler Birliği’ne karşı propaganda yaptığı gerekçesiyle tutuklandıysa da 1978 senesinde şartlı olarak serbest bırakıldı. Aktif siyasi hayatına 1989 senesinde, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi’nin (AHCP) başına geçerek başlayan Elçibey, 1988-1989 seneleri arasında Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesi yolunda öncülük etti ve halkından büyük destek gördü. 1992’DE BAĞIMSIZ AZERBAYCAN’IN SEÇİLMİŞ İLK CUMHURBAŞKANI Elçibey, 1991’de SSCB’nin dağılması ile bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’ın 7 Haziran 1992’de demokratik yollarla seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. Ebulfez Elçibey, 7 Haziran 1992 tarihinde Ayaz Muttalibov’un kısa süren cumhurbaşkanlığının ardından, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanı oldu. Yaşamı boyunca, Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, bu yönde “Bütün Azerbaycan Yolunda” isimli bir kitap da çıkarttı. Elçibey, ömrü boyunca Türkiye ve Azerbaycan halklarının ve Türk coğrafyasının birliği yolunda mücadele eden abide bir şahsiyetti. Azerbaycan’da görevde olduğu sürece boyunca Rus ordusunun Azerbaycan’dan çıkartılması, milli para birimi, Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi gibi yeniliklere imza atmıştı. Türk dünyasının unutulmaz liderlerinden Elçibey, 22 Ağustos 2000’de tedavi gördüğü Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nde hayatını kaybetmişti. Azerbaycan bağımsızlığının mimarı ve eski Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’in eşi Halime Hatun Aliyeva da, 14 Haziran 2019 günü Türkiye’de yaşamını yitirmişti. CUMHURBAŞKANLIĞI GÖREVİ GASP EDİLDİ Elçibey’in görevden aldığı Suret Hüseynov, Azerbaycan’ın 2. büyük şehri Gence’de Haziran 1993’te ayaklanma başlattı. İsyan nedeniyle köyüne giden cumhurbaşkanı, 2 hafta sonra geri dönmeye çalışmasına rağmen şahsi koruması tarafından uçağı kurşunlandı ve Nahçıvan’dan çıkış yolu kapatıldı. Ardından 4 yıl Keleki’nin abluka altında olması nedeniyle oradan ayrılamamış ve 4 yıl 4 aydan sonra Bakü’ye gelebilmiştir. Bu olaylar sonucu cumhurbaşkanlığı yetkileri Haydar Aliyev’e devredildi. Ağustos 1993’te referandum ile Elçibey’in görevi resmen geri alındı ve Ekim ayındaki seçimlerde Haydar Aliyev yüzde 99 oyla cumhurbaşkanı seçildi. AZERBAYCAN İLE TÜRKİYE’NİN “BİR” OLMASINI İSTİYORDU Azerbaycan ile Türkiye’nin birleşmesini savunan ve kendi deyimiyle “Atatürk’ün esgeri” olan Elçibey, işgal altındaki Türk topraklarını birleştirme ülküsüne hayatını adamış bir önder ve liderdi. ELÇİBEY’İN, AZERBAYCAN’A KATTIKLARI Elçibey, bir yandan Rus ordusunun Azerbaycan’dan çıkarılması mücadelesinde öncülük ederken diğer yandan Azerbaycan’da milli paranın basılması, üniversiteye giriş sınavlarında test yönteminin uygulanması, Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi gibi atılımları gerçekleştirdi. Hayatını, Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadeye adayan Elçibey, bu yönde “Bütün Azerbaycan Yolunda” isimli bir kitaba imza attı. ANKARA GATA’DA HAYATA GÖZLERİNİ YUMDU Türklük üzerine yaptığı çalışmalar ile Türk dünyası üzerinde son derece saygı gören Elçibey, Türkiye’ye sık sık ziyarette bulundu. Elçibey, 22 Ağustos 2000’de tedavi gördüğü Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nde hayatını kaybetti. EBULFEZ ELÇİBEY KİMDİR? Ebulfez Elçibey, Türk dünyasının ve Azerbaycan halkının unutulmaz lideri olarak saygı ve değer görmeye devam ediyor. Mücadelesi, Türk dünyasına olan inancı, siyasi yaşamı ve bıraktığı eserleri ile Ebulfez Elçibey 20. yüzyılın en büyük devlet adamlarından ve ideologlarından biri. Elçibey, Azerbaycan’ın demokratik yolla seçilen ilk cumhurbaşkanıdır. Ebulfez Elçibey, 7 Haziran 1992 tarihinde Ayaz Muttalibov’un kısa süren cumhurbaşkanlığının ardından, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanı oldu. Yaşamı boyunca, Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, bu yönde “Bütün Azerbaycan Yolunda” isimli bir kitap da çıkarttı. Elçibey, ömrü boyunca Türkiye ve Azerbaycan halklarının ve Türk coğrafyasının birliği yolunda mücadele eden abide bir şahsiyetti. Ömrünü Türk dünyasının hür ve bağımsızlığına adayan Elçibey, bütün ömrünü Sovyet hakimiyeti altında bulunan halkların, istiklale ve hürriyete kavuşması için mücadele ile geçirdi. Azerbaycan’da görevde olduğu süre boyunca Rus ordusunun Azerbaycan’dan çıkartılması, milli para birimi, Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi gibi yeniliklere imza atmıştı. Türk dünyasının unutulmaz liderlerinden Elçibey, 22 Ağustos 2000’de tedavi gördüğü Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

TÜRKSOY’un kuruluşunun 30. yılı kutlandı Haber

TÜRKSOY’un kuruluşunun 30. yılı kutlandı

TÜRKSOY’un kuruluşunun 30. yılı Azerbaycan’ın Washington Büyükelçiliğinde kutlandı. Toplantıya, Azerbaycan Büyükelçisi Hazar İbrahim ev sahipliği yaptı. Kutlamaya, Kazakistan Büyükelçisi Yerzhan Ashikbayev, Kırgızistan Büyükelçisi Baktybek A. Amanbaev, Türkmenistan Büyükelçisi Meret B. Orazov, Türkiye Büyükelçisi Murat Mercan ve TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev başkanlığındaki TÜRKSOY heyeti katıldı. "BİRLİKTELİĞİMİZİ DÜNYAYA GÖSTERMENİN TAM ZAMANI" Kutlamanın açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Hazar İbrahim, 2023 yılının tüm Türk dünyası için önemli olduğunu belirterek, "TÜRKSOY’un 30. yılı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı. Şuşa'nın Türk Dünyası Kültür Başkenti olmasını ve Azerbaycan’ın Millî Lideri Haydar Aliyev’in doğumunun 100. yılını kutladığımız önemli bir zaman dilimi içerisindeyiz. Birlikteliğimizi dünyaya göstermenin tam zamanı" ifadelerini kullandı. DÜNYAYA UMUT OLAN BİRLİKTELİK TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev yaptığı açıklamada, Azerbaycan'ın Ermenistan'a karşı Karabağ Zaferi ile Türkiye'de yaşanan depremler gündemine değindi. Raev, "Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi ile tüm Türk dünyası mutlu oldu. Zaferin sevincini paylaştı. Türkiye’de yaşanan deprem felaketi sonrasında ise acımız birdi. Biz birlikteyiz diyerek desteğimizi paylaştık. İki farklı olay halklarımızı birbirine daha çok yakınlaştırdı. Bizleri kenetledi ve durum ne olursa olsun birbirimizin yanında olduğumuzu dünyaya gösterdi. Şimdi dünyaya umut olan bu birlikteliği daha fazla kişiye göstermenin zamanı" ifadelerini kullandı. İlk Türk işbirliği örgütü olan TÜRKSOY’un 30. yılı kapsamında düzenlenecek etkinliklerin, Türk kadim kültürünün daha geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı olacağını söyleyen Raev, aynı zamanda Türk diasporasının birbiri ile etkileşimi artırmayı amaçladıklarını kaydetti.

Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi'nin yazarı Prof. Dr. Osman Turan'ın vefat yıl dönümü Haber

Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi'nin yazarı Prof. Dr. Osman Turan'ın vefat yıl dönümü

Osman Turan, 1914 yılında Trabzon'un Aydıntepe köyünde dünyaya geldi. Ailesi, Van'dan Trabzon'a iskan edilen Kurdoğulları aşiretine mensuptur. Babası I. Dünya Savaşı'nda şehit düşmüş, aile Çaykara'ya taşınmak zorunda kalmıştır. Osman Turan, ilk eğitimini Çaykara'da, lise eğitimini ise Trabzon ve Ankara'da almıştır. Turan, 1940 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Kürsüsü'nden mezun olmuştur. Osman Turan'ın çalışkanlığından etkilenen Fuad Köprülü, onu kürsüsüne doktora öğrencisi olarak aldı. Köprülü ile hazırlıklarının ardından, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarih alanında yapılan ilk doktorasını teslim etti. 1942 yılında  Ortaçağ Türk-İslâm Tarihi Kürsüsüne asistan olarak atandı. Bu tarihten itibaren araştırmalarını genişleten Turan Farsça, Arapça ve Fransızca kaynaklardan araştırmalar yapmaya başlamıştır. 1944 yılında Nihal Atsız ile temasından ötürü açığa alınan Turan, aynı yıl görevine geri döndü. 1940'ların sonunda Fransa ve İngiltere'de araştırmalarda bulundu. Yaptığı araştırmaların neticelerini UNESCO konferanslarında bildirdi ve bu dönem bilim dünyasının dikkatini üzerinde topladı. 1949 yılında TTK tarafından asli üye olarak seçilirken, iki sene sonra da profesör ünvanını aldı.  Osman Turan, 1954 yılında hocası Fuad Köprülü'nün de bulunduğu Demokrat Parti'nin Trabzon milletvekili olarak siyasete atıldı. Bu sırada fakültedeki görevini bırakmış olsa da yazılar kaleme almaya devam etti. Turan, 1959 yılında Türk Ocağı Genel Başkanı seçildi. Adalet Partisi ile çalışmaya başlayan Turan, siyasi yaklaşımlarını eleştiren bir yazı yüzünden partiden ihraç edildi. Bunun sonucunda Osman Turan, Milliyetçi Hareket Partisine katıldı. 1966 yılında tekrar Türk Ocağı Genel Başkanı seçilen Turan, 1973 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Geçirdiği beyin kanaması sonucunda 17 Ocak 1978'de hayata gözlerini yumdu. Osman Turan, çalışmalarının büyük bir kısmını hocası Fuad Köprülü'den etkilenerek Anadolu Selçuklularının tarihine ayırdı. Ona göre Türk tarihi bir devamlılık sağlamıştır. Tarihçiliğinde, Orta Asya'dan Anadolu'ya kültürün takviye edilerek korunduğunu düşünmektedir. Osman Turan'ın "Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi" eseri, ilmi açıdan en bilinen eserdir. OSMAN TURAN’IN HAYATI VE ESERLERİ 27 Mayıs 1960 ihtilâlinde tutuklanarak yaklaşık on altı ay hapis yattı ve ihtilâl mahkemesinde yargılandıktan sonra beraat etti. Fakültedeki görevine dönmek istediyse de fakülte yönetimi bu isteğini geri çevirdi (29 Haziran 1962). Böylece Osman Turan’la fakülte yönetimi arasında kıyasıya bir hukuk mücadelesi başladı. Her defasında mahkemeyi kazanmasına rağmen fakülte yönetimi hukukun kararlarına direndi. Bunun üzerine bir kere daha siyaset meydanına çıkmak zorunda kaldı. Adalet Partisi’ne giren Osman Turan, bu partinin 1964’te yapılan kongresinde teşkilâttan sorumlu genel başkan yardımcısı, 1965 genel seçimlerinde Trabzon milletvekili seçildi. Fakat Adalet Partisi’nin siyasetine de ayak uyduramadı; Yeni İstanbul gazetesinde yazdığı başmakalelerle partinin genel başkanını rahatsız etti ve 1967’de partiden ihraç edildi. Osman Turan, Milliyetçi Hareket Partisi’nde siyasete devam etmeye karar verdi. 1969’da bir defa daha fakültedeki görevine dönmek istediyse de boş kadro bulunmadığı gerekçesiyle isteği reddedildi. Bunun üzerine emekliye ayrılıp meslek hayatına fiilen son verdi (Mayıs 1972). 1966’da tekrar Türk Ocağı genel başkanlığına seçildi ve bu görevi 1973 yılına kadar sürdürdü. Bu dönemde Türk Yurdu dergisi Osman Turan’ın gayretleriyle Türk fikir ve kültür hayatına önemli katkılarda bulundu. Osman Turan emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşti. 1974’te Türk Tarih Kurumu, Osman Turan’ı aslî üyelikten çıkardı. Türk Tarih Kurumu’nun bu kararı Osman Turan’ı çok etkiledi. Kurumun bu davranışı aynı zamanda Türk tarih ilmine vurulmuş ağır bir darbe şeklinde değerlendirildi. Emeklilik dönemini Selçuklu İktisat Tarihi adlı kitabını yazmakla geçirdi, ancak çalışmayı tamamlayamadı. Geçirdiği beyin kanaması sonucunda 17 Ocak 1978’de vefat eden Osman Turan, Osmanlı hânedanından Satıa Hanımefendi ile evliydi. Osman Turan özel hayatında ve sosyal ilişkilerinde mütevazi ve kibar bir insandı. Ancak ilmî ve fikrî tartışmalarda son derece kararlı ve ödün vermez bir tutum sergilemiş, siyasette ise iddialı olmamıştır. Osman Turan’ın yayınlarını ilmî ve fikrî olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu çalışmalar birbirinden tamamen farklı özellikler taşımakla birlikte birbirini destekler ve tamamlar niteliktedir. Turan, geniş yorumlarıyla tarihe dair yazılarını kuru birer bilgi olmaktan çıkardığı gibi ilmî çalışmalar sonucunda elde ettiği bilgileri de memleket meselelerinin aydınlatılmasındaki fikirlerine dayanak yaparak değerlendirmiştir. Doçentliğinden sonra M. Fuad Köprülü’nün “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları” adlı makalesinden (TTK Belleten, XXVII [1943], s. 379-522) etkilenip çalışmalarının büyük kısmını Anadolu Selçukluları’na ayırmıştır. Osman Turan, yine M. Fuad Köprülü gibi Türk millî kültürünün temellerinin Orta Asya’da atıldığına ve İslâmî dönemde yeni unsurlarla takviye edilip korunduğuna, bu kültürün devamlılığına inanmış bir tarihçiydi. Bu devamlılığı özellikle “Le droit terrien sous les seljoukides de Turquie” adlı bildirisinde, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi adlı eserinde ve İslâm Ansiklopedisi’ne yazdığı “İktâ” maddesinde açık biçimde ortaya koymuştur. Ancak hem kendisinin hem Köprülü’nün Türkler’de Batı tarzında bir feodalizmin bulunduğuna dair görüşleri Fransız bilim adamı Claude Cahen tarafından kabul edilmemiştir. Osman Turan, eserlerinde genellikle siyasî ve askerî olayların tesbiti ve tasvirini yapmışsa da bazı tarihî olguları tahlil etmekten geri durmamıştır. Meselâ Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesi ile Moğol istilâsının İslâm medeniyeti üzerindeki etkileri gibi önemli olayları hep analitik bir yöntemle incelemiştir. Olayların sebep ve sonuçlarını belirlerken daima çok sebeplilik ilkesini benimsemiş, bilhassa maddî ve mânevî âmillere eşit derecede önem vermiştir. Osman Turan

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.