SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yunanistan

QHA - Kırım Haber Ajansı - Yunanistan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yunanistan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fransa, Rus tehdidine karşı 25 yıl sonra askerlik uygulamasına dönüyor Haber

Fransa, Rus tehdidine karşı 25 yıl sonra askerlik uygulamasına dönüyor

Fransa, Rusya ile olası bir çatışma endişesinin artması nedeniyle 25 yıl önce kaldırdığı askerlik hizmetini sınırlı bir biçimini yeniden başlatacak. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un duyurduğu yeni planda, genç kadın ve erkekler gönüllü olarak 10 aylık ücretli askerî eğitim alacak. Programın gelecek yazdan itibaren aşamalı şekilde uygulanmaya başlayacağı belirtilirken öncelikle 18 ve 19 yaşındakiler programa alınacak ve aylık en az 800 avro ödeme yapılacak. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Grenoble yakınlarındaki bir piyade üssünde yaptığı açıklamada, “Tehlikeden kaçınmanın tek yolu ona hazırlanmaktır. Kendimizi savunmak, hazır olmak ve saygı görmek için ulusu harekete geçirmeliyiz” dedi. Bu hizmetin “gençliğe duyulan güvenin bir göstergesi” olduğunu söyledi. Uygulamanın ilk aşamada 2026’da 3 bin genci kapsayacağı, 2035’e kadar bu sayının 50 bine yükselmesinin planlandığı duyuruldu. Fransa’nın hâlihazırda 200 bin asker ve 47 bin yedek personeli bulunuyor. Yeni düzenleme ile profesyonel asker, yedekler ve gönüllülerden oluşan üç aşamalı bir yapı hedefleniyor. ÇEYREK ASIR SONRA YENİDEN Fransa’da zorunlu askerlik 1996’da dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından kaldırılmış ve 2001’de tamamen sonlandırılmıştı. AVRUPA’DA BENZER UYGULAMALAR YAYGINLAŞIYOR Rusya’nın agresif politikaları nedeniyle askeri kuvvetlerini güçlendirmeye çalışan birçok Avrupa ülkesi, son dönemde farklı modellerde askerlik programları yürürlüğe koydu. Belçika ve Hollanda gönüllü askerlik başlatırken, Almanya benzer bir plan üzerinde çalışıyor. Litvanya ve Letonya’da kura sistemine dayalı zorunlu askerlik uygulanıyor. İsveç’in NATO’ya katılmasının ardından 9-15 aylık askeri hizmet sistemi yeniden başlatıldı. Finlandiya ve Yunanistan ise askerliği hiç kaldırmadı. Belçika Savunma Bakanlığı bu ay 17 yaşındakilere gönüllü askerlik için ayda yaklaşık 2 bin avro teklif içeren mektuplar gönderdi. Fransa genelinde yapılan son kamuoyu araştırması, halkın yüzde 73’ünün gönüllü askerliği desteklediğini gösterdi.

Türkiye'den o ülkenin DMP haritasına sert tepki: Yunanistan'ın meşru kılma çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm Haber

Türkiye'den o ülkenin DMP haritasına sert tepki: Yunanistan'ın meşru kılma çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Avrupa Komisyonunun Deniz Mekansal Planlama (DMP) Platformu'nda güncelenen Türkiye'nin deniz yetki alanlarının ihlâl edildiği Yunan DMP haritasına tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından bugün tepkisini dile getiren Sözcü Keçeli, Türkiye'nin DMP çalışmalarını yakından takip ettiğini belirterek, "Ülkemiz 16 Nisan 2025 tarihinde millî DMP’sini ilan etmiş ve 12 Haziran 2025 tarihinde UNESCO Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu’na bildirmiştir. Avrupa Komisyonu DMP Platformu’nun internet sitesinde yer alan, Ege Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını ihlâl eden Yunan DMP haritasının, 'yetkili Yunanistan makamlarına' atıfla güncellendiği görülmüştür." bilgisini verdi. Yunanistan'ın uluslararası deniz hukukunun temel ilkelerini yok saymaya devam ettiğini vurgulayan Keçeli, "Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de resmen ilan etmediği münhasır ekonomik bölgeyi (MEB) DMP haritasını araçsallaştırarak AB üzerinden kabul ettirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır." yorumunda bulundu. "YUNANİSTAN'IN BU MEŞRU KILMA ÇABALARI ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI TEK TARAFLI ADIMLARDIR" Keçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu "gayrihukuki oldu bitti girişimini" reddettiğinin altını çizdi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığını dış sınırlarına dair hukuki pozisyoununu 18 Mart 2020'de BM'ye bildirdiğini anımsatan Keçeli, "Bu bakımdan, Yunan DMP haritasında görselleştirilen Doğu Akdeniz’deki sözde MEB, Türk kıta sahanlığı içerisinde yer almaktadır. Yunanistan’ın bu MEB tasavvurları ve komşularıyla sınırlandırmadığı kıta sahanlığının dış sınırlarını DMP haritasına dercetmek suretiyle meşru kılma çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm ve uluslararası hukuka aykırı tek taraflı adımlardır." ifadelerini kullandı. AB’nin Deniz Mekansal Planlama Platformu’nda Kayıtlı Yunan Deniz Mekansal Planlama Haritası Hakkında: Türkiye, BM’nin ilgili organlarının tavsiyeleri doğrultusunda yürütülen Deniz Mekansal Planlama (DMP) çalışmalarını yakından takip etmektedir. Bilindiği üzere, ülkemiz 16 Nisan… — Öncü Keçeli | Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü (@SpoxTR_MFA) November 21, 2025

NATO’dan Yunanistan’a düzeltme: “ORION-25 tatbikatında yer almadık” Haber

NATO’dan Yunanistan’a düzeltme: “ORION-25 tatbikatında yer almadık”

NATO Özel Harekât Kuvvetleri Komutanlığı (SOFCOM), Yunanistan Genelkurmay Başkanlığının sosyal medyada kendilerini etiketlemesinin ardından, Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ortak tatbikatı olan ORION-25’e katılmadıklarını duyurdu. SOFCOM, Yunanistan Genelkurmay Başkanlığının GKRY ile yürüttüğü ortak tatbikata dair paylaşımında kendilerini etiketlemesine ilişkin Anadolu Ajansına (AA) yazılı açıklama yaptı. NATO TATBİKATA KATILMADI Açıklamada, "SOFCOM, ORION-25 tatbikatına katılmamıştır. Müttefik ülkeler zaman zaman SOFCOM'un ittifak genelindeki faaliyetlerini öne çıkarmak amacıyla sosyal medyada SOFCOM’u etiketleyebilmektedir. Bu tür etiketlemeler SOFCOM'un söz konusu faaliyete katılımı anlamına gelmez." ifadelerine yer verildi. Benzer şekilde SOFCOM'un da görünürlüğü artırmak ve NATO'nun caydırıcılık mesajlarını pekiştirmek amacıyla üye ülkelerin faaliyetlerini paylaşabildiği ya da etiketleyebildiği aktarılan açıklamada, "Bu özel durumda, ORION-25 tatbikatına atıfta bulunan bir paylaşım, SOFCOM'un Facebook sayfasında yanlışlıkla yayımlanmış ve daha sonra kaldırılmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu. YUNANİSTAN İDDİA ETMİŞTİ Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı, GKRY ile yürüttüğü ortak tatbikat ORION-25'le ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımında SOFCOM'u da etiketlemişti. SOFCOM ise tatbikata ilişkin sosyal medya hesabında fotoğraflar paylaşmıştı. Daha sonra sitedeki fotoğraflar kaldırılmıştı.

ABTTF'den Yunan Bakan Yardımcısına çifte standart tepkisi Haber

ABTTF'den Yunan Bakan Yardımcısına çifte standart tepkisi

Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Haris Theoharis, Arnavutluk'un Yukarı Pogoni bölgesindeki yol ağının iyileştirme projesinin açılış töreninde Arnavutluk'ta yaşayan Yunan azınlığın iki ülke arasında "değerli ve canlı bir dostluk ve iş birliği bağı" oluşturduğunu söyledi. Bakan Yardımcısı Theoharis, Yunanistan’ın bu azınlığın Arnavut toplumunun ayrılmaz bir parçası olarak her iki ülkenin refahına ve kalkınmasına katkı sunmasını arzuladığını da dile getirdi. Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) söz konusu açıklamaların ardından Theoharis'e tepki göstererek Yunanistan hükûmetinin kendi ülke sınırları içidneki Batı Trakya Türk azınlığa aynı hassasiyeti göstermediğini, çifte standart uyguladığını belirtti. ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu yazılı açıklamasında, Yunanistan’ın Arnavutluk’tan Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde azınlık haklarının korunmasını talep ettiğini ancak aynı hakları ülke içindeki Batı Trakya Türk toplumuna tanımadığının altını çizdi. Habipoğlu yaptığı eleştiride, "Ülkemiz Yunanistan’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı Haris Theoharis’ın Arnavutluk’taki Yunan azınlığının haklarını gözetmesi gayet doğal ve anlaşılır. Ancak ülkemizin aynı hassasiyeti Yunan vatandaşı olan Batı Trakya Türk toplumu için de göstermesini beklerdik. Ülkemiz AB’ye katılım sürecindeki Arnavutluk’tan Yunan azınlığının haklarının tam güvence altına alınmasını istiyor ama 1981’den beri AB’nin bir üyesi olarak toplumumuzun hak ve özgürlüklerini sistematik bir şekilde ihlâl ediyor." ifadelerini kullandı. Yunanistan'ın Türk azınlığının Lozan Anlaşması'nda elde ettiği haklarını hiçe saydığına, Türk adı geçen dernekleri kapattığına işaret eden Habipoğlu, "İnsan ve azınlık haklarında çifte standart olmaz ama ülkemiz yıllardır bunu yapıyor." dedi. Yunanistan'ın Arnavutluk'un AB'ye giriş sürecine şart koştuğunu belirten Habipoğlu, "Millî azınlıklara saygı gösterilmesi ve korunmasını içeren Kopenhag Kriterleri’nin sadece AB’ye aday ülkeler için değil AB’nin mevcut üyeleri ve dolayısıyla kendisi için de geçerli olduğunu ne zaman idrak edecek?" diyerek tepki gösterdi.

ABD yaptırımları Rus petrolü taşıyan Yunan tankerlerini kaçırdı! Haber

ABD yaptırımları Rus petrolü taşıyan Yunan tankerlerini kaçırdı!

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Rusya’ya yönelik yeni yaptırımları sonrası Yunanistan merkezli tanker şirketleri Rus petrolü taşımacılığından çekildi. Reuters haber ajansının gündemede taşıdığı habere göre Yunanistan merkezli tanker şirketleri, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlarının ardından Rus petrolü taşımayı durdurdu. Konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklar, ajansa yaptıkları açıklamada Ural petrolü sevkiyatının artık büyük oranda “gölge filo” olarak adlandırılan tankerlerce yapıldığını bildirdi. Bu gelişme, navlun fiyatlarının da yükselmesine neden oldu. Primorsk ve Ust-Luga limanlarından Hindistan’a yapılan bir sevkiyatın maliyeti 8 milyon doları aşarken, bazı taşımacıların sefer başına 10 milyon dolara kadar fiyat talep etmeye başladığı öğrenildi. EN DÜŞÜK SEVİYEYE GERİLEDİ Bununla birlikte Brookings Enstitüsünün verilerine göre; Yunan gemi sahiplerinin daha önce Rusya’nın batı limanlarından ihraç edilen petrolün yaklaşık üçte birini taşıdığını gösteriyordu. Öte yandan, bu yıl her ay 10 ile 20 milyon varil Rus petrolü taşıyan Yunan tankerlerinin payı, ekim sonunda en düşük seviyesine geriledi. ABD’DEN KREMLİN’İN SAVAŞ FONUNA DARBE! ABD Başkanı Donald Trump, 22 Ekim'de Rusya'nın en büyük petrol şirketleri Lukoil ve Rosneft'e (ROSN.MM) Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sonlandırmaya yönelik barış sürecine ciddi bir taahhüt göstermemesi nedeniyle yaptırımlar uyguladı. Bununla birlikte 15 Ekim'de Birleşik Krallık, Lukoil ve Rosneft'in yanı sıra, çoğunluğu mülkiyeti belirsiz, eski tankerlerden oluşan 44 adet gölge filo tankerini hedef aldı. Bu hamleyi, enerji yaptırımlarını sıkılaştırmak ve Kremlin gelirlerini kısmak için yeni bir girişim olarak nitelendirdi. Avrupa Birliği (AB) ise 19. yaptırım paketi ile gölge filoya ait 117 tankeri daha kara listeye aldı ve böylece yaptırım kapsamındaki gemi sayısı 558’e yükseldi.

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman: Türkiye adanın tamamının garantörüdür Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman: Türkiye adanın tamamının garantörüdür

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nde düzenlenen devir teslim töreni sonrası yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin Kıbrıs'ın tamamında garantör olduğunu vurguladı. Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti evet, adanın tamamının garantörüdür, böyle olacak. Bugünkü koşullarda bu daha da önemli hale geldi. Çünkü kendimizi güvende hissetmemiz günden güne zorlaşıyor.” dedi. “SEÇİMİN KAZANANI HALKIMIZDIR, AYRIŞMAYA İZİN VERMEM” Kıbrıs Türk halkının demokrasi kültürüne dikkat çeken Erhürman, “Mecliste hararetli tartışmalar yaşanır ama dışarıda kahve içilir, sohbet edilir. Bu halkın derin bir hoşgörüsü var” ifadelerini kullandı. Seçim sonuçlarına ilişkin ise “Bu seçimin kaybedeni yok. Kıbrıs Türk halkı kazandı, çocuklarımız kazandı, kardeşliğimiz kazandı” diyerek toplumsal birlik mesajı verdi. SİYASİ EŞİTLİK VURGUSU: “MÜZAKERE DEĞİL, TAAHHÜT OLMALI” Kıbrıs müzakerelerine dair en net mesajını “siyasi eşitlik” konusunda veren Erhürman, “Bu benim yaşamsal kırmızı çizgimdir. BM Güvenlik Konseyi kararında yazan bir şeyi Rum liderle müzakere etmem. Bu pazarlık konusu olamaz.” ifadelerini kullandı. Crans-Montana sürecine atıf yapan Erhürman, Rum liderliğin siyasi eşitliği halkına anlatamadığını söyleyerek masadan çekildiğini hatırlattı. “BM KENDİ SÖZLERİNE SAHİP ÇIKSIN” BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Crans-Montana sonrası yaptığı “müzakere süreci olacaksa zaman sınırlaması olacak” açıklamasına dikkat çeken Erhürman, “BM bu söze sahip çıkmalı. Kıbrıs Türk halkının artık 5-6 yıl daha beklemeye tahammülü yok” dedi. ANNANCI ÇİZGİ: İZOLASYONLARA SON VERİLMESİ ÇAĞRISI Erhürman, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın raporuna atıfta bulunarak, “Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ iradesinden sonra üzerlerindeki izolasyonların hiçbir meşru gerekçesi kalmamıştır” ifadelerini hatırlattı. Bu raporun BM Güvenlik Konseyine gitmemesi nedeniyle izolasyonların sürdüğünü belirten Erhürman, “Bu kez baştan taahhüt istiyoruz” dedi. “GÖRÜŞME MASASI” ÖNERİSİ: TEKNİK BAŞLIKLAR ELE ALINABİLİR Kapsamlı çözüm müzakerelerinin tıkanması durumunda “görüşme masası” önerisini dile getiren Erhürman, bu masada Yeşil Hat Tüzüğü, geçiş noktaları, karma evliliklerden doğan çocukların AB vatandaşlığı gibi teknik başlıkların ele alınabileceğini söyledi. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ADANIN TAMAMININ GARANTÖRÜDÜR" Erhürman, özellikle son 2 yıldır Güney Rum kesiminde, yabancı devletlerin askeri varlığını artırmasından kaynaklı şartlara ve bu bağlamda Türkiye'nin önemine işaret ederek, şunları söyledi: "İsrail'in güneye geldiği, ABD'nin güneye geldiği, Fransa'nın geldiği, Avrupa Birliği zaten orada, İngilizlerin zaten egemen üsleri var. Bütün bunlar varken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Ada'nın tamamı üzerindeki garantörlüğünü herhalde tartışmaya açmayı düşünmüyordur (GKRY Lideri Nikos) Hristodulis diye düşünüyorum ben kendi adıma. Çünkü anlamlı değil artık bu noktadan sonra bu konu. Kesinlikle konuşulabilir bir konu değil. Türkiye Cumhuriyeti, evet, Ada'nın tamamının garantörüdür, böyle olacak ve bugünkü koşullarda daha da önemli hale geldi. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz daha da güçleşiyor günden güne. Sonuçta İsrail, Gazze'de çocukları öldürüyordu. O sırada Baf Hava Üssü, İsrail'e imtiyazlı olarak kullanım hakkı noktasına geldi. Sonra İsrail döndü, İran'a saldırdı. İran'da dedi ki 'İsrail'e sadece size füze atmayacağız. Nerede üs kullanıyorsanız, oraya da füze atacağız.' Üs burada (GKRY) Baf Üssü. Ve Kıbrıs Türk tarafında, biz 1974'ten sonra ilk defa KKTC'de sığınaklar nerede diye bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi. Yani hiçbir şekilde dahil olmadığımız, hiçbir şekilde irademizin olmadığı bir kararın. Bize içinde olmadığımız bir şeyin bedelini ödeme riski ile karşı karşıya kaldık." KKTC Cumhurbaşkanı, GKRY lideri Nikos Hristodulidis'in İsrail ile ilgili aldığı kararlarda, Kıbrıs Türk tarafının iradesinin bulunmadığını kaydederek, "Garantör ülke Türkiye, bütün Kıbrıs Adası'nın garantörüdür. Dolayısıyla, Baf kenti aslında Türkiye'nin yetki alanının dışında falan değil. Güneyde olması, Türkiye'yi yetkisiz kılmıyor. Konuşmamda da söylediğim gibi; (GKRY) hem bizi bypass ediyor, biz yokmuşuz gibi davranıyor, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlük yetkilerini, yetkileri yokmuş gibi davranıyor ve dönüyor aldığı kararlarda bizi yaşamsal riske sokuyor. Bunlar kabul edemeyeceğim şeyler." ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİMİZ ÇOK ÖZELDİR" Erhürman, seçim kampanyası boyunca müzakerelerin Türkiye ile istişare etmeden yürütülmeyeceğine dair mesajlar verdiğini anımsatarak, ilk ziyaretini KKTC'de yerleşik bir devlet geleneği olarak Türkiye'ye yapacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bugün KKTC ile ilgili yaptığı açıklamalarla yemin törenine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın katıldığına dikkati çeken Erhürman, şöyle devam etti: Kampanyam boyunca gittiğim her yerde, her mitingde ifade ettiğim üzere; bugüne kadarki hiçbir cumhurbaşkanımız, hiçbir müzakere sürecini Türkiye ile istişare etmeksizin yürütmedi. Tek bir örneği yoktur. Ben de başbakanken Türkiye ile her konuda istişare içerisinde çalıştım. Dolayısıyla seçim boyunca hep söyledim. Müzakereler başlayacaksa veya yürüyecekse, bütün bunlar her zaman Türkiye ile istişare içerisinde yapılır. Başka türlüsü zaten mümkün değildir. Hepsini bir tarafa bırakın, Türkiye Cumhuriyeti bizim kardeş ülkemizdir, çok özel ilişkilerimiz var. Başka hiçbir iki devletin ilişkisine benzemez bizim Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkimiz. Türkiye ile ilişkimiz çok özeldir. Ama artı Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs'ta garantör devlettir zaten. Erhürman, KKTC ile Türkiye ilişkilerinin gelecek dönemde daha da ileriye taşınacağını vurgulayarak, "Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeksizin ne müzakere, ne Kıbrıs sorunuyla ilgili herhangi bir hamle, ne dış politikada herhangi bir hamle, bugüne kadar yapılmadığı gibi bundan sonra da yapılmayacak. Artı Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerin çok daha iyi bir seviyeye gelmesi de benim kendime özel olarak görev bildiğim, misyon bildiğim bir şeydir." diye konuştu. "GKRY'DEKİ YABANCI ASKERİ VARLIK ENDİŞE VERİCİ" Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki (GKRY) başta İsrail olmak üzere yabancı askeri yapılanmanın sadece KKTC için değil Rum halkı için de endişe verici olduğunu söyleyen Erhürman, İngiliz üslerinin İran tarafından vurulma riski ortaya çıktığında hem KKTC'de hem de Güney Kıbrıs'ta 1974 sonrası ilk defa sığınak sorma ihtiyacı hissettiklerini, GKRY'deki yabancı askeri varlığının artışının endişe verici olduğunu ifade etti. GKRY lideri Nikos Hristodulidis'in, kendince Türkiye'ye karşı denge kurmak üzere bazı devletleri Kıbrıs'a çektiğini aktaran Erhürman, bu güç dengesini Hristodulidis'in kendi ordusu, silahı ve gücü ile değil başka devletler aracılığı ile kurmak istediğini vurguladı. Hristodulidis'in yürüttüğü sürecinin farklı yerlere kaydığını belirten Erhürman, şunları söyledi: "Türkiye'ye karşı güç dengesi kuracağım düşüncesiyle "büyük abiler" oraya gelirse, siz bileceksiniz ki bu büyük abiler girdikleri hiçbir coğrafyadan bugüne kadar çıkmadılar. Hiçbir coğrafyada da kimsenin arkasında durmadılar. Öne geçtiler. Siz arkaya düşeceksiniz ve dolayısıyla kendi iç yönetiminiz açısından da sıkıntı yaşayacağınız gibi güvenlik açısından da siz de sıkıntı yaşayacaksınız." Erhürman, GKRY'nin Hindistan'ı dahi Ada'ya getirmeye çalıştığını aktararak, "O dönemde, İran'ın sadece İsrail ile yetinmeyip üslerin olduğu yerleri vuracağını söylediğinde, biz bile sığınakları tartışmaya başladık. Aslında bu yaklaşım (GKRY'nin yaklaşımı), Ada'yı güvenli olmayan bir yere dönüştüren yaklaşım. Biz Kıbrıslı Türkler olarak dediğim gibi; Türkiye'nin garantörlüğünde kendimizi daha güvende hissetme noktasında durabiliriz. Ama Güney'deki Rumlar, kendilerini nasıl daha güvende hissedecekler onu bilmem?" diye konuştu. "Biz yokmuşuz gibi davranmaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder" KKTC Cumhurbaşkanı, son zamanlarda gündeme gelen, Güney Kıbrıs-İsrail ve Yunanistan arasında kurulması düşünülen elektrik bağlantısı projesinin (Great Sea Interconnector) güzergahını da eleştirerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Elektrik bağlantısını, Güney Kıbrıs, İsrail, Yunanistan arasında kurmayı düşüneceksiniz. Neden? 'Türkiye dışarıda kalsın' diye. Halbuki fizibilite olarak baktığınızda en yakın coğrafya Türkiye. Buradaki mantıklı proje Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan. Ama siz sırf Türkiye'yi siyasi sebeplerle dışarıda bırakmak adına dönüyorsunuz hattı yüzlerce kilometre öteden Yunanistan'a bağlanmayı düşünüyorsunuz. Bu ekonomik değil, makul değil. Ama siyaseten bunu tercih ediyorsunuz. Şimdi böyle yaklaşımları sergilediğiniz müddetçe bu bölgede kalıcı barış, kalıcı istikrar sağlamak da çok kolay değil." Erhürman, siyasi yaklaşımlarla gerçeklerden uzaklaşmamak gerektiğine dikkati çekerek, "Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bu bölgede görmezden gelinemez. Biz hep vardık. Bugün de varız. Yarın da var olacağız. Biz yokmuşuz gibi davranmaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder." dedi.

FUEN, Yunanistan'ın Türk azınlığına yönelik insan hakları ihlâllerini raporladı Haber

FUEN, Yunanistan'ın Türk azınlığına yönelik insan hakları ihlâllerini raporladı

Avrupa Milletleri Federal Birliği (FUEN) Yunanistan'ın Batı Trakya Türk toplumu, Rodos ve İstanköy Türklerine yönelik insan hakları ihlâllerini gündeme taşıyan bir analiz yayımladı. FUEN tarafından oluşturulan Avrupa'daki Türklerin yaşadığı insan hakları ihlâllerini ele alan "MinorityMonitor.eu" platformunda Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) ve Rodos, İstanköy ve Oniki Adalar Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneğinin (ROİSDER) 2013-2024 yılları arasında kayda geçtiği 18 kararın değerlendirilmesi hakkında rapor hazırladı. Yunanistan'ın Batı Trakya'daki insan hakları ihlâlleri ise şu şekilde sıralandı: "Atina 2020: Türk Azınlığına Casus Denildi", "İskeçe: Türk Azınlık Örgütünün Kaydının Reddedilmesi", "Müslüman Türk Toplumunun Dini Liderinin Seçmesinin Engellenmesi", "Komotini 2020: Batı Trakyalı Bir Türk Tarafından Yaptırılan Çeşmeye Saldırı" ve "Yunanistan'ın Müslüman Türk Toplumuna Yönelik Ayrımcılık Yapması, Ayrıca İç Din İşlerinde Özerklik Haklarının Ellerinden Alınması" Böylelikle Yunanistan'daki Türk azınlığın Lozan Anlaşması kapsamında elde ettiği kimlik, dini değer, örgütlenme ve eğitim gibi haklarının elinden alındığı bir kez daha kanıtlandı. FUEN, Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türk toplumunun karşı karşıya kaldığı sistematik hak ihlâllerine dikkat çekerek Yunanistan’ı uluslararası sözleşmelere uygun davranmaya çağırıyor.

Batı Trakya Türkleri AGİT İnsani Boyut Konferansı’nda Haber

Batı Trakya Türkleri AGİT İnsani Boyut Konferansı’nda

Batı Trakya Türk toplumunu temsilen Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) ve Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD), 6-17 Ekim 2025 tarihlerinde Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) İnsani Boyut Konferansı’na katıldı. AGİT Finlandiya Dönem Başkanlığı tarafından AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisinin (ODIHR) desteğiyle düzenlenen, AGİT bölgesindeki insan hakları ve temel özgürlüklerin durumunun ele alındığı ve Helsinki Nihai Senedi’nin 50. yıl dönümünün kutlandığı on günlük konferansta Batı Trakya Türk toplumunu ABTTF’den K. Engin Soyyılmaz ve BTAYTD’den Kerem Abdurahimoğlu temsil etti. AGİT’in 57 katılımcı Devleti, AGİT kurumları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı konferansın 13 Ekim’deki ulusal azınlıklara mensup kişilerin hakları da dahil olmak üzere hoşgörü ve ayrımcılık yapmama temalı oturumunda konuşan ABTTF, 1923 Lozan Antlaşması ile statüsü ve hakları tanımlanan Batı Trakya Türk toplumunun isminde ‘‘Türk’’ kelimesi geçen derneklerinin o tarihten sonra yaklaşık 50 yıl boyunca Yunanistan’da herhangi bir engelle karşılaşmadan resmi olarak faaliyet gösterdiklerini kaydetti. Ancak Yunan devletinin ülkrdeki Türk varlığını ve kimliğini inkar politikasının bir sonucu olarak 1927 yılında kurulan Türk toplumunun en eski derneği İskeçe Türk Birliği’nin (İTB) ismindeki “Türk” kelimesi nedeniyle 1986 yılında kapatıldıgını kaydetti. Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Bekir Usta ve Diğerleri Dava Grubu’ndaki Türk dernekleri ile ilgili aleyhindeki üç kararı 17 yılı aşkın süredir uygulamadığına ve geçen yıllar içinde bu dava grubunu siyasallaştırdıgına dikkat çeken ABTTF, 2010 yılında ismindeki “Türk” kelimesinin yanıltıcı olduğu ve kamu düzeni açısından sorun yaratabileceği gerekçesiyle tescil edilmeyen İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin AİHM’de Yunanistan’a karşı açtığı davayı kazandığını kaydetti. ABTTF, AİHM’nin, “Sağır ve Diğerleri” isimli davada 24 Haziran 2025 tarihinde oy birliğiyle aldığı kararında Yunanistan’ın bir kez daha Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin 11. maddesini ihlal ettiğine hükmettiğini dile getirdi. AİHM’nin bu son kararının 2007 ve 2008 tarihli kararlarında olduğu gibi aynı temel meseleyi ele aldığını not eden ABTTF, Yunanistan’da adında ‘‘Türk’’ kelimesi geçen derneklerin kapatılması veya tescil edilmemesinin bireysel veya münferit bir durum olmayıp sistematik bir sorunun varlığına işaret ettiğini kaydetti. ABTTF, bu bağlamda Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun 2025 Hukukun Üstünlüğü Raporu’nun Yunanistan bölümünde de Bekir Usta ve Diğerleri Dava Grubu’na atıf yapıldığını belirterek, bu şekilde AB Komisyonu’nun Yunanistan’da son yıllarda hukukun üstünlüğündeki gerilemeyi teyit ettiğini vurguladı. ABTTF, Yunanistan’ı AİHM’nin Batı Trakya Türk toplumunun dernekleri ile ilgili aleyhindeki kararlarını tam ve etkili bir şekilde uygulamaya ve AİHM kararları ve içtihadı ışığında isminde “Türk”, “Azınlık” veya “Batı Trakya” kelimeleri geçen derneklerin tescilinin önündeki engelleri kaldırmaya çağırdı.

Ege'de gerilim sürüyor: Türkiye'den Yunanistan'a uluslararası cevap Haber

Ege'de gerilim sürüyor: Türkiye'den Yunanistan'a uluslararası cevap

Türkiye’nin Piri Reis araştırma gemisinin Ege Denizi’nde bilimsel çalışmalar yürüteceğini gösteren Navtex’in yayımlanmasının ardından Yunanistan hükûmeti, sözde “caydırıcılık” amacıyla orta ölçekli bir askerî tatbikat başlattı. Türkiye ise, Yunanistan’ın tatbikat ilanının ardından 18 Eylül 2025 tarihinde ikinci bir Navtex yayınlayarak bölgedeki adaların silahsızlandırılmış statüsünü hatırlattı. YUNANİSTAN LOZAN ANLAŞMASI’NA UYMUYOR NAVTEX'te Taşoz, Bozbaba, İpsara, Semadirek Limni, Midilli, Sakız, Ahikerya, Sisam, İstanbulya, Rodos, Herke, Kerpe, Çoban, İleki, İncirli, Kelemez, İleriye, Batnoz, Lipso, Sömbeki, İstanköy ve Meis adalarının 1923 Lozan ve 1947 Paris antlaşmaları gereğince daimî gayri askerî statüde bulunduğu hatırlatılarak, bu adaların karasularında askerî faaliyet icra edilemeyeceği vurgulandı. Türkiye ayrıca, bu adaların karasularında askerî faaliyet yapılamayacağını ve herhangi bir müdahalenin uluslararası antlaşmalara aykırı olarak seyir emniyetini tehlikeye atabileceğini duyurdu. ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN DAVRANIŞA KARŞI YUNAN’DAN ASKERÎ TATBİKAT Yunanistan’ın tatbikatı, hava, deniz ve kara unsurlarının seferber edilmesiyle 18 Eylül 2025 tarihinde sabah erken saatlerde başladı. Öte yandan Türkiye, Piri Reis’in rotasının bilimsel araştırmalarla sınırlı olduğunu ve uluslararası hukuka uygun hareket edildiğini belirtti. Yunan medyasına konuşan Yunan askerî kaynakları, Türkiye’nin yakın zamanda okyanus araştırma gemisi Piri Reis’i Ege’ye göndermesini kasıtlı bir provokasyon olarak değerlendirdiklerini söyledi. Bununla birlikte Türkiye'nin yayımladığı Navtex'in ardından Yunan medyasında Piri Reis’in rotası ile ilgili koordinatlar, Ege’de Türk ve uluslararası karasularını kapsamakla birlikte bazı bölgelerin Yunan karasuları ve Yunan kıta sahanlığı içinde bulundukları öne sürülmüştü. Denizcilik terimiyle, “Navtex yayınlamak”, Navigational Telex sistemi aracılığıyla uluslararası denizcilere duyuru göndermek anlamına geliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.