Kadınların eşit haklar mücadelesine dikkat çekmek için 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve emek mücadelesinin sembolü olarak tüm dünyada anılıyor.
Haber Giriş Tarihi: 08.03.2025 10:35
Haber Güncellenme Tarihi: 08.03.2025 11:27
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Dünya çapında, emekleri ve hakları yok sayılan kadınların; çalışma ve sosyal hayat başta olmak üzere ekonomik ve siyasi alandaki uğradığı haksızlığa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, eşitsizliğe ve kısaca cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 8 Mart 1977’de ilan edilen Dünya Kadınlar Günü bugün tüm dünyada kutlanmaya başladı.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ'NÜN DOĞUŞU
İlk olarak 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın, erkeklerle aynı emeği ve zamanı harcayarak karşılığında düşük ücret almalarını, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için bir araya geldi. Yapılan grevler sırasında çıkan yangında, fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayan çoğu kadın olan 129 işçi feci şekilde hayatını kaybetti.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ NE ZAMAN İLAN EDİLDİ?
Temeli, işçi hakları hareketlerine; doğuşu, hakları ve emekleri yok sayılan kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdikleri zorlu mücadeleye dayanan bugün, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından "8 Mart Dünya (Emekçi) Kadınlar Günü" olarak ilan edildi.
TÜRK KADIN HAREKETİNİN ÖNCÜ İSMİ ŞEFİKA GASPIRALI VE KIRIM TATAR KADINLARI
Dünyada bu gelişmeler yaşanırken anavatan Kırım’da Türk kadın hareketi çoktan başlamış, eğitim alanında ve siyasî girişimlerle kadınların haklarına kavuşmasında önemli ilklere imza atılmıştı.
Kırım Tatar kadınları, 1917 yılında Kırım Tatar Millî Kurultayı’nda, dünyanın pek çok yerinde olduğunun aksine erkeklerin gerisinde değil, onlarla aynı saflarda yer aldı, hatta siyasî alanda da bunun hakkını vererek milletvekili seçildi.
Türk dünyasında aydınlanma hareketini başlatan İsmail Bey Gaspıralı, Türk dünyasının kaderine etki eden öncü eğitim modeli “Usûl-ü Cedid” ile kadınların eğitimine ve gelişmesine büyük katkı sağladı.
Kızı Şefika Gaspıralı da babasının hayallerini gerçekleştirerek üstlendiği öncü rol ile sadece 20. yüzyılın değil, 21. yüzyıl insanına da yol göstermeyi başardı. Şefika Gaspıralı, Çarlık Rusyası’nda siyasî girişimleriyle kadın hareketlerini canlandıran isim oldu.
Şefika Hanım önderliğinde Kırım Tatar kadınları, Türk dünyasının pek çok ülkesinden Avrupa ülkelerine kadar, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesinde öncülük etti.
1910-1917 seneleri Kırım’da kadın hareketi meşalesini yakan Şefika Hanım’ın yanı sıra Kırım’daki kadın hareketinin liderleri arasında; İlhamiye Tohtar, Ayşe İshak, Dilâra Bulgakova yer aldı.
1944-1990 yıllarına gelindiğinde Kırım Tatar Sürgününün ardından muhaceretten Kırım’a dönüş mücadelesini göğüsleyen kadınların başında Ayşe Seytmuratova, Zampira Asanova, Münire Halil, Svetlana Ametova, Şefika Konsul, Veciye Kaşka, Fatma Yazıcıyeva, Esma Ulanova, Sıdıqa Abdulâtifova gibi pek çok isim yer aldı.
1987-1988 Moskova Olaylarında da Sevil Lâtifzade, Sabriye Seutova, Elmira Bayram-Ali, Naciye Filimonova, Zore Ümerova, Milâra Sattarova gibi pek çokları ise Kırım Tatarlarının millî mücadelesinin de sembol isimleri olarak tarihe geçti.
GELECEĞİ KADINLAR İNŞA EDECEK
Sovyetler zulmü altındaki milletlerinin yok olmaması için hayata tutunma kararlılığından vazgeçmeyen Kırım Tatar kadınları, sürgünlerin en ağır yükünü sırtlandı.
1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı sonrasında milletini yaşatmak için çocuklarını yetiştirme azmine sıkı sıkı tutunan Kırım Tatar kadınları, 1950’lerden sonra başlayan vatana dönüş mücadelesinde, yanlarındaki küçücük çocukları ile aldıkları hapis cezalarına aldırış etmeden, geçmişten bu yana milletinin var olma hakkını savunmak için savaşlarını sürdürdüler.
Bugüne bakıldığında toprakları savaşın ve işgalin gölgesinde olan Kırım Tatar kadınları, her zorluk ve imkânsızlık karşısında kendilerine güç veren tek şeyin vatanları olduğunu vurguluyor.
Bugün dolayısıyla kadın hareketlerinin öncülüğünü üstlenmiş, kadınların hakları için mücadele veren, haksızlığa uğrayan ve hayatını kaybeden her bir kadının aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!
Kadınların eşit haklar mücadelesine dikkat çekmek için 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve emek mücadelesinin sembolü olarak tüm dünyada anılıyor.
Dünya çapında, emekleri ve hakları yok sayılan kadınların; çalışma ve sosyal hayat başta olmak üzere ekonomik ve siyasi alandaki uğradığı haksızlığa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, eşitsizliğe ve kısaca cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 8 Mart 1977’de ilan edilen Dünya Kadınlar Günü bugün tüm dünyada kutlanmaya başladı.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ'NÜN DOĞUŞU
İlk olarak 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın, erkeklerle aynı emeği ve zamanı harcayarak karşılığında düşük ücret almalarını, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için bir araya geldi. Yapılan grevler sırasında çıkan yangında, fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayan çoğu kadın olan 129 işçi feci şekilde hayatını kaybetti.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ NE ZAMAN İLAN EDİLDİ?
Temeli, işçi hakları hareketlerine; doğuşu, hakları ve emekleri yok sayılan kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdikleri zorlu mücadeleye dayanan bugün, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından "8 Mart Dünya (Emekçi) Kadınlar Günü" olarak ilan edildi.
TÜRK KADIN HAREKETİNİN ÖNCÜ İSMİ ŞEFİKA GASPIRALI VE KIRIM TATAR KADINLARI
Dünyada bu gelişmeler yaşanırken anavatan Kırım’da Türk kadın hareketi çoktan başlamış, eğitim alanında ve siyasî girişimlerle kadınların haklarına kavuşmasında önemli ilklere imza atılmıştı.
Kırım Tatar kadınları, 1917 yılında Kırım Tatar Millî Kurultayı’nda, dünyanın pek çok yerinde olduğunun aksine erkeklerin gerisinde değil, onlarla aynı saflarda yer aldı, hatta siyasî alanda da bunun hakkını vererek milletvekili seçildi.
Türk dünyasında aydınlanma hareketini başlatan İsmail Bey Gaspıralı, Türk dünyasının kaderine etki eden öncü eğitim modeli “Usûl-ü Cedid” ile kadınların eğitimine ve gelişmesine büyük katkı sağladı.
Kızı Şefika Gaspıralı da babasının hayallerini gerçekleştirerek üstlendiği öncü rol ile sadece 20. yüzyılın değil, 21. yüzyıl insanına da yol göstermeyi başardı. Şefika Gaspıralı, Çarlık Rusyası’nda siyasî girişimleriyle kadın hareketlerini canlandıran isim oldu.
Şefika Hanım önderliğinde Kırım Tatar kadınları, Türk dünyasının pek çok ülkesinden Avrupa ülkelerine kadar, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesinde öncülük etti.
1910-1917 seneleri Kırım’da kadın hareketi meşalesini yakan Şefika Hanım’ın yanı sıra Kırım’daki kadın hareketinin liderleri arasında; İlhamiye Tohtar, Ayşe İshak, Dilâra Bulgakova yer aldı.
1944-1990 yıllarına gelindiğinde Kırım Tatar Sürgününün ardından muhaceretten Kırım’a dönüş mücadelesini göğüsleyen kadınların başında Ayşe Seytmuratova, Zampira Asanova, Münire Halil, Svetlana Ametova, Şefika Konsul, Veciye Kaşka, Fatma Yazıcıyeva, Esma Ulanova, Sıdıqa Abdulâtifova gibi pek çok isim yer aldı.
1987-1988 Moskova Olaylarında da Sevil Lâtifzade, Sabriye Seutova, Elmira Bayram-Ali, Naciye Filimonova, Zore Ümerova, Milâra Sattarova gibi pek çokları ise Kırım Tatarlarının millî mücadelesinin de sembol isimleri olarak tarihe geçti.
GELECEĞİ KADINLAR İNŞA EDECEK
Sovyetler zulmü altındaki milletlerinin yok olmaması için hayata tutunma kararlılığından vazgeçmeyen Kırım Tatar kadınları, sürgünlerin en ağır yükünü sırtlandı.
1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı sonrasında milletini yaşatmak için çocuklarını yetiştirme azmine sıkı sıkı tutunan Kırım Tatar kadınları, 1950’lerden sonra başlayan vatana dönüş mücadelesinde, yanlarındaki küçücük çocukları ile aldıkları hapis cezalarına aldırış etmeden, geçmişten bu yana milletinin var olma hakkını savunmak için savaşlarını sürdürdüler.
Bugüne bakıldığında toprakları savaşın ve işgalin gölgesinde olan Kırım Tatar kadınları, her zorluk ve imkânsızlık karşısında kendilerine güç veren tek şeyin vatanları olduğunu vurguluyor.
Bugün dolayısıyla kadın hareketlerinin öncülüğünü üstlenmiş, kadınların hakları için mücadele veren, haksızlığa uğrayan ve hayatını kaybeden her bir kadının aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.
Son Haberler