SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kırım Vakfı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kırım Vakfı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırım Vakfı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırım Vakfından "Kırım Mücadelesinin Kadınları (1960-1990)" konferansı Haber

Kırım Vakfından "Kırım Mücadelesinin Kadınları (1960-1990)" konferansı

Kırım Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen Tarih ve Kültür Konferanslarının son programında, Dr. Hande Gündüz’ün konuşmacı olarak yer aldığı "Kırım Mücadelesinin Kadınları (1960-1990)"  konferansı düzenlendi. Dr. Ahmed İhsan Kırımlı Sosyal Tesisi'ndeki Bekir Sıtkı Çobanzade Kütüphanesi'nde 1 Haziran 2024 tarihinde saat 14.00'de gerçekleşen etkinliğe; Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi Başkanı Necla Kalkay, Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar Şahin, Türkiye Ukrayna Romanya Kırım Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TURKSİD) Ukrayna Derneği Başkanı İsmet Yüksel, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı, vakfın ve derneğin yönetim kurulu üyeleri ile Kırım Tatar diasporasından çok sayıda isim katıldı. Programın moderatörlüğünü Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar Şahin yaptı.  Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay açılış konuşmasında Tarih ve Kültür Konferanslarının yaz dönemi gelmesiyle birlikte sonuncusu olduğunu ve ara verileceğini  söyledi. Ardından sözü konuşmacı Dr. Hande Gündüz’e bıraktı. "KIRIM KİTAP FUARINDA” ADAY GÖSTERİLDİ Dr. Hande Güzdüz, 1-15 Mayıs 2018 tarihleri arasında Kırım'a çalışma yapmak üzere gitti. İsmail Gaspıralı Kütüphanesinde çalışarak sürgünü yaşayan kadınlarla röportajlar yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra çalışmalarını kayıt altına aldı ve tez savunmasını yaptı. 2019 yılında ise "Kırım Mücadelesinin Kadınları (1960-1990)" başlıklı kitabının ilk baskısı yapıldı. Kitap, "Kırım Kitap Fuarında” aday gösterildi. Pandemi sürecinde denk geldiği için kitap yetiştirilemedi ve jüri tarafından da değerlendirilmeye alınmadı. ALEM-İ NİSVAN: KADINLAR ÜZERİNE ÇIKARILAN TEK DERGİ Dr. Hande Gündüz, “Özellikle Çarlık Rusya zamanında Şefika Gaspıralı'nın 1906 yılında çıkardığı Alem-i Nisvan dergisi oldukça önemlidir. Alem-i Nisvan, Çarlık Rusya'da ilk olarak kadınlar üzerine çıkarılan tek dergi unvanına sahiptir. Bugün Alem-i Nisvan'ın devamı niteliğinde olan Kırım’da çıkarılan bir başka dergi ise Nenkecan'dır. Editörlüğü de Zera Bekirova tarafından yürütülmüştür.” dedi. KIRIM TATAR KADINLARININ AMACI, KENDİ ÇOCUKLARINI MİLLİ BİLİNÇLE YETİŞTİRMEK 1960’lı yıllardan sonra Özbekistan’da kadın hareketinin oluşumundan bahseden Gündüz, “1944 ile 1960 yılları arasında Kırım Tatar kadınları hayata tutunma çabası göstermişlerdir. Hatta bu süre içerisinde tam milli hareketin başladığı dönemde Kırım Tatar kadınlarının tek amacı kendi çocuklarını milli bilinçle yetiştirmek olmuştur. İlk olarak 1960’lı yıllarda Özbekistan’ın Şehrisebz eyaletinde Sıdıka Cemilova önderliğinde bir grup oluşturulmuştur. Kırım Türklerinin milli mücadelelerine baktığımızda ilk olarak teşebbüs grubunu kurmakla işe başladıklarını görüyoruz.” ifadelerini kullandı. Bu oluşumdan sonra kadınların bir araya gelerek kendi imkanlarıyla elde ettikleri daktilolarda dilekçe ve mektup yazdıklarını söyleyen Gündüz, 1964-1965 yılları arasında Yüksek Şura’ya gönderilen metinlerde yüzde 60 oranında Kırım Tatar kadınlarının imzasına rastladıklarına dikkat çekti. URALLARA SÜRÜLEN KIRIM TATAR KADINLARI Dr. Hande Gündüz, Urallara sürülen Kırım Tatarlarının bir kısmının o dönem itibarıyla Sovyet askerlerine kıyafet dikmek suretiyle hayatta kaldıklarını belirtti. Sözlerine şu ifadelerle devam etti: “Kırım Tatar kadınlarının fesleri altın işlemelidir. Bu fesler üzerindeki altınları, Özbekistan’a ulaştıktan sonra bir ekmek karşılığında vererek kendi çocuklarının açlığını bastırmışlardır.” ÖYLE GÜNLER GELDİ Kİ… Dr. Hande Gündüz, Kırım Tatar Kadın Cemiyetinin kurucularından ve başkanlığını yapan kişiler arasında olan Safinar Cemileva ile 2018 yılında Kırım’a gittiğinde görüştüğünü ve Cemileva’nın kendisine şunları söylediğini kaydetti: “Öyle günler geldi ki biz milli harekette bilgileri yazacağımız kağıt ve daktilo bulamadık. Çoğu askerler tarafından alınıyordu. Ancak ben evimi bile satmayı göze alarak o daktiloları tekrardan mücadeleye kazandırmayı hedeflemiştim.”  “TARİHE ŞAHİTLİK EDEN RADYO” Dr. Hande Gündüz, 2018 yılında Safinar Cemileva ile görüştüğü esnada çektiği fotoğrafta yer alan radyonun oldukça önemli olduğunu ifade etti. Gündüz, “Ömrünün yaklaşık 15 yılını Sovyet hapishanelerinde geçiren Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, süreç içerisinde bu radyodan bütün gündemi takip etmiş ve mücadele planları yapmış.” dedi. Gündüz, Kırım Milli Haretekinde Safinar Cemileva’nın yanı sıra  Ayşe Seyit Muratova, Vasfiye Halilova, Şefika Konsul, Münire Halilova gibi birçok kadından da konferansta bahsetti. Konferansın sonunda Gündüz tarafından hazırlanan "Kırımlı Ressam Rüstem Emin'in sürgün temalı resimlerinin" olduğu video izlenildi.   Dr. Hande Gündüz, konferansın sonunda katılımcıların konuya ilişkin sorularını cevaplandırdı. Akabininde Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, konuşmacı Dr. Hande Gündüz’e günün anısına plaketini takdim etti. Daha sonra ise Dr. Hande Gündüz, "Kırım Mücadelesinin Kadınları (1960-1990)"  kitabını katılımcılar için imzaladı. 

Kırım Tatar diasporası yetkililerinden, Rus işbirlikçisi Sel'in Kırım ziyaretine tepki! Haber

Kırım Tatar diasporası yetkililerinden, Rus işbirlikçisi Sel'in Kırım ziyaretine tepki!

Türkiye'yi hedef alan Rus propagandasını destekleyen söylemlerle gündeme gelen ve üyesiz dernek oluşumlarıyla söz konusu propaganda doğrultusunda göstermelik etkinlikler düzenleyerek kendisini Türkiye'deki Kırım Tatarlarının lideri olarak tanıtmaya çalışan Ünver Sel, beraberindeki birkaç kişi ile birlikte, Rusya'nın 2014 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Kırım'a gitti. Sel ve beraberindekilerin sözde ticari ilişkiler kurma adını verdikleri ziyaretin kamuoyuna yansıması sonrasında, Türkiye'de bulunan Kırım Tatar diasporası yetkililerinden; Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Genel Sekreteri Namık Kemal Bayar ve TURKSİD Ukrayna Başkanı ve Kırım Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamada bulundu. "TÜRKİYE'DE YAŞAYAN KIRIM TATARLARI TAMAMEN KONSOLİDE OLDU"  Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım'ın 2014 yılından bu yana Rus işgali altında olduğunu anımsatarak, "Uluslararası camia ve Türkiye bu işgali hiçbir zaman tanımadı. Türkiye'de ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Kırım Tatarları da bu işgale hep karşı çıktı. Biz Türkiye'deki Kırım dernekleri olarak; 50'ye yakın dernek ve cemiyetle bu işgale karşı Kırım Tatar Teşkilatları Platformunu kurduk. Burada bütün Türkiye'de yaşayan Kırım Tatarları tamamen bu fikir etrafına konsolide oldu. Orada hiçbir görüş ayrılığımız yok." dedi. Devam eden işgal sürecinde Kırım'a uçak ve gemi seferlerinin yasak olduğunu belirten Mükremin Şahin, "Resmî olarak Kırım'ın bir işgal bölgesi olması dolayısıyla, herhangi bir şirketin -bu Türkiye'den olabilir, Avrupa'dan olabilir veya dünyanın başka yerlerinden olabilir- Kırım'a yatırım ve ticaret yapması da zaten yasak. Yani bunlar aynı zamanda o şirketlere bir takım müeyyidelerin uygulanmasına yol açar. Yani hepinizin bildiği, mesela Siemensin Moskova'daki bayiliğinden alınan bir ürünün Kırım'da kullanıldığının anlaşılması sonrasında Siemens firmasına yaptırım uygulandı." şeklinde konuştu. "BU UZUN VADEDE SİZE ZARAR GETİRECEK BİR HADİSEDİR" Türkiye'de bazı kişilerin, "Kırım'da ticaret yapacağız.", "Kırım'la Türkiye ilişkilerini geliştireceğiz." "Rusya-Türkiye ilişkileri gelişecek" gibi söylemlerle Türkiye'deki iş insanlarına yanlış bilgiler verdiğini ve iş insanlarını Kırım'a götürülüp orada birtakım toplantılar organize ettiğini kaydeden Şahin, "Sonuç olarak kendi şirketleri zarar görecek. Bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir iş adamının Kırım'da yatırım yapması, uluslararası hukuka göre yasak. Dolayısıyla ben Türkiye'deki bütün vatandaşlarımıza, bütün iş adamlarımıza bir çağrı yapıyorum. Bu tür yalan beyan ve ifadelere kanmayın, bu tür şeylere inanmayın. Çünkü bunlar doğru değil ve bunlar uluslararası müeyyidelerde karşılığı olacak olan şeyler. Yani siz Kırım'a giderseniz, pasaportunuza Kırım'da mühür vurursa, diyelim Fransa'ya, Almanya'ya ya da dünyanın başka bir yerine yolculuk dahi yapamazsınız, deport olursunuz. Çünkü Ukrayna'dan izin almadan Kırım'a giriş yapmak bile yasak şu anda. Dolayısıyla ben buradan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza bilgi olarak söylüyorum, inanmayın. Bu uzun vadede size zarar getirecek bir hadisedir. Uluslararası ticarette firmanızı zor duruma sokar. Bu söylemiş olduğum şeyler tamamen 10 yıldır geçerli gerçeklerdir." ifadelerini kullandı. Şahin, işgal altındaki Kırım'da söz konusu faaliyetleri yürüten Ünver Sel'e de değinerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bu arkadaşımızın Türkiye'de bir karşılığı yok. Bir zamanlar cemiyetler ve federasyonlar şeklinde laflar vardı. Ben daha bu federasyonun herhangi bir derneğine gidip de bir çay içen bir Kırım Tatarı görmedim. Çünkü böyle dernekler yok. Sadece kağıt üzerinde, sanal alemde birtakım dernekler var, federasyonlar var. Yani bu tür federasyonlar olsa; biz herhalde görürüz, biliriz. Şurada binası var, şurada tabelası var, şurada üyeleri var. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunlar tamamen hayali şeyler. İnsanlarımızın da bunlara inanmamalarını özellikle rica ediyorum. Yani kendileri açısından, bizim açımızdan değil. Bize bir zararı yok ki, zararı görecek olan kendileri olacaktır. Bunu da ben Kırım Derneği Genel Merkezi ve Genel Başkanı olarak söylüyorum." "RUSYA'NIN EN BÜYÜK AMAÇLARINDAN BİRİSİ DE KIRIM TATARLARINI KENDİ SAFLARINA ÇEKMEKTİ" Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay ise, Türkiye'deki Kırım Tatarlarının konsolide olmuş bir şekilde vatanlarında yapılan haksızlıklara ve işgale karşı sürekli olarak mücadele ettiğini vurgulayarak, "Kırım işgal edildiği zaman, Sovyetler Birliği'nin bir uzantısı olan Rusya'nın en büyük amaçlarından birisi de Kırım Tatarlarını kendi saflarına çekmekti. Bunun için çok büyük vaatlerde bulundu, çok büyük harcamalar yaptı ama Kırım Tatarları onların tarafına geçmeyince Kırım Tatarlarının her türlü birikimlerini ellerinden aldılar. Bunun yanında Rusya'nın ikinci hedefi, diasporadaki Kırım Tatarlarıydı. Diasporadaki Kırım Tatarlarını etkilemek ve kendi işgallerini meşrulaştırmak için her türlü yöntemi denediler. Ancak onların bu çirkin vaatleri, Türkiye'deki ve dünyadaki Kırım Tatar diasporasında hiçbir zaman karşılık bulmadı." dedi. Rusya'nın Kırım'da 10 yıldır sürdürdüğü işgalini meşrulaştırmaya yönelik çalışmalarını sürekli olarak devam ettirdiğini ve Türkiye'deki Kırım Tatarlarından ufak da olsa bir ışık gördüğünde değerlendirmeye çalıştığını belirten Tuncer Kalkay, "Tabii ki, Türkiye'deki Kırım Tatarları güçlü bir şekilde, platformlarla, Dünya Kırım Tatar Kongresinin çalışmalarıyla görüşlerini ve iradelerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu işgali kabullenmediklerini açık ve net bir şekilde her zaman ifade ediyor. Hal böyle olunca Rusya başka bir şekilde arayışlarını sürdürüyor. Kendisinin fonladığı ve her şekilde desteklediği yapılara; işte kişilerin çalışmalarından tutun da yerlerine varıncaya kadar, hatta oradaki insanlara kadar güçlü bir şekilde destek vermeye çalışıyor. Biz bu kişileri ve kuruluşları hiçbir zaman sahada göremiyoruz. Ancak Rusya'ya yakın yayın organları tarafından bunların faaliyetlerini yürütmeye çalışıyorlar. Kendi propagandasına da ortak olacak bir şekilde, her şekilde kullanıyorlar." şeklinde konuştu. "BUNLARI GÖRDÜĞÜMÜZ ZAMAN BİRAZ TEBESSÜM EDİYORUZ" Türkiye'den bir heyetin Kırım'a güçlü bir çıkarma yaptığı yönündeki propagandavari haberleri takip ettiklerini söyleyen Kalkay, söz konusu bu ziyaret hakkında, "Gerçek şu ki, yine bu bahsettiğim Rusya'nın kontrolünde olan olay televizyonlarda büyütülerek ortaya konuluyor. Sanki burada gerçek iş adamları, gerçek Kırım Tatar kuruluşları varmış gibi bahsediliyor ve bunlar süslenerek servis ediliyor. Biz tabii ki, bunları gördüğümüz zaman biraz tebessüm ediyoruz. Çünkü Türkiye'de bunların ne bir karşılığı var ne bu insanlar bilinen insanlar. Hatta bu bahsettiğimiz, kendilerini iş adamı olarak tanıtmak isteyen insanların ismini ben ilk defa duydum. Herhalde birçok insan da ilk defa duyacak. Sanırım bu insanlar, kendilerince bir para kazanma kapısı olarak görüp böyle bir şeye balıklamasına atlamışlar. Fakat onlara bunun sonuçları anlatılmamış. Ortada şu var ki, Kırım işgal altında ve Birleşmiş Milletlerden başlayarak dünyanın pek çok ülkesinde bu işgal kabul edilmiyor. Dolayısıyla Rusya'nın işlemiş olduğu uluslararası hukukla alakalı bir suça da bu insanlar ortak edinmeye çalışıyor. Bu insanlar bir taraftan para kazanayım derken, aslında kendilerinin hesap edemedikleri bu fiillerinden dolayı kendilerine bir sorumluluk yüklenecek. Yani uluslararası hukuktan dolayı belki bu suçlarla alakalı olarak birtakım davalarla karşılaşabilecekler. Bunlar kendi kurumlarına da mutlaka yansıyacak. Bu belki de siyasi bir şey olarak anlatılıyor ama bu tamamen suça iştirak etmek gibi bir olay." değerlendirmesinde bulundu. "RUSYA DİASPORADAKİ DESTEK ARAYIŞINA BUGÜNE KADAR KARŞILIK BULAMADI" Söz konusu faaliyetleri yürüten birkaç yapı olduğunu kaydeden Kalkay, bu dernek ve vakıflarda doğrudan Rusya vatandaşı kişilerin bulunduğunu açıkladı. Kalkay, "O kişilerin de Rusya'da nasıl görevler aldıklarını, hangi gizli yerlerle ilişkilerde olduklarını anlayabiliyoruz. O bakımdan Rusya bunu tabii ki yapacaktır. Bununla ilgili olarak bazı insanlar da bulacaktır. Diasporanın temsilcisi olduğunu ileri süren bu insanların ne itibarı yönünden ne kabul edilebilirliği yönünden Türkiye'de bir güvenilirliği veya bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Bu insanlar sadece Rusya medyası tarafından cilalanarak ve parlatılarak kamuoyuna servis ediliyor. Bu ziyaretin de Türkiye'de de pek bir ses getirdiği düşünülemez. Burada sadece bir suça iştirak var. Bu insanlar, anladığım kadarıyla bilmeden ve nereye gittiklerini anlamadan; sadece para kazanma hırsıyla gitmişler, bunun nerelere gidebileceğini tahmin edemiyorlar. Bunların da öyle bir önemli kişi, iş adamı veya şirket olduklarını düşünmüyorum. Onlar tamamen bir beklenti içerisindeler. Ben bunun büyütülecek bir olay olmadığını düşünüyorum ama bunlar sadece suç işlemekle kalmıyorlar, aynı zamanda Rusya'nın propagandasına alet oluyorlar. Rusya da bu zayıf nüvelerle, propagandasını yürütmeye çalışıyor. 10 yıldan beri Rusya, bıkmadan devam ettiği diasporadaki destek arayışına bugüne kadar karşılık bulamadı. Bundan sonra da bulamayacak. O çabaları da beyhude kalacak. Yaptıkları işgali hiçbir zaman meşrulaştıramayacaklar." ifadelerini kullandı. "BUNUN HESABI MUTLAKA BİR ŞEKİLDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARAFINDAN SORULACAKTIR" TURKSİD Ukrayna Başkanı İsmet Yüksel, geçtiğimiz günlerde Türkiye'den Kırım'a sözde bir heyetin gittiği haberleriyle gündem oluşturulmaya çalışıldığının altını çizerek, söz konusu heyetin hiç bir değerinin olmadığını kaydetti. "Ben bir iş adamları grubu da demeyeceğim, esnaflar" diyen İsmet Yüksel, "Şimdi bir defa Kırım Ukrayna toprağı. Ukrayna topraklarına Ukrayna'nın izni olmadan, Ukrayna'dan habersiz bir şekilde gidilmesi; bir kere bu kanunsuzluk. Uluslararası hukuk açısından kesinlikle uygun değil." dedi. Grubu Kırım'a götüren Rus işbirlikçisi Ünver Sel'in önemli olmayan bir şahıs olduğunu vurgulayan  İsmet Yüksel, "Ünver Sel denen şahıs, Türkiye'de hiçbir değeri olmayan bir insan. Burada kendisini temsilcisi olarak tanıtıyor ama diasporadaki temsilciliğinde üyesi olmayan bir şahıs. Şimdi bunun önderliğinde Kırım'a gidiyorlar. Kırım'da birtakım çalışmalar yapıyorlar. Yapmış oldukları çalışmalar tamamen kanunsuzdur. Bunun hesabı mutlaka bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti tarafından sorulacaktır. Türkiye'de ve Kırım'da öyle bir gündem estirdiler ki, sanki Türkiye'den çok büyük iş adamları grupları gitti ve burada büyük işler yapacaklar. Asla öyle bir şey değiller. Bu yüzden dolayı da açıkçası çok gündem olacak insanlar değiller." açıklamasında bulundu. Ayrıca, Kırım'da yapılan görüşmelerde Sel'in, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov'u kastederek sürekli olarak "Kırım'dan kaçan liderler" ifadesini kullandığına dikkar çeken İsmet Yüksel, "Bir kere onlar oradan kaçmadı. Kıyiv'de yaşayan insanların hiçbirisi vatanından kaçmadı. İşgale gelen insanlar zorla çıkarttılar. Şu anda yüzlerce insan hapislerde yatıyor. Onlar da mı kaçak? Onlarda mı kaçsınlar? Yani böyle bir saçma sapan bir şey. Dediğim gibi fazla gündem olacak bir konu da değil. Gündem olmasını da kendisi özellikle istiyor." şeklinde konuştu. "RUSYA'NIN DESTEKÇİSİ BİR GRUBUN KIRIM TATARLARI YA DA TÜRK KAMUOYUNDA BİR İTİBARI OLMASINI DÜŞÜNMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR" DQTK Genel Sekreteri Namık Kemal Bayar, söz konusu ziyarete ilişkin olarak QHA'ya yaptığı açıklamasında, "Kırım'da yapılan bir etkinliğe Türkiye'de Rusya yanlısı siyaset yapan ve oy oranı binde bire ulaşmayan bir siyasi partinin yan kuruluşlarını temsilen katılan şahısların Türk iş dünyasını temsil kabiliyeti bulunmamaktadır. Keza bu şahısları Kırım'a götürdüğü anlaşılan kuruluşun Türkiye'deki Kırım Tatar diasporası içinde ve kamuoyunda itibarı ve destekçisi de yoktur. Milletimizin tarihinden ve bugün yaşadığı gerçeklerden kopmuş, tarih boyunca halkımızı katletmiş Rusya'nın destekçisi bir grubun Kırım Tatarları ya da Türk kamuoyunda bir itibarı olmasını düşünmek mümkün değildir." ifadelerine yer verdi.

Kırım Vakfından Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yıl dönümü hakkında basın açıklaması: Unutmadık! Unutmayacağız! Haber

Kırım Vakfından Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yıl dönümü hakkında basın açıklaması: Unutmadık! Unutmayacağız!

18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yıl dönümü münasebetiyle Kırım Vakfı tarafından 18 Mayıs 2024 tarihinde bir basın bilidirisi yayımlandı. Kırım Tatarlarına yönelik sürgünün bir insanlık suçu olduğu vurgulanan bildiride, sürgünde hayatını kaybedenler anıldı. "RUSYA SÜRGÜN VE SOYKIRIM SUÇLARINI HALA SÜRDÜRMEKTEDİR" Günümüz Putin Rusyası'nın SSCB'nin bir uzantısı olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Eli silah tutan  erkekleri Kızıl Ordu saflarında cephede savaşırken yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Kırım Tatar halkı 80 yıl öncesinde Sovyet Rusya yönetimi tarafından 18 Mayıs 1944 tarihinde vatanlarından topyekûn sürgüne gönderilmişti. Tarihe geçen en büyük insanlık vahşetlerinden biri olan bu sürgünde açlık ve susuzluk yanında karanlık ve havasız hayvan vagonlarında günlerce süren yolculuk esnasında ve devam eden aylarda sürgün bölgelerindeki perişanlık sonucunda Kırım Tatarları nüfuslarının %46’sını kaybetmişti. Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinden başlamak üzere tamamen kendi imkanları ile sürgün yerlerinden vatanlarına dönmeye başlayan Kırım Tatarları, Kırım’da yeniden kök salmaya başlamış, öz yönetimlerini kurmuş, eğitim, kültür ve sosyal alanda da hızla kurumlarını yine kendi imkanları ile oluşturmayı başarmıştır. Vatan Kırım’da 1990 lı yılların başından itibaren her yılın 18 Mayıs’ında şehir merkezlerinde bir araya gelen Kırım Tatarları matem günlerini kitleler halinde büyük kalabalıklarla anar hale gelmiştir. Ancak Sovyet Rusya’nın bugünkü uzantısı olan Putin Rusyası 27 Şubat 2014 tarihinden itibaren işgal ettiği Kırım’da Kırım Tatarları için kötülüklerini kaldıkları yerden devam ettirmeyi sürdürmüştür. Kırım Tatar Milli Meclisi’nin faaliyetleri yasaklayan, Kırım Tatar liderlerini Kırım’a sokmayan, Kırım’da kalanları hapislerde tutan Rusya, Kırım Tatarlarının 25 yıl içerisinde oluşturduğu milli, sosyal ve kültürel birikimlerini ellerinden alırken, sistemli bir şekilde sürdürdüğü baskıları ile Kırım’ı Kırım Tatarları için bir açık hava hapishanesine dönüştürmüştür. Kırım Tatarlarının kimliğini ve varlığını yok etmeye yönelik Rusya’nın bu politikaları sonucunda Kırım’ın işgal edildiği 10 yıldan bu yana Kırım Tatarlarının matem günlerini anmalarına bile tahammül edilememiştir. Bununla birlikte Rusya iki yıldan fazla bir zamandır Ukrayna genelinde başlattığı saldırıları ile yakmaya, yok etmeye, savaş ve insanlık suçlarını işlemeye pervasızca devam etmektedir. 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın sorumlularının bugünkü uzantısı olan Rusya, sürgünün acılarını telafi etmeyi aklının ucundan dahi geçirmez iken sürgün ve soykırım suçlarını hala sürdürmektedir. Kırım Tatar halkının muhaceretteki temsilcileri olan bizler, Rusya’nın Kırım Tatarlarını yok etmeye, onları tarihten silmeye yönelik politikalarına her zaman karşı duracağız. Acılarımızı ve kimliğimizi asla unutmayacağız. Varlığımızı korumaktan asla vazgeçmeyeceğiz. İnsani ve demokratik prensiplerimizle hak ve adalet yolunda mücadelemize devam edeceğiz. İnsanlık suçu olan 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımının 80. yıldönümünde sürgün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Unutmadık! Unutmayacağız!"

Kırım Vakfında “Kırım’dan Konya’ya Göç” konferansı düzenlendi Haber

Kırım Vakfında “Kırım’dan Konya’ya Göç” konferansı düzenlendi

Kırım Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen Tarih ve Kültür Konferanslarında bu hafta, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tarih Bölümü Doktora Öğrencisi İlyas Er’in konuşmacı olarak yer aldığı “Kırım’dan Konya’ya Göç” konferansı düzenlendi. Dr. Ahmed İhsan Kırımlı Sosyal Tesisi'ndeki Bekir Sıtkı Çobanzade Kütüphanesi'nde 4 Mayıs 2024 tarihinde saat 14.00'de gerçekleşen etkinliğe; Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi Başkanı Necla Kalkay, Konya Genç Tatar İnsiyatifi Başkanı Kamil Can, Vakfın ve Derneğin Yönetim Kurulu üyeleri ile Kırım Tatar diasporasından çok sayıda isim katıldı. "HER BİR KIRIM TATARINA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR" Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay açılış konuşmasında, Rus Kızıl Ordu Korosu'nun 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ile 21 Mayıs 1864 Büyük Kafkasya Sürgünü'nün yıl dönümünde yapılacağı açıklanan ancak daha sonra gelen yoğun tepkiler üzerine iptal edilen Türkiye turnesine dikkat çekti.  Kalkay, "İçinde bulunduğumuz ay, Kırım Tatarları için büyük bir travma. 18 Mayıs 1944 sürgünün 80. yıl dönümününde Türkiye’de büyük bir ses vermek istiyoruz. Onlar bizim acılarımızı yaşamamıza bile müsade etmiyorlar. Hatta daha çok ileri gidiyorlar. Türkiye’de sürgünün yıl dönümünde  acılarımızla alay edercesine turne yapıyorlar. Ama Kırım Tatarları ve Çerkesler buna sessiz kalmadılar, tepkilerini dile getirdiler. Rus Kızıl Ordu Koro’su turne planlarını iptal etmek zorunda kaldı. Neden? Çünkü bizim tarih bilincimiz var, buna biz bu şekilde karşı çıktık. Şu an bir devletimiz yok, bundan dolayı her bir Kırım Tatarına büyük sorumluluk düşüyor. Genç arkadaşlarımız da yüksek lisanslarıyla bu yönde destek veriyorlar. İlyas Er kardeşimiz Konya’ya göç noktasında çalışmalar yapmış. Bugün İlyas Er bu çalışmayı ve bu çalışma kapsamında yapılanları anlatacak.” ifadelerini kullandı. “KIRIM’DAN KONYA’YA GÖÇ” KİTABI 3 BÖLÜMDEN OLUŞUYOR “Kırım’dan Konya’ya Göç” kitabının 3 ana başlıktan oluştuğunu ifade eden İlyas Er, “Kitabın birinci bölümde temel kavramlar işleniyor. Kırım göçleri hakkında daha önce  pek çok çalışma  yapıldı. İncelediğimde kronolojik sıranın olmadığını gördüm. Bu sebepten kitabın ikinci bölümünde 1763 yılından 1914 yılına kadar olan bütün göçleri tespit edebildiğim yıllar özelinde sunmaya gayret ettim. Bunu yaparken de göçlerin nedenlerini ve sonuçlarını doğrudan maddeler halinde sıralamaktansa her bir muhacirimizin yaşadığı sıkıntılara ışık tutabilmek adına, o dönemin çağdaş kaynaklarından derlenen çalışmalardan yararlandım. Mesela iki tane muhacir destanı vardı. Muhacirlerin yaşadıklarını kayıt altına tutmuşlar. Onları yeniden günümüz Türkçesine kazandırdım. Üçüncü bölümde de Osmanlı devletinin iskan politikası doğrultusunda Konya'ya yapılan yerleşimler var." dedi. "KIRIM’DA GÖÇ HİÇ BİTMİYOR” “Kırım’dan Konya’ya Göç” kitabının yazarı İlyas Er, Kırım’da ilk kitlesel göçün 1763 yılında yaşandığını, ikinci göçün 1783'te gerçekleştiğini ve ardından yaşanan Osmanlı-Rus Savaşları ile göçün devam ettiğini belirtti. Er, "Kırım'da göç hiç bitmiyor." diyerek göçün sürekliliğine dikkat çekti. MUHACİR VURGUSU Çalışmasında Kırım Türkleri için "muhacir" kavramını kullandığını vurgulayan İlyas Er, bu kullanımını "Muhacir demek, kaybedilen vatan toprağından elde kalan vatan toprağına gelen yurttaşları tarif ediyor. Bu yüzden sığınmacı, kaçak, göçmen ifadeleri belki başka milletler için kullanılabilir ama Kırım ve Balkan muhacirleri, muhacirdir. Kırım ilhak değil, her zaman işgal edilmiştir." şeklindeki ifadelerle açıkladı. İKİ MUHACİR DESTANI GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVRİLDİ İlyas Er, destanların Rus antropologlar tarafından tespit edilip kayıt altına alındığını, sonrasında Batı literatürüne geçtiğini söyledi. Günümüz Türkçesine çevirmeye gayret ettiğini ifade eden Er, "Bu destanlarda Kırım’dan nasıl ayrıldıklarını, kayıplarını, köylerinden nasıl çıktıklarını birinci ağızdan okuma imkanınız var." dedi. Konya'da bulunan 9 köyde hâlâ Kırım Tatarcanın, kültürünün yaşatıldığına dikkat çeken Er, kendisinin de köyü olan Yağlıbayat köyünün bu noktada öne çıktığını ifade etti. İlyas Er, konferansın sonunda katılımcıların konuya ilişkin sorularını cevaplandırdı. Konferans sonrasında Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, konuşmacı İlyas Er’e günün anısına plaketini takdim etti. Daha sonra ise İlyas Er, “Kırım’dan Konya’ya Göç” kitabını katılımcılar için imzaladı. 

Ankara'daki "Mızrak Duruşlu Kadınlar" müzikal gösterisi sanatseverlerin beğenisini topladı Haber

Ankara'daki "Mızrak Duruşlu Kadınlar" müzikal gösterisi sanatseverlerin beğenisini topladı

Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi tarafından Kırım Vakfı yararına düzenlenen "Mızrak Duruşlu Kadınlar" müzikal gösterisi 2 Mayıs 2024 tarihinde Ankara'da gerçekleştirildi. Sanatçı Pınar Ayhan ile Kırım Tatar yazar Serra Menekay'ın yazıp yönettiği tek perdelik gösteri Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Şura Salonu'nda saat 20.00'de başladı.  ???? Ankara MEB Şura Salonu'nda düzenlenen tek perdelik müzikal gösteri Mızrak Duruşlu Kadınlar büyük beğeni topladı ???? Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi tarafından Kırım Vakfı yararına düzenlenen gösteride sanatçı Pınar Ayhan ve Kırım Tatar yazar Serra Menekay kahraman Türk… pic.twitter.com/883UTPyuH9 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 3, 2024 MIZRAK DURUŞLU TÜRK KADINLARININ YAŞAM ÖYKÜLERİ... Etkinliğe; programın organizatörlüğünü üstlenen Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi Başkanı Necla Kalkay ile Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Denis Zolatoryov, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar Şahin, Ukrayna Dostluk Derneği Sekreteri Mine İmrak, Kırım Derneği Gebze Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri Şerife Orak ile Recep Orak, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kırımlı ve çok sayıda sanatsever katıldı.  Mücadeleci Türk kadınlarının başarıları başta olmak üzere, programda Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını alışından başlayıp Türkistan'da kadının toplumsal hayattaki yerine, Kurtuluş Savaşı’ndaki kahraman kadınlardan Kırım’daki kadın hareketine kadar tarihî hikayelerin yer aldığı coşkulu gösteri büyük beğeni topladı.  İLK TÜRK KADIN MİLLETVEKİLİ: ŞEFİKA GASPIRALI İlk olarak Kırım coğrafyasını ele alan yazar Menekay, Türk dünyasının değerli düşünce insanı, Tercüman gazetesinin kurucusu İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı Şefika Gaspıralı ile başladı. Kırım Derneği dans ve müzik topluluğu Cıyın Ansambli dansçısı vazgeçilmez Kırım Tatar dansı Kaytarma'yı oynayarak Menekay'ın renkli anlatıma eşlik etti. 1893 yılının 10 Nisan'ında İsmail Bey Gaspıralı önderliğinde başlayan mücadele hareketiyle kadınların eğitim hayatına adım atması ve bununla birlikte 1917 yılında ilk kez seçme ve seçilme hakkı kazanan Türk kadın Şefika Gaspıralı yoğun ilgi uyandırdı.  Gösteride İlk Kırım Tatar kadın doktor Raziye Kutluyarova, İslam dünyasının ilk ve tek kadın kadısı Muhlise Bubi, hece vezniyle şiir yazan ilk Türk kadın İhsan Raif Hanım, vatan savunmasında tıbbiyelik görevi yapan Ümmügülsüm Kemalova, Mİlli Mücadele döneminin kadın kahramanlarından Halide Edip Adıvar, kadın hakları savunucusu, gazeteci Nezih Muhiddin ve sayısız "mızrak duruşlu kadının" yaşam öyküleri ele alındı.  Seyircilerin merakla dinlediği gösteriye şiirler ve şarkılarla da eşlik eden Ayhan, "Ey Güzel Kırım'ı" seslendirdi. Ayhan ile Serra'nın başarılı performansı seyirciler tarafından büyük bir ilgiyle karşılanarak, alkış topladı.  "BU YOLDAN ASLA DÖNMEYECEĞİZ YEMİN EDERİZ" Ayhan ve Menekay'ın gösterideki, "Biz kadınlar Şefika Gaspıralılar'dan, İhsan Raifler'den, Halide Edipler'den Afife Jaleler'den, bunların mücadelelerinden bugünlere geldik. Bizler de bugünün çağdaş kadınlarıyız. Bu  yoldan da asla dönmeyeceğiz. Yemin ederiz, yemin ederiz, yemin ederiz" ifadeleri dakikalarca alkışlandı. 

Kırım Vakfı Başkanı Kalkay: Kızıl Ordu Korosu’nun İstanbul ve Ankara konserleri de iptal edilmeli! Haber

Kırım Vakfı Başkanı Kalkay: Kızıl Ordu Korosu’nun İstanbul ve Ankara konserleri de iptal edilmeli!

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Rus Kızıl Ordu Korosu'nun Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yıl dönümü ile Büyük Kafkasya Sürgünü'nün 160. yıl dönümünde Bursa ve Antalya'da yapmayı planladığı ancak gelen tepkiler üzerine ertelediği konserler hakkında Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirmede bulundu.  ???? Kızıl Ordu Korosu’nun İstanbul ve Ankara konserlerinin de iptali için çağrı! ???? Rus Kızıl Ordu Korosu’nun tepki çeken Türkiye turnesi hakkında değerlendirmede bulunan Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği demeçte, ertelenen konser tarihlerinin… pic.twitter.com/UTrx1DUX2r — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 1, 2024 "RUS KIZIL ORDU KOROSU SANATÇILARDAN DEĞİL, ORDU MENSUPLARINDAN OLUŞUYOR" Konuyla ilgili olarak QHA'nın sorusuna yanıt veren Kalkay, Rus Kızıl Ordu Korosu'nun sıradan bir sanat ekibi olmadığını, Rusya Savunma Bakanlığına bağlı ordu mensuplarından oluştuğunu vurguladı. Söz konusu Türkiye turnesinin, Rusya'nın işlediği insanlık suçlarının örtbas edilmesi amacı taşıdığını ve bunun açık bir provokasyon olduğunu belirten Kalkay, "Rusya, Kırım Tatar Sürgünü'nü tabiki çok iyi biliyor. Kırım 2014 yılında işgal edildiğinde Putin (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) yaptığı ilk konuşmada Kırım Tatar Sürgünü'nünden üzüntü duyduğundan bahsederek, Kırım Tatarlarına şirin gözükmeye çalışmıştı. Devlet Başkanı düzeyinde 18 Mayıs tarihini bilen bir ülkenin askerî yapısı da bu sürgünü gayet iyi bilir. Bu turnenin yapılacağı tarih de özellikle provokasyon içermektedir. Aynı şekilde 21 Mayıs da (Çerkes Sürgünü) hedef alındı" ifadelerini kullandı.  "RUSYA HER İKİ TARİHİ DE KASITLI OLARAK SEÇTİ" Kalkay, Rusya'nın geçmişine sahip çıktığını ve geçmişini kabul ettiğini dile getirdi. Kalkay bu kapsamda geçmişte yaptığı katliamları kabul eden Rusya'nın her iki tarihi de kasıtlı olarak seçtiğini vurgulayarak, "Rusya, Türkiye'deki Kırım Tatar ve Çerkes diasporasıyla dalga geçercesine şarkı söylemek gibi bir eyleme girişti. Ama verilen tepkiler neticesinde 18 Maysı ile 21 Mayıs tarihlerini ertelemek durumunda kaldılar" hatırlatmasını yaptı. "BİNLERCE İNSANI KATLEDEN RUS ORDUSUNUN TÜRKİYE'DE ŞARKI SÖYLEMESİ KABUL EDİLEMEZ" "Bizim asıl tepkimizi anlamak lazım" diyen Kalkay, Rus Kızıl Ordu Korosu'nun sanatçılardan değil, Ukrayna'daki savunmasız sivilleri katleden Rusya'ya bağlı ordunun mensuplarından oluştuğunun altını çizdi. Kalkay sözlerine, "Ukrayna'da binlerce sivili öldüren veya vatan topraklarından çıkmasına sebep olan Rus ordusunun Türkiye'de şarkı söylemesi ve eğlenmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Bir taraftan acılara sebep olmak bir taraftan insanları eğlendirmek kabul edilemez. Kırım Tatar kuruluşu olarak bunun tamamen karşısındayız" dedi. "ANKARA VE İSTANBUL'DAKİ KONSERLERİN İPTAL EDİLMESİNİ BEKLİYORUZ" Kalkay, koronun İstanbul ve Ankara'da yapacağı konserlerinin de iptal edilmesini beklediklerini kaydetti. RUS KIZIL ORDU KOROSU KONSERLERİNİ İLERİ BİR TARİHE ERTLEDİ Türk dünyasının yaşayan efsanesi, Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu başta olmak üzere Kırım Tatar ve Çerkes diasporasının tepkisini çeken konserler süresi belirtilmeksizin ileri bir tarihe ertelenmişti. Türkiye turnesinin organizasyonunu üstlenen ISF Sanat şirketi, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "18 Mayıs Bursa Kültür Park Açık Hava, 20-21 Mayıs Antalya Açıkhava Sahnesi, 22 Mayıs alanya Açıkhava Sahnesi etkinliklerimiz teknik nedenlerden dolayı ileri bir tarihe ertelenmiştir" ifadelerine yer vermişti. Rusya Savunma Bakanlığına bağlı Rus Kızıl Ordu Korosu'nun, provakasyon amacı taşıyan Türkiye turnesinin tarihleri dikkatlerden kaçmadı. Çarlık Rusya tarafından 21 Mayıs 1864'te vatanlarından sürülen Çerkes halkı ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde eli kanlı Josef Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te yurtlarından koparılan Kırım Tatarlarının acı günlerinin yıl dönümlerinde yapılması planlanan konserlerin iptal edilmesi için çağrılar yapıldı.  Türkiye'ye resmî ziyaretlerde bulunan Kırım Tatar halkının millî lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, konuyla ilgili tepkisini Türkiye tarafına iletti. Kırımoğlu, konserlerin tarihinden duyduğu rahatsızlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığına yazdığı mektupla dile getirirken; 24 Nisan 2024 tarihinde başkent Ankara'da Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ile bir araya gelerek, konserin Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yıl dönümü ile Büyük Kafkasya Sürgünü'nün 160. yıl dönümünde yapılmaması için görüşmede bulundu. Kırımoğlu ayrıca, konuyu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile yaptığı görüşmeye de taşıdı.

Kırım Vakfından Eskişehir’e davet: Anma mitingine sen de katıl! Haber

Kırım Vakfından Eskişehir’e davet: Anma mitingine sen de katıl!

Kırım Tatar Teşkilatları Platformu'na bağlı teşkilâtların 9 Mart 2024 tarihinde aldığı karar neticesinde bu sene 80. yılı olan 18 Mayıs Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı Eskişehir'de anılacak.  Türkiye'nin dört bir yanında yaşayan Kırım Tatarları, 18 Mayıs 2024 Cumartesi günü Eskişehir'de yapılacak olan "Büyük Anma Yürüyüşü"nde bir araya gelecek. KIRIM VAKFI BAŞKANI TUNCER KALKAY HALKI ESKİŞEHİR'E DAVET EDİYOR Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım'ın 2014 yılında Rusya tarafından işgal edildiğini hatırlattığı konuşmasında, vatan topraklarında anma etkinliği yapılamadığını vurguladı. Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Kalkay, Rus işgalcilerin Kırım'ı hapishaneye dönüştürdüğünü belirterek, Kırım haricinde başka ülkelerde yapılacak olan anma etkinliklerinin büyük bir önem taşıdığını vurguladı. Türkiye'deki Kırım Tatar nüfusuna dikkat çeken Kalkay, tüm halka 18 Mayıs'ta Kırım Tatar bayraklarıyla Eskişehir'de bulunmaları için çağrıda bulundu. ???? Kırım Vakfı Eskişehir’e çağırıyor: Anma mitingine sen de katıl! ???? Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Tatar Teşkilatları Platformu Toplantısı’nda alınan karar neticesinde 18 Mayıs 2024 tarihinde Eskişehir’de yapılacak olan “Büyük Matem Mitingi”ne herkesi davet etti pic.twitter.com/jZ6NkO0Oo8 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 2, 2024 QHA aracılığıyla seslenen Kalkay davetinde şu ifadeleri kullandı: "Tüm halkımızı, Kırım Tatarlarının yanında olmayı bir vicdanî sorumluluk olarak gören dostlarımızı, sürgünün 80. yıl dönümü olan 18 Mayıs 2024 tarihinde bizimle birlikte olmaya davet ediyoruz. Acılarımızı paylaşmalarını istiyoruz. 18 Mayıs 2024 tarihinde Eskişehir'de görüşmek üzere."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.