1933 ve 1944'te kurulan Doğu Türkistan cumhuriyetlerinin önemi ve Türk dünyasıyla ilişkileri
1933 ve 1944'te kurulan Doğu Türkistan cumhuriyetlerinin önemi ve Türk dünyasıyla ilişkileri
Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yılları arasında kurulan cumhuriyetler hala hafızalardaki yerini koruyor. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alimcan Buğda, iki cumhuriyetin kuruluşunda Türk dünyasının rolünü ve önemini Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 20.11.2023 14:44
Haber Güncellenme Tarihi: 25.12.2023 11:21
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara
Uygur Türklerinin bağımsızlık mücadelesi kapsamında ilan edilen Doğu Türkistan cumhuriyetleri, Doğu Türkistanlılar tarafından halen hatırlanıyor. Uygur Türkü, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alimcan Buğda, Doğu Türkistan Cumhuriyeti ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili merak edilenler hakkında QHA'ya demeç verdi.
"SOVYETLER BİRLİĞİNDEN KENDİ İSTİKLÂLİNİ ALMASI DAHA GÜÇLENECEKTİ"
Buğda, QHA'nın “Doğu Türkistan’da kurulan iki cumhuriyetin Türk dünyası için önemi nelerdi?” sorusuna verdiği yanıtta, Türk dünyasının birliğini sağlamayı amaçladığını ve Turan düşüncesini ortaya koyduğunu belirtti. Eşzamanlı olarak Batı Türkistan’ın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) işgali altında olduğunu anımsatan Buğda, “Eğer özellikle 1933’te Doğu Türkistan istiklaline kavuşmuş olsaydı Batı Türkistan'daki halk da bundan cesaret alarak Sovyetler Birliğinden kendi istiklalini alması daha güçlenecekti” yorumunu yaptı.
SSCB'NİN AMACI BÖLGEDE RAKİPLERİNİ YOK ETMEK
1933’teki Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasına, SSCB'nin Kazak, Kırgız ve Özbek yurtlarını işgal etmesinin neden olduğunu, Türkistan'ın doğusunda bir özgür Türk devletinin kurulması ve Türklerin Çin'e karşı set kurma hayalinin gerçekleşmesi için önemli olduğunu vurgulayan Buğda, "Doğu Türkistan'da korulan 2 cumhuriyet aslında Türk dünyasını birleştirme ve özellikle Turan düşüncesini ortaya koyma ve gerçekleştirme çerçevesinde çok önemliydi" diyerek ikinci kez 1944 yılında Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kurulmasında SSCB’nin etkisinin olduğunu aktardı. Ayrıca SSCB'nin kendi çıkarları için bölgedeki Çin milliyetçiliğini zayıflatma amacı güttüklerini Alihan Töre’ye destek olduklarını bildirdi.
SSCB'NİN DOĞU TÜRKİSTAN KORKUSU
1944’teki Doğu Türkistan Cumhuriyeti hakkında bilgi veren Buğda, "Stalin liderliğindeki SSCB, cumhuriyetin düzenli bir ordusu olduğunun ve askeri gücünün farkına varınca korktu” diyerek; işgal ettiği Batı Türkistan topraklarıyla Doğu Türkistan topraklarının bir olmasından endişe duyduklarını vurguladı.Buğda, bu nedenle 1944 yılındaki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin yıkılışında SSCB’nin etkisi olduğunu belirtti. Buğda, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti, orada gerçekten devlet olup Birleşmiş Milletler ve dünya kamuoyunda bir devlet olarak kabul edilmiş olsaydı Batı Türkistan’ın istiklaline örnek olurdu. Hem de oradaki Türk milletlerine cesaret vermiş olurdu. Doğu Türkistan’ın en batısındaki Türkiye Cumhuriyeti o dönemde henüz bağımsızlığına kavuşmuş bir ülkeydi. SSCB, Doğu Türkistan kendi cumhuriyetini kuran bir ülke olunca Batı Türkistan konusunda korktu ve devletin yıkılması için Çin’e yardım etti” dedi.
TÜRKİYE'DEN GELEN AYDINLARIN ÖNEMİ
Bu bağlamda Buğda'ya “İki cumhuriyetin kuruluşunda dönemin diğer Türk toplulukları nasıl bir rol oynadı?” sorusunu yöneltildi. Buğda ise 1933’te Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasında Batı Türkistan’dan ve Türkiye’den gelen Türklerin büyük bir etkisinin olduğunu vurguladı. Özbek birliklerinin gücüne işaret eden Buğda, devletin Çinlilerden temizlenmesine yardımcı olduğunu belirtti. Öte yandan Buğda, birinci cumhuriyetin içindeki orduda yer alan Osman Ali ve Şerifhan Töre komutanlığındaki Kırgız ve Kazak birliklerinin güçlü olduğuna dikkat çekti. İkinci cumhuriyetin kuruluşunda Türk dünyasından gelen aydınların önemini vurgulayan Buğda, “Batı Türkistan ve Türkiye’den Ahmet Mahmut Nedim gibi isimler birinci cumhuriyetin içinde yer almıştır. Yani devletin kurulmasında fikri yönden çok büyük katkılar sunmuşlardı” bilgisini verdi.
İKİ CUMHURİYET VE TÜRKİYE
O dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz kurulduğunu ve Doğu Türkistan’ın bu devleti kurum ve kuruluş konusunda örnek aldığını aktaran Buğda, “Büyükelçiler ve aydınların vasıtasıyla Türkiye’deki kurumların sistematiği göze çarpmış. Bu konuda Ahmet Mahmut Nedim, Batı Türkistan’dan Sofizade Musa Türkistanî gibi isimlerin büyük bir etkisi olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
"SSCB’NİN ZİHNİNDEKİ ŞEY TÜRKİSTAN TOPRAĞINI TAMAMEN ETKİSİ ALTINA ALMAKTI"
“Dönemin SSCB yönetimi, Çin’e yardım ederek iki cumhuriyeti kısa süre içinde yıktı. SSCB’nin buradaki amacı neydi?” sorusuna Buğda, “SSCB’nin zihnindeki şey Türkistan toprağını tamamen etkisi altına almak, işgal etmek ve onun içindeki bütün zenginlikleri sömürmektir. Dolayısıyla SSCB, Doğu Türkistan’da kurulacak bir özgür devletin, kendilerinin işgal ettiği diğer Türk devletleri için bir örnek teşkil edeceğini öngörmüş ve Çin’in Türkistan’ın batısına hakim olması için elinden geldiğince gizliden ve açıktan Çin’e yardım etmiştir” ifadelerini kullandı.
"RUSYA HİÇBİR ZAMAN DOĞU TÜRKİSTAN'IN BAĞIMSIZ OLMASINI İSTEMEMİŞTİR"
Öte yandan, 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yıkılış sebebinin Rusların eliyle olduğunu belirten Buğda, “Dönemin Komünistler ile Milliyetçiler arasındaki çatışma dolayısıyla Çin’in Doğu Türkistan’daki durumlara el atacak veya karışacak gücü yoktu. Bu sebepten Ruslar, Çinli Müslümanları kışkırtarak Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ne bağlı kalmaya zorlamış, daha sonra Çin’in hakimiyeti milliyetçiler tarafından ele alınmasıyla, Doğu Türkistan’a gönderilen Şing Şisey yine Rusların yardımı ile Alihan Töre öncülüğündeki İslam Cumhuriyeti’ni kısa süre içinde yıkmışlardı. Kısacası Rusya hiçbir zaman Doğu Türkistan’da bağımsız bir devletin korunmasını istememiştir. Çünkü, Batı Türkistan’da işgal ettiği diğer Türk devletleri için kötü örnek olacak endişesi gütmüştür” değerlendirmesinde bulundu.
"BÜTÜN SORUNLARA CEVAP BULUNABİLEN BİR ANAYASA"
Doğu Türkistan’da kurulan iki cumhuriyet ve anayasası ile ilgili “Bu iki Cumhuriyet’in anayasası var mıydı? İçeriğinde neler vardı?" sorusuna cevap veren Buğda, "Doğu Türkistan’ın 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin anayasası vardı. Bu anayasa devletin şeklini, işleyişin idari sistemlerini, bunların hepsini kapsayan bir anayasaydı. Mesela Cumhurbaşkanı nasıl seçilir? Meclis nasıl oluşturulur? Başbakanlık yani bakanlık nasıl şekillenir? Bunun arasındaki hiyerarşi nasıl olur, işleyiş nasıl olur? Devletteki il, ilçe, kasaba ve mahalleye oluşumu, vali, kaymakam ve memurların arasındaki hiyerarşi, iletişim sistem nasıl olur?” gibi soruların tamamına cevap bulunan bir anayasaya sahip olduğuna dikkat çekti.
DOĞU TÜRKİSTAN ANAYASASI
Buğda, bu anayasanın çok kısa sürede hazırlanmasına rağmen etraflı bir altyapıya sahip olduğunu vurgulayarak, “O kadar kısa bir zaman devam etmesine rağmen 1933’teki İslam Cumhuriyeti’nin anayasası bayrak, para ve diğer devletin alt kademesinde gerekli bütün mekanizmaları oluşturuyordu. Bu anayasa bakanlığın her birinin görevlerini çok net ve çok iyi bir şekilde belirliyordu” ifadelerini kullandı.
İSLAM CUMHURİYETİ ADI ALTINDA YAZILAN İLK ANAYASA
Öte yandan bu anayasanın dönemin "islam cumhuriyeti" adı altında oluşturulan ilk anayasa olduğuna dikkat çeken Buğda, “Bu 1933’te İslam Cumhuriyeti adı altında yazılan ilk anayasa idi. Bu bağlamda, Peygamber döneminden Osmanlı dönemine kadar gelen süreçte farklı anayasalar ortaya çıkmış olsa da, modern dönemde yani İslam Cumhuriyeti adı altında yazılan ilk anayasa, 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ndeki anayasadır. Yani bu çerçevede, baktığımız zaman ilk cumhuriyetin anayasası vardı. Hâlâ günümüzde de bir tarihi nitelikte bir anayasa olarak elimizde bulunuyor” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
1933 ve 1944'te kurulan Doğu Türkistan cumhuriyetlerinin önemi ve Türk dünyasıyla ilişkileri
Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yılları arasında kurulan cumhuriyetler hala hafızalardaki yerini koruyor. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alimcan Buğda, iki cumhuriyetin kuruluşunda Türk dünyasının rolünü ve önemini Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara
Uygur Türklerinin bağımsızlık mücadelesi kapsamında ilan edilen Doğu Türkistan cumhuriyetleri, Doğu Türkistanlılar tarafından halen hatırlanıyor. Uygur Türkü, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alimcan Buğda, Doğu Türkistan Cumhuriyeti ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili merak edilenler hakkında QHA'ya demeç verdi.
"SOVYETLER BİRLİĞİNDEN KENDİ İSTİKLÂLİNİ ALMASI DAHA GÜÇLENECEKTİ"
Buğda, QHA'nın “Doğu Türkistan’da kurulan iki cumhuriyetin Türk dünyası için önemi nelerdi?” sorusuna verdiği yanıtta, Türk dünyasının birliğini sağlamayı amaçladığını ve Turan düşüncesini ortaya koyduğunu belirtti. Eşzamanlı olarak Batı Türkistan’ın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) işgali altında olduğunu anımsatan Buğda, “Eğer özellikle 1933’te Doğu Türkistan istiklaline kavuşmuş olsaydı Batı Türkistan'daki halk da bundan cesaret alarak Sovyetler Birliğinden kendi istiklalini alması daha güçlenecekti” yorumunu yaptı.
SSCB'NİN AMACI BÖLGEDE RAKİPLERİNİ YOK ETMEK
1933’teki Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasına, SSCB'nin Kazak, Kırgız ve Özbek yurtlarını işgal etmesinin neden olduğunu, Türkistan'ın doğusunda bir özgür Türk devletinin kurulması ve Türklerin Çin'e karşı set kurma hayalinin gerçekleşmesi için önemli olduğunu vurgulayan Buğda, "Doğu Türkistan'da korulan 2 cumhuriyet aslında Türk dünyasını birleştirme ve özellikle Turan düşüncesini ortaya koyma ve gerçekleştirme çerçevesinde çok önemliydi" diyerek ikinci kez 1944 yılında Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kurulmasında SSCB’nin etkisinin olduğunu aktardı. Ayrıca SSCB'nin kendi çıkarları için bölgedeki Çin milliyetçiliğini zayıflatma amacı güttüklerini Alihan Töre’ye destek olduklarını bildirdi.
SSCB'NİN DOĞU TÜRKİSTAN KORKUSU
1944’teki Doğu Türkistan Cumhuriyeti hakkında bilgi veren Buğda, "Stalin liderliğindeki SSCB, cumhuriyetin düzenli bir ordusu olduğunun ve askeri gücünün farkına varınca korktu” diyerek; işgal ettiği Batı Türkistan topraklarıyla Doğu Türkistan topraklarının bir olmasından endişe duyduklarını vurguladı. Buğda, bu nedenle 1944 yılındaki Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin yıkılışında SSCB’nin etkisi olduğunu belirtti. Buğda, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti, orada gerçekten devlet olup Birleşmiş Milletler ve dünya kamuoyunda bir devlet olarak kabul edilmiş olsaydı Batı Türkistan’ın istiklaline örnek olurdu. Hem de oradaki Türk milletlerine cesaret vermiş olurdu. Doğu Türkistan’ın en batısındaki Türkiye Cumhuriyeti o dönemde henüz bağımsızlığına kavuşmuş bir ülkeydi. SSCB, Doğu Türkistan kendi cumhuriyetini kuran bir ülke olunca Batı Türkistan konusunda korktu ve devletin yıkılması için Çin’e yardım etti” dedi.
TÜRKİYE'DEN GELEN AYDINLARIN ÖNEMİ
Bu bağlamda Buğda'ya “İki cumhuriyetin kuruluşunda dönemin diğer Türk toplulukları nasıl bir rol oynadı?” sorusunu yöneltildi. Buğda ise 1933’te Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasında Batı Türkistan’dan ve Türkiye’den gelen Türklerin büyük bir etkisinin olduğunu vurguladı. Özbek birliklerinin gücüne işaret eden Buğda, devletin Çinlilerden temizlenmesine yardımcı olduğunu belirtti. Öte yandan Buğda, birinci cumhuriyetin içindeki orduda yer alan Osman Ali ve Şerifhan Töre komutanlığındaki Kırgız ve Kazak birliklerinin güçlü olduğuna dikkat çekti. İkinci cumhuriyetin kuruluşunda Türk dünyasından gelen aydınların önemini vurgulayan Buğda, “Batı Türkistan ve Türkiye’den Ahmet Mahmut Nedim gibi isimler birinci cumhuriyetin içinde yer almıştır. Yani devletin kurulmasında fikri yönden çok büyük katkılar sunmuşlardı” bilgisini verdi.
İKİ CUMHURİYET VE TÜRKİYE
O dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz kurulduğunu ve Doğu Türkistan’ın bu devleti kurum ve kuruluş konusunda örnek aldığını aktaran Buğda, “Büyükelçiler ve aydınların vasıtasıyla Türkiye’deki kurumların sistematiği göze çarpmış. Bu konuda Ahmet Mahmut Nedim, Batı Türkistan’dan Sofizade Musa Türkistanî gibi isimlerin büyük bir etkisi olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
"SSCB’NİN ZİHNİNDEKİ ŞEY TÜRKİSTAN TOPRAĞINI TAMAMEN ETKİSİ ALTINA ALMAKTI"
“Dönemin SSCB yönetimi, Çin’e yardım ederek iki cumhuriyeti kısa süre içinde yıktı. SSCB’nin buradaki amacı neydi?” sorusuna Buğda, “SSCB’nin zihnindeki şey Türkistan toprağını tamamen etkisi altına almak, işgal etmek ve onun içindeki bütün zenginlikleri sömürmektir. Dolayısıyla SSCB, Doğu Türkistan’da kurulacak bir özgür devletin, kendilerinin işgal ettiği diğer Türk devletleri için bir örnek teşkil edeceğini öngörmüş ve Çin’in Türkistan’ın batısına hakim olması için elinden geldiğince gizliden ve açıktan Çin’e yardım etmiştir” ifadelerini kullandı.
"RUSYA HİÇBİR ZAMAN DOĞU TÜRKİSTAN'IN BAĞIMSIZ OLMASINI İSTEMEMİŞTİR"
Öte yandan, 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yıkılış sebebinin Rusların eliyle olduğunu belirten Buğda, “Dönemin Komünistler ile Milliyetçiler arasındaki çatışma dolayısıyla Çin’in Doğu Türkistan’daki durumlara el atacak veya karışacak gücü yoktu. Bu sebepten Ruslar, Çinli Müslümanları kışkırtarak Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ne bağlı kalmaya zorlamış, daha sonra Çin’in hakimiyeti milliyetçiler tarafından ele alınmasıyla, Doğu Türkistan’a gönderilen Şing Şisey yine Rusların yardımı ile Alihan Töre öncülüğündeki İslam Cumhuriyeti’ni kısa süre içinde yıkmışlardı. Kısacası Rusya hiçbir zaman Doğu Türkistan’da bağımsız bir devletin korunmasını istememiştir. Çünkü, Batı Türkistan’da işgal ettiği diğer Türk devletleri için kötü örnek olacak endişesi gütmüştür” değerlendirmesinde bulundu.
"BÜTÜN SORUNLARA CEVAP BULUNABİLEN BİR ANAYASA"
Doğu Türkistan’da kurulan iki cumhuriyet ve anayasası ile ilgili “Bu iki Cumhuriyet’in anayasası var mıydı? İçeriğinde neler vardı?" sorusuna cevap veren Buğda, "Doğu Türkistan’ın 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin anayasası vardı. Bu anayasa devletin şeklini, işleyişin idari sistemlerini, bunların hepsini kapsayan bir anayasaydı. Mesela Cumhurbaşkanı nasıl seçilir? Meclis nasıl oluşturulur? Başbakanlık yani bakanlık nasıl şekillenir? Bunun arasındaki hiyerarşi nasıl olur, işleyiş nasıl olur? Devletteki il, ilçe, kasaba ve mahalleye oluşumu, vali, kaymakam ve memurların arasındaki hiyerarşi, iletişim sistem nasıl olur?” gibi soruların tamamına cevap bulunan bir anayasaya sahip olduğuna dikkat çekti.
DOĞU TÜRKİSTAN ANAYASASI
Buğda, bu anayasanın çok kısa sürede hazırlanmasına rağmen etraflı bir altyapıya sahip olduğunu vurgulayarak, “O kadar kısa bir zaman devam etmesine rağmen 1933’teki İslam Cumhuriyeti’nin anayasası bayrak, para ve diğer devletin alt kademesinde gerekli bütün mekanizmaları oluşturuyordu. Bu anayasa bakanlığın her birinin görevlerini çok net ve çok iyi bir şekilde belirliyordu” ifadelerini kullandı.
İSLAM CUMHURİYETİ ADI ALTINDA YAZILAN İLK ANAYASA
Öte yandan bu anayasanın dönemin "islam cumhuriyeti" adı altında oluşturulan ilk anayasa olduğuna dikkat çeken Buğda, “Bu 1933’te İslam Cumhuriyeti adı altında yazılan ilk anayasa idi. Bu bağlamda, Peygamber döneminden Osmanlı dönemine kadar gelen süreçte farklı anayasalar ortaya çıkmış olsa da, modern dönemde yani İslam Cumhuriyeti adı altında yazılan ilk anayasa, 1933’te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ndeki anayasadır. Yani bu çerçevede, baktığımız zaman ilk cumhuriyetin anayasası vardı. Hâlâ günümüzde de bir tarihi nitelikte bir anayasa olarak elimizde bulunuyor” dedi.
EN ÇOK OKUNANLAR