SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Doç. Dr. Tombuloğlu, Şahruhiye kazısında: Türkiye’nin bayrağını burada dalgalandırmak büyük şans!

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu, TİKA desteğiyle gerçekleşen, ekibiyle birlikte yürüttüğü “Timurlular Dönemi Şahruhiye Şehri Kazı Projesi” hakkında Kırım Haber Ajansına (QHA) konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 01.06.2025 17:35
Haber Güncellenme Tarihi: 01.06.2025 18:53
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Doç. Dr. Tombuloğlu, Şahruhiye kazısında: Türkiye’nin bayrağını burada dalgalandırmak büyük şans!

Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu, Özbekistan Bilimler Akademisi Milli Arkeoloji Merkezi ve Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) iş birliğiyle gerçekleştirilen ve 5 yıl sürecek olan “Timurlular Dönemi Şahruhiye Şehri Kazı Projesi” hakkında Kırım Haber Ajansına (QHA) konuştu.

Özbekistan’ın Taşkent şehri Akkurgan ilçesinde çalışmalarına devam ettiği esnada QHA'ya konuşan Tombuloğlu; projenin amacı, şehrin tarihi ve önemi ile ilgili açıklamalar yaptı.

ŞAHRUHİYE KAZISI, TÜRKİYE-ÖZBEKİSTAN ARASINDAKİ İLK ARKEOLOJİK KAZI

Gerçekleşmekte olan ve 5 yıl sürecek Şahruhiye kazısının Türkiye ve Özbekistan arasında yapılan ilk arkeolojik kazı olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tombuloğlu, söz konusu projenin 2024 yılında başladığını ve bu sene ikincisini gerçekleştirdiklerini aktardı. Çalışmaların TİKA desteğiyle ilerletildiğini belirten uzman, şehir hakkında bilgiler verdi.

PROJE BÜTÜN TÜRK DÜNYASINI KAPSIYOR

Şahruhiye’nin Taşkent şehrine 90 kilometre uzaklıkta bulunan Akkurgan ilçesine bağlı bir bölgede bulunduğunu ve Seyhun Nehri’nin sağ kıyısında yer aldığını ifade eden Tombuloğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu yerleşim yeri M.S. 1000’ci yıldan itibaren Ak Hunlar’ın bölgedeki varlığıyla biliniyor. Arap kaynakları ve seyyahlar Ak Hunlar’dan bahsediyor. Büyük İpek Yolu üzerinde bulunan bir şehir. Sırasıyla Batı Göktürk Kağanlığı, Karahanlılar, Timurlular ve hanlıklar dönemini kapsıyor. Dolayısıyla Türk dünyasını kapsayan bir proje.”

ŞEHRİN ADI, EMİR TİMUR’UN OĞLUNDAN GELİYOR

Şehrin tarihi hakkında bilgilendiren Tombuloğlu, şehrin 9.-12. yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşadığını aktardı. Ardından şehrin 1221 yılında Cengiz Han tarafından yok edildiğini, halkın 3 gün direndiğini fakat başarılı olamadığını vurgulayan uzman; halkın Seyhun Nehri’nin karşı tarafına geçerek varlığını sürdürdüğünü kaydetti. Aradan 100 yıl geçtikten sonra Timur’un şehri almasıyla birlikte tekrar abad olunduğunu vurgulayan Tombuloğlu, konuşmasında “Hanlıklar zamanında taht mücadeleleri görüyoruz. Emir Timur’un seferlerinde batı kanadının burada kışladığını biliyoruz. Uluğ Bey’in burada saklandığını biliyoruz. Yani tarihimizin her anı için çok kıymetli. O yüzden de biz ekip olarak, her bulduğumuz yeni şeyde çok heyecan duyuyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Arkeolojik çalışmalara göre şehrin iki bin yıllık bir Türk şehri olduğunun altını çizen Tombuloğlu, Ak Hunlar zamanında Arap kaynaklarında şehrin “Benaket” diye adlandırıldığını fakat Emir Timur'un şehre girmesiyle beraber isminin değiştiğini ifade etti. Tombuloğlu, “Timur şehri aldığında oğlu Şahruh’un ismini veriyor. Şehrin ismi de buradan geliyor: Şahruhiye.” dedi.

“İPEK YOLU’NUN ÜSTÜNDE OLMAYI HAK ETMİŞ, HAKKINI VERMİŞ BİR ŞEHİR”

Şehrin dışında bir rabat bulunduğunu ve halkın şehrin içinde yaşadığını aktaran uzman; bölgede çömlek fırınlarının, ham madde depolarının, kuyumcu atölyelerinin, seramik mahallelerinin bulduğunu aktardı. Tombuloğlu, kazı alanı hakkında “Alanı görmelisiniz. Dağ taş seramik. Çok güzel sırlı seramikler buluyoruz. Orta Asya’nın hiçbir bölgesinde olmayan zenginlikte benzersiz camlar var bu bölgede. Gerçekten İpek Yolu’nun üstünde olmayı hak etmiş, hakkını vermiş bir şehir.” ifadelerini kullandı.

ELDE EDİLEN BİLGİLER, TÜBİTAK MAM’DA ANALİZ EDİLDİKTEN SONRA PAYLAŞILACAK

Geçen yıl Timur’un 1392 yılında şehri aldığı zaman yaptırdığı surlar üzerinde kazıya başladıklarını belirten Tombuloğlu, askeri teşkilat çalıştıklarını ve cephanelikten başlamayı tercih ettiklerini kaydetti. Ardından sarayın olduğu kısmı kazmaya başladıklarını ifade eden Tombuloğlu, “Bu yıl kazıyı biraz daha genişlettik ve Karahanlı dönemi çıkıyor çoğunlukla. Güzel paralar çıktı, toprak kaplar çıkıyor. Çeşitli hayvan iskeletleri bulunuyor.” şeklinde konuştu.

Tombuloğlu, elde edilen bilgilerin Türkiye’de Tübitak Marmara Araştırma Merkezinde (MAM) analiz edildikten sonra bilim dünyasıyla paylaşılacağını duyurdu.

ÜZERİNDE HATUN, KAĞAN VE AY YILDIZ BULUNAN PARALAR MEYDANA ÇIKIYOR

Aynı zamanda bir analizlerinin 1560’ı yani Timurların son dönemini gösterdiğine dikkat çeken uzman, toprağa çok yakın yerlerde Timurluların kalıntılarını rahatlıkla bulduklarını vurguladı. Tombuloğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Daha önceki zamanlarda Timur’un askerlerine ait kurşun geçirmez zırhlar bulunmuştu burada ve kasklar bulunmuştu. Bir de bölgenin çok önemli tarafı, Orta Asya’nın en büyük cam sanayisinin olduğu yer burası ve metalurji atölyeleri var. Dolayısıyla ticaretin çok yoğun olduğu bir bölge ve Karahanlılar, Timurlular burada para bastırmışlar. Hatta buraya çok yakın bir yer var, Batı Göktürk Kağanlığı’nın darphanesi ‘Kankatepe’. Oradaki paralar burada da çıkıyor. Bulunan paraların özelliği; üstünde hatun, kağan ve ay yıldız olması. Bu da bizim tarihimiz için önemli bir buluntu.”

“BELKİ DE 20 SENE SONRA BÖYLE BİR YER KALMAYACAK”

Tombuloğlu; şehrin mahalleleriyle beraber 400 hektar olduğunu ancak Seyhun Nehri’nin şehri yok etmesi sebebiyle bugün 36 hektarlık bir alanda bulunduklarını aktardı. Yapılan kazı çalışmalarının amacına değinen uzman, “Bizim kazıya başlama amacımız zaten Seyhun Nehri’nin şehri kaybetmek üzere olması. Çünkü tarihi bir Türk şehri, İpek Yolu üzerinde bulunuyor ancak bundan belki de 20 sene sonra böyle bir yer kalmayacak. Nehir çok durgun gözükmesine rağmen şehrin neredeyse yarısını yok etmiş durumda.” şeklinde konuştu.

“300 MİLYONLUK TÜRK DÜNYASINI İLGİLENDİREN BİR GELİŞME”

Amaçlarının burada bir tampon bölge oluşturmak ve Seyhun Nehri’nin şehri yok etmesini engellemek olduklarını vurgulayan Tombuloğlu, gerçekleştirdikleri kazının aslında kurtarma kazısı mahiyetinde olduğunu kaydetti. Tombuloğlu, kazının çıktılarıyla ne yapmayı hedeflediklerini şu ifadelerle açıkladı:

“Bulduğumuz buluntuları küçük bir müze yaparak sergilemeyi amaçlıyoruz. Ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alması için elimizden geleni yapacağız. Projeye 5 yıl diye zaman biçtik fakat bu 10 yılı da bulabilir. Buluntuya göre değişir. Bu gelişme, 300 milyonluk Türk dünyasını ilgilendiren bir gelişme. Çünkü ortak projelerimiz maalesef çok az. Biz gerçekten Türkiye’yi temsil etmek için buradayız. Özbek akademisyenlerle ortak çalışma yapmak bizi çok heyecanlandırıyor.”

“BURADA TÜRKİYE’NİN BAYRAĞINI DALGALANDIRMAK BÜYÜK BİR ŞANS”

Gerçekleştirilen iş birliği ile karşılıklı olarak bilgi aktarımının sağlandığını ve birçok şeyin öğrenildiğini aktaran Tombuloğlu, bundan sonra akademisyenlerin önünün açılmasını, daha cesaret verici projelerin gelişmesini umut ettiğini belirtti.

“Timurlular Dönemi Şahruhiye Şehri Kazı Projesi”nin bir başlangıç olduğunu vurgulayan Tombuloğlu, Türkiye’nin bayrağını burada dalgalandırmaktan ve çalışmalarda bulunmaktan duyduğu gururu şu ifadelerle aktardı:

“Burada Türkiye’nin bayrağını dalgalandırmak büyük bir şans. Çünkü bu coğrafyada çok fazla kazı yapılıyor ama hiç Türk çalışması yoktu. Çoğunlukla Rusya, ABD, Çin, İtalya ve Fransa çalışma yapıyor. Bu beni çok üzüyordu. Çünkü ben doktora sonrası Milli Arkeoloji Merkezinde 1 yıl çalıştım, onların kazılarına katıldım. Bu benim içime çok dokunuyordu. O yüzden TİKA’ya tekrar çok teşekkür ediyorum, minnettarım. Her zaman arkamızda durdu ve bizi destekledi.”

GÜNDE 8 SAATTEN FAZLA ÇALIŞIYORLAR

Tombuloğlu, proje için Özbekistan’a 14 kişi ile geldiğini, bu kişilerin 4’ünün akademisyen olduğunu ve geri kalan 10 kişinin de kendisinin doktora/yüksek lisans öğrencileri olduğunu kaydetti. Uzman, QHA’nın sorusu üzerine, kazı çalışmaları süresince yaşadığı zorlukları aktardı. Tombuloğlu, “Normalde biz sabah 07.00’de alanda oluruz. Kalkmayı 04.00’e aldık, 05.00’te alanda oluyoruz. 05.00’ten 11.00’e kadar çalışıyoruz. 10.00-11.00 en zor saatler. Çocuklar Türkiye’den geldiler ve Türkiye bu mevsimde soğuk olurdu. Burası 40 derecenin üzerindeydi. İlk hafta çok zorlandık. Sabah ve akşam serinliklerinde çalışarak bu zorluğu aştık. Günde 8 saatten fazla çalışmaya başladık. Çünkü zamanımız kısıtlı. Ne kadar çok şey yaparsak bizim için iyi olacak. Seneye daha iyi olur inşallah.” şeklinde konuştu.

“HER SABAH SEYHUN NEHRİ’Nİ GÖRMEK ÖMRE BEDEL”

Yaşanan zorlukların hiç kimseyi rahatsız etmediğine dikkat çeken Tombuloğlu, konuşmasını “Zorluklar hiç kimsenin gözüne gelmedi. Çünkü her sabah Seyhun Nehri’ni görmek ömre bedel. Atalarının yaşadığı yer burası ve öğrenciler her buluntuda yeniden doğuyor gibi oluyorlar. Çok mutlu oluyorlar. O yüzden bütün olumsuzlukları atlattık, bunları olumsuzluk olarak bile saymıyoruz.” ifadeleriyle sonlandırdı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.