10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nda 1944 Sürgünü ve Soykırımı şehitleri anıldı
10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nda 1944 Sürgünü ve Soykırımı şehitleri anıldı
10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nın ikinci gününde 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın 81. yıl dönümü anıldı. Farklı ülkelerden kurultaya katılan gençler; sürgün ve soykırım şehitlerinin ruhlarını yad etti ve aile tarihlerinde yaşanan acıları anlattı.
Haber Giriş Tarihi: 18.05.2025 01:43
Haber Güncellenme Tarihi: 18.05.2025 17:24
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nın ikinci günü olan 17 Mayıs 2025 tarihinde, Kurultay’a farklı ülkelerden katılım sağlayan Kırım Tatar gençler, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın 81. yıl dönümünü andı.
“Sürgünü Anma ve Dua Programı” kapsamında Ali Murat Asıl, Fuat Gökçebay ve Ömer Özel şehitlerin ruhuna Yasin-i Şerif okudu. Kırım Tatar gençler, ecdatlarının ruhları için dualar etti.
Ardından Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Genel Sekreteri Av. Namık Kemal Bayar ve Kırım Derneği Gençlik Kolu Başkanı Samet Cengiz konuşma gerçekleştirdi.
KIRIM, TATARSIZLAŞTIRMA VE MÜSLÜMANSIZLAŞTIRMA POLİTİKALARINA MARUZ KALDI
Gerçekleşen kurultayın bu sene Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın yıl dönümüne denk geldiğine dikkat çeken Bayar, 1944 Sürgünü’nün Kırım Tatar tarihinde yaşanan en acı olay olduğunu vurguladı. 1783 yılında Kırım’ın ilk kez işgal edilmesiyle Kırım’da Tatarsızlaştırma ve Müslümansızlaştırma politikalarının uygulandığını belirten Bayar, salondaki gençlerin atalarının Osmanlı Devleti’ne ve Türkiye’ye sığındığının kaydetti.
Bayar, Kırım Tatarlarının muhacerette de sıkıntılarının devam ettiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Hakan Kırımlı ile Türkiye’de yaklaşık 400 köye giderek araştırmalar yaptıklarını belirten Bayar, “Öyle köyler vardı ki, nüfuslarının yarısını 1870'li 1900’lü senelerde sıtmadan, hastalıktan kaybetmiş. Bir köye gidiyorsunuz, köyde elli hane Tatar yaşıyor ama 25 tanesi sıtmadan, hastalıktan ve Osmanlı Devleti'nde o dönemde yaşanan savaşlardan ölüyor.” ifadelerini kullandı.
SOVYET REJİMİNİN KATLİAMLARI, KIRIM TATAR NÜFUSUNU BÜYÜK ÖLÇÜDE ETKİLEDİ
Prof. Dr. Kemal Karpat’ın 1783'ten 1922'ye kadar Kırım’dan göç eden Kırım Tatarlarının sayısının 1 milyon 800 bin olarak kaydettiğini aktaran Bayar, bu sayının çeşitli kaynaklarda 1 milyon 300 bin ile 1 milyon 800 bin olarak belirtildiğini ifade etti. “Biz 1783'te Kırım'da yüzde 99 idik. 1922'ye gelen vakitte yüzde 30'lara düştük.” şeklinde konuşan Bayar; 1933 yılında bütün Ukrayna'da, hatta bütün Sovyetler Birliği’nde uygulanan suni açlık politikaları sonrasında yaklaşık 20-25 milyon insanın açlıktan hayatını kaybettiğini belirtti.
1936-1937 yıllarında da Stalin rejiminin Büyük Aydın Katliamı'nda binlerce Kırım Tatar entelektüeli yok ettiğini vurgulayan Bayar, “Akmescit Meydanı’nda kurşuna dizildiler. On binlerce Kırım Tatarı Ural'a sürüldü. İşte ilk sürgün. Orada da bizim nüfusumuzun belki yüzde 30'u kırıldı.” ifadesini kullandı.
SÜRGÜN VE SONRASINDA VERİLEN KAYIPLAR, KIRIM TATARLARININ YÜZDE 46,2’SİNİ OLUŞTURUYOR
18 Mayıs 1944 gecesinde Sovyet kayıtlarına göre 230 bin Kırım Tatarının katledildiğini ifade eden Bayar, Kırım Tatarlarının hiçbir vakit Sovyet kayıtlarına inanmadığını ve 1970’li yıllarda kendi kayıtlarını oluşturduklarını vurguladı. Bayar, “Kırım Tatar millî hareketi,1970-80'li yıllarda kendi kayıtlarını yaptığında 423 bin Kırım Tatarının 18 Mayıs gecesi Kırım'da evlerinden çıkartılıp sürgüne alıp götürüldüğünü yazdı.” ifadelerini kullandı. 423 bin Kırım Tatarının 195 bin 671’inin sürgün yolculuğunda ve sürgünde ulaştıkları yerlerdeki imkânsızlıklardan dolayı hayatını kaybettiğini ve bu kayıpların Kırım Tatar halkının yüzde 46,2'sini oluşturduğunun altını çizdi.
KIRIM TATAR SÜRGÜNÜNÜN DÜNYA ÇAPINDA SOYKIRIM OLARAK KABUL EDİLMESİ İÇİN ÇABALANMALI
Bugün Ukrayna, Letonya, Estonya, Litvanya, Polonya, Kanada, Çekya'nın 2015 senesinden sonra Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdığını anımsatan Bayar, diğer ülkelerde sürgünün soykırım olarak kabul edilmesi konusunda yaşanan tartışmalara değindi. Bayar, şu ifadeleri kullandı:
“Başka memleketlerde ve Türkiye'de Kırım Tatar Sürgünü'nün ve 1944 senesinde Sovyetlerin yaptığı diğer sürgünlerin, katliamların, hukuken hangi suç olduğunun tartışması birkaç senedir yapılıyor. Türkiye'de bazı hukukçular, akademisyenler sürgünün bir soykırım değil, daha hafif olan insanlığa karşı suç olduğunu iddia ediyorlar. Biz de bu akademisyenlere ya da hukukçulara karşı hem uluslararası hukuktaki soykırım tanımını hem de Türk Ceza Kanunu’ndaki soykırım tanımını ileterek ‘Hayır, bu bir soykırım suçudur. İnsanlığa karşı suçtan çok daha ağır bir suçtur’ diye karşı fikir bildiriyoruz.”
Bayar, genç Tatarlardan, sürgünün bir soykırım olduğunun hukuki kanıtlarını, hukuki teorik çalışmalarını yapıp destek sağlamalarını talep etti. Tanımların doğru yapılmasının ve dünyaya bu sorunun anlatılmasının birinci vazife olduğunu vurguladı. Sürgünün Kırım Tatarlarına göre soykırım olduğuna ve soykırım tanımına birebir uyduğunu belirten Bayar, soykırım suçunu işleyen kişilerin cezasının verilmesi konusunda çalışılması gerektiğini belirtti. Soykırım suçu ve insanlığa karşı suçların zaman aşımına uğramayan suçlar olduğunu ve her vakit yargılanabileceğini kaydetti.
“KIRIM TATARLARININ SÜRGÜNÜ DEVAM EDİYOR”
“Kırım Tatarlarının sürgünü devam ediyor. Kırım Tatarlarının sürgünü bitmedi. Kırım Tatarlarının sürgünü bitmedikçe bizim sürgünle alakalı davamız da bitmeyecek.” ifadeleriyle gençlere seslenen Bayar, bu sene farklı şehirlerde mitingler yapılacağını fakat Akmescit ve Bahçesaray’da bunun mümkün olmadığına dikkat çekti. Bayar; soykırım suçunu devam ettiren idarelerin işgalden sonra yaptığı ilk iş olarak; 18 Mayıs'ın Kırım Tatarlarının matem günü olmadığını ve toplantıların gerekmediğini ileri sürerek, bu günü ‘entegrasyon günü’ şeklinde kabul ettirmeye çalıştıklarını vurguladı.
SÜRGÜN YOLLARINDA GÜNLER, AÇ VE SUSUZ GEÇTİ
Dua programı kapsamında konuşan Kırım Derneği Gençlik Kolu Başkanı Samet Cengiz ise konuşmasında program çerçevesinde toplanmalarının sebebinin sürgün ve soykırımın 81. yıl dönümünü anmak olduğunu kaydetti. Cengiz, 1944’te vatanları Kırım’dan sürülen atalarının sürgün yollarında açlıktan, susuzluktan ve hastalıktan hayatlarını kaybettiğini hatırlattı.
18 MAYIS GECESİ UNUTULMAMALI
Atalarının kendilerine sürgün sürecinde yaşadıklarını, neler çektiklerini anlatarak hafızalarını yaşattıklarını belirten Cengiz, Kırım’da kalan halkın da zor vakitler geçirdiğini vurguladı. Konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Kırım’da kalan halkımız da bir sürü zulüm çekti. Öldüler, aç kaldılar, zulüm gördüler. Bir şey konuşmaya kalktılar, kurşuna dizildiler. İstemedikleri bir savaşın içine düştüler. Farklı yerlere götürülüp savaştırıldılar. 18 Mayıs gecesi insanların hepsini toplayıp sürdüler.”
18 Mayıs’ı unutmak için bir sebepleri olmadığını vurgulayan Cengiz, sürgünün her yerde anlatılması ve hatırlatılması gerektiğinin altını çizdi.
HİKAYELER FARKLI AMA ACILAR AYNI
Kurultay’ın “Sürgün Acıları” oturumu kapsamında farklı ülkelerden Kırım Tatar gençler, aile tarihlerinde yaşanan acıları anlattı. 18 Mayıs 1944 gecesinde atalarının Sovyet askerleri tarafından zorla evlerinden çıkarıldığını ve yanlarına hiçbir şey alamadan hayvan vagonlarıyla sürgüne gönderilme süreçlerini anlattılar. Gençler, anlattıkları sürgün anılarının hepsi birbirine benzer olsa da her hikayede duygu dolu anlar yaşadılar. Konuşmalarının sonlarında Kırım Tatarları olarak birlik olmaları gerektiğini ve Kırım'ın Ukrayna'ya ait olduğunu vurguladılar.
Ukrayna'nın başkenti Kıyiv'de faaliyet gösteren Q-hub platformu da Ankara’daki Gençlik Kurultayı katılımcılarına temsilcileri aracılığıyla mesaj gönderdi. Mesajlarında Kırım Tatar Gençlik Kurultayı'nın gençlerin Kırım Tatarlarının ortak davasının itici gücü olduğu, fikir alışverişinde bulunup bu fikirleri projeler ve girişimlerle hayata geçirdiği bir platform haline geldiğini vurguladılar. Kurultay'n sadece bir tanışma programı olmadığına dikkat çeken temsilci; bunun Rus işgali altında, baskı ve özgürlük mücadelesi içinde Kırım’da yaşayan, ayrıca Ukrayna’nın ana karasındaki büyük savaş koşullarında sürekli ölüm tehdidi altında bulunan Kırım Tatarlarının sesini temsil etme şansı olduğunun altını çizdi. Temsilci, mesajı "Öğrenin! En iyi eğitimi alın! Yeteneklerinizi ve potansiyelinizi ortaya koyacak en iyi yerleri bulun! Anadilinizde konuşmaya çalışın! Kazanılan tüm zaferlerimizi bir gün mutlaka Kırım’a taşıyacağız! Bizler, Kırım Tatar halkının yakın gelecekteki liderleri olarak ortak yolumuzu, evimize, Kırım’ımıza giden yolu belirleyeceğiz!" ifadeleriyle sonlandırdı.
“VATAN, MİLLET, KIRIM!”
“Kalbinde Ateş Yak” etkinliğinde mumlardan oluşturulan Tarak Tamga etrafında toplanan gençler, Kırım Tatar millî marşı Ant Etkenmen’i okudular. Ardından Ey Güzel Kırım şarkısı hep bir ağızdan seslendirildi. “Vatan, Millet, Kırım!” sloganları atılarak sürgün ve soykırım şehitleri bir kez daha anıldı.
YALTIRIK, KIRIM TATARCA KORKU HİKAYELERİ ANLATTI
Kurultayın ikinci gününün sonu “Yaltırık’tan Hikayeler” ile sonlandı. Tarihçi, yazar ve araştırmacı Mehmet Berk Yaltırık, Kırım Tatarca korku hikayeleri anlattı. Yaltırık’ın etrafında çember oluşturan gençler, anlatılan hikayeleri büyük bir ilgiyle takip etti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nda 1944 Sürgünü ve Soykırımı şehitleri anıldı
10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nın ikinci gününde 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın 81. yıl dönümü anıldı. Farklı ülkelerden kurultaya katılan gençler; sürgün ve soykırım şehitlerinin ruhlarını yad etti ve aile tarihlerinde yaşanan acıları anlattı.
10. Kırım Tatar Yaşlık Kurultayı’nın ikinci günü olan 17 Mayıs 2025 tarihinde, Kurultay’a farklı ülkelerden katılım sağlayan Kırım Tatar gençler, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın 81. yıl dönümünü andı.
“Sürgünü Anma ve Dua Programı” kapsamında Ali Murat Asıl, Fuat Gökçebay ve Ömer Özel şehitlerin ruhuna Yasin-i Şerif okudu. Kırım Tatar gençler, ecdatlarının ruhları için dualar etti.
Ardından Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Genel Sekreteri Av. Namık Kemal Bayar ve Kırım Derneği Gençlik Kolu Başkanı Samet Cengiz konuşma gerçekleştirdi.
KIRIM, TATARSIZLAŞTIRMA VE MÜSLÜMANSIZLAŞTIRMA POLİTİKALARINA MARUZ KALDI
Gerçekleşen kurultayın bu sene Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın yıl dönümüne denk geldiğine dikkat çeken Bayar, 1944 Sürgünü’nün Kırım Tatar tarihinde yaşanan en acı olay olduğunu vurguladı. 1783 yılında Kırım’ın ilk kez işgal edilmesiyle Kırım’da Tatarsızlaştırma ve Müslümansızlaştırma politikalarının uygulandığını belirten Bayar, salondaki gençlerin atalarının Osmanlı Devleti’ne ve Türkiye’ye sığındığının kaydetti.
Bayar, Kırım Tatarlarının muhacerette de sıkıntılarının devam ettiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Hakan Kırımlı ile Türkiye’de yaklaşık 400 köye giderek araştırmalar yaptıklarını belirten Bayar, “Öyle köyler vardı ki, nüfuslarının yarısını 1870'li 1900’lü senelerde sıtmadan, hastalıktan kaybetmiş. Bir köye gidiyorsunuz, köyde elli hane Tatar yaşıyor ama 25 tanesi sıtmadan, hastalıktan ve Osmanlı Devleti'nde o dönemde yaşanan savaşlardan ölüyor.” ifadelerini kullandı.
SOVYET REJİMİNİN KATLİAMLARI, KIRIM TATAR NÜFUSUNU BÜYÜK ÖLÇÜDE ETKİLEDİ
Prof. Dr. Kemal Karpat’ın 1783'ten 1922'ye kadar Kırım’dan göç eden Kırım Tatarlarının sayısının 1 milyon 800 bin olarak kaydettiğini aktaran Bayar, bu sayının çeşitli kaynaklarda 1 milyon 300 bin ile 1 milyon 800 bin olarak belirtildiğini ifade etti. “Biz 1783'te Kırım'da yüzde 99 idik. 1922'ye gelen vakitte yüzde 30'lara düştük.” şeklinde konuşan Bayar; 1933 yılında bütün Ukrayna'da, hatta bütün Sovyetler Birliği’nde uygulanan suni açlık politikaları sonrasında yaklaşık 20-25 milyon insanın açlıktan hayatını kaybettiğini belirtti.
1936-1937 yıllarında da Stalin rejiminin Büyük Aydın Katliamı'nda binlerce Kırım Tatar entelektüeli yok ettiğini vurgulayan Bayar, “Akmescit Meydanı’nda kurşuna dizildiler. On binlerce Kırım Tatarı Ural'a sürüldü. İşte ilk sürgün. Orada da bizim nüfusumuzun belki yüzde 30'u kırıldı.” ifadesini kullandı.
SÜRGÜN VE SONRASINDA VERİLEN KAYIPLAR, KIRIM TATARLARININ YÜZDE 46,2’SİNİ OLUŞTURUYOR
18 Mayıs 1944 gecesinde Sovyet kayıtlarına göre 230 bin Kırım Tatarının katledildiğini ifade eden Bayar, Kırım Tatarlarının hiçbir vakit Sovyet kayıtlarına inanmadığını ve 1970’li yıllarda kendi kayıtlarını oluşturduklarını vurguladı. Bayar, “Kırım Tatar millî hareketi,1970-80'li yıllarda kendi kayıtlarını yaptığında 423 bin Kırım Tatarının 18 Mayıs gecesi Kırım'da evlerinden çıkartılıp sürgüne alıp götürüldüğünü yazdı.” ifadelerini kullandı. 423 bin Kırım Tatarının 195 bin 671’inin sürgün yolculuğunda ve sürgünde ulaştıkları yerlerdeki imkânsızlıklardan dolayı hayatını kaybettiğini ve bu kayıpların Kırım Tatar halkının yüzde 46,2'sini oluşturduğunun altını çizdi.
KIRIM TATAR SÜRGÜNÜNÜN DÜNYA ÇAPINDA SOYKIRIM OLARAK KABUL EDİLMESİ İÇİN ÇABALANMALI
Bugün Ukrayna, Letonya, Estonya, Litvanya, Polonya, Kanada, Çekya'nın 2015 senesinden sonra Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdığını anımsatan Bayar, diğer ülkelerde sürgünün soykırım olarak kabul edilmesi konusunda yaşanan tartışmalara değindi. Bayar, şu ifadeleri kullandı:
“Başka memleketlerde ve Türkiye'de Kırım Tatar Sürgünü'nün ve 1944 senesinde Sovyetlerin yaptığı diğer sürgünlerin, katliamların, hukuken hangi suç olduğunun tartışması birkaç senedir yapılıyor. Türkiye'de bazı hukukçular, akademisyenler sürgünün bir soykırım değil, daha hafif olan insanlığa karşı suç olduğunu iddia ediyorlar. Biz de bu akademisyenlere ya da hukukçulara karşı hem uluslararası hukuktaki soykırım tanımını hem de Türk Ceza Kanunu’ndaki soykırım tanımını ileterek ‘Hayır, bu bir soykırım suçudur. İnsanlığa karşı suçtan çok daha ağır bir suçtur’ diye karşı fikir bildiriyoruz.”
Bayar, genç Tatarlardan, sürgünün bir soykırım olduğunun hukuki kanıtlarını, hukuki teorik çalışmalarını yapıp destek sağlamalarını talep etti. Tanımların doğru yapılmasının ve dünyaya bu sorunun anlatılmasının birinci vazife olduğunu vurguladı. Sürgünün Kırım Tatarlarına göre soykırım olduğuna ve soykırım tanımına birebir uyduğunu belirten Bayar, soykırım suçunu işleyen kişilerin cezasının verilmesi konusunda çalışılması gerektiğini belirtti. Soykırım suçu ve insanlığa karşı suçların zaman aşımına uğramayan suçlar olduğunu ve her vakit yargılanabileceğini kaydetti.
“KIRIM TATARLARININ SÜRGÜNÜ DEVAM EDİYOR”
“Kırım Tatarlarının sürgünü devam ediyor. Kırım Tatarlarının sürgünü bitmedi. Kırım Tatarlarının sürgünü bitmedikçe bizim sürgünle alakalı davamız da bitmeyecek.” ifadeleriyle gençlere seslenen Bayar, bu sene farklı şehirlerde mitingler yapılacağını fakat Akmescit ve Bahçesaray’da bunun mümkün olmadığına dikkat çekti. Bayar; soykırım suçunu devam ettiren idarelerin işgalden sonra yaptığı ilk iş olarak; 18 Mayıs'ın Kırım Tatarlarının matem günü olmadığını ve toplantıların gerekmediğini ileri sürerek, bu günü ‘entegrasyon günü’ şeklinde kabul ettirmeye çalıştıklarını vurguladı.
SÜRGÜN YOLLARINDA GÜNLER, AÇ VE SUSUZ GEÇTİ
Dua programı kapsamında konuşan Kırım Derneği Gençlik Kolu Başkanı Samet Cengiz ise konuşmasında program çerçevesinde toplanmalarının sebebinin sürgün ve soykırımın 81. yıl dönümünü anmak olduğunu kaydetti. Cengiz, 1944’te vatanları Kırım’dan sürülen atalarının sürgün yollarında açlıktan, susuzluktan ve hastalıktan hayatlarını kaybettiğini hatırlattı.
18 MAYIS GECESİ UNUTULMAMALI
Atalarının kendilerine sürgün sürecinde yaşadıklarını, neler çektiklerini anlatarak hafızalarını yaşattıklarını belirten Cengiz, Kırım’da kalan halkın da zor vakitler geçirdiğini vurguladı. Konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Kırım’da kalan halkımız da bir sürü zulüm çekti. Öldüler, aç kaldılar, zulüm gördüler. Bir şey konuşmaya kalktılar, kurşuna dizildiler. İstemedikleri bir savaşın içine düştüler. Farklı yerlere götürülüp savaştırıldılar. 18 Mayıs gecesi insanların hepsini toplayıp sürdüler.”
18 Mayıs’ı unutmak için bir sebepleri olmadığını vurgulayan Cengiz, sürgünün her yerde anlatılması ve hatırlatılması gerektiğinin altını çizdi.
HİKAYELER FARKLI AMA ACILAR AYNI
Kurultay’ın “Sürgün Acıları” oturumu kapsamında farklı ülkelerden Kırım Tatar gençler, aile tarihlerinde yaşanan acıları anlattı. 18 Mayıs 1944 gecesinde atalarının Sovyet askerleri tarafından zorla evlerinden çıkarıldığını ve yanlarına hiçbir şey alamadan hayvan vagonlarıyla sürgüne gönderilme süreçlerini anlattılar. Gençler, anlattıkları sürgün anılarının hepsi birbirine benzer olsa da her hikayede duygu dolu anlar yaşadılar. Konuşmalarının sonlarında Kırım Tatarları olarak birlik olmaları gerektiğini ve Kırım'ın Ukrayna'ya ait olduğunu vurguladılar.
Ukrayna'nın başkenti Kıyiv'de faaliyet gösteren Q-hub platformu da Ankara’daki Gençlik Kurultayı katılımcılarına temsilcileri aracılığıyla mesaj gönderdi. Mesajlarında Kırım Tatar Gençlik Kurultayı'nın gençlerin Kırım Tatarlarının ortak davasının itici gücü olduğu, fikir alışverişinde bulunup bu fikirleri projeler ve girişimlerle hayata geçirdiği bir platform haline geldiğini vurguladılar. Kurultay'n sadece bir tanışma programı olmadığına dikkat çeken temsilci; bunun Rus işgali altında, baskı ve özgürlük mücadelesi içinde Kırım’da yaşayan, ayrıca Ukrayna’nın ana karasındaki büyük savaş koşullarında sürekli ölüm tehdidi altında bulunan Kırım Tatarlarının sesini temsil etme şansı olduğunun altını çizdi. Temsilci, mesajı "Öğrenin! En iyi eğitimi alın! Yeteneklerinizi ve potansiyelinizi ortaya koyacak en iyi yerleri bulun! Anadilinizde konuşmaya çalışın! Kazanılan tüm zaferlerimizi bir gün mutlaka Kırım’a taşıyacağız! Bizler, Kırım Tatar halkının yakın gelecekteki liderleri olarak ortak yolumuzu, evimize, Kırım’ımıza giden yolu belirleyeceğiz!" ifadeleriyle sonlandırdı.
“VATAN, MİLLET, KIRIM!”
“Kalbinde Ateş Yak” etkinliğinde mumlardan oluşturulan Tarak Tamga etrafında toplanan gençler, Kırım Tatar millî marşı Ant Etkenmen’i okudular. Ardından Ey Güzel Kırım şarkısı hep bir ağızdan seslendirildi. “Vatan, Millet, Kırım!” sloganları atılarak sürgün ve soykırım şehitleri bir kez daha anıldı.
YALTIRIK, KIRIM TATARCA KORKU HİKAYELERİ ANLATTI
Kurultayın ikinci gününün sonu “Yaltırık’tan Hikayeler” ile sonlandı. Tarihçi, yazar ve araştırmacı Mehmet Berk Yaltırık, Kırım Tatarca korku hikayeleri anlattı. Yaltırık’ın etrafında çember oluşturan gençler, anlatılan hikayeleri büyük bir ilgiyle takip etti.
Son Haberler