SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

1944 Ahıska Sürgünü ve Soykırımı ilk kez tiyatro sahnesinde

1944 Ahıska Türkleri Sürgünü ve Soykırımı anısına hazırlanan “Kara Leke” isimli tiyatro oyunu ve resim sergisi, 3 Mayıs 2025’te Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde izleyiciyle buluştu.

Haber Giriş Tarihi: 03.05.2025 20:48
Haber Güncellenme Tarihi: 03.05.2025 21:55
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
1944 Ahıska Sürgünü ve Soykırımı ilk kez tiyatro sahnesinde

Ahıska Türkleri Sürgünü ve Soykırımı anısına hayata geçirilen “Kara Leke” isimli tiyatro oyunu ve resim sergisi, 3 Mayıs 2025 tarihinde Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde ilk defa izleyicileriyle buluştu. “Kara Leke” isimli tiyatro oyunu ve resim sergisi; Ahıska Gönüllü Eğitimciler Birliği (AHGEB), Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akrabalar Toplulukları Başkanlığı (YTB), İstanbul Medeniyet Üniversitesi, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve Beyruha Derneği iş birliğiyle hayata geçirildi.

Ahıska Türkleri tarihinde sanatsal anlamda gerçekleştirilen sürgün temalı ilk kapsamlı ve profesyonel tiyatro yapımı olma özelliğini taşıyan tiyatro oyunu ve resim sergisine; Ahıska Gönüllü Eğitimciler Birliği (AHGEB) Başkanı Yahya Kemaloğlu, YTB Orta Asya Ve Kafkasya Koordinatörü Servet Turan, Kastamonu Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Adem Ahıskalı, AK Parti Türk Devletleriyle İlişkiler Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sadullah Gülten, Talim Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Nezir Gül başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.

Gala programı dâhilinde ziyaretçileriyle buluşan “Kara Leke” resim sergisi, katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü. Sergide Ahıska Türkü genç ressamlar tarafından resmedilen 30 adet eser sergilendi.  

AHISKA SÜRGÜNÜNÜ ELE ALAN İLK TİYATRO OYUNU

Gala programı, sonrasında açılış konuşmaları ile devam etti. AHGEB Başkanı Kemaloğlu, 1944 Ahıska Sürgünü ve Soykırımı’nın 80. yılında ilk defa sahnelenen “Kara Leke” isimli tiyatro oyunuyla yalnızca bir sanat eserini değil, toplumsal hafızayı da güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.  Ayrıca Kemaloğlu, oyunu Türkiye’nin çeşitli şehirleri ve üniversitelerinde sahnelemeyi hedeflediklerini; yurt içi gösterimlerin ardından ise Ahıska Türklerinin yaşadığı diğer ülkelere taşımayı planladıklarını dile getirdi. 

Ahıska Türklerinin 1944 Sürgünü ve Soykırımı başta olmak üzere birçok sürgüne tanıklık ettiğini kaydeden Kemaloğlu, “14 Kasım 1944 Sürgünü büyük bir kırılma noktasıdır; ancak bu 80 yıl boyunca pek çok kez sürgün ve göç yaşamış bir halkız. Şehirlerden şehirlere, ülkelerden ülkelere, hatta kıtalar değiştirerek yaşadık bu acıları. Tüm bu dramatik ve zorlu süreçlere rağmen, ne yazık ki yaşadığımız bu sürgünler ve göçler, bugüne kadar sinema ya da tiyatro sahnesinde yeterince yer bulamadı. Bizler, özellikle Ahıska Türklerinin eğitim kültür ve sanat alanlarındaki boşluklarını doldurmayı hedefleyen bir ekip ve dernek olarak, bu eksikliği gidermek amacıyla bu projeyi hayata geçirdik.” ifadelerini kullandı.

TÜRK DÜNYASININ ORTAK ACISI

Tiyatro oyununun yalnızca Ahıska Türklerinin değil, Sovyet döneminde sürgüne maruz kalan diğer halkların da acılarını yansıttığını dile getiren Kemaloğlu, “Çeçenler, İnguşlar, Karaçaylar, Balkarlar, Kırım Tatarları, Kalmuklar ve o dönemde birlikte yaşadığımız Hemşinli kardeşlerimiz de bu trajediyi bizimle birlikte yaşadı. Bu tiyatro, onların da ortak acısına sahne oluyor.” dedi.

Ahıska Türklerinin bugün itibarıyla 10’dan fazla ülkede yaşamını sürdürdüğünü hatırlatan Kemaloğlu, “Bize ev sahipliği yapan halklara ve yöneticilere minnettarız. Tabii Türkiye Cumhuriyeti bizim için ayrı bir önem taşıyor. Özellikle son 20-25 yıldır devletimiz bir hami devlet olarak biz Ahıska Türklerinin sorunlarıyla yakından ilgilendi. Bu anlamlı projenin hayata geçmesinde de Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü desteği var.” şeklinde konuştu.

Kemaloğlu ayrıca projenin bir gün sinema filmine de ilham vermesini umut ettiklerini de kaydetti.

“AHISKA DAVASINI ASLA UNUTMAYIN”

Dr. Ahıskalı, cümlelerine “Ben, sürgüne gönderildiğinde yedi yaşında okula gitmesi gereken bir babanın evladıyım.” diyerek başladı ve şöyle devam etti:

“Ben, kız kardeşi henüz kırk günlükken ‘arabada yer yok’ denilerek beşiğiyle birlikte araçtan atılan bir babanın evladıyım. Annem, hamileyken yola çıktı ve sürgün yolculuğu sonunda Özbekistan’a vardığımızda, ilk haftada dünyaya geldi. Ben, ailesi evden bir şey alma hakkı verildiğinde ilk sıraya iki yüz yıllık Kur’an-ı Kerim’i koyan, onu koynuna gizleyerek emaneti korumaya çalışan insanların evladıyım. ‘Kur’an-ı Kerim nerede?’ diye sorduklarında, duymasınlar diye ‘Kalbimin üzerindedir’ diyebilen bir annenin çocuğuyum.”

Konuşmasının devamında Dr. Ahıskalı, Ahıska Türkü gençlerin ana vatan Türkiye ve ata yurt Ahıska bilinci arasında denge kurmaları gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye bizim ana vatanımız. Ancak gençler arasında Türkiye’ye geldiğimizde mesele çözüldü gibi bir algı oluşabiliyor. Oysa ata yurdumuz hâlâ bizi bekliyor. Bu bilinçle yaşamalıyız. Bu mesele, sadece geçmişin bir anısı değil, bir davadır. Ve biz artık bu davanın sahibi olmalıyız. Ne olursanız olun; doktor olun, hâkim olun, öğretmen olun ama Ahıska davasını unutmayın. Dedelerimizin toprağını, kabirlerini, ata yurdumuzu unutmayalım. Çünkü eskisini unutan, yeninin kıymetini bilemez.” ifadelerini kullandı.

“AMACIMIZ AHISKA TÜRKLERİNİN KİMLİKLERİNİ KORUYABİLMESİ”

YTB Orta Asya ve Kafkasya Koordinatörü Turan yaptığı konuşmada, yaşanan tarihî acılara dikkat çekti. Ahıska Türklerinin uğradığı büyük haksızlığın, yalnızca bir topluluğun değil, tüm insanlığın ortak hafızasında yer alması gereken bir dram olduğunu vurgulayan Turan, “14 Kasım 1944 Sürgünü ve Soykırımı, Ahıska Türkü kardeşlerimizin hayatında derin yaralar açtı. On binlerce insan sürgün yollarında hayatını kaybetti. Sağ kalanlar ise yıllarca vatansızlık ve ayrımcılığın pençesinde yaşam mücadelesi verdi. Ancak Ahıska Türkleri nerede olurlarsa olsunlar dillerine, geleneklerine, inançlarına sıkı sıkı bağlanarak varlıklarını korudular.” ifadelerini kullandı.

YTB’nin Ahıskalı soydaşlara yönelik çalışmalarına da değinen Servet Turan, özellikle eğitim, kültür ve sivil toplum alanlarında yürütülen projeler hakkında konuştu. Bu bağlamda Turan, “Türkiye Bursları kapsamında her yıl 100’ün üzerinde Ahıskalı öğrenciye lisans ve lisansüstü düzeyde burs sağlıyoruz. Bugüne dek 3 binden fazla Ahıskalı öğrenci, devletimizin imkânlarıyla Türkiye’de eğitim aldı. Gürcistan’da geri dönüş başvurusu yapan ailelerin çocukları için Ahıska bölgesinde yerinde burslandırma desteği veriyoruz. Ayrıca Türkçe öğretmeni yetiştirme kapsamında Ahıskalı öğretmenleri Türkiye’ye davet ederek hizmet içi eğitim sağlıyoruz. Amacımız, Ahıskalı gençlerin hem kendi kimliğini koruyan hem de yaşadıkları toplumlara katkı sunan bireyler olmalarını sağlamaktır.” dedi.

Turan, "1944 Ahıska Sürgünü Sözlü Tarih Projesi: Sürgünün Son Tanıkları" isimli projeden söz etti ve geçmişi gelecek kuşaklara aktarmak için bu tür projelere devam edeceklerini bildirdi.

“SANAT ZAFERLERİN VE ACILARIN AKTARILMASI İÇİN BİR YOLDUR”

AK Parti Türk Devletleriyle İlişkiler Başkan Yardımcısı Gülten, Türk tarihinde zaferler olduğu kadar acıların da olduğunu ifade etti ve bu zaferlerin ve acıların bir milleti esasen millet hâline getiren temel unsurlar olduğunu kaydetti. Öte yandan bu zaferlerin ve acıların gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini vurgulayan Gülten cümlelerine şu şekilde devam etti:

Genç kuşaklar bizim birikimlerimizi aktaracağımız ve sonrasında bayrağı devralıp devam ettirecek kişiler. Dolayısıyla onlara acılarımızı zaferlerimizi anlatabileceğimiz kitaplarımıza, sinema filmlerimize ve bu tür tiyatro gösterilerine ihtiyacımız var. Bu yüzden bu gibi projelerin daha fazla hayata geçmesi gerekiyor. Soydaşlarımız 80 yıl önce bugünlerde Ahıska'dan kendi vatanlarından zorla koparılıp başka ülkelere sürgün ediliyor. Bu sürgün sırasında biliyorsunuz 40 bine yakın insan maalesef hayatını kaybediyor. Yine trenlerde zorla götürüler kadınlar edeben ihtiyaçlarını gideremedikleri için idrar keselerinin patlaması sonucunda vefat ediyorlar. Bunlar az önce de söylediğim gibi ibretlik vakalar ve bunların sonraki dönemlerde de sık sık hafızalarda tutulması gerekiyor. Bunun en iyi yolu ise sanat.”

Protokol konuşmaları sonrasında Ahıska Türkleri Sürgünü ve Soykırımı’nı ve yaşanılan acıları çarpıcı bir şekilde ortaya koyan “Kara Leke” isimli tiyatro oyunu sergilendi. 1944 Sürgünü ve Soykırımı'nın dünya tarihine kara bir leke olarak geçtiğini vurgulayan oyun, bu "Kara Leke"nin Ahıska Türklerinin ata vatanlarına dönünceye kadar geçmeyeceğini konu aldı. 

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Rüstem Mürseloğlu tarafından kaleme alınan tiyatro oyunu, seyirciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. Gala programı, teşekkür belgelerinin takdimi ile sona erdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.