Kıyiv’de açılan sergi, Kırım Tatarlarının tarihini ve mücadelesini gözler önüne seriyor

Ukrayna’nın başkenti Kıyiv’de 18 Mayıs Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anma Günü vesilesiyle “Kırım İçin” (Qırım İçün) adlı sergi açıldı. Sergi, Kırım Tatar halkının 1783’teki ilk işgalden başlayarak 1944’teki sürgün, Sovyet baskıları ve 2014’teki Rus işgali sürecinde verdiği mücadeleyi konu alıyor.

Başkentin en meşhur caddesi olan Hreşçatık Caddesi’nde açılan sergi, kişisel hikâyeler ve milli kimliğe dair sembollerle ortak hafızayı güçlendirmeyi amaçlıyor. 

Açılışta konuşan Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Daimi Temsilcisi Yardımcısı Denıs Çıstikov, serginin yalnızca bir anma değil, aynı zamanda “Kırım Ukrayna’dır” mesajını yineleme ve Kırım Tatarlarının Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu hatırlatma amacı taşıdığını vurguladı.

Çıstikov, "Bu sergi, hakikat ve insan hikâyeleriyle konuşuyor. Sergi, Kırım Tatarlarının mücadelesinin, Ukrayna'nın özgürlük ve onur mücadelesinin bir parçası olduğunu anlamaya yardımcı oluyor. Adil bir barış, Kırım işgalden kurtarılmadan sağlanamaz. Kırım Tatarları olmadan tam anlamıyla bir demokrasi mümkün değildir." dedi.

Sergide, Kırım Hanlığı’ndan günümüze kadar uzanan tarihi bağlara ve Rusya’nın yüzyıllardır uyguladığı baskı politikalarına da dikkat çekildi.

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Rusya’nın Kırım ve Kırım Tatarlarına yönelik yürüttüğü politikasını tarih boyunca hiç gizlenmediğini vurgulayarak, “Kırım Tatar devleti olan Kırım Hanlığı’nın yok edilmesi, askerî işgaller, Kırım Tatarlarının Kırım sınırları dışına sürülmesi ve yarımadaya Rusların yerleştirilmesini öngören kültürel ve demografik sömürge, zorla Ruslaştırma ve dini baskılar; bunların hepsi Kırım Tatarlarının yok edilmesi planının parçalarıydı.” ifadelerini kullandı. Çubarov, 1944’teki sürgünle başlayan soykırımın, bugünkü Rus işgaliyle sürdüğünü vurguladı.

Tarihçi Martin-Oleksandr Kısliy de serginin, yalnızca 1944 Sürgünü’nü değil, bu olayın Rusya’nın uzun soluklu sömürgeci politikasının bir parçası olduğunu anlatmayı hedeflediğini belirterek, “Bu suçun yalnızca Sovyet rejimine değil, Rus emperyalizminin tarihsel sürekliliğine ait olduğunu kabul etmeliyiz.” dedi.