Trump, Rusya’nın yüzyıllardır sürdürdüğü Kırım Tatarlarını yok etme sürecini tamamlaması için Putin’e fırsat veriyor
Yazının Giriş Tarihi: 18.08.2025 12:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.08.2025 13:06
Kırım sadece bir yarımada değil, yerli Kırım Tatar halkının beşiğidir. Üç buçuk yüzyıl boyunca Kırım Tatarları, Avrupa tarihinde kayda değer bir rol oynayan kendi devletlerine sahipti. Kırım Hanlığı, uluslararası politikanın aktif bir aktörü olarak büyük devletlerin hem müttefiki hem de rakibi oldu ve Doğu Avrupa ile Karadeniz bölgesindeki güç dengesini şekillendirdi.
Kırım Tatar halkının başına gelen tüm trajediler, 1783’te Rus İmparatorluğu’nun Kırım’ı işgal edip oradaki devlet yapısını ortadan kaldırmasıyla başladı. O günden bu yana tüm Rus rejimleri; çarlık, Sovyet ve bugünkü Putin yönetimi de dahil olmak üzere, aynı hedefin peşinde koştu: Kırım Tatarlarını ana vatanlarından tamamen sürmek...
18 Mayıs 1944’te Sovyet totaliter rejimi, 20. yüzyılın en ağır suçlarından birini işleyerek Kırım Tatar halkını sürgüne gönderdi. Kırım Tatarları neredeyse yarım asır boyunca zorla sürgün kamplarında tutuldu. Bu soykırım politikası sonucunda Kırım Tatar halkı bugün hâlâ yok olma tehdidi altındadır.
Ve şimdi, 2014’te Rusya Kırım’ı yeniden işgal ettiğinde, Kırım Tatarlarının karşısında yine aynı varoluşsal tehdit duruyor. Çoğunluğu Kırım Tatarı olan yüzlerce siyasi tutuklu, işkence, baskı, yarımadadan sürgün... Bütün bunlar, Moskova'nın işgal altındaki Kırım'da uyguladığı emperyal stratejinin bir parçasıdır.
Ve tam bu sırada ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’ya Kırım’ı Rusya’ya “teslim etme” teklifinde bulunuyor. Aslında, Rus Çarlığı, Sovyet rejimi ve modern Rusya’nın yüzyıllardır sürdürdüğü; Kırım Tatar halkını yok etme sürecini tamamlaması için Putin’e fırsat veriyor.
Ne yazık ki, kimse Donald Trump’a şunu anlatmayı başaramadı: Onun önerisi yalnızca topraklar üzerinden siyasi bir pazarlık değildir. Bu, bir halka verilen bir idam fermanıdır. Soykırımı meşrulaştırma girişimidir. İşte bu nedenle, Kırım’ın Rusya’ya bırakılmasını öngören hiçbir anlaşma; ne Ukrayna için ne Kırım Tatar halkı için ne de hâlâ adalet ve insanlık kavramını koruyan dünya için kabul edilemez.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Refat Çubarov
Trump, Rusya’nın yüzyıllardır sürdürdüğü Kırım Tatarlarını yok etme sürecini tamamlaması için Putin’e fırsat veriyor
Kırım sadece bir yarımada değil, yerli Kırım Tatar halkının beşiğidir. Üç buçuk yüzyıl boyunca Kırım Tatarları, Avrupa tarihinde kayda değer bir rol oynayan kendi devletlerine sahipti. Kırım Hanlığı, uluslararası politikanın aktif bir aktörü olarak büyük devletlerin hem müttefiki hem de rakibi oldu ve Doğu Avrupa ile Karadeniz bölgesindeki güç dengesini şekillendirdi.
Kırım Tatar halkının başına gelen tüm trajediler, 1783’te Rus İmparatorluğu’nun Kırım’ı işgal edip oradaki devlet yapısını ortadan kaldırmasıyla başladı. O günden bu yana tüm Rus rejimleri; çarlık, Sovyet ve bugünkü Putin yönetimi de dahil olmak üzere, aynı hedefin peşinde koştu: Kırım Tatarlarını ana vatanlarından tamamen sürmek...
18 Mayıs 1944’te Sovyet totaliter rejimi, 20. yüzyılın en ağır suçlarından birini işleyerek Kırım Tatar halkını sürgüne gönderdi. Kırım Tatarları neredeyse yarım asır boyunca zorla sürgün kamplarında tutuldu. Bu soykırım politikası sonucunda Kırım Tatar halkı bugün hâlâ yok olma tehdidi altındadır.
Ve şimdi, 2014’te Rusya Kırım’ı yeniden işgal ettiğinde, Kırım Tatarlarının karşısında yine aynı varoluşsal tehdit duruyor. Çoğunluğu Kırım Tatarı olan yüzlerce siyasi tutuklu, işkence, baskı, yarımadadan sürgün... Bütün bunlar, Moskova'nın işgal altındaki Kırım'da uyguladığı emperyal stratejinin bir parçasıdır.
Ve tam bu sırada ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’ya Kırım’ı Rusya’ya “teslim etme” teklifinde bulunuyor. Aslında, Rus Çarlığı, Sovyet rejimi ve modern Rusya’nın yüzyıllardır sürdürdüğü; Kırım Tatar halkını yok etme sürecini tamamlaması için Putin’e fırsat veriyor.
Ne yazık ki, kimse Donald Trump’a şunu anlatmayı başaramadı: Onun önerisi yalnızca topraklar üzerinden siyasi bir pazarlık değildir. Bu, bir halka verilen bir idam fermanıdır. Soykırımı meşrulaştırma girişimidir. İşte bu nedenle, Kırım’ın Rusya’ya bırakılmasını öngören hiçbir anlaşma; ne Ukrayna için ne Kırım Tatar halkı için ne de hâlâ adalet ve insanlık kavramını koruyan dünya için kabul edilemez.